Jump to content

İnsan Ömrü


Recommended Posts

Cambridge Üniversite'sinden bir genetik uzmanı, Aubrey de Grey, insan ömrünün bin yıla uzatılabileceğini iddia ediyor. Hatta şu anda 60 yaşını geçmemiş olan insanların bu olaya yetişebileceklerini iddia ediyor. Kendisi ölümsüzlüğü bulma çabasında değil. Bir trafik kazasında kaybedilen hayat için yapabileceği bir şey yok. Amaçları yaşlanmayı önlemek ve sürekli genç bir şekilde uzun bir ömür yaşamak.

Konunun uzmanı olmadığım için yapacağım her yorum ancak spekülasyon olur, o yüzden tıp ve genetik alanında uzmanlığı olan arkadaşların yorumlarını merak ediyorum. Konu hakkında biraz bilgi için:

http://news.bbc.co.uk/2/hi/uk_news/4003063.stm

http://en.wikipedia.org/wiki/Strategies_fo...ible_Senescence

http://www.sens.org/

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şu anda öyle bir teknoloji yok.

İlerde olabilir. Kimse geleceği bilemez.

Bin yıl hatta daha da uzun yıllar yaşamak ancak organ transplantasyonları ile gerçekleştirilebilir.

Çünkü ne kadar mükemmel olurlarsa olsunlar, her organın belli bir ömrü vardır.

Ömrü sınırlayan o limittir. Organların hepsi yenilenebilirse sonsuz yaşamak bile mümkündür ama beyin yenilenemez.

Tabii organları laboratuvarda yapay yöntemlerle oluşturmak mümkün olunca sorun kalmayacaktır diyebilirsiniz.

Yine de beyin transplantasyonu hiç bir ileri teknoloji ile gerçekleştirilemeyecektir.

Çünkü beyin hücrelerinin milyonlarca uzantısı vardır ve onlar olmadan beyin işlevlerini yerine getiremez.

Önce ona bir çare bulunması gerekiyor.

İnsan beyni ortalama 100 yıl yaşayabilir. Bu zamanın üstünde yaşayanlar istisnadır.

Beynin yaşamını 200 yıla çıkarmak mümkün olsa bile, henüz diğer organların yaşama süresini artırmak mümkün olmayabilir.

İnsan ömrü sınırlıdır ve öyle kalmaya mahkumdur.

Bu genetik uzmanı acemler gibi abartmış. Saçmalamış. Sanırım kendine reklam yapmak istiyor.

Görünüşe göre en azından bazılarını kandırabilmiş.

Beni yutturamadı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsan sosyal varlıktır.

Uzun yaşamak herkes için olduğunda bir anlam ifade eder.

120 yaşına kadar yaşayan bir insan, çevresinde kendi yaştaşlarını bulamadığı zaman ölmek ister.

Kime ne anlatacak? kimden kendi çocukluk ve gençliğine ilişkin anı dinleyebilecek?

Kendi yaştaşları ölmüş bir insanın kendi geçmişi de ölmüş demektir.

Yeni yetmeler ile uyum sağlayabildiği oranda sıkıntısız yaşayabilir.

Tabi uzun yaşamak herkes için olduğunda. Yaşamanın zevki daha fazla olur.

Düşünün 650 yaşındasınız. Ve çocukluk arkadaşlarınız ile 640 yıl öncesine ilişkin anılarınızı birbirinize anlatıyorsunuz. Başağı güzel olur.

Türkiye Cumhuriyeti miladi takvime geçmeden önce insanların doğum tarihleri hicri takvime göre kaydedilirdi.

Miladi takvim ile hicri takvim arasında 640 küsür yıl fark var.

Benim babamın, amcalarımın, dedemin kimlik kartlarında, doğum yılları 1300 lu rakamlarla kayıtlıydı.

Örneğin babamın doğum yılı 1339 gibi idi. 1923 e karşılık geliyor.

amcamın da 1333 gibi.

Amcam; 1960 larda, bir avrupa seyahatinde. gümrükten geçerken gümrük kontrolörü bir hanım, amcamın pasaportundaki doğum tarihine bakarak

Sizin doğum tarihiniz 1333 mü? diye sormuş, Bu tarih doğru ise siz 527 yaşında olmanız gerekir.

Amcam hukuk mezunu, muzip, bir mizah gazetesi sahibi biri olarak.

Hemen gözlerini tavana dikmiş.

-Ehh! o kadar olmuştur.

Diye yanıtlamış.

Memur, karşısında 500 küsür yaşında birini görmenin şaşkınlığı içinde beti benzi kaçmış,

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bana da 1000 yıllık ömür çok cazip gelmiyor. Çünkü insan unutkan bir varlık. 10 yıl öncesini tamamen unutuyor. Hafızamız oldukça kısıtlı. 1000 yıl yaşasam hatırlayacağım büyük ihtimal yine son 10 - 20 senem olacaktır. Hatırlamadıktan sonra da böyle uzun bir hayatın anlamı yok.

Ama bu adam kendinden çok emin konuşuyor. Hacı da ilgi çekmek için yapıyor olabildiğini söyledi. Aslında beyin burada gerçekten ciddi bir problem olarak gözüküyor. Bu uzun ömrün arzu edilebilirliği kadar gerçekleştirilebilirliği da zayıf sanırım.

Ama eğer bu imkan önüme konsaydı, sanırım hiç tereddüt etmeden kabul ederdim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Her canlının ne kadar yaşayacağı genetik olarak belirlenmiştir.

Bundan bir veya birkaç gen sorumlu değildir. Genomon önemli bir kısmı sorumludur.

Genomu değiştirirseniz canlıyı değiştirmiş sayılırsınız.

En kısa ömürlü olan canlı bakterilerdir ama onlar da ölerek yok olmazlar. Bölünerek, yani çoğalarak yok olurlar.

Bu yüzden onlar için ölümsüz diyebiliriz.

Onların dışında canlılar birkaç saatle beş bin yıl arasında yaşarlar.

En uzun yaşayan vertabralı yaratık Galapagos kaplumbağasıdır ve ortalama 170 yıl yaşar.

Soğuk kanlı hayvanların biraz daha fazla yaşadığı söylenir ama, bu pek doğru olmayabilir.

Sıcak kanlı vertebralılar arasında birkaç gün yaşayanlarla yüzyıl yaşayanlar vardır.

İnsanın ne kadar yaşayabileceği 20'nci yüzyılda anlaşılmıştırş. Üç aşağı, beş yukarı 100 yıl.

Genetik yapıyı değiştirmeden uzun yaşamak mümkün olmayabilir.

Bu haberin çıkmasından sorumlu kişi bir genetikçi olduğuna göre, konu hakkında yaptığı spekülasyonun bilinmesinde yarar olduğuna inanıyorum.

Bakalım adamın ismini ve iddiasını internetten bulabilecek miyim.

Bulurum veya bulmam. O kadar önemli değil.

Çünkü insan bin yıl yaşayamaz. Hiç bir zaman da yaşayamayacaktır.

Ama iddianın aslını öğrenirsem konuyu daha kolay tartışabiliriz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Canlının fizyolojisine müdahale olunca canlı değişmiyorda, canlının genetiğine müdahale edilince neden canlı değişiyor?

İnsan ömrüne bir üst limit koymak dar görüşlülük olur. Genetik bilmiyle insan ömrünün alabildiğince uzatılması gayet mümkün.

Ben dar görüşlüyüm kardeşim.

Var mı itirazın.

İtirazını Marko paşaya anlat.

Burada bilimin borusu öter..

Senin düdüğün ötmez.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Pardon, genetik mühendisliği eski ahit kehanetiydi. Bilim mi? Ne alaka canım.

Adam genetik mühendisi mi?

İngilizce biliyorsan verdiğim kaynaklara bak..

Ayrıca onlardan bir paragrafı aşağıya alıyorum..

Umarım biraz olsun anlarsın.

Education

Aubrey de Grey was educated at Sussex House School and Harrow School. In 1985 he received a B.A. in Computer Science from Trinity Hall, University of Cambridge and joined Sinclair Research Ltd as an AI/software engineer; in 1986, he co-founded Man-Made Minions Ltd[3] to pursue the development of an automated formal program verifier. Until 2006, he was in charge of software development at the University of Cambridge Genetics Department for the FlyBase genetic database.

In 2000 Cambridge awarded de Grey a Ph.D.[4] on the basis of his book concerning the biology of one aspect of aging, The Mitochondrial Free Radical Theory of Aging (ISBN 1-58706-155-4), which he wrote in 1999. The book controversially claimed that obviating damage to mitochondrial DNA might by itself extend lifespan significantly, though it stated that it was more likely that cumulative damage to mitochondria is a significant cause of senescence, but not the single dominant cause. A February 8, 2007 search for "de Grey AD [au]" on PubMed [5] revealed 61 publications in 25 peer-reviewed journals, of which 19 are in Rejuvenation Research (impact factor 4.728), the journal edited by de Grey.

Regarding his background as a computer scientist (and subsequently a bioinformatician in genetics), de Grey states:

"There are really very important differences between the type of creativity involved in being a scientist and being a technical engineer. It means that I’m able to think in very different ways and come up with approaches to things that are different from the way a basic scientist might think."[6]

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kendisi genetik alanına sonradan girmiş olsa da, bir sürü yazılarını ve kendisi hakkında yazılanları okudum. Bu adamın iddiasına göre ömür uzatmaya yönelik teknolojiler birbirlerinden izole şekilde bulunmuş. Kendisi hem bir mühendis hem de sonradan bir genetik uzmanı olarak bu teknolojileri birleştirmek istediğini söylüyor.

İnsanlara boş umut veriyor olabilir. Ama aynı zamanda belki mühendislik geçmişi ile çoğu bilim adamının göremediği açıları da görüyor olabilir. Sonuç olarak başarılı olacak mı, olamayacak mı hepimiz göreceğiz.

tarihinde Unholy tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Kendisi genetik alanına sonradan girmiş olsa da, bir sürü yazılarını ve kendisi hakkında yazılanları okudum. Bu adamın iddiasına göre ömür uzatmaya yönelik teknolojiler birbirlerinden izole şekilde bulunmuş. Kendisi hem bir mühendis hem de sonradan bir genetik uzmanı olarak bu teknolojileri birleştirmek istediğini söylüyor.

İnsanlara boş umut veriyor olabilir. Ama aynı zamanda belki mühendislik geçmişi ile çoğu bilim adamının göremediği açıları da görüyor olabilir. Sonuç olarak başarılı olacak mı, olamayacak mı hepimiz göreceğiz.

Ben de kendimi bilgisayar mühendisi ilen ettim. Aynı zamanda kozmolog ve astronomistim. Matematikte keşifler yapmak üzereyim

Evrenin sırrını buldum.

Kim bana meydan okuyacak?

Siz mi?

Her delinin mutla birkaç mürüdi vardır.

Benim müridim olmak isteyen parmak kaldırsın.

Beni yalnız bırakmayacaklarına eminim.

Umarım abesle iştigal ettiğinizi anlamışsınızdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Yine de beyin transplantasyonu hiç bir ileri teknoloji ile gerçekleştirilemeyecektir.

İyide bu neden gerekli olsun ki?

Şu an sorunumuz, mesele olan organı tamir edememek. Hoş bunu bir yere kadar yapıyoruz ama devede kulak oluyor ancak..

Sorunlu karaciğeri tamir edemediğimiz için, yerien yenisini takıyoruz.. Bugün yapılan, başka birinin karaciğerini takmak.. Ama ilerde olacak olan, kişinin kendi karaciğerini koypalama yoluyla üretmek.. Öyleki bu vücut içinde bile yapılabilir.. Yani, öyle ki bu iş, kişi yaşarken sürekli olarak kendini -hiç ihtiyarlamadan- yenileyebilir.. Organları hep %100 tam tekmil çalışıyor olabilir..

Beyin bu durumda bir problem olacaktır, evet doğru.. Ama yukardaki şey, bu işlerin ilk adımlarında.. İkinci adımda, beyin için, beyindeki nöronların yerien yenisini koyan ve eski bağları yapabilen tedaviler gelecek. sonraki adımda ölmesini engelleyen, ölen nöronları canlandırabilen tedaviler.. Bunlar henüz deneysel aşamada bile değil. Ama 200 - 300 yıl sonrası için bunlar kesin gündeme gelmiş olacak, deneniyor, yapılıyor olacak en azından..

Burada asıl beklenen bilimsel - teknolojik adımların, Tıp aleminden değil, nanoteknoloji aleminden gelmesi gerkeiyor.. Tıpkı, fizik ve elektronik dev adımları atmasaydı, MRI gibi, kalp pili gibi şeylerin hiç olamayacağı gibi bir durum bu..

İlerde 1000 yıl yaşamak sıradna bir olay olacak.. buna kendinizi hazırlamayın, zira siz göremeyeceksiniz. Çünkü bunun için, büyük ihtimalle, kişiler daha doğmadan önce bir sürü hatası vs. giderilecek, bu işlemlere uygun şeyler olacaklar. Yani, büyük ihtimalle, insan zoruyla evrim ile, 1000 yaşayabilecek potansiyeldeki insanlar türeyecek. bu işin ilk aşaması bu olacak: Genetik modifiye insanlar.. Bugün bu işlem, cinsiyet, doku vs. seçimi için küçük çapta yapılıyor zaten, gelecekte muhakkak ilerleyecek..

Link to post
Sitelerde Paylaş
>>> Yine de beyin transplantasyonu hiç bir ileri teknoloji ile gerçekleştirilemeyecektir.

İyide bu neden gerekli olsun ki?

Şu an sorunumuz, mesele olan organı tamir edememek. Hoş bunu bir yere kadar yapıyoruz ama devede kulak oluyor ancak..

Sorunlu karaciğeri tamir edemediğimiz için, yerien yenisini takıyoruz.. Bugün yapılan, başka birinin karaciğerini takmak.. Ama ilerde olacak olan, kişinin kendi karaciğerini koypalama yoluyla üretmek.. Öyleki bu vücut içinde bile yapılabilir.. Yani, öyle ki bu iş, kişi yaşarken sürekli olarak kendini -hiç ihtiyarlamadan- yenileyebilir.. Organları hep %100 tam tekmil çalışıyor olabilir..

Beyin bu durumda bir problem olacaktır, evet doğru.. Ama yukardaki şey, bu işlerin ilk adımlarında.. İkinci adımda, beyin için, beyindeki nöronların yerien yenisini koyan ve eski bağları yapabilen tedaviler gelecek. sonraki adımda ölmesini engelleyen, ölen nöronları canlandırabilen tedaviler.. Bunlar henüz deneysel aşamada bile değil. Ama 200 - 300 yıl sonrası için bunlar kesin gündeme gelmiş olacak, deneniyor, yapılıyor olacak en azından..

Burada asıl beklenen bilimsel - teknolojik adımların, Tıp aleminden değil, nanoteknoloji aleminden gelmesi gerkeiyor.. Tıpkı, fizik ve elektronik dev adımları atmasaydı, MRI gibi, kalp pili gibi şeylerin hiç olamayacağı gibi bir durum bu..

İlerde 1000 yıl yaşamak sıradna bir olay olacak.. buna kendinizi hazırlamayın, zira siz göremeyeceksiniz. Çünkü bunun için, büyük ihtimalle, kişiler daha doğmadan önce bir sürü hatası vs. giderilecek, bu işlemlere uygun şeyler olacaklar. Yani, büyük ihtimalle, insan zoruyla evrim ile, 1000 yaşayabilecek potansiyeldeki insanlar türeyecek. bu işin ilk aşaması bu olacak: Genetik modifiye insanlar.. Bugün bu işlem, cinsiyet, doku vs. seçimi için küçük çapta yapılıyor zaten, gelecekte muhakkak ilerleyecek..

Palavra ucuz Anibal. Çok ucuz..

Bu adamın müridi misin yoksa?

Hiç şaşırmadım.

Benim mesleğim insan anatomisi, fizyolojisi, biyokimyası ve patolojisi..

Ben bunun mümkün olmadığını söylüyorsam, aksini iddia eden onu laflarla değil, delillerle tartışır benimle..

Elinizdeki deliller nelerdir?

Ortaya koyun, tartışalım..

Ucuz laflar işitmek istemiyorum.

Bilimsel laflar istiyorum.

Daha yaşlanmanın ne olduğunu doğru dürüst bilmiyoruz.

Nasıl tamir edebiliriz yaşlanan dokular bilmiyoruz.

Herşeyi ileri bir tarihe bırakmak ve gelecekten umut beklemek saçmalıktır.

Bazı fantezilerimizi hiç bir zaman gerçekleştiremeyeceğiz. Bunu kabul etmek zorundayız.

Spekülasyonların bile bir sınırı vardır. Onu aşanlara deli denir.

Deli denmek istemiyorsun değil mi Anibal kardeşim.

O zaman deli gibi davranma..

Çünkü insanların bin yıl yaşayacağı iddiası delilikten başka bir şey değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Ben bunun mümkün olmadığını söylüyorsam, aksini iddia eden onu laflarla değil, delillerle tartışır benimle..

Laf söylemek için laf söylüyorsun Hacı..

İnsanı sağlıklı yapan, yaşayabilir kılan ne? Bahsettiğin "genetik" olarak insanın ömrünü sınırlayan ne? DNA'nın başına oturmjuş bekleyen bir DNA meleği mi, azrailden emir alıp, işini mi yapıyor?

Sen bunun mümkün olmadığını söylüyorsun, çünkü gerçekten öyle, ama bu bugün için geçerli.. 200 yıl öncede kuduzdan kurtulmak mümkün değildi..

İnsanı yaşlandıran, organları iş göremez hale getiren şeyler belli Hacı.. Biz daha küçük boyutlarda maddeye hakim olabildikçe, molekül boyutunda düzenlemeler yapabildikçe, bu organları eski/nromal hallerine döndürmekte artık bir sorun olmayacak..

>>> Herşeyi ileri bir tarihe bırakmak ve gelecekten umut beklemek saçmalıktır.

Bunu söyleyen, eden, bunu oturup dua olsun, bir acayip tanrıda bunu yapıversin demiyor Hacı.. İnsanlar bilfiil bu işler için uğraşıyor ve her gün değilsede, makul zamanlarda belli kilometre taşlarını birer birer aşıyor..

İnsanlar bin yıl yaşayacak hacı, ama sen ve ben değil.. en az bir 200 yıl sonra doğanlar, benim öngörüm bu.. Bu öngörüde çok sıkı değilim, daha uzak olabilir belki..

Peki ne gerekiyor: Nanoteknoloji... Hücreleri tamir edecek boyutta etkili moleküler sistemler..

>>> Elinizdeki deliller nelerdir?

İnsanın sadece ve sadece maddeden ibaret olmasıdır hacı.. Ve insan her geçen gün madde üzerine daha çok hakimiyet kurmaktadır..

Link to post
Sitelerde Paylaş
>>> Ben bunun mümkün olmadığını söylüyorsam, aksini iddia eden onu laflarla değil, delillerle tartışır benimle..

Laf söylemek için laf söylüyorsun Hacı..

İnsanı sağlıklı yapan, yaşayabilir kılan ne? Bahsettiğin "genetik" olarak insanın ömrünü sınırlayan ne? DNA'nın başına oturmjuş bekleyen bir DNA meleği mi, azrailden emir alıp, işini mi yapıyor?

Sen bunun mümkün olmadığını söylüyorsun, çünkü gerçekten öyle, ama bu bugün için geçerli.. 200 yıl öncede kuduzdan kurtulmak mümkün değildi..

İnsanı yaşlandıran, organları iş göremez hale getiren şeyler belli Hacı.. Biz daha küçük boyutlarda maddeye hakim olabildikçe, molekül boyutunda düzenlemeler yapabildikçe, bu organları eski/nromal hallerine döndürmekte artık bir sorun olmayacak..

>>> Herşeyi ileri bir tarihe bırakmak ve gelecekten umut beklemek saçmalıktır.

Bunu söyleyen, eden, bunu oturup dua olsun, bir acayip tanrıda bunu yapıversin demiyor Hacı.. İnsanlar bilfiil bu işler için uğraşıyor ve her gün değilsede, makul zamanlarda belli kilometre taşlarını birer birer aşıyor..

İnsanlar bin yıl yaşayacak hacı, ama sen ve ben değil.. en az bir 200 yıl sonra doğanlar, benim öngörüm bu.. Bu öngörüde çok sıkı değilim, daha uzak olabilir belki..

Peki ne gerekiyor: Nanoteknoloji... Hücreleri tamir edecek boyutta etkili moleküler sistemler..

>>> Elinizdeki deliller nelerdir?

İnsanın sadece ve sadece maddeden ibaret olmasıdır hacı.. Ve insan her geçen gün madde üzerine daha çok hakimiyet kurmaktadır..

Laf kalabalığı..

Geleceğin ne getireceğini bilmiyoruz.

Bilinmeyenin bilimini yapıyorsunuz.

İlerisi için yorum yapmamak lazım.

Bütün yapılacak spekülasyondur.

Onların spekülasyon olduğunu başından kabul ederseniz, tartışabiliriz.

Ama spekülasyonlarını bile bilimsel bir temeli olmalıdır.

İnsanın uzun yaşamasının bilimsel bir temeli vardır elbette.

Ama ömür sınırlıdır ve insanların neden uzun yaşadıkları da oldukça iyi bilinmektedir.

Kan profiline bakaran bir insanın 90'ın üstüne çıkacağını doğru olarak tahmin etmek mümkündür.

HDL düzeyi çok yüksek olanlar uzun yaşamaktadırlar. Okinowa adasında yaşayanlar örneğin.

HDL (high density lipoprotein) yani iyi kolesterol olarak bilinir.

Ama bin yıl yaşayacağını iddia etmek temelsiz bir iddiadır.

Spekülasyon bile değildir.

Mevcut insan türünün bin yıl yaşamaması için yeterli nedenler vardır.

İlerde yepyeni bir insan türü, yani yeni bir canlı, ortaya çıkarsa, durum elbette değişebilir.

Ama tür olarak insanın ömrü bellidir. Onu iki veya üç misli artırmak bile mümkün değildir.

İyi bakım ve sağlıklı beslenme ile belki biraz uzatılabilir ama o bile kesin değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...