Jump to content

Çelişkiler-4


Recommended Posts

  • İleti 62
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Kur’an’daki en önemli çelişki ve yanlışlar, bilimdışı ayetlerdir. 14 yüzyıl önce yazılmış bir kitapta bu tür hataların olması gayet doğaldır. Ancak bir kitabın Allah tarafından gönderildiği iddia edildiğinde, içindeki bilimsel çelişkiler normal karşılanamaz. Böyle bir iddiaya karşın bilimsel konularda tüm yazılanların doğru olması gerekir. Aşağıda örneklerini sunacağımız ayetler, o dönemin toplumlarında yeterince bilinmediği için tepki görmeyen, ancak günümüz bilim dünyasında kabul edilemeyecek derecede akıldışı, bilimdışı iddialar içermektedir.

A- Canlıların ve organların özelliklerinin bilinmemesinden doğan çelişkiler:

1- Spermin testislerde üretildiğinin bilinmemesi:

Tıp biliminde dişi üreme hücresi olan “oocyte” nin yumurtalıkta, erkek üreme hücresi olan “sperm”in ise testiste üretildiği bilinmektedir. Ancak Tarık suresinde şöyle yazar:

Tarık/ 5-8. İnsan neyden yaratıldığına bir baksın. Bel kemiği ile kaburgalar arasından gelip atılan bir sudan yaratıldı. Şüphesiz (Allah), onu yeniden döndürmeye kudretlidir.

Bilime ters olan bu ayetin ikna edici bir izahı yoktur. Kimi İslamcılar, bel kemiği ile kaburgalar arasından çıkanın sperm değil, insan olduğunu iddia eder. Kimi İslamcılar, bu ayeti testislerin başlangıçta yukarıda olmasıyla izah etmeye çalışır. Kimileri ise sperm ve oocyte ile kemik iliği arasında bağlantı kurmaya çabalar. Ama hiçbiri ayetin bilime uygunluğunu ortaya koyamamıştır.

2- Kalbin beyin fonksiyonlarına sahip bilinmesi:

Kur’an’da insan beyninden hiç söz edilmemiştir, çünkü bilinmez. Halbuki beyin, insanı insan yapan organdır. Beyin bilinmediği için duygular, düşünceler kalbin fonksiyonları olarak belirtilmiştir.

Örneğin Bakara suresi 97. ayetinde; Cebrail’in Kur’an’ı peygamberin kalbine indirdiği yazılmıştır. Bilim ise, bilgilerin ve hafızanın beyinde saklandığı kanıtlamıştır.

Yine Bakara suresi 260. ayetinde İbrahim’in kalbinin tatmin olması için Allah’tan ölüleri nasıl dirilttiğini göstermesini istediği yazılıdır. Halbuki tatmin olan, ikna olan kalp değil, beyindir.

Birçok ayette de kalbin mühürlenmesinden söz edilir.

Şura-24. Yoksa onlar, senin hakkında: “Allah'a karşı yalan uydurdu” mu diyorlar? Eğer Allah dilerse senin de kalbini mühürler. (…)

Tegabun-11. Allah’ın izni olmaksızın hiçbir musibet başa gelmez. Kim Allah’a inanırsa, Allah onun kalbine hidayet verir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.

Hidayet verilecek olsa, verileceği organ kalp değil, beyin olmalıdır. İslamcılar bunu, bugün de sevginin, merhametin kalple ifade edilmesiyle açıklar. Tersine bu ifade şekli, dini inançlardan kaynaklanarak oluşmuştur. Bazı İslamcılar ise kalbin de beyinsel fonksiyonlara sahip olduğunu iddia eder. Bu iddianın hiçbir bilimsel yanı yoktur. Kalp, sadece kan pompalayan bir organdır ve beyin işlevlerinin hiçbirine sahip değildir. Bu yanlış, müteşabihlikle de izah edilemez. Kalple ilgili birkaç ayetin müteşabihliği olsa da, Kur’an’ın tamamında ve onlarca ayette bu şekilde geçmesi, böyle bilindiğinin göstergesidir.

3- Her canlının çift yaratıldığı:

Zariyat-49. Düşünüp ibret alasınız diye her şeyden (erkekli dişili) iki eş yarattık.

Her canlı çift değildir. Bakteriler, tüm canlılardan kat kat fazla sayıda ve etkinliğe sahip varlıklardır. Eşleri olmayıp bölünerek çoğalırlar. Ama görülüyor ki Kur’an’ın yazarı, ya bakterileri, virüsleri bilmiyor ya da onları canlıdan saymıyor.

4- İnsanlar için 8 çift hayvan yaratıldığı:

Zümer-6. Sizi bir tek nefisten yaratmış, sonra ondan eşini var etmiştir; sizin için hayvanlardan sekiz çift meydana getirmiştir. (…)

İnsanların faydalandığı hayvan sayısı sekizden çok daha fazladır. Bazı İslamcılar, ayetin çiftlik hayvanlarını kastettiğini öne sürerse de 8 çift hayvan yine çok azdır. Enam suresinde bu 8 çift hayvanın hangileri olduğu da belirtilir:

Enam-143. Sekiz çift yarattı: Bir çift koyun, bir çift keçi. (...)

Enam-144. Deveden bir çift sığırdan da. (...)

İnsanlar bu sayılan hayvanların dışında at, eşek, tavuk, ördek, hindi, tavşan, balık, lama, kanguru, geyik, fil ve daha birçok hayvandan yararlanırken sadece 4 çeşit hayvan sayılması ve 8 çift olarak ifade edilmesi ilginçtir.

5- Tatlı suda inci ve mercan yetiştiği:

Rahman suresi 19-22 ayetleri ile Furkan suresi 53. ayetinde geçen iki denizin birbirine salındığı-karıştırıldığı ama aralarında bir engel olduğunu yazan ayetlerde denizlerden birinin suyunun içilebilen tatlı su olduğu, diğerinin acı ve tuzlu su olduğu yazılıdır. Rahman-22'de her ikisinde de inci ve mercan yetiştirildiğini yazar. Halbuki tatlı suda inci ve mercan yetişmez. Suni olarak inci yetiştirilse bile mercan hiç yetişmez. Bu ayetlerin müteşabih olduğu söylenebilir. Ancak mucize uydurmacıları, ayetteki mercan ve inciyi görmezden gelip, iki denizin karışmamasını mucize diye sunmaya çabalarlar.

6- Ortadoğu dışında yetişenlerden hiç bahsedilmemesi:

Kur’an’da adı geçen bütün bitki, hayvan ve diğer doğa varlıkları Ortadoğu’ya özgüdür. Diğer bölgelere ait olan canlı-cansız varlıklardan söz edilmez. Örneğin çölden bahsedilir ama gölden, ormandan bahsedilmez. Kar, buz, dolu, sis gibi bölgede görülmeyen doğa olayları Kur’an’da geçmez. Portakal, mandalina, karpuz, kavun, ceviz, fındık, patates gibi bölge dışı bitkisel ürünlerden, kanguru, lama, pelikan, fok gibi bölge dışı hayvanlardan bahsedilmez.

B- Dünyanın ve Evrenin bilinmemesinden doğan çelişkiler:

1- Güneşin kara bir balçığa batması:

Eski toplumlar, dünyanın da güneş, ay ve yıldızlar gibi bir gök cismi olduğunu bilmezlerdi.

Yere göre güneşin hareket ettiğini sanır, doğuda bir yerden doğup batıda bir yerde battığını düşünürlerdi. Bazı filozoflar, asıl dönenin güneş değil dünya olduğunu keşfetmiş olsalar da, insanların çoğu bu bilgiden habersizdi. Kur’an’da anlatılan Zülkarneyn hikayesinde de güneşin dünyada bir çamur gözesine battığı yazılır.

Kehf-86. Nihayet güneşin battığı yere vardığı zaman, güneşi, kara bir balçıkta batıyor buldu. (…)

Ayetten; dünyayı göğün altında uçsuz bucaksız bir yer olarak gören ve göz yanılmasından dolayı güneşin dünyanın batısında bir çamur gözesine battığını sanan bir yanlış bilgiye sahip olunduğu anlaşılmaktadır. Bu ayet, İslamcılar tarafından güneşin sanki okyanusta batıyormuş gibi görünmesi olarak açıklanmaya çalışılır. Öyle olsa, ayette “sanki” sözcüğü olurdu ama yoktur ve bazı mealciler bu kelimeyi parantez içinde ayete ekler.

2- Dünyanın tüm evrenden daha uzun zamanda ve daha önce yaratılması:

Evrende milyarlarca galaksi olduğu ve her galaksinin milyarlarca güneş sistemine sahip olduğu ve dolayısıyla dünyamız gibi sayısız gezegenin olduğu artık biliniyor. Bu bilgilerden yoksun olan eski toplumların yaratılış mitlerinde ise sadece yer-gök geçiyor. Altta uçsuz bucaksız bir yer ve üstte gök kubbe. Füssilet suresinde de yer ve göğün yaratılışı bu bakış açısıyla anlatılıyor.

9. De ki: "Siz gerçekten yeri iki günde yaratanı inkar edip duracak mısınız? Birde O'na eşler mi koşuyorsunuz? O, bütün alemlerin Rabbidir.

10. O, dört gün içinde, yeryüzünde yükselen sabit dağlar yarattı, orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak rızıklar takdir etti.

11. Sonra göğe doğruldu da o bir duman iken ona ve yere: "İkiniz de ister istemez gelin!" dedi. İkisi de: "isteye isteye geldik." dediler.

12. Böylece onları iki günde yedi gök olmak üzere yerine koydu ve her gökte (bulunan meleklere) işlerine ait emrini vahyetti. Dünya gökyüzünü kandillerle donattık ve koruduk, işte bu, hep o çok güçlü ve herşeyi bilenin takdiridir.

Ayetlerde dünyanın dört günde ama 7 göğün yani evrenin iki günde yaratıldığı öne sürülüyor. Evrenle kıyaslandığında; okyanusta bir çakıl tanesi gibi olan dünyanın yaratılışının hem evrenden önce, hem de evrenin iki misli zamanda yaratıldığı iddiası bilimsel olabilir mi?

3- Yıldızların şeytanlar için atış tanesi olduğu:

Mülk-5. Andolsun ki biz, (dünyaya) en yakın olan göğü kandillerle donattık. Bunları şeytanlara atış taneleri yaptık ve onlara alevli ateş azabını hazırladık.

Kandille kastedilen yıldız. Ama sanki yıldızın ne olduğu bilinmiyor. Boyutları çok küçük sanılıyor. Güneş ile yıldızlar farklı düşünülüyor. Koca yıldız, belki de dünyanın 30-40 misli büyüklüğünde, ama ayette şeytanlara atış tanesi olarak yapıldığını söylüyor.

4- Göğün yere düşmemesi için tutulduğu:

Hacc-65. Görmedin mi ki, Allah bütün yerdekileri sizin hizmetinize sundu. Ve emriyle denizde seyredip giden gemileri de. Göğü de izni olmaksızın yere düşmekten o tutuyor. Gerçekten Allah insanlara çok şefkatli, çok merhametlidir.

Göğün tutulmadığı takdirde dünya üzerine düşeceğini hangi bilim adamı söyleyebilir?

Milyarlarca galaksi, katrilyonlarca yıldız ve gezegenlerin dünyaya düşebileceği düşünülebilir mi? Ama dünya gökte bir cisim değil de, gök dünyanın üstünde sanılırsa; göktekilerin yere düşeceği zannına kapılınılabilir ki Kur’an’ın yazarı da bu yanılgıya düşmüştür.

5- Cennetin genişliği göklerle yer kadar mı?

Ali İmran-133. Rabbinizden olan mağfiret ve eni göklerle yer kadar olan cennete (kavuşmak için) yarışın; o, muttakiler için hazırlanmıştır.

Yer’den kastedilen dünya gezegeni olduğuna göre; dünya da, uzayda diğer gök cisimlerinden biri olduğuna göre; “gök ile yer kadar” demek saçma bir ifadedir. Bu da, önceki örneklerde olduğu gibi göğün dünya üzerinde bir kubbe olarak algılanmasından kaynaklanmaktadır.

6- Ayın bir nur, bir ışık kaynağı olduğu:

Yunus-5. O'dur ki Güneş'i bir ışık yaptı. Ay'ı da bir nûr kılıp, ona birtakım konaklar tayin etti ki yılların sayısını ve vakitlerin hesabını bilesiniz.

Ay'ın bir nur olmadığı sadece geceleri güneşten aldığı ışığı yansıttığı biliniyor. Ama gündüz ay’ı göremeyen ve gece aydınlık verdiğini görenler onu nur sanıyor.

C- Matematiğin bilinmemesinden doğan çelişkiler:

Kur’an’da Nisa suresi 11 ve 12. ayetlerinde miras paylaşımına dair verilen oranlara göre hesap yapıldığında matematik hatası olduğu görülür. Oranlar hatalıdır ve hesap tutmaz.

Oran hatalarını giderebilmek için avliye ve reddiye yöntemine başvurulur.

İlköğretim seviyesindeki bir oran hesabında hata yapılmış olması, Kur’an’ın insan ürünü olduğunun en önemli kanıtıdır. Aşağıdaki linklerden daha detaylı açıklama görülebilir:

http://pante.blogcu.com/seriatte-mir...ku_530989.html

D- Doğaüstü inançlardan doğan çelişkiler:

Kur’an’da bilimsel yasalara ters, doğaüstü, insanüstü mucize iddialarına bolca rastlanır.

1- İlk insanın çamurdan yaratılması,

2- Ayın yarılması,

3- Bedir savaşında melek ordusunun Müslümanlara destek olması,

4- Kayalıktan deve çıkarılarak Salih peygambere mucize verilmesi,

5- Firavuna karşı Musa’ya verilen mucizeler, suların kan olması, tüm ilk doğan erkek çocukların ölümü, kurbağa, çekirge istilası ve Kızıldeniz’in yarılması,

6- Meryem’in cinsel ilişkiye girmeden İsa’yı doğurması,

7- İsa’nın bebekken konuşması, ölüleri diriltmesi,

8- Fil vakasında kuşların attıkları taşlarla orduyu helak etmesi,

9- Süleyman’ın kuşlara, cinlere hükmetmesi, ayakta öldüğünde asasını kurt yiyip de düşene kadar öldüğünün anlaşılmaması,

10- Nuh tufanında tüm hayvanlardan birer çiftin gemiye toplanması gibi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sonuç:

Evrensel olduğu öne sürülen bir kitapta yer alan tek bir bilimsel hata dahi, o kitabın evrensel olamayacağının kanıtıdır. Kaldı ki Kur’an’da onlarca bilimdışı ayet mevcuttur. 1430 yıl öncesine ait bir kitapta yazılmış olanların, her çağda ve her yerde geçerli olduğuna inanmak yanlış olduğu kadar tehlikelidir de aynı zamanda. Böyle bir inanç, o kitabın çağdışı hükümlerini egemen kılmak ister. Böyle bir inanç, bu kitabı tüm kitaplardan üstün görür ve bilimi, bilimsel teorileri geri plana atar. Çağdaş yönetimler, uygar yasalar yerine 14 yüzyıl öncesine ait ilkel kanunları uygulatmak ister.

Nitekim Islâm'ın ortaya çıktığı tarihten günümüze gelinceye kadar, hiçbir ülkede ve hiçbir dönemde demokratik doğrultuda bir gelişme görülmemiştir. Kur'ân’a dayalı olarak ne laik ve demokratik bir sosyal düzen kurma, ne de toplumsal kalkınma mümkündür. Çünkü Kur'ân, teokratik sistemler dışına çıkılmasına ve akılcılığa olanak tanımadığı gibi, ekonomik olarak da gelişmeye yönelik girişimlere fırsat vermez. Günümüz dünyasında İslam ülkelerinin durumu bunun kanıtıdır. Gelişmiş, kalkınmış ülkeler içinde tek bir İslam ülkesi yoktur. Üstelik tümü, demokratik yönetimlerden yoksundur. Hala kadına oy hakkı verilmeyen, kadının çalışmasına, araba kullanmasına izin verilmeyen ülkeler mevcuttur. Dünyada köleliğin bile en son Suudi Arabistan’da kaldırılmış olması da bir tesadüf değildir.

Bilimin dinden nasıl kötü etkilendiğine dair bir örnekle yazımızı noktalayalım:

Aşağıdaki fetva, Suudi Arabistanlı meşhur Şeyh Abdul Aziz Bin Baz'a ait.

Tarih: 1975

Kaynak: “Dünya’nın Sakin Güneş’in Hareketli Olduğuna ve Gezegenlere Çıkmanın İmkansızlığına Dair Akli ve Hissi Deliller”adlı kitabı

Fetva:

Kim dünyanın yuvarlak olduğunu iddia ederse küfür ve delalete düşmüş olur. Çünkü bu iddia hem Allah’ın, hem Kuran’ın, hem Peygamber’in reddidir. Bunu iddia eden kişi tövbeye davet edilir. Ederse ne ala! Aksi takdirde kafir ve dinden dönmüş bir kişi olarak öldürülür ve malı da Müslümanlar’ın hazinesine katılır.

Eğer ileri sürdükleri gibi Dünya dönüyor olsaydı ülkeler, dağlar, ağaçlar, nehirler, denizler bir kararda kalmazdı. İnsanlar batıdaki ülkelerin doğuya, doğudaki ülkelerin batıya kaydığını görürlerdi. Kıble’nin yeri değişir, insanlar kıbleyi tayin edemezlerdi. Velhasıl bu iddia sayması uzun sürecek birçok nedenden dolayı batıldır.”

Link to post
Sitelerde Paylaş

Günümüzde önemli olan görüşlerden biri de Kuranın çelişkiler barındırmasıdır.Hem de Kuran çelişki olmadığından hareketle Allahtan geldiğini özellikle vurgulamasına rağmen..

Öncellikle çelişki nedir biliyor muyuz? Mantıkta çelişki; bir doğrunun aynı kategori içerisinde yanlışlanmasıdır. Kuranda çelişki olduğunu söyleyenlerin iddiaları birkaç çeşittir.(ki yazara ait bu dört çalışma da kısaca bu yaklaşımlar üzerine kurulu olduğu için birebir cevap yazılması da gerekmiyor.)

Birinici tür çelişki iddiası: Aynı kelimeye değişik anlamların getirilmesidir. En basit örnek olarak Kuranda insanın çamurdan yaratılması konusunda birkaç çamur çeşidinden bahsetmesi bir çelişki mi? Bunu merhalelere yormak ilmi metoda bir zarar getirmez. Çünkü insanın yaratılışından bahseden ayetler bir tane değildir. Burada düşüneceğimiz, yaratılmanın tek şekil olmadığını araştırmak olacaktır. Bu durumda bu ayetin çelişkili bir anlam vermediğini düşüneceğiz. Burada kelime birdir ama işlevleri ve anlamları farklıdır.

Bunun yerine sözgelimi sizler topraktan yaratılmadınız denseydi ancak çelişki olabilirdi.

İkinci tür çelişki iddiası: Birbirlerine tam ters iki hükmün bulunmasıdır. Duruma bağlı olarak hükümler de değişiklikler göstermiştir. Bu, dinin insan hayatının gerçeklerini dikkate aldığını gösterir. Buna İslam terminolojisinde nesh denilmektedir. Bu iddia, ayete bütüncül bakılmadığının ve tek yönlü bakıldığının da göstergesidir.

Üçüncü çelişki iddiası: Muhkem ve Müteşabihlerin her ikisinin de muhkem olarak yorumlanmasıdır.Oysa her iki tür ayetin de Kuranda bulunduğunu Kuran söylemektedir..Bir ayette hiçbir şey Allaha benzemez derken diğer bir ayette Allahın elinden bahsedilir.Hiçbir şeyin Allahın benzeri olmadığı hükmü muhkem ve kesin iken Allahın eli kavramı yoruma açıktır ki bunu tefsirciler zaten kuvvet ve güç anlamında kullanmışlardır.

Dördüncü çelişki iddiası: Kuranın ayrıca bilimsel verilerle çelişkili olduğu iddiasıdır.Bu iddia daha çok evrim ve yaratılış kavramları arasında geçmektedir.Oysa evrim teori olduğu sürece zaten karılaştırmak gerekmediği gibi yasa olsa da bunun çelişkili olmadığı görülebilir.Diğerleri de bunun gibidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kur'an bir efsane kitabıdır.

Elbette bilimsel olmayan çok sayıda iddialar ve çelişkilerle dolu olacaktır.

Ama asıl çelişki Kur'an'a inanan Müslüman'ların bu gerçeği bilmelerine rağmen inançlarının değişmemesidir.

Bu büyük bir çelişkidir. İnsan akıl ve mantığının kabul edemeyeceği kadar büyüktür.

Böyle müthiş bir çelişkinin iletilmesi konusunda bizim izlediğimiz başarısız politikanın kendisi de çelişkildir.

Kusuru bilmemize rağmen onu tolere etmemiz ve nasıl düzelteceğimizi bilmememiz de başlı başına bir çelişkidir.

Kusuru mu yeterince değerlendiremiyoruz, yoksa kusuru nasıl düzelteceğimizi mi bilmiyoruz?

Bulduğumuz kusurları neden tolere ediyoruz?

Ne kadar sapkın olurlarsa olsunlar inanç özgürlüğünü neden insan haklarından biri olarak kabul ediyoruz?

Kusur dinde mi, yoksa onu izleyenlerde mi?

Kusuru farkedenlerin başarısızlığı farkedenlerle mi ilgili, yoksa kusurun kendisi veya inanamaya devam edenlerle mi ilgili?

Bazı doğrularla karışık yanlış bir şeye inanmak elbette bir çelişkidir.

Ama bu çelişki hem inananları için geçerlidir, hem de onların inançlarındaki sapkınlıkları görenler için geçerlidir.

Yani bu inanç olayı bütün taraflar için çelişki doludur.

Varsa bile doğru bir çözüm yolu olduğunu henüz bilmiyoruz.

Bu sorun bizi ve muhtemelen insanlığı aşıyor.

Bu konuda yine de ilerleme kaydediliyor. Dinden kendilerini yavaş bir tempo ile de olsa soyutlamaya başlayan Batı Avrupa ülkeleri bunun güzel bir örneğini oluşturuyor. Bu bizi hem biraz cesaretlendiriyor,hem de umutsuzlaştırıyor.

Çünkü onlarda bile hala din var ve dinden kurtulmak için diğer ülkelerin de en azından onlar kadar ileri olması gerekiyor..

Bunun da değil yakın bir zamanda, hiç bir zaman gerçekleşmeyeceğini biliyoruz..

Tabii yine de dinlerle mücadele etmekten vazgeçmiyoruz.

Bu davranışımızda bile çelişki var. Mücadele ederek yenemeyeceğimiz bir düşmanla mücadele etmekten çekinmiyoruz.

Evet arkadaşlar işimiz zor..

Ama olsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kehf-86. Nihayet güneşin battığı yere vardığı zaman, güneşi, kara bir balçıkta batıyor buldu. (…)

Hacc-65. Görmedin mi ki, Allah bütün yerdekileri sizin hizmetinize sundu. Ve emriyle denizde seyredip giden gemileri de. Göğü de izni olmaksızın yere düşmekten o tutuyor. Gerçekten Allah insanlara çok şefkatli, çok merhametlidir.

Mülk-5. Andolsun ki biz, (dünyaya) en yakın olan göğü kandillerle donattık. Bunları şeytanlara atış taneleri yaptık ve onlara alevli ateş azabını hazırladık.

10- Nuh tufanında tüm hayvanlardan birer çiftin gemiye toplanması gibi.

Sadece bunları gören aklı başında bir insanın kuranın insan elinden çıkma olduğunu anlaması lazım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kur'an bir efsane kitabıdır.

Elbette bilimsel olmayan çok sayıda iddialar ve çelişkilerle dolu olacaktır.

Ama asıl çelişki Kur'an'a inanan Müslüman'ların bu gerçeği bilmelerine rağmen inançlarının değişmemesidir.

Bu büyük bir çelişkidir. İnsan akıl ve mantığının kabul edemeyeceği kadar büyüktür.

Böyle müthiş bir çelişkinin iletilmesi konusunda bizim izlediğimiz başarısız politikanın kendisi de çelişkildir.

Kusuru bilmemize rağmen onu tolere etmemiz ve nasıl düzelteceğimizi bilmememiz de başlı başına bir çelişkidir.

Kusuru mu yeterince değerlendiremiyoruz, yoksa kusuru nasıl düzelteceğimizi mi bilmiyoruz?

Bulduğumuz kusurları neden tolere ediyoruz?

Ne kadar sapkın olurlarsa olsunlar inanç özgürlüğünü neden insan haklarından biri olarak kabul ediyoruz?

Kusur dinde mi, yoksa onu izleyenlerde mi?

Kusuru farkedenlerin başarısızlığı farkedenlerle mi ilgili, yoksa kusurun kendisi veya inanamaya devam edenlerle mi ilgili?

Bazı doğrularla karışık yanlış bir şeye inanmak elbette bir çelişkidir.

Ama bu çelişki hem inananları için geçerlidir, hem de onların inançlarındaki sapkınlıkları görenler için geçerlidir.

Yani bu inanç olayı bütün taraflar için çelişki doludur.

Varsa bile doğru bir çözüm yolu olduğunu henüz bilmiyoruz.

Bu sorun bizi ve muhtemelen insanlığı aşıyor.

Bu konuda yine de ilerleme kaydediliyor. Dinden kendilerini yavaş bir tempo ile de olsa soyutlamaya başlayan Batı Avrupa ülkeleri bunun güzel bir örneğini oluşturuyor. Bu bizi hem biraz cesaretlendiriyor,hem de umutsuzlaştırıyor.

Çünkü onlarda bile hala din var ve dinden kurtulmak için diğer ülkelerin de en azından onlar kadar ileri olması gerekiyor..

Bunun da değil yakın bir zamanda, hiç bir zaman gerçekleşmeyeceğini biliyoruz..

Tabii yine de dinlerle mücadele etmekten vazgeçmiyoruz.

Bu davranışımızda bile çelişki var. Mücadele ederek yenemeyeceğimiz bir düşmanla mücadele etmekten çekinmiyoruz.

Evet arkadaşlar işimiz zor..

Ama olsun.

Bu kadarla azimle çalışmanıza rağmen müslümanlar üzerinde olan etkinliğinizin artmammasının sebebi sizin yöntem yanlışlığınızdan da kaynaklanıyor olabilir.Dinini iyi bilmeyen müslümanlar nezdinde aslında gayet başarılısınız.Bu forumda din değiştiren bir kaç delikanlı biliyorum.Ancak dinini iyi öğrenmiş insanlara söz geçirmemenizi kendi bilginizin kıtlığından ve eleştirilerinizin akılcı olmayışından,olayları ve olguları ideolojik ele almanızdan kaynaklanıyor.

Ben şahsen burada ve diğer anlatılan üç çelişki başlığında islamın genel ilkeleri ve ilmi bütünlüğü ve düşünce disiplini açısından kayda değer bir bilgi görmedim.Süregelen ideolojik tespitleri bir arada veriyor olması açısından takdire şayan olabilir.Böyle devam ettiği sürece de pek verimli olmayacaksınız.İdeolojik ve duygusal tespitleri bırakıp olay ve olguları nesnel ele almaya artık başlamalısınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gonca kendisine aksi bir tutum olmadığı halde alay ederek yanlış yapmıştır, katılmıyorum. İlk destek benden olsun. Haddini bildirmek bize düşmez. Ağzı bozuk inançlılar (size göre sözde olabilirler) da vardır diye bir savunma yapmak istemem ama kimsenin ağzı torba değil, aşırı hassas olmayıp konuşmanıza devam etmelisiniz.

Ancak siz yine de bunları geçip sözü edilen ayetlere kendinizce bir açıklama yapabilirseniz memnun oluruz. Artık müslüman olmayanların anlayamacağını, ideolojik yaklaştığımızı(nasıl bir ideoloji ise artık) bir kenara bırakıp bunlara kendi yorumunuzu getirseniz iyi olacaktır, madem yazdınız. Bu ayetler bizim gözümüzle saçma geliyor, size göre nasıldır? Artık gemilerin ilerlemek için rüzgara bile ihtiyacı olmadığını biliyoruz. Dev dalgaların bile önemi olmadığını, aylarca denizaltı ile su altından gidebildiğimizi biliyorsunuz.

Yaptığınız her açıklama ve/veya kaçış(olduğu gibi kalsın mantığı), kuranı daha anlaşılmaz kılıp(zaten ne anlaşılıyorsa) ve evrensel olmaktan uzaklaştırmakta, islamiyeti mutlak bir çöküşe doğru götürmektedir.

Kitlelerin bizi(o ne demekse) nasıl gördüğü de o kadar da önemli değildir daha doğrusu konumuzun içerisinde yeri yoktur. Siz bir de kuran'ın ve islamiyetin nasıl görüldüğünü ve görüleceğine daha fazla kafa yormalısınız bence, çıkar yol bulacağınızı zannetmesem de fikirlerinizi duymak isteriz.

Ekleme:

...kendi bilginizin kıtlığından ve eleştirilerinizin akılcı olmayışından,olayları ve olguları ideolojik ele almanızdan kaynaklanıyor.

Burayı da ayrıca sormak isterim. Eksiğimizi görelim siz söyleyin o zaman. Forumda bulunma amacınız da bu değil mi yoksa nedir?

Ruhumuza eksik üflendiğini söylemeyin de, somut olan eksikleri söylerseniz daha akılcı(dediğiniz gibi) olmuş olursunuz. Müslümanların durumuna ise hiç girmeyelim, bu başka bir konu. (Kendi aralarında anlaşsınlar önce..)

tarihinde antiX tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Günümüzde önemli olan görüşlerden biri de Kuranın çelişkiler barındırmasıdır.Hem de Kuran çelişki olmadığından hareketle Allahtan geldiğini özellikle vurgulamasına rağmen..

Öncellikle çelişki nedir biliyor muyuz? Mantıkta çelişki; bir doğrunun aynı kategori içerisinde yanlışlanmasıdır. Kuranda çelişki olduğunu söyleyenlerin iddiaları birkaç çeşittir.(ki yazara ait bu dört çalışma da kısaca bu yaklaşımlar üzerine kurulu olduğu için birebir cevap yazılması da gerekmiyor.)

Birinici tür çelişki iddiası: Aynı kelimeye değişik anlamların getirilmesidir. En basit örnek olarak Kuranda insanın çamurdan yaratılması konusunda birkaç çamur çeşidinden bahsetmesi bir çelişki mi? Bunu merhalelere yormak ilmi metoda bir zarar getirmez. Çünkü insanın yaratılışından bahseden ayetler bir tane değildir. Burada düşüneceğimiz, yaratılmanın tek şekil olmadığını araştırmak olacaktır. Bu durumda bu ayetin çelişkili bir anlam vermediğini düşüneceğiz. Burada kelime birdir ama işlevleri ve anlamları farklıdır.

Bunun yerine sözgelimi sizler topraktan yaratılmadınız denseydi ancak çelişki olabilirdi.

İkinci tür çelişki iddiası: Birbirlerine tam ters iki hükmün bulunmasıdır. Duruma bağlı olarak hükümler de değişiklikler göstermiştir. Bu, dinin insan hayatının gerçeklerini dikkate aldığını gösterir. Buna İslam terminolojisinde nesh denilmektedir. Bu iddia, ayete bütüncül bakılmadığının ve tek yönlü bakıldığının da göstergesidir.

Üçüncü çelişki iddiası: Muhkem ve Müteşabihlerin her ikisinin de muhkem olarak yorumlanmasıdır.Oysa her iki tür ayetin de Kuranda bulunduğunu Kuran söylemektedir..Bir ayette hiçbir şey Allaha benzemez derken diğer bir ayette Allahın elinden bahsedilir.Hiçbir şeyin Allahın benzeri olmadığı hükmü muhkem ve kesin iken Allahın eli kavramı yoruma açıktır ki bunu tefsirciler zaten kuvvet ve güç anlamında kullanmışlardır.

Dördüncü çelişki iddiası: Kuranın ayrıca bilimsel verilerle çelişkili olduğu iddiasıdır.Bu iddia daha çok evrim ve yaratılış kavramları arasında geçmektedir.Oysa evrim teori olduğu sürece zaten karılaştırmak gerekmediği gibi yasa olsa da bunun çelişkili olmadığı görülebilir.Diğerleri de bunun gibidir.

insan ancak bu kadar kör olabilir 1400 yıllık arap masallarını savunacağız diye atmadığnız göbek kalmadı yok kelime anlamı değişirmiş yok şöyle yok böyle eğer bilgine güveniyorsan pantenin eleştirilerini ayet ayet çürütürsün böyle kıyıdan köşeden kıvırarak çaresizlğini yada inacına nasıl körü körüne bağlı olduğunu gösteriyorsun

Link to post
Sitelerde Paylaş

Öncelikle benim soyledigim soz "siz cehennemde cayir cayir yanarken ben arkanizdan gülecegim" tarzi sozlerden daha pozitif müslüman arkadaşlar bunu kabul etmek zorundalar.. Ki ben bu tarz sozler soyleyen cok müslüman taniyorum fakat asla alinmiyorum aksine kendilerinin hakli olduklarini düşünmelerine firsat vermemek adina yanit vermekte asla gecikmem..

Ancak olayin ozu şudur ki müslüman arkadaslar soz konusu ayetlere yanit vermemek adina bunu bahane olarak kullaniyorlar, trajikomik ama gercek..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Dördüncü çelişki iddiası: Kuranın ayrıca bilimsel verilerle çelişkili olduğu iddiasıdır.Bu iddia daha çok evrim ve yaratılış kavramları arasında geçmektedir.Oysa evrim teori olduğu sürece zaten karılaştırmak gerekmediği gibi yasa olsa da bunun çelişkili olmadığı görülebilir.Diğerleri de bunun gibidir.

Ozedonus sen önce teori/kanun nedir? Öğren sonra gel.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kuranın türkçe mealini anlayarak okuyan bir tane müslüman görmedim.Okuyanda zaten dinden çıkıyor. İsterseniz okuyun! Beni haksız çıkarın.Arapça tekerlemeleri okumak daha çok hoşlarına gidiyor.

Tek bir sorum var arkadaşlar... Arapça da 'necm' kelimesi ne manaya gelir.. Bu hiç bir çelişkinin isbatı demek değil.. Ama sormadan duramadım...

tarihinde 'Oflaz' tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Onu bunu boşverip apaçık olan Kuranı anlatıversinler bir zahmet, hiç bunlara gerek yok. Çeviride yanlışlar varsa kendiniz çevirin veya bilen birine sorun. Ben birkaç çeşit Türkçe kaynaktan okudum kuran'ı aralarında önemli bir fark göremedim. (inançlı arkadaşlardan) Var ise söyleyecek sözü olan, buyursunlar. Kuran sadece muhammede inmedi herhalde, anlayamıyor musunuz yoksa?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şu bozuk ağızların hadlerini bildirmeden kimseye söz söylemezsiniz sevgili haci.Bilakis bu bozuk ağızlar sebebiyle kitleler sizden iğrenecek ve ateistleri psikolojileri bozuk kişiler olarak tanıyacaklardır.

Şimdi burada yaptiginiz alinti cok yanliş zaten ben iki kelimenin arasina nokta koydum arkadasim bu kelimenin tipki kurandaki ayetlerin soyut anlamlarini savundugunuz gibi soyut oldugunu iddia ediyorum bu acikca yazilan anlamini taşimiyor, bu durumda ne yapabilirsiniz bunu hic düşündünüz mü?

Biz diyoruz ki "eee haci bu ayet yanliş" siz diyorsunuz ki "yok efendim bu ayet oyle diyor ama oyle degil bunu demek istiyor aslinda,soyut bir anlami daha var"

:fool:

Link to post
Sitelerde Paylaş
Yanlış..

Konu ile alakası nedir? 2. sayfa oldu bir hareket göremedik.

NECM (Necim) Yıldız, ahter, kevkeb.

Ülker yıldızına da denir. Ülker, onbir yıldızdır. Altısı görünür, gözü kuvvetli olan yedinciyi de görebilir. (Peygamberimiz (A.S.M.) hepsini de görür idi.)

* Belirli olan vakit. (Araplar, vakti yıldızlarla tahdit ederlerdi)

* Kabak ve hıyar gibi yayvan nebat.

* Belirli vakitte yapılan vazife.

* Kur'an-ı Kerim.

* Ceste ceste, kısım kısım oluş.

* Kur'an-ı Kerim'in her defa inzal edildiği kısım.

Not: Osmanlıca sözlükten alıntıdır.

Tatmin etti mi? Konuya geçelim.

tarihinde antiX tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...