Jump to content

kuranı bilimsel yolla inceleyelim


Recommended Posts

arkadaşlar burada bazı bilimsel ayetlerden söz etmek istiyorum lütfen yorum yazarken abartmayalım saygıyı askıya almayalım inancınız her ne olursa olsun

14/33 O, âdetleri üzere hareket eden güneşi ve ayı sizin hizmetinize sunan, geceyi ve gündüzü sizin emrinize verendir

21/33 O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratandır. Her biri bir yörüngede yüzmektedirler

31/29 Görmedin mi ki Allah geceyi gündüzün içine ve gündüzü de gecenin içine sokuyor. Güneşi ve ayı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Her biri (kendi yörüngesinde) belli bir zamana kadar akar gider. Şüphesiz Allah işlediklerinizden hakkıyla haberdardır

bu ayetlerle ilgili yorumlarınız ne merak ediyorum

ayrıca her yazanın yorumu benim için değerlidir önemli olan insanlık her ne olursan ol ilk önce insan ol

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 143
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

gönderildi (düzenlendi)

Ay'a gelince, Biz onun için de birtakım uğrak yerleri takdir ettik; sonunda o, eski bir hurma dalı gibi döndü (döner). (Yasin Suresi, 39

Güneş'i bir aydınlık, Ay'ı bir nur kılan ve yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için ona duraklar tespit eden O'dur. Allah, bunları ancak hak ile yaratmıştır. O, bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklamaktadır. (Yunus Suresi, 5)

Dağları görürsün de, donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler. Herşeyi 'sapasağlam ve yerli yerinde yapan' Allah'ın sanatı (yapısı)dır (bu). Şüphesiz O, işlediklerinizden haberdardır. (Neml Suresi, 88)

Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar. (Enbiya Suresi, 32)

atmosfere giren göktaşları yanarak küçük bir parça haline dönüşür ve insan bu şekilde korunmuş olur

"Dönüşlü olan göğe andolsun." (Tarık Suresi, 11)

özen içinde yollar ve yörüngelerle donatılmış" (Zariyat Suresi, 7)

tarihinde bilgisilici tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
gönderildi (düzenlendi)

... Ve kendisinde çetin bir sertlik ve insanlar için (çeşitli) yararlar bulunan demiri de indirdik... (Hadid Suresi, 25)

demir uzaydan dünyaya düşerek oluşmuştur buda kanıtı

... Gerçekten, senin Rabbinin katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir. (Hac Suresi, 47)

Gökten yere her işi O evirip düzene koyar. Sonra (işler,) sizin saymakta olduğunuz bin yıl süreli bir günde yine O'na yükselir. (Secde Suresi, 5)

Melekler ve Ruh (Cebrail), O'na, süresi elli bin yıl olan bir günde çıkabilmektedir. (Mearic Suresi, 4)

"Ki (Rabbim), yeryüzünü sizin için bir beşik kıldı, onda sizin için yollar döşedi ve gökten su indirdi; böylelikle bununla her tür bitkiden çiftler çıkardık." (Taha Suresi, 53

son yapılan bilimsel araştırmalar bitkilerinde çiftleri yanidişisi erkeği olduğunu gösterir

Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz. (Zariyat Suresi, 47)

buda size ayrı bir ayet evren sürekli genişlemektedir

şu ayetlerede bir göz atalım

Bizim, göğü kitabın sahifelerini katlar gibi katlayacağımız gün, ilk yaratmaya başladığımız gibi, yine onu (eski durumuna) iade edeceğiz. Bu, Bizim üzerimizde bir vaiddir. Elbette, Biz yapıcılarız. (Enbiya Suresi, 104)

Onlar, Allah'ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Oysa kıyamet günü yer, bütünüyle O'nun avucu (kabzası)ndadır; gökler de sağ eliyle dürülüp-bükülmüştür. O, şirk koştuklarından münezzeh ve yücedir. (Zümer Suresi, 67)

bilimsel bulgular evrenin avuçta sıkılmış gibi tekrar bir araya geleceğini ıspat etmiştir

tarihinde bilgisilici tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
........

Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz. (Zariyat Suresi, 47)

........

Bu söylem tamamen yalandır.

Orada "geniş kudret" sahibi olmaktan söz edilmektedir.

Adnan oktar ve motorları kur'andaki yazıları çarpıtmışlardır.

Düpedüz bunlar birer sahtekârdırlar.

Karantekyıl.

Link to post
Sitelerde Paylaş
öbür ayetleridemi çarpıtmışlar

Kuran gibi 1400 yıl önceki cehale devri kitabını çarpıtmadan hiçbir şey çıkartamazsın.

14/33 O, âdetleri üzere hareket eden güneşi ve ayı sizin hizmetinize sunan, geceyi ve gündüzü sizin emrinize verendir gece ve gündüz bizim emrimizde değillerdir sen hiç doğma dediğinde doğmayan bir güneş gördünmü. veya güneşe "ya güneş bugün çok sıcaksın biraz serinle" dendiğinde bu emri yerine getiren güneş gördünmü?

21/33 O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratandır. Her biri bir yörüngede yüzmektedirler Bunda ne var anlamadım muhammed "taşa atarsan yere düşer" öyle ise allah vardır dese yine tapacaksınız. muhammed göğe bakar ay ve güneş belli bir yörüngede gider bunu allah yaptı der biriside zeus yaptı der şimdi bunları ben yapıyorum desem ve islamcıların mantığını kullanarak bunları savunsam ne yapacaksın? muhammed bakıldığında herkezin görebileceği gerçekleri söylemiş hatta güneşin bir yolda yörüngede gittiğini muhammedten binlerce yıl önce yaşayanlar bile bilirler tıpkı taşı bıraktığında yere düşüceğinin bilindiği gibi 31/29 ve yasin sürelerindeki anlatımlarda aynen böyledir.

Melekler ve Ruh (Cebrail), O'na, süresi elli bin yıl olan bir günde çıkabilmektedir. (Mearic Suresi, 4) Bu nasıl oluyor allah heryerde değilmiki yanına 50 000 yılda çıkılsın?

Dağları görürsün de, donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler. Herşeyi 'sapasağlam ve yerli yerinde yapan' Allah'ın sanatı (yapısı)dır (bu). Şüphesiz O, işlediklerinizden haberdardır. (Neml Suresi, 88)

Yukarıdaki ayette dağlar hareket eder diyor ama aşağıda sabittir diyor hangi ayete inanalım?

Hicr Suresi

(19) Yeri de yaydık, ona sabit dağlar yerleştirdik ve orada ölçülü (bir biçimde) her şeyi bitirdik.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kuran gibi 1400 yıl önceki cehale devri kitabını çarpıtmadan hiçbir şey çıkartamazsın.

14/33 O, âdetleri üzere hareket eden güneşi ve ayı sizin hizmetinize sunan, geceyi ve gündüzü sizin emrinize verendir gece ve gündüz bizim emrimizde değillerdir sen hiç doğma dediğinde doğmayan bir güneş gördünmü. veya güneşe "ya güneş bugün çok sıcaksın biraz serinle" dendiğinde bu emri yerine getiren güneş gördünmü?

21/33 O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratandır. Her biri bir yörüngede yüzmektedirler Bunda ne var anlamadım muhammed "taşa atarsan yere düşer" öyle ise allah vardır dese yine tapacaksınız. muhammed göğe bakar ay ve güneş belli bir yörüngede gider bunu allah yaptı der biriside zeus yaptı der şimdi bunları ben yapıyorum desem ve islamcıların mantığını kullanarak bunları savunsam ne yapacaksın? muhammed bakıldığında herkezin görebileceği gerçekleri söylemiş hatta güneşin bir yolda yörüngede gittiğini muhammedten binlerce yıl önce yaşayanlar bile bilirler tıpkı taşı bıraktığında yere düşüceğinin bilindiği gibi 31/29 ve yasin sürelerindeki anlatımlarda aynen böyledir.

Melekler ve Ruh (Cebrail), O'na, süresi elli bin yıl olan bir günde çıkabilmektedir. (Mearic Suresi, 4) Bu nasıl oluyor allah heryerde değilmiki yanına 50 000 yılda çıkılsın?

Dağları görürsün de, donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler. Herşeyi 'sapasağlam ve yerli yerinde yapan' Allah'ın sanatı (yapısı)dır (bu). Şüphesiz O, işlediklerinizden haberdardır. (Neml Suresi, 88)

Yukarıdaki ayette dağlar hareket eder diyor ama aşağıda sabittir diyor hangi ayete inanalım?

Hicr Suresi

(19) Yeri de yaydık, ona sabit dağlar yerleştirdik ve orada ölçülü (bir biçimde) her şeyi bitirdik.

14/33 O, âdetleri üzere hareket eden güneşi ve ayı sizin hizmetinize sunan, geceyi ve gündüzü sizin emrinize verendir

aslında burada söylenen şey çok anlama geliyor bunlardan biri zaman kavramıdır yani ay ve güneş zaman ölçüsü olarak kullanılabiliyor ikincis gündüz ve gecenin oluşmasıda insanların günlük rutin işlerini yapabilesini kolaylaştırıyor burada bu anlamlarda kullanılmış

21/33 O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratandır. Her biri bir yörüngede yüzmektedirler

ayın güneşin ve yıldızların belli bir yörüngede yüzdüğü zamanımız bilim adamları tarafından kanıtlanan bişeydir o zamanlar insanlar gezegenlerin yörüngesi olduğunu bilmiyorlardı

Melekler ve Ruh (Cebrail), O'na, süresi elli bin yıl olan bir günde çıkabilmektedir. (Mearic Suresi, 4) Bu nasıl oluyor allah heryerde değilmiki yanına 50 000 yılda çıkılsın?

bu ayette allahın zamanıyla insanların zamanının farklı olduğunu gösteriyor ki demekki allah başka bir mekanda ve bu mekan insanlar için yaratılmıştır

Link to post
Sitelerde Paylaş
14/33 O, âdetleri üzere hareket eden güneşi ve ayı sizin hizmetinize sunan, geceyi ve gündüzü sizin emrinize verendir

aslında burada söylenen şey çok anlama geliyor bunlardan biri zaman kavramıdır yani ay ve güneş zaman ölçüsü olarak kullanılabiliyor ikincis gündüz ve gecenin oluşmasıda insanların günlük rutin işlerini yapabilesini kolaylaştırıyor burada bu anlamlarda kullanılmış

21/33 O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratandır. Her biri bir yörüngede yüzmektedirler

ayın güneşin ve yıldızların belli bir yörüngede yüzdüğü zamanımız bilim adamları tarafından kanıtlanan bişeydir o zamanlar insanlar gezegenlerin yörüngesi olduğunu bilmiyorlardı

Melekler ve Ruh (Cebrail), O'na, süresi elli bin yıl olan bir günde çıkabilmektedir. (Mearic Suresi, 4) Bu nasıl oluyor allah heryerde değilmiki yanına 50 000 yılda çıkılsın?

bu ayette allahın zamanıyla insanların zamanının farklı olduğunu gösteriyor ki demekki allah başka bir mekanda ve bu mekan insanlar için yaratılmıştır

14/33 O, âdetleri üzere hareket eden güneşi ve ayı sizin hizmetinize sunan, geceyi ve gündüzü sizin emrinize verendir

aslında burada söylenen şey çok anlama geliyor bunlardan biri zaman kavramıdır yani ay ve güneş zaman ölçüsü olarak kullanılabiliyor ikincis gündüz ve gecenin oluşmasıda insanların günlük rutin işlerini yapabilesini kolaylaştırıyor burada bu anlamlarda kullanılmış Ne için kullanıldığının ne önemi var diyelimki zaman olsun zaman senin emrindemi? ayrıca bu ayetten nasıl böyle anlamlar çıkarttın hayret ettim.

21/33 O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratandır. Her biri bir yörüngede yüzmektedirler

ayın güneşin ve yıldızların belli bir yörüngede yüzdüğü zamanımız bilim adamları tarafından kanıtlanan bişeydir o zamanlar insanlar gezegenlerin yörüngesi olduğunu bilmiyorlardı Bak kardeşi yörünge yol demektir zaten ayetlerdede yol olarak geçer kuş kadar aklı olan gözlemleme yeteneği olan her insan göğe baktığında güneşin bir yol üzerinde gittiğini bilir.

Melekler ve Ruh (Cebrail), O'na, süresi elli bin yıl olan bir günde çıkabilmektedir. (Mearic Suresi, 4) Bu nasıl oluyor allah heryerde değilmiki yanına 50 000 yılda çıkılsın?

bu ayette allahın zamanıyla insanların zamanının farklı olduğunu gösteriyor ki demekki allah başka bir mekanda ve bu mekan insanlar için yaratılmıştır Bu mantık ile öğreneceğin tek bir şey olamaz. her ne zamanı olursa olsun ister izafi ister şu ister bu ayette ruh onun yanına 50000 yılda çıkar diyormu diyor o zaman allahın farklı bir mekanı olması gerekir.

Ayrıca ayet o kadar netki zaten sende allahın farklı bir mekanı olduğunu kabullenmek zorunda kalmışsın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Dağları görürsün de, donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler. Herşeyi 'sapasağlam ve yerli yerinde yapan' Allah'ın sanatı (yapısı)dır (bu). Şüphesiz O, işlediklerinizden haberdardır. (Neml Suresi, 88)

Bu ayetler kıyametten bahseder görüldüğü gibi... 88. ayetin zamanında bir yanlışlık vardır ve tüm tefsircilerin dikkatini çekmiştir ve bir açıklama getirememişlerdir... Antik Arapça'da bu tarz zaman hataları olabilmektedir ve Kur'an'da da çok yaygındır bu tip edebi hatalar...

Ali Bulaç

87- Sur'a üfürüleceği gün, Allah'ın dilediği kimseler dışında, göklerde ve yerde olan herkes artık korkuya kapılmıştır ve her biri 'boyun bükmüş' olarak O'na gelmişlerdir.

Diyanet Vakfı

87. Sûr'a üfürüldüğü gün, -Allah'ın diledikleri müstesna-, göklerde ve yerde bulunanlar hep dehşete kapılır. Hepsi boyunları bükük olarak O'na gelirler.

Edip Yüksel

87. Boruya üfürüldüğü gün, göklerde ve yerde bulunan herkes, ALLAH'ın diledikleri hariç korkuya kapılacaklardır. Hepsi ona boyun bükerek gelirler.

Elmalılı Hamdi Yazır

87-Hele Sur üfürüleceği, üfürülüp de Allah'ın dilediği kimselerin dışında bütün göklerdeki kimselerin ve yerdeki kimselerin hepsi ürperdiği ve hepsinin hor ve hakir olarak geldikleri gün ne korkunçtur!

Süleyman Ateş

87. Sur'a üfleneceği gün, Allah'ın diledikleri dışında, göklerde ve yerde bulunan kimselerin hepsi, korku içinde kalır (bayılır). Hepsi boyun bükerek O'na gelirler.

Yaşar Nuri Öztürk

87 Sûra üfürüleceği gün, Allah'ın dilediği dışında herkes, göklerdekiler, yerdekiler dehşet içinde kalacaktır. Hepsi boynunu bükmüş bir halde O'nun huzuruna gelir.

-------------------------------------------------------

Ali Bulaç

88- Dağları görürsün de, donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler. Her şeyi 'sapasağlam ve yerli yerinde yapan' Allah'ın sanatı (yapısı)dır (bu). Şüphesiz O, işlediklerinizden haberdârdır.

Diyanet Vakfı

88. Sen dağları görürsün de, onları yerinde durur sanırsın. Oysa onlar bulutların yürümesi gibi yürümektedirler. (Bu,) her şeyi sapasağlam yapan Allah'ın sanatıdır. Şüphesiz ki O, yaptıklarınızdan tamamıyla haberdardır.

Edip Yüksel

88. Dağları durgun sanırsın, halbuki bulutlar hareket ettiği gibi hareket etmektedir. Her şeyi sapasağlam yaratan ALLAH'ın sanatıdır. O, yaptıklarınızı bilendir.

Elmalılı Hamdi Yazır

88-Bir de o dağları görür, onları sabit sanırsın; oysa onlar, bulut geçer gibi geçip gider. Bu, herşeyi sapasağlam yaratmış olan Allah'ın sanatıdır. O, şüphesiz bütün yaptıklarınızdan haberdardır.

Süleyman Ateş

88. Görüp de donuk sandığın dağlar, bulutun yürümesi gibi yürümektedir. (Bu,) Her şeyi gayet iyi yapan Allah'ın yapısıdır. Doğrusu O, yaptıklarınızı haber almaktadır.

Yaşar Nuri Öztürk

88 Sen dağlara bakar da onları donuk-durgun görürsün. Oysaki onlar, bulutların dolaştığı gibi dolaşmaktadır. Her şeyi güzel ve yerli yerinde yapan Allah'ın sanatıdır bu! Yaptıklarınızdan gereğince haberdardır O! -------------------------------------------------------

Ali Bulaç

89- Kim bir iyilikle gelirse, artık kendisine daha hayırlısı vardır ve onlar, o günün korkusuna karşı güvenlik içindedirler.

Diyanet Vakfı

89. Kim iyilikle (ilâhî huzura) gelirse, ona daha iyisi verilir. Ve onlar o gün korkudan emin kalırlar.

Edip Yüksel

89. Kim iyilik getirirse, ona ondan daha iyisi verilir ve onlar o günün korkusundan güvenlikte olurlar.

Elmalılı Hamdi Yazır

89-Her kim iyilikle gelirse, o zaman kendisine ondan daha hayırlısı vardır ve onlar o günkü korkudan güven içinde kalırlar.

Süleyman Ateş

89. Kim iyilik getirirse ona, ondan daha hayırlısı vardır. Ve onlar o gün korkudan uzak, güven içindedirler.

Yaşar Nuri Öztürk

89 İyilik ve güzellik getirene, getirdiğinden daha hayırlısı vardır. Onlar o gün korkudan güvene çıkmışlardır.

-------------------------------------------------------

Ali Bulaç

90- Kim bir kötülükle gelirse, artık onlar da ateşe yüzükoyun atılır (ve onlara:) 'Yaptıklarınızdan başkasıyla mı cezalandırılıyorsunuz?' (denir).

Diyanet Vakfı

90. (Rablerinin huzuruna) kötülükle gelen kimseler ise yüzükoyun cehenneme atılırlar. (Onlara) "Ancak yaptıklarınızın karşılığını görmektesiniz!" (denir).

Edip Yüksel

90. Kim kötülük getirirse, ateşe yüzüstü kapaklanır." Yaptıklarının karşılığından başkasını mı bekliyordun? "

Elmalılı Hamdi Yazır

90-Her kim de kötülükle gelirse, artık yüzleri ateşte sürtülür. Başka değil, sırf yaptığınız amellerin karşılığı ile karşılanacaksınız.

Süleyman Ateş

90. Ve kim kötülük getirirse onların da yüzleri cehenneme yıkılır: "Yaptıklarınızdan başka bir şeyle mi cezalandırılıyorsunuz?" (denilir).

Yaşar Nuri Öztürk

90 Kötülük getirenlerin ise yüzleri ateşte sürtülür. Sadece yapıp ettiklerinizle cezalandırılırsınız.

Şimdi Elmalılı tefsirine kulak verelim:

87- Sûr'a üfürüldüğü gün, büyük kıyamet!

SÛR, bazıları bunu "vâv" harfinin fethi ile "suver" gibi "suret" kelimesinin çoğulu, nefhi de suretlere ruh üflemek diye kabul etmişlerdir. Eğer böyle olsaydı zamirinde denilmesi gerekirdi. Halbuki diğer bir âyette "Sonra, ona bir daha üflenince" (Zümer, 39/68) diye müfred müzekker zamiri gönderildiğinden bu mânâ doğru olamaz. Bazıları da bunu temsilî kabul etmişler, ölülerin kabirlerinden mahşere çağırılışları halini bir orduyu harekete geçirmek için boru çalınması haline benzetmek suretiyle temsili istiare yapıldığını söylemişlerdir. Tefsircilerin çoğuna göre ise bazı hadislerde rivayet edildiği üzere Sûr, büyük boru gibi bir şeydir ki, üç defa üfürülecektir: Birincisi, "nefha-i feza',"yani dayanamama, korku üfürmesi. İkincisi, "nefha-i saık" yani yok olma. Üfürmesi, üçüncüsü ise "nefha-i kıyam", yani kalkma üfürmesidir. Ve buna memur olan melek İsrafil'dir. Bu âyette açıklandığı üzere birincisi olan nefha-i feza'da göklerde ve yerde kim varsa, yüce Allah'ın dilediklerinden başkası, hep dehşetten sarsılacak. Zümer Sûresi'ndeki "Sûr'a üflenince, Allah'ın diledikleri müstesna olmak üzeri göklerde ve yerde, kim varsa düşüp ölmüş olacaktır." (Zümer, 39/68) âyeti gereğince ikinci olan nefha-i saık'ta ise Allah'ın dilediklerinden başka hepsi yıkılıp ölecek. "Sonra ona bir defa daha üflenince, hemen ayağa kalkıp bakakalacaklar." (Zümer, 39/68) ve "Bir de ne göresin! Onlar kabirlerinden kalkıp koşarak Rabblerine giderler" (Yasin, 36/51) âyetleri gereğince üçüncüsü olan nefha-i kıyamda kabirlerinden kalkıp mahşere koşuşacaklardır.

Tirmizî'nin Ebu Saîd-i Hudrî (r.a) den rivayet edip hasen dediği hadis-i şerifte Hz. Peygamber (s.a.v): "Nasıl zevk ve neşe içinde olurum, Sûr sahibi boruyu ağzına almış, ne zaman üfürmesi emredilecek diye izin bekliyor" buyurmuştu. Bu, ashabı kirama pek ağır geldi. O zaman Peygamber Efendimiz:

" "Allah bize yeter, o ne güzel vekildir." (Âli İmran, 3/173) deyiniz" buyurdu.

FEZA: Korkunç bir şeyden insanda meydana gelen tutukluk ve ürkeklik, yani şiddetli korku ile sarsılıp belinlemek demektir. Ancak Allah'ın dilediği kimseler müstesna olarak korkudan emindirler Bunların kim olduğu hakkında değişik sözler söylenmiş ise de kesin bir bilgi yoktur. En uygunu, bundan sonraki ikinci âyette "Ve onlar o gün korkudan da emin kalırlar" (Neml, 27/89) ifadesinin, bunun bir açıklaması şeklinde olmasıdır.

88-89- Bir de sen dağları görürsün de onları yerinde durur sanırsın. Halbuki onlar bulutun yürümesi gibi yürümektedirler. Bu âyet iyi anlaşılmış değildir Müfessirler bunu "Dağlar sallanıp yürütüldüğünde..." (Tekvîr, 81/3), "Dağlar atılmış yün gibi olduğu..." (Kâria, 101/5) âyetleri üzere kıyamet günü dağların yün gibi atılıp yürütülmesi manzarasının bir tasviri kabul etmişlerdir. Buna göre bu âyet "hepsi O'na dehşete kapılarak gelir." (Neml, 28/87) cümlesine matuf olarak bu görüş, bu sanış, bu bulut gibi geçiş, hep ilerde o feza günü olacak. Fakat buna göre "Sen onları durur sanırsın" cümlesi yakışıksız kalır. "Oysa, onlar bulutun yürümesi gibi yürümektedirler." denilmesi daha uygun olurdu. Çünkü "O gün dağlar bulut gibi geçecekler de o halde sen onları camid duruyor sanacaksın" denilmesi, şiddetlendirmek değil hafifletmek oluyor. Şu halde ile bu güne, o güne ait olmak ihtimali kalır. Yani "bu gün hal-i hazırda dağları görürsün câmid hareketsiz sanırsın, halbuki, onlar kıyamet günü bulut geçer gibi geçeceklerdir" demek olur. Bu surette ise fazla kalır denilmesi daha uygun olurdu.

Bunun için müteahhirin'den bazıları fiilinin de şimdiki zamana ait olması gerekeceğine hükmederek bununla yeryüzünün hareketini ispata çalışmışlardır. Buna göre mânâ şöyle olmaktadır: Sen bu gün dağları görür hareketsiz sanırsın, halbuki onlar hergün bulut geçer gibi geçerler. Bu esas itibariyle güzel bir mânâdır. Ancak bu geçiş yeryüzünün her gün güneş etrafındaki dönüşü olarak yorumlanınca kıyamet halleri arasında bunun ne sebeple zikredildiği anlaşılamıyor. Bir de bütün bu görüşlerde yalnız "yerinde durur" demek oluyor. Ve bunun yürümekle karşılığı anlaşılsa da, bulut ile olan karşılığındaki zevk kaybedilmiş oluyor.

Bizim görüşümüze göre bu âyet, şimdiki halin her an oluş ve yok oluşunu göstererek kıyamet ve yeniden dirilmeyi düşündürmek için bir nevi delil göstermek üzere ifade edilmiştir. Dağların aslında gezici gazlardan meydana gelmiş olup zerrelerinde bulut buharlaşır gibi olmak ve yok olmak, kimyasal değişim ile her an yeni yaratılışın devam edip durduğunu ve bu suretle yoğunluklarının da bir tek hacimde sabit kalmayıp her an değişmek ve yeniden meydana gelmek üzere bulunduğunu ve bu sebepten âlemin en sabit görülen şeylerinin bile böyle her an değişme ile bir kıyamete doğru gittiğini ve şu halde günün birinde bir üfürme ile o koca dağların yerinden bütün yoğunluklarıyla yürütülüp yeryüzünün başka bir yeryüzüne değiştirilebileceğini anlatıyor. Hem bu gidişin nizamsız bir değişiklik ile sadece bir tahrip için değil, bulutun rahmete gidişi gibi hikmet ve intizam ile daha yüksek bir hayata geçirmek için olduğuna işaret de ediyor. Bu işareti özellikle açıklamak için buyuruluyor ki: Her şeyi itkan eden, yani ilim ve hikmeti ile her şeyi yerli yerinde sağlam ve muntazam yapan Allah'ın sanatıdır! Şüphesiz ki O, yaptıklarınızdan tamamıyla haberdardır. Her kim bir iyilikle gelirse ona ondan daha hayırlısı var, hem onlar o iyilikle gelenler o günkü bir feza'dan, yani o üfürülme günü veya tekrar dirilme günü dehşetli bir korkudan emin kalırlar

Link to post
Sitelerde Paylaş
14/33 O, âdetleri üzere hareket eden güneşi ve ayı sizin hizmetinize sunan, geceyi ve gündüzü sizin emrinize verendir

aslında burada söylenen şey çok anlama geliyor bunlardan biri zaman kavramıdır yani ay ve güneş zaman ölçüsü olarak kullanılabiliyor ikincis gündüz ve gecenin oluşmasıda insanların günlük rutin işlerini yapabilesini kolaylaştırıyor burada bu anlamlarda kullanılmış

21/33 O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratandır. Her biri bir yörüngede yüzmektedirler

ayın güneşin ve yıldızların belli bir yörüngede yüzdüğü zamanımız bilim adamları tarafından kanıtlanan bişeydir o zamanlar insanlar gezegenlerin yörüngesi olduğunu bilmiyorlardı

Melekler ve Ruh (Cebrail), O'na, süresi elli bin yıl olan bir günde çıkabilmektedir. (Mearic Suresi, 4) Bu nasıl oluyor allah heryerde değilmiki yanına 50 000 yılda çıkılsın?

bu ayette allahın zamanıyla insanların zamanının farklı olduğunu gösteriyor ki demekki allah başka bir mekanda ve bu mekan insanlar için yaratılmıştır

Güneş ve ayın gökyüzünde bir yol üzerine gittiğini görmek için kafanı kaldırman yeter...

Sizin Allah'ınız mekandan ve zamandan münezzeh değilmiydi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilgisilici, örneklerini verdiğin ayetlerin bir kısmı zaten Muhammed'den binlerce yıl öncesinden bilinen basit gök ve doğa bilgileri.

Bunlar içinde daha önce hiç bilinmeyip te Kur'an'da yazılı olan yok.

En takıldığın, seni en çok etkileyen ayet hangisi ise o ayeti belirt, açıklayalım.

Ama onlarca ayeti sıralarsan kendi konunu tıkamış olursun. Hepsi seni etkiliyorsa o zaman yapman gereken Sümerleri, eski Yunan filozoflarını, Mısırları, Zerdüşt'ü ve Tevrat'ta yazılanları okumandır.

Örneklediğin ayetlerin bazıları ise yanlıştır, bilimsel değildir.

Demirle ilgili ayet ise "yarattık" anlamındadır. Bunu anlaman için Araf 26 ile demir ayetini kıyaslaman yeterlidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu söylem tamamen yalandır.

Orada "geniş kudret" sahibi olmaktan söz edilmektedir.

Adnan oktar ve motorları kur'andaki yazıları çarpıtmışlardır.

Düpedüz bunlar birer sahtekârdırlar.

Karantekyıl.

çarpıtma gözüyle bakabiliyorsan şayet sizin evriminiz en büyük çarpıtmadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Artık neredeyse kanun olmuş, ispatlanmış, bilimin kesin gördüğü konularla uğraşmayı bırakın isterseniz; çünkü enerjinizi boşa harcıyorsunuz...

"Neredeyse kanun olmuş"ta kanundur anlamı çıkmaz..

Bilim bugün doğru dediğine yarın yanlış diyor..

Daha beşyıl önce çayın zararlarından dem vuran bilim, bugün çayın faziletlerini sıralıyor... :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş
"Neredeyse kanun olmuş"ta kanundur anlamı çıkmaz..

Bilim bugün doğru dediğine yarın yanlış diyor..

Daha beşyıl önce çayın zararlarından dem vuran bilim, bugün çayın faziletlerini sıralıyor... :lol:

Aynı şey değil; bilimin dogmatik olmaması ise insanlığın yaraına bir şey; delilsiz bir şekilde "dediğim dedik" diyenler sadece uyduruk orta doğu dinleridir... Ayrıca bilim bugün evrimin olup olmadığını değil, nasıl gerçekleştiğini, motor mekanizmaları tartışıyor... Yani evrimi reddetmekle, evrim teorisini reddetmek ayrı şeylerdir... "Evrim" artık bir kanundur...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar. (Enbiya Suresi, 32)

atmosfere giren göktaşları yanarak küçük bir parça haline dönüşür ve insan bu şekilde korunmuş olur

Burada kasdedilen şey şihap olayıdır...

Hicr Suresi

Ali Bulaç

16- Andolsun, gökte burçlar kıldık ve onu gözleyenler için süsledik.

Diyanet Vakfı

16. Andolsun, biz gökte birtakım burçlar yarattık ve seyr edenler için onu süsledik.

Edip Yüksel

16. Gökte galaksiler yerleştirdik, ve gözleyenler için onları süsledik.

Elmalılı Hamdi Yazır

16-Şanım hakkı için biz, gökte burçlar yaptık ve onu seyredenler için süsledik.

Süleyman Ateş

16. Andolsun biz, gökte burçlar yaptık. Ve onu bakanlar için süsledik.

Yaşar Nuri Öztürk

16 Yemin olsun, biz gökte burçlar oluşturduk ve onu/onları, seyredenler için süsledik.

-------------------------------------------------------

Ali Bulaç

17- Ve onu her kovulan şeytandan koruduk.

Diyanet Vakfı

17. Onları, taşlanmış (kovulmuş) her şeytandan koruduk.

Edip Yüksel

17. Ve onları her kovulmuş şeytandan koruduk.

Elmalılı Hamdi Yazır

17-Bir de onu lanetlenmiş her şeytandan koruduk.

Süleyman Ateş

17. Ve onu, her recim (taşlanmış, kovulmuş uydurma sözler atan) şeytandan koruduk.

Yaşar Nuri Öztürk

17 Ve onu/onları, her kovulup taşlanmış şeytandan koruduk.

-------------------------------------------------------

Ali Bulaç

18- Ancak kulak hırsızlığı yapan olursa, onu da parlak bir ateş izler.

Diyanet Vakfı

18. Ancak kulak hırsızlığı eden müstesna. Onun da peşine açık bir alev sütunu düşmüştür.

Edip Yüksel

18. Ancak onlardan kulak hırsızlığı eden olursa onu alevli bir ateş mermisi kovalar

Elmalılı Hamdi Yazır

18-Ancak kulak hırsızlığı yapan olursa, onu da parlak bir alev takip etmektedir.

Süleyman Ateş

18. Ancak kulak hırsızlığı eden olursa, onu da parlak bir ışın kovalar.

Yaşar Nuri Öztürk

18 Ancak kulak hırsızlığı eden olur; onun peşine de parlak bir ateş alevi düşer.

Saffat Suresi

Ali Bulaç

6- Şüphesiz biz dünya göğünü 'çekici bir süsle', yıldızlarla süsleyip-donattık.

Diyanet Vakfı

6. Biz yakın göğü, bir süsle, yıldızlarla süsledik.

Edip Yüksel

6. Biz en aşağıdaki göğü gezegenler ile süsleyip,

Elmalılı Hamdi Yazır

6-Bakınız Biz o dünya göğünü (yakın göğü) bir zinetle, yıldızlarla donattık.

Süleyman Ateş

6. Biz en yakın göğü bir zinetle, yıldızlarla süsledik.

Yaşar Nuri Öztürk

6 Biz o yakın göğü bir süsle, yıldızlarla süsleyip donattık.

-------------------------------------------------------

Ali Bulaç

7- Ve itaatten çıkmış her azgın şeytandan koruduk;

Diyanet Vakfı

7. Ve (gökyüzünü) itaat dışına çıkan her şeytandan koruduk.

Edip Yüksel

7. Her türlü inatçı şeytana karşı bir koruma yaptık.

Elmalılı Hamdi Yazır

7-İtaata yanaşmaz her şeytandan koruduk.

Süleyman Ateş

7. Ve (onu) ita'at dışına çıkan her türlü şeytandan koruduk.

Yaşar Nuri Öztürk

7 Ve her türlü inatçı-âsi şeytandan koruduk.

-------------------------------------------------------

Ali Bulaç

8- Ki onlar, Mele'i A'la'ya kulak verip dinleyemezler, her yandan kovulup atılırlar;

Diyanet Vakfı

8. Onlar, artık mele-i a'lâ'ya (yüce topluluğa) kulak veremezler. Her taraftan taşlanırlar.

Edip Yüksel

8. Yüce topluluğu dinleyemezler; her yandan atılırlar.

Elmalılı Hamdi Yazır

8-9-Onlar yüce meclisi dinleyemezler. Kovulmak için her taraftan sıkıya (ateş mermiye) tutulurlar. Onlara ayrılmaz bir azap vardır.

Süleyman Ateş

8. O (şeyta)nlar mele-i A'layı (yüce melekler topluluğunu) dinleyemezler; her yandan kendilerine (ışınlar) atılır.

Yaşar Nuri Öztürk

8 Onlar ne kadar çırpınsalar da o yüce konseyi dinleyemezler. Ve her taraftan atışa tutulurlar;

-------------------------------------------------------

Ali Bulaç

9- Uzaklaştırılırlar. Onlara kesintisiz bir azab vardır.

Diyanet Vakfı

9. Kovulup atılırlar. Ve onlar için sürekli bir azap vardır.

Edip Yüksel

9. Kovulurlar; sürekli bir azabı hakketmişlerdir.

Elmalılı Hamdi Yazır

8-9-Onlar yüce meclisi dinleyemezler. Kovulmak için her taraftan sıkıya (ateş mermiye) tutulurlar. Onlara ayrılmaz bir azap vardır.

Süleyman Ateş

9. Kovulurlar. Onlar için sürekli bir azab vardır.

Yaşar Nuri Öztürk

9 Kovulurlar. Ve onlar için, yakalarını bırakmayan bir azap vardır.

-------------------------------------------------------

Ali Bulaç

10- Ancak (sözü hırsızlama) çalıp-kapan olursa, artık onu da delip geçen 'yakıcı bir alev' izler (ve yok eder).

Diyanet Vakfı

10. Ancak (meleklerin konuşmalarından) bir söz kapan olursa, onu da delip geçen bir parlak ışık takip eder.

Edip Yüksel

10. Bir söz kapan olursa, onu, delici bir ışın izler.

Elmalılı Hamdi Yazır

10-Ancak bir çalıp çarpan (olursa), onunda peşine delip geçen bir ateş takılır.

Süleyman Ateş

10. Yalnız (yüce topluluktan) bir söz kapan olursa, onu da delici bir şihab (ışın)izler.

Yaşar Nuri Öztürk

10 Yüce konseyden bir söz çalıp çarpan olabilirse de onun peşine hemen delici, alevli bir yıldız takılır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
gönderildi (düzenlendi)

Bizim, göğü kitabın sahifelerini katlar gibi katlayacağımız gün, ilk yaratmaya başladığımız gibi, yine onu (eski durumuna) iade edeceğiz. Bu, Bizim üzerimizde bir vaiddir. Elbette, Biz yapıcılarız. (Enbiya Suresi, 104)

Onlar, Allah'ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Oysa kıyamet günü yer, bütünüyle O'nun avucu (kabzası)ndadır; gökler de sağ eliyle dürülüp-bükülmüştür. O, şirk koştuklarından münezzeh ve yücedir. (Zümer Suresi, 67)

bildiğiniz üzere bing bang patlaması olmuştur ve gezegenler oluşmuştur ve bilim adamları ping pang patlamasının tersi olacağını ve evrenin tekrar birleşeceğini bir noktada buluşacağını bilimsel olarak ıspatlamışlardır bu ayettede evrenin tekrar birleşeceğine dair bir delildir ki ayrıca şu ayetlerde;

Ay'a gelince, Biz onun için de birtakım uğrak yerleri takdir ettik; sonunda o, eski bir hurma dalı gibi döndü (döner). (Yasin Suresi, 39

ayın kendi etrafında döndüğüne delildir ayrıca;

Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar. (Enbiya Suresi, 32)

ancak bilimsel verilerin ıspat edebileceği bir ayet çünkü insanın o devirlerde gökyüzüne giren göktaşlarının yanarak yokolduğunu çıplak gözle anlaması mümkün değildi ve burada korunmuş tavan insanların korunduğuna kanıttır

tarihinde bilgisilici tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

yahu anlamıyormusunuz .insanoğlu binlerce yıldır astronomi ile ilgileniyor.muhammed de işte azbuçuk bilgisiyle yarım yamalak çalmış bişiler o bilgilerden

bikaç tanesi tuttu diye allah vardır denmesi nekadarda mantıksız.xislam biraz olsun açıklamış işte .ama anlayana

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...