Jump to content

ATATÜRK'ÜN DİN HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ


Recommended Posts

Panteizmin tanrısı zaten gereksiz bir tanrıdır.

Tanrının evren olduğu ve yarat(ıl)manın dışarıldığı bir dünya görüşü, deizmden çok ateizme yakındır. Bu anlamada aslında panteizmle ateizm arasında fark yoktur.

Orasını bilmem fakat hem Atatürk'ün kendi yazdıklarından hem de çevresindekilerinin yazdıklarından ateist olmadığı, bir tanrı inancı taşıdığı anlaşılıyor. Ateist olsaydı onca sözünün arasında tanrı karşıtı ve ateist bir sözü olurdu fakat ben rastlayamadım, fakat din karşıtı birçok sözü vardır.

Aslında materyalistten(maddecilik konusunda) çok pozitivist (yani kesin yargı yok fakat önemsemiyor) dersek daha uygun olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 181
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Orasını bilmem fakat hem Atatürk'ün kendi yazdıklarından hem de çevresindekilerinin yazdıklarından ateist olmadığı, bir tanrı inancı taşıdığı anlaşılıyor. Ateist olsaydı onca sözünün arasında tanrı karşıtı ve ateist bir sözü olurdu fakat ben rastlayamadım, fakat din karşıtı birçok sözü vardır.

Aslında materyalistten(maddecilik konusunda) çok pozitivist (yani kesin yargı yok fakat önemsemiyor) dersek daha uygun olur.

Ben materyalist olduğunu kendisi söylüyor diyorum sen hala maddeciden ziyade pozitivisttir diyorsun. Maddeci olunmadan tutarlı bir pozitivist olmaya zaten imkan yoktur.

Yakın çevresinin söylediklerini sağlıklı birer kaynak olarak düşünemeyiz. Çünkü hikaye edilenler arasında Atatürk'ün sık sık Kur'an okuttuğu, ezan okunurken gözlerinin yaşardığı ya da "azınlıkları bugün kökünden kestim İsmet" gibi saçma sapan ve aslı astarı olmayan birçok uydurma da vardır. İşte biz öyle bir milletiz ki yakın tarihimizin gerçeklerini bile güvenilir yollarla arşivlemeyi becerememişiz. Bu bile, Atatürk'ün ölümünden sonra mirasını sözde) devalanların ne kadar sorumsuz, cahil ve zavallı olduklarının kanıtıdır. Bu malzemeyle devrimler ancak bu kadar yaşayabilmiştir ki şu an açıkça can çekişiyor...

Lord Kinross, Atatürk'ün Ankara Palas'ta elçiler, devlet adamları ve diplomatlarla tanrının varlığını tartıştığını yazar. Ayrıca, Atatürk'le röportaj yapan bir Amerikalı araştırmacı da O'nun agnostik olduğunu belirtir. Bu durumda Atatürk'ün agnostik-ateist olduğu sonucuna varmak en makul çıkarsamadır. Atatürk din yalanının halka nasıl zarar verdiğinin ve insanları büyük tehditlere karşı nasıl topyekun savunmasız kıldığının her zaman farkında olmuştur. Dini, devlet idaresinden silmek ve aydınlanma devrimlerini yapılandırmak için güçlenmeyi beklemiş ve bunu da başarmıştır. Arada geçen zamanda siyaseten dindar görünmek zorunda kalmıştır.

Elyazmaları okunduğunda, Atatürk'ün nasıl bir deha olduğu da ortaya çıkar. Hemen her konuda bir fikri vardır; tarih ve siyaset bilgisi ise bu alanlardaki uzmanları utandıracak kadar derindir. Ayrıca, Türkçeyi O'nun kadar güzel kullanan bir ademoğlu daha gelmemiştir.

tarihinde Mr.Guitar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kendisi islama, dine, peygambere o kadar sallamış fakat tanrıya karşı nedense tek bir sözü yoktur, bütün bunları yapan biri için tanrı karşıtı sözünün olmaması (söylemesi pek de zor olmasa gerek) yeterince açık değil mi? Üstelik sözlerinden bazıları panteist, agnostik veya deist görüşe yakındır. Materyalist olsun veya olmasın olay budur. Tanrı karşıtı sözünü bulursanız getirin bekliyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 months later...

Kendisi islama, dine, peygambere o kadar sallamış fakat tanrıya karşı nedense tek bir sözü yoktur, bütün bunları yapan biri için tanrı karşıtı sözünün olmaması (söylemesi pek de zor olmasa gerek) yeterince açık değil mi? Üstelik sözlerinden bazıları panteist, agnostik veya deist görüşe yakındır. Materyalist olsun veya olmasın olay budur. Tanrı karşıtı sözünü bulursanız getirin bekliyorum.

Cumhurbaşkanlığı Arşivlerinde, bir elyazmasında, başlangıçta madde olduğunu savunan görüşün akla ve mantığa uygun tek düşünce olduğunu yazmıştır. Ben bunu uzun yıllar önce bir belgeselde görmüştüm. Bu satırlar, aynı belgeselde, Atatürk'ün kendi elyazısıyla yazılı, yani belgelidir.

Atatürk'ün yaşadığı dönemde tanrının varlığı ya da din eleştirisi tartışmalarının pek sık ve kolaylıkla yapılamadığını göz önünde bulundurmak doğru bir yaklaşım olacaktır. O dönemde bunları söyleyebilmiş olması bile ne kadar cesur girişimlerdir. Bunu takdir edemeyen zavallılara sadece acınabilir...

Ayrıca şunu da belirteyim ki Atatürk'ün dinsiz olduğunu sadece yaptıklarına ve benimsediği, aşılamaya çalıştığı yaşam tarzına bakarak anlamak da mümkündür. Yüzlerce resim çektirmiştir ama bunların bir tekinde bile camide namaz kılarken görünmemektedir. Topluluk halinde dua etmek için elini kaldırdığı tek resmi vardır ki bu da devlet adamı olmanın gereği olarak katılmak zorunda olduğu bir açılışta vuku bulmuştur. Birazcık kıvrak zekaya sahip olmak, bu gerçeği görmek için yeterlidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 4 months later...

Türk ateistleri, fikir babasını bile bilmez.

Belki öğrenenler de çıkar diye güncelliyorum.

Atatürk olmasa belki hala şeyhlere tamah edecektin .

Ateist oluşunu bile Atatürk'e borçlusun.

İktisap ettiğin fikirlerinin meyvalarını alışında en büyük sebep Atatürk'tür.

O yüzden yat kalk Atatürk'e dua et .

Diğer ateistler gibi liboş ve yavşak olma.

Bir Türk ateistine bu yakışır.

En azından sayı duymak gerekir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla hiç ilgisi olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler çağdaş olmayı kâfir olmak sayıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış tefsiri yapanların maksadı İslâmların kâfirlere esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, dimağladır."

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Milletimiz din gibi kuvvetli bir fazilete sahiptir. Bu fazileti hiçbir kuvvet, milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz"

"Türkler' diyor Atatürk, 'İslam oldukları halde, bozulmaya, yoksulluğa, gerilemeye maruz kaldılar; geçmişin batıl alışkanlık ve inançlarıyla İslamiyet'i karıştırdıkları ve bu suretle gerçek İslamiyet'ten uzaklaştıkları için, kendilerini düşmanlarının esiri yaptılar. Gerçek İslam'ın çok yüce, çok kıymetli gerçeklerini olduğu gibi almamakta inatçı bulundular. İşte gerilememizin belli başlı sebeplerini bu nokta teşkil ediyor.."

"1. Allah'ın yardımıyla 23 Nisan Cuma günü, Cuma namazından sonra Ankara'da Büyük Millet Meclisi açılacaktır.

2. Vatanın bağımsızlığı, yüksek halifelik ve saltanat makamının kurtarılması gibi çok önemli vazifeleri olan Meclisin açılış gününü, Cumaya tesadüf ettirmekten maksat, o günün kutsallığından faydalanmak ve açılmadan önce sayın milletvekilleriyle Hacı Bayram Camii'nde Cuma namazı kılmak, Kuran ve namazın nurlarından faydalanmaktır. Namazdan sonra Peygamberimiz (sav)'in sakalı ve sancağı el üstünde olduğu halde Meclis binasına gidilecektir. Camiden buraya kadar olan merasim için Kolordu Komutanlığı'nca özel olarak askeri tertibat alınacaktır.

3. O günün kutsallığını güçlendirmek için bugünden başlayarak valiliklerde, vali beyefendinin düzenlemesiyle hatim indirilecek, muhayiri şerif okunacaktır. Hatmin son kısımları Cuma namazından sonra Meclis binası önünde tamamlanacaktır.

4. Kutsal ve yaralı vatanımızın her köşesinde aynı biçimde bugünden başlanarak muhari ve hatm-i şerif okutularak Cuma günü ezandan önce selavat verilecek ve hutbede halife padişahımızın adı söylenirken, padişahımızın ve topraklarımızın bir an önce kurtuluşu ve mutluluğa erişmesi için dua edilecektir. Cuma namazı kılındıktan sonra hatim duası yapılarak yüce halifelik ve saltanat makamının ve bütün yurdun kurtulması uğrundaki milli çalışmaların kutsallığı ve milletin her bireyinin kendi temsilcilerinden oluşan Büyük Millet Meclisi'nin vereceği vatan görevlerini yerine getirmesine ilişkin vaazlar verilecektir. Sonunda halife ve padişahımızın, din ve devletimizin, vatan ve milletimizin kurtuluşu, mutluluğu ve bağımsızlığı için dua edilecektir.

Bu dini ve vatani törenin arkasından camilerden çıkıldıktan sonra bütün yurtta hükümet konaklarına gelinerek Meclisin açılmasından dolayı kutlama yapılacaktır. Her tarafta Cuma namazından önce Mevlid-i Şerif okunacaktır.

5. Yüce Allah'tan tam başarı dileriz."

Link to post
Sitelerde Paylaş

İsmet Paşa Atatürk için: "Onun siyasetçiliği askerliğinden daha üstündür" der. İşte M. Kemal Atatürk'ün sözlerini O'nun bu üstün siyasi zekasına göre yorumlamadığımız zaman O'nun şahsında birbirine düşman farklı kişiliklerle karşılaşırız. O en acı imkansızlıkların ve yoksunlukların içinden alnının akıyla çıkmasını bilen bir dahidir. Etrafında düşmanlar tarafından ablukaya alındığı ve elinde askeri güç olmadığı zamanlar bile düşmanını düşmanına kırdıracak kadar eşsiz bir strateji uygulamasını bilmiştir. Eğer onun o eşsiz siyasi zekası olmasaydı bugün üzerinde yaşadığımız bu toprakların üzerinde Yunan, İngiliz ve Fransız bayrakları olacaktı. İşte Atatürk'ün din için benimsemiş olduğu strateji ve taktik de yine üstün bir siyasetin ürünüdür. Örneğin Atatürk Ankara'da bir meclis açmak istediği ilk defada açılışın İmam tarafından yapılmasına karşı çıkmıştı. Ancak, buna karşı çıkmakla kitle desteğini yitirdiğini görünce bu defa açılışın İmam tarafından yapılmasına razı oldu ve ilk Meclis cuma günü ve topluca kılınan namazın ardından dualarla açıldı. Ne var ki aynı M. Kemal zaferler kazanıp otoritesisi tesis ettiğinde yine Ankara'ya döndüğü zaman bu defa Meclis'in önünde bekleyen İmam efendiyi hışımla itip kovarak "bu meclis senin dualarınla değil mehmetçiğin kanıyla kuruldu çekil şurdan!" diyordu.

Yaşadığı yıllarda, din Osmanlı yönetimi ve askeri elit arasında sadece bir kontrol aracı olarak görülüp halkı istenilen biçimde yönetmek dışında cilalanıp halka sunulan bir idare vasıtası olarak yer alırken halk arasında ise kesin bir egemenlik sürüyordu. Osmanlı'da halkın eğitim anlayışı Kuran kursları, medreseler, ocaklar, tekkeler, zaviyeler gibi dini temele dayalı ilahiyat eğitiminden öte bir şey değildi. Bu duruma ilişkin olarak Atatürk onlar için: "Gece gündüz Kuranı ezberlemekten beyinleri sulanmış hafızlara döndüler" demiştir.

Atatürk ise bu sinsi oyuna ilk gençlik yıllarından beri büyük bir isyan halindeydi. Devlet halkın eğitilmesi için hiçbir şey yapmazken her türlü zevki ve sefayı sadece kendisine reva görürken, Anadolu halkı adeta karanlıkta kurtun eline teslim edilmiş bir kuzuya çevrilmişti. Tarikatların, şeyhlerin vb din büyüklerinin halkın üzerinde kesin bir otoritesi vardı, Anadolu halkı türlü entrika ve aldatmacıların elinde inim inim inliyordu.

Ancak halk arasındaki bu koyu tutuculuğun hemen aşılabilmesinin mümkün olmadığını ve bunun sadece uzun erimli bir eğitim savaşı ile zaman içinde aydınlatılabileceğini de biliyordu. Bunun için "Din vardır. Dinimiz akla ve mantığa en uygun dindir." diyecektir. Bu söz tümüyle halkı eğitime seferber etmek için söylenmiştir.

Zaman içinde ulusunun gözünde bir efsaneye dönüşüp milli şef sıfatıyla devlete ve Türkiye'ye hükmeden tek adam haline geldiğinde ise bu defa kendinde Meclis"in tahtasına: "Bizim görüşlerimiz gökten ve gayipten geldiği sanılan kitapların dogmaları ile bir tutulmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gayipten değil bizzat yaşamdan almış bulunuyoruz" yazacak gücü buluyordu. Ulu önder kendisini, ulusunu eğitmeye ve aydınlatmaya adamış ve artık toplumu esir alıp sürüleştiren dogmalara açıkça savaş ilan etmişti.

Okullarda zorunlu din dersleri uygulanmadı. Atatürk dini gerçekleri, Afet İnan'a bizzat kendisinin dikte ettirdiği tarih kitaplarında tarafsız ve bilimsel biçimde öğrenilmesi adına kendi sözleri ile halkına anlatıyordu. Hazırlattı tarih kitaplarında Kuran Muhammed'in koyduğu toplu kurallar olarak tanımlanıyordu.

Diğer yandan ulusun önünde açıkça söylemekten özenle çekindiği gerçekleri ise odasına çekilip yazı yazdığı zaman o ünlü elyazmalarına döküyor, bunların birgün okunacağını ve kendisinin daha iyi anlaşılacağını umuyordu. İşte o elyazmalarından bazı bölümler:

"Tarih bize öğretir ki, bütün dinler, milletlerinin cehaletinden faydalanarak, utanmaksızın tanrı tarafından gönderildiklerini söyleyen adamlar tarafından tesis olunmuştur"

""Gerçekte dinler konusunda halkın hiçbir fikri yoktur; din dediği şey, bilinmeyen inanç dizgelerine ve sırla karışık emellere kör bağlılıktan başka bir şey değildir. .."

Ve Andrew Mango, Atatürk Syf.447'de geçen bir başka sözü:

"Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum. Hükümetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir, adeta halkı bir kapana kıstırırlar. Benim halkım demokrasi ilkelerini gerçeğin emirlerini ve bilimin öğretilerini öğrenecektir. Batıl inançlardan vazgeçilmelidir. İsteyen istediği gibi ibadet edebilir. Herkes kendi vicdanının sesini dinler. Ama bu davranış ne sağduyulu mantıkla çelişmeli ne de başkalarının özgürlüğüne karşı çıkmasına yol açmalıdır. ..."

Hayatın başlangıcına ve insanın türeyişine ilişkin görüşleri ise O'nun altın değerinde bilimsel bir zekaya ve gerçek bir maddeci görüşe sahip olduğunu kanıtlar nitelikte. Ata'nın aşağıdaki sözleri bu konuda yoruma gerek bırakmıyor:

"Hayat her hangi bir doğa dışı etkenin müdahalesi olmaksızın dünya üzerinde doğal ve zorunlu bir kimyasal ve fiziksel olaylar dizisi sonucudur.Hayat sıcak,güneşli ve sığ bir bataklıkta başladı.Oradan sahillere ve denizlere yayıldı;denizlerden tekrar karalara geçti.İlk hayvan denizlerde balık ve karalarda muhtelif kemikli yaratıklar oldu;bunlar devirlerde şekilden şekile tekamül ettiler.İnsanlar sularda kaynaşıp çırpınan bir varlıktan bu günkü şekline geldi....

* * *

"Tabiatın,her şeyden büyük ve her şey olduğu anlaşıldıkça,tabiatın çocuğu olan insan,kendinin de büyüklüğünü ve haysiyetini anlamaya başladı."

Afet İnan Atatürk hakkında Hatıralar va Belgeler 1968

"İnsanlar sularda kaynaşıp çırpınan bir mevcuttan bu günkü şekline geldi .İnsanın bu günkü yüksek zeka ,idrak ve kudreti milyonlarca ve milyonlarca nesilden geçerek hazırlandı.

Artık insan bugün tabiatın nihayetsiz büyüklüğüne ve tabiat içinde kendi nevinin mukederatına gittikçe büyüyen bir irade ve şuur ile bakıyor."

Afet İnan Atatürk Hakkında H.B 1930

"İnsanlar ,sürfeler gibi sulardan çıktılar ilk önce..İlk ceddimiz balıktır.İşler daha ilerledikçe o insanlar,primat zümresinden türediler.Biz maymunlarız; düşüncelerimiz insandır."

Ruşen Eşref Ünaydın Atatürk T. ve D.K.H

"Hayat,her hangi bir tabiat harici etkenin müdahalesi olmaksızın dünya üzerinde tabii ve zaruri bir kimya ve fizik seyri neticesidir."

Afet İnan Atatürk Hakkında 1930

"Fakat şunu söyleyelim ki,insanların bütün bilgileri ve inanışları,insan zekası eseridir.Zeka tabii olan dimağdan çıkar.Bundan,tabiatı anlamakta zekanın,en büyük cevher ve müessir olduğu anlaşıldığı gibi tabiatın fevkinde ve haricindeki bütün mefhumların,insan dimağı için kendi tarafından uydurma şeylerden başka bir şey olmayacağı meydana çıkar.

Natür, İnsanları türetti,onları kendine taptırdı da. "

Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri

hangisne inanalım birde ben yazayım.

Atatürk'ün Balıkesir Hutbesi - "Ey millet, Allah birdir. Şanı büyüktür. "Allah'ın selâmeti, atıfeti ve hayrı üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz, Cenâb-i Hak tarafından insanlara hakâyik-i diniyyeyi tebliğe me'mur rasûl olmustur. Kanun-u Esâsîsi, cümlemizce malûmdur ki, Kur'anı Azumissandaki nusustur. İnsanlara feyz vermiş olan dinimiz, son dindir. Ekmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, hakikate tamamen tevâfuk ve tetâbuk ediyor. Eğer akla, mantığa, hakîkate tevâfuk etmemiş olsaydı, bununla diğer kavânin-i tabiiyye-i ilâhiyye beyninde tezad olması icab ederdi. Çünkü bilcümle kavanin-i kevniyyenin menbai Cenab-i Haktır.

Arkadaşlar! Cenab-ı Peygamber mesaisinde iki dâra, iki hâneye mâlik bulunuyordu. Biri kendi ikâmet eylediği hânesi, diğeri din işleriyle iştigal buyurduğu Allah'in evi idi. Kendi husûsi işlerini kendi evinde görür, âmmenin, ummetin hizmetini de Allah'ın evi olan câmi-i şerîf'te ru'yet eylerdi. Biz de hazret-i peygamber'in usûlune ikdida ederek, milletimize tealluk eden husus için şu Beytullah'ta toplandık. Şimdi Hazret-i Allah'ın huzurundayız. Bunu bana müyesser eden Balıkesir'in dindar ve kahraman insanlarına arz-i şükran ederim. Çok memnunum ve bu vesile ile büyük bir sevâba nâil olacağımı ümid ediyorum.

Efendiler, câmiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Her şeyden evvel itâat ve inkiyâd-i tâmme ile ibâdet, din ve dünya için neler yapılması lâzım geldiğini düşünmek için yapılmıştır. Millet işlerinde her ferd başlı başına bir hizmet ifa etmelidir. İşte biz de burada din ve dünya için istiklâl ve istikbâlimiz için, bilhassa hâkimiyetimiz için neler düşündüğümüzü meydana koyalım. Ben yalnız kendi düşüncemi söylemek istemiyorum. Hepinizin düşüncelerini anlamak istiyorum. Amal-i milliyye, irâde-i milliyye yalnız bir salisin düşüncesinden değil, bil'umum efrâd-i milletin arzularının, emellerinin muhassalasından ibârettir.

Binaenaleyh benden ne öğrenmek, ne sormak istiyorsanız serbestçe sormanızı rica ederim."

Link to post
Sitelerde Paylaş

her insanın bir kusuru bardır.

ataturkte savaslardan dinin yanlıs oldugunu anlıyamamıs :)

ataturkun bir çok sozune bakarsan dininin islam oldugunu rahatça anlıyabiliriz.

Hacım, politika olsa gerek o. 1930lardan sonra dini öven tek bir ifadesini bulamazsınız. Sonr5adan fikrinin değiştiğini düşünmek de makul değil. Çünkü İslamı övdüğü cumhuriyetin ilk yıllardında bile İslam'ı toplumsal hayattan çıkarıp laik bir düzen kurmaya çalışmış.

Ayrıca dinin toplumsal hayattan çıkarılması İslam'ın kabul edeceği bir şey değil. Hem laikliği savunup hem Müslüman olmak genel olarak bizim toplumuzmua has bir olay. Bu da dini iyi bilmemekten kaynaklanıyor. gerçi bu iyi bir şey, Türk Müslümanlari içinde bulundukları durumun absürdlüğü bilselerdi şeriatı getirmek için ya ellerinden geleni yaparlardı ya da böyle din olmaz deyip bizim tarafa geçerlerdi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hacım, politika olsa gerek o. 1930lardan sonra dini öven tek bir ifadesini bulamazsınız. Sonr5adan fikrinin değiştiğini düşünmek de makul değil. Çünkü İslamı övdüğü cumhuriyetin ilk yıllardında bile İslam'ı toplumsal hayattan çıkarıp laik bir düzen kurmaya çalışmış.

Ayrıca dinin toplumsal hayattan çıkarılması İslam'ın kabul edeceği bir şey değil. Hem laikliği savunup hem Müslüman olmak genel olarak bizim toplumuzmua has bir olay. Bu da dini iyi bilmemekten kaynaklanıyor. gerçi bu iyi bir şey, Türk Müslümanlari içinde bulundukları durumun absürdlüğü bilselerdi şeriatı getirmek için ya ellerinden geleni yaparlardı ya da böyle din olmaz deyip bizim tarafa geçerlerdi.

hmm dogru asırı musluman gibi gozukmesi politika olabilir kurtulus savasında halk agır darbe almıstı bir uyusturucuya ihtiyacı vardı halkın..

ama bu durumda terside geçerli genelde bakarsak ataturkun / sizin yazdıklarınızın dayanagını pek daglam bulamadım :( / yabancılarla ropartajlarında laik bir goruntu çızmek için dini ustu kağalı olarak elestiriyor..

ayrıca halkı somuren dincileri indirmek içinde asagıdakı lafları soylemis olabilir.

Dünyaca bilinmektedir ki, bizim devlet yönetimimizdeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı prensipler, yönetimde ve siyasetde bizi aydınlatıcı ana çizgilerdir. Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=SoylevDemecler&IcerikNo=352

Sonradan Kuran’ı Kerim’in Türkçe’ye çevrilmesini buyurdum. Bu da ilk kez olarak Türkçe’ye çevriliyor. Muhammed’in hayatına ait bir kitabın çevrilmesi için de emir verdim. Halk yinelenmekte olan bir şeyin var olduğunu ve din ileri gelenlerinin derdi ancak kendi karınlarını doyurup, başka bir işlerinin olmadığını bilsinler. Camilerin kapanmasına hiçbir kimse taraftar olmamasına rağmen, bunların bu biçimde boş kalmasına şaşıyor musunuz?

Çobanlar, güneş, bulut ve yıldızlardan başka bir şey bilmezler. Yeryüzündeki köylüler de ancak bunu bilirler. Çünkü, ürün havaya bağlıdır. Türk yalnız doğayı kutsal sayar. http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=SoylevDemecler&IcerikNo=287

Zamanında kitaplar karıştırdım. Hayat hakkında filozofların ne dediklerini anlamak istedim. Bir kısmı her şeyi kara görüyordu. “Mademki hiçiz ve sıfıra varacağız, dünyadaki geçici ömür sırasında sevinç ve mutluluğa yer bulunmaz” diyorlardı. Başka kitaplar okudum, bunları daha akıllı adamlar yazmışlardı. Diyorlardı ki: “Mademki sonu nasıl olsa sıfırdır, hiç olmazsa yaşadığımız sürece şen ve neşeli olalım.” Ben kendi karakterim bakımından ikinci hayat görüşünü beğeniyorum, fakat şu sınırlar içinde: .. http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=SoylevDemecler&IcerikNo=350

ama arkadasın dedigi kaynaklar guvenilirse hiç supesiz ataturk ateistti bence de..

ama nie islamın yalan oldugunu soylemedi herkeze :(

tarihinde serseri003 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

ama arkadasın dedigi kaynaklar guvenilirse hiç supesiz ataturk ateistti bence de..

ama nie islamın yalan oldugunu soylemedi herkeze :(

1920-30 lu yıllar.Halk ağır savaştan çıkmış,rejim değişiyor.600 küsur yıl islam ile yönetilmiş bir halk..Sence o halk dinsiz olduğunu söyleyen bir lidere güvenirmiydi,desteklermiydi? Kaldı ki bugün bile ülkede onlarca ateist var hangi biri çıkıp cesaret edip islamı kötülüklerinden bahsedebiliyor? Sanal ortamlar dışında tabii.

"Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum."

"Zaman süratle ilerliyor. Milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümlerin geldiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişmesini inkar etmek olur."

Bu iki sözü bile Atatürk'ün bir dine bağlı olmadığını gösterir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

hmm dogru asırı musluman gibi gozukmesi politika olabilir kurtulus savasında halk agır darbe almıstı bir uyusturucuya ihtiyacı vardı halkın..

ama bu durumda terside geçerli genelde bakarsak ataturkun / sizin yazdıklarınızın dayanagını pek daglam bulamadım :( / yabancılarla ropartajlarında laik bir goruntu çızmek için dini ustu kağalı olarak elestiriyor..

ayrıca halkı somuren dincileri indirmek içinde asagıdakı lafları soylemis olabilir.

Dünyaca bilinmektedir ki, bizim devlet yönetimimizdeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı prensipler, yönetimde ve siyasetde bizi aydınlatıcı ana çizgilerdir. Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=SoylevDemecler&IcerikNo=352

Sonradan Kuran’ı Kerim’in Türkçe’ye çevrilmesini buyurdum. Bu da ilk kez olarak Türkçe’ye çevriliyor. Muhammed’in hayatına ait bir kitabın çevrilmesi için de emir verdim. Halk yinelenmekte olan bir şeyin var olduğunu ve din ileri gelenlerinin derdi ancak kendi karınlarını doyurup, başka bir işlerinin olmadığını bilsinler. Camilerin kapanmasına hiçbir kimse taraftar olmamasına rağmen, bunların bu biçimde boş kalmasına şaşıyor musunuz?

Çobanlar, güneş, bulut ve yıldızlardan başka bir şey bilmezler. Yeryüzündeki köylüler de ancak bunu bilirler. Çünkü, ürün havaya bağlıdır. Türk yalnız doğayı kutsal sayar. http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=SoylevDemecler&IcerikNo=287

Zamanında kitaplar karıştırdım. Hayat hakkında filozofların ne dediklerini anlamak istedim. Bir kısmı her şeyi kara görüyordu. “Mademki hiçiz ve sıfıra varacağız, dünyadaki geçici ömür sırasında sevinç ve mutluluğa yer bulunmaz” diyorlardı. Başka kitaplar okudum, bunları daha akıllı adamlar yazmışlardı. Diyorlardı ki: “Mademki sonu nasıl olsa sıfırdır, hiç olmazsa yaşadığımız sürece şen ve neşeli olalım.” Ben kendi karakterim bakımından ikinci hayat görüşünü beğeniyorum, fakat şu sınırlar içinde: .. http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=SoylevDemecler&IcerikNo=350

ama arkadasın dedigi kaynaklar guvenilirse hiç supesiz ataturk ateistti bence de..

ama nie islamın yalan oldugunu soylemedi herkeze :(

Elbette tümü de güvenilir kaynaklar. Hatta, bazıarının kamera kaydı var. Meclis açılışında söylediklerini internette ya da Can Dündar'ın son Atatürk belgeselinde izleyebilirsin de.

İletimi okusaydın niye açıkça dini hedef almadığını anlardın aslında. Senin alıntıladığın o hutbeyi halkı düşmana karşı seferber etmek için okumuştur. Düşman gelip burnunun dibine yerleşmiş; böyle bir durumda okuma yazması olmayan ve dua okumadan tuvaletini bile yapmayı düşünemeyen bir topluluğa dinsizlik propagandası yapacak hali yoktu herhalde. Siyasetçi kişiliği hakkında yeterince açıklama yapmıştım yukarda. Zor anlayan arkadaşlar için bir daha yazmış oldum sayende...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...