Jump to content

''Hiçbir erkek karısının bu kadar aşağılanmasına tahammül edemezdi.''


Recommended Posts

''Ona sırtını döndü ve uyudu''

Bir toplumda, bir gecelik bir misafire aile reisinin karısının teklif edilmesi veya onunla ilişkiye girmesi çok yaygın bir gelenek değildir. Ancak bazı toplumlarda örneğin Eskimolarda eşlerin değiş tokuşu hem kabul edilebilir, hem de beklenen bir davranıştır. Geleneksel Eskimo toplumlarında, misafirin eskimonun karısıyla yatmayı reddetmesi ciddi bir kültürel soruna yol açar. Hatta Eskimo bunu kendisine ve karısına yapılmış büyük bir hakaret olarak algılar.

Aşağıdaki pasaj, Eskimo'nun yaşamını anlatan bir romandan alınmıştır. Burada Ernenek adlı Eskimo, karısı Asiak ile cinsel ilişkiye girmediği için bir beyazı kaza ile öldürmüştür. Burada beyaz adam, Eskimo ve karısı arasında geçen bir konuşma yer almaktadır. Eskimo beyaz adamın hayatını kurtarmıştır ve bu nedenle bir dostluk kurulmuştur.

"Ernenek, sen benim hayatımı kurtardın." diyerek beyaz adam söze başlar. "Şimdi bazı şeyleri açığa kavuşturalım; böylece benden korkmana gerek kalmaz. Ancak biraz sonra bir hakimin karşısına çıkarılacaksın ben de hakime olan biteni doğru bir biçimde anlatıp sana yardımcı olmaya çalışayım."

Ernenek mutlu bir biçimde beyaz adama teşekkür eder.

"Şimdi sen beyaz adamın seni provoke ettiğini söylüyorsun."

"Evet, etti." der Eskimo.

"Çünkü karım Asiak'ı aşağıladı ona hakaret etti"

"Hem de çok kötü bir biçimde."

"Yani sen karını korurken onu kaza ile öldürdüğünü mü söylüyorsun?"

Bu sırada Ernenek ve karısı bakışırlar ve kahkahalarla gülmeye başlarlar.

"Hayır, hiç de öyle olmadı'' der Asiak sonunda.

"Bak nasıl olduğunu anlatayım." der, Ernenek, ''Beyaz evimize geldiği zaman ona ne ikram etsek burnunu kıvırdı ve verdiklerimize ağzını sürmedi. Hatta ona en eski kokmuş etimizi verdiğimizde bile burnunu kıvırdı.''

"Ama Ernenek biliyorsun ki bütün beyazlar kokmuş et yemezler. Bundan hoşlanmazlar.''

Asiak hemen söze girer. "Evet et kokmuş idi ama etin içindeki kurtlar taze ve canlı idi." der.

Beyaz adam : "Asiak, biliyorsun ki bizler sizlerden farklı türde yemeklere alışkınız."

Ernenek: "Evet bunu biliyoruz ama daha da önemlisi var. Sonunda "laugh" geleneğine göre onu mutlu etmeyi düşündük. Bu onu rahatlatacaktı."

Şimdi Asiak'ı dinleyelim: "Asiak saçlarını yıkadı yağladı ve taradı, yüzüne balina yağı sürdü ve sonra bu yağı bıçakla kazıdı. Böylece karşıdakine nezaketini gösterecekti."

Ernenek: "Evet, böylece bir gelin adayı gibi hazırlandı. Buna karşın beyaz adam ise bunları görmezlikten geldi ve Asiak yanına yatınca ona sırtını döndü ve uydu, işte bu artık son damlayı da taşırdı. Hiçbir erkek karısının bu kadar aşağılanmasına tahammül edemezdi. işte bu nedenle bu adamı omuzlarından tuttum ve sarsarak buza doğru vurdum. Ama amacım onu öldürmek değildi, sadece sarsmaktı ama kafasını buza vurdu. Ancak biraz fazla vurdu."

Asiak: "Ernenek bunu diğer Eskimolara da yapardı. Ancak genelde buz kırılırdı fakat bu sefer beyaz adamın kafası kırıldı ve öldü."

Beyaz adam güldü ve bu tür bir açıklamanın hakim için geçerlilik taşımadığını söyledi. Yani birisi karısını diğerine teklif edip, adamın da bunu kabul etmemesini cinayet nedeni olarak kabul edemezdi.

Eskimo cevap verdi: "Ama neden? Diğer yattığı adamlar memnun idi ve Asiak da bundan şikayetçi değildi. Aksine Asiak'ın gözleri parlar yanakları da memnuniyetten kızarırdı."

"Sizler başkalarının karılarını ödünç almaz mısınız?" diye sordu Asiak.

Beyaz adam: "Şimdilik bunları bırakalım."

Ernenek buna alındı. "Belki bu durum erkekler için iyi değildir." dedi." Burada insanlar başka şeylerini ödünç vermektense karılarını vermeyi tercih ederler. Çünkü kızağını ödünç verirsin alan adam onu kırarak sana geri getirir, testereni verirsin dişlerinden biri kırılmış gelir, köpeklerini verirsin yorgunluk ve açlıktan perişan gelirler. Ama ne zaman karını versen her zaman yeni olarak geri alırsın".

RUESCH, Hans, Top of the World, New York: Pocket Books, 1959.

SHEPARD, Jon M., Sociology, West Publishing Company, 1996.

Link to post
Sitelerde Paylaş
evrensel bir ahlak yasası bence vardır..

ne yani..

böyle marjinal tiplerin olması,evrensel ahlak yasasının olmadığına kanıtmı oluyor?

Hangi marjinallikten bahsediyorsun, ortada belli bir kültür/gelenek var. Evrensel bir yasa olsaydı dünyanın her yanında evrensel kültürlerden söz edilirdi zaten. (sonradan etkileşenleri bir kenarda tutmak kaydıyla) Yok öyle bir yasa, herkes babasının karşısında el pençe divan durmaz söz gelimi...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Hangi marjinallikten bahsediyorsun, ortada belli bir kültür/gelenek var. Evrensel bir yasa olsaydı dünyanın her yanında evrensel kültürlerden söz edilirdi zaten. (sonradan etkileşenleri bir kenarda tutmak kaydıyla) Yok öyle bir yasa, herkes babasının karşısında el pençe divan durmaz söz gelimi...

Evrensel bir ahlak yasası var ancak bu yasa her şeyi kapsamaz en temel kuralları kapsar.Cinayet,hırsızlık,yalan söylemek örneğin bunlar hiçbir toplumda hoş karşılanmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ne çıkarmamız gerekiyor bu pasajlardan? Akla en yatkın olanı, evrensel bir ahlak yasasının olmadığı gerçeği değil mi?

Ben aslında evrensel ahlak yasasının olup olmadığından çok başka bir hususa dikkat çekmek istemiştim. Elbetteki dünyanın pek çok yerini kapsayan biribirine pek yakın değeryargılar içeren bir evrensel ahlak yasası var.

Fakat dikkat çekmek istediğim husus, insanları, toplumları, kılıkkıyafetleri, hareketleri ya da yaşıyişleri ile eleştiririz, kınarız ya hep, sırf bizim gibi olmadıkları, bizim gibi düşünmedikleri, bizim gibi inanmadıkları için fakat onların hangi pencereden nasıl baktığını, nasıl düşündüğünü, nasıl hissettiğini, anlamaya çalışmiyiz.

Bizler ancak onların penceresinden bakarsak onları anlayabilir ve onların da bizim pencerimizden bakmasını sağlayarak, yanlışları görerek, göstererek, doğruya en yakın noktayı bulabilir, o noktada buluşabiliriz.

tarihinde Serare tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrensel bir ahlak yasasının olabilmesi için evrendeki tüm insanların buna riayet etmesi gerekiyor. Oysa bir kişinin bile bu kuralları tanımaması durumunda o yasaların evrenselliğinden söz edilemez. Ayrıca bir yasanın evrensel olması o yasanın doğru ve ahlaklı olduğunu da göstermez kesinlikle. Bu yüzden farklı ahlak yasalarına sahip olan kişiler birbirlerini asla ahlaksızlıkla suçlayamazlar. Ahlak çok subjektif bir kavramdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Evrensel bir ahlak yasası var ancak bu yasa her şeyi kapsamaz en temel kuralları kapsar.Cinayet,hırsızlık,yalan söylemek örneğin bunlar hiçbir toplumda hoş karşılanmaz.

Elbette bunlar pekçok toplumda tepki çekebilen hareketler; fakat, bazı araştırmacıların bu türden bir cezai işlemi olmayan kabile türü toplumlar olduğunu, zira bu toplumlarda bu tür arızların yaygın görülmediğinden bahsettiğini hatırlıyorum. Bahsedilen olguların görülme sıklığı ve yaygınlığı her toplumu kapsamaz; ayrıca bu olgulara karşın yaptırımlar farklıdır. Arkaik İslam feodal kültürlerinde hırsızlığın cezası el kesmekken başka toplumlarda farklı cezalar olabiliyor. Yasa, suça ilişkin cezayı da kapsamaktadır dolayısıyla. Ayrıca, bahsi geçen olguların bazıları ''suç'' kapsamına girmektedir. Yoksa, arkadaşına yalan söylediği için hiçkimse cezai işleme maruz kalmıyor günümüzde hukuksal anlamda.

Dolayısıyla, birçok ortak faktör/nokta olsa da böylesi bir evrensellik yoktur...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ben aslında evrensel ahlak yasasının olup olmadığından çok başka bir hususa dikkat çekmek istemiştim. Elbetteki dünyanın pek çok yerini kapsayan biribirine pek yakın değeryargılar içeren bir evrensel ahlak yasası var.

Benzer olması evrensel olduğu manasına gelmez :)

Fakat dikkat çekmek istediğim husus, insanları, toplumları, kılıkkıyafetleri, hareketleri ya da yaşıyişleri ile eleştiririz, kınarız ya hep, sırf bizim gibi olmadıkları, bizim gibi düşünmedikleri, bizim gibi inanmadıkları için fakat onların hangi pencereden nasıl baktığını, nasıl düşündüğünü, nasıl hissettiğini, anlamaya çalışmiyiz.

Bizler ancak onların penceresinden bakarsak onları anlayabilir ve onların da bizim pencerimizden bakmasını sağlayarak, yanlışları görerek, göstererek, doğruya en yakın noktayı bulabilir, o noktada buluşabiliriz.

Yapabiliriz elbette; fakat, bunun için önce ''birey''in toplumsal yaşamdaki hak ve hukunu sağlamamız gerekmektedir. İdeolojik tartışmalar bir kenara, sosyokültürel bakımlardan hak kavramı bunun için gereklidir. Bu türden algı farklarından ve bunların düzeltilebileceğinden bahseden birinin bireyin yaşam tarzının(başkasına zarar vermediği ölçüde) her türden tabu ve otoriteden koruması gerekmektedir. Söz gelimi, kadının kendi tercihleri, seçimleri ve kendi bedeni üzerindeki tasarruf hakkının gerek ahlaki gerekse yasal/hukuki yargılarla kıstlanmasına karşı çıkması gerekir...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eskimoların misafirlerine karılarını ikram etme hikayesi bana hep bir şehir efsanesi gibi gelmiştir,inandırıcı değil çünkü.Herşeyin ötesinde kadınlar isyan eder bu geleneğe,yada hamile kalma riski nasıl göze alınır mesela,saçma yani

Link to post
Sitelerde Paylaş
Elbette bunlar pekçok toplumda tepki çekebilen hareketler; fakat, bazı araştırmacıların bu türden bir cezai işlemi olmayan kabile türü toplumlar olduğunu, zira bu toplumlarda bu tür arızların yaygın görülmediğinden bahsettiğini hatırlıyorum. Bahsedilen olguların görülme sıklığı ve yaygınlığı her toplumu kapsamaz; ayrıca bu olgulara karşın yaptırımlar farklıdır. Arkaik İslam feodal kültürlerinde hırsızlığın cezası el kesmekken başka toplumlarda farklı cezalar olabiliyor. Yasa, suça ilişkin cezayı da kapsamaktadır dolayısıyla. Ayrıca, bahsi geçen olguların bazıları ''suç'' kapsamına girmektedir. Yoksa, arkadaşına yalan söylediği için hiçkimse cezai işleme maruz kalmıyor günümüzde hukuksal anlamda.

Dolayısıyla, birçok ortak faktör/nokta olsa da böylesi bir evrensellik yoktur...

Ben evrensel bir ceza kanunu olduğunu iddia etmiyorum zaten.İnsan beyni hangi toplumda olursa olsun bazı konularda benzer hükümler verir.Örneğin yalan söyleyenler hiçbir toplumda el üstünde tutulmaz çünkü yalan üstüne kurulu bir düzen imkansızdır ve insanların güvenliğini de tehlikeye atar.İnsanların birlikte yaşadığı yerlerde ilişkiler karşılıklı güvene dayalı olarak yürür ve yalancılar doğal olarak dışlanır.Bu tabi ki her ahlak kuralı evrenseldir demek değil ahlak kurallarının çoğu toplumlara,kültürlere,dinlere göre değişiklik gösterir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte böyleee,

Bu antoni Quinin çevirdigi eskimo filmi olsa gerek.

Mahkamede antoni Quin şöyle diyor,beyaz adam,papazın kafası çok yumuşaktı,kulube duvarına hafif vurmayla adamın kafası kırıldı,halbuki benim kafa taş gibi der kafasını mahkama duvarına vurur,gördünüzmü,benim kafaya birşey olmadı.

İnsan topluluklarının çogu yüzde yüz olmasada ortak bir kültürü yaşarlar.

Bazı topluluklarda ortak kültüre tamamen ZIT bir kültür yaşanır.

Bir Amerikalı araştırmacı Afrikada 300,00 civarında nufusu olan bir kabile bulur.

Bu kabile erkek çocukları belli bir yaştan sonra kabilede seçilen saglıklı güçlü,yakışıklı ve uzun boylu erkeklere becerttirilirmiş,taki çocul 16 yaşına gelene kadar.

16 yaştan sonra bu iş yasaklanıyor.

Amerikalı araştırmacı nedenini sorunca ,şöyle yanıt alır.

Bu çocuklar , saglıklı,güclü,yakışıklı verimli oluyorlar.

Buda kültür.

İngilizler,Avustralyalı yerlilere zorla kültürlerini soktular,sokuyorlarda.

Bu yerlilerinde, dünya ortak kültürüne uymayan kültürleri vardı.

İngilizler kimini öldürerek,kiminide korkutarak,büyük oranda bu kültürlerinden uzaklastırdı bu yerlileri.

Bizdende bir enteresen bölge kültüründen anlatıyımda sızde İNANMAYIN.

Erzıncan,erzurum,Elazığ çevrelerinde düğünlerde şöyle bir töre vardı.

Adamın birinin başına düğünde gelinin başına örtülen cıncıklı ,boncuklu baş örtüsü örtülürdü ve bu adam yere çömelirdi ,gelini temsil ederdi.

Bir başka erkekte damadı temsilen beline bir kusak sarar,bu kusağın önüne 20 cm bir çomak dikerdi.

Davullar gümbürder zurnalar zırtlardı,temsili damat temsili gelinin etrafında göbek atar dururdu.

Temsili damada temsili gelin hep arkasını dönerdi :-))))) Senin O MERETİ İSTEMEM DER GİBİ:-))))))

Ne zaman bölge halkları birbirine karışmaya başladı ,bu adetlerde ortadan kayboldu.

Bu adetlerin ortadan kalkmasına nedende,

Açlıktan, din adamı görüntüsüne bürünüp buralara din adamı olarak giden hamsilerdir.

Bizim pederde bunlardan birisiydi.

Bizim köye gidip yerleştigimizde,düğünler 3 gün 3 gece devam eder RAKILAR inanılmaz derecede içilir,köydeki rakı kokusu haftalarca sürerdi.

Köyün ileri gelenleri köye dansöz getirip aleni evlerinde oynatır,hanımlarıda bunlara meze yemek yapar ama ortalıkta kattiyen görünmezlerdi.

Hatta ,gizlin gizlin deliklerden,mazgallardan bu dansöz kadınları onlarda seyrederdi.

Cıbıldah garılar adamlara içki dagıtırdıler.

Bu agalardan biri bizim evin karşısındaydi.

Babamdan gizli bazı çocuklarla,gidip bizde içenleri ve cıbıldah garıları seyrederdik.

Kimse bize birşey demezdi.

Bizim pencereden bahınca cıbıldah kadınlar görünüyor köyün imamı peder fena beddua ediyordu.

Bu yaşantıya bizim peder camilerdeki vaazlarıyla FENA bombardumana başladı.

Öyle zaman geldiki,bırahın rakı içip naralar atmayı,

Köyün davulcularıyla zurnacılarıda işsiz kaldı.

Düyünler mevlütle camilerde yapılmaya başladı.

İki saat içinde düyünü bitirir oldular.

Törelerin iyiside kötüsüde 20 yıl gibi kısa zamanda kayboldu gitti.

Hızla Araplaşma yoluna soktu bizi MÖHTEREM peder ve diger pederler.

tolonbeg

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 weeks later...
Bizdende bir enteresen bölge kültüründen anlatıyımda sızde İNANMAYIN.

Bizim köye gidip yerleştigimizde,düğünler 3 gün 3 gece devam eder RAKILAR inanılmaz derecede içilir,köydeki rakı kokusu haftalarca sürerdi.

Köyün ileri gelenleri köye dansöz getirip aleni evlerinde oynatır,hanımlarıda bunlara meze yemek yapar ama ortalıkta kattiyen görünmezlerdi.

Hatta ,gizlin gizlin deliklerden,mazgallardan bu dansöz kadınları onlarda seyrederdi.

Cıbıldah garılar adamlara içki dagıtırdıler.

Bu agalardan biri bizim evin karşısındaydi.

Babamdan gizli bazı çocuklarla,gidip bizde içenleri ve cıbıldah garıları seyrederdik.

Kimse bize birşey demezdi.

Bizim pencereden bahınca cıbıldah kadınlar görünüyor köyün imamı peder fena beddua ediyordu.

Bu yaşantıya bizim peder camilerdeki vaazlarıyla FENA bombardumana başladı.

Öyle zaman geldiki,bırahın rakı içip naralar atmayı,

Köyün davulcularıyla zurnacılarıda işsiz kaldı.

İşte erkekler çıplak kadınlarla eğlenir onların elinden içkilerini yudumlarlarken hanımları hizmetçiler gibi onların mezelerini, yemeklerini hazırlarlar.

Kadınlar (tabi kendi kadınları, hanımları) katiyyen ortalıkta görünmezler.

Görünemezler.

Erkek içki içer, yabancı kadınlarla gönül eğler ona günah değildir ama kendi kadının tek görevi hizmetçilik edip ortalarda görünmemektir.

Kültür...

Dinle yakından uzaktan alakası olmayan.

Erkekler aleni evlerinde dansöz oynatacaklar, hanımları ise onlara hizmetçilik ederek mezelerini, yemeklerini hazırlayacak ve bir de ortalıkta görünmeyecekler ki beyefendiler rahatça gönüllerini eğlesinler, çıplak kadınların elinden içkilerini yudumlarlarken.

Babanıza selamlar...

İyi adammış.

tarihinde Serare tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hiçbir erkek tahammül edemiyor da bunların kocaları nasıl tahammül ediyor?

Her insan dünyadaki olaylara kendi penceresinden bakar ve olayları ahlaki kurallarına göre temellendirir. Dünya üzerinde genel-geçer bir ahlak yasası bulunmadığı için Eskimolara göre gayet normal olan bir durumu siz aşağılanma olarak nitelemişsiniz. Kişi her ne kadar zorda kaldığı durumlarda empatiye vurgu yapsa da insanoğlu doğası gereği empati yapmaktan yoksun bir varlıktır.

Ateistler de dinlerin getirdiği bazı kurallara bu yönden bakarlar. Örneğin biz de 4 kadın ile evlenmeyi, sübyancılık yapmayı iğrenç buluruz, ama bu dinlerde gayet doğal bir şey. İnsanın doğuştan gelen haklarına saldırı düzenlemediği ve insanlık onuruna hakaret etmediği sürece her görüşe saygı duyulmalıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 weeks later...
Hiçbir erkek tahammül edemiyor da bunların kocaları nasıl tahammül ediyor?

Kim demiş ''hiçbir erkek tahammül edemezdi'' diye?

Her insan dünyadaki olaylara kendi penceresinden bakar ve olayları ahlaki kurallarına göre temellendirir. Dünya üzerinde genel-geçer bir ahlak yasası bulunmadığı için Eskimolara göre gayet normal olan bir durumu siz aşağılanma olarak nitelemişsiniz.

Ben mi demişim : )

Bakınız;

''Ona sırtını döndü ve uydu''

Bir toplumda, bir gecelik bir misafire aile reisinin karısının teklif edilmesi veya onunla ilişkiye girmesi çok yaygın bir gelenek değildir. Ancak bazı toplumlarda örneğin Eskimolarda eşlerin değiş tokuşu hem kabul edilebilir, hem de beklenen bir davranıştır. Geleneksel Eskimo toplumlarında, misafirin eskimonun karısıyla yatmayı reddetmesi ciddi bir kültürel soruna yol açar. Hatta Eskimo bunu kendisine ve karısına yapılmış büyük bir hakaret olarak algılar.

Aşağıdaki pasaj, Eskimo'nun yaşamını anlatan bir romandan alınmıştır. Burada Ernenek adlı Eskimo, karısı Asiak ile cinsel ilişkiye girmediği için bir beyazı kaza ile öldürmüştür. Burada beyaz adam, Eskimo ve karısı arasında geçen bir konuşma yer almaktadır. Eskimo beyaz adamın hayatını kurtarmıştır ve bu nedenle bir dostluk kurulmuştur.

"Ernenek, sen benim hayatımı kurtardın." diyerek beyaz adam söze başlar. "Şimdi bazı şeyleri açığa kavuşturalım; böylece benden korkmana gerek kalmaz. Ancak biraz sonra bir hakimin karşısına çıkarılacaksın ben de hakime olan biteni doğru bir biçimde anlatıp sana yardımcı olmaya çalışayım."

Ernenek mutlu bir biçimde beyaz adama teşekkür eder.

"Şimdi sen beyaz adamın seni provoke ettiğini söylüyorsun."

"Evet, etti." der Eskimo.

"Çünkü karım Asiak'ı aşağıladı ona hakaret etti"

"Hem de çok kötü bir biçimde."

"Yani sen karını korurken onu kaza ile öldürdüğünü mü söylüyorsun?"

Bu sırada Ernenek ve karısı bakışırlar ve kahkahalarla gülmeye başlarlar.

"Hayır, hiç de öyle olmadı'' der Asiak sonunda.

"Bak nasıl olduğunu anlatayım." der, Ernenek, ''Beyaz evimize geldiği zaman ona ne ikram etsek burnunu kıvırdı ve verdiklerimize ağzını sürmedi. Hatta ona en eski kokmuş etimizi verdiğimizde bile burnunu kıvırdı.''

"Ama Ernenek biliyorsun ki bütün beyazlar kokmuş et yemezler. Bundan hoşlanmazlar.''

Asiak hemen söze girer. "Evet et kokmuş idi ama etin içindeki kurtlar taze ve canlı idi." der.

Beyaz adam : "Asiak, biliyorsun ki bizler sizlerden farklı türde yemeklere alışkınız."

Ernenek: "Evet bunu biliyoruz ama daha da önemlisi var. Sonunda "laugh" geleneğine göre onu mutlu etmeyi düşündük. Bu onu rahatlatacaktı."

Şimdi Asiak'ı dinleyelim: "Asiak saçlarını yıkadı yağladı ve taradı, yüzüne balina yağı sürdü ve sonra bu yağı bıçakla kazıdı. Böylece karşıdakine nezaketini gösterecekti."

Ernenek: "Evet, böylece bir gelin adayı gibi hazırlandı. Buna karşın beyaz adam ise bunları görmezlikten geldi ve Asiak yanına yatınca ona sırtını döndü ve uydu, işte bu artık son damlayı da taşırdı. Hiçbir erkek karısının bu kadar aşağılanmasına tahammül edemezdi. işte bu nedenle bu adamı omuzlarından tuttum ve sarsarak buza doğru vurdum. Ama amacım onu öldürmek değildi, sadece sarsmaktı ama kafasını buza vurdu. Ancak biraz fazla vurdu."

Asiak: "Ernenek bunu diğer Eskimolara da yapardı. Ancak genelde buz kırılırdı fakat bu sefer beyaz adamın kafası kırıldı ve öldü."

Beyaz adam güldü ve bu tür bir açıklamanın hakim için geçerlilik taşımadığını söyledi. Yani birisi karısını diğerine teklif edip, adamın da bunu kabul etmemesini cinayet nedeni olarak kabul edemezdi.

Eskimo cevap verdi: "Ama neden? Diğer yattığı adamlar memnun idi ve Asiak da bundan şikayetçi değildi. Aksine Asiak'ın gözleri parlar yanakları da memnuniyetten kızarırdı."

"Sizler başkalarının karılarını ödünç almaz mısınız?" diye sordu Asiak.

Beyaz adam: "Şimdilik bunları bırakalım."

Ernenek buna alındı. "Belki bu durum erkekler için iyi değildir." dedi." Burada insanlar başka şeylerini ödünç vermektense karılarını vermeyi tercih ederler. Çünkü kızağını ödünç verirsin alan adam onu kırarak sana geri getirir, testereni verirsin dişlerinden biri kırılmış gelir, köpeklerini verirsin yorgunluk ve açlıktan perişan gelirler. Ama ne zaman karını versen her zaman yeni olarak geri alırsın".

RUESCH, Hans, Top of the World, New York: Pocket Books, 1959.

SHEPARD, Jon M., Sociology, West Publishing Company, 1996.

Başlık yalnızca Ernenek' in sözleri : )

Kişi her ne kadar zorda kaldığı durumlarda empatiye vurgu yapsa da insanoğlu doğası gereği empati yapmaktan yoksun bir varlıktır.

Ben insan olabilmenin asl yolunun empatiden geçtiğine inanıyorum.

Ateistler de dinlerin getirdiği bazı kurallara bu yönden bakarlar.

Yani empati yapamazlar.

Örneğin biz de 4 kadın ile evlenmeyi, sübyancılık yapmayı iğrenç buluruz, ama bu dinlerde gayet doğal bir şey. İnsanın doğuştan gelen haklarına saldırı düzenlemediği ve insanlık onuruna hakaret etmediği sürece her görüşe saygı duyulmalıdır.

Aynen katılıyorum, yanlış olan olguları da onların içinde bulunduğu durumu anlamaya çalışarak, onlara doğrularını göstererek düzeltmeye çalışabiliriz ancak aşağılayarak bir baskı, bir dayatma ile değil.

Yoksa baskı ve dayatma her zaman için ters tepki vererek bir silah olarak karşımıza geçer.

tarihinde Serare tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Evrensel bir ahlak yasası var ancak bu yasa her şeyi kapsamaz en temel kuralları kapsar.Cinayet,hırsızlık,yalan söylemek örneğin bunlar hiçbir toplumda hoş karşılanmaz.

spartalılarda hoş karşılanırdı.

Mal çalmak değil, malını çaldırmak suç sayılırdı, dayak atmak değil dayak yemek suçtu. Felsefe hocamız söylemişti lisedeki aklımdadır hep.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...