Jump to content

Salih'in Devesi


Recommended Posts

Salih peygamberin Semud kavmine gönderilişi ve kavmini bir deve vasıtasıyla imtihan edişini anlatmadan önce Salih peygamberin bu imtihanının Kuran’da kaç kez anıldığına bakalım. Bu olay Kuran’da altı ayrı surede tam altı kez anlatılır. Bu sureler: Araf, Şuara, Hud, İsra, Kamer ve Şems sureleridir. Malumunuz olduğu üzere Kuran’ın yazılışı 22-23 yıl sürmüştü, belki de bu süre içinde Muhammed Salih’i ve mucize devesini anlattığını umutup tekrar tekrar anlatmıştır yoksa böyle bir şeyin neden altı kez anlatıldığını başka türlü açıklamaya çalışmak ancak aklını cebine koyup Kuran’daki bir mantık dışılığa kılıf uydurmadır.

Bakalım şimdi şu Salih’in mucize devesi Araf suresinde nasıl geçiyor:

• Semud (toplumuna da) kardeşleri Salih'i (gönderdik. Salih:) "Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. Size Rabbinizden apaçık bir belge (mucize) gelmiştir: Allah'ın bu dişi devesi size bir belgedir; onu salıverin de Allah'ın arzında otlasın, ona bir kötülükle dokunmayın, sonra sizi acı bir azab yakalar" dedi. (73)

• "(Allah'ın) Ad (kavminden) sonra sizi halifeler kıldığını ve sizi yeryüzünde (güç ve servetle) yerleştirdiğini hatırlayın. Ki onun düzlüklerinde köşkler kuruyor, dağlardan evler yontuyordunuz. Şu halde Allah'ın nimetlerini hatırlayın, yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın." (74)

• Kavminin önde gelenlerinden büyüklük taslayanlar (müstekbirler), içlerinden iman edip de onlarca zayıf bırakılanlara (müstaz'aflara) dediler ki: "Salih'in gerçekten Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz?" Onlar: "Biz gerçekten onunla gönderilene inananlarız." dediler. (75)

• Büyüklük taslayanlar (müstekbirler de şöyle) dedi: "Biz de, gerçekten sizin inandığınızı tanımayanlarız." (76)

• Böylelikle dişi deveyi öldürdüler ve Rablerinin emrine karşı çıkıp (Salih'e de şöyle) dediler: "Ey Salih, eğer gerçekten gönderilenlerden (bir peygamber) isen, vaadettiğin şeyi getir, bakalım." (77)

• Bunun üzerine onları dayanılmaz bir sarsıntı tuttu da kendi yurtlarında diz üstü çöke kaldılar. (78)

• O da onlardan yüz çevirdi ve (şöyle) dedi: "Ey kavmim, andolsun size Rabbimin risaletini tebliğ ettim ve size öğüt verdim. Ama siz, öğüt verenleri sevmiyorsunuz." (79)

Diğer surelerde de olay ancak bu kadar anlatılır. Şimdi Kuran her ne kadar apaçık bir kitap olduğu çeşitli defalar vurgulanmış olsa da bu ayetlere bakıp olayı tam olarak anlamak mümkün değil. Mesela deve neden bir mucizedir deve her yerde görülebilen bir hayvanken bu olaydaki devenin mucize oluşu nerden kaynaklanır? Buna Kuran’da bir cevap bulamayız. Bu yüzden Araf suresini anlamak için İbn Kesîr’in tefsirine bakmak lazımdır. Tefsir bildiğiniz gibi hadislere dayanarak yapılmaktadır. Ve İbn Kesîr’in tefsiri okununca bu sure anlaşılır olmaktadır.

İbn Kesîr’in tefsirine göre kavmi Salih’ten kendilerine bir mucize göstermesini isterler. İstedikleri mucize de şudur, bir kayayı gösterirler işte bu kayadan karnı aç ve on aylık gebe bir deve çıkarsa sana inanırız, derler. İşin tuhaflığına bakın, istenen mucizeye bakın; mucize istesem ne bileyim bir hayvanı konuştur derim, gökten taş yağdır derim, ağzından alev çıkar derim ama kırk yıl düşünsem kayanın içinden deve çıkar demek aklıma gelmez. Ayrıca neden deve gebe olacak onu da anlamış değiliz. Her neyse devam edelim. Salih kalkıp namaz kılıyor, dua ediyor sonra da kaya hareket etmeye başlıyor ve yarılıyor kayanın içinden on aylık hamile bir deve çıkıyor. Deve daha sonra yavrusunu doğuruyor bir gün deve bu kavmin kuyusundan su içiyor bir gün de Semud kavmi o kuyudan faydalanıyordu. Devenin kuyudan su içtiği gün semudlular deveyi sağıp devenin sütünü içiyorlardı. Bir gün kuyuyu bir gün deveye verip bir gün kendileri kullanmak yerine her gün kuyuyu kullanmak için deveyi boğazlamaya karar veriyorlar. Ve bir gün Semud kavminden dokuz kişi devenin sudan dönüşünü bekliyorlar ve sonra da deve görününce saldırıp onu boğazlıyorlar. Yavrusu kaçıyor fakat peşine düşüp annesiyle birlikte onu da boğazlıyorlar. Salih deveyi boğazladıklarını görünce ağlıyor ve “Yurdunuzda üç gün daha kalın…” diyor. Deveyi öldürdükten sonraki ilk gün tüm Semud kavminin yüzleri sapsarı oluyor; ikinci gün yüzleri kıpkırmızı olur; üçüncü gün ise yüzleri kararıyor; dördüncü gün “Güneş doğdu ve gökten üzerlerine bir sayha, altlarından da şiddetli bir sarsıntı geldi. Canları çıktı ve bir saat içinde hepsi helak oldu.”

Her şeyden önce kayanın yarılıp içinden deve çıkması bir saçmalık, suratlarının üç gün boyunca Almanya bayrağının renklerine bürünmesi (sarı, kırmızı, siyah) ayrı bir zırvalık en az bunlar kadar saçma olansa kayanın içinden deve çıkaran adamı dinlemeyip hiç korkmadan deveyi öldürebilmeleri. Bir masal kitabı için bile bu kadar saçmalık fazla günümüzden 14 asır evvel çölde yaşayan cahil insanlar Kuran için “eskilerin masalları” diyor. Bu Kuran’da bile geçer:

ENFAL SURESİ : 31 Ayetlerimiz onlara okunduğunda şöyle derler: "Tamam, işittik. İstersek bunun gibisini elbette ki söyleriz; öncekilerin masallarından başka şey değil ki bu!"

KALEM SURESİ : 15 Ayetlerimiz ona okunduğunda şöyle der: "Daha öncekilerin masalları!"

Yazık ki 14 asır önce sağlıklı bir beynin düşünebildiğini din afyonu yemiş 21. yüzyıl beyni idrak edemiyor ve Kuran denen masal kitabına iman ediyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eskilerin masalları o kadar çok ki.. İnsanları uyutmak için her türlü dümeni kullanmışlar. İşte 'peygamber' abilerin yarattığı mucizelerden bir demet. Tabii, yerseniz..

Davut'un Mucizeleri:

1-Allah mucize olarak dağları, taşları, kuşları onun emrine vermiş.

2-Yanık sesiyle Zebur’u okumaya başlayınca, kuşlar havadan ağaçlara iner, hep birlikte, okunan Zebur’u tekrar ederlermiş.

3-Allah, O’na demiri ateşe sokmadan ve dövmeden istediği sekli verebilme mucizesi vermiş.

3-Yırtıcı hayvanlar, Davut’un huzuruna gelip, ona tam bir bağlılıkla hizmet ederlermiş.

Elyesa'nın Mucizeleri:

1-Eriha şehri ahalisinin içme suları acılaşınca. Bunu duyan Elyesa acılaşan suyun içine bir parça tuz atıp, ''Tatlı ol!'' deyince, su tatlı ve lezzetli olmuş.

2-Borçlu ve dul bir kadın, Elyesa'ya gelip, fakirliginden şikâyetçi olmuştu. ''Evinde neyin var?'' deyince, kadın; ''Bir kaşık kadar yağım var.'' dedi. Elyesa, kadına; ''Git, o yağı bir kab içine koy.'' demiş. Kadın da gidip yağı bir kabin içine koymuş. Elyesa mucizesiyle o yağ o kadar artmış ki, pek çok kap yağ ile dolmuş. Fakir kadın bundan borçlarını ödediği gibi, zengin bile olmuş.

Eyyub'un Mucizeleri:

1-Eyyûb ayağını yere vurmuş... Biri sıcak, biri soğuk, iki pınar fışkırmış. Sıcak sudan yıkanınca bedenindeki, soğuk sudan içince içindeki hastalıklardan kurtulmuş. Kuvveti geri gelmiş. Taze bir genç olmuş. Elinden alınmış olan mallarını Allah geri iade etmiş. Çok sayıda çocuğu olmuş, hatta ölmüş olan oğulları dirilmiş.

2.Eyyûb'un duası bereketi ile koyunların yünleri ibrişim olurmuş.

3.Eyyûb, kavminin hakimini imana davet ettiği zaman o da; " Evimdeki direklerin kalkarak havada durmasını senden mucize olarak isterim." demiş. Eyyûb dua etmiş ve sonunda evin direkleri düşmüş ve ev havada kalmış.

4. Eyyûb'un duasıyla çöldeki seraplar ve dumanlar su olurmuş.

Hızır’ın Mucizeleri:

1-Hızır, otsuz kuru bir yerde oturduğunda, o yer birdenbire yemyeşil olurmuş.

2-Öldükten sonra bile ruhu insan seklinde gözüküp, gariplere yardım edermiş.

Hud'un Mucizeleri:

1-İnanmayanlar, Hud'a: ''Rüzgarı istediğin tarafa çevir!'' demişler. Huda dua etmiş Allah da O'na; ''Ne tarafa istersen elinle işaret et!'' demiş. O da eliyle işaret edince, rüzgâr istediği istikamette esmeye başlamış.

2-Büyük kayaların toprak olmasını istemişler. Hud’un duası ile bu da olmuş.

3-Bu mucizeleri gördükleri hâlde hala inanmayan ahali, koyunların yünlerinin de ipek olmasını istemişler. Huda yine dua etmiş, koyunların yünü ipek hâline gelmiş.

İbrahim’in Mucizeleri:

1-İbrahim’in vücuduna ateş tesir etmezmiş. Nemrut onu ateşe attığında Allah; "Ey ateş! İbrahim üzerine serin ve selâmet ol!" buyurunca ateş onu yakmamış.

2-Cansız olan, parça parça edilmiş ve parçaları ayrı ayrı yerlere konmuş olan dört kus, İbrahim’in çağırması üzerine yeniden dirilmişler.

3-İbrahim’in mucizesi ile taslar kömür gibi yanmıştır.

4-Bazen yırtıcı ve yabani hayvanlar İbrâhim`le birlikte giderler ve dile gelerek gayet açık bir şekilde onunla konuşurlarmış. Bir defasında, hanimi Haber ve oğlu İsmail’le görüşmek ve onları ziyaret etmek için Mekke'ye gitmiş. Sam'a geri dönüsünde birçok yabânî hayvan, İbrâhim`le beraber yürüyüp, onunla açıkça konuşmuşlar.

5-İbrahim duvarların ve dağların arkasını da görürmüş. Bu mucizesi Mısır’a gittiğinde karisi Sara’yı, Firavun`a "Kardeşimdir" diye tanıtınca Firavun, Sara’yı sarayına almış, İbrahim dışardan içeriyi seyretmiş. Sarayın duvarları ona cam gibi olmuş ve gözünden perde kaldırılmış. Böylece Sara’ya el uzatmaya kalkışan Firavun'un ellerinin kuruyup, ayaklarının tutmayarak yere yıkılmış.

6-İbrahim’in bastığı tasın üzerinden ağaç bitip yeşermiş.

7İbrahim`in oturduğu yerden güzel kokular yayılırmış. Ayrılsa bile, senelerce güzel kokusu oradan çıkmazmış.

İsa'nın Dokuz Mucizesi:

1. Beşikteyken konuşmuş.

2.Ölüleri diriltirmiş. Hatta bir iki değil, tam dört ölüyü diriltmiş.

3.Anadan dogma kör olanları sağlamlar gibi gördürür, bir cilt hastalığı olan baras hastaligini iyi edermis. Eliyle hastaya dokungugunda iyi oluverirmis.

4.Kavminin yedikleri veya yemek üzere sakladiklari seyleri bilirmis

5.Camurdan kus yapip üzerine üfleyince, canlanip ucarmis.

6.Îsâ ellerini kaldirip duâ edince, ekmegi ve eti bulunan bir sofra inmis havadan.

7.Îsâ uykudayken yaninda her konusulani ve yapilani bilirmis.

8.Ne zaman istese ellerini göge kaldirip duâ edince o anda yemek ve meyveler önüne gelirmis.

9.Îsâ, Yahûdîler`den uzak oldugu hâlde sözlerini ve gizli hallerini bilirmis.

İshak`in Mucizeleri:

1.Hayvanlar açik bir dille O´nun peygamberligine sehâdet ederlermis.

2.Dua etmesi üzerine koca dag yürümeye baslamis

3.Ishâk esegine binip bir daga çikmak isteyince esegin ön ayaklari kisalir, arka ayaklari uzarmis. Dagdan asagi inerken de tersi olurmuş.

4. Ishâk duâ bereketiyle ölmüş hayvanlari diriltirmis.

5.Elini, sırtına koyduğu bir koyun, hemen kuzulaşmış daha sonra ara arda dokuz defa yavrulamış.

İsmail’in Mucizeleri:

1-Dikenli ağaçlardan çeşitli meyveler bitirmiş.

2-Cürhümileri imana davet ettiği zaman, onlar kısır koyundan süt çıkarmasını istemişler. O da elini koyunun sırtına koyarak; ''Beni peygamber olarak gönderen Allaha tealinin ismi ile...'' dediği anda koyunun memelerinden süt akmaya başlamış.

3-İsmail`in duası bereketiyle koyunların yünleri ipek olmuş, üstelik sayıları da çoğalmış.

4-Kendisine misafir gelen iki yüz Yemenliye ikram edecek bir şey bulamayınca çok mahçup olmuş. O anda dua etmiş ve yanındaki kumlar un olmuş.

Lut`un Mucizeleri:

1-Bulutsuz yağmur yağdırmış. Göğe işaret edince yağmur yağmaya başlamış.

2-Duası bereketiyle otsuz bir dağda ot bitmiş.

3-Taslar, çakıllar ve kum taneleri, Lut ile konuşmuşlar.

4-Kavmi, ona eziyet vermek için üzerine ufak taslar atarmış. Allah`ın koruması ile hiçbiri ona dokunmazmış.

5-Üzerine yattığı taşlar döşek gibi yumuşak olurmuş.

6-Lut, çok uzak yerlerde olan şeyleri görüp haber verirmiş.

Zekeriya`nın Mucizeleri:

1-Kalemleri, kendi kendine Tevrat’ı yazarmış.

2-Zekeriya, Meryem'i terbiyesi altına aldığı vakit, yazılması lâzım gelen kefaletnameyi, kalemsiz, hokkasız yazmışlar.

3-Zekeriyâ`nın diviti (kalemi) su üstünde kalırmış, suya batmazmış.

4-Ağaçlar, Zekeriya`yla konuşurlarmış.

5-Zekeriya su üzerinde yürür ve ayakları ıslanmazmış. Kendisi için suda yürümekle, karada yürümek arasında fark yokmuş.

6-Zekeriya`dan mucize istendiğinde yakınındaki ağaçlara eliyle işaret etmiş, hemen ağaçlar, köklerinden kopup, önlerine gelip kalırlarmış.

Yusuf'un Mucizeleri:

1-Yusuf’un konuşması pek şirin, çok tatlı olduğu için, herkesin kalbi ona meyledermiş.

2-Yusuf’un yüzü güneş gibi nurluymuş. Hatta bir kimse yüzüne bakmak istese, hemen gözlerini çevirmeye mecbur olurmuş. Bu nurun tesiriyle, yani başkasına sirayetiyle huzuruna getirilen körlerin hemen gözleri görmeye baslarmış.

3-Yusuf, ağaç yapraklarını en pahalı kumaşa çevirirmiş.

Yuşa`nın Mucizeleri:

1-Yuşa Ürdün Nehri`ni ikiye bölmüş.

2-Bir şehri fethetmeye gittiğinde duasıyla o kentin kale duvarları kendiliğinden yıkılırmış.

3-Yuşa, Kudüs şehrini fethetmek için savaştayken bir cuma günü aksam üzeri güneş batarken, günesin bir müddet daha batmaması için Allah'a yalvarmış: ''Ey Allah’ım! Güneşi geri al!'' diye. Allah da O´nu kırmamış ve batmak üzere olan güneşi yükseltmiş. Bir müddet daha gündüz devam edip Kudüs fethedildikten sonra batmış.

Yunus`un Mucizeleri:

1-Yunus balığın karnında üç, yedi veya kırk gün yasamış.

2-Yunus`un duası bereketiyle bulutlardan ateş çıkarmış.

3-Yunus`un duasıyla dağdan su çıkarmış.

4-Yunus peygamberliğini kanıtlamak için insanlara dağî işaret etmiş. Dağdan çıkan bir kocaman kertenkele dile gelerek; ''Ey insanlar! Biliniz ki, Yunus Hak peygamberdir. Sizi Cennet'e, Rabbinizin mağfiretine devam ediyor.'' diye konuşmaya başlamış.

5-Yunus elini kapının halkasına koymuş, demir halka altın olmuş.

6-Yunus odun olmadığı halde su üstünde ateş yakmış.

7-Yunus güzel sesli olduğundan, tatlı sesli vahşi ve yırtıcı hayvanlara da tesir eder, onu dinlemek için etrafında toplanırlarmış.

Yakub`un Mucizeleri:

1-Duasıyla istediği koyunun karnından dört kuzu doğurtmuş.

2-Sesi sürekli olup, üç konaklık yerden bile duyulurmuş. Düşman askerine bağırdığı zaman korkularından kaçarlarmış.

3-Yakup’un attığı şey, 360 km uzağa kadar gidermiş...

4-Yakup`un duasıyla büyük ve küçük dağlar yerlerinden kalkarlarmış.

5-Kenan ahalisini imana davet ettiği vakit, oturdukları yerlerde bulunan dağlık ve taslık yerlerin, bütün tepe ve tasların toprak olmasını teklif etmişler, Yakubi dua edince her yer toprak olmuş.

Yahya`nın Mucizeleri:

1-Birinci Herod'un emri üzerine askerler, Yahyâ`yı öldürmek için arıyorlarmış. Bu haberi duyan Yahya onlardan kaçıyormuş. Bu sırada bir kaya dile gelmiş: ''Ey Allahın peygamberi! Bana gel!'' Yahyâ kayaya yaklaştığı zaman içinin kovan gibi oyulmuş olduğunu görmüş. O tasin içine girmis. Yahya´nın peşindeki kâfirler o kayaya yaklaştıkları zaman, o kayadan kâfirlerin üzerine oklar atılmaya başlanmış. Bu durumu gören kâfirler geriye dönüp kaçmışlar.

2-Yahya, peygamber olarak görevlendirilip Sam'a geldikten sonra insanlar ona; ''Gerçekten peygambersen, bize gündüz gözü ile yıldız göster'' demişler. İnsanların bu isteği üzerine Yahya dua edince günesin çevresindeki yıldızlar görünmeye başlanmış.

Süleyman`ın Mucizeleri:

1-Rüzgârlar O´nun emri altındaymış.

2-Süleyman denizi geçmek istediği zaman, suyu çekilerek yol açılır, geçtikten sonra yine kapanırmış.

3-Bütün cinler O´nun emrindelermiş. Ne zaman istese, kendisine, büyük büyük köskler, sûretler, çanaklar, sabit çömlekler, tencereler yaparlarmis.

4-Süleyman`ın bir mührü varmış. Üzerinde ise-i azam duası yazılıymış. O dua ile her istediği kolay olurmuş.

5- Karıncalara varıncaya kadar her hayvanın sesini işitir, dillerini anlarmış.

6-Nereye gitmek istese, rüzgâr emrinde olduğundan, tahtını kaldırır, tahtını beraberinde götürürmüş.

7-Cinler vasıtasıyla denizdeki incileri, cevherleri yerde bulunan defineleri bilirmiş. Allah`in, O`na bildirmediği bir şey yokmuş.

8-Neml Vadisinde, kaldığı sırada o dağîn yeşillik, çimenlik olması için, ellerine biraz su alıp, avucuyla o dağa serpmiş, derhâl dağîn üzeri çayırlık çimenlik oluvermiş.

9-Süleyman bir yere gittiği vakit, beraberinde duvarlar da gidermiş.

Şuayb`ın Mucizeleri:

1-Şuayb`ın yaptığı dua neticesinde, koyunlardan doğmuş siyah kuzuların hepsi beyaz olmuş.

2-Şuayb`ın yaptığı dua sonunda taslar toprak olmuş. Şöyle ki: Medyen kasabası dağlık, taslık bir yer olduğundan: ''Hak peygamber isen, dua et, su dağlar kalkıp, yerimiz geniş olsun.'' diye teklif etmişlermiş. Şuayb dua edince, Allah, duasını kabul edip, elini o dağ ve taslar üzerine koy, diye emreylemiş. Elini koyunca hepsi toprak oluvermiş.

3-Şuayb`ın duası bereketiyle Medyen'de bazı taslar koyun olmuşmuş.

4-Şuayb, bir yerin taşları etrafında dönünce, o taşlar hemen bakır olup, ahali bununla pek zengin olmuş.

5- Şuayb'ın duası bereketiyle kum tepeleri yerinden kalkmıştır.

6- Şuayb, bir dağa çıkmak istediği zaman, dağ âdeta devenin oturup kalktığı gibi, Şuayb çıkıncaya kadar küçülür, çıktıktan sonra evvelki hâli gibi büyük bir dağ olurmuş.

Salih`in Mucizeleri:

1-Kayadan deve çıkartmış.

2-Salih dua edince hamt denilen meyvesiz ağaçlardan çeşit meyveler olmuş bir anda.

3-Salih`in duası bereketiyle büyük taştan su çıkmış.

4-Salih`in çadırına ateş tesir etmemiş. Şöyle ki, kavmi koyuncu idi. Senenin bazı aylarını sahralarda, yaylalarda çadır kurarak geçirirlerdi. İman etmeyenlerden biri, gizlice Salih aleyhisselâmin çadırını ateşe verince, çadır yanmaya başlamış. Bunun üzerine kavminden kâfir olanlar; ''Hak peygamber isen, çadırındaki yangını söndür!'' diye alay etmeye, eğlenmeye başlamışlar. Salih, yangının sönmesi için dua edince, kendi çadırı kurtulup, ateş kâfirlerin çadırlarına geçmiş ve hiçbir çadır kalmayıp, içindeki eşyalarla beraber, yanıp kül olmuş.

Nuh`un Mucizeleri:

1-Nuh bir beldede bulunan bütün tasları birden toprak yapmış. Bunun üzerine on iki kişi iman etmiş.

2-Uzakta bulunan ve gözle görülemeyecek şeyleri görüp haber verirmiş.

3-Susuz yerlerden su çıkarırmış.

4-İşaretiyle ağaçlar kökünden sökülüp başka yere geçermiş.

5-Duasıyla kuru ağaçlar hemen meyve verirmiş.

6-Duasıyla bulutsuz olarak yağmur yağarmış.

7-Kum, toprak, kil gibi şeyler, onun duasıyla yiyecek maddeleri hâline gelirmiş. 8-İman ederek gemisine girip tufandan kurtulan insanlar çok az olmasına rağmen, onun duasıyla çok kısa zamanda çoğalarak artmışlar.

9-Eliyle yere diktiği bir ağaç fidanı o anda çeşitli renklerde meyve verirmiş.

Musa`nın Mucizeleri:

1-Asası ejderha (büyük yılan) olurmuş.

2-Sağ elini koynuna sokup çıkarınca, güneş gibi parlarmış. Bu nuru gören düşmanları kaçışırlarmış.

3-Kavmiyle Kızıldeniz’in kenarına gelince asasını vurup denizde yol açmış.

4-Tih sahrasında kavminin susuz kalıp, su istemeleri üzerine asasını bir tasa vurup Beni İsrail’in kabileleri adedince, on iki pınar akitmiş.

5-Firavun ve Kipti kavmi İsrailoğullarına zulüm ettiği ve Musa`ya inanmayıp isyan ettiklerinde, Allah, Musa’ya tufan mucizesini vermiş. Çok şiddetli yağmur yağmış. Öyle bir karanlık ve fırtına olmuş ki, kimse evinden dışarı çıkamamış. Ayın ve güneşin ışığı görünmez olmuş... Kıbtilerin evlerini su basmış. Ayakta durur olmuşlar. Su boğazlarına kadar yükselmiş. İsrâiloğullarının evlerine ise bir damla su girmemiş. Firavun ve Kıbti kavmi, bu belanın kaldırılmasını ve iman edeceklerini söylemişler. Musa kaldırmış fakat yine iman etmemişler ve başka belâlara duçar olmuşlar.

6-Kıbti kavminin ekinlerini, meyvelerini ve giydikleri elbiselerini, evlerinin tavanlarını yiyen çekirge sürülerinin istilâsına uğramaları mucizesi. Bu çekirgeler İsrâiloğullarına hiç dokunmayıp, Firavun'un kavmi Kıbtilere musallat olurlarmış.

7-Kumnel yani bit ve ekin böceği denen haşaratın Musa`nın mucizesi olarak Kıbti kavmine musallat olmuş.

8- Kurbağa mucizesi, Kıbti kavmi her belâya tutuldukça, belâ kaldırıldığında iman edeceklerini söylemelerine rağmen, sözlerinden vazgeçmeleri üzerine üst üstüne belâya tutulmuşlar. Kurbağaların istilasına uğramaları da şiddetli belâlardan biridir. Kurbağalar, yiyeceklerine, içeceklerine düşer, kalırlarmış. Bir söz söylemek isteseler ağızlarını açarken birkaç küçük kurbağa ağızlarından midelerine girerlermiş. Geceleri üzerinde toplanan kurbağaların seslerinden uyuyamazlarmış. Firavun, bu belâ kaldırıldığı takdirde, iman edeceğini söylemesine rağmen, belâ kalkınca yine iman etmemiş.

9-Kan belası. Mısır’da bulunan bütün sular, Kıbtilerin kaplarına doldurulurken kan halini alırmış. Böylece susuzluktan çaresiz kalmışlarmış. İsrâiloğullarına ise böyle bir şey olmazmış.

10-İsrâiloğullarından biri öldürüldüğü vakit kimin öldürdüğü bilinemeyince, Musa`nın duası ile ölü dirilip, kendisini öldüreni söylemiş.

11-Musa kavmiyle Tih çölüne geldiği zaman, kavminin yiyeceği kalmadığı için, Musa`ya gelerek çoluk-çocuğumuzla açlığa dayanamıyoruz, dediklerinde Musa dua etmiş. Kudret helvası ve bıldırcın kebabı inmiş havadan. Her ne zaman isteseler önlerinde hazır olurmuş.

12-Musa`nın duası ile kuraklıktan kavrulup kuruyan ekinler, otlaklar ve meyveler eski hâlini alırmış.

13-Mûsâ Tih sahrasında bulunan İsrâiloğullarının durumunu merak edince bir kurt gelip onların durumunun nasıl olduğunu Musa`ya söylemiş.

14-Musa’nın duasıyla sarıdikenler altın olurmuş.

15-Yolculukta Musa'ya uzun mesafeler kısalır, kısa zamanda çok uzak yollar kat edermiş.

Ve Muhammed´in Mucizeleri:

1-Gökteki Ay´i ikiye bölmüş iki parça da Hira Dağı`nın iki yanına düşmüş.

2-Eşek-katır arası cennetten gelen bir hayvanla bir gecede Mekke´den Kudüs`e gitmiş, ayni gece bir merdivenle yedi kat göğe cıkmış, oradan kendisine verilen bir uçan döşekle Allah`in yanına gitmiş ve aynı gece Mekke'ye geri dönmüş.

3-Tükürükle ağrıyan gözleri iyileştirirmiş.

4-Muhammed tuvalete dışarıya çıktığında ona dulda olsunlar diye ağaçlar da onunla birlikte yürürmüş.

5-Uzun zamandır camide bulunan bir kütük onu camiden dışarı çıkaracaklarında, Muhammed´den ayrılmak istemeyen kütük inleyerek ağlamaya başlamış.

6-Hubeydiye`de, susayan Müslümanların susuzluğunu gidermek için on parmağı on çeşme olmuş.

7-Duasıyla yiyecekler çoğalırmış

8-Peygamberin bir düşmanı ölünce toprak onu kabul etmemiş, üç kere dışarıya fırlatmış.

9-Gelecekte ne olacağını bilirmiş.

10-Kırk erkeğin cinsel gücü varmış.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Guzel bir konu olmus. Masal okur gibi okudum. eglenceliydi.

tanri bana bir mucize iste yapayim diyecek, bende kayayi deve yap diyecem :)

hadi yapti diyelim, sonrada gidip o deveyi kesecem :)

hadi kestim diyelim, tanrida beni direk oldurmek yerine, piskopata baglayip renkten renge sokacak, sonra oldurecek.

Bunlara gercektende inanan birilerinin oldugunu dusununce

Aziz Nesinin %60 orani cok iyimser.

Aslinda bu kadar insanin inanma sebebi bu masalin basit olmasi. kayayi deve yap, sonra kuyudan sirayla su ic, sonrada renkten renge gir... basit..

La Fonten masallari gibi karmasik ve daha yaratici olsaydi kurandaki hikayeler, herkesin akli almayacakti bu yuzden inanan sayisi daha az olacakti. muhammed mumkun oldugunca basit tutmuski en salak adam bile kafasinda canlandirabilsin.

Harry Potter i kac musluman anlayabilir. %10-20. Kutsal kitaplarindaki en basit ayetleri bile anlayamiyorlar. Orada bir ayette yorungelerden bahsediyor. O ayette yorungelerden bahsettigini anlamak icin tam 700 sene Galileoyu bekliyolar :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kur’an, Hz. Salih’in kavmine, serlevhası “Allah’ın devesine dokunmayın!” olan bir çağrı yaptığını anlatır.

“Allah’ın devesi” (nagâtallah) tabirini bir kenara yazın…

Kur’an’da Hz. Salih’i, 7 yerde geçen bu dişi deve (nâgat) örneği vesilesi ile tanırız. Başka bir yerde bahsedilmez.

Peki, bir peygamberin kavmine yönelik olarak “Allah’ın devesine dokunmayın!” demesi ne anlama gelmektedir?

***

Çocukluğumuzdan beri vaizlerden bol bol duyduğumuza göre burada “kayadan çıkan deve” mucizesi anlatılmaktadır. Hz. Salih inkarcıların mucize talebi üzerine, Allah’ın izni ile kayadan bir dişi deve çıkarmış ve peygamber olduğunu bu yolla ispatlamıştır. İnkarcıların bunu inkar etmesi sonucu Allah da Semud kavmini helak etmiştir…

Bu anlatının, Hz. Salih üzerine geliştirilen bir “menkıbe” olmaktan başka bir anlamı bulunmuyor. Ne Kur’an’dan, ne de Hz. Peygamber’den hiçbir dayanağı yoktur.

Bu haliyle bugünün insanına da bir mesaj vermiyor. Çünkü bize örnek olarak sunulan, doğrudan bize hitap eden, gözümüzün önünde olup biten bir olay değildir ki ibret alalım. Olmuş bimiş Allah’ın bir mucizesi işte…

Kaldı ki gözümüzün önünde her gün, her saat, her an nice ayetler var ama bakar-görmez olmuşuz!

Vaizin “mabet diline” alıştırılmışız. Uçan kaçan menkibeler yüzünden verilen evrensel mesajlar olayın geçtiği zamana ve mekana gömülmüş. Sonraki çağlar için verilen muazzam mesajlar mahvolmuş. Eh, bu hale getirilmiş bir “ölü metin” de ancak ölülerin arkasından okunur, üfürülür; yurdum insanı da onu yapıyor…

Kur’an’ı akıp geldiği gerçek tarih, yaşayan hayat ve canlı tabiat mecralarından koparmak dediğimiz şey tam da bu işte.

Bu durumda “ayet-i kerimeler”, abdestsiz dokunulamayan, salavat çekilmeden okunamayan ve artık bugünün dünyasında karşılığı olmayan birer “tören ve ayin metni” haline gelmiş oluyor.

Oysa biz “Yaşayan Kur’an’a” inanıyoruz.

“Bu kızlar hangi suçundan dolayı öldürüldü?” feryadının, hafızların ezberinden vaizlerin kürsülerine yankılanıp durduğu mabet duvarlarında değil; şehrin arka sokaklarında, karanlık gecelerin dumanlı, puslu mekanlarında, nataşa pazarlarında, organ mafyasında, okul önlerinde vs. yaşadığına inanıyoruz.

Kur’an’da, ele alınan kişi ve olayların mekanı, zamanı ve aktörleri değişmek suretiyle halen devam ettiğine, mesajlarının bugün de yaşadığına ve çağımız için anlamının olduğuna inanıyoruz. Aksi halde Kur’an’ın evrenselliğinden bahsedemeyiz.

***

“Allah’ın devesine dokunmayın!” çağrısı da öyle…

Peki, bunun bugün için nedir anlamı?

Kur’an’da bu örneğin verildiği yeri topluca okumadan önce kısa bir bilgi; Semudlular, MÖ. birinci binin başlarında Asurluların egemen olduğu bugünkü Irak/Suriye/Orta Arabistan bölgesi civarında Ad kavminden sonra yükselen siyasi ve askeri bir kuvvetti. Kur’an onların yaşadığı yere “taşlık bölge” (el-Hicr) der ve ülkeye hakim dokuz çete/grup (tis’a reht) -illuminati?- olduğundan bahseder (27/48). Öyle ki Semudlular kendi döneminin süper gücü haline gelmişlerdi. Sahipsiz bulduğu her şeyi talan etmeleriyle, saldırganlıklarıyla ve işgalcilikleriyle tanınırlardı…

Ne garip, buralar bugün de saldırı, talan ve işgal altında!

Şimdi, aşağıdaki pasajda yer alan ayetleri okurken, lütfen olayın zamanını, mekanını ve aktörlerini, bugünün zamanı, mekanı ve aktörleriyle zihninizde yer değiştirerek okuyun…

“Semûd halkına da kardeşleri Salih demişti ki: “Ey halkım! Allah için çalışın, O’na ibadet edin. Sizin O’ndan başka tanrınız yoktur. Rabbinizden size apaçık sözlü uyarı geldi: Bir gösterge olarak Allah’ın şu dişi devesi… Bırakın Allah’ın arzında otlansın. Ona dokunmayın; can yakıcı bir afete maruz kalabilirsiniz. Hiç değilse Âd kavminin ardından nasıl hızla geliştiğinizi, yeryüzüne nasıl kök saldığınızı düşünün. Yazları sayfiyelerde kışları köşklerde yaşıyorsunuz. Artık Allah’ın nimetlerini düşünün de yeryüzünü talan etmeyin. Halkının büyüklük taslayan ileri gelenleri, ezilen mü’minlere dediler ki: “Siz Salih’in Allah’ın peygamberi olduğunu kabul ediyor musunuz? Onlar da “Elbette, getirdiği şeylere inananlardanız.” dediler. Büyüklük taslayanlar dediler ki: “Biz de siz neye inanıyorsanız onları reddediyoruz.” Derken Rablerinin emrini hiçe sayarak o dişi deveyi alçakça öldürdüler. Dahası “Ey Salih! Eğer gerçekten peygambersen şu diline doladığın afet gelsin bakalım” dediler. Çok geçmeden ansızın gelen şiddetli bir deprem ile sarsıldılar; kendi kâşanelerinde yüzükoyun serildiler. Salih o vakit onlardan yüz çevirmiş ve şöyle demişti: “Ey halkım! Gerçek şu ki ben size Rabbimin mesajlarını ilettim ve size nasihat ettim; fakat siz nasihat edenleri sevmiyorsunuz.” (A’raf; 5/73-79)

***

Görüldüğü gibi verilen mesajda “Allah’ın devesi” (nagatallah) tabiri, hemen sonraki cümlede “Allah’ın arzı/yeryüzü” (arzillah) tabiri ile adeta tefsir ediliyor.

Ve (bugün için) denmek isteniyor ki: “Siz sahipsiz bulduğu her şeyi talan eden, siyasi ve askeri gücüne güvenerek, yeryüzünde hiç kimsenin size karşı koyamayacağını sanan, despotik, saldırgan ve işgalci bir güçsünüz. Sahipsiz ve savunmasız bulduğunuz ülkelerin yer altı ve yerüstü kaynaklarına; petrollerine, doğalgaz yataklarına büyük bir iştah ve ihtirasla saldırıyorsunuz. Bunun için ülkeler işgal ediyor, dünya savaşları çıkarıyorsunuz. İşgal ettiğiniz sahipsiz ülkelerin kimsesiz çocuklarını toplayıp götürüyor, fuhuş mafyasında kullanıyor, organlarını satıyor, insan ticareti yapıyor, kâşanelerinizde köle ve hizmetçi olarak, fabrikalarınızda da ucuz işçi olarak çalıştırıyorsunuz…

Size bu işlerden vazgeçtiğinizin göstergesi/işareti olması için son çağrı; işte şu Allah’ın devesi… Allah’ın arzına salıyorum. Ona “nasıl olsa sahibi yok, kimsesiz” diye sakın saldırmayın. Sahipsiz ve kimsesiz olsa da hakkına riayet edin, ona saygı gösterin. Bırakın Allah’ın arzında otlasın. Kendi develerinizle sırayla aynı sudan içsin…

Unutmayın ki yeryüzünde sahipsiz ve kimsesiz sandığınız her ne şey varsa işte o Allah’ın devesi (nagâtallah) tır; hava, su, petrol, doğalgaz, ağaçlar, bitkiler, ormanlar, çevre, kimsesiz çocuklar, garipler, ihtiyarlar, zayıflar, güçsüzler…

Bunlara dokunmayın, ele geçirmeye çalışmayın, köleleştirmeyin, sömürgeleştirmeyin, saldırmayın, talan etmeyin, küstahlaşmayın, hakkınıza razı olun…

Kimsesiz ve sahipsiz otlanan şu “Allah’ın devesi” işte bunun işareti olacak. Bakalım aynı şeyleri hala yapıyor musunuz, yoksa vaz mı geçiyorsunuz…”

***

Malum, Hz. Salih bu çerçevede ısrarla mesajlar vermesine rağmen, o azgın ve saldırgan gurüh kulak asmadı. İnadına “Allah’ın devesini” küstahça kesip öldürdüler. “Bu Salih de kim oluyormuş, ne diyor bu adam, hem Allah da kimmiş” edasında böbürlendikçe böbürlendiler. Bütün dünyayı dize getirdiklerini, kimsenin onlara karşı koyamacağını, süper güç olduklarını, asla yıkılamayacakları söyleyerek burunlarından kıl aldırmadılar…

Ve günlerden bir gün korkunç bir depremle o çok övündükleri kâşanelerinde, korunaklı sayfiyelerinde, saray yavrusu malikhanelerinde yüzükoyun yere serildiler ve bir daha kalkamadılar. Yurtları viran, ülkeleri harap oldu…

İbret almak isteyenler için kalıntıları hala yol kenarlarında duruyor.

Kulak ver ve dinle ey insanoğlu! Tarihin derin sessizliğinden gayrı “onlardan bir ses bir seda işitiyor musun?” (Meryem; 19/98).

***

Demek ki “Allah’ın devesi” örneği vaaz konusu bir menkıbe olsun diye anlatılmıyor. Tarih boyunca çeşitli örnekleri görülmüş, halen görülen ve bundan sonra da görülmeye devam edecek olan, can yakıcı bir insanlık sorununa parmak basıyor; sahipsizler, kimsesizler ve ezilenlere (mustaz’afin) karşı yürütülen her tür talan, işgal ve saldırıya insanlık, vicdan ve adalet adına ses yükseltmek…

Hz. Salih’in dilinden bize ulaşan Allah’ın sesi (kelimullah) bu olmak icap eder. Bugün bu sesi Kur’an’dan ilham alarak biz yükselteceğiz.

Biz; yeni talan, saldırı ve işgallere karşı yeni Salihler…

Kulak ver ve dinle ey vaiz!

Bu ayetleri ölülerin arkasından okuyup üflemeyi bırak. Üzerine ölü toprağı serpilmiş halkına nefha ol, yaşayanlara soluk ver, dirilere üfle, dirilere!

Kulak ver ve dinle ey modern Semud!

“Allah’ın devesine dokunma!”

receb ihsan eliaçık...

tarihinde kirec tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

kuran hz peygamberimiz hz ebubekir ömer osman ali , islam devleti, emevi devleti, abbasi devleti, selçuklu devleti, osmanlı devleti, ve türkiye cumhuriyeti bunların hepsi zincirin bir halkasıdır. bunların hepsi mi yalan. bunlar bir masalın peşinde mi koştular.senin ataların cettin boşu boşuna mı bu dava peşinde koştular . bir tek sen mi haklısın. bir tek senin evrim TEORİN (ISPATLANMAMIŞ DÜŞÜNCE-İDDAA) mi doğru.ALLAH orada insanları deveyle sınamış. insanların açgözlülüğünü kibirlerini gururlarını sınamış. onlarda sizin gibi bir yaratıcının olmadığına inandıkları ve hiç bir cazaya maruz kalmayacaklarını düşündükleri için o deveyi ve yavrusunu öldürmüşlerdir.ama unutma yapılan ve yaptığın herşeyin bir karşılığı vardır.ve onlarda karşılığını almışlardır.onlar.uyarıyı ve uyarıları göz ardı etmişlerdir.

tabi onlarda sizin gibi yaratıcı varsa neden saklanıyor neden görünmüyor gibi fikirlerle hareket ettiklerinden dolayı ve ayrıca yaratıcı herkese görünüyor olsaydı beni,m şu anda bunları buraya yazmanın ne gereği vardı. nasıl ki havanın duygunun hissinin aklının var olduğunu ıspatlayamıyorsan sadece olduğunu kabul ediyorsan ve bana gösteremiyorsan ben de sana yaratıcıyı gösteremem.UNUTMA BU KAİNATIN BU EVRENİN VE DÜNYANIN BİR SAHİBİ VAR buna her ne kadar inanmak istemesende hiç bir şey başıboş değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sizin gibi herşey tesadüfen, kendiliğinden olduya mı inancaz? Asıl salak kim anla artık.

Siziz beyniniz göçmüş cidden :lol:

Tamam kardeş,

Yunus,balığın içinde üç gün yaşadı,

İsa ölüleri diriltti,

Salihin devesi kayadan çıktı,

Muhammed ayı yardı,iki dağa kondu iki parçası

:lol:

Tesadüf dediğin şey olasılık içinde olan şey,bir insan balığın içinde yaşabilir mi ?Bu mu mantıklı olan.

Birde dua ediyor balığın içindeyken inniküntüminezzalimin diye.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sizin gibi herşey tesadüfen, kendiliğinden olduya mı inancaz? Asıl salak kim anla artık.

Bir tanrinin isi gucu birakip, sanki yapacak daha onemli seyler yokmus gibi, sirf bir gurup insani varligina inandirmak icin, kayadan deve cikarmak gibi gerzekce bir mucize yapmasina,

ve hatta bu tanrinin (gelecekte neler olacagini bilmesine ragmen) bu adamlar deveyi kesince sasirmasina, ve onlari hunharca cezalandirmasina..... INANIYORSUN,

Ama Bir mikroorganizmanin 60 milyar yil icinde evrilerek deveye donusmesine INANMIYORSUN.

tarihinde TunBagaTarhan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir tanrinin isi gucu birakip, sanki yapacak daha onemli seyler yokmus gibi, sirf bir gurup insani varligina inandirmak icin, kayadan deve cikarmak gibi gerzekce bir mucize yapmasina,

ve hatta bu tanrinin (gelecekte neler olacagini bilmesine ragmen) bu adamlar deveyi kesince sasirmasina, ve onlari hunharca cezalandirmasina..... INANIYORSUN,

Ama Bir mikroorganizmanin 60 milyar yil icinde evrilerek deveye donusmesine INANMIYORSUN.

Primat çocuğu, neye istersen inan ama sonuçta inan. Hepimiz inanıyoruz sonuçta...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir tanrinin isi gucu birakip, sanki yapacak daha onemli seyler yokmus gibi, sirf bir gurup insani varligina inandirmak icin, kayadan deve cikarmak gibi gerzekce bir mucize yapmasina,

ve hatta bu tanrinin (gelecekte neler olacagini bilmesine ragmen) bu adamlar deveyi kesince sasirmasina, ve onlari hunharca cezalandirmasina..... INANIYORSUN,

Ama Bir mikroorganizmanin 60 milyar yil icinde evrilerek deveye donusmesine INANMIYORSUN.

yoklukta var eden kayadan deve de eder.

60 milyar içinde güzel bir ekosistem güzel bir dünya herşeyi ile uyumlu bir insan woaaw bunu doga yapmıs maddenin köleleri :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
yoklukta var eden kayadan deve de eder.

60 milyar içinde güzel bir ekosistem güzel bir dünya herşeyi ile uyumlu bir insan woaaw bunu doga yapmıs maddenin köleleri :)

Guldurme beni. :) Herseyiyle uyumlu insanmis.

Insan dedigin seyde bir hayvan turu. Tek farki evrim surecinin bir doneminde dogaya aykiri dusunmeye baslamis. Ve o gunden bugune de doganin icine s.cmis.

Ilkel insani bir dusun, diger canlilar gibi doganin dengesi icinde dogmak buyumek ve uremek icin yasayan. Etrafiyla barisik, dengeyi bozmayan. Doga makinasi icinde sadece carklardan biri.

Birde simdiki insana bak, tanrilarin insanina, doganin icine s.icmis, gebertebildigi kadar geberten, yakabildigi kadar yakan, yikabildigi kadar yikan, sisene kadar yiyen. Tanrilarin insani bunlar. Cunki tanrilari demiski dogadaki herseyi sizin icin yarattik.

Her canli dusunur, denizin dibindeki mercanin bile bir dusunme sekli var. Insanin farki dusunmesi degildir, insanin farki dogaya ters dusunmeyi ogrenmesidir. Her canlinin dusunme tarzi doga kurallariyla sinirli iken, insan kendi icin ve sadece kendi icin dusunmeyi ogrenmistir. Durduk yerde kendi icin tanrilar uydurmus, kendi icin silah yapmis, kendi icin kendi insanini oldurmeye baslamis.

herseyi ile uyumlu insan :) Bu forumda bile uyum yokken.. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir tanrinin isi gucu birakip, sanki yapacak daha onemli seyler yokmus gibi, sirf bir gurup insani varligina inandirmak icin, kayadan deve cikarmak gibi gerzekce bir mucize yapmasina,

ve hatta bu tanrinin (gelecekte neler olacagini bilmesine ragmen) bu adamlar deveyi kesince sasirmasina, ve onlari hunharca cezalandirmasina..... INANIYORSUN,

Ama Bir mikroorganizmanin 60 milyar yil icinde evrilerek deveye donusmesine INANMIYORSUN.

doğru 60 milyar yıl içinde evrilerek devenin bir yaratıcı tarafından var edildiğine inanıyorum . aramızdaki farkı bul.kendi ağızından söylüyorsun hem devenin taştan çıkmasına hem de yaratıcı tarafından evrilerek deveye dönüşmesine. ben ikisinede inanıyorum.

deve allah tarafından mucize olarak insanları sınamak için taştan gebe halde çıkartıldı.

devenin 60 milyar yıl evvel yaratıcı tarafından cansız bir atondan yarattıldığına inanıyorum

Link to post
Sitelerde Paylaş
doğru 60 milyar yıl içinde evrilerek devenin bir yaratıcı tarafından var edildiğine inanıyorum . aramızdaki farkı bul.kendi ağızından söylüyorsun hem devenin taştan çıkmasına hem de yaratıcı tarafından evrilerek deveye dönüşmesine. ben ikisinede inanıyorum.

deve allah tarafından mucize olarak insanları sınamak için taştan gebe halde çıkartıldı.

devenin 60 milyar yıl evvel yaratıcı tarafından cansız bir atondan yarattıldığına inanıyorum

sanirim senin kafan karismis. bir devenin 60 milyar yil once mikroorganizmayken evrilerek buguki deve olmasiyla, 60 milyar yil once deve olarak yaratilip bugun yine deve olmasi nasil ayni sey olabilir? nasil ikisine birden inanabilirsin?

once hangi tanridan bahsediyorsun onu soyleki ona gore cevap vereyim. islamin tanrisi allahtan bahsediyorsan. o kendi kitabinda soyluyor, "ol dedim oldu" diye. dunyayi ve insani yoktan var ediyor, ortada bir evrilme yok. deve bugunki deve olarak yaratilmis, islamin hikayesine gore.

Eger baska bir inanisin tanrisindan bahsediyorsan ayri,

tarihinde TunBagaTarhan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 7 years later...

Semud'luların yok olmaması için bu deveyi kutsal sayıp, tapmaları gerekiyordu heralde,Hikayeden çıkarılacak anlam bu.

Neyse esas soru şu..

Allah,maddi cisimlerde veya canlılarda  yoğunlaşabilirmi? Ha bir deve,ha bir kişi,ha bir tapınak,ya da Mekke'de ki siyah bir taşta yoğunlaşırsa bunlarda bir "put " haline gelmez mi?

Mevcut putları yok edip,yeni putlarla yola devam etmek..ilginç..

 

 

tarihinde Tremor tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 9 months later...

Meşhur bir söz vardır Deveye diken insana... diye devam eden. heralde bu söz bu masaldan sonra ortaya çıkmış olmalı masalın geneline bir bakarsan atasözü ile birebir uyum sağlıyor yani sonuçta  sen her gün suyu ben içeyim deve neylesin suyu ona dikeni çok sever ona diken yaraşır tanrı da demiş sen deveye diken yaraşır de ben de sizi şöyle bir depremle yok edeyim ( zaten hep azgınlaşan kavimler genelde depremle yok oluyor bunun sebebini de anlamış değilim) insana .... yaraşır diye sözü tamamlayayım demiş ben öyle yorumladım bu olayı

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...