Jump to content

Borsa ve Finans Piyasalari


Recommended Posts

Mantik,

Daha kapsamli bir yazim nedense uctu,tekrar kabaca ana hatlari ile yaziyorum,

Ornegin 'fundamental analysis' denen ve sirketlere ait bilgileri incelemek yoluyla yatirim araclari arasindan secim yaparak avantaj saglamaya yonelik stratejinin basarisiz olacagi, cunku bu bilgiye konuyla ilgilenen tum yatirimcilarin sahip oldugu, piyasinin bu konuda verimli bir sekilde isledigi, dolayisiyla bu tur bilgilere dayanarak diger yatirimcilar karsisinda bir avantaj elde etmenin mumkun olmadigi soyleniyor.

Temel analiz olgusal olarak sirketin gecmisini gosterir,sirketin gelecegini ise "herkesten" daha iyi bilenler mutlaka mevcuttur,bunlar sirket ortaklari olabilir,gizli servislerce bilgilendirilen fon yoneticileri olabilir vs.

Temel analize zemin teskil eden bilancolarin makyajlanmis olabilecegi de hesaba katilmalidir.

Temel veya Teknik Analiz in basariya yol acmayabilecegi gorusu onlari yadsimamazi gerektirmez,en azindan bazi yerlerde mutlaka ise yarayacaklardir.

diyorlar ki, gunumuzun piyasa ortaminda teknik analiz bilgilerine de isteyen her yatirimci ulasabilir, ornegin msn'in veya yahoo'nun finans sayfalarina gittiginizde, ya da herhangi bir yatirim kurumunun web sayfasinda, istediginiz herhangi bir sirket ya da yatirim araci icin hesaplanmis istatistiksel ortalamalar, son bilmemkac gune ait ortalama fiyat egrileri, MACD, stochastics, bollinger bands, vs pek cok teknik analiz bilgisine ulasmak mumkun. Dolayisiyla, bu bilgilerin de tum yatirimcilarin emrinde oldugu ve avantaj getirmekten uzak oldugu soyleniyor.

Teknik Analiz,kisiel gorusume gore Temel Analizden daha ustun ve olgusal bir yontem.

Temel Analiz de bir yanilma veya manupulasyon olsa dahi bu teknik Analiz de mutlaka ortaya cikar.

Ornek olarak Sirket yoneticileri Temel Analizi iyi olan bir hisseyi,dusen fiatlara razi olarak satiyorlarsa,bunu Teknik Analiz yolu ile anlarsiniz.

Teknik Analiz bir nevi EKG dir,hasta bas bas anginal agri tarif etse de,EKG temiz ise,durumdan eminsinizdir,hisse de ne kadar gurultulu olursa olsun,teknik Analiz ile gercege ulasmak mumkundur.

Elimde EKG varsa neden cekmiyeyim??

Yani piyasanin verimli oldugu, dolayisiyla piyasayi yenmenin ve somut avantaj elde etmenin mumkun olmadigi iddia ediliyor. Pek cok yatirimcinin duvardaki bir hedef tahtasina rastgele 'dart' atarak sececegi yatirimlarin, buyuk ihtimalle buyuk analizlerden sonra sececegi yatirimlar kadar, belki daha fazla basarili olacagi soyleniyor bu teorinin savunuculari tarafindan.

Buna katilmamak mumkun degil,eger borsa cikis trendinde ise,bilincli secimleriniz ile rastgele secimleriniz arasinda getiri yonunden ,zamanlama hatalarini disarida birakmak sarti ile buyuk bir fark olmayacaktir.

Zaten tersinin olmasi,sadece secilen hisselerin getiri getirmesi mumkun degil,cunku herkes ayni anda o hisseleri satin alacak ve daha ust fiyattan ellerindekileri birilerinin satin almasini bekleyecektir,ama var olan butun alicilar ayni fiattan alim yapmistir,baska alici yoktur.

Fakat bir de diger bakis acisi var. Bazi kisiler cesitli alim satim (trading) yontemleri uygulayarak piyasa ve diger yatirimcilar karsisinda avantaj elde edebildiklerini iddia ediyorlar.

Hatta oyle kisiler var ki, elbette yatirimlar her zaman inisli cikisli olur, biraz kaybedilir biraz kazanilir ama, bu kisiler uzun vadede, ornegin 15-20 yillik bir donem dikkate alindiginda, surekli piyasanin normal kazanc oraninin cok daha ustunde bir performans gostermis. Belki bu 15-20 yilin 1-2 yili haric, ama gerisinde oyle bir kazanc elde etmis ki, ortalama olarak istatistiksel hesaplar yoluyla rastlanti denemeyecek duzeyde bir basari orani var bazi yatirimcilarin.

Tabiati ile bu da mumkun,ancak bunlara kari getirenin kullandiklari yontemler mi,yoksa yontemlerden bagimsiz olarak uyguladiklari is disiplini,kendi odevini kendi yapma,siki takip vs gibi uygulama bicimleri mi bunlar tartisilir,dogal olarak bu kari devam ettirebilmek ayri bir maharet ister,buyuk borsa uzmanlari her zaman en buyuk kayiplarini en buyuk kazanclarin arkasindan yasadiklarini beyan etmislerdir,bunun nedeni islem yapmada ozensizllik veya rehavet hissi olabilir.

Yani insan iki tarafi da dinleyince hangisine inanacagini bilmiyor. Bu yuzden, eger bu konularla ilgilenen arkdaslar varsa oncelikle bu temel konuda bir cozume ulasmaya calisalim diyorum. Yani piyasa karsisinda bir avantaj elde etmek mumkun mudur, yani piyasada somurulecek ve bize avantaj saglayacak verimsizlikler mevcut mudur, yoksa piyasa asagi yukari mukemmel bir verimlilikte mi isler, yani avantaj elde etmeye calismak yerine endeks'lere yatirim yapmak midir en dogru yatirim stratejisi?

Burada onemli olan yatirimcinin konumudur,olaya hangi bakis acisi ile baktigi,ek bir yatirim olarak bakmak ayridir,borsa ile yatip kalkip,cok siki ve disiplinli calisarak birinci is olarak gormek baskadir.

Eger birinci sikta ise bence ,baskalarinin himayesine para yatiracagina hic borsaya yaklasmasin,ikinci sikta eger aksatmadan siki calisacak ve disiplini saglayabilecekse,bir cok yol dener ve sonunda kendisine uygun bir tarding yontemi gelistirebilir.

Akademisyenler, bu uzun vadede basarili olan yatirimcilari, rastlanti ile acikliyorlar, yani diyorlar ki, bu kadar fazla yatirimcinin oldugu bir piyasada, elbetteki istatistiksel zorunluluk geregi bazilari uzun vadede basarili gorunecektir, fakat bunlarin basarisi istatistiksel bir rastlantidir, cunku ortada bu kadar kucuk sayida kisinin basarisini aciklayacak kadar cok sayida basarisizlik ornegi vardir derler.

Fakat ote yandan da gelistirdigi yontemlerin kesinliginden emin cok sayida yatirimci var. Ornegin Warren Buffet gibi biri, 30-40 yildir (belki de daha fazla) bulundugu finans piyasalarinda, ABD'nin Bill Gates'den sonra ikinci zengin kisisi olabilecek duzeyde servet olusturabilmistir. Ne kendisi, ne de bu tur kisileri inceleyen pek cok uzman, bunun rastlantiyla aciklanamayacagini iddia etmektedir.

Basarilarin buyuk bolumu gercekten rastlantisaldir,Buffet in basarisinin sebebi Borsalarin son yuzelli yildir kesintisiz yukari hareket etmesidir,bu strateji veya davranisin onumuzdeki elli yil da da dogru olabileceginin garantisi yoktur.Buffet in bilerek bu kadar long pozisyonda kaldigini sanmiyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 159
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

Seza'nin da yukarida degindigi gibi, isin icindeki pek cok basarili yatirimci, baskalarindan gelen tuyo'lara kulaklarini tikiyor. Hatta bu tur bilgileri, tuyolari duymamak icin ozel caba harcayan cok kisi var basarili yatirimcilar arasinda.

Cunku ozellikle 'contrarian' denen kisiler, ki basarili yatirimcilar arasinda pek cok kisi bu kategorede denebilir, genel egilimin zittina gitmeyi temel prensip edinmisler. Hatta uzmanlarin genel gorusunu ifade eden istatistiksel gostergeler ve grafikleri takip edip, genel finans uzmanlarinin fikirlerinin tersi yonunde yatirim yapmaya yonelik yontem uygulayan ve duzenli bir sekilde basarili olan kisiler mevcut.

Yani burada demek istedigim, lutfen bu basligi takip eden arkadaslar arasinda borsaya yatirim yapmak isteyen ve bu konuda yontem ogrenmek ve tuyo almak niyetinde olan kisiler varsa, burada okuduklarina dayanarak kor bir sekilde bu ise dalmasinlar.

Bakin ben kendimden ornek vereyim, ilgilendigim her konuyu derinlemesine, en ayrintili bir sekilde ogrenip analiz etmeye calisirim. Bu borsa ve finans konusu icin de gecerli. Karli sekilde uygulanabildigini kendi gozlerimle dahi gordugum pek cok yontemi kendim karli sekilde uygulayamadim. Bunun tekrar altini ciziyorum. Bu isin sihirli bir formulu yok. Herkes icin her zaman ise yarayacak bir recetesi yok. Hatta istatistiksel olarak avantaj saglayan ve uzun vadede kar getirecegi dusunulen bir yontemi bulup, tespit edip, disiplinli bir sekilde uygulamaya kalksaniz bile su ya da bu sebeple basarisiz olma ihtimaliniz var. Cunku isin icinde duygusal ve psikolojik faktorler cok belirleyici. Hatta isin ozu orada denebilir.

Ozellikle ihtiyac duydugunuz parayla bu isi yapmaya kalkmayin. Hele de borc parayla, kesinlikle. Bu ise yatiracaginiz para, varoldugunu unutsaniz bile hayatinizi etkilemeyecek bir para olmali. Bu birinci kural.

Ikinci kural, olayi ogrenirken elbette herkesi dinleyin ve herseyi okuyun, ama yatirima kalkistiginizda kesinlikle baskalarindan aldiginiz tuyo'lara gore veya baskasinin akli veya tavsiyesi ile bu ise kalkismayin, buna sozum ona uzmanlar da dahil.

Bu iste gercekten basarili olanlarin ortak ozelligi, bu sozumona uzmanlarin dahi fikirlerini kulak arkasi edebilmeleridir, bunu unutmayin. Kendi analizinizi yapin, kendi yonteminizi tespit edin ve disiplinli bir sekilde onu uygulayin.

Bunu yapamayacaksaniz, en dogrusu profesyonel olarak yonetilen yatirim fonlarina para yatirmaktir.

Hatta yapabilecek bile olsaniz, tum bunlarin aslinda bos bir caba olmasi ve yukarida gundeme getirdigim ve tartistigimiz etkin market teorisi gibi prensipler yuzunden, aslinda piyasada bir avantaj elde etmenin mumkun olmamasi ve kor bir dartcinin sizden daha basarili olmasi mumkun. Bu yuzden, tecrubesiz arkadaslar icin bu uyarilari dikkate almanin cok onemli oldugunu dusunuyorum.

Bu prensipleri dikkate alirsaniz, bu baslik altinda gundeme gelen konulardan pek cok sey ogrenmeniz mumkun olacaktir.

Mantik,

Bu yazinin altina imzami atiyorum ve aynen katiliyorum !!

Link to post
Sitelerde Paylaş
seza,

Eger etkin market teorisi gercekse, o zaman neden herhangi bir analiz yontemi kullanarak avantaj elde etmeye, en karli yatirimi bulmaya calisiyoruz? O durumda en mantikli tavir endekse yatirip unutmak olmaz mi? Hem o kadar vakit ve caba da harcamamis olur insan. Pasif bir yatirim ile mumkun olan en yuksek kazanci elde etmis olur. Yani eger diger analiz yontemleri herhangi bir avantaj getirmeyecekse.

Etkin market teorisinin gercek olma konumu,daha avantajli yontemler veya gelecegin flas hisselerini bulmamiza engel degil.

Etkin market teorisi genelde bluechip denilen gozonunde olan buyuk ve guclu firmalarin hisselerini kapsar,ve buyuk fonlar konumlari geregi cok kucuk sirketlere yatirim yapmazlar,ya o sirketin total hisse miktari onlara kucuk geldiginden ya da hesap veremeyeceklerinden,sonucta hic bir fon yoneticisine niye Coca Cola hissesi aldin diye hesap sorulmaz,ama taninmamis bir sirket hisseleri beklenen getiriyi saglayamazsa kolaylikla isi nden olur.

Dolayisi ile etkin market teorisi cok kucuk ve gozonunde olmayan sirketler icin cok fazla islemez,her ne kadar bilgiler ortada da olsa,onlari alip isleyen cok azdir.

Peter Linch in bu konuda guzel akil yurutmeleri vardi,kizinin alis veris ettigi magazanin hisselerini almasi veya insanlarin kendilerine Volvo satin aldiklari halde hisse alirken Ford almalarina vurgu yapmasi vs gibi

Etkin market teorisi ne kadar calissa da bilgi farklarini onleyemez,dikkatli ve siki bir calisma mutlaka avantaj getirecektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

sevgili hocamın kumar benzetmesinin yanında, bu borsada dönen dolaplara, kara para aklama meselesine değinildi mi ? Veyahut spekülatörlerden ve küçük yatırımcıların nasıl bir oyuna getirildiğine ilişkin bilgiler verildi mi ? Yabancı yatırımcıların "sıcak para" ile gelip bu ülkeyi nasıl sömürdüklerine ilişkin bir örnek verildi mi? Bunlar bahsettiyseniz elinize ağzınıza sağlık. Yok bahsetmediyseniz siz borsayı nasıl tartışıyorsunuz ?

saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş

John,

Buraya elimden geldiğince temel analiz kıstaslarını ve pratik edindiğim bilgileri yazmaya çalışırım.. Ama hemen şunu belirteyim; borsa benim hayatımın olmazsa olmazı.. Ama öğrendiğim en önemli ilke; oraya yatırdığınız paraya kısa dönemde, hatta orta vadeli bir dönemde asla ihtiyaç duymamanız gerektiği.. 2 ay sonra bu parayı primli bir şekilde çekerim derseniz; borsa tanrısı devreye girer ve aldığınız hisse inadına düşer.. Asla kumara kalkışmayın. Borsa bir yatırım aracıdır, kazı kazan veya piyango değil. Şirketi inceler, piyasa koşulları ve şirketin içinde bulunduğu sektöre göre belirli bir değer biçersiniz.. O değere gelinceye kadar satmazsınız..

Tabiati ile cok dogru soyluyorsunuz,katiliyorum.

İlk kıstası söylüyorum.. Bu benim kendi edindiğim İMKB pratiklerinden biridir.. Kendi ürettiği malı satan, holding veya banka olmayan, sanayi sektöründe yer alan bir şirketin olması gereken piyasa değeri; eğer şirketin ciddi borçları yoksa, borçlar ve alacaklar birbirini dengeliyorsa, ciro=pd dir.. Yani cirosu piyasa değerine eşit olmalıdır. Karlılıkta önemlidir. Ama dediğim gibi; eğer şirketin kendine has bir sıkıntısı yoksa f/k = 10 olacaktır zaten.

İştiraklerin belirli bir değeri varsa, şirketin piyasa değerlerini hesaplarken bunları da araya katabilirsiniz. Çünkü iştirakler, finansal varlıklardır ve duruma göre oradanda belirli oranda temettü ve gelir söz konusudur. Bir değerdir.

Bunlara saygi duyarim sizin yontemlerinizdir,ama bana gore cok gecerli degildir.

Cironun piyasa değerine oranına göre çok ucuz kalmış hisselerin başında vestel gelebilir. Eğer vestelin ciro ve piyasa değerine bir göz atarsanız; rakamlar sizi şaşırtacaktır. Enazından borsanın içinde olan ve neden bahsettiğimi anlayan arkadaşlar için anlamı büyüktür. Nitekim yakın vadede başlayacak hareketi (tahminimce) hep beraber izleyeceğiz.

Tum hisseler para da kazandirabilir,para da kaybettirebilir bu yuzden hisse ismi telaffuz etmek istemiyorum.

Vestel tabii ki yukselebilir hatta mantiki olarak yukselmemesi abes ama borsa iste boyle bir sey.

Mart 2005 te ben ciktigimda 4,15 Usd idi ve bugun 1.70 USD bu kagidin niye piyasaya paralel hareket etmedigini arastirdim,karsima cikan esrarengiz sermaye yapisi garip ortaklar vs,bu yuzden yabanci yatirimi zayif kaldi.

Tabii ki sizi etkilemek istemem ,hisse kesinlikle cikabilir ama her zaman sunu sorun "karsimdaki ne biliyor da benim ucuz gordugum bu fiyattan satmak istiyor?????"

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu forum çatısı altında mutlaka borsayla ilgilenen arkadaşlar da vardır. Biri de benim. Yararlı bir başlık olduğunu düşünüyor ve ilgiyle izlemekteyim.

Borsayla amatör olarak ilgilenmekteyim. Kazandığım dönemlerde oldu kaybettiğim dönemler de oldu. Ama sonuç olarak kazandım. On yıldır borsayla ilgili biri olarak sadece şunu öğrendim. Paniğe kapılmamayı ve sabırlı olmayı. Uzun vadede kazanacağımdan en ufak bir şüphem yok.

Bir de şu dikkatimi çekiyor. Nedense bu ülkede sol parayı önemsemiyor. Kapitalist bir düzende bir amacınız varsa maddi kaynaklarınızın da olması gerekiyor. Paranız olmadığı sürece başarılı olmanız mümkün değildir. Sol bunu malesef göremiyor. Göremediği için de zaten başarı şansı da olmuyor. Bir dinci medyaya bakıyorsun bir de sol medyaya bakıyorsun. Aralarında dağlar kadar fark var. Nerdeyse hepsinin gazetesi, tv si var. Ama sola bakın doğru dürüst bir şey göremezsiniz. Sadece dikkatimi çeken son yıllarda Aleviler bunun farkına vararak atağa geçtiler. Solun da artık uyanıp maddi kaynaklarını yaratması gerekiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Benim mantığım açık ve seçik. Hiçbir şeye artık değer katılmamış ise o şeyin değeri artmaz.

Havadan para kazanmak, başkalarının kayıpları ile mümkündür.

drekinci,

bu mantikla ne doviz ne altin hic bir sey artmamali.

bir yonden son bes yilda Turkiye nin tumune AB artik degeri katilmistir !!

bunun disinda evlerin degerinin arttigini veya artabilecegini kabul ediyorsunuz,pekala kendi arsalari ,binalari,gayrimenkulleri,olan sirketlerin degerinin artmasi da gerekmez mi????

T is bankasi nin ne kadar gayrimenkul u oldugunu biliyorsunuzdur,bunlarin degerlenmesi onun hisselerine yansirsa birileri bir sey kaybetmis mi olur????

Eger total bir artikdeger cevabi ariyorsaniz bu muhtemelen AB cipasi,IMf cipasi ve istikrar olabilir.

Tabii borsada donen bir takim dolaplar vardir, o konuda haklisinizdir,bazilarinin cani cok feci yanar,ama onlar da kisa surede fahis kar elde etmek isteyen uyanik acgozlulerdir ki bence konu disi kalmalilar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Poker benzetmesini geri aldım.

En iyi benzetme at yarışları gibi görünüyor.

Bir arkadaşım vardı. Kıbrıs gazisi, işi gücü yoktu, gazi maaşı ile geçiniyordu.

bir de atyarışlarından kazandıkları ile.

İşi gücü atların performansı ile ilgilenmekti. Mevcut bütün atların seceresini bilir. başarılarını takip eder, hangi pist te ne gibi performans gösterdiğini öğrenirdi.

Büyük paralar oynamaz ve büyük paralar kazanmazdı. Ama kaybetmezdi de.

Ara sıra beraber hipodroma giderdik. bira ve patates cipsi paramızı mutlaka çıkarırdık. İkili oynardık ve bire üç beş kazanırdık.

Şimdi bakıyorum da. Tiyolar, istatistikler, performanslar vs. tıpkı atyarışı oynamak gibi.

Ama atyarışları bile borsadan daha garantili. Çünkü atların performası birincisi kendi üzerinde ikincisi jokey e bağlı. Ama borsadaki şirketlerin performansı tam tersine yatırım yapanların performansına, psikolojilerine bağlı. Şirket iyi kazandırırken herkes hücum ediyor. Küçük bir olumsuzlukta herkes birden kaçıyor. İşte bu hücum ve kaçış zamanlarını iyi kestirenler kazançlı çıkabiliyorlar. Kaçışta geç kalan kaybediyor. vs.

Mesele şirketlerin değer kazanması değil. Şirketler üzerinden kazanmaların ve kaybetmelerin olmasıdır. Tıpkı atlar üzerinden olduğu gibi. Şirketin altyapısında bir değişiklik olmuyor ise değer kazanması sanaldır. Sanal üzerinden kazanç sağlamaya kalkanların kazançları da sanal olur. vs.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili drekinci,

Soyle dusun. Bir sirket kuruyorsun, henuz halka acilmamis. Bu sirketin degerini hesapladigini farzet. Mesela sirketin bir binasi olsun. Icinde malzemeleri var, hammaddesi var. Bankada biraz parasi var. Bir de kredi borcu var. Sirketin elindeki tum parayi ve mal varligini topladin, sirketin borclarini bundan cikarttin. Eline bir rakam gecti. Diyelim bu rakam X olsun. Bu sirketin halka acilmasina karar verdin ve 100 bin hisse basip satisa sunmak istedin. Elindeki X'i, 100 bine boldugun zaman her hissenin degeri ortaya cikacaktir.

Tabi piyasada satisa cikarttiktan sonra sirketin gelecekteki basarisi veya basarisizligi uzerine beklentiler yuzunden bu bahsettigimiz degerden cok farklilasacak hissenin degeri. Belki yukselecek, belki alcalacak, hatta surekli inip cikacak.

Ama olay su. Mesela bu sirket Microsoft olsun. Bu dedigim hesabi mikrosoft ilk kuruldugunda yaptigini dusun. Bir de aradan 30 yil gectikten sonra bugun yaptigini dusun. Sirketin mal varligi ayni midir? Yillik cirosu ayni midir? Degeri ayni midir? Tabi o sure icinde yeni hisseler basilmistir, ya da split'ler, reverse split'ler olmustur, vs bunlar pek cok seyi degistirir. Sirket sahiplerinin elinde bulundurdugu hisse miktari ve sirketin piyasada satilan hisse miktari, vs de bunu etkileyecek faktorlerden.

Fakat sonucta anlatmaya calistigim sey, bu faktorlerin hepsinin ayni kaldigini farzet, farzet ki hala baslangicta satilmis 100 bin hisse icin konusuyoruz ve hisse basina deger konusunda karisiklik yaratacak hicbir sey olmamis (sirketin buyumesinden baska). Gunumuzde mikrosoft'un hisse basina dusen degeri, ilk kuruldugu zamanki degeri ile ayni midir? Elbette degildir. Kimbilir kac yuzbin kat artmistir.

Dolayisiyla, bu artisin su ya da bu sekilde hisse senedinin fiyatina yaklasik olarak yansimasi beklenir, bu kadar zaman gectikten sonra. Tabi dedigim gibi, gelecege yonelik beklentiler ve piyasadaki calkantilar yuzunden bu degerler surekli degisebilir ama dikkat edersen, en azindan sirketin kendisi 30 yil onceki durumuna gore cok farklidir oyle degil mi?

Bir de sunu dusun. 30 yil once, bu hisseler ilk piyasaya suruldugunde kendi halinde bir yatirimci olarak bu hisselerden almis olsaydin ve 30 yil bunlara hic dokunmasaydin. Iste anlatmaya calistigim sey burada ortaya cikiyor. Sirketin yaptigi kardan ve buyumeden senin hisse sayina denk dusen miktar da senin odulun oluyor. Isin ozu bu zaten.

Bu dikkat edersen, hisse alip satarak elde ettigin fiyat farklarindan kar edip servet yapmaya calismaktan farkli birsey. Kisa sureli alim satimlarla kar etmeye calismak, senin bahsettigin kumar mantigina biraz daha benziyor. Ama isin diger sekli daha cok is adami ve yatirimci olmayi andiriyor, bir kumarbaz olmayi degil. Anlatmaya calistigim bu.

Gercekten de borsa bir kumar gibi de oynanabilir. Bu hisselerin fiyatlari surekli degisiyor. Gun icinde bile defalarca yukseliyor, dusuyor. Bu yukselis ve dusmelere dayali spekulatif sekilde oynayarak kazanc elde etmeye calisiyorsan, dedigin gibi olay kumari biraz daha andirir. Ama meseleye kumarla alakasi olmayan bir sekilde yaklasmak da mumkun. Benim anlatmaya calistigim o.

Not: Tabi burada verdigim ornekte, sirketin degerini hesaplama konusunu falan asiri basitlestirilmis bir ornek ile anlattim. Isin gerceginde mutlaka isin icine cok daha fazla parametre giriyor ve olay daha karmasik ama isin ozunu anlatabilmek icin yukaridaki ornegi verdim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ayrica ezkamo'ya da katiliyorum. Sol kesim bu para islerine hic deger vermez bizde. Kapitalist is adamlarinin bir aktivitesi oldugunu dusundukleri bu para meselelerinden devamli uzak dururlar, fakat sonra da neden halka ulasamadiklarindan, seslerini yeterince duyuramadiklarindan, vs yakinir dururlar.

Tabi durup dururken para yaratmak mumkun degil, dedigim yanlis anlasilmasin ama paranin bu sistemdeki degerini ve onemini bilmelerine ragmen gozardi ediyor bizim solcularimiz. Halbuki bu sistemi degistirmek istiyorsan, once yandas toplayip sesini duyurabilmelisin. Bunu yapabilmek icin de birinci kosul bu sistem icinde guc edinebilmek, yani para sahibi olabilmek. Para olmadan bu isler olmuyor. Para olmadan para kazanmanin zorlugu malum ama bu isin uzerine hic dusmeden, bu konuyu tamamen goz ardi ederek, ihmal ederek bu konudaki sansini tamamen sondurmus olmaz misin?

Ezkamo'nun dedigi gibi, dinci kesim oyle degil bakin. Onlar paranin onemini kavramislar. Tabi ki sosyalist kesim bu sistemin kurallari ve mantigi icinde bogusmak istemiyor, bunu anliyorum. Ama bu konulari ihmal ederek, bu sistemi kendi istedikleri yonde degistirme sanslarini da ortadan kaldiriyorlar tamamen. Bu sistemin icinde guclemeden, sistemi etkileyecek duruma gelmeyi nasil bekliyorlar? Olay bolsevik devrimindeki gibi olmuyor pek oyle. En azindan gunumuzde olay pek oyle degil. Kapitalizmin kendi kendini cokertmesini mi bekliyoruz? Eger oyleyse daha cok bekleriz gibi geliyor bana.

Herneyse, biraz daha bahsedersem, konu aslinda kacinmak istedigim meselelere gelecek. Iyisi mi burada durayim. Cunku konu ne zaman siyasi meselelere gelse ortam gerginlesiyor forumda. Oyle birseye sebep olan yazilar yazmak istemem.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim aktif alim satim yaptigim donemde uyguladigim yontemler, yukarida drekinci'ye cevaben yazdigim metodlardan kumara daha fazla benzeyenleri andiriyordu. Temel analize dayali ve uzun vadeli yatirim mantigi ile alip satmiyordum, daha cok teknik analiz temelli kisa sureli momentumlardan kazanc elde etmeye dayali olarak alip satiyordum. Pek cogunda da basarisiz oldum.

Benim 1 ay calistigim finans sirketinde duzenli sekilde para kazandirdigini gordugum ve orada uyguladiklari temel yontem Level 2 trading denen bir sisteme dayaniyor. Bunu yapabilmek icin kullanilan broker sirketinin trader'a NYSE ve NASDAQ'a ait saniyelik alim satim bilgilerini ve bunlarin nerelerden geldigi bilgisini, her hisse icin islem hacminin her saniye nasil ne sekilde degistigi ve sirada hangi siparislerin bulundugu gibi bilgileri vermesi gerekiyor. Hatta NYSE'de specialist denen (her hisseden sorumlu bir specialist var) kisiye ait 'open book' bilgileri bilgisayar ekraninda gorunuyor. Bu gelip giden ve siraya girmis siparislere gore hissenin momentumunu anlik olarak ve sonraki birkac saniye ya da dakika icin tahmin etmeye calisiyorlar ve surekli hizli bir sekilde alip satiyorlar. Bunlarin %30'unda zarar ediyorlar fakat geri kalaninda kar ederek duzenli bir bicimde kazanc elde ediyorlar. Bu, bahsettigim level 2 siparis bilgilerinin gosterdigi gostergelere gore, istatistiksel olarak trader'in sansini arttiracak sekilde bu bilgileri kullanarak kumar oynamaya dayaniyor. Yani bir kumar, fakat kisiye uzun vadede istatistiksel bir avantaj veren bir kumar, tipik kumardaki durumun aksine. Tipik kumarda herhangi bir elde kazanip kazanmayacagini bilemezsin, fakat uzun vadede kaybedersin, cunku sana kumar oynatana devamli komisyon odersin.

Komisyon odeme meselesi borsada da var ama bahsettigim yontem, level 2 bilgilerini kullanarak trader'a oyle bir avantaj sagliyor ki, giristigi herhangi bir trade icin kar mi zarar mi edecegini bilmiyor, ama ayni prensibi ayni disiplinle uyguladigi 100 trade'in 60'inda ya da 70'inde kar edecegini biliyor. Sonuc olarak gunu karli olarak kapatiyor.

Bu yontemi uygulayan bir kisiyi 3 gun boyunca bilgisayarinin basinda izledim. Ilk gunu 3600 dolar kar ile kapatti. Ikinci gun 2400 kusur dolar kar etti. Ucuncu gun 2000 dolardan biraz az bir kari vardi. Bana son 2 aya ait gunluk kar zarar tablosunu gosterdi. Ayda ortalama sadece 2 gun zarar ediyor, diger gunlerde hep karda. Aylik geliri 20 bin dolar ile 40 bin dolar arasinda degisiyordu.

Ben orada yeni oldugum icin henuz o yontemi o sekilde deneme hakkim yoktu. Fakat daha guvenli baska bir yontemi denedim. Ki o yontemde bid ve ask fiyatlari arasindaki farktan kar etmeye calisiliyor. Simdi ayrintisini anlatmayayim, cunku cok fazla ayrintisi var ve teknik bir konu. Fakat o yontemle karli bir sekilde alim satim yapabildigimi gordum. Tabi bu bahsettigim yontemde gelir digerine gore cok daha azdi. Yani sadece buna dayanarak bir ev gecindirmek bile mumkun olmazdi mesela. Diger asil para kazandiran yontem ise riskliydi ve uygulasam bile buyuk ihtimalle basarisiz olurdum. Cunku orada, yeni trade yapmaya baslamis, sadece 1-2 aydir calisan kisileri de izledim ve onlar da o yuksek kar getirmesi beklenen ayni yontemi uygulamalarina ragmen surekli zarar ediyorlardi.

Bu bahsettigim sey, 'day trading' denen konu. Yani gun icinde hizli alim satimlar. Bu tur alim satimda bazen sadece birkac saniye icin elde tutuluyor hisse. Bazen birkac dakika icin. Bazen ise saatlerce tuttuklari da olabiliyor. Fakat aksam mutlaka tum pozisyonlar kapatiliyor, tamamen nakite geciliyor, ertesi gune hicbir hisse tasinmiyor.

Bu yontemi uygulayan tecrubesiz kisilerin %90'i ellerindeki butun parayi birkac ay icinde kaybediyormus. Ancak deneyenler arasinda israrla devam edenler, ki bu toplam sayinin %10'unu ya da %20'sini gecmiyor, ancak onlar karliliga gecebiliyor ve uzun vadede iyi para kazaniyor.

Yani isin bu sekli gercekten de kumara cok benziyor.

Iyi bir temel ve teknik analize dayali, uzun sure elde bulundurulan pozisyonlara gore alim satim yapmak ve olayi biraz daha yatirima benzetmek, mutlaka daha saglam ve uzun vadede daha gecerli bir yontem olacaktir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir de paper trading'den bahsetmek istiyorum. Ingilizce 'paper trading' denen sey, ki turkcede terim olarak karsiligi var mi bilmiyorum ama 'kagit uzerinde yapilan yalanci alim satim' diye cevirebiliriz, gercek para kullanmadan ve gercekten alip satmadan borsa oynamaya deniyor. Yani bir hissenin belli bir andaki fiyatina gore diyelim 1000 hisse aldigini farzediyorsun ve aldigin fiyati, hisse sayisini, tarihi, vs yaziyorsun. Sonra da satmayi plandigin fiyat, gun veya zaman ne zamansa o zamanki gercek fiyatlara gore sattigini farzediyorsun, bu sekilde kagit uzerinde performansini takip ediyorsun. Yani yalandan borsa oynuyorsun. Ilk baslayanlara bu yontem tavsiye ediliyor. Boylece secimlerini dogru yapip yapmadigini goruyorsun.

Ben uzun sure bu sekilde kagit uzerinde paper trade yaptim ve kagit uzerinde cok miktarda hayali karlar ettim. Fakat ne zaman ayni yontemi gercek para ile gercek hisseler uzerinde uygulamaya kalksam zarar ettim.

Bunu o bahsettigim finans sirketinde uzman trader'lara soyledigimde, bunun gayet normal oldugunu soylediler. Cogu kisi icin durum buymus zaten. Ilk baslayanlar, kagit uzerinde bile kar edemiyor genellikle ama kisa bir sure sonra, eger gecerli bir yontem uygularlarsa kagit uzerinde kar etmeye basliyorlar. Fakat gercek parayla gercek hisseler uzerinde ayni seyi yapmaya basladiklarinda, ilk baslarda yine zarar ediyorlar. Cunku gercek para ile bu is yapildiginda isin icine psikoloji giriyor. Parasini riske atmis kisi her zaman sogukkanli olamiyor, irrasyonel davraniyor. Gerekli disiplini devam ettiremiyor. Ayni zamanda, gercek alim satimlarda almaya karar verdigin andaki mevcut fiyat ile siparisinin tamamlandigi gercek alim fiyati arasindaki fark yuzunden (ya da ayni sekilde satmak istedigin fiyat ile gercekten siparisini tamamladiklari, gercek fiyat arasindaki fark yuzunden) kagit uzerindeki ideal siparis ve alim satimlari yapamiyorsun, yani bu da bir faktor.

Kisacasi, kagit uzerinde isleyen yontemler bile gercek hayata geldiginde ayni basariyla islemiyor.

Bu is zor bir is. Kolay olsa herkes yapardi zaten.

Fakat imkansiz da degil. Uzerine yeterince dusuldugunde ve yeterli bir tecrube edinildikten sonra duzenli kar etmeye baslamamak icin de bir sebep yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili mantık'ın üzerinde durduğu mantık.

Milli piyango mantığı

Size de çıkabilir.

Borsada kazananları öne çıkarıyor. Kaybedenlerden bahsetmiyor.

Adam çalışıyor, çabalıyor, iş yapıyor üretiyor ve emeğinin karşılığı olan ücretini alıyor. Sarf ettiği emeğin mal ve hizmet olarak karşılığı üretilmiş. Ancak buna karşın ürettiğinin tam karşılığını alamıyor fabrikada işyerinde sömürülüyor. Aldığı maaşla geçinemiyor. Veya geçiniyor da daha fazlasını istiyor. Gidip kumar oynamaya başlıyor. Ve üçer beşer aldığı maaştan da kaybediyor. Kaybettiği için kimseye şikayet edemiyor. Çünkü kazanmak için oturmuş masaya, kazanmak ta var kaybetmek de.

İşte bütün mesele adamı kumar masasına çekmek. Artık bir kez masaya oturduktan sonra masanın gerçekleri yaşamına girer. Hangi tip kumar oynuyorsan bu oyunun bütün inceliklerini bilmelisin.

Sevgili mantığın bahsettiği teknikler borsa kumarının teknikleri.

Sevgili mantık ve pek çokları kumar masasına oturmuşlar bi kez. Kazanmak istiyorlar. üçü beşi kazanır ama büyük bir çoğunlukla kaybederler. Kaybedenler gözlerden ırak tutulur. Gözler hep kazananlara odaklanır.

Kumarhanelerde de böyledir. Gideniniz varsa bilir. Biri büyük ikramiyeyi kazanmışsa tantana göklere çıkartılır. Sinemalara konu olur gazete ve medya gündemde tutar. vs vs.

Tabi sevgili hallaç ın bahsettiği, spekülasyonlar, karapara aklamalar. Hayali işlemler, hileli iflaslar da işin başka yönü.

Kumarda da sürekli kazanan kumarbazlar hile yaparlar. Şike ler el altından sürdürülür. vs. vs.

Aslında asıl bahsetmek istediğim.

Kaybetmenizde açık ve seçik bir adaletsizlik yok mu? Bir şekilde tongaya düşürülmüş olmuyor musunuz? Alın terinizle kazandığınız paralar birilerine kazanç olarak gitmiyor mu? Veya tersinden düşünelim. Hiçbir mal ve hizmet üretiminde bulunmadan havadan para kazanmak ne kadar adil ve doğru. Kazandığınız milyonlar birilerinin alın teri, nasıl rahatlıkla kabulleniyorsunuz.

Mustafa Kemal'in güzel bir sözü var. Çalışmadan, üretmeden, alın teri dökmeden para kazanmak isteyenler önce bağımsızlıklarını kaybeder, sonra haysiyetlerini, kişiliklerini vs.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili drekinci,

Dikkat edersen, kazananlar kadar kaybedenlerden de bahsettim. Hatta onlarin cogunlukta oldugunu vurguladim. Kendim icin bile bir yontem haric kisa sureli alim satimlarla kar edemedigimi soyledim. Daha sonra bu isle bu sekilde ilgilenmeyi biraktigimi, parami emlak'a ve ozel emeklilikteki yatirim fonlarina yatirdigimi soyledim. Tekrar benzer sekilde aktif alim satimi dener miyim, denersem ne zaman ve nasil denerim bilmiyorum ama denersem bile neye kalkistigimi bilerek denerim, bunu biliyorum.

Elbette alin teri olmadan para kazanmak dogru degil. Ama bu baslikta anlattigim analizlerde, islemlerde az mi alin teri var? Elbette azinlik kazaniyor, cogunluk kaybediyor ama hayatin pek cok alaninda boyle degil mi bu? Profesyonel bir boksoru dusun, ya da olimpiyat sporcusunu. Katildiklari musabakalarda cogunluk basarisiz azinlik basarili olur. Ama hickimse de ne kazanan azinlik, ne de kaybeden cogunlugun harcadigi emek miktarini sorgulamaz. Bunu da bir tur rekabet, bir tur musabaka gibi neden gormeyelim?

Ayrica, yukarida vurguladigim gibi paradan nefret ederek bu is olmuyor. Guc kazanmak, bu sistemi degistirecek guc elde edebilmek icin de para gerekli. Bu isleri ayiplamakla, uzak durmakla, ilgilenmemekle ne kazanilir? Birsey kazanilmaz ama kaybedilenler ortada. Paraya onem vermeyen sol kesimin istedigi duzeyde guclenmesine imkan yok bu sistem icinde. Tabi sirf paraya onem vererek para kazanilmiyor ama en azindan baslangic noktasi o isin. Hic onem vermez, hic ustune dusmezsen, zaten parayi gorme sansin hic yok. Onem verirsen de goremeyebilirsin ama en azindan bu bir gerek kosul, yeter kosul olmasa da.

Ayrica, isin benim bahsettigim ve kumari bazi yonleriyle andiran sekilleri degil belki ama yatirimciliga ve is adamligina daha yakin sekli bence gayet saygin, makul ve mantikli bir ugras. Yatirim yapmaktan kimseye zarar gelmez. Bu sistemi begenmiyoruz diye bu sistemdeki her turlu imkandan uzak durmak ne derece dogru olur? Somuru biz istesek de istemesek de oluyor, olacak. Ama biz para kazanir, guclenirsek, en azindan seza'nin bahsettigi o Robin Hood'culuk oynama imkanini elde ederiz. Ya da toplumun ve insanligin gelecegi icin daha hayirli olacak kisi ve kesimlerin guc kazanmasina yardimci olacak sekilde destek olabiliriz birilerine, bazi sosyal akimlara, vs. Sol kesim bu islere bulasmakta direnmeye devam ederse, durumunu duzeltip tekrar siyasi guc kazanmasi hayal olur.

Kapitalizm, Marks'in dusundugu gibi kendi kendini yok edecek olsaydi, bu ongorunun simdiye kadar coktan gerceklesmesi gerekirdi. Acikca bu iste bir terslik var. Ya kapitalizmin krizleri Marks'in bahsettigi gibi belli bir noktada sistemin yikilmasini zorunlu kilacak kadar kesin bir hedefe dogru yol almiyor, ya da su veya bu yontemle ustesinden gelmek, ertelemek veya ustunu ortmek mumkun bunlarin. Ki sen de bir kismindan bahsettin, yeni pazar bulmak, belki verimliligi arttiran ya da baska acidan avantaj saglayan cesitli teknolojik gelismeleri kullanmak, belki de baska sekilde kar oranlarindaki dusus egilimini dengelemek. Su ya da bu, fakat kapitalizmin kendini yenileme yontemleri Marks'in dusundugunden cok daha cetin ceviz cikti, bunu kabul etmelisin. Marks'in bahsettigi turde bir sonun gelip gelmeyecegi bile tartismali su anda. Kapitalist sistemin kendini yenilemeye sonsuza dek devam etmesini mumkun goren insanlar var.

Tabi mumkun bile olsa tercih edilir midir, bu ayri konu. Belki de kendini yipratmasini beklemeden yipratilmali kapitalizm, soldaki bazi fraksiyonlarin dusundugu gibi. Ama onu yapmak icin de guc lazim. Guc ise gunumuz dunyasinda maddi guc malesef, bunu inkar etmenin kimseye faydasi yok. Bu yuzden, maddi guc elde etmeye yarayacak her turlu caba ve yonteme gozlerini kapamak, kulaklarini tikamak ve bunlardan uzak durmak ne kadar dogrudur, ben bundan emin degilim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Borsa konusunda aynen drekinci gibi düşünüyorum, herkesin aynı anda kazanması gibi birşey söz konusu olamayacağından kazanan varsa kaybeden de vardır.

Birileri net olarak her ne kazanıyorsa bu kazanç başka birilerinden çıkıyor demektir. Diyelim ki hisse senetleri ortalama %10 değer kazandı ve bu noktada tümüyle el değiştirdi. Satanlar %10 net kazanç sağladı, bu kesin, alanlar ise varlık değerlenmesine fazladan %10 ödedi. İvme hep yukarı hep yukarı olsa tamam, kaybeden yok, herkes kazanıyor denir de böyle birşey olamayacağına göre o zaman demektir ki birileri kazanıyorsa birileri de kaybediyor, borsanın herhangi bir anı için değil tabi, bütün olarak bakıldığında...

Şöyle bir örnek verelim, evim var, 10 liraya satıyorum ve sattım derken a o da ne, ertesi günü Merkez Bankası benim evimin olduğu bölgeye taşınıyormuş bilgisi varlıkları bir değerlendirdi ki sormayın, ev fiyatları ikiye katlandı. Benim evi alan da 10'a aldığı evi ertesi günü 20'ye satıp 10 lira kazanç sağlıyor, bu kazanç nerden çıkıyor, varlık değerlenmesine rest diyerek 10 liralık eve 20'yi veren kişiden mi, 20 edecek evi 10'a satan benden mi? Şimdi iki ihtimal var, diyelim ki bir ertesi günü haberin balon olduğu ortaya çıktı ve ev fiyatları NORMAL seyrine geri döndü, 10 liralık evi 20'ye satan 10 lira karda, 20'ye alan ise 10 lira zararda. Diğer ihtimal, haber balon değilmiş, bölge değerlenmeye devam ediyor ise 10 liralık evi 20'ye satan hala 10 lira karda, evi beklentileri ile birlikte 20'ye alan beklentilerin durumuna göre henüz kar/zararda değil, e kayıp nerde? Kayıp ertesi günü 20'ye satabileceği evi 10'a satan bende.

Borsa da bu zaten, farklı değil, gerçek değerlenmelerin yanında beklentilerin de değerlenmelerde büyük etkisinin olması onu -yine drekinci'nin dediği gibi- bir at yarışından farksız kılmıyor. Yani, beklentileri paraya dönüştürebilenlen kar ederler, o beklentilere para yatıranlar ise risk altındadır, onlar da beklentileri paraya dönüştürmeyi becerebilirlerse kar ederler, beceremezlerse zarar ederler... Böyle gider bu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

yav borsaya yönelik iki çift lafın dedik siz lafı marksa, kapitalizmin yenilmezliğine getirdiniz. Ne marks yanıldı ne de lenin yanıldı. Onların yanılmadığını 1917 yılında gördük, 2 dünya savaşı sonrasında doğu avrupada gördük 1949 yılında Çin'de gördük, kübada gördük venezuellada gördük. Tabi hemen çin ne oldu SSCB ne oldu denilebilir. Onların nre olduğunu o kadar merak ediyorsanız karşı devrim öncesi koşullar ile sonrasındaki kapitilazmin getirdiklerini götürdüklerini kıyaslayacaksınız... Evet maç 90 dakkadır, önde olan takımın oyuncusu süreden çalmaya oynar ama bu anlar hep uzatmalara dahil edilir. Tarihin ve bilimin yasaları da bu tür süre çalmalarını kaydetip uzatmalara yansıtacaktır kimsenin bundan kuşkusu olmasın..

(Yav güzel bir başlık sevgili hocam at yarışlarından ben futboldan girdim sportif bir başlık oldu :) )

saygılarımla

EDIT: Bir de bokstan bahsedildiğini hatırlıyorum :)

tarihinde hallac tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu da bugünkü cumhuriyet gazetesinde konu ile ilgili orhan bursalının yazısı.

PERŞEMBE

ORHAN BURSALI

Şirketler Değer Yitirdi

Başbakan Erdoğan geçenlerde işverenlere diyordu ki; türbanla ne uğraşıyorsunuz, bizim dönemimizde şirketinin, bankanın değeri 10 kat-20 kat arttı, bu geliri bu iktidarla yakalıyorsun...

Acaba son 4 yıl içinde, küresel ortamdaki gelişmelere bağlı olarak, şirketlerimizin, bankaların değeri gerçekten arttı mı yoksa azaldı mı?..

Değer artışları göreceli bir kavramdır... Dünyada bütün ülkelerin zenginliğini bir şekilde eşitlediğimizi varsayalım. 10 yıl içinde ülkeler arasında farklı bir zenginlik skalası oluşacaktır. Şüphesiz ki bazıları sıfırı tüketecektir.

Küresel sermayenin rekabet üstünlüğü sağlamaya ve dünyaya yayılmaya çalıştığı, sabit veya sıcak yeni yatırım alanlarına aktığı, yabancı şirketleri satın aldığı örneğin son 5 yıl içinde, bizim ışirketleri-mizin değeri, Başbakan'ın deyişiyle arttı mı? Yoksa Türkiye, kaybedenler safında mı?

Erdoğan ve AKP şişinip duruyor zenginleştik diye. Boş laf!

***

Şirketlerin değerleri borsalarda belirlendiğine, bu değerler kıstas alındığına göre, örneğin "iki yükselen piyasa" olarak isimlendirilen Türkiye ile Brezilya borsalarındaki gelişmeye, şirketlerin toplam küresel değer artışına, yani endeks gelişmelerine göz atalım.

Mart-Nisan 2003'te, Brezilya borsası Bovespa ile bizim İMKB hemen hemen aynı endeks değerindeydi: Yaklaşık 11.000.

Ocak 2004 başında, Brezilya borsası yaklaşık 24.000, Türkiye 19.000 oldu.

2004 sonunda rakamlar 26.000 ve 24.000 idi.

2005 yılı sonunda, Bovespa 33.500'de kalırken İMKB endeksi 39.777'ye fırlamıştı.

2006 yılı biterken, Bovespa ile İMKB arasında fark, bizim aleyhimize döndü: Bovespa 44.473, İMKB 39.117.

2007'nin Temmu'zunda Bovespa endeksi 57 bini aşarken, İMKB ise 47 bine gelebilmişti.

2007'yi Bovespa 61 bin, İMKB ise 55.500 ile kapadı.

31 Ocak 08'de bizim borsa 42 bine iniyor, Brezilya borsası ise 63 binde kalıyordu.

Ocak ve şubat aylarında küresel krizler nedeniyle borsalar düşerken, Brezilya borsasının 59.000-65.000 arasında, bizim borsanın ise 42-44 bin arasında seyrettiğini görüyoruz.

***

Sonuç çıkaralım:

AKP iktidara geldikten 8 ay sonra, iki borsada, şirketlerin endeks değerleri hemen hemen eşitti...

2005 sonunda ise şirketlerimizin değeri Brezilya'ya fark atmıştı..

2006-2007 yıllarında ise bizim şirketlerin değeri, Brezilya şirketlerine göre ortalama üçte bir oranında azaldı!

Türkiye'de şirketler, Başbakan'ın 10 kat değerlendiniz diye demeç verdiği bu yılın ocak ayı içinde, önemli ölçüde değer yitirmişti!

Türkiye borsasını, sadece Brezilya'ya göre değil, benzer diğer ülkelerle de kıyaslarsanız, küresel çalkantıda en çok değeri İMKB'deki şirketlerin kaybettiğini görürsünüz! Ekonomiyle yakından ilgilenen gazete yazarlarının bunları oransal olarak ortaya koymasını bekleriz...

***

Geçmişte neler yaşadık! Paşa konuştu borsa düştü , lafları ortalığı toz dumana boğuyordu!

Ama bugün kimse "AKP ekonomiyi iflas ettiriyor, şirketlere büyük değer kaybettirdi!" biçiminde (tamamen gerçek) başlıklar atmıyor!

Nerede gazetecilik meslek etiği!

Patronlar neden sus pus?

Türkiye ekonomisi geriye gidiyor, krizde aslında! Uluslararası kıyaslamalı rakamlar ve Türkiye'nin rakamları bunu gösteriyor. İMKB'deki büyük değer kaybı, AKP'nin ekonomiyi batışa götürmesinden kaynaklanıyor! Hem de dünyanın en yüksek faizini vermesine rağmen!!!

Müthiş yükselen ve Hazine'nin kefil olduğu dış borçlar toplamda 350 milyar doları aşarken, ithalat ihracat dengesizliği engellenemiyor, cari açık ancak yeni borçlarla finanse edilebiliyor.

Bakanlar, ihracat rakamlarındaki artışı gösteriyor! Aslında cambazlık yapıyorlar: Çünkü daha büyük oranda artan ithalat rakamlarını gizliyorlar.

Türkiye krizde, şirketler değer yitiriyor, çünkü Erdoğan ve hükümeti, sürdürülemez bir ekonomik yapı yarattı! Herhalde değer yitiren şirketlerimizin ucuza kapatılmasıyla ülkeye girecek "sabit sermaye yatırımlarına" umut bağladı...

Gerisi tamamıyla palavra!

obursali *cumhuriyet.com.tr

Çalışanlarımız emekçilerimiz kaybetmiyor. Ulusça kaybediyoruz.

Şirketlerimiz elden gidiyor.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Baştan söyledim.

Birikimlerin yeniden üretime dönüşmesi en yararlı ve en doğru şeydir.

Kapitalistler birikimlerini yeniden üretime dönüştürdükçe ayakta kalıyorlar. Kapitalizm bu şekilde kendini diri tutuyor.

Ama kapitalizm sermaye birikimini hem üretimin içinde, hem tüketilim ve pazarlamaların içinde ve hem de kumar mantığı ile banka ve borsa sermayeleri ile sömürülerini sürdürmektedir.

Peki bu mekanizmanın bizdeki karşılığı nasıl olmalıdır.

birikimlerin biriktiği yerler ve yeniden üretime dönüştüğü yerler, nereler olmalıdır.

Devlet bankası.

Üretim kooperatifleri, tüketim kooperatifleri. Kamu ekonomi kuruluşları, kamu sağlık ve eğitim kuruluşları. Her bakanlığın kendi kuruluşları, devlet fabrikaları, vs vs. vs. Kamu yararına çalışan dernekler, kurumlar vs. vs.

Demek ki alternatifsiz değilmişiz.

Demek ki kamu yararına kuruluşlar kurulabiliyormuş.

Her şeye kapitalist gözlüğü ile bakarsanız o başka.

Başka bir dünyanın kurulabileceğini de düşünün biraz.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...