Jump to content

Yaşam'ın başlangıcına dair.


Recommended Posts

http://www.hurriyet.com.tr/dunya/12300647.asp?gid=229

Yaşam'ın başlangıcı ile ilgili dindar kesim sürekli bilimin buna cevap veremeyeceğini düşünmekte.Fakat gelen son veriler bulgular yavaş yavaş bilimin bu soruya da cevap vereceğini gösteriyor.

Bilime güvenmeli sabırla beklenmeli.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 72
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

http://www.hurriyet.com.tr/dunya/12300647.asp?gid=229

Yaşam'ın başlangıcı ile ilgili dindar kesim sürekli bilimin buna cevap veremeyeceğini düşünmekte.Fakat gelen son veriler bulgular yavaş yavaş bilimin bu soruya da cevap vereceğini gösteriyor.

Bilime güvenmeli sabırla beklenmeli.

yasayacagin 60 bilemedin 70 yil...neyi sabirla bekliyeceksin bilader...ben öldukten sonra öbur tarafa mektubmu atacan bulduk diye....bilimin isi yaratilisin nasil ve hangi evrelerden gectigini ögrenmeye calismaktir...bunun disinda hic bir seyi degildir...varolani ögrenmeye calismaktir...göktasiyla veya kuyruklu yildizla yasam geldi demek bilimsel bir aciklamamidir....allah her seyi yaratmis ve yaratmanin nasil olacaginin ve yaratilisin evrelerini belirtmistir ve insanlara bunu ögrenmeleri icin beyin ve akil vermistir....

Link to post
Sitelerde Paylaş
http://www.hurriyet.com.tr/dunya/12300647.asp?gid=229

Yaşam'ın başlangıcı ile ilgili dindar kesim sürekli bilimin buna cevap veremeyeceğini düşünmekte.Fakat gelen son veriler bulgular yavaş yavaş bilimin bu soruya da cevap vereceğini gösteriyor.

Bilime güvenmeli sabırla beklenmeli.

Bekleyelim ve görelim bilim buna cevap verebilecek mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
http://www.hurriyet.com.tr/dunya/12300647.asp?gid=229

Yaşam'ın başlangıcı ile ilgili dindar kesim sürekli bilimin buna cevap veremeyeceğini düşünmekte.Fakat gelen son veriler bulgular yavaş yavaş bilimin bu soruya da cevap vereceğini gösteriyor.

Bilime güvenmeli sabırla beklenmeli.

Bu tür haberler arada bir yayınlanır.

Yaşamın gizemini başka bir gezegene havale ederek açıklamak birinci derecede aptallıktır..

Orada nasıl ortaya çıktı da dünyaya taşındı sorusunu yanıtlamak daha da zordur.

Kuyruklu yıldızlar ve meteor taşları ile organik moleküllerin dünyaya taşındığı ve onların arasındaki tepkileşmeler yaşamı başlattığı iddiası biraz daha gerçeklere yakındır ama, o da kesmez..

Çünkü dünyadaki koşullar organik moleküllerin ortaya çıkması için yeterlidir.

Abesle iştigal etmeyelim..

Dinle alakalı olmayan bu başlığı önce Ateistcafe'ye taşıyorum. Belki sonra Tavanarasındaki yerini alır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eğer kuyruklu yıldızda böyle bir amino asit olgusu varsa pek yabana atılacak bir olgu değil sevgili Hacı,

Konuyu aslında din formatına çekmeyi düşünüyorum ama sen ateistcafeye taşıyabilirsin.Herşeyi açıkladıklarını düşünen dini rivayetlerle yol bulmaya çalışanlar nedense bilimi hor va hakir görmeye devam ediyorlar.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Eğer kuyruklu yıldızda böyle bir amino asit olgusu varsa pek yabana atılacak bir olgu değil sevgili Hacı,

Konuyu aslında din formatına çekmeyi düşünüyorum ama sen ateistcafeye taşıyabilirsin.Herşeyi açıkladıklarını düşünen dini rivayetlerle yol bulmaya çalışanlar nedense bilimi hor va hakir görmeye devam ediyorlar.

Sevgiler.

Sevgili Kardeşim.

Amino asitler ve diğer organik moleküller evrenin her yerinde bol miktarda vardırlar.

Organik moleküller arasında alkoller de vardır.

Bu yeni bir bilgi değil. Yaşamın gizemine en ufak bir şekilde ışık tutmayan çok eski bir bilgidir.

Bu konuda yazdığım bir yazıyı aşağıya yapıştırıyor ve konuyu ateistcafe'ye taşıyorum.

Bu son gözlemin tek farkı glisin amino asidinin de uzayda bol miktarda sentez edilmiş olmasıdır.

Eskiden organik moleküllerin yalnız canlılarda sentez edildiğine inanılırdı.

Bu yanlış bir düşüncedir ve organik olarak nitelendirilen moleküller cansız atomların bir araya gelmesi ile ortaya çıkarlar.

Uzay bunun en güzel örneğidir.

UZAY KİMYASI.. KÜÇÜK İLKEL MOLEKÜLLER…

Doğal seçilim ile uzay kimyasının veya kimyanın ve küçük ilkel moleküllerin ne alakası olabilir diye düşünebilirsiniz. Üstelik bu konuya canlılık nedir sorusunu yanıtlarken değinmenin nedenini merak ediyor olabilirsiniz. Sizi daha fazla merakta bırakmamak için hemen konuya giriyorum. Burada bahsedeceğim doğal seçilimin canlıları değil, cansız maddeleri ilgilendirdiğini de daha başında belirtmek istiyorum.. Cansız maddeler de, canlılar gibi, doğal seçilime maruz kalırlar.

Burada değineceğim doğal seçilim yasası, cansız maddenin çevresel baskılara uymaya zorlanması şeklinde tanımlanabilir. Darwin’in canlılar için ortaya attığı bir yasayı biz cansız maddelere de uygulayabiliriz.

Doğada fiziksel ve kimyasal evrimin varlığına işaret eden sayısız kimyasal tepkileşmeler vardır. Cansız madde ilerde canlı denecek nitelikler kazanma sürecini deneyimlerken evrime maruz kalacaktır. Big Bang’den itiraberen madde sürekli olarak organize olmakta ve giderek karmaşık bir yapı kazanmaktadır. Bu evrim türünde oluş mekanizması nedir?

İlginç olarak bu evrim de doğal seçilim yasasına uyar. Atom ve moleküller bir araya gelerek daha kompleks molekülleri oluştururlarken, çevresel baskılara boyun eğerler. Bu süreç sırasında ortaya çıkan kararsız kimyasal bileşikler ve moleküller varlıklarını sürdüremezler ve elimine edilirler. Geride yalnız ortama uyan kararlı moleküller kalır. İlerde canlı varlıkların yapısına katılacak olan bu ilk moleküllerin ortaya çıktığı dönem için evrenin fotokimyasal periyodu denir. Bu terim henüz canlı varlıkların ortaya çıkmadığı bir dönemi simgeleyen protobiyotik veya prebiyotik periyod teriminin karşıtıdır.

Big Bang dört elementin ve onların izotoplarının sentez edildiği bir başlangıçtır. Onlar Hidrojen, Helyum, az miktarda Lityum ve eser miktarda Berilyumdur. Demire kadar diğer bütün elementler yıldızların merkezindeki fırınlarda sentez edilirler. Demir ve daha ağır olan elementlerin kaynağı ise süpernovalar ve çarpışan nötron yıldızlarıdır.

Doksan elementten yalnız birkaçı poliatomik moleküller oluşturacak kadar kararlıdırlar. Yani bir araya geldikleri zaman kararlı moleküller oluştururlar. Onlar H, O, N ve C ve onlarla kolaylıkla kovalent bağlar kurabilen diğer birkaç elementtir. Bazı elementlerin dış yörüngelerindeki elektron açığı 1, 2, 3 ve 4 olabilir. Onlar sırasıyla, H, O, N ve C durlar.. Başka bir deyişle hidrojende bir, oksijende 2, azotta üç ve karbonda dört elektron açığı vardır. Bu elementler elektron açıklarını kapatmak için diğer bazı elementlerle kovalent bağlar kurarlar. Elementler ne kadar hafifse, aralarında kurdukları bağ o kadar kararlıdır. Ancak bazı atomlar, örneğin C, N, O ve S (sülfür) aralarında bir çift elektrondan daha fazla elektron paylaşabilirler. Böylece aralarında çifte, hatta üçlü bağlar kurabilirler. Karbon için diğer karbonlar ve atomlarla dört bağ kurduğuna değinmiştik. Bu mekanizma ile üç boyutlu çok sayıda moleküller ortaya çıkabilir.

Evrende, yıldızlar arasındaki uzayda mevcut poliatomik kimyasal moleküllerin çoğu genellile C, H, N ve O’den ibarettir. Oradaki ortam nasıl bir poliatomik yapının ortaya çıkacağını dikte ettirir.

Galaksimiz olan Saman Yolu’na (Milky Way) kısa bir göz atalım. Galakside mevcut kütlenin yüzde 90’ını sayıları 10^11 olan yıldızlardan oluşmuştur. Geride kalan yüzde 10 gaz (çoğunlukla Hidreojen) ve toz bulutlarından ibarettir. Bu gaz bulutlarının içinde koyu ve karanlık renkli olan yıldızlararası bulutlarda bazı molekülierin varlığı dikkati çekmiştir.

Sıcak bulutlarda kozmik UV radyasyonu yoğun olduğu için oluşan moleküller hemen parçalanırlar. Buna photodissociation denir. Fotonlar tarafından parçalanma yani. Bu etkiden dolayı bu moleküller birkaç çifte atomlu moleküler yapılara dönüşmüşlerdir.

Koyu ve yoğun bulutların merkezinde ise durum farklıdır. Kozmik gazlar ve tozlar UV radyasyonunu kısmen önler ve bazı kararlı moleküllerin sentez edildiği koşullar oluşur. Buralarda sentez edilen kararlı moleküllerden bazıları şunlardır.

H2, CO, HNC, C3N ve NH3.....

Tabii kararsız mokelüller de oluşur. Onlar da şunlardır.

HCO+, HN2+, HC2, HNC, C3N ve C4H....

Ortamda mevcut UV, X ışınları ve diğer kozmik ışınlardan dolayı termodinamik bir dengenin oluşması, dolayısıyla CH4 ve H2O gibi hidrojenden zengin moleküllerin ortaya çıkması mümkün değildir. Ancak koyu, yoğun ve daha soğuk bulutlarda kararlı moleküller, yani H2, CO, H2CO, HCN ve NH3 gibi moleküller, kararsız poliatomik moleküllerle birlikte bulunabilir.

Daha koyu ve siyah buluttan oluşan yörelerde koşullar kararlı moleküllerin birleşerek daha kompleks moleküller oluşturması için uygundur. Etil alkol ve eter bu koşullarda ortaya çıkan organik moleküllerdir.

Yıldızlar arası uzayda dünyadaki organik moleküllerin öncüsü olan, hidrojen siyanid, formaldehid ve siyanoesetilen oluşabilir.

Hidrojen siyanid amino asitlerin ve nükleik bazların öncüsüdür.

Formaldehid şekerlerin öncüsüdür.

Siyanoasetilen ise organik maddelerin ortaya çıkmasında rolü olan kondenzasyon ajanıdır.

Bu organik moleküller uzayın aşırı koşullarında bile ortaya çıktıklarına göre, ilk dönemlerinde dünyada bol miktarda oluşmuş olmalıdırlar. Bunlar evrensel moleküllerdir. Yani evrenin her yerinde vardırlar. Aydan getirilen tozlarda ve meteor taşlarında amino asitlerin varlığı saptanmıştır. Bu gözlemler ayrıca dünyanın, yaşamın çıktığı tek gezegen olmaması gerektiğine de işaret etmektedirler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Makalenin orijinali için http://www.newscientist.com/article/dn1762...on-a-comet.html

araştırma ekibinin sonuçları aylık çıkan Meteoritics & Planetary Science Journal da yakında yayınlanacak...

Not: Daha önce meteorit olarak dünyay düşen arçalar arasında amino asit bulunmuştu ama ilk kez!!! bir kuyruklu yıldızda glisin adlı amino asit bulundu..Bu yüzden bu kadar heyecan yaratmış!!!

NOt 2:bugün biliyoruz ki milyarlarca yıl önce dünya astreoid ve comet bombardımana maruz kalmıştı:!!!Sonucu siz çıkarın!!Vardır bunu da bir ilahi hikmeti!!Yoksa bu bilim adamları da mason çıkdı değil mi? harun yahya güruhu tüm bilim dünyasını evrimci olduğu için mason yaptı ya!!!

Not 3: Dilek Yaraş:"...gelişen bilimin gösterdiğine göre, gün gelecek bugün bilemediğimiz Allah yaptı, diyerek geçiştirdiğimiz her şeyin bilimsel bir açıklaması olacaktır. O zaman da dileyen Allah, işte böyle yaptı dileyen de Sistem böyle çalışıyor, diyecektir.

Ama sonuçta kainatların sırrı anlaşılacaktır. (O zaman da kıyamet kopacak zaten:)

O Kainatların Efendisi'ne inananlar ilahi sistemin sırlarına ererek kendi algıları içinde hayret duyguları yaşarken, inanmayanlar da evrensel sistemde her şeyin ne kadar da mükkemmel bir düzen ve uyum içinde rastlaştığını görerek hayret edecekler." ---mükemmel düzen hikayesine inanmasam da mesaj güzell!!

Link to post
Sitelerde Paylaş
Dünya üzerinde kimse ilk canlıyı oluşturamaz.Oluşturan düşünce din ve ikiz kardeşi ortodoksin bilimdir.

Senin ''dünya annen'' nasıl oluşturmuş peki?

Gördüğün her açıklamaya itiraz ediyorsun ama kendi açıklamanı yapmıyorsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu arada, zamanında Oparin adlı Sovyet bilim insanı, Haldane adlı bir arkadaşıyla ilk canlıların oluşumu için gereken amino asitlerin ilkel dünya koşullarındaki atmosfer ve elektrik boşalmalarında gerçekleşebildiğini kanıtlayıp bu sorunu çözmemiş miydi?

İlk canlının nasıl oluştuğu zaten gösterildi.

Daha kaç defa gösterilecek?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Amerikan uzay kurumu NASA'nın bilim adamları, Stardust uzay aracının Wild 2 kuyruklu yıldızından getirdiği örneklerde, yaşamın temel yapı taşlarından glisin amino asiti buldu.

haberin tamamını yapıştırmayayım dedim devamı

http://www.hurriyet.com.tr/dunya/12300647.asp ilgili linkte..

dünyaya çarpması sonucu hayat taşındı iddiası da söz konusu fakat ya gerçekten hayat varsa.. onların bir allahtan haberi var mıdır acaba ya da peygamberleri var mıdır? eğer yoksa ve iddiaların haklıysa müslümanlar ve allah varsa bu uzaylıların suçu günahı ne acaba.. :blink::blink:

Link to post
Sitelerde Paylaş

walla orada önce arastırmalar yapılacak sonra hayat varmı bulunacan ardından neye benziyorlar nasıl bir fiziki yapıya sahipler inceleyecekler ardından onların inancları ne diye ögreneceksin ardından peygamber varmı diye bakacaksın sonra da Allah sorarsın tamammı cidoo

Link to post
Sitelerde Paylaş

meşhuuur cihatınızı varsa o canlılar üzerinde nasıl vuku bulduracaksınız gene asarak ve keserek mii.. kuranı yeniden mi yazacaksınız yoksa dünya yüzündeki kadınlar için yazılan tonlarca saçmalık onların dişi olanları içinde geçerli olacak mı

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...