Jump to content

DUA NEDİR?


Recommended Posts

Dua temel olarak, çeşitli insansal istek ve arzuların Tanrı’lara iletilmesinde kullanılan, insanlık kadar eski ve dolayısıyla o kadr ilkel bir araçtır. İnsanlar bilinçli kararlar vermeye başladıktan sonra Tanrı’lara dua etmekte ve onlara kurbanlar adamaktadırlar. Bu kurban bir tavuk da olabilir, diğer bir insan da…

Dua yalnız sözlerle değil, çeşitli şekillerde de edilir. Ağlayarak, kendine eziyet ederek, oruç tutarak, kurban keserek, namaz kılaak, bazı katı dinsel ritüelleri izleyerek, topluca veya bireysel olak dua etmek mümkündür. Çoğu kere dua eden başını öne eğer, ellerini önünde yukarı doğru kaldırır, avuçlarını açar ve dizlerini bükerek eğilir. Bütün bunlar insanın Tanrılara olan teslimiyetini, biatını ve kendini onlara adamasını simgeler. Ayrıca bu tür davranışların insanları Tanrı’ların gazabından ve onlardan gelebilecek tehlikelerden korudğu için de uygulandığı ileri sürülebilir. Çoğu kere dua etmenin nedeni hasta olmamak veya hastalıklardan kurtulmak, çeşitli tehlikelere maruz kalmamak veya onlar kazasız belasız atlatmak, mal mülk sahibi olmak veya istediklerini elde etmek olarak da özetlenebilir.

İnsanlar yazının keşfinden önce de dua etmekte idiler. Çok eski zamanlarda yaşayan eski uygarlıklardan kalan sözlü dualar, daha sonraları bazı fiks ritüellere ve çeşitli durumlarla ilgili sorunlara çözüm yolu arayan formüllere dönüşmüşlerdir. Örneğin yağmur duası ile bir hastalıktan kurtulma duaları aynı değildir. İlahiler de dualar gibi, eski uygarlıklardan kalan ve ritüellerin katı kalıbından çıkarak özgürce Tanrılara yönetilen insansal haykırış ve çağrılardır.

Dinlerin zamanla gelişip, daha sofistike olmaya başlaması ile birlikte dualar da buna paralel değişikliklere maruz kalmışlardır. İnsan maneviyatı ve morali, mal ve mülk sahibi olmaya yeğlenmeye başlanmıştır. Hatta bazı dinlerde maddi çıkarlar tümüyle ihmal edilmişlerdir. İnsanlar Tanrı aşkı ve bilgisi, Tanrı’ya ulaşmak ve O’nunla bütünleşmek için dua etmeye başlamışlardır. Bunu Hrsitiyan’ların dualarında fazlasi ile görmek mümkündür. Müslüman’lar da benzer şekilde dua etmektedirler. Ancak bazı Müslüman dualarına küfür ve beddualar da eşlik etmektedir. Kafirun’da olduğu gibi, İslam’da dua sanıldığı kadar masum değildir. Allah kendisine kayıtsız şartsız teslimiyet bekleyen acımasız bir Tanrı’dır.

Ayrıca bir de sufilerin yöntemi vardır. Bu tam anlamı ile ruhsal, içten (kalpten) taşan, spontane bir dua etme yöntemi ve Allah’a olan şükran ve hayranlığın en yalın şeklidir.

Toplu dua etmenin başlangıcı Yahudilere kadar uzanır. İlk defa Yahudilerin ikinci tapınaklarının MS 70 yılında yıkılmasından sonra uygulanmıştır. Hristiyan’lar bu geleneği adapte etmişler ve sürdürmüşlerdir. Daha sonra toplu dua Müslüman’lar tarafından da kabul görmüştür. Toplu dua bugün oldukça yaygın bir dua şeklidir. Hemen her dinde müritler bir araya gelip, topluca dua etmektedirler. Bu toplu duaların çeşitli nedenleri vardır. Ya kendilerini yarattığı için, ya da kendilerini günahlarından dolay affetmesi için inanırlar hep birlikte Tanrı’ya dua ederler.

Diğer dualar arasında Yahudilikten beri uygulanmakta ola ve Hristiyan’ların da adapte ettiği, Tanrı’nın egemen olduğu krallığın veya mesihin, gelmesini dileyenler de vardır.Bu tür dualar Budizmde bile mevcuttur. Müslüman’lar kıyametin gelmesi için dua etmezler.

Dört dinde dualar kurumlaşmıştır. Onlar Yahudilik, Hristiyanlık, İslam ve Zorostranizm dir. Bu dinler müritlerinden, bireysel ve toplu duaların yanı sıra, belli zamanlarda belli duaların edilmesini beklerler ve isterler. Yahudi erkekler günde iki defa dua etmek zorundadırlar. İslam bu geleneği Yahudilerden adapte etmiş ve onu günde üç kereye çıkarmıştır. Tabii bu daha sonra beş olmuştur. Bu dört dinde her durum için ayrı bir dua vardır.

Yukarda da değindiğimiz gibi dua çok eski bir insansal etkinliktir.Başlangıcının dinlerle alakası yoktur. Duanın varlık nedeni Tanrı’larla insanlar arasında yapılan bir tür haberleşme ve Tanrı’lara ulaşarak onları manüple etme çabası olarak özetlenebilir. Hiç kuşkusuz bu dua dinlerden çok önce de mevcuttu. Dinler daha sonraları bu aracı denetleyen ve Tanrı ile kulu arasına girerek Tanrı-kul ilişkilerini düzenleyen sosyal kurumlar olarak devreye girmişlerdir.

Aslında dinler görevlerini çoktan tamamlamış ilkel sosyal kurumlardır.

Tanrı kavramı ise dinlerden çok daha önce başlamış ve onların yok olmasından çok daha sonra varlıklarını sürdürmeye devam edecek olan, tümüyle insansal bir olgudur. Duanın başlangıcı ve nedeni dinlere değil, Tanrı kavramını başlatan ve onunla ilişkiler kurmaya çalışan ilkel insanlara dayanır..

Selamlar..

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş

5-- 6 sene önce çok denerdim ben bu yolu..

sonra baktım ki 3 dua ezberleyenin kendine din adamı demesi gibi bir şey..

cenazelerde imam dua eder karşılığında cenaze sahibinden para alır

düğün yemeklerinde imam dua eder evin baş köşesine ona özel sofra konulur sırf dua ediyor diye..

aslında çaresizliğin çığlığıdır ve aynı zamanda iki ayak üstünde durmayı 1400 seneden beri becerememişlerin..

turan dursunun da böyle bir kitabı olacağını hatırlıyorum..

bir kapı .. pervazına bir zil monte edilmiş olarakta düşünebiliriz.

kapının üstünde ise şöyle bir levha var

"""zile bas ve ne istiyorsan söyle ben sonsuz güç ve kudret mal sahibiyim ben ne kadar verirsem vereyim benden eksilmez"""".

zile basacak ve basmış zavallı hiçbir şekilde cevap alamamıştır şu ana kadar..

bu andan sonra ne mi olacak..görmek için dua edeceğiz belkide..nokta.. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...

Hem duaları yanıtlayacak hem de herşeyi ne olacağını bilerek yaratmış bir tanrı olamaz.

Dua kabul eden bir tanrıya dua ederseniz ve istediğiniz olursa dua ettiğiniz için mi oldu?

Dua edince tanrı planını sizin için mi değiştirecek? Dua etmek tanrı olmak olmuyor mu?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...