Jump to content

Müslümanlar kaza ve kader konusunda ateistlerle münakaşaya GİRMEYİN


Recommended Posts

Kaza ve Kader Meselesi:

Ebû Hanîfe nüfuz-ı nazar sahibi, iyi görüşlü bir zattır. Onun için kader meselesine dalmaktan çekinirdi ve arkadaşlarına da bunu tavsiye ederdi. Yusuf b. Hâlid, Basra'dan geldiği zaman ona şöyle demiştir:

«Kaza ve kader, insanların karşısına dikilmiş güç bir meseledir. Bu Öyle kapalı bir mes'eledir ki, anahtarı zayi olmuştur, anahtarı bulunursa o zaman içindeki belli olacak, onu açacak olanlar, ancak Allah indinden haber getiren­lerdir.»

Kaderiyyeden bir grup ona gelerek kader meselesini münakaşa yapmak istediler.

Onlara şöyle dedi: «Bilmez misiniz ki, kadere ba­kan, güneşe bakan gibidir, baktıkça gözleri kamaşır, şaşkınlığı artar.»

Fakat Kaderiyye bu haddi aştılar, kaza ile adalet arasını na­sıl bulabileceğini sordular. Allah herşeyin nasıl olacağına hüküm ve kaza ediyor. Onun kazası ve kaderi üzere o işler oluyor. Sonra neden kaza ve kader çerçevesi dairesinde yaptıklarından dolayı in­sanları hesaba çekiyor? îşte bunu sordular ve dediler ki:

— Allah'ın mülkünde kazası dışında bir şey yapmak insanın elinden gelir mi?

— Hayır, gelemez, Yalnız kaza iki türlüdür. Biri Vahiyle emir­dir. Diğer kudrette takdir eder, kudret verir. Meselâ küfre kudret verir, fakat emir vermez. Belki nehyeder. Emir de iki türlüdür. Emr-i tekvîn, yâni birşeyi meydana getirmek ,olmak emri. Ol, der, olur. Bu vahiy emrinden başkadır.»

Ebû Hanîfe'nin bu taksimi ne güzeldir. O kazayı kaderden ayı­rıyor. Ona göre kaza demek: Vahy-i İlâhî ile Allah'ın vermiş oldu­ğu hükümdür. Kader ise kudret-i îlâhiye altında cereyan edendir. Allah ezelden halkın umurunu takdir etmiştir. Vahyin muktezasına göre kullarına teklifi vardır. Ameller kulun ihtiyariyle Allah'ın takdiri üzere cereyan eder. Emir de iki kısımdır, icat ve tekvîn emri var, bir de teklif emri var. Kâinattaki umur birinciye göre ce­reyan eder. Âhırette ceza ise ikinci teklif emrine göredir.

Burada şöyle bir mes'ele var: Taat ve isyan kulun dilemesiy­le midir? Yoksa Allah'ın meşietiyle midir? Şayet kulun meşîetiyle ise Allah irade eder mi? Allah'ın iradesi emrinden ayrılır mı? Bu halli müşkîl bir meseledir. Ebû Hanîfe bu meseleye insan, bilgi takatinin varabileceği şekilde ve Allah'ın kudret ve kemâline lâyık tarzda şöyle cevap veriyor:

«Ben bu hususta ortadan söylerim, ne cebir var, ne de tefviz var. Allah'u Teâlâ kullarına takat getiremiyecek bir şey teklif etmez. Onlardan yapamıyacakları bir şey istemez, işlemedikleri bir şeyden dolayı onları cezalandırmaz. Yapmadıkları bir şeyi onlara sormaz. Bilgileri olmayan bir şeyin münakaşasına dalmalarına rıza­sı yoktur. Bulunduğumuz hâli Allah'u Teâlâ bilir.»

işte bu mes'elede mütefekkire yakışan söz budur. Coşkun dal­galar gibi çalkalanan bu mes'eleye, içinde boğulurum endişesiyle dalmak istemiyor, insan iradesine lâyık olduğu hürriyeti veriyor. Çünkü bu hissolunur bir emirdir.

Her hangi bir münakaşacı onu girmek istemediği bu mevzua sürüklemek isterse, beşer ilminin takat getiremiyeceği bu mese­leye sokarsa yasak hududu geçmez. Kaderiyeciler ona sor­dular :

Bize haber ver. Allah bir kuluna küfrünü murat ederse ona iyilik mi yapmış olur yoksa fenalık mı?

Şu cevabı verdi:

— Fenalık etti, zulüm etti denilmez. Allah'ın emrine muhale­fet edenler hakkında bunlar söylenir. Allah ise bundan münezzehtir.

Bağdat tarihinde Ebû Yusuf'tan naklolunuyor:

Ebû Hanîfe'yi şöyle derken işittim. Bir kaderci, ile konuştun mu, sana söyliyeceği iki şeydir: Ya küfür etmek, ya sükût etmek. Ona bu şeylerin böyle olacağını Allah eskiden biliyor muydu diye sorulsa: Buna karşı: Hayır derse kâfir olur. Evet derse ona soru­lur: Bildiği gibi olmasını mı diledi, yoksa bildiğinin hilâfına olma­sını mı diledi? Cevabında: Bildiği gibi olmasını diledi derse müminden îmanı, kâfirden küfrü dilediğini kabul etmiş olur, yok il­minin hilâfına olmasını diledi derse Allah hem diliyor, hem de me­ramına nail olamıyor demek olur. Bildiğinin aksine dileyen ve bildiği olmayan bir tanrı tanımak ise küfürdür.»

Hulâsa Ebû Hanîfe bu mevzua muayyen hudutlar dahilinde dalıyor. Bu denizde fazla açılmıyor. Hayır ve şer her şeyin Allah'ın kaderiyle olduğuna inanıyor. Allah ilminin, iradesinin ve kudreti­nin şumuline îmanı var. Allah'ın iradesi haricinde insandan bir iş sadır olmaz. İnsanın itaati ve günahı kendisine aittir, insanın cüz'i iradesi ve ihtiyarı vardır. Onun için yaptığından sorulur, he­sap verir. Hayır olsun, şer olsun zerre kadar haksızlık görmez. Bun­lar Kur'ân'ın akideleridir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 49
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Yaşar nuri kader inancının islama emeviler tarafından eklendiğini iddia ediyor.Kuranda kader inancı yokmuş öyle diyor.

Benden sonra ümmetim hakkında şu üç şeyden korkuyorum:

1. İdarecilerin zulme sapmaları.

2. Yıldızların tesirine inanmaları.

3. Kaderi inkar etmeleri

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şu çizgi insandır. Şu onu saran kare çizgisi de eceldir. Şu dışarı uzanan çizgi de onun emelidir. (Bu emel çizgisini kesen) şu küçük çizgiler de musibetlerdir. Bu musibet oku yolunu şaşırarak insana değmese bile, diğer biri değer. Bu da değmezse ecel oku değer. (Hadis-i Şerif)

Link to post
Sitelerde Paylaş
noldu? baktın foruma müslüman gelen ve mantıklı düşünmeyi öğrenen islamdan çıkıyor bu yollaramı başvurmaya başladın. müslümanlar onlarla tartışmayın :D zuhahaha

Ümmetimden, kesinlikle kader konusunda bilir bilmez konuşmamalarını istiyorum. Kader konusunda ancak ümmetimin âhirzamandaki kötüleri ileri geri konuşur. (Hadis-i Şerif)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ümmetimden, kesinlikle kader konusunda bilir bilmez konuşmamalarını istiyorum. Kader konusunda ancak ümmetimin âhirzamandaki kötüleri ileri geri konuşur. (Hadis-i Şerif)

kader konusunda sual olunmaz demi. zavallı müslümanın elinden malını, cebinden parasını, yanından karısını alırsınız din ayağına kader dersiniz. o da garibim kaderimiz buymuş der katlanır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dabii dabiii, kader konusunu fazla kurcalamayacaksın, kurcalamayacaksın ki dinin nasıl bir çelişkiler yumağı olduğu ortaya çıkmasın, meydan da din alimi diye geçinen uyuşturucu tacirlerinden farksız din tüccarlarına kalsın, müslümanlar koyun olsun, onlar da çoban, sürsünler kuzucukları meraya, doyursunlar beyinlerini önce din-iman, peygamber-evliya hikayeleriyle, zamanı gelince de koyunları yatırır kesersin ; etinden tut da derisine varıncaya kadar yararlanır, hatta işkembesini bile ziyan etmez çorbasını yaparsın. Bundan da hiç mi utanmaz, hürrüüüüp diye bir güzel mideye indirir, millete de mimberde İslam'ın kul hakkına ne gaddeeeeer değer verdiğini ballandıra ballandıra anlatmaya devam edersin, çünkü kuzucuklar kaval sesi dinlemeden otlayamaz.

Bkz.: Kombassan, Deniz Feneri, Yimpaş, İhlas Finans, birçoğu Konya çıkışlı sözde faizsiz finans kuruluşları, sayısına bereket tarikatlar, İslami dernekler, dinci partiler vs..

tarihinde Yakup tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kader dinde sizi ne yapacağınızı bilerek ona göre yaratmış bir tanrı'nın eseri.

Bu durumda ne bilincinizin etkisi söz konusu, ne de bir seçiminiz var.

Her şey önceden plânlanarak, ne yapacağı bilinerek yaratılıyor.

Bu da herhangi bir irade ve seçim hakkı fikrine ters.

Evet müslümanlar, ateistlerle kader konusunda münakaşaya girmeyin, kaybedersiniz.

Kalan aklınız da başınızdan gider. Yazık olur size.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kader mevzuu üzerinde derinlemesine düşünüp dinden çıkmayan kişi, ya kafasını kuma gömüyordur ya da IQ problemi vardır... Kaderiye, Cebriye ve Mutezile mezheplerini tenzih ederim... Ama onlar da Ehl-i Sünnet vel Cemaat'e göre din dışıdır zaten...

Bir ateist'in elma'nın,armut'un vs. nasıl oluştuğunu derinlemesine düşünüp hala ateist kalması mantıklı bir sonuç , fakat aynı şekilde bir dindar'ın kader konusunu derinlemesine düşünüp anlayamaması ve hala dindar kalması aptallıktır.

Sizinki tam anlamıyla bencillik şu bir gerçek'ki bir dindar ile ateist arasında yobazlık bakımından en azından fark yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir ateist'in elma'nın,armut'un vs. nasıl oluştuğunu derinlemesine düşünüp hala ateist kalması mantıklı bir sonuç , fakat aynı şekilde bir dindar'ın kader konusunu derinlemesine düşünüp anlayamaması ve hala dindar kalması aptallıktır.

Sizinki tam anlamıyla bencillik şu bir gerçek'ki bir dindar ile ateist arasında yobazlık bakımından en azından fark yoktur.

Ben en azından Allah hokus pokus dedi oldu diyen bir kitaba inanmak yerine laboratuvarlarda gece gündüz bunun nasıl oluştuğunu araştıran bilim adamlarına inanıyorum.Gökten indi denilen bir kitabın bilgisiyle,binbir zahmetle elde edilen somut verilere dayanan bilgileri bir tutuyorsun.Hem de ne yaparak,somut verilere dayananı reddedip, ben Allahtan vahiy alıyorum diyen hiç tanımadığın görmediğin birine iman ederek.

tarihinde taopaipai tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Ben en azından Allah hokus pokus dedi oldu diyen bir kitaba inanmak yerine laboratuvarlarda gece gündüz bunun nasıl oluştuğunu araştıran bilim adamlarına inanıyorum.Gökten indi denilen bir kitabın bilgisiyle,binbir zahmetle elde edilen somut verilere dayanan bilgileri bir tutuyorsun.Hem de ne yaparak,somut verilere dayananı reddedip, ben Allahtan vahiy alıyorum diyen hiç tanımadığın görmediğin birine iman ederek.

Bana varlığın sebebini tanrı'dan bağımsız kılan ve somut verilere dayanan bir tane bilgi söyler'misin?

tarihinde AntiiiKafir tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...