Jump to content

Tağut


Recommended Posts

Kuranda geçen bu kelimeyi biraz araştırdım.

Karşıma farklı tanımlamalar çıktı ama temelde işaret edilen bir nokta vardı;

Teşri yani kanun koyma yetkisi..Uzatmadan tanım için bir alıntı yapayım:

Tâğut Kimdir?

Tağut, kelime olarak haddi aşan, azan, hakikatten sapan, taşkınlık gösteren ve her sapıklığın başı gibi anlamlara gelir; Istılahta ise Allah'a isyan eden anlamında kullanılır.

Allahın indirdiği hükümlere alternatif olmak ve onların yerine geçmek üzere hükümler koyan her varlık tağuttur. Bunun insan olması, put, şeytan veya bunların dışında herhangi bir şey olması farketmez. Kur'an-ı Kerim'de: 'Andolsun ki, biz her kavme; 'Allah'a ibadet edin, tağuta kulluktan kaçının' diye (tebliğat yapması için) bir peygamber gönderdik.' (16/Nahl, 36) İnsanlar, sadece Allah'a kul olma, yalnız O'na ibadet etme hususunda istisnasız uyarılmışlardır. 'İman edenler Allah yolunda cihad ederler; küfredenler ise tağut yolunda savaşırlar.' (4/Nisâ, 76) Yani insanlar ya Allah'a ibadet edecekler veya tağuta kul olacaklardır; bu iki yolun dışında üçüncü bir hal yoktur.

Kur'an-ı Kerim'de: 'Sana indirilen Kur'an'a ve senden önce indirilen kitaplara iman ettik diye boş iddialarda bulunanlara bakmaz mısın? Onlar tağutun huzurunda muhakeme olmak (hükümlerine boyun eğmek) istiyorlar. Halbuki tağutu inkâr etmekle (tekfir etmek, lanetlemekle) emrolunmuşlardır.' (4/Nisâ, 60) buyrulmaktadır. Kur'an'daki bütün bu ayetleri dikkate alarak şu hususu belirtmekte fayda vardır: Tağutun hükümlerine râzı olanlar ve boyun eğenler, kâfirlerdir. Nitekim İbn Kesir, bu hususta şunları kaydediyor: 'Bu ayet-i kerimede (4/Nisâ, 60) Hz. Muhammed (s.a.s.) 'e ve diğer peygamberlere iman ettiklerini söylemekle beraber, ihtilaf ettikleri hususlarda, Allah'ın kitabından ve Peygamber'in sünnetinden kaçınıp, insanların kendi akıllarına göre (beşerî kanunlarla) hüküm vermesini isteyen kişinin iman iddiasını Allah reddetmektedir.' (İbn Kesir, 1/519)

Bugün dünyada; vahyi inkâr ederek, insanların çoğunluğunun rızasına göre kurulduğu iddia olunan bütün demokratik sistemler, Allah'ın hükümlerine mukabil ve onların yerine geçmek üzere hükümler icad etmektedir. Dolayısıyla bütün demokratik sistemler, bu noktada 'tâğutî' özellikler taşırlar. Bu, bir anlamda bütün ideolojik sistemler için de geçerlidir. Daha genel bir ifade ile, İslam'ın dışındaki bütün sistemler tağutîdir. Tağutların hükümlerine göre yönetilen bütün yerlerde yaşayan mü'minlerin, Allah'ın indirdiği hükümlerin galip gelmesi uğruna cihad etmeleri farz-ı ayndır. Şurası unutulmamalıdır ki, tağutun hükümlerine 'evet' diyenler, Allah'ın dinine 'hayır ' demiş, küfretmiş durumundadırlar. Bunu ister bilerek, ister bilmeyerek yapsınlar durum asla değişmez. Çünkü bütün peygamberlerin insanlara; 'Allah'a ibadet edin, tağuta kulluktan kaçının' diye tebliğat yaptıkları ayetlerle sabittir. Tağutun hükümlerini inkâr etmeyen ve tağutî güçlerle mücadele vermeyen kimse, ne kadar âlim olursa olsun, 'müsteşrik' çizgisini asla geçemez.

Alıntı ve daha fazlası için kaynak: http://nedir.antoloji.com/tagut/

Bu kelimenin ya da kavramın tanımına göre bazı problemler çıkıyor.

Müslüman inanır, Kurana göre tağut ile savaşmak zorunda..

Yani Allahı red eden ve tanımayan bir topluluk, müslümanlara saldırsın-saldırmasın, anlaşmayı bozsun ya da bozmasın savaşılması gereken bir toplum.

Şimdi günümüze dönecek olursak, laik cumhuriyet ile yönetiliyoruz.

Ve bu yönetime tabi olan çeşitli inançlara mensub vatandaşlar olduğu gibi hiç bir inanca sahip olmayan vatandaşlar da var.

Yönetim ve inançsız topluluk birer tağut mudur?

Sanırım daha fazla soru sormaya gere yok..Konu kendiliğinden açılım kazanacaktır..

Tabi soru ve sorularımın öncelikli muhatabı müslümanlar..

tarihinde Jeriko tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 57
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bu konuyu ateist forumda açman da ayrı bi ilginçlik ya bakalım dinsizler ne yorum yapacak

hattı zatında her dinsiz de bir tağuttur ülke yönetecek bir konumda olması şartt değil

bu kişi belki bir aile babasıdır ve eşini ve çocuklarını yönetir

onlara dinsizlikten gelecek bir baskıyı reva görebilir yaptığı da tağutidir

bu kişinin bir dindar kızı vardır ve başını örtmek istese ebeveyn olarak karşı çıksa tağuti davranmış olacaktır

en minikden en tepeye içimizden nefsimizden tüm topluma teşmil edilebilecek bi kavramdır Tağut

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 years later...

Tağutu reddetmek, imanın ilk şartı olan Allah'a imandan önce gelir.

"Kim tagutu inkar edip Allah'a iman ederse kopmak bilmeyen sağlam bir kulpa tutunmuş olur."

Demokrasi ve laiklik gibi sistemleri destekleyip, şeriatı uygulamaktan kaçınanlar da tağut sayılır değil mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Değilim.

Müslümanlar, Allah'ın kölesidirler; O'na hizmet eder, emirlerine itaat eder ve yasaklarını da çiğnemekten sakınırlar.

Peki, sen devletin emrine itaatsizlik edip yasağını çiğneyebilir misin? Cevap olumsuz ise, o halde sen de müslümanlar gibi kölesin demektir. Ancak, müslümanlar kendilerini yaratan bir varlığın kölesi olurlarken, sizler kendiniz gibi yaratılmışlara/kölelere köle oluyorsunuz, kölenin köleliğini yapıyorsunuz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslümanlar, Allah'ın kölesidirler; O'na hizmet eder, emirlerine itaat eder ve yasaklarını da çiğnemekten sakınırlar.

Peki, sen devletin emrine itaatsizlik edip yasağını çiğneyebilir misin? Cevap olumsuz ise, o halde sen de müslümanlar gibi kölesin demektir. Ancak, müslümanlar kendilerini yaratan bir varlığın kölesi olurlarken, sizler kendiniz gibi yaratılmışlara/kölelere köle oluyorsunuz, kölenin köleliğini yapıyorsunuz.

Kolelikle vatandasligi karistiriyorsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kolelikle vatandasligi karistiriyorsun.

Vatandaşlıkta bir köleliktir. Arkadaşımız damardan vuruyor,,, hala aldırmakta direniyorsun... Şuan ülkende itaatsiz davrananların durumu ortada. Hadi sende kalk, madem vatandaşlık kölelik değil,, Köle olmadığını ve herşeyi yapabildiğini göster..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Adiyy b. Hatem, Peygamberimizin davetini alınca, çağrısını işitince Şam'a kaçtı. Bu zat cahiliye döneminde hristiyan olmuştu. Bir ara kız kardeşi kabilesinden birkaç kişi ile birlikte müslümanlara esir düşmüş, fakat Peygamberimiz kadını bağışlayarak, serbest bırakmıştı. Kadın kardeşinin yanına dönünce onu müslüman olmaya ve Peygamberimize gidip kendisi ile görüşmeye teşvik etmişti. Bunun üzerine Medine'ye geldi. -Bu zat o sırada Tay kabilesinin şefi idi, babası da cömertliği ile ün salmış bir kişi olan Hatem Tai idi.- Peygamberimizin huzuruna vardığında boynunda gümüş bir haç vardı. O sırada Peygamberimiz `Onlar Allah'ın dışında hahamlarını ve rahiplerini ilah edindiler' cümlesi ile başlayan ayeti okuyordu. Ayet bitince bizzat kendi ifadesine göre Peygamberimize `Onlar, hahamlarına ve rahiplerine tapmıyorlar, kulluk etmiyorlar' dedi. Onun bu sözlerine Peygamberimiz şu karşılığı verdi:

"Evet, ama din adamları onlara helal şeyleri yasakladılar ve haram şeyleri serbest ettiler. Onlar da din adamlarının bu hükümlerine uydular. Bu tutum, onların, din adamlarına kulluk etmeleri anlamına gelir."

Link to post
Sitelerde Paylaş

Vatandaşlıkta bir köleliktir. Arkadaşımız damardan vuruyor,,, hala aldırmakta direniyorsun... Şuan ülkende itaatsiz davrananların durumu ortada. Hadi sende kalk, madem vatandaşlık kölelik değil,, Köle olmadığını ve herşeyi yapabildiğini göster..

Ben devletin malı değilim, devlet benim sahibim değil.

Sen Allah'ın veya bir başka insanın malı olabilirsin. Islam'da kölelik olduğu için bu sana normal geliyor olabilir. Modern çağda yaşayan insanlara bu normal gelmez.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Adiyy b. Hatem, Peygamberimizin davetini alınca, çağrısını işitince Şam'a kaçtı. Bu zat cahiliye döneminde hristiyan olmuştu. Bir ara kız kardeşi kabilesinden birkaç kişi ile birlikte müslümanlara esir düşmüş, fakat Peygamberimiz kadını bağışlayarak, serbest bırakmıştı. Kadın kardeşinin yanına dönünce onu müslüman olmaya ve Peygamberimize gidip kendisi ile görüşmeye teşvik etmişti. Bunun üzerine Medine'ye geldi. -Bu zat o sırada Tay kabilesinin şefi idi, babası da cömertliği ile ün salmış bir kişi olan Hatem Tai idi.- Peygamberimizin huzuruna vardığında boynunda gümüş bir haç vardı. O sırada Peygamberimiz `Onlar Allah'ın dışında hahamlarını ve rahiplerini ilah edindiler' cümlesi ile başlayan ayeti okuyordu. Ayet bitince bizzat kendi ifadesine göre Peygamberimize `Onlar, hahamlarına ve rahiplerine tapmıyorlar, kulluk etmiyorlar' dedi. Onun bu sözlerine Peygamberimiz şu karşılığı verdi:

"Evet, ama din adamları onlara helal şeyleri yasakladılar ve haram şeyleri serbest ettiler. Onlar da din adamlarının bu hükümlerine uydular. Bu tutum, onların, din adamlarına kulluk etmeleri anlamına gelir."

Hiç tarikat, cemaat, vs gibi şeyler duydun mu?

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Evet, ama din adamları onlara helal şeyleri yasakladılar ve haram şeyleri serbest ettiler. Onlar da din adamlarının bu hükümlerine uydular. Bu tutum, onların, din adamlarına kulluk etmeleri anlamına gelir."

Bu cümlelerde Muhammed'in gücüne giden şeyler üzerinde biraz duralım.

Pavlus, Hıristiyanlığı yeniden inşa ederken klasik bir Musevi mezhebi haline dönmek üzere olan yeni harekette şunları değiştirdi:

1) Sünnet dinin gereklerinden biri değildir. Sünnetsiz kişilerin Müjde'ye inanmalarında hiçbir sorun yoktur. (... helal şeyleri yasakladılar)

2) Temizliğinden emin olunursa domuz eti yemenin sakıncası yoktur. (... haram şeyleri serbest ettiler)

................................................................................

Muhammed 'helal' ve 'haram' derken referansı Tevrat'tır.

Hıristiyanları, Tevrat'taki hükümleri değiştirmekle suçlamıştır ama kendisi de Tevrat'ta haram sayılan 'deve ve tavşan eti yemeyi' helal kılmıştır.

Bu hesapça Müslümanlar da onun kuludur.

tarihinde satsuma56 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Soru çok açık ve net; Devletin emrine itaatsizlik edip yasağını çiğneyebilir misin?

Devletin emri dediğin nedir? Meclisten geçen yasalar mı? Bunları köle sahibi birinin emir ve yasaklar ile bir mi tutuyorsun? Sen ne dediğini biliyor musun?

Ben özgür bir bireyim, özgürlüğümün sınırları başka bireylerin özgürlüklerini ihlal etme noktasına kadardır. Kaldı ki bu devletin altında yaşamak zorunda da değilim, istersem başka ülkelerde de yaşayabilirim, uzun yıllar yaşadım da.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Devletin emri dediğin nedir? Meclisten geçen yasalar mı? Bunları köle sahibi birinin emir ve yasaklar ile bir mi tutuyorsun? Sen ne dediğini biliyor musun?

Devletin emri dediğim, (meclisten geçen ya da geçmeyen farketmez) yasalardır. Bunları köle sahibi birinin emir ve yasakları ile bir tutuyorum ve ne dediğimin de gayet farkındayım. Devlet efendi, vatandaş ise köledir.

Ben özgür bir bireyim, özgürlüğümün sınırları başka bireylerin özgürlüklerini ihlal etme noktasına kadardır. Kaldı ki bu devletin altında yaşamak zorunda da değilim, istersem başka ülkelerde de yaşayabilirim, uzun yıllar yaşadım da.

Devlete bağlı hiç kimse özgür falan değildir, olamaz da. Özgürlüğünün sınırlarının başka bireylerin özgürlüklerinin sınırı olduğu ise ninniden ibarettir. Başkalarının özgürlüklerini ihlal etmediğin halde yasaklanan birçok şey sayabilirim. Devletin felsefesi senin dediğin gibi değildir. Devletin felsefesi şudur; Devletin ideolojik çıkarlarına ters hareket etmediğin sürece ve devletin köleliğine bağlı kalmak şartıyla özgürsün.

Başka ülkelerde de başka devletler vardır. Başka devletlerin olduğu başka ülkelere göç etmek ile kölelikten kurtulamazsın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...