Jump to content

Büyük boşluk kuramı


Recommended Posts

Merhaba

Burada yazan teistlerin bazılarını gözlemlediğimde aklımda inanç hakkında bazı fikirler şekillenmeye başladı.

MrGuitar ve euclid'in bilgehanbengi'nin "insan dediğiniz nedir?" başlığı altında yazdıklarını okurken anlamaya çalıştığım bu inanç fenomeni hakkında daha önce dile getiremediğim bir düşünceye ulaştım.

Öncelikle hepimizin bildiği gibi hayat adil değil. İnsanlarda ise bir adalet hissi var. Adalet sonucunda haklılık duyma isteği var. Yani hayatın tesadüfi oluşu, rastgeleliği, dengesizliği bizim yorumumuzda ve iç dünyamızda bir boşluk oluşturuyor. Yaşam isteğimiz her zaman yerine gelmiyor, adalet isteğimiz her zaman yerine gelmiyor. İnsanların çoğu için böyle bir genellemeyi güvenli bir şekilde yapabileceğimizi düşünüyorum. Diğer düşüncelerim de bu temel üzerine kurulu.

Şimdi subjektif kısımlara gelelim.

Bence bu boşluğu ümit ve düş ile dolduruyoruz. Ben teist bir kökenden gelmediğim için ümit hissini sanat, bilim, eğlence, problem çözmek, işte başarılı olmak gibi eylemlerle dolduruyorum.

Teistlerin buraya yansıttığı düşüncelerden anladığım kadarıyla ise onlardaki boşluk hissi çok daha büyük. Sanırım onlar bu boşluğu tek seferde kocaman bir kütleyle doldurma çözümüne gidiyorlar. Fakat kütle o kadar büyük ki önce boşluğu iyicene genişletmeleri gerekiyor. Boşluk genişledikçe yaşam isteği ve amacı hisleri de kaybolup gidiyor. Yerine gelen kütle ise bütün bunların yerini almalı. Mutlak bir adalet, mutlak bir amaç, olağanüstü bir ümit sağlamalı.

Asıl merak ettiğim ise şu. Önceden teist eğitime sahip, çocukluğu, ergenliği inançla geçmiş bir insan sonradan ateist olduğunda bu boşluğu çok geniş buluyor olmalı. Bu nasıl bir his? Bu boşluk zamanla mı normal boyutlarına dönüyor? Yoksa yerine yine birşeyler mi doldurmak gerekiyor?

tarihinde bayşapka tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Asıl merak ettiğim ise şu. Önceden teist eğitime sahip, çocukluğu, ergenliği inançla geçmiş bir insan sonradan ateist olduğunda bu boşluğu çok geniş buluyor olmalı. Bu nasıl bir his? Bu boşluk zamanla mı normal boyutlarına dönüyor? Yoksa yerine yine birşeyler mi doldurmak gerekiyor?

Bir sünni müslümandım yıllar önce şimdi panteist felsefe ile dialektik yapan biriyim ,

Hurafelerin yerini bilimsel veriler,Tabular ve dogmalar yerine deney gözlem ve bunlara dair veriler esas,yaşamdaki şartların değişmesi yeni parametreler yeni çözümler doğurur bana göre.

Dinlerin yerini toplumsal bilinç ve çözüme odaklı eğilimler aldı hayatımda,

Allah'ın yerini doğa, aldı benim için.

Bilemediğim bilmediklerim elbette var ama bilmediğim birşeyin peşinden gitmenin çok büyük salaklık ve risk olduğunu biliyorum.

Bende bir rahatlama hissi ortaya çıkardı.Zor olan şeyler kolaylaştı.

Yaşasın özgürlük.

İsa ne demiş Gerçek sizi özgür kılacak :p

tarihinde euclid tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Asıl merak ettiğim ise şu. Önceden teist eğitime sahip, çocukluğu, ergenliği inançla geçmiş bir insan sonradan ateist olduğunda bu boşluğu çok geniş buluyor olmalı. Bu nasıl bir his? Bu boşluk zamanla mı normal boyutlarına dönüyor? Yoksa yerine yine birşeyler mi doldurmak gerekiyor?

Ben de sünni müslümandım,ritüelleri saçma buluyordum ama tanrı inancı önemli bir yere sahipti bende.

Bu nasıl bir his ? İçine şiddetli şüpheler girmeye başladığı zaman cidden acı veren bir his,beyinde oluşan bir deprem.

Sonrası,huzur,büyük bir rahatlama,özgürlük..

Teistler adalet gibi şeyleri tanrı ile dolduruyorlar dediğin gibi haklısın , ben ise herşeyi olduğu gibi kabul ediyorum,biliyorum ki mutlak adalet hiç olmadı, asla da var olmayacak.

Olduğu gibi kabul ediyorum,çünkü bu böyle.

Hem adalet nedir ki ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aslında inancı o boşluktan bir anda söküp alamıyorsun zaten.Teknik olarak mümkün değil.Sorgulama sürecine başladığında o boşluk da yavaş yavaş daralıyor.Bir süre sonra tanrıyı koyacak yer aramaya başlıyorsun.Kalan boşluklara tanrıyı sıkıştırmaya çalışıyorsun ancak bir türlü sığmıyor.Boşluk iyice daraldığında tanrıyı mecburen çöpe atmak zorunda kalıyorsun :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

aksine inançlı olmayı "insan" olmanın erdemi olarak görüyorum.

İnanmak olgusu insanı insan yapan degerin başında gelıyor.

şimdi atesitler soracaktır ne yani biz "hormonlu" yani sun-i birer insanmıyız ?

evet acıkcası sizler içinizeki boşlugu 5 dk süren zevkler ile dolduran şaşkın balık misali burnunun ucunu göremeyen

insanlarsınız.

o nedenle ölüm size yabancı geliyor.

dengesizlik tesadüf ve hay allah dediğiniz kavramlar bizim lugatımızda yok.

böyle mükemmel bir evren böyle mükemmel bir döngü sebepsiz ve tesadüf olamaz.

Lütfen eger bilimsellikten bahsediyorsanız tesadüfe hayatınızda yer veremezsiniz.

lütfen bilimden akıldan yana olun YARATICIyı göreceksiniz.

ALLAH VARDIR.

Luuu

tarihinde Luuu tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsan, evreni bir soyutlama/modelleme süreci ile algılyor, insanın sinir sistemi bir soyutlama makinesi. Evrende de hiç birşey ideal değil, hiç birşey kusursuz değil... İnsan beyninde olguların modelini kurarken, yani olguları soyutlayıp algılarken çeşitli ihmaller yapıyor. Olayları gerçek oluşları ile değil modellenmiş halleri ile kavrıyor. Yani ideale yakınlaştırıp öyle kavrıyor.

Bayşapka'nın izniyle onun tümceleri ile yazayım:

Öncelikle hepimizin bildiği gibi evren ideal değil. İnsanlarda ise bir ideal kavramı var. Doğanın ideal olması, kusursuz ve uyumlu olması beklentisi var. Yani hayatın tesadüfi oluşu, rastgeleliği, dengesizliği bizim yorumumuzda ve iç dünyamızda bir boşluk oluşturuyor.

Sonuçta insan yapabileceği en büyük modellemeyi yapıp olabilecek en ideal şeyi "Tanrı" kafasında modelliyor. Bu Tanrı evrenin (doğanın, yaşamımızın) tüm idealdışılığını örtmek, evrene denge getirmek için modelleniyor, ama çözdüğünden büyük düşünsel sorunlara yol açıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İçimizdeki bir boşluk olarak algıladığımız bu his aslında bazı değerlerle doldurulması ve tabiri caiz ise tatmin edilmesi gereken maneviyatımızdır.

O boşluk mutlaka doldurulmalıdır. Onu biz bazı değerlerle tatmin etmezsek, dinler tarafından mutlaka doldurulacaktır. Bu kaçınılmazdır.

Maneviyat neden vardır?

Yalnız insanlarda mı vardır?

Hayvanlarda da var olabilir mi?

Herşeyden önce maneviyat nedir?

Bu soruların cevabını verirsek, içimizdeki boşluğu açıklayabiliriz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çoğumuz geleneksel bir eğitimden geçtik. Okullarda verilmeyen bir eğitimden. Genelde büyüklerimizden aldığımız bir tarz eğitimdir bu.

Bu eğitimin bizlere vermiş olduğu durumlardan biri bu boşluk. Eğer bir değişim süreci geçirmeseydik, hep ateist olarak yetişseydik, çok büyük bir boşluk olmayacaktı kanaatimce.......

Link to post
Sitelerde Paylaş
İzninizle araya girmek istiyorum.

Kusursuz bir küp, altı yüzlü eşkenar.

Kusursuz bir küre, üç boyutta merkezden aynı uzaklıktaki noktalar bütünü.

Kusursuzu tasarlarız, fakat bulamayız, bu bizim boşluğumuz.

Kısaca elde olanlarla yetinmiyoruz diyebilirmiyiz :)

Aslında sn Haci güzel bir sorgu yapmış .Maneviyat nedir.

Sadece biz insanlarda mı vardır ?

Belkide hayvanlarda manevi hisler duyuyorlardır.Bilmediğimiz için yoksayıyorudur.Belkide kendimizi çok fazla abartıyoruzdur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Asıl merak ettiğim ise şu. Önceden teist eğitime sahip, çocukluğu, ergenliği inançla geçmiş bir insan sonradan ateist olduğunda bu boşluğu çok geniş buluyor olmalı. Bu nasıl bir his? Bu boşluk zamanla mı normal boyutlarına dönüyor? Yoksa yerine yine birşeyler mi doldurmak gerekiyor?

Kendi yaşantımı teistlerle kıyaslıyorum.Çok işe yarıyor. :) Boşluk falan kalmıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
İnsan, evreni bir soyutlama/modelleme süreci ile algılyor, insanın sinir sistemi bir soyutlama makinesi. Evrende de hiç birşey ideal değil, hiç birşey kusursuz değil... İnsan beyninde olguların modelini kurarken, yani olguları soyutlayıp algılarken çeşitli ihmaller yapıyor. Olayları gerçek oluşları ile değil modellenmiş halleri ile kavrıyor. Yani ideale yakınlaştırıp öyle kavrıyor.

Açıklamış işte bilgehan, eline sağlık.

Dijital teknolojiye benzemiyor mu aslında ? 0.5 volt sınırı gibi, 0,498 volt da olsa yok sayıyor ve görmezden geliyor makine,daha küçük değerleri hesaplayabilmesi için daha büyük kapasite gerekiyor.

İnsan beyni de böyle sanırım.

Saçma bir örnek oldu belki de.

tarihinde cantona tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
aksine inançlı olmayı "insan" olmanın erdemi olarak görüyorum.

İnanmak olgusu insanı insan yapan degerin başında gelıyor.

şimdi atesitler soracaktır ne yani biz "hormonlu" yani sun-i birer insanmıyız ?

evet acıkcası sizler içinizeki boşlugu 5 dk süren zevkler ile dolduran şaşkın balık misali burnunun ucunu göremeyen

insanlarsınız.

o nedenle ölüm size yabancı geliyor.

dengesizlik tesadüf ve hay allah dediğiniz kavramlar bizim lugatımızda yok.

böyle mükemmel bir evren böyle mükemmel bir döngü sebepsiz ve tesadüf olamaz.

Lütfen eger bilimsellikten bahsediyorsanız tesadüfe hayatınızda yer veremezsiniz.

lütfen bilimden akıldan yana olun YARATICIyı göreceksiniz.

ALLAH VARDIR.

Luuu

Sen kalk burada bize erdemsiz de ahlaksiz de sonra da kotu sozler işittiginde ateistler yok oyle yok boyle olsun. Olacak iş mi bu?

Arkadaşim sen tanri inanciyla ahlak kavramini once bir ayird et istersen! Burda ahlaksiz yakiştirman kadin olarak en cok bana dokunuyor bilmem farkinda misin? Mantigin, sagduyunun ve empatinin kullanildigi hicbir yerde tanriya ihtiyac yoktur! Sen o tanrini al klozete at üzerine sifonu cek! Her insan icinde bulundugu toplumun ahlak anlayişiyla yetişir ve bu şekilde bir üst benlik meydana getirir, benim tanri inancini reddetmemin nedeni yapmayi amacladigim ahlaksizliklari ortmekle ilişkili degil tanrinin olmamasiyla ilişkilidir. Tanri yoktur fakat tanrinin olmamasi benim bir insani neden oldurmemem veya bir insana neden zarar vermemem gerektigininin bilincinde olmamami gerektirmez. Beni insan oldurmekten ali koyan tanri degil empati ve yasalardir. Yok sen eger ille de tanridir diyorsan hapishanelerdeki inanclilari al klozete at üzerinde de sifonu cek!

Ateistim evet fakat bu benim bir türk kizi oldugum, türk kültürünü aldigim ve toplumda da oyle davrandigim gercegini degiştirmiyor, bu benim tanri kavramini zavalli zevkler icin feda ettigimi gostermiyor! Zira zavalli zevkler peşinde kosan nice inancli kiz tanidim fakat hicbiri sizin gibilerden bana verdiginiz kadar agir bir tepki almadi! Dürüstlük cennet-cehennem mantigina dayanan sahte bir anlayişta degil insanin davranişlarindadir! Lütfen artik şu iki yüzlülügü birakip gozlerinizi biraz acin! Ateistler kadar kendinize ve cevrenize dürüst davranin!

tarihinde gonca tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bigehan ,

Kusursuz nedir ?

Evrende kusursuzluk yoktur demişsin.Kusurluyu görmek için önce kusursuzu bilmek gerekmez mi ?

Ezberbozan, örneğin sayılar... "Bir" nedir? Sayılar birer soyutlama (abstraction) örneğidir. Evrende "bir" diye birşey yok. Düz giden bir çizgiyi bırak kolineer 3 nokta yok evrende... Düzgün çember yok, bayşapka'nın dediği gibi küre yok, küp yok... Bunlar bizim soyutlama ile ulaştığımız modeller.

Kusurlu algımızla evreni gözlemliyoruz, sonra kafamızda modeller oluşturuoruz, daha sonra evreni bu modellerden birine uyacak şekilde "hayal" ediyoruz.

Kafamızda kusursuzu tanımlayabiliyoruz. Ama evrende gözlemleyemiyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bence gereklilik olarak değilde ''fazlalık'' olarak varolanın yokolması boşluk değil rahatlama yaratır.

Jengada en kolay parçayı çekmek gibi... oluşan boşluğunda hiçbir değeri kalmaz.

Yada, ''doğuştan gelen boşluk'' inanç la bile dolmayabilir, inancın varlığı yokluğu bir durum değiştirmediği halde teist kişi inancından umudunu yitirmekten korkabilir.''O inanç belki bigün gerçekten o boşluğu doldurur'' diye bekliyebilir.

Ben boşluğu doldurmakla uğraşmadım, tanrı inancının yokoluşundan sonra oluşan boşluk tanrı kadar gereksizdi, doldurlması da gerekmezdi.Boşluk doldurulmadan da yokolabilir.

Hatta bence öyle olmalıdır, orası hep boş kalmalıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sen kalk burada bize erdemsiz de ahlaksiz de sonra da kotu sozler işittiginde ateistler yok oyle yok boyle olsun. Olacak iş mi bu?

Arkadaşim sen tanri inanciyla ahlak kavramini once bir ayird et istersen! Burda ahlaksiz yakiştirman kadin olarak en cok bana dokunuyor bilmem farkinda misin? Mantigin, sagduyunun ve empatinin kullanildigi hicbir yerde tanriya ihtiyac yoktur! Sen o tanrini al klozete at üzerine sifonu cek! Her insan icinde bulundugu toplumun ahlak anlayişiyla yetişir ve bu şekilde bir üst benlik meydana getirir, benim tanri inancini reddetmemin nedeni yapmayi amacladigim ahlaksizliklari ortmekle ilişkili degil tanrinin olmamasiyla ilişkilidir. Tanri yoktur fakat tanrinin olmamasi benim bir insani neden oldurmemem veya bir insana neden zarar vermemem gerektigininin bilincinde olmamami gerektirmez. Beni insan oldurmekten ali koyan tanri degil empati ve yasalardir. Yok sen eger ille de tanridir diyorsan hapishanelerdeki inanclilari al klozete at üzerinde de sifonu cek!

Ateistim evet fakat bu benim bir türk kizi oldugum, türk kültürünü aldigim ve toplumda da oyle davrandigim gercegini degiştirmiyor, bu benim tanri kavramini zavalli zevkler icin feda ettigimi gostermiyor! Zira zavalli zevkler peşinde kosan nice inancli kiz tanidim fakat hicbiri sizin gibilerden bana verdiginiz kadar agir bir tepki almadi! Dürüstlük cennet-cehennem mantigina dayanan sahte bir anlayişta degil insanin davranişlarindadir! Lütfen artik şu iki yüzlülügü birakip gozlerinizi biraz acin! Ateistler kadar kendinize ve cevrenize dürüst davranin!

:good:

Link to post
Sitelerde Paylaş
Merhaba

Burada yazan teistlerin bazılarını gözlemlediğimde aklımda inanç hakkında bazı fikirler şekillenmeye başladı.

MrGuitar ve euclid'in bilgehanbengi'nin "insan dediğiniz nedir?" başlığı altında yazdıklarını okurken anlamaya çalıştığım bu inanç fenomeni hakkında daha önce dile getiremediğim bir düşünceye ulaştım.

Öncelikle hepimizin bildiği gibi hayat adil değil. İnsanlarda ise bir adalet hissi var. Adalet sonucunda haklılık duyma isteği var. Yani hayatın tesadüfi oluşu, rastgeleliği, dengesizliği bizim yorumumuzda ve iç dünyamızda bir boşluk oluşturuyor. Yaşam isteğimiz her zaman yerine gelmiyor, adalet isteğimiz her zaman yerine gelmiyor. İnsanların çoğu için böyle bir genellemeyi güvenli bir şekilde yapabileceğimizi düşünüyorum. Diğer düşüncelerim de bu temel üzerine kurulu.

Şimdi subjektif kısımlara gelelim.

Bence bu boşluğu ümit ve düş ile dolduruyoruz. Ben teist bir kökenden gelmediğim için ümit hissini sanat, bilim, eğlence, problem çözmek, işte başarılı olmak gibi eylemlerle dolduruyorum.

Teistlerin buraya yansıttığı düşüncelerden anladığım kadarıyla ise onlardaki boşluk hissi çok daha büyük. Sanırım onlar bu boşluğu tek seferde kocaman bir kütleyle doldurma çözümüne gidiyorlar. Fakat kütle o kadar büyük ki önce boşluğu iyicene genişletmeleri gerekiyor. Boşluk genişledikçe yaşam isteği ve amacı hisleri de kaybolup gidiyor. Yerine gelen kütle ise bütün bunların yerini almalı. Mutlak bir adalet, mutlak bir amaç, olağanüstü bir ümit sağlamalı.

Asıl merak ettiğim ise şu. Önceden teist eğitime sahip, çocukluğu, ergenliği inançla geçmiş bir insan sonradan ateist olduğunda bu boşluğu çok geniş buluyor olmalı. Bu nasıl bir his? Bu boşluk zamanla mı normal boyutlarına dönüyor? Yoksa yerine yine birşeyler mi doldurmak gerekiyor?

Ben bir riske girip sizin o boşluğu dolduramadığınız iddia edicem. Cinsellik üzerine ne düşünüyorsunuz ? Geniş yazarsanız sevinirim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...