Jump to content

Halk nasıl harekete geçirilebilir?


Recommended Posts

  • İleti 114
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Ben de buna itiraz ediyorum zaten.

Lafa gelince herkes dertli, herkes sadece şikayet ediyor, kardeş kavgası kapıda, bağımlılık ortada, ekonomik sorunlar diz boyu, insanlar günden güne dilencileşiyor, suçlar almış başını gitmiş...

Ama yine halkın bu düzeni değiştirmek için herhangi bir çabası yok!

Nasıl oluyor bu?

Bundan yakınıyorum.

Medyanın afyonlaması, dinin afyonlaması, milliyetçiliğin işçi sınıfını birbirine düşürmesi, düzenin değişeceğinden umutsuzluk ve -en fenası da- şimdiye dek yaşanan sıkıntı ve yoksulluklara alışmışlık.

Bence halktaki tepkisizliğin müsebbibi bunlardır.

Burjuvazi, tüm olanaklarını kullanarak toplumun üzerinde kendi ideolojik hegemonyasını kurmuş vaziyette.

Polis şiddetinin bastırıcılığı da cabası.

Fakat halkın alışamayacağı ve boyun eğemeyeceği denli canı yandığında ne olacak?

Ekonomik darboğaz onu hepten esir ettiğinde, polis şiddeti canına tak ettiğinde, kardeş kavgası patlak verdiğinde, bir de üstüne dinsel baskılar arttığında ne olacak?

O zaman için umutluyum işte.

Fakat şimdiden hiçbir girdi yapmadan, o gün geldiğinde çıktı alabilmek boş beklenti olur.

Şimdiden devrimci öncü kendi savaşına başlamalı ve oligarşik düzenin o kadar da vazgeçilmez ve güçlü olmadığını halka göstermelidir.

Bunu hem burjuva diktatörlüğünün kolluk güçlerinin yenilmez olmadığını göstererek hem de yeni-sosyalist toplumun nüvelerini bugünden yaşatmaya ve halka göstermeye başlayarak yapabiliriz.

Halkın tepkisizleşmesi, onu kendi içine çeken sermaye düzeni nedeniyledir. Sermayeyle kurduğu ilişkisellik halkı yabancılaştırmakta ve bu düzenden bağımsız düşünememesine neden olmaktadır.

Biz eğer emeği 'ücretli emek' olmaktan çıkarabilir ve sermaye ile olan ilişkiselliğinden bağımsız bir alternatif yaşamı örgütleme olanağı bulabilirsek, o zaman ikili iktidar durumu yaratabiliriz ve sermayeyi yıkacak esas kriz de bu olur zaten.

Bunu başardığımız oranda, toplumda kendi ideolojik hegemonyamızı da tesis edebiliriz.

Sosyalist kültürü bir alt kültür olarak yayabildiğimiz ölçüde devrime yaklaşırız.

fredi işçi sınıfı türk bilimsel dünyasında nerdedir,bugün kitleleri harekete geçirecek şeyler bu tip şeylerdir

sen eğer yenilir yutulur bir önermeyle ortaya çıkarsan bir ihtimal yeryüzüne bir ders verebiliriz

neticede bu topraklar insan uygarlığının yeşerdiği ana vatan.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir halkın kendini yönetmesi sandığın kadar zor mu?

Yani halka diyorsun ki. Siz hele biraz kenarda durun. Ben sizin çıkarlarınızı sizden iyi bilip. Sizi yöneteceğim. Kendi kendinizi yönetmeyi öğrendikten sonra yönetimi size vereceğim!

Bu yaklaşım daha işin başında size güvensizliği getirmez mi?

Halka kapitalist sömürü mekanizmalarını gösterin yeter. Sömürücülere siz değil halkın kendisi mani olmalı. En hafifinden onların fabrikalarında çalışmamalı. Çalışırsa emeğinin hakkını tam olarak hesap edip talep etmeli.

Siz iktidarın kazandırdığı avantajlar ile, kamu işyerlerinde işçi ve emekçilerin emeklerinin karşılığının kendilerine geri döndüğünü gösterin yeter.

Hatta gerekirse kapitalistler ile kendi düzeninizde rekabet edin. Kapitalistleri hem vergiye bağlayın, hem de yüksek miktarlarda kar elde etmelerini fiyat mekanizmaları ile önleyin yeter.

ahan bu öneriler de benim sana kıyağım olsun. :lol:

''Kıyağın'' için sağol ama benim için birşey ifade etmiyor maalesef.

Halkın daha bilinçli ve katılımcı bir özne olarak devrim mücadelesine katılmasını arzuladığımı belirtmiştim. Fakat burjuva ideolojik hegemonyanın halkı halk olmaktan çıkarıp sürü haline getirmesi karşısında da elimizi kolumuzu bağlayıp seyredecek değiliz. Eğer önümüzde, ona önderlik etmek ve onu yönetmek istediğimiz için bize kızacak denli bireyselliğinin farkına varmış bilinçli bir halk olsaydı, belki dediklerinde haklılık payı olabilirdi. Fakat elimizde, kendine sürekli yeni çobanlar arayan bir sürü var. Ve şu an için, bu sürünün kurtarıcı çobanı olmaktan başka alternatifimiz görünmüyor gibi. Dahası, o sürü, bizim çoban olma isteğimizi hiç de memnuniyetsizlikle karşılamıyor. Türkiye halkından bahsediyoruz, unutma.

Halka tepeden bakıyor değilim. Elbette halkı bilinçli bir özne haline getirmek için yapılacak işler de vardır. Önceden başkasına yazdım, sana da tekrar edeyim. Yeni-sosyalist toplumun nüvelerini bugünden yaşatmaya ve halka göstermeye başlamak gerekir. Bu durum, halktaki, 'kapitalizmin alternatifi olmadığı' inancını sarsacak ve ona içine şimdiden girebileceği bir ilişkisellik ağı sunacaktır. Halkın tepkisizleşmesi, onu kendi içine çeken sermaye düzeni nedeniyledir. Sermayeyle kurduğu ilişkisellik halkı yabancılaştırmakta ve bu düzenden bağımsız düşünememesine neden olmaktadır.

Biz eğer emeği 'ücretli emek' olmaktan çıkarabilirsek, yani sermaye ile olan ilişkiselliğinden bağımsız bir alternatif yaşamı şimdiden örgütleme olanağı bulabilirsek, o zaman ikili iktidar durumu yaratabiliriz ve sermayeyi yıkacak esas kriz de bu olur zaten.

Bunu başardığımız oranda, toplumda kendi ideolojik hegemonyamızı da tesis edebiliriz. Sosyalist kültürü bir alt kültür olarak yayabildiğimiz ölçüde devrime yaklaşırız. Bunlar bizim hedefimizdir.

Fakat mevcut toplum bu hedeflere uyabilecek bir potansiyel vermiyor. Başlıkta da bundan yakınıyorum. Cehalet ve tepkisizlik diz boyu. Bu yüzden, biz her ne kadar bunlar için uğraşsak da herhangi bir sonuç alacağımızı, yani halkı bilinçli bir yıkıcı özne haline getirebileceğimizi sanmıyorum. Yapabilirsek ne ala, yapamazsak da devrimden vazgeçecek değiliz. Leninist tarzda öncü mücadele veririz. Sana önceki yazdıklarımı bu çerçevede değerlendirirsen daha sağlıklı olur.

tarihinde Freddie tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Ya bu feride aynı Muro gibi yazıyor...

O Muro tiplemesini devrimcilerle ve devrimci jargonla dalga geçebilmek için yarattılar.

Anlaşılan o ki amaçlarına ulaşmışlar.

Bizim de islamcılarla ve islamcı jargonla alay edip gözden düşüreceğimiz günler gelecektir.

Artık emperyalizm, burjuva, proleterya, marksizm, Lenin, öncü v.s. deyince milletin aklına Muro gelir oldu maalesef.

İşte bu da halkın düşürüldüğü seviyeyi gösteren bir başka örnek.

Toplumun bir kesimi, onu kurtaracak olan kendi çocuklarıyla dalga geçip eğleniyor.

Yazık...

Link to post
Sitelerde Paylaş
''Kıyağın'' için sağol ama benim için birşey ifade etmiyor maalesef.

Halkın daha bilinçli ve katılımcı bir özne olarak devrim mücadelesine katılmasını arzuladığımı belirtmiştim. Fakat burjuva ideolojik hegemonyanın halkı halk olmaktan çıkarıp sürü haline getirmesi karşısında da elimizi kolumuzu bağlayıp seyredecek değiliz. Eğer önümüzde, ona önderlik etmek ve onu yönetmek istediğimiz için bize kızacak denli bireyselliğinin farkına varmış bilinçli bir halk olsaydı, belki dediklerinde haklılık payı olabilirdi. Fakat elimizde, kendine sürekli yeni çobanlar arayan bir sürü var. Ve şu an için, bu sürünün kurtarıcı çobanı olmaktan başka alternatifimiz görünmüyor gibi. Dahası, o sürü, bizim çoban olma isteğimizi hiç de memnuniyetsizlikle karşılamıyor. Türkiye halkından bahsediyoruz, unutma.

Halka tepeden bakıyor değilim. Elbette halkı bilinçli bir özne haline getirmek için yapılacak işler de vardır. Önceden başkasına yazdım, sana da tekrar edeyim. Yeni-sosyalist toplumun nüvelerini bugünden yaşatmaya ve halka göstermeye başlamak gerekir. Bu durum, halktaki, 'kapitalizmin alternatifi olmadığı' inancını sarsacak ve ona içine şimdiden girebileceği bir ilişkisellik ağı sunacaktır. Halkın tepkisizleşmesi, onu kendi içine çeken sermaye düzeni nedeniyledir. Sermayeyle kurduğu ilişkisellik halkı yabancılaştırmakta ve bu düzenden bağımsız düşünememesine neden olmaktadır.

Biz eğer emeği 'ücretli emek' olmaktan çıkarabilirsek, yani sermaye ile olan ilişkiselliğinden bağımsız bir alternatif yaşamı örgütleme olanağı bulabilirsek, o zaman ikili iktidar durumu yaratabiliriz ve sermayeyi yıkacak esas kriz de bu olur zaten.

Bunu başardığımız oranda, toplumda kendi ideolojik hegemonyamızı da tesis edebiliriz. Sosyalist kültürü bir alt kültür olarak yayabildiğimiz ölçüde devrime yaklaşırız. Bunlar bizim hedefimizdir.

Fakat mevcut toplum bu hedeflere uyabilecek bir potansiyel vermiyor. Başlıkta da bundan yakınıyorum. Cehalet ve tepkisizlik diz boyu. Bu yüzden, biz her ne kadar bunlar için uğraşsak da herhangi bir sonuç alacağımızı, yani halkı bilinçli bir yıkıcı özne haline getirebileceğimizi sanmıyorum. Yapabilirsek ne ala, yapamazsak da devrimden vazgeçecek değiliz. Leninist tarzda öncü mücadele veririz. Sana önceki yazdıklarımı bu çerçevede değerlendirirsen daha sağlıklı olur.

nihayetinde halk bu toplumda en kafası çalışan kişilerin sosyalistler olduğunu anlayacak

tarihinde onyedi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
ya arkadaslar siz kendinizi dewrimci mi sanıyorsunuz klawye bası dewrimcileri :D

dewrimci olmak bu kadar kolay mı

Arkasında halk desteği bulamayan şiddet eylemleri terördür. Bireysel terörizm, halkı yanına çekmez, bilakis uzaklaştırır. 1970'lerde belli bir kitle desteği varken bu ülkenin sosyalistleri nasıl bir devrimci mücadele verdiklerini dosta-düşmana kanıtlamışlardır. Bugün ise o kitle desteğimiz yoktur. Dolayısıyla devrimci şiddeti yoğun olarak kullanmanın zemini yoktur. 1970'lerdeki devrimci yükselişin bir hazırlık dönemi vardı(Dev-Genç) ve sonraki devrimci şiddet ayaklarını bu hazırlık döneminin sunduğu kitleselliğe basmıştı. Bugünkü görev bu zemini tekrar oluşturmaktır. Yani Dev-Genç hareketine benzer yeni bir sokak muhalefeti yaratmak. Bunda başarılı olur ve belli bir kitleselliğe ulaşırsak, o zaman ''klavye başı devrimciliğini'' bırakırız. Fakat şimdilik elden başka birşey gelmiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ya bu feride aynı Muro gibi yazıyor...

Freddie'nin yazdıklarının binde birini yazsan sen keşke...

Dişe dokunur tek bir iletini hala görebilmiş değilim, bir gölge yapmasan?

Ha, Freddie başlık ilerledikçe ciddi gaflar yapmaya başladı ve itiraz edilmeyi hak ediyor, bu hakkımı saklı tutuyorum :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Arkasında halk desteği bulamayan şiddet eylemleri terördür. Bireysel terörizm, halkı yanına çekmez, bilakis uzaklaştırır. 1970'lerde belli bir kitle desteği varken bu ülkenin sosyalistleri nasıl bir devrimci mücadele verdiklerini dosta-düşmana kanıtlamışlardır. Bugün ise o kitle desteğimiz yoktur. Dolayısıyla devrimci şiddeti yoğun olarak kullanmanın zemini yoktur. 1970'lerdeki devrimci yükselişin bir hazırlık dönemi vardı(Dev-Genç) ve sonraki devrimci şiddet ayaklarını bu hazırlık döneminin sunduğu kitleselliğe basmıştı. Bugünkü görev bu zemini tekrar oluşturmaktır. Yani Dev-Genç hareketine benzer yeni bir sokak muhalefeti yaratmak. Bunda başarılı olur ve belli bir kitleselliğe ulaşırsak, o zaman ''klavye başı devrimciliğini'' bırakırız. Fakat şimdilik elden başka birşey gelmiyor.

kendin dedin işte klawye başı dewrimciyim diye

Link to post
Sitelerde Paylaş

insanlar sokağa dökülünce noluyor sanki?polis vuruyor, polis vurmazsa o çok sevdiğiniz cumhuriyetin bekçisi asker gelip darbe yapıyor vesaire.ayrıca sanki atatürk zamanında halimiz çok mu iyiydi?millet sersefil perişandı o günlerde ve her türlü örgütlenme yasaktı.bence şimdilerde biraz daha iyi.şu sosyalizm, devrim analizleri saçmalığına da girmeyin lütfen.yaptığınız falcılıktan başka bir şey değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş
insanlar sokağa dökülünce noluyor sanki?polis vuruyor, polis vurmazsa o çok sevdiğiniz cumhuriyetin bekçisi asker gelip darbe yapıyor vesaire.ayrıca sanki atatürk zamanında halimiz çok mu iyiydi?millet sersefil perişandı o günlerde ve her türlü örgütlenme yasaktı.bence şimdilerde biraz daha iyi.şu sosyalizm, devrim analizleri saçmalığına da girmeyin lütfen.yaptığınız falcılıktan başka bir şey değil.

bayhan abi sen ne yazmışsın yaw bana kadar geldi yazdıkların

Link to post
Sitelerde Paylaş
Arkasında halk desteği bulamayan şiddet eylemleri terördür. Bireysel terörizm, halkı yanına çekmez, bilakis uzaklaştırır. 1970'lerde belli bir kitle desteği varken bu ülkenin sosyalistleri nasıl bir devrimci mücadele verdiklerini dosta-düşmana kanıtlamışlardır. Bugün ise o kitle desteğimiz yoktur. Dolayısıyla devrimci şiddeti yoğun olarak kullanmanın zemini yoktur. 1970'lerdeki devrimci yükselişin bir hazırlık dönemi vardı(Dev-Genç) ve sonraki devrimci şiddet ayaklarını bu hazırlık döneminin sunduğu kitleselliğe basmıştı. Bugünkü görev bu zemini tekrar oluşturmaktır. Yani Dev-Genç hareketine benzer yeni bir sokak muhalefeti yaratmak. Bunda başarılı olur ve belli bir kitleselliğe ulaşırsak, o zaman ''klavye başı devrimciliğini'' bırakırız. Fakat şimdilik elden başka birşey gelmiyor.

aynen katılıyorum neden derseniz çalıştığım iş yerinde yıllardır çalışıp hiç bir şey sahibi olamayan işçi sınıfının rezil halini gördükçe

çıldırıyorum.hakikaten sadece sigortalı olmanın bir lütuf olarak sunulduğu rezil bir hayat.

bu rezil hayatı bize zorla sunan aşağılık tefecilere karşı zıt örgütlenme ve tavır uzun yıllardır yok ülkemizde.

ayrıca gazi mahalesi ve okmeydanını biliyoruz

sol bu ülkede kürt sorununa bakışta kendini gösterir bence

tarihinde onyedi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Arkasında halk desteği bulamayan şiddet eylemleri terördür.

Aklıma Lotta Continua Grubu'nun, İtalya'da Leninist milis kuvvet olan 'Kızıl Tugaylar'ı nasıl adlandırdığı geldi birden: 'Silahlı reformistler' :)

Bireysel terörizm, halkı yanına çekmez, bilakis uzaklaştırır.

Buna katılmamak mümkün değil, anarşistlerin silahlı propaganda dönemini iyi inceleyin: Son derece başarısız olmuş, en kuvvetli aktivist/teorisyenlerin önemli kısmı öldürülmüş, anarşistlerin hala üzerinden atamadıkları 'terörist' yaftasını kazanmalarına sebep olmuştur.

Halk sağda, solda patlayan bombalardan daha acil, ertelenmesi teklif edilemez meselelerle ilgileniyor ki, devrim azizlerimiz tam da bu yüzden, onları karşıdevrimcilikle suçluyor: Karşı cins, laklak, boş zaman, aylaklık :)

Bu minvalde, onu bunu kaçırıp, katleden 68 kuşağı sözde-devrimcilerinin başarısızlığına da dikkat çekmek lazım: Ortodoks Marksist geyiklere girişip, Marcuse'u lanetledikten sonra; işçi sınıfı adına bir devrimi insanlara -öğrenciler olarak- hediye edecek kadar 'yeni solcu' takılan bu örgütlerin ironisine parmak basmak, yeni mücadeleler döngüsünün nasıl inşa edilebileceğine dair ciddi öneme sahip bir tartışmayla doğrudan alakalı bir görev halini alıyor.

1970'lerde belli bir kitle desteği varken bu ülkenin sosyalistleri nasıl bir devrimci mücadele verdiklerini dosta-düşmana kanıtlamışlardır. Bugün ise o kitle desteğimiz yoktur. Dolayısıyla devrimci şiddeti yoğun olarak kullanmanın zemini yoktur. 1970'lerdeki devrimci yükselişin bir hazırlık dönemi vardı(Dev-Genç) ve sonraki devrimci şiddet ayaklarını bu hazırlık döneminin sunduğu kitleselliğe basmıştı. Bugünkü görev bu zemini tekrar oluşturmaktır. Yani Dev-Genç hareketine benzer yeni bir sokak muhalefeti yaratmak. Bunda başarılı olur ve belli bir kitleselliğe ulaşırsak, o zaman ''klavye başı devrimciliğini'' bırakırız. Fakat şimdilik elden başka birşey gelmiyor.

Yumruklar havada, kitleleri peşinden sürükleyen, büyük gösteriler tertipleyen sol grupların tamamının, her bir darbeyle beraber neredeyse direnişsiz bir biçimde dağılıp, ortadan kalkması ironik, değil mi Freddie? :)

tarihinde Kieslowskii tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Freddie imzanın gerçeklerle karşılaşmış hali;

- Komünizm; tekel devletin kölesi olmak, ne kadar çok çalışırsan çalış daha az çalışanlar yüzünden sınırlı standartlarda yaşamak.

- Kapitalizm; kimin kölesi olacağını seçmek, ne kadar çalışırsan diğer kölelerden o kadar iyi bir yaşam sürmek.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bakın bir kere bu topraklarda halkın isyan ettiği görülmüş bir şey değildir.yani o cumhuriyet devrim palavrası halkın eseri filan değil.zaten o cumhuriyet darbesidir.masa başı cumhuriyetidir.yani sizin 68 kuşağı dediğiniz şeyde topyekün bir halk hareketi değil.işte öyle olunca tüm analizleriniz cortluyor.ben artık devrim, sosyalizm analizi yapmanın saçma olduğunu düşünüyorum.çünkü bu "bilimsel" sosyalizm denen şey de en az anarşizm kadar bilimseldir.sosyal "bilimler" denilen şeyin saçmalığı da burada.işin içinde insan doğası olunca orada bilim milim olmaz.bir bakarsın tarih geriye de gitmiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...