Jump to content

Risale-i Nur (ç)Alıntı mı?


Recommended Posts

Öncelikle böyle bir başlık açmama sebebiyet veren etkenleri sıralamak gerektiğini düşünüyorum.

Akl-ı selim, sağduyu ile düşünen insanların veya bu platformda ateist dünya görüşüne sahip risale denen pesvaye yazımlara değer vermediğini biliyorum.

Ancak gerçekleri de görmek gerekir, Allahı, Muhammedi ve dini samimi olarak kabul eden insanlar olduğunu da unutmamalı.

İşte Nurcu dediğimiz, secdegahı Sait olan risaleperestlerin asıl hedef kitlesi de bu guruptur.

Çünkü Nur dini sahiplerinin, İslam dininin kutsalları arkasına geçip bahse konu samimi inanırları kandırması sağduyulu diğer insanlara göre çok daha kolaydır.

Amaç, bu insanları maddi-manevi sömürerek çoğalmak, çoğalma neticesinde iktidar elde etmektir.

İlk cümlemde sözünü ettiğim sebeplere, yani neden alıntı olduğunu, düşünmemi gerektirecek sebeplere gelecek olursak:

1- Risale müellifi olduğunu öne sürülen Saidi Kürdinin deli diye Topbaşı Tımarhanesi kapatılması sebebiyet veren durumun sürmenaj gibi bir zihni rahatsızlık olabileceği yönünde iddialar mevcut.Eğer bu iddialar doğru ise müellifin unutkan olması veya herşeyi birbirine karıştırması olasıdır..

Kaynak: http://www.timeturk.com/yazardetay.asp?Newsid=10653

2- Said Nursi, ömrü boyunca toplam 3 ay eğitim gördüğü ve daha fazlasına ihtiyaç duymadığını açıklamıştır. Eserlerinden Türkçe'ye de tam hakim olmadığı bilinen Nursi'nin, 3 aylık kesintili tahsil süresinde Arapça'ya da layıkıyle hakim olamayacağı ve bu haliyle İslam ile ilgili risale yazamayacağı ve Risalelerinin Kuran tefsiri olarak gösterilemeyeceği savunulur.[Lütfen linkte yazılanları akıl süzgeçinden geçirin]

Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Said_Nurs%C3%...4%B1%C5%9Fmalar

3- Saidin yazarı olduğunu iddia ettiği bazı eserler, şifai söylemlerin kitap olarak toplanmasından ileri gelmektedir.Örneğin münazarat adlı kitabı, adından da anlaşılacağı gibi, 15-16 yaşlarında yaptığı tartışmaların uzun zaman sonra yazılı hale getirilmesinden ortaya çıkmıştır.

Eğer müellifimize deli denmesine sebebp zihni rahatsızlığı sürmenaj ise, ve o tarihte tutulan bir kayıt da yok ise, uzun seneler evvel söylediklerini nasıl karıştırmadan aklında tutmuştur?

Burada bence müellifimize ilahi yardım gerekiyor?Zaten vardır da..

4- Forumda yazarken risalelerde bilime veya ilime ters, aykırı bir bölüm olup olmadığını, daha doğrusu olamayacağını iddia eden birgörüşe rastladım.

Bunun üzerine:

http://forum.ateizm2.org/index.php?showtop...st&p=455169

linkinde ki yazıyı astım.Tabi ki bu yazı bana ait değil.Müslüman olan bir fizik profösörüne ait.

Tabi cevap gelmedi ama orası o kadar önemli değil..

Bunu buraya yazmama sebep ilgili profösörün risale dili Osmanlıca ya hakim olması ve risalelerin gramer hataları ile dolu olduğu gerçeğini vurgulaması ve teyid etmesi.

Buraya kadar sıraladığım sebepler sanırım duru akıl ile düşünebilen beyinleri başlığa konu sorgulamaya itmeye yeter.

Daha fazla sebep sebep saymak yerine şimdi de bir link ve alıntı ile şüphemizi kuvvetlendirelim:

Mustafa Kaplan Bey, geçen haftaki bir yazısında ?Risale-i Nurlara el atıldığını ve bazı değişiklikler yapıldığını? yazıyor ve haklı olarak sert bir şekilde de tenkit ediyordu.

Sakarya Üniversitesi hocalarından Sayın Dr. Alaaddin Yalçınkaya da Cemaleddin Efgani isimli eserinde bu değişikliklerden birine dikkat çekiyor.

Alaaddin Bey?in ifadeleri şöyle: ?İttihad-ı İslâm (İslâm birliği) ve Cemaleddin Efgani ile alâkalı, Said Nursi?nin de bazı görüşleri vardır.

Said Nursi şöyle demektedir: ?? Ben bu ittihadın efradındanım (bireylerindenim) ve bu ittihadın tezahürüne (meydana gelmesine) teşebbüs edenlerdenim.

Yoksa, sebebi iftirak (ayrılık sebebi) olan fırkalardan değilim.

Elhasıl: Sultan Selim?e biat etmişim.

Onun ittihad-ı İslâm?daki fikrini kabul ettim.

Zira o Kürtleri ikaz etti. Onlar da ona biat etti.

Şimdiki Kürtler o zamanki Kürtlerdir.

Bu meselede seleflerim (benden önce aynı düşüncede olanlar) Cemaleddin Efgani, Mısır Müftüsü merhum Muhammed Abduh, Ali Süavi, Hoca Tahsin Efendilerle Kemal Bey (Namık Kemal) ve Sultan Selim?dir.?

Kaynak:(Said Nursi, Tarihçe-i Hayat, Tenvir Neşriyat, 1987, İstanbul, Yedinci Cinayet.)

Alaaddin Yalçınkaya devam ediyor: ?Said Nursi?nin bu konudaki görüşleri, arada küçük olmakla beraber farklı yorumlara sebep olabilecek diğer bir kaynakta şöyle nakledilmektedir:

?İşte ben bu itittihadın efradındanım ve bu ittihadın tezahürüne teşebbüs edenlerdenim. Yoksa sebeb-i iftirak olan fırkalardan, partilerden değilim. Elhasıl: Sultan Selim?e biat etmişim, onun ittihad-ı İslâm?daki fikrini kabul ettim. Zira o, vilayat-ı şarkıyeyi ikaz etti, onlar da ona biat ettiler. Şimdiki şarklılar, o zamandaki şarklılardır. Bu meselede seleflerim; Şeyh Cemaleddin Efgani, allamelerden Mısır Müftüsü merhum Muhammed Abduh, müfrit âlimlerden Ali Süavi, Hoca Tahsin ve ittihad-ı İslâm?ı hedef tutan Namık Kemal ve Sultan Selim?dir ki??

(Bediüzzaman Said Nursi, İki Mekteb-i Musibet?in Şehadetnamesi, Risale-i Nur Külliyatı?ndan, Aksi Seda Matbaası, Samsun, 1957, s 14-15)

Fark ortada. Birindeki ?Kürt? kelimesi diğerinde ?vilayat-ı şarkiye? olmuş. Bu durumda, insan ?Yoksa Risale-i Nurlarda benzer şeyler yapıldı mı?? diye düşünmez mi?

Demek ki, Mustafa Kaplan Bey feveranında yerden göğe kadar haklı?

Bir kelimenin değiştirilmesine bile bizzat Risale-i Nur?un yazarı şiddetle karşı.

Bakın:

Mana daha güzelleşiyor diye Fihrist Risalesi?ne yapılan çok küçük bir ilaveye itiraz eden Said Nursi, şiddetli bir tokat aşkettikten sonra, ?Titremeliydiniz. Ben dahi (Risale-i Nur?a) kalem karıştıramıyorum.

Siz nasıl kalem karıştırırsınız!? demiştir.

(ittihad.com.tr sitesindeki 14 sahifelik metnin 6. sahifesi. Aynı cümle Sikke-i Tasdik-i Gaybi?de de mevcut.)

Dipnot:

Şimdi buradaki ifadelerden risaleleri müellifin yazmadığını anlıyoruz, çünkü kalem karıştırmıyor.

Farklı bir manada algılanacak olursa, risalelerin direkt Allahtan geldiğini söylüyor.

Oysa günümüze dönecek olursak haşiye adı altında, müellifinin bu itirazına rağmen bir sürü ekleme çıkarma yapılmış durumda.

Örnekte olduğu gibi müellifin sert itirazı bilinmesine karşı bir takım sebeplerden!? değiştirildiği kesinmiş gibi duruyor..

1996 veya 97?de Aksaray Akgün Otel?de Risale-i Nur toplantısı yapılmıştı.

Galiba Filistin?den gelen hatipdi; konuşması içinde ?Said Nursi, üstadlarım Cemaleddin Efgani, Muhammed Abduh, Ali Süavi diyor? dedi.

Konuşmaları anında tercüme eden Suat Yıldırım Hoca, hatibin bu cümlesini tercüme etmedi.

Arkasından, Suriyeli Ramazan el Buti konuştu.İşe bakın ki, bir önceki hatibin söylediğini o da söylemesin mi?

Suat Hocamız, Buti?nin o cümlesini de es geçti.

Bendeniz, tercümede bazı yerleri niçin atladığını yazıp kâğıdı masaya bıraktım.

Suat Hocamız cevap vermek mecburiyetinde kaldı ve ?Efendim biz polemik olmasını istemiyoruz? dedi.

Hoca kendine göre bu iki ismi yani Abduh ve Cemaleddin Afgani?yi Said Nursi?nin üstadı olarak göstermek istemiyordu. İyi de, Said Nursi kendisi bu isimleri vermekten çekinmemişse bize ne oluyor!..

Sizin anlayacağınız değerli okuyucular, böyle şeylere şahit oldukça, Mustafa Bey?e bir defa daha ?haklısın? demekten kendimizi alıkoyamıyoruz.

Dipnot:Acaba neden aynı cümleler ve o cümleler es geçiliyor?

Yazarın fikri, ilgili kişilerin Saidin üstadı olduğunu gizlemek..

Neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuluyor?

Aşağıda Suat Yıldırım polemik olmasından korkutuğu duruma ışık tutan bir "iddia" var..

Okumanızı tavsiye ediyorum..

Risale-i Nur?da değiştirmeler mi var?Ali Eren, Vakit G.

Tarih : 16.03.2006

Şimdi vereceğim link yukarıda sözü edilen aslında anlamsız gizlemeye bir cevap olabilecek nitelikte.

Fakat sözkonusu linkte yazanların bir iddia daha doğrusu anı olduğunu belirtelim.

Kaynak: http://www.toplumsalbilinc.org/forum/index.php?topic=1566.0

Not:Konunun yeri burası mı cafe mi belirleyemedim...Belirlemeyi mod arkadaşlara bırakıyorum..

tarihinde Jeriko tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 76
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Hocam eğer böyle bir fenomen yaratırsak zaten takipçileri buna inanmadığından mistik bir çekim oluştururuz. Ben -ruzlu, rizli, konuşurken bile bizi düşman kendilerini Allah'ın askeri sanıyorlar. Şimdi sen 'Bakın risaleler alıntı diyceksin' adamlar, 'bak çamur atıyo' diyecekler. Bilmiyorum yani.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Hocam eğer böyle bir fenomen yaratırsak zaten takipçileri buna inanmadığından mistik bir çekim oluştururuz. Ben -ruzlu, rizli, konuşurken bile bizi düşman kendilerini Allah'ın askeri sanıyorlar. Şimdi sen 'Bakın risaleler alıntı diyceksin' adamlar, 'bak çamur atıyo' diyecekler. Bilmiyorum yani.

Hocam çok net anlayamadım ama, kesin olarak anladığım;

Ne yazarsak yazalım, siz çamur atıyorsunuz söyleminin her zaman olacağıdır..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Hocam çok net anlayamadım ama, kesin olarak anladığım;

Ne yazarsak yazalım, siz çamur atıyorsunuz söyleminin her zaman olacağıdır..

Mesela bu risaleler üzerinde azcık gerçeklerden sapıp bir 'acaba olabilir mi' diye başlık açılsa-Komplo tadında, bu başlık onları haklı çıkarıcak içten içe, içlerinde bir rehavet yaşıyacaklar... Bana öyle geliyor ki, ispatlanamayacak en ufak bir tez ile bile gidilmemeli, daha da büyürler. Bakalım konu nasıl ilerleyecek?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Hocam çok net anlayamadım ama, kesin olarak anladığım;

Ne yazarsak yazalım, siz çamur atıyorsunuz söyleminin her zaman olacağıdır..

Evet kesinlikle doğrudur.. Nurculara belletilen saiT bir peygamber, Risalei Nur da Tanrıdan vahiyle yazılmış bir kitaptır..

Dikkkat edersen Nuculara ve risalelerle olan iddialara verdikleri tek cevap: İFTİRA..

Hatta adamlara Risaleden alıntılar yazıyorsun, hiç daha okumadan iftira diyorlar.... 

Link to post
Sitelerde Paylaş
:) saidin hepinize , her tezinize cevabı var.

Fotoğrafları olmasa hacı abi said yaşamamıştır der. Üzerini kapatamayacağı şeyleri kökten yok sayıyor ya kendisi :)

:)

Saitin değil de saitperest şakirt kullarının olabilir ancak cevap görünümdeki kıvırtmaları..

Ölmüş gitmiş, mezarı bile belli olmayan(mübarek şahısmış mezarı belli değil) adam ya da ne biliyim hermafroditin cevap vemesi nasıl beklenir?

Sait günümüz Harun Yahya vakıasının bir önceki, Kürt versiyonudur sadece..

İkisi de cahil-cüheyla, ikiside vatan haini..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mohammed demiş ki "tek verdikleri cevap bunlar hep iftira demek"... Yok ben öyle demeyeceğim.. Bence sorun CEHALET.. Uzatmadan madde madde cevaplamaya başlayalım..

1- Risale müellifi olduğunu öne sürülen Saidi Kürdinin deli diye Topbaşı Tımarhanesi kapatılması sebebiyet veren durumun sürmenaj gibi bir zihni rahatsızlık olabileceği yönünde iddialar mevcut.Eğer bu iddialar doğru ise müellifin unutkan olması veya herşeyi birbirine karıştırması olasıdır..

Kaynak: http://www.timeturk.com/yazardetay.asp?Newsid=10653

Şİmdi arkadaşın verdiği linke bakınca Bediüzzaman ın Tahir paşanın mektubuna istinaden tımarhaneye atıldığı herzelesi mevcut.. Yani akılları sıra Tahir Paşa Üstad hakkında zihinsel rahatsızlığı iddiasında bulunmuş ve tedavisini istemiş.. Önce Abdulhamide yazılan mektubu orjinal metnine bir göz atalım..

"Ma'ruz-u çâkeranemdir.

Kürdistan Uleması beyninde harika-i zekâ ile meşhur Molla Said Efendi muhtac-ı tedavi olduğundan, şefkat ve merhamet-i Hazret-i Hilafet-penahiye iltica ederek, bu kere ol cânib-i âliye azimet eylemiştir. Mumaileyh bu havalide ilimce umumun merci'-i hall-i müşkülatı olduğu halde, yine kendisini talebeden sayarak kıyafetini değiştirmeye şimdiye kadar muvafakat etmemiştir. Kendisi Veli-ni'met-i a'zam efendimiz hazretlerine hakikaten sadık ve halis bir duacı olmakla beraber, fıtraten edip ve kanaatkâr ve fikr-i çâkeranemce şimdiye kadar Der-saadete gitmek bahtiyarlığına nail olan Kürd Uleması içinde, gerek ahlâk-ı hasene, gerek Zat-ı Hazret-i Hilâfet-penahîye sadakat ve ubudiyetçe en ziyade şâyân-ı atıfet bir zat-ı diyanet-şiar olmasına nazaran, mumaileyhin emr-i tedavî hususunda mazhar-ı teshilat ve nâil-i iltifat-ı mahsusa olması, umum Kürdistan talebesi hakkında ilel-ebed unutulmaz bir inayet-i a'lul-a'l-ı hazret-i padişahî telâkki olunacağının arzına cür'et kılındı. Bu babta ve her halde emir ve ferman hazret-i men-lehül-emrindir.

3/Teşrin-i Sani/323 Bitlis Valisi Tahir.

Evet mektupta bir tedavi isteği var doğru.. Ama acaba rahatsızlık ne?

SENE 1907

BEDİÜZZAMAN İSTANBUL'DA

Medreset-üz-Zehra'sını, Büyük İslâm Üniversitesini vücuda getirmek, dolayısıyla sekiz senedir plan ve projesini zihninde çizdiği cihan çapındaki İslâm'a hizmet davasının bir kanadını ve hayatı boyunca kendisine gaye-i hayal ederek uğrunda çalıştığı pek büyük niyetinin bir tarafını tahakkuk ettirmek maksadı ve gayesiyle, İslâm halifesine müracaat etmek üzere İstanbul yolunu tuttu.

İstanbul'a gideceği sene, daha önce Bitlis'e tayini yapılmış dostu ve sohbet arkadaşı Tahir Paşa ile de, bu mevzuda istişare etmek ve tavsiyelerini almak için yanına gitti. Tahir Paşa, Padişah'a ve İslâm halifesi merhum Sultan Abdülhamid'e bir mektup yazarak Bediüzzaman'a verdi. Paşa mektubunda Bediüzzaman'ı padişaha tanıtıyor, yüce şanını arz ediyordu. İstanbul'a gitmişken, eskiden beri kendisinde bulunan müzmin kulunç hastalığını da tedavî etmek için, Tahir Paşa mektubunda bu hususu özellikle Padişah'a arz ediyordu. Bu mektubun yazılış tarihi 3 Teşrin-i Sani 1323 Rumi-16 Kasım 1907 Miladi idi

Basit bir rahatsızlık ama.... İşte ateizm sınır tanımıyor...

Birinci sebep: Ben hem sorgu dairesinde, hem çok emarelerden kat’î bildim ki, bana karşı ellerinden geldiği kadar müşkülât yapmaya ve fikren onlara galebe etmemden kaçmaya çalışıyorlar ve resmen de onlara iş’ar var. Güya ben konuşsam, mahkemeleri ilzam edecek derecede ve diplomatları susturacak bir iktidar-ı ilmî ve siyasî göstereceğim diye, benim konuşmama bahanelerle mâni oluyorlar. Hattâ sorguda bir suale karşı dedim: "Tahattur edemiyorum." O hâkim taaccüp ve hayretle dedi: "Senin gibi fevkalâde acîp zekâvet ve ilim sahibi nasıl unutur?" Onlar Risale-i Nur’un hârika yüksekliklerini ve ilmî tahkikatını benim fikrimden zannedip dehşet almışlar. Beni konuşturmak istemiyorlar. Hem güya benimle kim görüşse birden Nurun fedakâr bir talebesi olur. Onun için beni görüştürmüyorlar. Hattâ Diyanet Reisi dahi demiş: "Kim onunla görüşse ona kapılır. Cazibesi kuvvetlidir."

Bu meselede daha fazla kelam etmek israf olur.. Bir deli kuyuya taş atmış diye vaktimizi onunla beyhude zayi etmeyeceğiz...

Madde 2:

2- Said Nursi, ömrü boyunca toplam 3 ay eğitim gördüğü ve daha fazlasına ihtiyaç duymadığını açıklamıştır. Eserlerinden Türkçe'ye de tam hakim olmadığı bilinen Nursi'nin, 3 aylık kesintili tahsil süresinde Arapça'ya da layıkıyle hakim olamayacağı ve bu haliyle İslam ile ilgili risale yazamayacağı ve Risalelerinin Kuran tefsiri olarak gösterilemeyeceği savunulur.[Lütfen linkte yazılanları akıl süzgeçinden geçirin]

Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Said_Nurs%C3%...4%B1%C5%9Fmalar

"Esrlerinde Türkçeye tam hakim olmadığı bilinen" madde içinde madde var... ve bir kaç zırva daha.. neyse o kadar diliyorlarsa açsınlar tek tek topic cevaplayalım.. Haa unutmadan önce şu linki okurlarsa isabet olur.. Hatta bu linktekinden çok daha fazlası geçenlerde foruma aktarılmıştı... Ateist dostlarından.. Bir müslüman kardeş bir ateizm aleyhine bir iddia atıp bunuda Wikipedia ya isnad edince yer yerinden oynamış Wikipedia ya lanetler hakaretler yağmıştı.. :D Nasıl oluyorsa bende anlamadım.. Zaten orası doğru dürüst bir kaynak değilmişte.. Yalan mışta falan filan işte ..

http://www.fazlamesai.net/index.php?a=article&sid=5273

Madde 3 madde 1 ile benzerlik arzediyor.. aynı zırvalar.. cehaletten beslenen bir iddia sadece.. Bende süpermenim zaten :D

Neyse uzatmadan şu tahrif teranelerine geçelim...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eeee şimdi bunlar ne diyeceksiniz...

Nitekim Hazret-i Üstad, ?İki Mekteb-i Musibetin Şehadetnâmesi? ese­rini tashih ve tasarruflardan sonra, son şekliyle tab?ettirmek için An­kara?ya gönderdiği zaman, onun başına şu yazıyı ilave etmiştir.

?Aziz Sıddık Kardeşim, bu tashihli tarzı hâs dostlar meşveretiyle tek­sir edebilirsiniz. Bu musahhahın bir suretini İnebolu?ya gönderip, eski harflerle kabil ise teksir edilebilir. Madem eski zamanda iki defa tab? edilmiş, kimse itiraz etmemiş... Hem ilişmek ihtimali bulunan bazı keli­meler de değiştirilmiş ayn-ı hakikat bir risaleciktir. Hâs dostların tensibiyle, fakat sıhhatine tam dikkat etmek şartıyla neşredebilirsiniz. Eski zamandan ziyade bu zamanın tam bir dersi olabilir. Said-i Nursi?

Hepsi ve daha fazlası için :

http://www.risaleforum.com/showthread.php?t=7957

tarihinde 'Oflaz' tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

21.YY'da halâ bu ruh hastası vatan hainlerine inananlara en güzel cevabı Özbekistan'dan İslam Kerimov verdi:

Özbekistan, Fethullah Gülen tarikatına üye olmak ve yasadışı yollarla kendi inançlarını yaymak suçundan, 11 kişiye, 8 yıl hapis cezası verdi. Özbekistan devleti Fethullahçıların amacının "Binlerce yıllık Özbek kültür ve geleneklerini yıkıp din yoluyla beyin yıkamak" olduğunu tespit etti.

Bence bu şizofreni bu forumda daha fazla reklam etmenin anlamı yoktur. Ha Kürt Said, ha Fettoş, hepsi aynı kaynaktan beslenen hainler.

tarihinde yfln tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Oflaz Abi muhteşem bir cevap olmuş.

Şimdi o belgeleri açsınlar baştan aşağı kontrol etsinler.Risale-i nur değiştirilmişmiş..

Bak şimdi üstad ben risaleye kalem karıştırmıyorum dedi ya..

Jerikoda bu kelime için

''Bediüzzaman direk allahtan geldiğini iddaa ediyor bu kelime o manada ''

Dediya

Dur alıntılayımda itiraz olmasın

Dipnot:

Şimdi buradaki ifadelerden risaleleri müellifin yazmadığını anlıyoruz, çünkü kalem karıştırmıyor.

Farklı bir manada algılanacak olursa, risalelerin direkt Allahtan geldiğini söylüyor.

Şimdi bu sözün arkasında durmayıp aha işte risale-i nura kalem karıştırmış üstadın diyecek.Asıl konuyu unutturmaya çalışacak..

Link to post
Sitelerde Paylaş
21.YY'da halâ bu ruh hastası vatan hainlerine inananlara en güzel cevabı Özbekistan'dan İslam Kerimov verdi:

Özbekistan, Fethullah Gülen tarikatına üye olmak ve yasadışı yollarla kendi inançlarını yaymak suçundan, 11 kişiye, 8 yıl hapis cezası verdi. Özbekistan devleti Fethullahçıların amacının "Binlerce yıllık Özbek kültür ve geleneklerini yıkıp din yoluyla beyin yıkamak" olduğunu tespit etti.

Bence bu şizofreni bu forumda daha fazla reklam etmenin anlamı yoktur. Ha Kürt Said, ha Fettoş, hepsi aynı kaynaktan beslenen hainler.

Evet o zavallı abiler için çok dua etmiştik.

iyice araştırsaydın ya neyse mahkeme ifadeleri elimizde var ama konu dağılmasın diye aktarmıyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Evet o zavallı abiler için çok dua etmiştik.

iyice araştırsaydın ya neyse mahkeme ifadeleri elimizde var ama konu dağılmasın diye aktarmıyorum.

Aktar, aktar. Ulan bu şizofrenik hezeyanları halâ ciddiye alıp savunuyorsunuz ya, helal olsun size. Sizin beyninizden olsa olsa bol limonlu haşlama olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sen o abileri tanıyormusun?

Mahkemenin iddaa ettiği suçun onlarda bulunduğunu nereden anladın?

Başlatma şimdi abilerine. Daha iddia yazmaktan acizsin, kalkmış burada Kürt Said ve müridlerini savunuyorsun. Sen git iddaa oyna, belki üç beş kuruş kazanırsn.

Link to post
Sitelerde Paylaş

:)

Ne söylemişiz neler c/p yapılmış...

Bir ayrıntı: Üstad ın basit bir kulunç rahatsızşığı varmış..

Peki kulunç neymiş?

Kulunç, psikosomatik bir hastalık olarak düşünülmekte ve şahsın psişik gerilim sonucu kasılmış adalelerini şuurlu olarak gevşetmemesi sebep olarak görülmektedir: Adale içinde sert düğümcükler ve şeritler ele gelir.

Kaynak: http://www.saglikbilgisi.com/makale/Kulun%C3%A7

Psikosomatik: psikolojik kökenli olan fiziksel hastalıklara verilen genel addır. Yunancada ruh anlamına gelen "psyche" ile beden anlamına gelen "soma" kelimelerinin birleşmesinden oluşmuştur.

Psikolojik sıkıntılar ve duygular özellikle içe dönük insanlarda vücudu etkilemeye başlar. Kişi davranışlarını ve hareketlerini kısmen kontrol edemez ve erken yaşta saçlarda beyazlama, ekzema gibi hastalıklar görülebilir. Mide ya da karın ağrıları, yorgunluk, halsizlik ayrıca ciltte sindirim sisteminde ve iç organlarda bazı rahatsızlıklar görülebilir.

Üstad, psikolojik deli :) gibi duruyor..Bak ne demiş davranışlarını kontrol edemez demiş tarifte..Delinin hayatına bakalım o halde:

Bitlis'te dünyaya gelen Saidi Kürdi, aslında İran'dan göçen Sofi Mirza isimli birinin oğludur. Altı tane kardeşi vardır. Biraz büyüyen küçük Said, yakınlarındaki Tağ Köyü'nde Molla Emin Mehmet Efendi'nin medresesinde Kur'an dersleri almaya başladı. Bu sırada 9 yaşında bulunan Saidi Kürdi psikolojik sorunları bulunan kavgacı ve agresif bir yapıdaydı. Medresedeki arkadaşlarıyla her gün kavga ediyordu.

En sonunda kavga ettiği Mehmet isimli arkadaşından temiz bir dayak yerken, kendisini kurtarmak için orada gözüne ilişen bir balta sapını eline geçirir ve Mehmet'in kafasına vurur. Ardından Mehmet'in yere düşmesinden istifade ile medreseden kaçar. Bir daha da medreseye dönmeye cesaret edemez...

Geçimsiz ve kavgacı olan Saidi Kürdi, Nurs köyünde okuyamamış, Hizan şeyhinin yaylasına giderek, Seyid Nur Mehmed'in tekkesine yazılmışsa da, oradan da geçimsizliği yüzünden kovulur. Bitlis bölgesindeki hiçbir tekke ve medreseye kabul edilmeyen kompleksli Said, 1888 yılında önce Van'ın Bahçesaray ilçesindeki Mir Hasan Veli medresesine gider... Fakat kendince ilmi çok ileri olan Saidi Kürdi kendi cehaletine bakmadan oradaki talebelerin eğitim düzeyini yeterli görmez ve Erzurum'a bağlı Beyazıt kasabasının medresesine gider... Burada Şeyh Ahmet Celali Efendi'nin yanında üç ay kadar tutunabilir.....

Afgani, Bahaullah ve Kürdistana (Kürdistan dediği Van dır) okul istemesine daha sonra değinirim..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Başlatma şimdi abilerine. Daha iddia yazmaktan acizsin, kalkmış burada Kürt Said ve müridlerini savunuyorsun. Sen git iddaa oyna, belki üç beş kuruş kazanırsn.

Hastamasın sen?

Sen demedin mi özbekistanta şöyle olmuş iyi olmuş diye...

Kürt diye aşağılayıp birde ırkçılık yapıyorsun sanada bir demokratik açılım yazalım kendine gel.

Benim iddaa yazacağımı kim söyledi ki benden iddaa bekliyorsun.Sen biraz uslubu düzelt benle tartışacak seviyeye gel sonra ben sana iddaa yazarım..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Hastamasın sen?

Sen demedin mi özbekistanta şöyle olmuş iyi olmuş diye...

Kürt diye aşağılayıp birde ırkçılık yapıyorsun sanada bir demokratik açılım yazalım kendine gel.

Benim iddaa yazacağımı kim söyledi ki benden iddaa bekliyorsun.Sen biraz uslubu düzelt benle tartışacak seviyeye gel sonra ben sana iddaa yazarım..

Ulan hıyarto, senin bu müthiş alimin adı Said-i Kürdi değil mi? İddaa diye yazmışsın, yukarıdaki mesajda duruyor, sen de mi şizofrensin senin üstad gibi? Hangi üslup'tan bahsediyorsun? Senin seviyene gelmek için toprağı epeyce kazmam gerekiyor, gecenin bu vaktinde hiç uğraşamam kusura bakma. Sen içine girdiğin delikten çıkmak için biraz çaba sarfedersen belki bir gün aynı seviyede buluşuruz. Pek umudum yok ya, neyse.

tarihinde yfln tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...