Jump to content

Risale-i Nur (ç)Alıntı mı?


Recommended Posts

  • İleti 76
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Kuluncun ağrı dışında hiçbir tehlikesi ve zararı yoktur. Hastaların bu yönden rahat olması gerekir. Tedavide, lokal sıcak tatbikatı, sinir ve adale gevşetici ilaçlar kullanılır. Adaleyi hastanın şuurlu olarak gevşetmesini sağlayacak gevşeme egzersizleri belki de tedavinin en önemli bölümünü teşkil eder. Elektronik akupunktur cihazı ile yapılacak uygulamalar da çok faydalıdır. Ayrıca halk arasında “şişe çekmek” diye bilinen uygulama da fayda sağlar.
tamam anladım.. tımarhanede akupunktur yapmışlar bişeyciği kalmamış.. neyse tamam tamam tamam.. pes.. ben bu konuyu geçtim devam edelim lütfen...
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sigara kağıdı kadar ince ve nizam namıyla bir perdeyi bu kadar feveran-ı efkar ve hissiyata karşı herkesin üstüne örtmüşsünüz. Herkes altında sizin tazyikatınızla meyyit-i müteharrik gibi inliyor . Ben acemi idim , altına girmedim Üsüne düştüm . Suret-i telebbüsüm gibi ahlakımda sakil idi . Bir kere Mabeyn' de yırtıldı . Şişli de bir ... ' nin evine düştüm . Orada da yırtıldı . Şekerci Han ' ına düştüm , orada da yırtıldı.Tımarhaneye düştüm. Şimdi de tarassuthaneye düşmüşüm.

Hasılı : Siz de okadar yamacılık yapamazsınız . Bende incinirim . Hem de Kürdistan ' da iken sizi iyi bilirdim . Bu ahval sizin serairinizi bana iyi öğretti . Bahusus tımarhane bu metinleri bana iyi şerhetti .. Hemde bu hallere teşekkür ederim. Zira su-i zan makamında hüsn-ü zan ederdim

Asar-ı Bediiye S : 331

Bu hamam karıları tarzından didşmeye bayılır bunlar Sevgili BALABAN..Neyse..

Bakın Deli kendini nasıl rezil ediyor..

Diyor ki sizin çektirdikleriniz karşısında pes ediyorum..

Beni bırakın Kürdistan a döneyim..Bir daha havlamıyacam..

Netekim güya kendini siyesetten çekip ilme verip mağaraya çekilir bu deli, tımarhane affından sonra..

Yani yalvar yakak, salya sümük ben akıllandım demiş bırakılmış..

Ama hain rahat durmamış..Emanuel Karasso , Efgani, Bahaullah..gibi hainlerle görüştüğü söylenir :)

Said'in Bahaullah'ın hizmetine girdiği bu yıllar, Saidi Nursi'yi anlatan bütün kitaplarda kara bir delik gibidir.

1899'dan 1907 yılına kadar bu meczubun kimlerle işbirliği yaptığı veya kimlere hizmet ettiği muammadır.

Hasılı asıl yukarıda ki ifadedir..Saidin salya sümük ağlayışının ve ikiyüzlülüğünün resmidir..

Bu sözler daha sonra hatıralardan çıktığı eklemeler yapılmıştır tabi..

Bakın hem tamam akıllandım deyip ağlayacak, hem de:

"Herkes altında sizin tazyikatınızla meyyit-i müteharrik gibi inliyor" cümlesini edecek..

Tabi Said iti rahat kalınca işkemden sallamıştır..Yüzlerine de söyledim işte gibilerinden..

Rüşvetçi Said, beni bırakın sizi iyi bilecem he.. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Farkında mısın illeal.. tam 55 dk dır cevap bekliyoruz jery den..

Muahap almadığın, adam yerine koymadığın jeriye yazıp, cevap bekliyorsun...

Bir ilerleme var sende, sünger beynini biraz tokatlayabilmişim demek ki

:)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dedim ya süper bu adam.. inan diyecek kelime bulamıyorum.. ilkokulda bize 20 tane kelime seçtirilerdi imla klavuzundan.. sonra da bu kelimeleri kullanarak bir hikaye yazmamızı isterlerdi.. İşte bu çocuk var ya.. ah o zamnalar bende böyle olsaydım.. vay be.. tamam hocam kabul dedim.. geçelim saat kaç oldu.. devam et.. üç madde var daha....

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir şeyin hem önermesi hem kanıtı aynı kaynak olabilir mi ? Akıl buna inanabilir mi ? Şunun gibi birşeye inanıyorsunuz ezikler...

A : -Balaban çok serttir,merttir,haklıysa polise hakime savcıya kafa tutan gözü kara bir delikanlıdır..

B : - Nereden biliyorsun ?

A : - Kendi biyografisinde öyle yazmış oğlum,böyleyim demiş...

B : - Heeeeee,doğrudur o zaman...

Yok efendim zamanın alimlerine pösteki saydırmış yok hepsini alt etmiş vsvs.Kim onlar ? Bilmiyoruz ama üstad öyle diyor ? Haaaa 4 yaşında yeğenim var ,düşünce sistematiği sizden sağlam,varın halinizi siz düşünün..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Muahap almadığın, adam yerine koymadığın jeriye yazıp, cevap bekliyorsun...

Bir ilerleme var sende, sünger beynini biraz tokatlayabilmişim demek ki

:)

vermeyeceksen benim için sorun yok.. ben dayanamayıp cevap yetiştireceğini ümid ettiğim için acele etmeni istedim o kadar..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Jerikonun değinmesini istediğim şunlar

1-Kulunç hastalığının sebebi olarak düşünüldüğü söylenen psikomatik için neden kesin olarak konuşmuştur?

2-Kulunç hastalığı psikomatik bir sebepten kaynaklansa bile bu hastalığa yakalananların deli olduğu kanaatine nasıl varmıştır?

3-Tahrif edildiği iddasına oflazın belgelerle verdiği cevaba neden hala gık dememiştir.

Psikomatik değil o da neyse..Sizin gibi karşılık göbek atıp hamam numaralara girmeyelim..

Biz ne dedik Saitteki veriler, hayatı incelendiğinde psikolojik bir rahatsızlığı olduğu kuvvetle muhtemel..

Şimdi Saiti diriltip teşhis mi koyduralım..

Tamam deli değildi, çok güzel deli numarası yapıyordu kıçı sıkışınca yırtmak için..

Zaten doktorun söyledikleri de yok mu:Said deliyse herkes deli diye..(Tabi sadece sizin kaynaklarınızda)

Tamam Sait deli değil, sıkışınca çok güzel deli rolü kesen iyi bir aktör..Oldumu[Takiyye]

:)

Kim tahrif edildi demiş..? Yav deli numarası yapmayı bırakın..

Ne belgesi imiş onlar..

Siz daha Üstadınızı vatan haini yapan gazeteyi tekzip ettiremediniz belge ile..

Bir de belge imiş..Cart curt..

Hadi bakiim siz gidin ağabeyleriniz gelsin...

tarihinde Jeriko tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

kıvırma jeriko başlığın altını oku.. unutmuş olamazsın onu oraya sen yazdın... pes doğrusu... sonra şu ağzına sakız yaptığın saçmalık için tek sözüm iddia sahibi iddiasını isbatla mükelleftir.. yok öyle işkembe-i kübradan atıp hadi tekzip edin demek.. olmayan birşeyin delili olmaz.. ne bu saçmalık ya.. bitti bütün konular sıra buna geldi değil mi... yazık...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Psikomatik değil o da neyse..Sizin gibi karşılık göbek atıp hamam numaralara girmeyelim..

Biz ne dedik Saitteki veriler, hayatı incelendiğinde psikolojik bir rahatsızlığı olduğu kuvvetle muhtemel..

Şimdi Saiti diriltip teşhis mi koyduralım..

Tamam deli değildi, çok güzel deli numarası yapıyordu kıçı sıkışınca yırtmak için..

Zaten doktorun söyledikleri de yok mu:Said deliyse herkes deli diye..(Tabi sadece sizin kaynaklarınızda)

Tamam Sait deli değil, sıkışınca çok güzel deli rolü kesen iyi bir aktör..Oldumu[Takiyye]

:)

Kim tahrif edildi demiş..? Yav deli numarası yapmayı bırakın..

Ne belgesi imiş onlar..

Siz daha Üstadınızı vatan haini yapan gazeteyi tekzip ettiremediniz belge ile..

Bir de belge imiş..Cart curt..

Hadi bakiim siz gidin ağabeyleriniz gelsin...

Olay bu iletiyle bitmiştir deli değildi iftirasından vazgeçirdik bu bile büyük birşey..

Aslında jeriko ne oflaz ne ben sana karşı hiç kötü niyetli değiliz.Bunca zamandır bu forumda tartışıyoruz hiç kimseye kötü niyetli yaklaşıp mantıklı söylediğine mantıksız demedim.

Amam duygusallığı kibiri bırakalım.

Risaleler talebeleri tarafından değiştirilmiştir demek tahrif demektir.Talebelerinin değiştirdiğini sandığınız metni zaten müellifin kendi düzeltmiştir.

Bediüzzamanın hayatını umarım okumuşsundur.

Bu yazdığınız çizdiğiniz şeylerin o hayatta iken ou yargılayan mahkemelerin iddaa edip isbatlayamadıklarından ne farkı var?

Kal sağlıcakla kardeşim ne diyeyim başka bir iddaa yazarsan onda cevap vermeye çalışırız.

bu konu kapanmışa benziyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Olay bu iletiyle bitmiştir deli değildi iftirasından vazgeçirdik bu bile büyük birşey..

Aslında jeriko ne oflaz ne ben sana karşı hiç kötü niyetli değiliz.Bunca zamandır bu forumda tartışıyoruz hiç kimseye kötü niyetli yaklaşıp mantıklı söylediğine mantıksız demedim.

Amam duygusallığı kibiri bırakalım.

Risaleler talebeleri tarafından değiştirilmiştir demek tahrif demektir.Talebelerinin değiştirdiğini sandığınız metni zaten müellifin kendi düzeltmiştir.

Bediüzzamanın hayatını umarım okumuşsundur.

Bu yazdığınız çizdiğiniz şeylerin o hayatta iken ou yargılayan mahkemelerin iddaa edip isbatlayamadıklarından ne farkı var?

Kal sağlıcakla kardeşim ne diyeyim başka bir iddaa yazarsan onda cevap vermeye çalışırız.

bu konu kapanmışa benziyor.

Şimdi, İllegal kardeşim, bu sözlerine binaen yumuşak bir giriş yapayım..

İlk olarak "deli değildi iftirası/yalanından" ndan önce sizin vazgeçmeniz lazım..

Ben hiç bir şeyden vazgeçmiş değilim..Bunu ileride de göreceksiniz..

Evet, Saidin hayatını okuyupta davranışları ve kulunç rahatsızlığını dikkate alırsak psikolojik veya psişik problemleri olduğu kesin..

Kaldı ki kendisi ilhamın da ötesinden Allah tan bildiri aldığını idda ediyor..

Buna İslami literatürde vahy deniyor, bilirsiniz..

Yani aslında Said vahy aldığını laf aralarında, bazen de direk söylüyor..Göstereceğim..

Gelelim tahrif edilmediğinin delillerine..

Bir kere onlar nasıl delil oluyor?

Yani kusura bakmayında kendiniz çalıp kendiniz oynuyorsunuz..

Ben size aynı olayın farklı basımlarda farklı cümlelerle anlatıldığının ve farklı yorumlarının örneğini verdim..

Madem o kadar hassassınız sadece Üstadınızın eklediği ve değiştirdiği yerler değiştirmeliydi..Oysa öyle olmamış..

Haşiye meselesini de söylüyorum..Bütün eklenen, kaldırılan haşiyeler Üstadınızın tashihinden geçmiş midir?

Tabi ki geçmemiştir..Örneğini başka bir başlıkta verdim..Bu değiştirme değil midir?

Bakın hala tahrifat demedim..

Eğer ağabeyleriniz aslında 114 risaleden oluşması gereken fakat sanıyorum tahmin edilen tepkiler yüzünden sayısı fazlalaştıraln külliyatın tümünün orjinal yazmalarını yayınlayıp, tetkik ettirirlerse o zaman tahrifat olup-olmadığı anlaşılır..

İşte bu yüzden onlar delil olamaz..Kaldı ki aslında bir takım gramer ve imla hatalarını ve bu hatalardan kaynakladığı düşünülen anlamları tashih kurulunuz var..

Hani Üstadınızın oluru?Eserin müellifi o değil mi?Nasıl kendi kafanıza göre tashih yaparsınız?

Aslında niye yapılması gerektiği ortadadır..Nabza göre şerbet ve İslama uymayan adeta Saidi kafir yapabilecek ifadeler..

Bu tahrif iddalarının temelinde biraz da bunlar var..Alın bir örneğini vereyim:

Alıntıdır:

Binâenaleyh bu Zât (Said Nursî), cismaniyet noktasında mirat-ı Peygamberîdir.

Üstelik ancak iki Muhammed, bir Bediüzzaman ediyor. Şöyleki;

Muhammed (92) (Ebcede göre Muhammed adının sayı değeri 92dir.) Âyine karşısına koyarak Muhammed (92), Bedîüzzaman (184)dır. (Ebcede göre Bedîüzzaman adının sayı değeri 184dür.)

Tılsımlar Mecmuası

Peki, sizin bu ahmakça çıkarsamanızı esaslı bir şey zanneden muzırın biri çıksa da dese ki:

Kuranda Tebbet suresinde adı geçen Ebu Lehebin cifri değeri 46dır. Ebu Lehebin sağına, soluna, önüne, arkasına ayna koysak ( Yani 46 x 4= 184) kim görünür acaba?

Bu münasebetsize ne cevap vereceksiniz? Hadi biz verelim cevabı: Bediüzzaman Said Nursî görünür. Çünkü: Ebu Leheb (46) x 4 = Bediüzzaman (184) eder.

Bir diğeri ise çıkıp Ebced ile şöyle bir yorum yapsa;

Bakara 220. ayette () Allah, müfsidi muslihten ayırt etmesini bilir. () buyurulmaktadır. Müfsid (Ara bozucu, karıştırıcı) kelimesinin Bediüzzamana tam tamına tevafuk etmesi cihetiyle (Çünkü Müfsidin cifri değeri 184 iken Bediüzzamanın cifri değeri de 184tür.) ayet, Bediüzzamanın fesâd-ü ifsadına ima, belki remz ediyor. Hatta bunu delâlet, belki sarahat derecesine çıkarıyor. Nitekim, Said-i Nursinin cümleleri de bunu hem lâfzen hem de mealen tasdik edercesine diyor ki:

Hiçbir müfsid ben müfsidim demez, daima suret-i haktan görünür. Yahud bâtılı hak görür. Evet, kimse demez ayranım ekşidir. Fakat siz mihenge vurmadan almayınız dese ne yaparsınız?

Şuâlar, Birinci Şuada Said-i Nursi kendi konumundan şöyle bahseder;

() benim gibi yarım ümmi ve kimsesiz () bulunan bir adam, () Risale-i Nura sahip değildir; ve o eser, onun hüneri olamaz, onunla iftihar edemez. Belki doğrudan doğruya Kuran-ı Hakîmin bu zamanda bir nevi mucize-i mâneviyyesi olarak, rahmet-i İlâhiyye tarafından ihsan edilmiştir. O adam, binler arkadaşiyle beraber, o hediye-i Kuraniyeye el atmışlar. Her nasılsa birinci tercümanlık vazifesi, ona düşmüş. Onun fikri ve ilmi ve zekâsının eseri olmadığına delil ()

Peygamberimiz Kuranın tercümanıdır, mübelliğidir; Said Nursî de Nur Risalelerinin tercümanıdır, mübelliğidir. Hz. Peygamber ümmîdir; Said Nursî ise yarım ümmî bir zattır. Nasıl ki, Kuran-ı Kerim Hz. Muhammedin (s.a.v.) değil, Allahın kelâmıdır; o sadece tercümandır, mübelliğdir. İşte, Risale-i Nur da Said Nursînin eseri değildir; o da Nur Risalelerinin tercümanıdır, mübelliğidir. Peygamberimizin Kuranı tebliğ görevi vardır; Said Nursînin de Nur Risalelerini tebliğ (Barla Lâhikası, 21) görevi vardır.

......

Bu örnekleri çoğaltacağım..İşte bu örnekler bazı nurculara sorulduğunda Üstad böyle demez, tahrifat demişler..

Aslında tahrifat iddialarını kendiniz çıkartıyorsunuz, sonra millete çamur ve güya ispatla..

Neyse..Ben bu cevabımdan sonra iddialara ve iddialarıma destek verecek bir kaç noktaya daha değineceğim..

Fazla uzatmayayım...

tarihinde Jeriko tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Öncelikle Said Nursi külliyatı oluşturuken defaatle ihtarlar aldığını söyler, bu ihtarların kimden alındığını sanırım söylememe gerek yok;

Risale-i Nur u kim yazdırdıysa ondan tabi..

Birden bir ihtar-ı gaybî ile kat'î kanaat verecek bir surette kalbime geldi. Denildi

ki: "Ciddî bir alâka ile senin eskidenberi tekrar ettiğin "Bir ışık var, bir nur göreceğiz"

diye müjdelerin te'vili ve tefsiri ve tâbiri; sizin hakkınızda belki îman cihetiyle, Âlem-i

İslâm hakkında dahi en ehemmiyetlisi Risale-i Nurdur. (...)

Kastamonu Lâhikası, 29, Yirmiyedinci Mektubdan/Âhiret Kardeşlerime Mühim Bir İhtar "İki Madde" dir.

Mânevî ve ehemmiyetli bir cânibden, şimdiki zelzele münâsebetiyle altı-yedi

cüz'î suale karşı, yine mânevî ihtar yardımiyle cevapları kalbe geldi. Tafsilen yazmak

kaç def'a niyet ettimse de izin verilmedi. Yalnız icmalen kısacak yazılacak..

Sözler, 157, Ondördüncü Sözün zeyli

Size, Hizb-ül-Kur'anîden evvel gönderilen Risale-i Nurun vird-ül-Âzamına

ilhak etmek için bir parçayı yazdık, bir parçayı da Yirmidokuzuncu Lem'ada yerini

gösterdik. Benim hususî tefekküratım o neviden olduğu cihetle bana ihtar edildi, ben

de yazdım.

Kastamonu Lâhikası, 108, Yirmiyedinci Mektubdan/Azîz, Sıddık, Sebatkâr ve Metin Kardeşlerim!

Bu ihtarlar Risale-i Nurlarda çok fazladır..

Ancak biz şimdi bizi ilgilendiren kısmına gelelim, dil meselesine;

Şu fıkra, Arabî geldiği için Arabî yazıldı. Hem şu fıkra-i Arabiye, "Allahü Ekber" zikrinde otuzüç mertebe-i tefekkürden bir mertebeye işarettir. (...)

Sözler, 443, Yirmialtıncı Söz/Hâtime.

Şu Yirminci Pencerenin hakikatı, bir zaman Arabî bir surette şöyle kalbe gelmişti: (...)

Sözler, 625, Otuzüçüncü Söz/Yirminci Pencere/Hâşiye.

(...) Yani bu münâcat, kalbe Farisî olarak tahattur ettiğinden Fârisî yazılmıştır. (...)

Sözler, 193; Îman ve Küfür Muvazeneleri, 63, Onyedinci Söz/Kalbe Fârisi Olarak Tahattur Eden Bir Münâcât.

Buraya kadar Risale manalarının Arapça ve Farsça indirildiğini!/ilham edildiğini anlıyoruz..

Şimdi biraz düşünelim; sade bir yazar eserinin ne zaman biteceğine ve diline kendi karar verir.

Fakat Said-i Nursi nin sade bir yazardan farkı vardır..

Kendisine ilham edilenler kendi iradesi dışında olmaktadır, kendisi söylüyor;

İhtiyarımız ve haberimiz olmadan, birisi bizi istihdam ediyor; biz bilmeyerek, bizi mühim işlerde çalıştırıyor. Delilimiz şudur ki: Şuurumuz ve ihtiyarımızdan hariç bir kısım inâyâta ve teshilâta mazhar oluyoruz.

Tarihçe-i Hayat, 186-187, Barla Hayatı/Yirmisekizinci Mektubun Yedinci Mes'elesi/Yedinci Sebep; Mektubat

Burada ve bir çok yerde kendini aslında bir peygamber yerine koyuyor..

Gerçi bazı yerlerde kendisini peygamberlik vasfından daha üstün gördüğü yerler de vardır..

Fakat şu şekilde düşünelim; Allah hangi peygamberine anlamadığı dilde vahy göndermiştir?

Veya hangi yazara anlamadığı dilde ilham gelmiştir?

Said haricinde hiç kimseye ve peygambere..Belki başka deliler de vardır, bilemiyorum..

Bu dil konusunda bırakın dışardan birisini kardeşim dediği, kendi has talebesi bile şüphelenmiş.

Gerçi ben bunun da bir senaryo olduğunu düşünüyorum, dikkat edildiğinde sanki kendi talebesi kendisini mektuplarında siyasi olarak yönlediriyor gibi..

Başka ilginçlikler de var ama şimdi talebenin hocaya, yani Said e ne sorduğuna bakalım;

Merhum Albay Hulusi Yahyagil in, Barlada Bediüzzaman Üstadımıza, Risale-i Nurun dilinin orijinalliği ile alakalı olarak:

-Üstadım, sen Türkçeyi dahi zor konuşuyorsun, bu Risale-i Nurdaki Türkçe nasıl oluyor? diye hayretini ifade ettikten sonra Bediüzzaman:

-Kardeşim, bir hakaiki imaniye kalbe ihtar edildiği vakit ikiyüz ayat-ı Kuraniye imdadıma koşmak için birbirleriyle yarış ediyorlar. Önce bana lisanı maderzadım(anne lisanım) Kürtçe geliyor. Arapçaya çeviriyorum ve Türkçe yazdırıyorum..

Işık, İhsan; Bediüzzaman ve Nurculuk, Ünlem Yay.-İst/1990, s. 15O

İyi de Farsça nereden çıktı?

Bence Afagani den çıktı..

Afgani kimdir? M.Şevki Eygi ye göre kimdir?

Neden M.Şevki Eygi yi seçtim, çünkü Nurculara yakındır, belki de nurcudur..

İsteyen Afgani nin kim olduğunu bağımsız kaynaklardan araştırır..

"Kimdir bu Afganî? Bir kere Afgan değildir, İran'ın Ese-dâbad şehrine mensuptur. Bu zat Sünnî de değildir, Şiîdir. İki konuda, tagiyye yaparak Müslümanları aldatmıştır. İranlı olduğu halde kendisini Afganlı göstermiş, Şiî olduğu halde Sünnî postuna bürünmüştür."

Kaynak: http://www.zehirli.org/konu/m.abduh-ve-c.-...yazilanlar.html

Şimdi şu soruyu soralım;

Üstad, kendine Kürtçe ilham edilenleri Arapça ve Türkçeye çevirmiş, öyle yazdırmış, kalbine geldiği gibi bıraktırmamış..

Peki neden kalbine farisi olarak gelen ilhamı öylece bıraktırmış ve yazdırmış?

Bence tercüme edememiş..

İyi de tercüme edemediği şey kalbine nasıl gelmiş?

Kalbine gelmemiş fakat Afagani nin bir mektubu ile eline gelmiş olabilir..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Risaleler talebeleri tarafından değiştirilmiştir demek tahrif demektir.Talebelerinin değiştirdiğini sandığınız metni zaten müellifin kendi düzeltmiştir.

Bu yazdığınız çizdiğiniz şeylerin o hayatta iken ou yargılayan mahkemelerin iddaa edip isbatlayamadıklarından ne farkı var?

Kal sağlıcakla kardeşim ne diyeyim başka bir iddaa yazarsan onda cevap vermeye çalışırız.

http://beroj.com/h.asp?k=3478&z=t

Yeri burası değil ama bir bak bakalım İllegal kardeşim kim tahrifat diyor..

Ağabeyleriniz birbirlerini yemişler..

Üstadınız bir ona bir buna rüyalarına girip tashih yaptırmış..

Umarım artık jeton düşer illegal..

tarihinde Jeriko tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
http://beroj.com/h.asp?k=3478&z=t

Yeri burası değil ama bir bak bakalım İllegal kardeşim kim tahrifat diyor..

Ağabeyleriniz birbirlerini yemişler..

Üstadınız bir ona bir buna rüyalarına girip tashih yaptırmış..

Umarım artık jeton düşer illegal..

Sevgili jeriko keşke bunu ayrı bir başlık olarak açsaydın ,bu nur oğlanlar bu gerçekleri safsatayla kaynatırlar,ayrıca burada çok da fazla dikkat çekmez ,böyle bir belge ayrı bir başlığı hak ediyor bence,bir düşün istersen,tebrikler....

Link to post
Sitelerde Paylaş
http://beroj.com/h.asp?k=3478&z=t

Yeri burası değil ama bir bak bakalım İllegal kardeşim kim tahrifat diyor..

Ağabeyleriniz birbirlerini yemişler..

Üstadınız bir ona bir buna rüyalarına girip tashih yaptırmış..

Umarım artık jeton düşer illegal..

Jeriko önceden verdiklerine talabelerin değil üstadın değiştirdiğine delillerini oflaz verdi..

Şimdi bu meseleyede cevap veririz problem değil.

Ama mesele şu ki

En başta talebelerin değiştirdiğini iddaa ettiğin yeri üstad kendi silip yazmış.

Sen bunu kabul neden etmiyorsun?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili BALABAN

Evet, safsataya ve laf kalabalığına getirileceği konusunda haklısın ve haklı çıkmışsın..

Bu "belge" ile konuşmak ve ispat konusunu aslında çok fazla önemsemiyorum, çünkü ilgili belgelerle oynanma ihtimali her zaman söz konusu..

Gördüğünüz üzere ilgili yerlere dokunduğumuzda çarşaf çarşaf belgeler açılıyor, ama bir tek Saidi vatan hainliği ile itham eden İkdam gazetesi bir türlü ortaya çıkmıyor..

Bazı acemi şakirtler öyle bir gazete yok diyor, oysa kıvırtma da daha usta tecrübeli ağabeyler, öyle bir belge var ama orada anlatılanlar yazmıyor diyor..

Sonra anlatılanları kabul ediyor, çünkü o talihsiz bildiri de Said Nursi nin imzası yok diyorlar..

Said in gazetenin kurucu üyesi olduğu söyleniyor, yok aza idi diyorlar.

Olayın üzerine gidiliyor, en sonunda Said Nursi emrivakiye getirilmiş diyorlar..

Hasılı belge konusunda bir sürü düzmece, yalan, laf kalabalığı..

Belge süprizlerim devam edeceği için ayrı bir başlık açmadım..Ama açmak gerekiyormuş..

Fakat ben daha önce din, yani islami açıdan konuya bakınca Said in nasıl küfre girdiğini göstermeyi düşünüyorum..

Çünkü bu belge konusunda olaylar uzar gider, aşağıda olduğu gibi..

İllegalTM

Benim bütün söylediklerime karşı söyleyebileceğin bu mu?

Fakat seni anlıyorum, duruma şakirt gözlüğü ile bakıyorsun, bu da bazı şeyleri görmemene sebebiyet veriyor..

Şimdi ilgili mesele için konuşalım ve sana can alıcı bir noktayı göstereyim:

İlk olarak toplu halde külliyat 1957 de basılmış..Orada ne denmiş:

"Ekrad" yani "kürt" kelimesi yerine "vilaye-i şarkiye"..Peki neden denmiş?

Çünki Badıllıoğlu ağabeyinizin elinde Üstadınızın tashih ettiği orjinal metin varmış..(gerçi orjinal metinler bir hayli fazla)

Demek ki doğru basılmış, tamam..

Peki 1987 yılına gelindiğinde bu tashihli nusha bilinmiyor muydu ki kürt diye çevrilip yayınlanmış?

Asıl önemli nokta burası..

Şunu da sorayım sana, düzeltilmiş yani tashihli metinde asıl olan metinde geçen kelime şarklılar mı kürtler mi?

Eğer kürtlerse tahrifatı çok net bir şekilde görebilirsin..

Bu mevzu hakkında şimdilik burada kesiyorum..

Fakat Sevgili BALABAN I haklı çıkartmamanı diliyorum..

tarihinde Jeriko tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...