Jump to content

Cehennem inananlara sayılı günler mi?


Recommended Posts

O zaman neden müslümanlara cevap hakkı tanıyorsunuz?Cevap hakkı tanımak istemezseniz de islama dolaylı hizmet anlamına geliyor.Söylediğin tarzda bir forumolabimneiz için size yöntem göstereyim.

1.Tüm müslüman üyelerin üyeliklerini siler ve foruma üye olmalarına yasak getiririsiniz.

2.İslam ile ilgili bir başlık açıldığı zaman "acaba" gibi şüphe ifade eden başlıklara izin vermezsiniz.Çünkü sizde ateist iman olduğu için bu yanlış olacaktır.Agnostikleri islam bölümlerine almazsınız.Onlarla sadece bilim bölümlerinde tartışırsınız.

3.Konu islam olduğunda hiçbir yasak getirmeyeceksiniz.(aslında bu bayağı uygulanıyor.)

Link to post
Sitelerde Paylaş
O zaman neden müslümanlara cevap hakkı tanıyorsunuz?Cevap hakkı tanımak istemezseniz de islama dolaylı hizmet anlamına geliyor.Söylediğin tarzda bir forumolabimneiz için size yöntem göstereyim.

1.Tüm müslüman üyelerin üyeliklerini siler ve foruma üye olmalarına yasak getiririsiniz.

2.İslam ile ilgili bir başlık açıldığı zaman "acaba" gibi şüphe ifade eden başlıklara izin vermezsiniz.Çünkü sizde ateist iman olduğu için bu yanlış olacaktır.Agnostikleri islam bölümlerine almazsınız.Onlarla sadece bilim bölümlerinde tartışırsınız.

3.Konu islam olduğunda hiçbir yasak getirmeyeceksiniz.(aslında bu bayağı uygulanıyor.)

Mugalata yapıyorsun..

Bazılarına söz hakkı vermemekle bu sorunlar çözülmez.

Kimsenin söz hakkı elinden alınmış değil. Sen de istediğini yazabilirsin.

Ama ben de sana istediğim şekilde karşı gelebilirim.

Ben o hakkımı kullanıyorum. Sen o hakkını kullanıyorsun.

Cevap hakkından bahsetmiyor kimse..

Bana göre doğru cevabın ne olduğunu söylüyorum.

Sence doğru cevap farklı ise söyle ve savun..

Bizim gibi düşünmeyenleri yasaklamış olsaydık bu forum olmazdı. Değil mi?

Sen istediğini yaz.. Bana göre yanlış ise onlar ben kendime göre doğruları yazarım.

Beğenirsin veya beğenmezsin..

Yazdıkların tepki aldığı için ağlayıp sızlamanın yeri değil burası..

İnançlarını savunanların yeri burası..

Kimse sizi ve sizin gibileri zorla susturmuyor burada..

Sansür yok kimseye..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Arkadaşlar foruma bugün üye oldum öncelikle herkese merhabalar sakince düşündüklerimi ve bildiklerimi paylaşmak istiyorum. Öncelikle iman etmek sadece mantıkla ben inandım deyip sözde kalmaz iman kalp ile tasdik edilir peygamber efendimiz Hz Muhammed (s.a.v) insanları kandırmış olsaydı insanlar yanındaki ashabı kiram efendimiz akılsız kimseler değildi muhakkakki anlardı onlar kalpleriylede iman ettiler. Bu uğurda herşeylerini mallarını mülklerini feda etmişlerdir. Zira ortada peygamberimizin bir yalanı olsaydı muhakkak o kadar kişi ayrılığa düşerdi bu kadar gelişemezdi islam dini birde size bir soru sormak istiyorum ateist arkadaşlar peygamberimizin bi duası vardır Allaha :Allahım bu dini Ebu Cehil yada Ömer ile güçlendir: demiştir. Allah peygamber efendimizin bu duasını kabul etmiştir. Bu sizce apaçık bir mucize değilmidir. Cehennem konusundaki bildiklerimden yola çıkarak şöyle bilirim bir insan kalbiylede gerçekten iman etmediği sürece ben inanıyorum demekle cehennemden kurtulamaz ama allaha kalpten büyük bi içtenlikle inanıp huzuruna çıkarsa günahları çok olsa bile şirk ve kul hakkı hariç ya peygam efendimizin şefaatiyle cennete gidecektir yada imanı sayesinde belirli bir azap görecektir. Kısacası akılla karar vermek yanlıştır kalbinizin sesinide dinleyin lütfen şimdilik hoşçakalın :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Arkadaşlar foruma bugün üye oldum öncelikle herkese merhabalar sakince düşündüklerimi ve bildiklerimi paylaşmak istiyorum. Öncelikle iman etmek sadece mantıkla ben inandım deyip sözde kalmaz iman kalp ile tasdik edilir peygamber efendimiz Hz Muhammed (s.a.v) insanları kandırmış olsaydı insanlar yanındaki ashabı kiram efendimiz akılsız kimseler değildi muhakkakki anlardı onlar kalpleriylede iman ettiler. Bu uğurda herşeylerini mallarını mülklerini feda etmişlerdir. Zira ortada peygamberimizin bir yalanı olsaydı muhakkak o kadar kişi ayrılığa düşerdi bu kadar gelişemezdi islam dini birde size bir soru sormak istiyorum ateist arkadaşlar peygamberimizin bi duası vardır Allaha :Allahım bu dini Ebu Cehil yada Ömer ile güçlendir: demiştir. Allah peygamber efendimizin bu duasını kabul etmiştir. Bu sizce apaçık bir mucize değilmidir. Cehennem konusundaki bildiklerimden yola çıkarak şöyle bilirim bir insan kalbiylede gerçekten iman etmediği sürece ben inanıyorum demekle cehennemden kurtulamaz ama allaha kalpten büyük bi içtenlikle inanıp huzuruna çıkarsa günahları çok olsa bile şirk ve kul hakkı hariç ya peygam efendimizin şefaatiyle cennete gidecektir yada imanı sayesinde belirli bir azap görecektir. Kısacası akılla karar vermek yanlıştır kalbinizin sesinide dinleyin lütfen şimdilik hoşçakalın :)

Size göre Hristiyanlar da kandırılmamış..

Budistler de, Hindular da. Hatta putperestler de.

Bu ne çarpık bir mantıktır böyle..

Siz kandırılmadınız ama başka her dine inana kandırıldı mı demek istiyorsunuz?

Muhammed'in yalanların kimse göremediği için mi siz İslam'a inanıyorsunuz?

Siz gelin bun külahıma anlatın.

Siz Müslüman bir ana babaya doğduğunuz için Müslüman'sınız..

Aklınızı kullandığınız için değil...

Saçma sapan rivayetlere, masallara ve efsanelere inanıyorsunuz..

Onları gerçekten vuku bulmuş sanıyorsunuz..

Yanılıyorsunuz..

İlk defa benden mi duyuyorsunuz bunu acaba?

Kandırılan bir zavallısınız.. Aldatılmış..

Ben sizin gibiler için İslam tarafından iğfal edilmiş tümcesini kullanıyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

inananlar kutulacak inanmayanlar kurtulamayacak...

şimdi bu ifadeden ne anladığımı söyliyim...

hani bazı amerikan filimlerinde şöyle bir şey olur...

bir uzman başrolde...

doğada bir gariplik farkeder...

yabi kasırganın oluşumunu önceden farkeder yahut yanardağ patlamasının olabileceğini sezer...

hemen en yakın kasaba halkına koşar ve onları uyarmaya çalışır...

buradan kaçın çok tehlikeli bir hortum yada kasırga yada işte volkan deprem olucak...

burası yerlebir olacak...

oysa o anda günlük güneşlik herşey sakin göründüğü için bir çok kişi onunla alay eder inanmaz...

yahu bakın bana inanın gerçekten tehlike büyük buradan biran önce uzaklaşınyoksa mahvolucaksınız...

bana inananlar kurtulacak inanmayanlar maalesef kurtulamayacak...

inanmayanları çok kötü bir son bekliyor......

neyse işte bazıları o adama inanır ve arabasına atlar şehirden uzaklaşır kurtulur...

inanmayanlar ise ne yapıyorlarsa aynen yapmaya devam ederler...

birazdan hava bozar dehşetli işler olur...

flim öyle devam eder...

işte bunun gibi arkadaşlar...

peygamberler kendi toplumlarına hey neler yapıyorsunuz kötülükleri bırakın yoksa çok kötü bir hesab vereceksiniz...

iyiliklerde yarışın mükafatını göreceksiniz ...

bize inanın ...

inanırsanın kurtulursunuz....

inanmayıp bu kötülükleri yapmaya devam ederseniz cehenneme gideceksiniz...

derler...

yani cehennem inanmamanın cezası değil...

işledikleri kötülüklerin cezası...

cennet de inanmanın değil...

yapılan iyiliklerin mükafatı...

buna inanın bak...

inanırsanız kurtulursunuz...

Link to post
Sitelerde Paylaş

hacı arkadaş sana şunu sorayım peki müslümanlık hristiyanlık onlarıda geçtim senin aklın var dimi aklın sayesinde bilimi kavrayabiliyorsun peki o kusursuz insan vücudundaki donanım akıl göz vs kendiliğinden nasıl ortaya çıkar aklın nasıl alıyor bunu mantıklımı sence bu bilgisayarı örnek alalım evrim geçirerek mi ortaya çıktı bununda yaratıcısı insan sonuçta insanında mutlaka yaratıcısı vardır dimi diyelim ki senin dediğin gibi evrim geçirerek ortaya çıktık peki doğada herşey sebep sonuç ilişkisine dayalı değilmidir o zaman insanın dünyaya gelmesindeki amaç nedir ?boşunamı geldik bu dünyaya doğup büyüyüp yaşayıp öleceğiz öylemi bu kadar basit mi iyilik yapanda kötülük yapanda aynı mezara konulacak arada hiç bir fark olmayacak böylemidir sizce ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
inananlar kutulacak inanmayanlar kurtulamayacak...

şimdi bu ifadeden ne anladığımı söyliyim...

hani bazı amerikan filimlerinde şöyle bir şey olur...

bir uzman başrolde...

doğada bir gariplik farkeder...

yabi kasırganın oluşumunu önceden farkeder yahut yanardağ patlamasının olabileceğini sezer...

hemen en yakın kasaba halkına koşar ve onları uyarmaya çalışır...

buradan kaçın çok tehlikeli bir hortum yada kasırga yada işte volkan deprem olucak...

burası yerlebir olacak...

oysa o anda günlük güneşlik herşey sakin göründüğü için bir çok kişi onunla alay eder inanmaz...

yahu bakın bana inanın gerçekten tehlike büyük buradan biran önce uzaklaşınyoksa mahvolucaksınız...

bana inananlar kurtulacak inanmayanlar maalesef kurtulamayacak...

inanmayanları çok kötü bir son bekliyor......

neyse işte bazıları o adama inanır ve arabasına atlar şehirden uzaklaşır kurtulur...

inanmayanlar ise ne yapıyorlarsa aynen yapmaya devam ederler...

birazdan hava bozar dehşetli işler olur...

flim öyle devam eder...

işte bunun gibi arkadaşlar...

peygamberler kendi toplumlarına hey neler yapıyorsunuz kötülükleri bırakın yoksa çok kötü bir hesab vereceksiniz...

iyiliklerde yarışın mükafatını göreceksiniz ...

bize inanın ...

inanırsanın kurtulursunuz....

inanmayıp bu kötülükleri yapmaya devam ederseniz cehenneme gideceksiniz...

derler...

yani cehennem inanmamanın cezası değil...

işledikleri kötülüklerin cezası...

cennet de inanmanın değil...

yapılan iyiliklerin mükafatı...

buna inanın bak...

inanırsanız kurtulursunuz...

Kurandaki iman kavramı sizin bu örneklerde vermiş olduğunuz ve birçok ateistin de sandığı "salt inanma,itikad,yani başka bir deyişle taklidi iman değildir.Salt inanmak Arapçada''itikad'' anlamında gelirken, iman’ içsel güven duygusunun derin bir bilme ile gerçeklenmiş halidir. Derinleşmiş bir bilginin ilgili konuda bilinmeyeni, görünmeyeni tanımlama gücü vardır.Emin olmak türünden geldiği için inancından emindir denilebilir.Mesela galilo için dünyanın döndüğü gerçeği bir innaç değil itikad değil bir imandır.Çünkü dünyanın döndüğünden emindir.

Hucurat 14 ta arapların "iman ettik" demelerninin geçersiz olduğu,ankebut 1 de insanların "innadık" demelerinin yetersiz olduğu vugulanıyor.Birincisi iddia olduğu için ikincisi ise iyi amellerle beraber olmadığı için işlevsizdir.Oysa ikisinde de inançtan söz etmek mümkündür.Oysa Kuran bu taklidi yaklaşımı onaylamıyor.

Ancak şu var.İman çok üst bir mertebedir.Biz perdeli dünyanın insanları da belirli bir aşamaya kadar taklid etmek zorundayız ki tahkik edebilelim.Arapların taklid ederek ifade ettikleri inandık kavramını iddia edelim.Ama sizin ifade etiğiniz iyi ammellerle de pekiştirelim.Yoksa ahirette sadece taklid ve iddiadan ibaret olacaksa mümin kategorisinde kabul edilmeyişimiz bile vardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
... Genel olarak halkın kanısı şudur; ahirette inananlar, günahlarının cezasını çektikten sonra cehennem azabından kurtulup cennete giderler. Cehennem azabının sayılı birkaç gün ya da birkaç yılla geçiştirileceği sonradan cennete gidileceği düşünülür. Hatta işlenen suçlar sonrasında da böyle düşünüldüğünden, o haramlar tekrar karşısına çıktığında nasıl olsa cehennemden sonra cennete gidileceği sanıldığından yine yapılır.. Bunun yanısıra asıl önemli olan, bu azabın insanların sandığı gibi belli bir süresi olmadığıdır, yani ateş ve cehennem sonsuzdur...

Al-i İmran/185- Her can ölümü tadacaktır. Kıyamet günü ecirleriniz size eksiksiz verilecektir. Kim ki hemen ateşin elinden çekilip kurtarılır da cennete sokulursa, işte o, kurtuluşa ermiştir...

Meryem/70- Sonra, elbette biz, kimlerin oraya (cehenneme) girmeğe uygun olduğunu daha iyi biliriz.

Meryem/71- İçinizden oraya gitmeyecek hiç kimse yoktur. Bu Rabbinin üzerine aldığı kesin borçtur.,

Meryem/72- Sonra korunanları kurtarırız ve zalimleri öyle diz üstü çökmüş olarak bırakırız.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Diğer yandan Cehennemin herkese zaten geçici olduğunu düşünneler vardır.En meşhurları ibni Arabi ve ve ibni teymiyye ile ibni kayyumdur.

Bu görüş bana göre makuldür,

Ebedi diye çevrilen halidun kelimesi ucu açık bir kelimedir sonsuz bir zaman tanımı değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sn çakırcalı

Meryem süresinde geçen ifadeler ile ilgili yaklaşımımı yukarıda belirttim.Ali İmran süresini de meryem süresindeki ifadeler gibi görüyorum.İlgili ayette de meryem süresinde de "cehenneme girdikten sonra çıkış" anlamı çıkmıyor.Aksine tüm insanların toptan cehenneme uğrayacakarı ardından ise iyilerin kurtarılacağı söyleniyor.

Aslında bu konuları kutsal kitaplar din dili ile Allah merkezli yapsalar da bu evrenin akıbeti ile ilgili bir durumdur.Şu aşamada düşündüğümüz bunun da evrenin geleceğini bekleyen bir akıbetten ibaret olduğudur. Cehennemi etki-tepki yasasının sonuc evresi olarak düşünebiliriz.İşte cehennem ve cennet de o esnada sonuç yerleri olarak karşımıza çıkacaklardır.

Bundan olsa gerek cehennem sadece ateş ile sınırlı değildir. Orada içimi güzel olmasa da suyun bulunduğundan ayette bahsedildiğine göre, sadece tutuşmuş ateşle tek türlü azab edilmediği anlaşılır. Demek ki, çok sıcak olan yeri, ateşle alevli yerinin yanında, çok sıcakta olsa kara parçası, çok iğrençte olsa bir sıvı vardır.Ateşle su birarada ve iç içe olamayacağından cehennem hem ateşi, hem toprağı, suyu ve havası bulunan dünya benzeri bir ortamdır. Ama yaşamaya, huzur bulmaya uygun olmayan bir ortamdır. Zakkum bitkisi ve kaynar su olan bölüm ateşin dışında bir yerdir.Cehennem ise güneş ışınları yığınından başka bir şey değildir ve bir yasa gereği kötülerin aşamayacağı bir engel olacaktır.Ateşin yakıp bitmemesi de bu cehennemin güneş ve benzeri ışınların yığını olması ihtimalini güçlendiriyor. Yine Ahmet Hulusi de cehennemin güneş olduğunu söyler.

Bir hadis de bunu doğrulıuyor.

-Kıyâmet günü GÜNEŞ halka yaklaştırılır da nihâyet insanlara yakınlığı bir mil kadar olur... Güneş onları âdeta eritecek ve amellerinin miktarına göre ter içinde kalacaklardır. Onlardan kimi topuklarına kadar, kimi dizkapaklarına kadar, kimi beline kadar, kimi de gemlenene kadar tere batacaktır!”

sn euclid

Ahİrette sebep sonuç ilişkisi kalkmıştır.Ahiret bizatihi zamanın sonu demektir.Ahiret gübü son gün demektir.Zaman boyutundan zamansızlık boyutuna geçerken uzun sürecektir.Ahiretin sonsuzluğunu ifade eden kavramlar daha çok orada zaman ve mekan yuvarlak değil düz işlemesinden kaynaklanıyor. Mahşer alanının düz yer demesi de bu bağlamda bir mecazi anlatımdır.Böyle olunca Allahın baki olma sıfatı ile ele alınmadıkarı için mutlak sonsuz oldukları söylenmez.Zaman devre dışı kalacağı yönüyle bir sonsuzluğu var.Nitekim iyiler ve kötüler yerlerine geçtikten sonra ölümün boğazlanacağı anlatılıyor.Bu zamanın da ölümü olabilir.Cennete ise zaman ışık hızı boyutundadır zaten.Her isteklerinin anında hazır olacağı söylenen haberleri bu doğrultuda anlıyorum.

O halde bu haliyle cehennem geçicidir.Çünkü cennete olduğu gibi zaman ışık hızı boyutunda değil.veya ebedidir,zaman devre dışı kalmayana kadar orada uzun süre(ahkaben) kalınır.Devamlı kalmasından maksad zaman olduğu sürece kalmaktır.İçe çöküş tamamlanıp tekillik noktasıne gelince yine zorunlu varlık dışında herşey yok olur.O gün evreni dürer ve eski haline getirir ayeti bunu açıklıyor zaten....

Tabi tüm bunlar değişik kaynakar yardımıyla elde ettiğim düşüncelerim.Çürütülebilir.

tarihinde ozedonus_ tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Cehennem, içine girenin ebedi kalacağı bir ceza mahallidir. Oraya girenin çıkacağına, çıkabileceğine, çıkarılacağına dair en ufak bir işaret, kanıt yoktur. Bilakis âyeti celileler girenlerin, oraya sokulanların orada ebedi kalacaklarını bize bildirir.(Bakara suresi âyet 162, 257, Maide suresi âyet 37, 80, Tevbe suresi âyet 68, Yunus suresi âyet 52, Hud suresi âyet 106,107, Furkan suresi âyet 11-16, 68, 69, Secde suresi âyet 14, 20, Fatır suresi âyet 36, 37, Zümer suresi âyet 40, 47, 72, Fussılet suresi âyet 28, Şura suresi âyet 44, 45, Haşr suresi âyet 17,)....

İmanlı, günahkar müslümanları Allah affedecektir. Onları cehenneme atmayacaktır. Yukarıda açıkladığımız gibi cehenneme sadece müşrikler, kafirler girecektir.Ancak aşağıda vereceğim ayate göre iman bir iddia değil.

Bu ibadi görüşüne uyuyor bildiğim kadarıyla. Şöyle özetleyebiliriz belki: mizan terazisinde günahları sevaplarından ağır gelenler cehenneme atılacak, diğerleri cennete gönderilecek, kimse bulunduğu yerden hiç çıkmayacak.

Peki yapılan en küçük iyiliğin bile karşılıksız kalmayacağı yolundaki ayet(ler)i nasıl yorumlamalı? Bir de dengesiz bir durum çıkıyor ortaya: bütün yapılanlar sonuçta ikiye indirgeniyor. Cennet ve cehennemin kendi içlerinde mertebeleri olabilir belki ama tam sınırda duran birini düşünün. Pek de adil değil gibi bu.

Link to post
Sitelerde Paylaş
inananlar kutulacak inanmayanlar kurtulamayacak...

şimdi bu ifadeden ne anladığımı söyliyim...

hani bazı amerikan filimlerinde şöyle bir şey olur...

bir uzman başrolde...

doğada bir gariplik farkeder...

yabi kasırganın oluşumunu önceden farkeder yahut yanardağ patlamasının olabileceğini sezer...

hemen en yakın kasaba halkına koşar ve onları uyarmaya çalışır...

buradan kaçın çok tehlikeli bir hortum yada kasırga yada işte volkan deprem olucak...

burası yerlebir olacak...

oysa o anda günlük güneşlik herşey sakin göründüğü için bir çok kişi onunla alay eder inanmaz...

yahu bakın bana inanın gerçekten tehlike büyük buradan biran önce uzaklaşınyoksa mahvolucaksınız...

bana inananlar kurtulacak inanmayanlar maalesef kurtulamayacak...

inanmayanları çok kötü bir son bekliyor......

neyse işte bazıları o adama inanır ve arabasına atlar şehirden uzaklaşır kurtulur...

inanmayanlar ise ne yapıyorlarsa aynen yapmaya devam ederler...

birazdan hava bozar dehşetli işler olur...

Zaten o filmler de hıristiyanlardaki bu sakat anlayışa dayanıyor.. Konunun özünü kurtarıcıya imandan aldıkları için böyle bir paralellik var.

Durup dururken felaket tellallarına neden inanayım ki?! Felaket geliyormuş.. Pöh!..

Link to post
Sitelerde Paylaş

cehenemdeki durum hakkında ilginç görüşler de var...

mesela bazıları der ki cehennem halkı zamanla bu duruma alışacak ...

yani ilk girdikleri zaman ki kadar sıkıntı lı gelmeyecek...

hatta bir müddet sonra bundan zevk bile almaya başlayacaklar...

evet biraz uçuk fikirler gibi...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Baskı rejimi diye buna denir. Ateizmin askerleri...

İrandan Bahsettirme şimdi Baskıyı görürsün.Tırnağı veya bir tutam saçı göründüğü için yüzüne kezzapa tılan yada Eli böcek torbasına sokulan kadınlar var.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu ibadi görüşüne uyuyor bildiğim kadarıyla. Şöyle özetleyebiliriz belki: mizan terazisinde günahları sevaplarından ağır gelenler cehenneme atılacak, diğerleri cennete gönderilecek, kimse bulunduğu yerden hiç çıkmayacak.

Peki yapılan en küçük iyiliğin bile karşılıksız kalmayacağı yolundaki ayet(ler)i nasıl yorumlamalı? Bir de dengesiz bir durum çıkıyor ortaya: bütün yapılanlar sonuçta ikiye indirgeniyor. Cennet ve cehennemin kendi içlerinde mertebeleri olabilir belki ama tam sınırda duran birini düşünün. Pek de adil değil gibi bu.

Bazı ayetlerde bir kısım iyiliklerin kötülüklere keffaret olduğunu söylediği gibi bazı ayetlerde de bazı kötülüklerin iyilikleri yaktığı anlatılır.Bu duruma bakarsak cehennemi hakka edenlerin kötülüğü iyilikleri kuşatmış ve iyilik namına bir şey bırakmamıştır.Fakat buna rağmen sizin ifade ettiğiniz "zerre miskali iyilik karşılığını görecek" tespitini nasıl anlamalıyız?Kanaatimizce bu cehennemin dereceleri ile açıklanabilir.Kötülük terazisi ağır gelmişse de iyilikleri biraz olduğu için diğerlerine göre daha hafif bir ceza görecektir.

Bir de kötülük ve iyilikleri eşit olanların Araf'ta bekletileceği, sonunda cennete gönderileceği söylenir.Bu arada islam nazarında da amel terazisinin maddi bir eşya olmadığı sistematik bir olgu olduğunu vurgulamak gerekir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sn çakırcalı

Meryem süresinde geçen ifadeler ile ilgili yaklaşımımı yukarıda belirttim.Ali İmran süresini de meryem süresindeki ifadeler gibi görüyorum.İlgili ayette de meryem süresinde de "cehenneme girdikten sonra çıkış" anlamı çıkmıyor.Aksine tüm insanların toptan cehenneme uğrayacakarı ardından ise iyilerin kurtarılacağı söyleniyor.

Aslında bu konuları kutsal kitaplar din dili ile Allah merkezli yapsalar da bu evrenin akıbeti ile ilgili bir durumdur.Şu aşamada düşündüğümüz bunun da evrenin geleceğini bekleyen bir akıbetten ibaret olduğudur. Cehennemi etki-tepki yasasının sonuc evresi olarak düşünebiliriz.İşte cehennem ve cennet de o esnada sonuç yerleri olarak karşımıza çıkacaklardır.

Bundan olsa gerek cehennem sadece ateş ile sınırlı değildir. Orada içimi güzel olmasa da suyun bulunduğundan ayette bahsedildiğine göre, sadece tutuşmuş ateşle tek türlü azab edilmediği anlaşılır. Demek ki, çok sıcak olan yeri, ateşle alevli yerinin yanında, çok sıcakta olsa kara parçası, çok iğrençte olsa bir sıvı vardır.Ateşle su birarada ve iç içe olamayacağından cehennem hem ateşi, hem toprağı, suyu ve havası bulunan dünya benzeri bir ortamdır. Ama yaşamaya, huzur bulmaya uygun olmayan bir ortamdır. Zakkum bitkisi ve kaynar su olan bölüm ateşin dışında bir yerdir.Cehennem ise güneş ışınları yığınından başka bir şey değildir ve bir yasa gereği kötülerin aşamayacağı bir engel olacaktır.Ateşin yakıp bitmemesi de bu cehennemin güneş ve benzeri ışınların yığını olması ihtimalini güçlendiriyor. Yine Ahmet Hulusi de cehennemin güneş olduğunu söyler.

Bir hadis de bunu doğrulıuyor.

-Kıyâmet günü GÜNEŞ halka yaklaştırılır da nihâyet insanlara yakınlığı bir mil kadar olur... Güneş onları âdeta eritecek ve amellerinin miktarına göre ter içinde kalacaklardır. Onlardan kimi topuklarına kadar, kimi dizkapaklarına kadar, kimi beline kadar, kimi de gemlenene kadar tere batacaktır!”...

ozedonus_,

Allah, birçok ayette cehennem için de birçok cin ve insan yarattığını, kimlerin cehennemlik olduğunu bildiğini söylemekte. Yukarıda verdiğim ayetlere ek olarak şunları da vereyim;

Hud/118- Rabbin dileseydi, insanları bir tek ümmet yapardı. Ama ihtilaf edip durmaktadırlar.

Hud/119- Yalnız Rabbinin acıdıkları (bu ihtilafın dışında kalmışlardır). Zaten (Allah) onları bunun için yaratmıştır. Rabbin: "Andolsun, ben cehennemi hep cinlerden ve insanlardan bir kısmıyla dolduracağım!" sözü tam yerine gelmiştir.

A'raf/179- Andolsun, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık ki kalpleri var, fakat onlarla anlamazlar; gözleri var, fakat onlarla görmezler; kulakları var, fakat onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da sapık... Ve işte gafiller onlardır!

Bu ayetlerden Allah'ın kimleri cehennem için yarattığını, kimlerin cehennemlik olduğunu bildiğini anlıyoruz. Zaten Allah, herşeyi bilmiyor muydu?

Meryem/70- Sonra, elbette biz, kimlerin oraya (cehenneme) girmeğe uygun olduğunu daha iyi biliriz.

diyen Allah, hiç haketmediği halde, çok kısa bir süreliğine de olsa bir insanı cehenneme neden atsın? Bu onun Adil sıfatıyla bağdaşır mı?

SONUÇ: Konuyla ilgili tüm ayetler göz önüne alındığında;

1- Allah, kimlerin cehenneme gideceğini biliyordu.

2- Allah, herkesin hakkını ayetlerine de uygun şekilde verecektir.

3- Allah, bunlara rağmen herkesin cehenneme gideceğini bildiriyor.

4- En masum görünen insan dahi, çok kısa bir süreliğine de olsa cehennemi görecek kadar mutlaka günah işleyecek olmalıdır.

5- Allah'a şirk koşmamak başta olmak üzere, müminlerin uyması gereken kurallara riayet derecesine göre insanlar oradan çıkarılıp cennete konacaktır.

sonuçları çıkmaktadır.

Tabii bu durum, Allah'ın kıyametle ilgili diğer birçok ayetini de tavanarasına atıyor ya, hadi neyse...

Link to post
Sitelerde Paylaş
sn euclid

Ahİrette sebep sonuç ilişkisi kalkmıştır.Ahiret bizatihi zamanın sonu demektir.Ahiret gübü son gün demektir.Zaman boyutundan zamansızlık boyutuna geçerken uzun sürecektir.Ahiretin sonsuzluğunu ifade eden kavramlar daha çok orada zaman ve mekan yuvarlak değil düz işlemesinden kaynaklanıyor. Mahşer alanının düz yer demesi de bu bağlamda bir mecazi anlatımdır.Böyle olunca Allahın baki olma sıfatı ile ele alınmadıkarı için mutlak sonsuz oldukları söylenmez.Zaman devre dışı kalacağı yönüyle bir sonsuzluğu var.Nitekim iyiler ve kötüler yerlerine geçtikten sonra ölümün boğazlanacağı anlatılıyor.Bu zamanın da ölümü olabilir.Cennete ise zaman ışık hızı boyutundadır zaten.Her isteklerinin anında hazır olacağı söylenen haberleri bu doğrultuda anlıyorum.

O halde bu haliyle cehennem geçicidir.Çünkü cennete olduğu gibi zaman ışık hızı boyutunda değil.veya ebedidir,zaman devre dışı kalmayana kadar orada uzun süre(ahkaben) kalınır.Devamlı kalmasından maksad zaman olduğu sürece kalmaktır.İçe çöküş tamamlanıp tekillik noktasıne gelince yine zorunlu varlık dışında herşey yok olur.O gün evreni dürer ve eski haline getirir ayeti bunu açıklıyor zaten....

Tabi tüm bunlar değişik kaynakar yardımıyla elde ettiğim düşüncelerim.Çürütülebilir.

Sevgili özedönüş ahiretle ilgili sen de bir senaryo üretmişsin bunun çürütebilir olduğunun zaten farkındasın,

Ahirette sebep sonuç ilişkisi kalkmıştır demişsin bunu neye dayanarak iddia ettin?Oradaki olgular herhangi bir nedenselliğe dayanmadan mı işleyecek?Böyle birşeyde düzen nasıl mümkün olacak?Çok uçuk bir söylem bu.

Ayrıca zaman ve mekanın düz işlemesi ve yuvarlak işlemesi nedir bu ifadelerinden hiçbirşey anlamadım.Cennette zaman ışık hızı boyutundadır ne demek?Bundan da hiçbirşey anlamadım.

Ahirete ve cennet cehennem yaşamına bilimsel birşeyler katınca bir sürü anlaşılmaz vurgu doğmuş inan yazdıklarından tam olarak birşey anlamadım sana bu yüzden net cevap veremiyor itiraz etmiyorum.

Selam.

Link to post
Sitelerde Paylaş
ozedonus_,

Allah, birçok ayette cehennem için de birçok cin ve insan yarattığını, kimlerin cehennemlik olduğunu bildiğini söylemekte. Yukarıda verdiğim ayetlere ek olarak şunları da vereyim;

Hud/118- Rabbin dileseydi, insanları bir tek ümmet yapardı. Ama ihtilaf edip durmaktadırlar.

Hud/119- Yalnız Rabbinin acıdıkları (bu ihtilafın dışında kalmışlardır). Zaten (Allah) onları bunun için yaratmıştır. Rabbin: "Andolsun, ben cehennemi hep cinlerden ve insanlardan bir kısmıyla dolduracağım!" sözü tam yerine gelmiştir.

A'raf/179- Andolsun, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık ki kalpleri var, fakat onlarla anlamazlar; gözleri var, fakat onlarla görmezler; kulakları var, fakat onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da sapık... Ve işte gafiller onlardır!

Bu ayetlerden Allah'ın kimleri cehennem için yarattığını, kimlerin cehennemlik olduğunu bildiğini anlıyoruz. Zaten Allah, herşeyi bilmiyor muydu?

Meryem/70- Sonra, elbette biz, kimlerin oraya (cehenneme) girmeğe uygun olduğunu daha iyi biliriz.

diyen Allah, hiç haketmediği halde, çok kısa bir süreliğine de olsa bir insanı cehenneme neden atsın? Bu onun Adil sıfatıyla bağdaşır mı?

SONUÇ: Konuyla ilgili tüm ayetler göz önüne alındığında;

1- Allah, kimlerin cehenneme gideceğini biliyordu.

2- Allah, herkesin hakkını ayetlerine de uygun şekilde verecektir.

3- Allah, bunlara rağmen herkesin cehenneme gideceğini bildiriyor.

4- En masum görünen insan dahi, çok kısa bir süreliğine de olsa cehennemi görecek kadar mutlaka günah işleyecek olmalıdır.

5- Allah'a şirk koşmamak başta olmak üzere, müminlerin uyması gereken kurallara riayet derecesine göre insanlar oradan çıkarılıp cennete konacaktır.

sonuçları çıkmaktadır.

Tabii bu durum, Allah'ın kıyametle ilgili diğer birçok ayetini de tavanarasına atıyor ya, hadi neyse...

1. Birinci maddede ele aldığın konu kader konusu hakkındadır. Allah her şeyi önceden biliyor ve evrende tüm yasaları ona göre oluşturuyor. Buna rağmen bilmiyormuş gibi insanlara cehennemden korunun, cennete koşun demektedir. Sorun şu bildiği şeyi nasıl ister? Zaten bildiği gibi her şey olacak?

Bu konu genelde ilim maluma tabidir(BİLGİ BİLİNENE BAĞLIDIR) şekliyle açıklanmıştır. Allah ilminin malum dediğimiz bilinenleri etkilemediğini söylediğimiz halde "bildiğine göre" diye soruyu devam etmenin anlamı yoktur. Ancak bunu, konunun anlaşılmasının dikkat istediğinin farkında olarak normal karşılıyorum. “Bilgi, bilinene bağlıdır” dediğimiz an, bilginin bilinen üzerinde hiçbir etkisi kalmadığını ifade etmiş bulunuyoruz. Aksine, bilinenin kendisi bilgi sahibinin bilgisini oluşturmaktadır.Bunu çok çarpıcı bir örnekle somutlaştırsak sanırım daha net anlaşılacak.Allah o kadar sonsuz bilgi sahibidir ki Onun bilgisi her şeyin ne zaman, nasıl olacağını bilecek en üst seviyeye ulaşmıştır.Bu onun sonsuz gücü ile de bağlantılıdır.Ama bu sadece bilgidir.Bizim çok ustası olduğumuz veya bir işin ehli olduğumuz bir konuyu bilmemiz ilgili işin nasıl sonuçlanacağını bilmekle ilgili olduğu gibi...Çalışmayanın sınıfı geçmeyeceğini biliyoruz mesela..Bu bilgimizden dolayı çalışmayan geçmiyor değildir.

Bunu "Allahın bilmesi" ve "insanın yapacakları" üzerinde yoğunlaştırsak; İnsan yapacağı için Allah bilmiş ve yazmıştır. Yoksa insan Allah ne yapacağını bildiği için yapıyor denilemez. Ünlü İslam kelamcısı Maturdinin görüşü de bunu desteklemektedir.

Maturidi, herhangi bir şeyin zihinde olduğu sürece yaratılmamış olduğunu savunur. Ona göre,”var”lık zihinde olduğu sürece göreceli bir kavramdır ve yaratılmış değildir. Ne zaman bir şeye var desek o zaman yaratılmışlığını kabul ederiz. Bunu insanın yaptıkları bağlamında düşünürsek; insanın bir şeye yönelmesi, önceden yaratılmış değildir. İnsan, yöneldikten sonra yaratılmaktadır. Eğer yaratıldıktan sonra insan yönelseydi anlamsız sayabilirdik.

Eşari ise insan yöneliminin Allah katında biliniyor olmasını onun insan yönelmeden yaratılmış olduğuna yorar. Eşariye göre Allah, yarattıktan sonra insan bir şeye yönelir. Ancak Eşariye göre, insanın yöneldiği şeyin yapılması yaratılmış değildir. İnsanın sözgelimi elini klavyeye uzatmaya yönelmesi Allah katında bilindiği için yaratılmışlığını kabul eder ama insanın klavyeye elini uzatma işlemini gerçekleştirmesinin yaratılmadığını savunur. İki kelamcının ortak görüşü "insanın yöneldiği işte özgür olduğu ve Allahın bilgisinin kişinin yaptığını etkilememesidir." Eğer öyle olmasaydı Maturidi yönelmeyi, Eşari yöneldiği şeyi yapma işlemini “yaratılmamış” kategorisinde değerlendirilmezdi. Öyle anlaşılıyor ki yaratılmamış bir işte zorlama da olmaz. Allahın ilminde olan her şey yaratılmış değildir. Ona bakarsak Allah ezeli sonsuz ilmiyle sonsuz kadar her şeyin oluşumunu bildiğine inanıyoruz. Ama hala yaratılmamış olan çok şey vardır. Bilme ve yaratmayı karıştırmamak gerekir.

Mutezile ise insanın iyi işlerini ve iradesi dışında gelişen evrensel olayları yorumlamada Eşariler ve Maturidiler gibi düşünmesine rağmen kötü işleri Allahın yaratmadığını savunur. Onlar bunu düşünürken Allahın adalet sıfatı gereği kötülüğe razı olmadığı için yaratmayacağını da düşünmüşlerdir. Bunu “İyilikleri Allah'tan Kötülükleri Nefistendir” ayeti ile de kanıtlamaya çalışmışlardır.

Gördüğünüz gibi kader içinde önemli bir bilgi, varlık ve ahlak felsefesini barındıran zor bir konudur. Bu sorulara rağmen “ama biliyor” sorularının devam etmesi konunun ontolojik düzeyde yeteri derecede anlaşılmamış olduğunu gösterir. Bu yüzden İslam bilginlerin birçoğundan kaza ve kader konusu sorulduğunda, diğerlerini ikna etmeği bırak hatta kendilerini tatmin edecek bir cevapları bile olmadığını görülür. Bu nedenle de "Bu konuya çok derince dalınmaması gerekir" diyerek geçiştiriyorlar.Ki öyledir de..Bunların ötesindekiler, bize kapalı olan, yükümlülük ve sorumluluğumuzu aşan bir alana dâhildir. Bu alanı “Allah kimseye en küçük bir oranda dahî haksızlık yapmaz” diyerek Allah’a havale eden bir îman ile aşmaktan ve Allah’a teslim olmaktan başka yapılacak bir şey yoktur.

2. Evet, cehennemlik atılacaklar diye kendisine söz verdiği kişileri cehenneme atacaktır. Bu ayet çok girft. Allah neden kendisine bir söz versin ki? Verse bile neden sözüne bağlı olmak zorunda kalsın? Sırf sözüne uysun diye neden bu kadar insanı işkenceden geçirsin?

Şöyle anlıyorum. Acaba Allah hal mi değişiyor. Evrendeki yasalarının değişmez olduğunu söylüyor. Neden? Öte taraftan hem ahirette hem de mucizelerde bu yasanın devre dışı kaldığı görülüyor? Hangisi doğru? Acaba onun bir sıfatının mecbui bir gereği mi evren oluştu? Yine bu sıfatlarından birinin gereği mi evrende hem iyilik hem de kötülük oldu? Yine bu sıfatlardan birinin gereği olarak mı cennet ve cehennem olmak zorunda kaldı? Böyle ise onun kadir-i mutlak sıfatı nerde kaldı? Din dilinde sünnetullah olarak tarf edilen evrensel yasaların değişmediği vurgulanırken bazı yerlerde ise insan kendisini değiştirmedikçe Allah da onları değiştirmez diyerek bir kısım yasaların değişebileceğine işaret ediyor. Burada şunu halletmek gerekiyor: Değişebilenler neler değişemeyenler neler. Bu ikilik kaderde de var. Kaderin biri mübrem(kesin hiçbir şekilde değişemeyen) diğeri mukayyed(insana bağlı olarak değişen) iki çeşidinden bahsediliyor. İnsanın ikincisini değiştirebildiği gözüküyor. Acaba insanlardan bu ikincisin mi değişmesi, peygamberler ve kitaplar bu ikincisinin değişmesi için mi var? Eğer birinci olarak saydığım mübrem(kesin)kader varsa insana göre değişen kaderin ve değişen yasarlın ölçüsü nedir? Diğerini de değiştirmedikleri ne malum?

Gördüğünüz gibi bir sürü soru karşımızda duruyor. Bu ayetlerin içeriğinin bu ladar karmaşık olan koşuları basit bir şekilde anlatmaya çalıştığını ama bunu çalışırken insanın içini cız ettiğini görüyoruz. Kuran ilimleri ile iç içe olmadığım dönemlerde bu ayeti her okuyuşumda garip bir üzüntü beni kaplardı. Ayetin görünen manasına bakar ve kahrolurdum. Ve eminim ki çoğu kişi de böyle…Onun için dinin kendisi bile müteşabih ayetlerin yorumlanmamasını istemiştir.Siz sadece dini yaşayın ve Allahı hissedin,mahiyetini bilmeyin denilmiş.Herhalde de öyle..Ama bu kuran kavramları da olduğu sürece biraz araştırmak gerekir ki insanlar hakşkata giden yolda eğri yollara sapmasın.

3. Herkesin cehenneme gitmesi söz konusu değil. Yukarıda ifade ettiğim gibi cennet önünde dikilmiş bir cehennem uğrağından bahsediliyor. Ancak bu uğrayış bir ceza olarak değil, sistemin o esnadaki gereksinimi icabıdır. Uğrayış ile giriş farkı vardır. Ayetin Arapçasında herkesin cehenneme toptan uğrayışını anlatan ayetlerde uğrayış anlamında vürut, cehenneme kötülerin girişi hakkında ise giriş anlamında “duhul kavramı kullanılır. Bu bağlamda buna giriş değil de uğrayış demek yerinde olur. Peki, bu fark nasıldır? Kanaatime göre güneş henüz ışın yığını olmadan herkes aynı meydanda olacak. Sonra cehenneme dönüşünce herkesi hedef alacak. İşte o esnada iyilikler ve derin imandan gelen duygu hali, bunlara mahiyetini bilmediğimiz bir şekilde engel olacak ve bunlardan kurtulacaktır.

Eğer hadis rivayetleri doğru ise sırat cehennem üzerine kuruludur. Cennete girenler de sırattan geçtiklerine göre sıratta iken cehennemi görebilecekler. Ancak buradaki sıratın bizim bildiğimiz somut köprü olmama ihtimaline karşı mesafeli yaklaşıyorum.

Tüm bunlardan sonra çağdaş tasavvufçu ve düşünür Ahmet Hukusinin şu tespitlerinin yerinde olduğunu düşünüyorum

”İnsan ise «ruh» beden ya da diğer bir ifade ile hologramik «dalga» bedeninin elde ettiği enerji durumuna göre ya dünya üzerinden kaçıp sayısız yıldızların boyutsal derinliklerindeki üst yaşam boyutlarına yâni cennetlere gidecek; ya da dünyanın ve hemen sonrasında da güneşin manyetik çekim alanından kendini kurtaramayarak; neticede, ebedi olarak cehennemin içinde yâni güneşin içinde kalacaktır!.. Elbette şu an gaz halini yaşayan güneşin o zaman başka bir boyta gelebileceğini de hesaba katmak gerekir.”

Buna göre dalga bedeninde elde ettiği pozitif veya negatif enerjinin sonucuna göre her insan, bir karşılık görecektir. Pozitif olanlar, dünyanın güneşin manyetik çekim alanına girişi olan kıyamette güneşin(cehennemin) içinden geçecektir. Ama negatif olanlar, o an orada kalacaktır. Şu an gaz halinde olan güneş ise o zaman başka bir hale dönüşecek. Bu tespiti üzerinden gidersek, neden herkesin önce cehenneme uğrayacağı ortaya çıkacaktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ahirette sebep sonuç ilişkisi kalkmıştır demişsin bunu neye dayanarak iddia ettin?

1.Said Nursiye göre hem mucizelerde hem de ahirette sebep ve sonuç ilişkisi yoktur. Çünkü sebeplerin yaratıcısı da Allahtır.Bu sebepleri bu aşamada yaratmışsa da ahrette gereksinim duymaz.Çünkü burada oluşum var.Ahirette ise yokoluş var.Bu dünyada habire madde olmakta ama ahirette habire küçülmektedir.Taki big bang anı gibi olan a kadar.Sebepler kıyamete kadar devam eder.

2.İslam Fıkıh Ansiklopedisinde sebep-sonuç bölümünde muhyeddin bagçeçi de kıyamette sebep ve sonucun bittiğini söyler.

3. Mustafa islamoğlu kıyamet kavramının kalkış anlamına gldiğinden hareketle sebep ve sonuçarın kalkışı anlamına yormuştur.Bu konuda daha fazla bir çalışma daha sabit çalışmaları beraberinde getirecektir.

Ayrıca zaman ve mekanın düz işlemesi ve yuvarlak işlemesi nedir bu ifadelerinden hiçbirşey anlamadım.Cennette zaman ışık hızı boyutundadır ne demek?Bundan da hiçbirşey anlamadım.

Nahl 77 de ahirette insanların ahirette işlerinin bir göz kırpması hatta daha az zamanda yapılacağı söylenir. burada bir zaman varmış gibi gözüküyor. Ancak bu bildiğimiz tarzda bir zaman değil. Belki zamansızlığa işaret ediyor. Mana, zihinlerimize yakınlaşsın diye böyle denilmiş. Aslında bu dünya şartları içinde bile ışık hızındaki bir süratte zaman sıfırlanıyor. Ahirette ise hayal ve ruh süratinde bir hayat olacak. Bu nedenle bildiğimiz zaman kavramı da anlamını yitirecektir de ahirette hareket olmadığı için de zamandan bahsedilemez. Dünya standartlarında dahi zamanın tam olarak anlaşılmadığını düşündüğümüzde ahirette zamanın mahiyetini kestirmek mümkün değil. Biz, ancak verilen bilgileri yorumlayabiliriz. Zamanın düz işlemesi de ışık hızında hızlı olması da aslında zamansızlık için söylenen ön tespitler.

Bunlar aslında kesin bilgiler değil. Varsayımlar. Ama yapmak istediğim şu: Bu forumda islamın öbür âlem için kullandığı tespitlerin yorumlamalar ihtiyaç duymasına rağmen bunun göz ardı edilmesini önlemektir. Bu tespitleri bilimsel tespitler ile açıklamakla anlaşılmasını sağladık. Yoksa bu iki dili uzlaştırmak çok emek ister. Bazılarına gücümüz bile yetmez.

tarihinde ozedonus_ tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

herkesin uğrayacağı yer kuranda havle cehenneme diye geçer...

yani cehennemin kenarında çevresinde herkes toplanacak...

herkes cehennemin hak olduğunu gözleriyle görecek...

iyiler oradan ayrılıp cennete alınacak...

kötüler ise orada kalacak ve içine girecekler...

allah hepimizi cennetlik eylesin...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...