Jump to content

Neden Özedönüş


Recommended Posts

Bunu kader ile dengelersek, kaderde Allahın her işimizde etken olduğu inancı bulunmaktadır. Fakat onun o etkenliği istek ve gücümüz dâhilinde yapacağımız şeylere engel değildir. Onun yaptığı meydana getirmektir. Yani biz hayatımızda gücümüzü ve irademizi kullandığımızda kendimize bakacağız, onu Allah’la kıyaslamaya değil.

Yahu anlama özürlümüsünüz

Allah bizim yapacaklarımızı bilmektedir ezelden beri bilmektedir bu bilgi ezeli olarak Allah'ın zatında vardır.

Daha ne iradesinden bahsediyorsunuz yaw.

İnsan sadece özgür oldugu yanılsaması içinde olabilir. "bak istiyorum yapıyorum" demeyle özgür irade kanıtlanmaz. Onu isteyeceğinde, böyle yapacağında, böyle hissedeceğince sen daha varolmadan önce bilinmektedir yani belirlidir. Bilinen birşey belirli birşeydir. Ben daha varolmadan kim belirledi bu zıkkımı?

Daha neyi sündürmeye çalışıyorsunuz.

Kardeşim 2+2 = 5 etmeeeeez...

tarihinde kenzo tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 61
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

>>> Konu nedir? Gördüğümüz kadarıyla konu kader ile özgür iradenin çelişmesidir.

İyide konu bu değil.. bu, din kitaplarındaki akla ziyan mantalitenin yamultulabildiği son noktadır sadece. Asıl konu şudur:

Din kitapları insanın hep özgür irade sahibi olduğunu söylüyor hem de onun her yaptığının aşkın bir varlık tarafından yönlendirildiğini ifade ediyor. Hatta bununla da kalmayıp insaların eylemlerini o aşkın varlığın bilfiil denetlediğni söylüyor..

Elbette bu durumda, ortaya çıkan, tanrının hem gelip insana bir şey yaptırması, hemde o şeyden dolayı onu cezalandırması oluyor ki, akla ziyan oluyor.

İşte bu yüzden konunun devamına dair yazdıklarınız, kökten havada kalıyor, anlamsız ve gereksiz bir laf kalabalığı oluyor. Öncelikle dinlerin kader anlayışının bilmekten ibaret olduğunu göstermeniz gerekiyor ki, o lafların altını doldurabilesiniz..

Dediğiniz doğru.Allah her şeyi önceden biliyor ve evrende tüm yasaları ona göre oluşturuyor. Buna rağmen bilmiyormuş gibi insanlara "cehennemden korunun, cennete koşun demektedir. Sorun şu bildiği şeyi nasıl ister? Zaten bildiği gibi her şey olacak?

Bu konu genelde ilim maluma tabidir(BİLGİ BİLİNENE BAĞLIDIR) şekliyle açıklanmıştır. Tanrınin bilgisi malum dediğimiz bilinenleri etkilemez. Ancak sizde ve beni anlama özürlüsü olarak nitelendiren kenzonun anladığı ters yöndedir.Size göre bilinen bilgiyi değil,bilgi bilineni etkiliyor.İsterseniz din konusundan kopup ele alalım.Gerçekten bir olgu olarak bilgi mi bilineni, yoksa bilinen mi bilgiyi etkiliyor.Hangisi diğerinin sonucudur.

“Bilgi, bilinene bağlıdır” dediğimiz an, bilginin bilinen üzerinde hiçbir etkisi kalmadığını ifade etmiş bulunuyoruz.genelde şöyle bir örnek getirilir.Tanrının insan ve evrenin geleceği hakkındaki bilgisi,sözgelimi birbirine doğru hızla ilerleyen iki arabanın gidişatı üzerinden birbirlerine çarpılacaklarını bilmesi gibidir.Kişi biliyor diye arabalar çarpışıyo değildir.İşte Tanrı da biliyor diye insan yapıyor değildir deniliyor.Siz de bilinen,bilgiye bağlıdıra dair bir örnek verebilir misiniz?Belki bu örnek sayesinde kenzonun bana yakıştırdığı "anlama özürlüsü" konumumdan çıkarım.

Diğer konu bildiği şeyi yapanı kendisi özdüllendirmesi ve cezalandırması.Eğer onun bilgisi bilineni etkilemiyor ise kişinin yaptıklarına da ödül ve ceza verme yetkisi olmamalıdır.Hem de sırf kenidisne verdiği bir sözden dolayı neden buna gereksinim duysun ki...

Aslında konular çok karmaşık sn anibal.. Acaba Tanrı hal mi değişiyor. Bir yerde evrendeki yasalarının değişmez olduğunu söylüyor. Öte taraftan mucizelerde bu yasanın devre dışı kaldığı görülüyor? Hangisi doğru? Acaba onun bir sıfatının mecbui bir gereği mi evren oluştu? Yine bu sıfatlarından birinin gereği mi evrende hem iyilik hem de kötülük oldu? Yine bu sıfatlardan birinin gereği olarak mı cennet ve cehennem olmak zorunda kaldı? Böyle ise onun kadir-i mutlak sıfatı nerde kaldı?

Başka bir sorun.Din dilinde sünnetullah olarak tarf edilen evrensel yasaların değişmediği vurgulanırken bazı yerlerde ise "insan kendisini değiştirmedikçe Allah da onları değiştirmez" diyerek bir kısım yasaların değişebileceğine işaret ediyor. Peki ama: Değişebilenler neler değişemeyenler neler. Bu ikilik kaderde de var. Kaderin biri mübrem(kesin hiçbir şekilde değişemeyen) diğeri mukayyed(insana bağlı olarak değişen) iki çeşidinden bahsediliyor. İnsanın ikincisini değiştirebildiği gözüküyor. Acaba insanlardan bu ikincisin mi değişmesi, peygamberler ve kitaplar bu ikincisinin değişmesi için mi var? Eğer birinci olarak saydığım mübrem(kesin)kader varsa insana göre değişen kaderin ve değişen yasarlın ölçüsü nedir? Diğerini de değiştirmedikleri ne malum?

Onun için ben zaten konunun çözülemez olduğunu kabul ediyorum.Hatta çoğu kişinin yöntemi de bu olmuştur.Bu yüzden İslam bilginlerin birçoğundan kaza ve kader konusu sorulduğunda, diğerlerini ikna etmeği bırak hatta kendilerini tatmin edecek bir cevapları bile olmadığını görülür. Bu nedenle de "Bu konuya çok derince dalınmaması gerekir" diyerek geçiştiriyorlar.Ki öyledir de..Bunların ötesindekiler, bize kapalı olan, yükümlülük ve sorumluluğumuzu aşan bir alana dâhildir. Bu alanı “Allah kimseye en küçük bir oranda dahî haksızlık yapmaz” diyerek Allah’a havale eden bir îman ile aşmaktan ve Allah’a teslim olmaktan başka yapılacak bir şey yoktur.Buna gerek duymayanlar da bu çözülemez olarak kabul edilen konuyu sanki çözülmüş gibi sunma hakları yoktur.

tarihinde ozedonus_ tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
“Bilgi, bilinene bağlıdır” dediğimiz an, bilginin bilinen üzerinde hiçbir etkisi kalmadığını ifade etmiş bulunuyoruz.genelde şöyle bir örnek getirilir.Tanrının insan ve evrenin geleceği hakkındaki bilgisi,sözgelimi birbirine doğru hızla ilerleyen iki arabanın gidişatı üzerinden birbirlerine çarpılacaklarını bilmesi gibidir.Kişi biliyor diye arabalar çarpışıyo değildir.İşte Tanrı da biliyor diye insan yapıyor değildir deniliyor.Siz de bilinen,bilgiye bağlıdıra dair bir örnek verebilir misiniz?

İyide, meseleler böyle değil ki..

Ebrehe geliyor, ahanda filleri ile.. Muhammedin doğduğu sene. Bakıyor allah, filler pek bir azametli, peki bir muazzam, dümdüz edecekler kabeyi. O halde diyor, ebabil kuşlarını gönderiyor ve ebreheyi perişan ediveriyor. Şimdi bu apaçık özgür iradeye ket vurma değil mi? Bırak madem, gitsin belki kabeyi görünce imana gelecek?

Benzer pek çok şey ortadadır. İmanın kaideleri amentü ila ifade edilir. Hayrıhi ve şerrihi min allhu teala.. Ne demek ? Açıkca hayır ve şerrin allahtan "geldiği" demek. Bunun hayır ve şerri bilmekle alakası yok haliyle.

Kader babında bir diğer olgu dini kemiğine işlemiş olan dua meselesidir. Nedir dua? Eğer tanrı insanlaın özgür iradesine karışmıyorsa, elini sokmuyorsa hayata, duanın ne anlamı olur?

Gördüğünüz gibi, kader allahın bilmesi filan değildir. Allahın bilfiil yön vermesi, kişileri ve olayları sevk ve idare etmesidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
İyide, meseleler böyle değil ki..

Ebrehe geliyor, ahanda filleri ile.. Muhammedin doğduğu sene. Bakıyor allah, filler pek bir azametli, peki bir muazzam, dümdüz edecekler kabeyi. O halde diyor, ebabil kuşlarını gönderiyor ve ebreheyi perişan ediveriyor. Şimdi bu apaçık özgür iradeye ket vurma değil mi? Bırak madem, gitsin belki kabeyi görünce imana gelecek?

Benzer pek çok şey ortadadır. İmanın kaideleri amentü ila ifade edilir. Hayrıhi ve şerrihi min allhu teala.. Ne demek ? Açıkca hayır ve şerrin allahtan "geldiği" demek. Bunun hayır ve şerri bilmekle alakası yok haliyle.

Kader babında bir diğer olgu dini kemiğine işlemiş olan dua meselesidir. Nedir dua? Eğer tanrı insanlaın özgür iradesine karışmıyorsa, elini sokmuyorsa hayata, duanın ne anlamı olur?

Gördüğünüz gibi, kader allahın bilmesi filan değildir. Allahın bilfiil yön vermesi, kişileri ve olayları sevk ve idare etmesidir.

Evet,dua da Allahın sadece bilip seyreden konumda olmadığının başka bir örneği.Acaba dua da kader-i mukayyedi mi etkiliyor.Yani insana bağlı değişen kaderi.Verdiğiniz örnek de "sen Allahın sünnetlerinde(yasalarında) bir sapma bulamazsın ayeti ile çelişiyor.Çünkü mucize bizatihi bu ayetle çelişiyor.Bizzat,"bir toplum kendisini değiştirmedikçe Allah da onları değiştirmez" ayeti ile de çelişiyor.Ya ortada Allahın bir cezası yok.Yemen tarafından gelen göçmen kuşların geldikleri yerlerde bulaşıcı bazı edevatı beraberinde taşıyıp ebrehe ordusu ile eş zamanlı mekkeye varmları gibi son derece olağan gelişen olaylar yaşanmış(bkn.muhammed esed tefsiri) veya Allah kader için anlatılan ilim maluma tabidir tespiti ile sünnetullah ın dışına çıkması var.İkincisi islam felsefesi ile çelişir.Birincisi Kuranın anlatımı le çelişir.Kuran bunu ilahi ceza gösteriyor.

Ama işte bazı tefsirciler ki "ben de buna yakın duruyorum."-din kitaplarının var oluş sisteminin her oluşumunu tanrıya bağladıklarını bunun bizzat tanrısal müdahale olmadığını söylüyorlar.Buna göre bu örnek gibi Allah tarafından helak edilen kavim yoktur.(bkz.Sodom,ad,semud,eyke.)Yani ölü denizinin doğu sahillerine paralel olan,kuzeye doğru kıvrılan yol üzerinde m.ö 2000-3000 yılları civarında büyük depremler ve volkanik patlamalar meydana gelmiştir.Peygamberler sezgi güçleri yüksek olduğu için bu olağan yerküre hareketleri gelmeden şehri beraber terketmelerini istemiştir.Din kitapları ise bunu Allahın azabı olarak sunmuştur.Bu ne azab ki masumları hedef alır.

tarihinde ozedonus_ tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İlim maluma tabidir alimimutlak olmayan insanlar için geçerlidir. İnsan sadece gözlem yapar ve öğrenir.

Tanrı birşeyi henüz yaratmadanda onun akıbetini bilebilir hatta bilmelidir.

Ben ne diyorum? Ben ezeli değilim ve ben vardeğil iken bu bilgi mevcut? Peki bu bilginin kaynağı ne?

Bu bilgiyi belirleyen ne?

Son derece net bir soru...

Allah iradesi herşeyi kuşatan değil mi?

İnsan kendi eylemlerini, tercihlerini kendi özgür iradesi ile yaratırsa bu yaratıcı sıfatını kendi üzerine alması demek değil midir?

Bu şirk değil midir?

tarihinde kenzo tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
İnsan kendi eylemlerini, tercihlerini kendi özgür iradesi ile yaratırsa bu yaratıcı sıfatını kendi üzerine alması demek değil midir?

Bu şirk değil midir?

İnsanın Allaha halife seçilmiş olmasını bir kısım düşünür tanrısallığın ilk aşaması olarak düşünmüştür(yunus emre,molla sadra,ibni arabi).Bunun şirk olup olmadığını bilmem.Ama Tanrının biri sabit diğeri değişken iki özelliği olduğu görülüyor.Sabit özelliği ile sonsuz olabiliyor,kimseye dayanmadan var olabiliyor ve onun bilgisi mutlak oluyor.Ama değişen özelliği ile de yaratıyor.her yaratım aslında bir değişimdir.Aslında eşari görüşünde neredeyse tanrısallık var.Elhasıl tüm anlatımlar islamda teizmin değil de pan entezimin olduğunu gösteriyor.Ona göre insan önce irade ediyor sonra Allah biliyor ve yaratıyor.Ve ona göre insanın meyli(iradesi) mahluk değildir.Mahluk olmayınca yaratuılmış da olmuyor.Bu ilk bakışta şirk kokuyor ama islam düğşünürleri metafizik tespitlerde bulunan en aşırı tespitleri bile şirk olarak görmek istememişler.Çünkü kesin bir bilgi yoktur.Hepsi yorumlardır.

tarihinde ozedonus_ tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Evet,dua da Allahın sadece bilip seyreden konumda olmadığının başka bir örneği.Acaba dua da kader-i mukayyedi mi etkiliyor.Yani insana bağlı değişen kaderi.Verdiğiniz örnek de "sen Allahın sünnetlerinde(yasalarında) bir sapma bulamazsın ayeti ile çelişiyor.Çünkü mucize bizatihi bu ayetle çelişiyor.Bizzat,"bir toplum kendisini değiştirmedikçe Allah da onları değiştirmez" ayeti ile de çelişiyor.Ya ortada Allahın bir cezası yok.Yemen tarafından gelen göçmen kuşların geldikleri yerlerde bulaşıcı bazı edevatı beraberinde taşıyıp ebrehe ordusu ile eş zamanlı mekkeye varmları gibi son derece olağan gelişen olaylar yaşanmış(bkn.muhammed esed tefsiri) veya Allah kader için anlatılan ilim maluma tabidir tespiti ile sünnetullah ın dışına çıkması var.İkincisi islam felsefesi ile çelişir.Birincisi Kuranın anlatımı le çelişir.Kuran bunu ilahi ceza gösteriyor.

Ama işte bazı tefsirciler ki "ben de buna yakın duruyorum."-din kitaplarının var oluş sisteminin her oluşumunu tanrıya bağladıklarını bunun bizzat tanrısal müdahale olmadığını söylüyorlar.Buna göre bu örnek gibi Allah tarafından helak edilen kavim yoktur.(bkz.Sodom,ad,semud,eyke.)Yani ölü denizinin doğu sahillerine paralel olan,kuzeye doğru kıvrılan yol üzerinde m.ö 2000-3000 yılları civarında büyük depremler ve volkanik patlamalar meydana gelmiştir.Peygamberler sezgi güçleri yüksek olduğu için bu olağan yerküre hareketleri gelmeden şehri beraber terketmelerini istemiştir.Din kitapları ise bunu Allahın azabı olarak sunmuştur.Bu ne azab ki masumları hedef alır.

Konuyu Allah'ın iradesini ele alarak düşünmek lazım gibi geliyor bana;

Allah'ın iradesi 2 türlü

1)Allah'ın kararı: Her halukarda gerçekleşir, ol dedi mi olur

2)Allah'ın isteği: gelecekte gerçekleşmeyebilir.

Ebrehe'nin ordusunun helak olması ve Bedirde kervan ya da ordunun ele geçiceğinin önceden haber verilmesi Allah'ın kararıyla ilgilidir, Allah bir şeye karar kıldı mı şartları oluştur. Şartları oluşturur çünkü herşeyi ölçüye göre yaratmıştır. Allah herşeyi bilir ama insan iradesi bunun dışındadır, yani insan kendi kararını ve isteğini kendi yaratmaktadır, yoksa sınavın bir anlamı kalmaz. Bunlar daha önceden islam alimleri tarafından tartışılmış konular.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Bizzat,"bir toplum kendisini değiştirmedikçe Allah da onları değiştirmez" ayeti ile de çelişiyor.Ya ortada Allahın bir cezası yok.Yemen tarafından gelen göçmen kuşların geldikleri yerlerde bulaşıcı bazı edevatı beraberinde taşıyıp ebrehe ordusu ile eş zamanlı mekkeye varmları gibi son derece olağan gelişen olaylar yaşanmış(bkn.muhammed esed tefsiri) veya Allah kader için anlatılan ilim maluma tabidir tespiti ile sünnetullah ın dışına çıkması var.İkincisi islam felsefesi ile çelişir.Birincisi Kuranın anlatımı le çelişir.Kuran bunu ilahi ceza gösteriyor.

O zaman allah yalan söylüyor olur ki, daha bir abes durum olur. Zira ayette allahın fillerin üzerine bir belayı "gönderdiği" yazar. Zaten ayet mekkidir, bazı başka ipuçlarınıda taşır. Ebrehe hristiyandır ve putperestlikle mücadele etmektedir. Allah ise, putları korumak için ona ebabil yollamaktadır ki acayip bir tezat olmaktadır. Bu dönem ayetlerine bakınca zaten putperestliğin üerien yatmaya çalışan muhammed portresi açıkca görünür, ama konumuz bu değil.

Elbette bu kadarla sınırlı değildir. Maymuna çevrilen yahudilerde ayrı bir alemdir. Balıkları sair günler uzak tutup, sebt günleri akın akın gelmelerini sağlayan şu allah..

Daha pek çok örneği vardır. "onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları; attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı" gibi mesela..

>>> İkincisi islam felsefesi ile çelişir.Birincisi Kuranın anlatımı le çelişir.Kuran bunu ilahi ceza gösteriyor.

Aslında çelişen hiç bir şey yok sn. özedönüş.. Hadislerden anlıyoruz ki, muhammed zamanında kimse çıkıp bunu akletmemiş. Bedevi sürüsü işte, daha ne beklenir ki? Birisi gelmiş cehennemin kapısını kaç zebani bekler onu sormuş, ama kader nedir, ne iştir sormak kimsenin aklına gelmemiş. Zira yörenin pagan kültürü zaten her işinizi yapan tanrılar fikrini kazımış zihinlere. Kimse sormuyor ki, özgür irade nedir? Tanrılar bize yağmur, bize rızk, bize ganimet, bize bela verdi vs. vs.

Ama paganizmin etkilerinden sıyrılınca.. Bilinen dünya islam olunca, işin rengi değişmeye başlamış. Yağmur yağamamış, artık herkes müslüman ama tanrı yağmur vermiyor, bir şeyler yapmak lazım, kazı çevirmek lazım.. Yok bu imtihan denmiş, yok kader denmiş derken mıncıklanırken, mıncıklanırken, bakılmış ve görülmüş ki, iş içinden çıkılacak gibi değil...

Unutmayın, bugün hala "7.4 yetmedi mi?" diye pankart açanlar var. Halkın dimağındaki kader meselesi, sizin bahsinizden pek farklı.. Said kürdi, kendien ve talabelerine gelen şefka tokatlarından bahsediyor. Hala allah bize bu kazancı ihsan etti filan deniyor..

Hala iftar açmadan önce dualar edildiğinden öte, sofradan kalkarken şükür elhmdülillah deniyor sn. özedönüş. Eğer allah dünyadaki her şeyi bilfiil tespti etmiyorsa, bu rızk vs. hikayesi ne ola ki?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ebû Hümeyd es-Sâidî'den rivayet ediliyor:

Seni seven kimseye sen de ona olan sevgini bildir. Çünkü bu sevgiyi daha da sağlamlaştırır.

Ben de seni seviyorum hacıı.

seni çok merak ediyorum cübbeli. enteresan birisin.konuyla ilgisiz mesajda üstüne yok...

tarihinde darius tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
seni çok merak ediyorum cübbeli. enteresan birisin.konuyla ilgisiz mesajda üstüne yok...

>>O seksen yumurta da tavus olabilirdi. Fakat, cüzi iradeleriyle tavus olmak istemediler, bozulan yumurta oldular, suç onlara aittir.

:D:D:D

tarihinde aisto tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsan iradesi mahluk değildir demek düpedüz şirktir bunun lamı cimi yok

Bu ilk bakışta şirk kokuyor ama islam düğşünürleri metafizik tespitlerde bulunan en aşırı tespitleri bile şirk olarak görmek istememişler.Çünkü kesin bir bilgi yoktur.Hepsi yorumlardır.

İstemezler tabi. Aksi takdirde çelişkiyi çok daha açık biçimde ortaya koyacaklar Tanrı-kader-özgür irade kavramlarının ne derece çelişik bir kavramlar oldugu ortaya çıkacak

tarihinde kenzo tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
>>> Bizzat,"bir toplum kendisini değiştirmedikçe Allah da onları değiştirmez" ayeti ile de çelişiyor.Ya ortada Allahın bir cezası yok.Yemen tarafından gelen göçmen kuşların geldikleri yerlerde bulaşıcı bazı edevatı beraberinde taşıyıp ebrehe ordusu ile eş zamanlı mekkeye varmları gibi son derece olağan gelişen olaylar yaşanmış(bkn.muhammed esed tefsiri) veya Allah kader için anlatılan ilim maluma tabidir tespiti ile sünnetullah ın dışına çıkması var.İkincisi islam felsefesi ile çelişir.Birincisi Kuranın anlatımı le çelişir.Kuran bunu ilahi ceza gösteriyor.

O zaman allah yalan söylüyor olur ki, daha bir abes durum olur. Zira ayette allahın fillerin üzerine bir belayı "gönderdiği" yazar. Zaten ayet mekkidir, bazı başka ipuçlarınıda taşır. Ebrehe hristiyandır ve putperestlikle mücadele etmektedir. Allah ise, putları korumak için ona ebabil yollamaktadır ki acayip bir tezat olmaktadır. Bu dönem ayetlerine bakınca zaten putperestliğin üerien yatmaya çalışan muhammed portresi açıkca görünür, ama konumuz bu değil.

Elbette bu kadarla sınırlı değildir. Maymuna çevrilen yahudilerde ayrı bir alemdir. Balıkları sair günler uzak tutup, sebt günleri akın akın gelmelerini sağlayan şu allah..

Daha pek çok örneği vardır. "onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları; attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı" gibi mesela..

>>> İkincisi islam felsefesi ile çelişir.Birincisi Kuranın anlatımı le çelişir.Kuran bunu ilahi ceza gösteriyor.

Aslında çelişen hiç bir şey yok sn. özedönüş.. Hadislerden anlıyoruz ki, muhammed zamanında kimse çıkıp bunu akletmemiş. Bedevi sürüsü işte, daha ne beklenir ki? Birisi gelmiş cehennemin kapısını kaç zebani bekler onu sormuş, ama kader nedir, ne iştir sormak kimsenin aklına gelmemiş. Zira yörenin pagan kültürü zaten her işinizi yapan tanrılar fikrini kazımış zihinlere. Kimse sormuyor ki, özgür irade nedir? Tanrılar bize yağmur, bize rızk, bize ganimet, bize bela verdi vs. vs.

Ama paganizmin etkilerinden sıyrılınca.. Bilinen dünya islam olunca, işin rengi değişmeye başlamış. Yağmur yağamamış, artık herkes müslüman ama tanrı yağmur vermiyor, bir şeyler yapmak lazım, kazı çevirmek lazım.. Yok bu imtihan denmiş, yok kader denmiş derken mıncıklanırken, mıncıklanırken, bakılmış ve görülmüş ki, iş içinden çıkılacak gibi değil...

Unutmayın, bugün hala "7.4 yetmedi mi?" diye pankart açanlar var. Halkın dimağındaki kader meselesi, sizin bahsinizden pek farklı.. Said kürdi, kendien ve talabelerine gelen şefka tokatlarından bahsediyor. Hala allah bize bu kazancı ihsan etti filan deniyor..

Hala iftar açmadan önce dualar edildiğinden öte, sofradan kalkarken şükür elhmdülillah deniyor sn. özedönüş. Eğer allah dünyadaki her şeyi bilfiil tespti etmiyorsa, bu rızk vs. hikayesi ne ola ki?

" 7.4 yetmedi mi?" diyen cahil sürüleri yerine akademik seviyede dini anlatan bunun gibi ilahiyat akademisyenlerinin tespitlerini din nazarında makbul ve gerçek görüp tartışmanız gerekiyor.Cahiller üzerinden bir öğretiyi eleştirmek o cahillerin seviyesine inmek ve onları muhatap kabul etmek, gerçeği bulmak için yola çıkmış insanların yöntemi olamaz.

Ama bu insanları da mazur saymanız gerekir.Yani sorun, kaynağıı bilmeyen bir din dünyasının metodoloji sorunudur.Sorun,bu din ve öğretinin temel kaynağı değildir.7.4 yetmedi mi?” anlayışının, rasathaneleri topa tutuşun v.b… belirli bir kesimin anlayışı değil de bizatihi islamın kendi anlayışı olduğunu, Müslümanların da dogmatik, masallara inanan cahiller sürüsü olduğunu mesajlarının birçok yerinde dile getiriyorsunuz. Ben de birçok yine islam düşünürünün tespitlerinden faydalanarak böyle olmadığını söylüyorum.

Sn anibal, Benim gibi düşünen insanların sayısı az olabilir. Ama birer aydın olarak yapmamız gereken, halkın içinde bulunduğu yanlışlıkları kendilerini aşağılayarak daha da çok çözümsüzlüğe sürüklemek yerine onlar için öncü olmak, sorunlarına ayna olmak ve onlara doktor gibi yaklaşarak çözüm getirmek olmalıdır. Ne var ki bu forumda da dâhil birçok aydın bu kesimi devamlı(anlama özürlü,lağım suyunu içmeye layık vb..) aşağılayarak onları kaybediyor ve kazanımlar hepsi kaybediliyor.

tarihinde ozedonus_ tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Değişmez

Allah daha önce bilmediği birşeyi sonra öğrenemez veya daha önce bildiği birşeyi daha sonra unutamaz.

peki buna ne diyeceksin, daha bisürü ayet var...

"Şimdi Allah, yükünüzü hafifletti; sizde zayıflık olduğunu bildi. O halde sizden sabırlı 'yüz kişi bulunursa (onlardan) iki yüz kişiye galip gelir. Ve eğer sizden bin kişi olursa, Allah'ın izniyle (onlardan) iki bin kişiye galip gelir..." (Enfal Suresi, ayet 66).

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kurandaki ayetlere ne bakıyorsun kardeşim. Kuran ciddi mantıksal bir analizde parça parça olur.

O ayetler zaten başlı başına skandaldır.

Allah bilmişmiş hadi yaaaaaa önceden bilmiyormuydu????

:)))

ben ce hiçbir çelişki yok :D Kurandaki "şey " kavramına dikkat etmek gerek sadece, bu arada irade de bir mahkluktur yanlış anlaşılmasın

tarihinde aisto tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Siz doğru düzgün mantıksal analiz yapabilseniz ve çelişkileri görebilseniz zaten inanmazdınız bu dinlere uyduruk tanrılara. Umarım bir gün görürsünüz. O zaman geçmişe dönüp baktıgınızda "o zamanlar nasıl görememişim" dersiniz emin olun :) Akla mantığa aykırı argümanları savunabilmek ancak imanla olur. İman aklı dumur eder.

Link to post
Sitelerde Paylaş
ben ce hiçbir çelişki yok :D Kurandaki "şey " kavramına dikkat etmek gerek sadece, bu arada irade de bir mahkluktur yanlış anlaşılmasın

gel çekirge seninle bir şey hakkında konuşalım...

konuşalım hocam...

ne hakkında konuşalım biliyor musun ...

ne hakkında ....

olmayan bir şey hakkında...

pardon hocam nasıl olmayan bir şey hakkında...

konuşalım biz sen anlarsın ...

oldu...

şimdi bu şey kaç kilo...

ney...

bu olmayan şey...

hocam neren bileyim siz bu gün iyimisiniz...

iyiym iyim merak etme sen cevap vemeye çalış...

canılmı bu şey cansız mı...

öö...

nerede duruyor...

ee...

kaç metre....

ııı...

ne yapıyor ...

hocam valla sen iyi değilsin...

neden çekirge...

olmayan bir şey hakkında bir şey bilinemez ki...

neden...

çünkü o daha yok...

yok olan şeye şey bile denilir mi bilmem...

yok olan şey hakkında bilgi sahibi olmak zaten mümkün değildir...

bilgi varlıklar hakkında sözkonusu olan bir şeydir...

yani henüz varlık alemine gelmemiş bir şey hakkında herhangi bir bilgi ve bilgilenme söz konusu olabilemez...

peki çekirge allah da bilemez mi yok olan şeyleri....

allah her şeyi bilir...

şey derken neleri kasdediyorsun...

var olanları mı...

yok olanları mı...

ne var ne yoksa her şeyi bilir ...

oldu çekirge...

link

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...