Jump to content

Bu resimler ne anlatıyor?+18


Recommended Posts

Başka görüşten olan veya artık müslüman olmayanları asan bir zihniyetin mensubu olarak bu ifadeleri yazmaya hiç utanmıyor musun?... Ne biçim insanlarsınız sizler ya?...

Utanmaz demişken senin gibi bir islam düşmanının asena tarzı kıvırtmalarını daha önce çok gördük.

senden kaynak istediğimiz vakit alakasız ayetleri kaynak olarak gösteriyorsun.

Rezilliğini herkes görsün diye ahanda buraya basıyorum...

http://forum.ateizm2.org/index.php?s=&...st&p=450257

alın ey ahali adama RECM in emrolunduğu ayeti kanıt olarak istedik kendisi ne cevap verdi...

Utanmaz adam, birde kalkmış beni suçşuyor.

Dinime söven müslüman olsa :)

tarihinde ssinnerr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 275
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

ilk yanlışın şu cezası demedik bedeli yani diyeti dedik.

ikinci yanlışın öldürmedede yaralamada kıssas var.

ama mağdur yada yakını kabul ederse bedeli öder suçlu serbest kalır...

5 nevi kısas vardır.. şimdi bunları saymayacağım.. bilmem BM yetkilisini hangi statüye koymuşlar.. ama diyet karşılığı kurtulabilmesi için hata yolu ile öldürmesi gerekmektedir.. şimdi bu soruyu ne için sormuştum.. çünki arkadaşımız katilin her halukarda diyet cezası ile kurtulabileceğini iddia ederek ve dahi daha da ileri giderek kadın ve köleden bahsetmekte.. buda sizlerin bu meseledeki art niyetini ortaya koyuyor.. googleden haberleri izleyeceğinize gidin biraz ceza hukuku okuyun.. selametle..

bak yukarıda çarpıtılmasın diye özellikle belirttim :cezası değil diyeti - bedeli. ayrıca arkadaş doğru söylemiş kölelerde bedel yarıya düşüyor...

yanlışım varsa düzelt.

ayrıca sende başını risalelerden kaldırda biraz googleden haberleri takip et bişey kaybetmezsin :)

tarihinde darius tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi ben gidicem bir ülke topraklarına tankla tüfekle giricem, ve ülkeisin girdiğim toplumun da bana nasıl bir tepki vereceğini biliyorum. Girdim bombaladım, onlar Allah Allah diy satırlarla saldırmaya başladı. Sonra da dedim ki 'işte bunların içlerindeki yamyamlıkları ortaya çıkardık, derhal bu zihniytin normalize edilmesi gerek. Ne yapalım? Operasyonu başlatalım.

Sonra geldiler, Sosalist bir ülk toprağını ambargoya aldılar , kuşattılar. Böyle yapıca direnen Fideli, diktatörlük ile suçlayıp tüm dünya medyasına tanıttılar. Sizin de normalleşmeniz gerk dediler.

Sonra geldiler Anadolu'ya. Baktılar baktlar incelediler. Nasıl tepki vericeklerini anladılar. Bir hamle yaptılar. Sonra bir tepki aldılar ve dediler ki 'Bakın bunlar daha Atatürk döneminden çıkamamış, Hitler dönemi bir yaşam yaşıyorlar, bunları da normalize etmemiz lazım'.

O eli satrılı, tüfkli müsülman adamların durumu, bir Ateist'in bir Dine bakışı ile yorumlanamaz! Yarın da sana gelir, 'Bunlar da Atatürk'e tapıyorlar, biz ise böyle deiliz. Ya bizim gibi olun ya da sizi biz-leştiricez'der, topalamaya başlarlar.

Fideli karıştırma.Kol bacak kafa kesene Fidelin çok güzel deyişleri var haberin ola.

Link to post
Sitelerde Paylaş
ben o mesajımı uygun düşmez diye silmiştim..

neden sildiniz ki hazırcevap insanları severim ince sataşmanıza ince cevap yazayım dedim...

mesele kıssasa yada diyete karşı olmak değil. modern hukuktada öldürülen yada yaralananın yakınları tazminat davası açabilirler ama onlar anlaşsa bile kamu davasından kurtulamaz suçlu.

benim rahatsız olduğum şey ; neden çirkin bir işle karşılaştığınızda o işi yapanın kim olduğuna bakmaksızın kınayamıyorsunuz.hristiyanın müslümanı kendinden olmadığı için öldürmesi yanlış ama müslümanın islamdan çıkanı (mürted) öldürmesi doğrumu.

Link to post
Sitelerde Paylaş
neofreeman fikir teatisinde bulunmaya gitti heralde çıkamadı işin içinden. :p :D :crazy:

fazla zorlama leyn contayı felen yakarsın. :D

benin conta gayet sağlam ama senin beyin gıcıklaşamsı geçirdiiğin kesin...kuran hükmüyle yapılan katliamalrı görünce heralde ağzının suyu aktı dimi? O insalar allhu ekber diyerek vahşi yamayamarca öldürülürken orgazm oldun dimi!!

insanlıktan nasibini almamış birer zevatsınız....!!!

Link to post
Sitelerde Paylaş
EĞer kanıtlayacak kadar bilimselliği sahiplenmişseniz bunların Kurandaki karşılıklarını getirin. bir kaç ayetle bana işte bunlar cezalarını bu ayetlere göre çektiler diyin.

bende bu dinden çıkayım...

çık o zman tuta mı var seni bea...fotoğrafalın yanında nerede çekildikleri ve hangi olay olduğu yazılı...fotoğrafalrın yanındaki ayetleri okumuyon anlsşılan...ezbere konuma..şimdi söz verdiğin gibi dinden çık...ilk sayfadaki videolara da bakmanı tavsiye ederim..kuran emri nasıl uygulanır..biçme doğrama işi nasıl yapılır..ayetlerin uygulamalı dersi veriliyor...öğrenirsin...

al sana kuran ayeti..yeter mi??? bi videoalrına bak bunalrın nirvanaya ulaşırsın...

1. nisa 34:kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün.

2. maide 33: yahut el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi...

3.Bakara/2/191. Onlari buldugunuz yerde oldurun. Sizi cikardiklari yerden siz de onlari cikarin. Fitne cikarmak, adam oldurmekten daha kotudur. Mescidi Haram'in yaninda, onlar savasmadikca siz de onlarla

savasmayin. Sizinle savasirlarsa onlari oldurun. Inkar edenlerin cezasi boyledir.

4.Maide/5/51. Ey Inananlar! Yahudileri ve hiristiyanlari dost olarak benimsemeyin, onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlara dost olursa o da onlardandir. Allah zulmeden kimseleri dogru yola eristirmez.

5.Maide/5/35. Ey Inananlar! Allah'tan sakinin, O'na ulasmaya yol arayin, yolunda cihad edin ki kurtulasiniz.

6.Tevbe/9/5. Hurmetli aylar cikinca, puta tapanlari buldugunuz yerde oldurun; onlari yakalayip hapsedin; her gozetleme yerinde onlari bekleyin. Eger tevbe eder, namaz kilar ve zekat verirlerse yollarini serbest birakin. Dogrusu Allah bagislar ve merhamet eder.

7.Tevbe/9/29. Kitap verilenlerden, Allah'a, ahiret gunune inanmayan, Allah'in ve peygamberinin haram kildigini haram saymayan, hak dinini din edinmeyenlerle, boyunlarini bukup kendi elleriyle cizye verene kadar savasin.

8.Tevbe/9/41. Isteyen, istemeyen, hepiniz savasa cikin. Allah yolunda mallarinizla, canlarinizla cihat edin. Bilirseniz bu sizin cin hayirlidir.

9.Tevbe/9/73. Ey Peygamber! Inkarcilarla, ikiyuzlulerle savas; onlara karsi sert davran. Varacaklari yer cehennemdir, ne kotu donustur.

10.Tevbe/9/113. Cehennemlik olduklari anlasildiktan sonra, akraba bile olsalar, puta tapanlar icin magfiret dilemek Peygamber'e ve muminlere yarasmaz.

11.Tahrim/66/9. Ey Peygamber! Inkarcilarla ve ikiyuzlulerle savas; onlara karsi sert davran. Onlarin varacaklari yer cehennemdir, ne kotu donustur!...

12.Bakara/2/ 193. Fitne tamamen yok edilinceye ve din (kulluk) de yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur.13. enfal 39 ..din allahın dini oluncaya kadar savasın...

13.ENFAL 39. Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allahın oluncaya kadar onlarla savaşın! (İnkâra) son verirlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını çok iyi görür.

tarihinde Neofreeman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

maide-33-Bu âyetin nüzul sebebi hakkındaki rivayetler şunlardır:

1- Kitap ehlinden bir kavim hakkında inmiştir ki, Hz. Peygamber ile aralarında sözleşme yapmışlardı, sözleşmelerini bozdular ve yol kesip yeryüzünde bozgunculuk yapmaya kalkıştılar. (İbnü Abbas'dan bir rivayet).

2- Müşrikler hakkında inmiştir. (İkrime'den, Hasenü'l-Basri'den ve Alâ'dan rivayet)

3- Olayları meşhur olan Ureyneliler hakkında inmiştir ki, Ukûl, Ureyne ve Beciyle'den bir kısım halk yoksulluk ve hastalık içinde oldukları halde Medine'ye gelmişler, müslüman olduklarını açıklamışlar, Resulullah kendilerini zekattan toplanan beytü'l-mâl develerinin otladıkları yere göndererek bunların sütlerinden içip geçinmelerini ve hastalıklarını da bu develerin sidikleriyle tedavi etmelerini emretmiş, varmışlar. Bir müddet sonra tamamen sıhhatlerini kazanıp iyileştikten sonra dinden dönmüşler, çobanları öldürüp develeri sürmüşler ve yolları kesip ırza da tecavüz ederek kaçmışlar, fakat takip edilerek yakalanmışlardı. (Enes b. Mâlik, Urve b. Zübeyr ve daha bazı zevattan rivayet)

4- Ebu Bürde de denilen Hilâl b. Uveymirî Eslemî'nin kavmi hakkında inmiştir ki, Peygamberimiz bu Hilâl ile "ne iyiliğine, ne kötülüğüne yardım etmemek; ona gelen müslümanlar emanlı olup heyecana düşürülmemek ve aynı şekilde her kim Resûlullah'a gitmek üzere Hilâl'e uğrarsa emanlı olup heyecana düşürülmemek" üzere "barış anlaşması" (akd-i muvâdea) yapmıştı. Bir gün Kinâne oğullarından bir kısım halk müslüman olmak maksadıyla gelirken Hilâl'in kavmine uğramış, o gün de Hilâl orada yokmuş, kavmi tutmuşlar bunların yollarını kesmişler ve kendilerini öldürüp mallarını almışlardı.

Bu rivayetlerin toplamından anlaşıldığı üzere âyetin inişi, her halde yol kesme haydutluğu ile ilgilidir. Fakat bazıları bu hükmün kâfirlere mahsus olduğuna, bazıları da fâsık müslümanları da içine aldığına kâni olmuşlardır ki, fakihlerin çoğunun görüşü budur.

Peygamber'le harb etmek akıl ve âdet bakımından mümkün olabilirse de, Allah ile savaşmak ne aklen ne de şer'an mümkün olmadığından her halde mecazdır. Halbuki bir lafzın hem hakikat, hem mecaz olması caiz olamaz. Şu halde burada savaş, hem Allah'a ve hem peygamberine ilgisi itibariyle mecaz olmak gerekir. Şu halde "muharebe" lafzı, ya Allah ve Resulünün emirlerine ve hükümlerine karşı gelmekten mecazdır. Veya o emirler ve hükümleri tatbik ve icra eden Allah'ın kullarına savaştan mecazdır. Sonra bu savaşın bilinen mânasıyla açık savaş olmadığı da gerek siyak (söz gelişin)tan ve gerekse nüzul sebeplerinden anlaşılmaktadır. Zira görülüyor ki bunda esirlik ve cizye gibi hükümler yoktur. Tefsircilerin çoğunluğu ve fakihler, harbin aslı, bir selb (zorla alma) mânâsını içine alması bakımından bu savaştan maksat, yol kesmek demek olduğunu beyan etmişler ve buna "büyük hırsızlık" adını vermişlerdir. Bazıları da gerek, şehir dışında ve gerek içinde olsun. Yani açıktan hırsızlığa kalkışmak demişlerdir. Bu mânâda ise müste'min (emân alarak İslâm ülkesinde bulunan gayr-i müslim), zımmî (gayr-i müslim vatandaş), harbî (müste'min ve zımmî olmayan gayr-i müslim), kâfirlerden vaki olabileceği gibi, fasık müslümanlar tarafından da olabilir. Özetle bunlar, biri diğerini koruyarak toplanıp kuvvetli bir engel teşkil eden ve bu şekilde gerek müslümanların ve gerek İslâm tabiyetinde veya himayesinde bulunanların canlarına veya mallarına veya ırzlarına kasteden ve asayişlerini bozan sosyal ve siyasi sapıklık erbabıdır. Ve bu âyette bunların cezası olan dinî ceza açıklanmıştır. Şöyle ki:

Allah ve Resulüne savaş açan, yani Allah'ın ve Resulünün emirlerine ve hükümlerine fiilen karşı çıkmakla Allah'a ve Resulullah'a harp vaziyeti alan ve yeryüzünde bozgunculuk için koşan, cana veya mala veya ırza saldırmaya veya tarla ve nesli yok etmeye girişmek ve ihmalcilik ile hak (doğru) nizamı ve halkın asayişini bozmak ve ifsat etmek için çalışan kimselerin suçlarının derecelerine göre cezaları şundan ibarettir:

Öldürülmeleri, yani adam öldürmüşler ise kısas yoluyla değil, affı caiz olmamak üzere cezayı tatbik ederek öldürülmeleri veya asılmaları, yani hem adam öldürmüşler, hem de mal almış veya ırza tecavüz etmişlerse diri olarak asılıp, süngü ile öldürülecek, yahut öldürüldükten sonra ölü olarak asılarak halka gösterilmeleri, veya ellerinin ve ayaklarının çapraz kesilmesi, yani adam öldürmemişler de yalnız mal almışlar ise, biri sağdan, biri soldan olmak üzere birer elleriyle birer ayaklarının kesilmesi, veya bulundukları yerden sürülmeleri, (yani bunların hiçbirisini yapmış olmayıp yalnız yolda tehdit etmişler ise yeryüzünden sürülmeleri), hapsedilmeleri veya bulundukları yerden diğer bir yere sürülmeleri.

İşte Allah'a ve peygamberine harp vaziyeti alarak silahlanıp bozgunculuk yapanların derecelerine göre tayin edilen cezaları, yani şer'î cezaları bu şekilde öldürmek veya asmak veya kesmek veya sürgüne göndermekten ibarettir. Bilinmektedir ki, herhangi bir savaşın mahiyeti bu dördün birinin dışında kalmaz ve bu cezalar bunların gerektirdikleri fiillerin mahiyeti gereği olarak hakkıyle karşılıklarıdır. A'ta'dan, Katâde'den, Hasen'den buradaki tekrarların, yani " =ev" atıf harfinin tahyir (iki şeyden birini seçmek) için olduğuna dair bazı rivayetler vardır. Buna göre âmir bunlara bu dört cezadan birisini tatbik etmeye mecbur, fakat işin gerektirdiği duruma göre bunlardan birini seçmekte serbesttir demek olur. Fakat cumhur (âlimlerin çoğunluğu) bunun gerek rivayet ve gerek dirayet bakımından doğru olmadığını ve tekrarın seçim yapmak değil, yukarda gösterildiği üzere suçun derecelerine göre dağıtım ve taksim etmek için olduğunu ve şu halde veliyyü'l-emr (âmir)in bu konuda seçme hakkı olmayıp, suçun derecesine göre cezayı yerine getirmekle yükümlü bulunduğunu, mesela hapis yatması gerekeni kesmek, kesmek gerekeni öldürmek ve yalnız öldürülmesi gerekeni asamayacağı gibi, bunun zıddını da yapamayacağını ve hiçbir şekilde affetme hakkı olmadığını açıklamışlardır. Hakikatte katili hapsetmekle yetinmek ve katil olmayanı asabilmek gibi rivayet ve dirayet bakımından akla uymayan bir "istediğini seçme" mânâsının batıl olduğu açıktır. Fakat biz burada şunu söyleyebiliriz ki " = ev" edatı, hakikatte seçmeye ve bölmeye muhtemeldir. Gerçi burada taksim (bölmek) ve tevzi (dağıtmak) rivayet ve dirayet bakımından tercih edilmiş ve seçilmiştir. Fakat bununla tahyir (seçim yapma) ihtimalinin mutlak batıl ve hükümsüz olması da gerekmez. Çünkü sürgüne göndermeyi âzâ kesmeye, kesmeyi öldürmeye, öldürmeyi asmaya çıkarabilecek şekilde, cezayı şiddetlendirme şeklinde bir seçim yapma asla caiz olamamakla beraber, tersine asmayı öldürmeye, öldürmeyi uzuv kesmeye, uzuv kesmeyi hapse indirebilecek şekliyle cezayı hafifletme suretinde bir seçme ve bir selahiyet düşünülmesi akla yatkın ve mümkündür. Seçim yapma ihtimali, aslında mevcud ve bazı rivayetler de nakledilmiş olduğu halde bu imkan büsbütün inkâr edilemez ve edilemeyince de zaten "cezalar, şüphelerle düşer" olduğu için hâl ve zamanın değişmesine göre cezayı hafifletici olmak üzere, gerektiği zaman bu ihtimali de düşünmek doğru olabilecektir. Bu mânâ, bir lafzı aynı zamanda hem seçim yapmaya, hem de tenviâ (çeşitlendirmeye) yorumlayarak iki mânâyı bir delalette toplamak değil, çeşitli durumlar ve farklı zamanlara göre iki mânâyı sırayla düşünerek bir çeşit seçime ihtimal veren taksim ile "iki ihtimalle amel olarak" her şüpheden uzak bir mânâ almaktır ki, hem cezanın mânâsına, hem de genel kâidelerden hafifletme hükümlerine çok uygundur.

Bilinmektedir ki salb (asman)ın mânâsı kollarından bir yere germektir. Nitekim "salib" bundan alınmıştır. İmam Şâfiî hazretlerinin asmanın ölü olarak yapılmasını, yani önce öldürüp, müslüman ise namazı da kılındıktan sonra asılıp, herkese gösterilmesini tercih etmiştir ki, faydalı olduğunda şüphe yoktur. Bir yere sürgüne göndermeye gelince, esasen nefy, idam etmek, yok etmek demektir. Halbuki burada öldürme ve asmaya karşılık zikredilmiş olduğu için "asma" mânâsına olmadığı açıktır. O halde hayatta olan bir kimsenin bütün yeryüzünden sürülmesi ancak hapsetme demek olabilir ki, Arap dilinde nefy bu mânâya da kullanılmış olmasında fikir ayrılığı yoktur. İmam-ı Azam Ebu Hanife hazretleri ve pek çok dil bilgini bu mânâyı tercih etmişlerdir. Gerçi bulunduğu memleketten diğer bir beldeye çıkarmaya veya dâr-ı İslâm (müslüman memleketin) den çıkarmaya da nefy (sürgün) denilebilirse de, bunun ikisi de sakıncadan uzak olmadığı için caiz görülmemiştir. Çünkü maksat, şerri defetmektir. Halbuki bir haydutu diğer bir memlekete sevketmek, orada bulunan Allah'ın kullarına zarar vermekten uzak değildir. Büsbütün İslâm memleketinden gayr-i müslimlerin memleketine çıkarmak ise gayr-i müslimlere bir şahsın katılmasını arzu etmek demek olduğundan hiç caiz olmaz demişlerdir. Bununla beraber şahısların ve yerlerin değişmesine göre anılan sakıncanın ortaya çıkmayacağı anlaşılırsa, diğer bir memlekete sürgün etmenin caiz olduğu söyleyenler de vardır. Bu cümleden olarak Ömer b. Abdülaziz hazretlerinden bu mânâ rivayet edilmiştir. Daha önce Tihâme çölünün en uzağında "Dehlek", Habeş'te "Nâsı' " birer sürgün yeri idi denilmiştir. Dilimizde de nefy, bu mânâda kullanılmaktadır. İmam Şâfiî de demiştir ki, burada nefy'in iki mânâya gelme ihtimali vardır. Birisi, eğer bunlar adam öldürmüş, mal almış ve yakalanmış iseler, cezaları yerine getirilir. Eğer yakalanmamış iseler devamlı takip edilirler. İşte bu şekilde nefyden maksad, bunların hükümetten korkarak bir beldeden bir beldeye devamlı şekilde kaçıp gitmesidir. İkincisi, yalnız korkutmak ile kalmış, adam öldürmemiş ve mal almamış olanlar da devamlı olarak takip edilir. Fakat tutuldukları zaman tazir edilir (şer'î haddin dışında hakimin uygun göreceği bir ceza ile cezalandırılır)ler ve hapsedilirler. Bunlar hakkında da nefyden maksat yalnız hapistir. İmâm Şâfiî'nin nefyi böyle iki hale göre mânâlandırması bizim tahyir (seçme) ve taksim etme meselelerindeki hatırlatmamıza benzer. Bir de Şâfiî'nin bu ifadesi hapsin had (şer'î ceza) değil, tazir mahiyetinde olduğunu göstermektedir. Hakikatte hapis miktarı tayin edilmemiş olduğuna göre böyle olması gerekir. Şu halde bunun şer'î ceza (had) olması, hapsin aslına göredir.

İşte Allah ve Resulüyle savaş eden ve yeryüzünde bozgunculuk etmek için, koşanların cezaları başka bir şey değil, ya öldürülmek, ya asılmak, ya elleri ayaklarının çapraz olarak kesilmesi veya yeryüzünden nefyolunmak (sürülmek)tır. Fakat bu cezanın kısaltılması (veya tahsisi) mutlak değil, izafidir. Zirâ bu ceza bunların sırf dünyadaki düşüklük ve rezaletleridir. Bundan başka bunlar için ahirette pek büyük bir azab daha vardır. Ki bunların hiçbiriyle kıyas edilmesi mümkün değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
cubbelii gördün değilmi iletimi nasıl sildiler hemen bunlar böyledir işte.

ben de gördüm nasıl sildiklerini.

sen de herkes gibi kendi cümlelerinle anlatacaksın meramını.

olmadı linki ver geç, başlığı kimsenin okumayacağı

eşek kadar kopyala yapıştırlarla boğma.

kendin açıkla bakalım ;

nasıl ve neden el ayak çaprazlama kesiliyormuş?

Link to post
Sitelerde Paylaş
ben de gördüm nasıl sildiklerini.

sen de herkes gibi kendi cümlelerinle anlatacaksın meramını.

olmadı linki ver geç, başlığı kimsenin okumayacağı

eşek kadar kopyala yapıştırlarla boğma.

maide-33 ayetin tefisirdir o yazanlar kafadanmı uydurcağım tefsirini tabiki kopyala yapıştır yapacağım okuyun belki bişey anlarsınız.

tarihinde michaelscoffield tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yarım doktor candan yarım hoca imandan eder.

Londra'daki caminin yeni imamı şehre gitmek için hep aynı otobüse biniyor ve çoğu zaman aynı şoföre rastlıyormuş.

Bir gün, bilet alırken şoför yanlışlıkla 20 "kuruş" fazla vermiş. İmam yanlışlığı oturunca, parasını sayınca fark etmiş. Kendi kendine düşünmüş "20 kuruşu geri versem mi şoföre?"... Ama içinden bir ses diyormuş ki "çok küçük bir para ve şoförün zaten umurunda da değil. Otobüs şirketine 20 kuruş ne fark eder?. Bu parayı Allahtan gelen bir hediye gibi... düşünebilirim"

İneceği durağa gelince, imam kalkmış ve fikrini değiştirmiş, inmeden önce şoförün yanına gitmiş, 20 kuruşu geri vermiş ve demiş ki : "paranın üstünü fazla verdiniz."

Şoför gülümsemiş ve demiş ki : "Siz camiinin yeni imamısınız değil mi? Aslında uzun zamandır sizi ziyaret etmek istiyordum caminizde, İslam’ı öğrenmek için ve bilerek size fazla para verdim nasıl tepki vereceğinizi görmek istedim."

İmam inerken nerdeyse bacaklarını hissetmiyormuş, yere yığılacakmış-casına bir direğe tutunmuş ve kendine gelmeye çalışmış, gözlerinden yaşlar dökülerek gökyüzüne bakmış ve demiş ki:

"Allah’ım az daha İslam’ı 20 kuruşa satıyordum!"

Link to post
Sitelerde Paylaş
maide-33 ayetin tefisirdir o yazanlar kafadanmı uydurcağım tefsirini tabiki kopyala yapıştır yapacağım okuyun belki bişey anlarsınız.

kafadan tefsir uydurmayacaksın.

tefsiri merak eden gider bakar.

neden milletin elini ayağını çaprazlama kestiğinizi

kendi cümlelerinle anlatacaksın.

millet bilmiyor mu kopyala yapıştır yapmayı?

o eşek gibi iletini de sileceğim birazdan.

linkini vermen yeterli, koca yazıyı taşıma.

buradakiler zaten o yazı gibilerini yüz defa okumuşlardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Yarım doktor candan yarım hoca imandan eder.

Londra'daki caminin yeni imamı şehre gitmek için hep aynı otobüse biniyor ve çoğu zaman aynı şoföre rastlıyormuş.

Bir gün, bilet alırken şoför yanlışlıkla 20 "kuruş" fazla vermiş. İmam yanlışlığı oturunca, parasını sayınca fark etmiş. Kendi kendine düşünmüş "20 kuruşu geri versem mi şoföre?"... Ama içinden bir ses diyormuş ki "çok küçük bir para ve şoförün zaten umurunda da değil. Otobüs şirketine 20 kuruş ne fark eder?. Bu parayı Allahtan gelen bir hediye gibi... düşünebilirim"

İneceği durağa gelince, imam kalkmış ve fikrini değiştirmiş, inmeden önce şoförün yanına gitmiş, 20 kuruşu geri vermiş ve demiş ki : "paranın üstünü fazla verdiniz."

Şoför gülümsemiş ve demiş ki : "Siz camiinin yeni imamısınız değil mi? Aslında uzun zamandır sizi ziyaret etmek istiyordum caminizde, İslam’ı öğrenmek için ve bilerek size fazla para verdim nasıl tepki vereceğinizi görmek istedim."

İmam inerken nerdeyse bacaklarını hissetmiyormuş, yere yığılacakmış-casına bir direğe tutunmuş ve kendine gelmeye çalışmış, gözlerinden yaşlar dökülerek gökyüzüne bakmış ve demiş ki:

"Allah’ım az daha İslam’ı 20 kuruşa satıyordum!"

Bu salak hikayeleri uydurmaktan bıkmadınız mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş
çık o zman tuta mı var seni bea...fotoğrafalın yanında nerede çekildikleri ve hangi olay olduğu yazılı...fotoğrafalrın yanındaki ayetleri okumuyon anlsşılan...ezbere konuma..şimdi söz verdiğin gibi dinden çık...ilk sayfadaki videolara da bakmanı tavsiye ederim..kuran emri nasıl uygulanır..biçme doğrama işi nasıl yapılır..ayetlerin uygulamalı dersi veriliyor...öğrenirsin...

al sana kuran ayeti..yeter mi??? bi videoalrına bak bunalrın nirvanaya ulaşırsın...

1. nisa 34:kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün.

2. maide 33: yahut el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi...

3.Bakara/2/191. Onlari buldugunuz yerde oldurun. Sizi cikardiklari yerden siz de onlari cikarin. Fitne cikarmak, adam oldurmekten daha kotudur. Mescidi Haram'in yaninda, onlar savasmadikca siz de onlarla

savasmayin. Sizinle savasirlarsa onlari oldurun. Inkar edenlerin cezasi boyledir.

4.Maide/5/51. Ey Inananlar! Yahudileri ve hiristiyanlari dost olarak benimsemeyin, onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlara dost olursa o da onlardandir. Allah zulmeden kimseleri dogru yola eristirmez.

5.Maide/5/35. Ey Inananlar! Allah'tan sakinin, O'na ulasmaya yol arayin, yolunda cihad edin ki kurtulasiniz.

6.Tevbe/9/5. Hurmetli aylar cikinca, puta tapanlari buldugunuz yerde oldurun; onlari yakalayip hapsedin; her gozetleme yerinde onlari bekleyin. Eger tevbe eder, namaz kilar ve zekat verirlerse yollarini serbest birakin. Dogrusu Allah bagislar ve merhamet eder.

7.Tevbe/9/29. Kitap verilenlerden, Allah'a, ahiret gunune inanmayan, Allah'in ve peygamberinin haram kildigini haram saymayan, hak dinini din edinmeyenlerle, boyunlarini bukup kendi elleriyle cizye verene kadar savasin.

8.Tevbe/9/41. Isteyen, istemeyen, hepiniz savasa cikin. Allah yolunda mallarinizla, canlarinizla cihat edin. Bilirseniz bu sizin cin hayirlidir.

9.Tevbe/9/73. Ey Peygamber! Inkarcilarla, ikiyuzlulerle savas; onlara karsi sert davran. Varacaklari yer cehennemdir, ne kotu donustur.

10.Tevbe/9/113. Cehennemlik olduklari anlasildiktan sonra, akraba bile olsalar, puta tapanlar icin magfiret dilemek Peygamber'e ve muminlere yarasmaz.

11.Tahrim/66/9. Ey Peygamber! Inkarcilarla ve ikiyuzlulerle savas; onlara karsi sert davran. Onlarin varacaklari yer cehennemdir, ne kotu donustur!...

12.Bakara/2/ 193. Fitne tamamen yok edilinceye ve din (kulluk) de yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur.13. enfal 39 ..din allahın dini oluncaya kadar savasın...

13.ENFAL 39. Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah�ın oluncaya kadar onlarla savaşın! (İnkâra) son verirlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını çok iyi görür.

Eeee, bunların resimle bir alakası yok ki. Aklının estiği gibi algıladığını görüyorum. Şimdi ben bir iş yeri kurdum, sende iş yerinde çalışıyorsun ancak senin ağzından A şahsı böyle böyle yapıyor diye cümleler çıkıyor. Bunun karşısında benim sana takınmam gereken tavır nedir? Evet haklısın demek mi yoksa fitneni söndürmek mi? Fitneni yok edinceye kadar savaşırım. Ayette fitneciler yok oluncaya kadar yazmıyor. Fitne diyor... Bunun gibi hepsi izah edilir kardeşim sana... Aklında takıntı kalmaz ama sen kalbine söz dinletemezsin yine... Aklın kabul etsede kalbinle kabul etmediğin için, çık yok öyle değil böyle değil olamaz dersin, belki de ölene kadar böyle devam edersin. Cehennem elbette insanlar ve cinlerle doldurulacak... <_<

Link to post
Sitelerde Paylaş
kafadan tefsir uydurmayacaksın.

tefsiri merak eden gider bakar.

neden milletin elini ayağını çaprazlama kestiğinizi

kendi cümlelerinle anlatacaksın.

millet bilmiyor mu kopyala yapıştır yapmayı?

o eşek gibi iletini de sileceğim birazdan.

linkini vermen yeterli, koca yazıyı taşıma.

buradakiler zaten o yazı gibilerini yüz defa okumuşlardır.

sadece eller ayaklar çapraz kesilir cümlesini alıp buyurun diyosunuz insanlara bu durumların nedeni nasılı öncesi sonrası var değilmi.siz bu cümleyle çamur atmaya kalkarsanız bende kendimi bu olayın tamamının bu olmadığını geniş açıklamasını vermek durumunda hissederim.

çocuk yaşdaki kıza veya genç bir kıza tecavüz et öldür ondan sonra gel deki el ve ayaklar çapraz kesilmesi bu ne vahşilikdir.

bu vahşilikse seninki nedir?senin yaptığın nedir o zaman bu vahşilikse senin yaptığından büyük kötülük değilmi?

sen işleyeceksin bu suçları 3-5 ay yatıp çıkıp yine volta atıcan ortalıkda ceza caydırıcı gelmediği için yine masum insanlara zarar vereceksin.

bak suçu şu diyerek milletin ortasında meydanda sallandır bakayım o şahsı bak bakalım o zaman bu suçlar işleniyormu birdaha?

tarihinde michaelscoffield tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...