Jump to content

Karıncaların mucizesine, mucize demek suç mu?


Recommended Posts

Başlığa dönelim..

Evet suç.. Büyük suç.. İnsanlık suçu..

Bu cümlelerle AhmetBaha bizden şefaat bekliyor.

Kendi sapık inancının kahramanı Allah'a bizden biraz olsun insaf dileniyor.

Evet. Bu açıkça dilencilik. Herşeye kadir olduğu söylenen Allah adına yapılan bir dilencilik...

Ortada bir mucize olmadığı halde, kendi sınırlı akıllarına göre Allah'ın mucize yarattığına inanan sapıkları hoş görmek suç...

Karınca mucizesi diye bir mucize yok.

Çünkü Allah yok..

Tuvalette gördükleri garip mokta Allah arayanlar bundan utanmıyorlar mı?

Allah'a kurban ettikleri sayısız insanlardan dolayı hala taze kan peşinde koşmaktan utanmıyorlar mı bu reziller?

Allah kavramı masum bir kavram değildir.

Allah eli kanlı bir ilahı simgeler. .

Eli kanlı, gözü dönmüş, vahşi bir ilahtır O...

Kana doymaz.

Ve O'nun adına bizden dilenen şefaate ben hayır diyorum.

Anibal'in astığı resme iyi bakın sapık Müslüman'lar, Nurcular.

Onlar gibi daha kaç kurban istiyorsunuz kanlarını Allah'a dökecek...

Sizde utanma ve arlanma da mı yok reziller...

>>>>

Karınca mucizesi diye bir mucize yok. Peki neden?

Çünkü Allah yok.. :huh:

Tuvalette gördükleri garip mokta Allah arayanlar bundan utanmıyorlar mı?

Allah'a kurban ettikleri sayısız insanlardan dolayı hala taze kan peşinde koşmaktan utanmıyorlar mı bu reziller? :huh:

Allah kavramı masum bir kavram değildir. :blink:

Allah eli kanlı bir ilahı simgeler. . :blink:

Eli kanlı, gözü dönmüş, vahşi bir ilahtır O... :blink:

Evet başlığa döndük. Başılığımız 'Karıncaların mucizesi'

Genelde şu ünlü Tümden gelim tespiti yapılıyor:

'Allah yok. O zaman Karınca Mucizesi de otomatikman yok.' :blink:

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 196
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Karınca tabii ki de strateji geliştirmiyor, karıncanın yaptığı şey her zaman genlerinde var. Yiyecek bulup dönerken feromon salgılamasıyla ilgili davranış genini çıkartırsanız, feromon salgılamayan bir karıncanız olur meselâ.

Davranışların zamanla nasıl oluştuğu konusunu çok araştırmadım, fakat doğal seçilimle, ve/veya kraliçe'nin rakamları ayarlamasıyla doğrudan ilişkisi var gibi görünüyor. Benim de merak ettiğim bir konu aslında.

>>>Karınca tabii ki de strateji geliştirmiyor, karıncanın yaptığı şey her zaman genlerinde var.

Yani genler ile aktarılıyor diyorsunuz. Mesela karınca bir strateji öğreniyor. Sonra bu nöronlardan hormonlar vesaire ile DNA ya işleniyor. Ve sonra yeni nesle geçiyor. Verin elinizi o zaman bi horon tutalım. :)

tarihinde inevitablen tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
>>>>>>>Tanrı senin kafanın içinde güzel kardeşim! Başka yerde arama bulamazsın.

Bu senin bir yorumun değil mi? Yani şöyle demen gerekir aksi taktirde bu söylem bilimsel bir cümle sanıcaklar. 'Bana göre Tanrı senin kafanın içinde' demen lazım.

>>>Elbette bu yaklaşım ve soru sizlerin inancınızdaki çelişkileri ortaya çıkarmak içindir. Yoksa, bizler tanrı diye bir şeyin var olmadığını biliyoruz.

Pardon, Ben Tanrı'nın olup olmadığından tam emin değilken ve Allah'ın var olduğuna sadece inanabiliyorken ve bazılarına göre buna bile hakkımız yokken, Sen nasıl 'Tanrı'ının olmadığını biliyoruz' diyebiliyorsun. En az bizimkisi kadar bir inanç değil mi bu?

Somut verilerden yola çıkalım, 'Tanrının olmadığını biliyoruz' diyen kişi, şurada Şu karıcaların babalarından ya da sosyal hayatlarında kendi kendilerine keşfettikleri doğa ile başa çıkabilme sıtratejilerini bize anlatabilir. O zaman bekliyoruz.

Karıncaların bu davranışları içgüdüseldir, içgüdü de.... Evet nedir?

Ayrıca, tartışılan argüman Kuran her şeyin O'na boyun eğdirildiğini ve O'na kulluk ettiğini haber veriyor zaten. Tabi bunu 'Muahmmed' uydurduğu için kayle alınmıyor. O da bir başka sorun. :acute:

Sevgili inevitablen; Deneyimlerimizle sabittir ki. Cahil bir dindarın sorularının sonu gelmez. Gelir ateist foruma, kafasında ne kadar soru varsa sorar, üşenmeden yanıtlarız, kendi yanıtlarıyla örtüşürse sorun yok. Ama elbette dindarın sorusuna ateistin yanıtı beklediği yanıttan başka olacaktır. Önce kabul etmeyecek, reddedecek, sorularının ardı arkası kesilmeyecek.

Şimdi sen, Objektivite nedir? Subjektivite nedir? Bunları bilmiyorsan. Bilgi nedir? varsayım nedir? vb bilmiyorsan neyapmak gerek? nereden başlamak gerek?

İçgüdü; gözlemlerle deneylerle anlatıldı. Sinir sistemindeki program anlatıldı. Genetik olarak nasıl nesilden nesile geçtiği anlatıldı. Anlamadıysan daha da basitleştireyim.

Doğa olayları var. Traventenler, peri bacaları, mağaralardaki sarkıt ve dikitler, Suyun akması, rüzgar, deprem, kaplıca, dağlar, ovalar, nehirler, denizler, okyanuslar vs vs. Bunların hepsi doğal oluşumlar, bu oluşumların hepsi kendiliğinden, hepsi eşyanın tabiatı, hepsi maddenin özellikleri, bunların oluşumunda hep maddesel etkileşimler rol oynar. Maddelerin kimyasal ve fiziksel özellikleri rol oynar. Bunlar doğada basit olaylardır. Daha karmaşıkları, canlıların ortaya çıkışıdır. Kendini kopyalayabilen, kendi enerjisini kendi bulabilecek seviyeye ulaşmış basit bir canlı, aynı fiziksel ve kimyasal özelliklerin gelişerek daha üst düzey yapılanmalara neden olduğu, çok basit bir kimyasal reaksiyondan sayısız canlı çeşidi türediğini evrim teorisi ile öne sürüyoruz. Eh, en basit ve ilkel bir canlıdan insan bilinç düzeyine ulaşmış bir canlılık önümüzde dururken, artık, karıncaya, arıya, bakteriye, ağaca, ota, süte bakıp hayret etmenin bir anlamı yok. Artık hiçbir şeye hayret etmiyoruz. Her şeyi araştırıyor, neden-sonuç ilişkilerini buluyor, doğanın kendiliğinden oluşmuş çeşitliliğine bizler de daha fazla çeşitlilik katıyoruz. Gökdelenler, Uçaklar, bilgisayarlar, robotlar vs vs. Doğadaki kendiliğinden çeşitliliğe, en az onun kadar da bizler katkı yapıyoruz.

Dikkat edersen bu anlattıklarımın hiçbir yerine allah sokuşturmadım.

Sen sokuşturabilirsin. Sokuşturduğun için, ilave birtakim ritüeller yerine getirmek zorunda kalıyorsun. Kafanın, bilincinin bir kısmını, allaha, cennet cehenneme, günaha sevaba, namaza niyaza ayırıyorsun. Benim hakkımda niçin hüküm veriyorsun? diye bana çıkışma. Burada herkes yazdıklarıyla kendini başkalarına tanıtır. Senin hakkında bir hüküm vermişsem bu zaten senin kendini bana tanıttığın kadardır.

Bilmediğiniz şeyleri allaha bağlamak, bilmediğimiz şeylerden allaha ulaşmak basit bir mantık, yararsız bir akıl yürütmedir.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
>>>Karınca tabii ki de strateji geliştirmiyor, karıncanın yaptığı şey her zaman genlerinde var.

Yani genler ile aktarılıyor diyorsunuz. Mesela karınca bir strateji öğreniyor. Sonra bu nöronlardan hormonlar vesaire ile DNA ya işleniyor. Ve sonra yeni nesle geçiyor. Verin elinizi o zaman bi horon tutalım. :)

Peki öğrendiği stratejiyi DNA ile unutabilme var mı :D öğrenilen stratejinin DNA'ya aktarımı nasıl olmaktadır? mesela karınca DNA'sının ahanda şurası şu stratejiyi içeriyor diyebiyor musunuz? Öğrenilen stratejinin kayıda geçirilmesini tetikleyen nedir? tetiklenme anı hücre içinde nasıl tespit edilir?

yani olay şöyle mi gerçekleşmiş

1)ilkel karınca bir strateji öğrenmiş ama DNA'da bu strateji yok

2)ilkel karınca her nekadar ilkel olsa da öğrenilen stratejiyi DNA'ya kesin kaydedilebilen bir yapısal düzeneğe sahiptir

3)strateji güzel sonuç veriyor testler tamam DNA'ya kayıt etmeye başla

4)bir sonraki nesildeki karınca DNA'sından dolayı zaten stratejiyi öğrenmiyor biliyor.

ya da şöyle mi?

1)ilkel karıncalardan biri strateji öğrenmiş ama DNA'da bu strateji yok

2)rastgele bir süreçte bu strateji bişekilde DNA'ya daha sonraki neslin beyninde işlenebilecek şekilde kaydedildi

3)bir sonraki nesildeki karınca DNA'sından dolayı zaten stratejiyi öğrenmiyor biliyor.

4)statejinin DNA'sına işlenememiş karıncalar, statejinin DNA'sına işlenmiş karıncalar orya çıktıktan sonra nedense telef oldu ve günümüze kadar yaşayamadılar

ya da nasıl?

Link to post
Sitelerde Paylaş
4)bir sonraki nesildeki karınca DNA'sından dolayı zaten stratejiyi öğrenmiyor biliyor.

ya da şöyle mi?

4)statejinin DNA'sına işlenememiş karıncalar, statejinin DNA'sına işlenmiş karıncalar orya çıktıktan sonra nedense telef oldu ve günümüze kadar yaşayamadılar

ya da nasıl?

Sevgili aisto

canlılarda genetik bilgi, bizim sonradan öğrendiğimiz bilgiler gibi bir bilgi değildir. Bedensel değişim ve dönüşümlerle örtüşen, bedensel değişim ve dönüşümlere neden olan bir bilgi. Sanki bir kimyasal reaksiyon gibi. Düşen domino taşları gibi. Bir hareket başka bir hareketin başlangıcı olacak şeklinde bir bilgi.

Yumurta ve sperm birleştikten sonra olgun bir karınca ortaya çıkıncaya kadar vücut nasıl yapılanıyorsa içgüdüsel hareketleri de benzer şekilde yapılanıyor. Zaten merkezi sinir sistemi komutlarını kollara bacaklara iletecek şekilde bir yapılanma oluşmuş. Yani bir karıncanın beyni, vücudunu harekete geçirebilecek şekilde gelişmiştir. İçgüdüleriyle organik yapısı bir bütün teşkil eder. İnsanlarda benzer içgüdüsel hareketler bebeklerde görülür ve alt beyin bunları sağlar. (Yani bir robottaki mikrocipe program yükleme gibi bir durum yoktur. Zaten bu mikrocip uygun bir robota yerleştirilmemişse yararı yoktur. vs.)

Ancak yüksek yapılı canlılarda. Sonradan öğrenme için beynin başka bölümleri, (Kortex ve Neokortex) gelişmiştir. Buralara beş duyumuz ile veri taşınır. Bu veriler değerlendirilir, dışarıdaki duruma göre farklı hareketler yapılır, bu hareketler bilinçli davranışlardır. Dışarıdaki durum değerlendirilir. Olası pek çok davranış içinden en uygununa karar verilir. vs vs.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

cevabınız için teşekkür ederim,

Öncelikle ben biyolojiden pek anlamam, anlamadığım için de hem evrimi savunanlara hem de savunmayanlara saygım var.

Sorularım belki çok çocukça sorular gibi gelebilir size bunu cahilliğime verin.

Bir soru daha

>>Yani bir karıncanın beyni, vücudunu harekete geçirebilecek şekilde gelişmiştir.

Dünya tarihinde sizce vücudunu harekete geçirebilecek yeteneğe sahip olmayan karınca yaşamış mıdır?

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Yani genler ile aktarılıyor diyorsunuz. Mesela karınca bir strateji öğreniyor. Sonra bu nöronlardan hormonlar vesaire ile DNA ya işleniyor. Ve sonra yeni nesle geçiyor. Verin elinizi o zaman bi horon tutalım.

Yok böyle bir şey.. Hala aynı şeyleri geveliyorsunuz..

Karıncanın davranışlarını belirleyen, sinir sistem, hormonlar vs. dir. Bu sistem dışarıdan gelen uyarılara cevap verir. Bu sistemdeki mutasyonlar, karıncaların farklı içgüdülerini ortaya çıkarır.

Öğrenmek filan gibi bir şey yok. Karınca da öğrenebilir ama bu mevzudaki gibi değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş
cevabınız için teşekkür ederim,

Öncelikle ben biyolojiden pek anlamam, anlamadığım için de hem evrimi savunanlara hem de savunmayanlara saygım var.

Sorularım belki çok çocukça sorular gibi gelebilir size bunu cahilliğime verin.

Bir soru daha

>>Yani bir karıncanın beyni, vücudunu harekete geçirebilecek şekilde gelişmiştir.

Dünya tarihinde sizce vücudunu harekete geçirebilecek yeteneğe sahip olmayan karınca yaşamış mıdır?

Hayvanların bitkilerden farkı sinir sistemine sahip olmalarıdır.

Sinir sistemi hayvanların hareketlerini kontrol etmeleri ve çevreyi tanıyarak ona uymaları için gereklidir.

Bitkilerde sinir sisteminin yerini alkaloid denen kimyasal maddeler almışlardır. Merkezi bir sinir sistemine gereksinim yoktur. Çünkü bitki hareket ederek çevreye uymak zorunda değildir.

Bu genel farklar açısından bakınca, böcekler ki hayvandırlar, sinir sistemi olmadan var olamazlar.

Ama daha basit bir sinir sistemine sahip olan karıncalar mutlaka yaşamışlardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Hayvanların bitkilerden farkı sinir sistemine sahip olmalarıdır.

Sinir sistemi hayvanların hareketlerini kontrol etmeleri ve çevreyi tanıyarak ona uymaları için gereklidir.

Bitkilerde sinir sisteminin yerini alkaloid denen kimyasal maddeler almışlardır. Merkezi bir sinir sistemine gereksinim yoktur. Çünkü bitki hareket ederek çevreye uymak zorunda değildir.

Bu genel farklar açısından bakınca, böcekler ki hayvandırlar, sinir sistemi olmadan var olamazlar.

Ama daha basit bir sinir sistemine sahip olan karıncalar mutlaka yaşamışlardır.

teşekkür ederim yazdıklarınızın üzerinde uzunca düşünmem gerek.

tarihinde aisto tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Dünya tarihinde sizce vücudunu harekete geçirebilecek yeteneğe sahip olmayan karınca yaşamış mıdır?

Sorunun içinde bir çelişki var. Biraz düşünseydin kendin yanıtlardın. Vücudunu harekete geçiremeyecek bir karınca zaten yaşamaz. Ölür.

İşte evrimin, genetik kadar, hatta ondan daha önemli olan doğal seçilim dediğimiz bir mekanizması vardır. Yaşamla bağdaşmayacak, içinde bulunduğu ortama uyum sağlayamayacak yapılanma neslini sürdüremiyor ve kaybolup gidiyor.

Yani; vücudunu harekete geçirebilen karıncaların yaşama şansı vardır. Diğerler yok oluyor. Yok olanları görmediğimiz için, mevcut gelişme sanki bir plan ve program dahilinde oluyormuş gibi zannederiz.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Hayvanların bitkilerden farkı sinir sistemine sahip olmalarıdır.

Sinir sistemi hayvanların hareketlerini kontrol etmeleri ve çevreyi tanıyarak ona uymaları için gereklidir.

Bitkilerde sinir sisteminin yerini alkaloid denen kimyasal maddeler almışlardır. Merkezi bir sinir sistemine gereksinim yoktur. Çünkü bitki hareket ederek çevreye uymak zorunda değildir.

Bu genel farklar açısından bakınca, böcekler ki hayvandırlar, sinir sistemi olmadan var olamazlar.

Ama daha basit bir sinir sistemine sahip olan karıncalar mutlaka yaşamışlardır.

atası bitki olduğu halde merkezi sinir sistemine sahip hayvan var mı? yoksa evrime göre hayvanların atası hep hayvan mıdır?

Link to post
Sitelerde Paylaş
atası bitki olduğu halde merkezi sinir sistemine sahip hayvan var mı? yoksa evrime göre hayvanların atası hep hayvan mıdır?

Bitkiler ve hayvanların ortak bir atası olmasına rağmen, bir kere birbirlerinden ayrılınca bir daha geri dönüş olamaz.

Her iki canlı da ökaryot denen hücreleriden oluşmuşlardır ama daha sonra bu hücreler farklılaştıkları için bu canlılar birbirlerine dönüşemezler.

Merkezi sinir sistemi olan bitki yoktur.

Etobur bitkiler bile merkezi sinir sistemine sahip değillerdir.

Atası bitki olan hayvan yoktur.

Çok geçmişte ortak bir atadan hem bitki hücreleri hem de hayvan hücreleri çıkmıştır yani ama bu çıkış o çıkıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bitkiler ve hayvanların ortak bir atası olmasına rağmen, bir kere birbirlerinden ayrılınca bir daha geri dönüş olamaz.

Her iki canlı da ökaryot denen hücreleriden oluşmuşlardır ama daha sonra bu hücreler farklılaştıkları için bu canlılar birbirlerine dönüşemezler.

Merkezi sinir sistemi olan bitki yoktur.

Etobur bitkiler bile merkezi sinir sistemine sahip değillerdir.

Atası bitki olan hayvan yoktur.

Çok geçmişte ortak bir atadan hem bitki hücreleri hem de hayvan hücreleri çıkmıştır yani ama bu çıkış o çıkıştır.

Sayin haci sizi çok yordum biliyorum ama

bir sorum daha var cvplarsanız sevinirim.

bahsettiğiniz ortak atanın merkezi sinir sistemi var mıdır?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sayin haci sizi çok yordum biliyorum ama

bir sorum daha var cvplarsanız sevinirim.

bahsettiğiniz ortak atanın merkezi sinir sistemi var mıdır?

Olmaması lazım.. -

Ortak atada sinir sistemi yok elbette. Çünkü o tek bir hücre.. Tek hücrelerde sinir sistemi olmaz.

Hücreler bir araya gelip tek bir canlı şeklinde organize olunca bazı hücreler sinir hücrelerine farklılaşınca sinir sistemi oluşur.

Bitkilerde bu farklılaşma olmuyor ama yine de hücreler arası ilişki bazı kimyasal maddelerle sağlanıyor.

Hayvanlarda sinir hücreleri ve onların uzantıları hareketleri düzenlemek için evriliyorlar.

Hayvanlarda da bitkilerde olan kimyasal maddeler var. Ama ayrıca sinir hücreleri ve sinir lifleri de var..

Bitkilerle hayvanların aynı atadan geldiğine dair bazı gözlemler var.

Örneğin bitki kökenli morfinin hayvanların beyninde karşılığı var. Ona endorfin deniyor. Yani iç morfin.

Bitkilerden elde edilen morfinin yaptığını yapıyor hayvanlarda..

Daha başka benzer alkaloidler de var. Bitki alkaloidleri hayvanlarda da işe yarıyor ve tıpda tedavide kullanılıyorlar.

Bitkilerle uzaktan akrabayız.. Bakterilerle bile akrabayız. Çok çok uzaktan..

Bakterilere injekte ettiğimiz insan insülin geni onlara insan insülini yaptırıyor ve o insülin şeker hastası olan insanlarda kullanılıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Olmaması lazım.. -

Ortak atada sinir sistemi yok elbette. Çünkü o tek bir hücre.. Tek hücrelerde sinir sistemi olmaz.

Hücreler bir araya gelip tek bir canlı şeklinde organize olunca bazı hücreler sinir hücrelerine farklılaşınca sinir sistemi oluşur.

Bitkilerde bu farklılaşma olmuyor ama yine de hücreler arası ilişki bazı kimyasal maddelerle sağlanıyor.

Hayvanlarda sinir hücreleri ve onların uzantıları hareketleri düzenlemek için evriliyorlar.

Hayvanlarda da bitkilerde olan kimyasal maddeler var. Ama ayrıca sinir hücreleri ve sinir lifleri de var..

Bitkilerle hayvanların aynı atadan geldiğine dair bazı gözlemler var.

Örneğin bitki kökenli morfinin hayvanların beyninde karşılığı var. Ona endorfin deniyor. Yani iç morfin.

Bitkilerden elde edilen morfinin yaptığını yapıyor hayvanlarda..

Daha başka benzer alkaloidler de var. Bitki alkaloidleri hayvanlarda da işe yarıyor ve tıpda tedavide kullanılıyorlar.

Bitkilerle uzaktan akrabayız.. Bakterilerle bile akrabayız. Çok çok uzaktan..

Bakterilere injekte ettiğimiz insan insülin geni onlara insan insülini yaptırıyor ve o insülin şeker hastası olan insanlarda kullanılıyor.

Sayin haci bahsettiğimiz ata'nın tek hücre olduğunun delili nedir? ya da bu delili bizim anlayabileceğimiz seviyede anlatabilir misiniz?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sayin haci bahsettiğimiz ata'nın tek hücre olduğunun delili nedir? ya da bu delili bizim anlayabileceğimiz seviyede anlatabilir misiniz?

O kadarını ben bilemem. Bilen var mı? Onu bile bilemem.

Ama bilinmediğini tahmin ediyorum.

Tabii o konuda bazı teoriler vardır mutlaka.

Biyologlar belki size bir cevap bulurlar. Benim ilgi alanımın çok dışında..

Link to post
Sitelerde Paylaş
O kadarını ben bilemem. Bilen var mı? Onu bile bilemem.

Ama bilinmediğini tahmin ediyorum.

Tabii o konuda bazı teoriler vardır mutlaka.

Biyologlar belki size bir cevap bulurlar. Benim ilgi alanımın çok dışında..

teşekkür ederim, araştırmaya devam...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Çünkü o tek bir hücre.. Tek hücrelerde sinir sistemi olmaz.

Sayın haci aşağıdaki haberi okursanız sevinirim.

-------------------------------------------------------------

Evolution Shocker: Sponge Wasn't First Form of Animal

Earth's first animal was the ocean-drifting comb jelly, not the simple sponge, according to a new find that has shocked scientists who didn't imagine the earliest critter could be so complex.

The mystery of the first animal denizen of the planet can only be inferred from fossils and by studying related animals today.

To get to the bottom of that, scientists analyzed massive volumes of genetic data to define the earliest splits at the base of the animal tree of life.

The tree of life is a hierarchy of evolutionary relationships among species that shows which groups split off on their own evolutionary path first.

-------------------------------------------------------------

kaynak: http://www.foxnews.com/story/0,2933,350688,00.html

anladığım kadarıyla bilim adamlarına göre hayvan ve bitkinin ortak atası süngerler imiş galiba yanlış mıyım?

tarihinde aisto tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...