Jump to content

Karıncaların mucizesine, mucize demek suç mu?


Recommended Posts

İşte böyleee,

Batılı bilim adamları neden karıncalarla ,böceklerle,bitkiler,insanlar üstünde araştırma yapıyorlar,çünkü Tanrı yani herşeyi oluşturan güç Kur,ana deyil bilgileri bunlarda sakladı.

Bunları araştıran herşeyi buldu buluyor,bulacaklarda.

Bunlara sırt çeviren müslümanlarda hiçbirşey bile bulamamışlar,bulamıyorlar bulamıyacaklar böyle giderseler.

Dualarla Allahdan herşey istemekı.

Bırakın Allahı

Mezarında ölmüş yatandan bile neler istemiyorlarki?

Çocuk bile istiyorlar

Al sana bir göbek ( ? ) ver bana bebek.

Kızım,göbekle olmuyor,altına yatacan altınaaaaaaaaaaa.

Vallah yatar,altını bir bulsa

Tolonbeg

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 196
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

BİLİM BİR CANLININ ORGANIN veya sistemin nasıl çalıştığını çözebilir

bir hücre nasıl işgörür? bir karaciğer ne işe yarar? bir karınca kolonisi nasıl yaşar?

bu soruların cevabını verir veriyor

ama "KİM TASARLADI?"

"KİM DİZAYN ETTİ?" "KAİNATTA GEÇERLİ MÜKEMMEL VE KUSURSUZ SANAT KİMİN ESERİDİR?"

bu tür sorulara cevap veremiyor veremez veremeyecek

---

Cenabı Hak yerine bilime tapmak, sadece ondan meded ummak,

onu hayatının gayesi ve kılavuzu yapmak geçici olarak kişiyi tatmin edebilir

lakin zaman ilerledikçe çevrede bir bir vefatlar hastalıklar ayrılıklar ve üzüntüler

elemler sevdiklerinden ayrılma gibi acılarla baş başa kalınca bakalım hangi bilim insanı teselli eder

hangi bilim medet eder hangi bilim manevi yaraları tedavi eder?

merhaba ahmed baha

tüm arkadaşlarımada merhaba uzun süredir forumda yoktum

sevgili baha

richard dawkıns'sin tanrı yanılgısı adlı kitabını henüz yeni okudum ve sizin bu tasarlamacı iddianızın oradada geçtiğini gördüm

bakın dawkins meseleyi nasıl ele almış

TANRININ VARLIĞI YÖNÜNDE KANITLAR

THOMAS AQUlNAS'IN 'KANITLAR'I

1. Hareketsiz Hareket Ettirici : Hiç bir şey bir ilk hareket ettirici olmadan hareket

etmeye başlamaz. Bu bizi tek çıkışın Tanrı olduğu kısır döngüye yöneltir. Bir şey ilk

hareketi sağlamış olmalıdır ve biz buna Tanrı deriz.

2. Sebepsiz Sebep : Hiçbir şey kendi kendine sebep olamaz. Her sonucun öncül bir

sebebi vardır ve biz tekrar kısır döngüye itiliriz. Bu durum, bir ilk sebep tarafından sona

erdirilmiş olmalıdır ki biz buna Tanrı deriz.

3. Evrensel İspat : Maddesel nesnelerin var olmadığı bir zaman dilimi mutlaka

olmuştur. Ancak, şu an maddesel nesneler bulunduğundan, bunları var eden maddesel

olmayan bir şey olmalıdır ki biz buna Tanrı deriz.

Bu arada, her şeyi bilme ve her şeye gücü yetme vasıflarının birbirleriyle çeliştiği

mantıkçıların dikkatinden kaçmamıştır. Eğer Tanrı her şeyi biliyorsa, her şeye gücü

yetme özelliğini kullanarak yapacağı şeyler zaten önceden bellidir. Demek ki Tanrı bu

belirli eylemlerini değiştiremeyecektir, ki bu da her şeyi yapabilme gücünün olmadığı

anlamına gelir. Karen Owens bu nükteli küçük paradoksu eşit ölçüde esprili bir

dörtlüğünde yakalamıştır:

Her şeyi bilen,

Geleceği gören Tanrı

Gelecekteki fikrini değiştirmek için,

Her şeye gücü yetme özelliğini kullanabilecek mi ?

4. Dereceden İspat : Dünyadaki konuların (şeylerin) farklı farklı olduklarını biliriz.

Mesela, iyilik ve güzellik dereceleri vardır. Ancak bu dereceler yalnızca bir maksimuma

göre kıyaslandıktan sonra açıklık kazanırlar. İnsanlar hem iyi hem kötü olabilirler,

öyleyse maksimum iyilik insanda gömülü olamaz. O halde, kusursuzluk standardını

belirlemek için de başka bir maksimum olmalıdır ve biz bu maksimuma Tanrı deriz.

5. Teolojik İspat ya da Tasarıdan İspat : Dünyadakiler, özellikle yaşayan nesneler,

sanki birisi tarafından tasarlanmış gibi görünürler. Tasarlanmamış gibi görünen

bildiğimiz hiç bir şey yoktur. O halde bir tasarımcı olmalıdır ve biz ona Tanrı deriz.

Anselm’e göre, kendisinden daha mükemmel hiçbir varlığın tasavvur edilemeyeceği bir

varlığı, en mükemmel olanı tasavvur etmek mümkündür. Bir ateist dahi böyle bir varlığı

akla getirebilir, gerçek dünyadaki varlığını inkar etse bile. Kanıt şöyle bir sonuca varır;

gerçek dünyada var olmayan bir varlık, bu duruma göre mükemmel olamaz. O halde

bir çelişkiye düşeriz ve demek ki Tanrı vardır !

Sonuç itibariyle, bir budala dahi en azından aklın içinde daha üstün bir örneği olmayan

bir şeyin var olduğuna ikna olmuştur. Bunu hissetmesi için kulak vermesi gerekir. Ve

hissedilen şey her ne ise, aklın içindedir. Ve elbette, daha üstün bir şey

düşünülemeyeceğinden yalnızca zihnin içinde var olamaz. Zira yalnızca zihnin içinde

var olduğunu hayal edin: o halde gerçekte de var olduğu düşünülebilir ki bu daha üstün

olanıdır.

Bertrand Russel (budala değildir) ilginç bir söz söylemiştir, “Safsatanın tam olarak

nereden kaynaklandığını bulmak, - ontolojik kanıtın- safsata olması gerektiğine inanmış

olmayı hissetmekten çok daha zordur.”

Gaunilo, benzer bir reductio (Bir yanlışlığı mantıksal sonuçlarla çürütmek, tuhaflığı

indirgemek) ileri sürmüştür :

1. Dünyanın oluşumu aklın hayalin alabileceği en harika başarıdır.

2. Bir başarının erdemi / değeri, gerçek bir yeteneğin ürünüdür (a) ve yaratıcısının

gücüdür (B)

3. Yaratıcının yetersizliği (ya da güçsüzlüğü) ne kadar çok olursa, başarı da o kadar

çok etkileyicidir.

4. Bir yaratıcı için en heybetli engel; var olmamasıdır.

5. O halde, eğer kainatın var olan bir yaratıcının ürünü olduğunu düşünürsek, ondan

daha büyük bir varlığın olduğunu akla getirebiliriz; ismen, kendisi var olmadan

her şeyi var eden bir yaratıcı.

6. Bu durumda, var olan bir Tanrı, kendisinden daha güçlü bir varlığın olmadığını

düşündüğümüz bir yaratıcı olamaz çünkü ondan daha müthiş ve daha inanılmaz

bir yaratıcı, var olmayan bir Tanrı olacaktır.

Dolayısıyla

7. Tanrı yoktur.

işte sevgili baha özgür düşünceli beyinler bu tarz araştırmalarla sizin

""KİM DİZAYN ETTİ?" "KAİNATTA GEÇERLİ MÜKEMMEL VE KUSURSUZ SANAT KİMİN ESERİDİR?"

sorularınıza çok basit ve mantıklı doyurucu cevaplar verebiliyor

sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte böyleee,

Wolgass giyorki

BİLİM BİR CANLININ ORGANIN veya sistemin nasıl çalıştığını çözebilir

bir hücre nasıl işgörür? bir karaciğer ne işe yarar? bir karınca kolonisi nasıl yaşar?

bu soruların cevabını verir veriyor

ama "KİM TASARLADI?"

"KİM DİZAYN ETTİ?" "KAİNATTA GEÇERLİ MÜKEMMEL VE KUSURSUZ SANAT KİMİN ESERİDİR?"

bu tür sorulara cevap veremiyor veremez veremeyecek

---

Sana yanıt vercemmmmmm hemide gümbür gümbür.

Mükemmel , kusursuz sanat kiminmi dediniz?

Süliyim ,bu gusurlu sanatlar El-İLAHIN,

Kolları omuzlarından yok olan çocuklar.

Kör doğanlar

Birbirine yapısık doğanlar

Diştan kadın içten erkek doğanlar

Hemo istekli yaratılanlar

Lezbiyen yaratılanlar

Ağzı burnu yamuk yaratılanlar

Çok çirkin veya çok güzel yaratılanlar

Cüce ve Sırık gibi yaratılanlar

Cinsi arzusu çok güçlü ve güçsüz yaratılanlar

Kadın olduğu halde koca,adam olduğu halde karı ıstemeyenler, KUSUR DEYİLMİ bay Wolgassssss

Çükü sünnet etmeden yaratmah GUSUR degülmüüüüüüü :-)))))))).

Yahu siz önünü ardını düşünmeden neden atlarsınız ortaya.

Her defasında MARSSSSSSSSSSSSSS oluyorsunuz.

Hastahaneler kusurlu insanlarla dolu.

İnsanoğlu sizin El-İlahınızın kusurlarını düzeltmek için doktor yetiştiriyor.

Kimine 5 kiloluk meme

Kiminede 250 gr lık meme veriyor

Kimi saçlı kimiyse kel oluyor.

Kiminin böbreyi bir ömür yeterken

Kimininki daha çocukken deyiştirilmesi gerekiyor.

Arkadaşım , seni ve senin gibi 1,5 milyar insan kandırılmış.HEMİDE ALLAHLA KANDIRILMIŞINIZ.

Öyle kandırılmışsınızki

Dünyanın %85 büyüklüğündeki ayı Muhammedin uzanıp alıp çakı ile ikiye böldüğüne bile inadırmişlar sızi..

Sizin bu inançlarınız aslında inanç deyil aldanmadır.

Var eden yahut var olan gücede iftiradır.

Siz kendinizi inançlımı sanıyorsunuz?

Sizin inandiğınız gibi basıt bir var eden nasıl olabilirki?.

Bak ne diyor Yüce güç:

Onlar müslüman oldular ama

(Namaz kılıyorlar

Orucda tutuzyorlar

Haccada gidiyorlar

Delikli taşdanbile çok şey umuyorlar) AMMA İMAN EDEMİYORLAR.

İMAN nedir?

Evrenlerdeki her ama herşeyin bilimse isbatıdır İMAN.

Yüce güç diyorki BEN sizinleyim.

Şah damarındanda sıze yakınım yani İÇİNİZDEYİM,siz benden bir parçasınız diyorda Muhammet efendiyi ARŞA gönderiyorlar Allahla görüşmeye.

Bir örnek verelim.

Birisi çıksa deseki,ben ayı ikiye böldüm,böyle deyeni tutar götürürler en yakın RUH ve SİNİR doktoruna.

Bir güç mutlaka vardır,ama sızın dediğiniz gibi, insanlarla oturup sohbet ve pazarlık yapacak, evlenme işlerini ayarlayacak ,peygamberin evine nasıl gırılıp çıkılacağını ayarlayacak SEKRETERLİK yapan böyle bir güç yoktur.

Kusura kalmayında birazda aklınızı kullanın.

Tanrı diyorki:USUNU KULLANMAYANIN BAŞINA PİSLİK YAĞAR.

Kalın saglıcahla

Tolonbeg

Link to post
Sitelerde Paylaş
tolonbey Gönderildi Bugün, 11:55

İşte böyleee,

Wolgass giyorki

BİLİM BİR CANLININ ORGANIN veya sistemin nasıl çalıştığını çözebilir

bir hücre nasıl işgörür? bir karaciğer ne işe yarar? bir karınca kolonisi nasıl yaşar?

bu soruların cevabını verir veriyor

ama "KİM TASARLADI?"

"KİM DİZAYN ETTİ?" "KAİNATTA GEÇERLİ MÜKEMMEL VE KUSURSUZ SANAT KİMİN ESERİDİR?"

bu tür sorulara cevap veremiyor veremez veremeyecek

---

Sana yanıt vercemmmmmm hemide gümbür gümbür.

Mükemmel , kusursuz sanat kiminmi dediniz?

Süliyim ,bu gusurlu sanatlar El-İLAHIN,

Kolları omuzlarından yok olan çocuklar.

Kör doğanlar

Birbirine yapısık doğanlar

Diştan kadın içten erkek doğanlar

Hemo istekli yaratılanlar

tolon çok söylenecek söz yok mükemmel 1000doğuma karşı %0,01 varyasyonlu doğum veya doğumsal hastalık

elbettei tüm dünyada geçerli milyonlarca doğumdaki sanatı mükemmelliği gölgelemez

bu varyasyonların başka birçok hikmeti var ama sen anlama kapasitesinden yoksun olduğun için uğraşmayacaım

sana bu kadar yeter.

--------------

wollgrass Gönderildi Bugün, 07:57

QUOTE(AhmetBaha @ Sep 7 2009, 12:32)

BİLİM BİR CANLININ ORGANIN veya sistemin nasıl çalıştığını çözebilir

bir hücre nasıl işgörür? bir karaciğer ne işe yarar? bir karınca kolonisi nasıl yaşar?

bu soruların cevabını verir veriyor

ama "KİM TASARLADI?"

"KİM DİZAYN ETTİ?" "KAİNATTA GEÇERLİ MÜKEMMEL VE KUSURSUZ SANAT KİMİN ESERİDİR?"

bu tür sorulara cevap veremiyor veremez veremeyecek

---

Cenabı Hak yerine bilime tapmak, sadece ondan meded ummak,

onu hayatının gayesi ve kılavuzu yapmak geçici olarak kişiyi tatmin edebilir

lakin zaman ilerledikçe çevrede bir bir vefatlar hastalıklar ayrılıklar ve üzüntüler

elemler sevdiklerinden ayrılma gibi acılarla baş başa kalınca bakalım hangi bilim insanı teselli eder

hangi bilim medet eder hangi bilim manevi yaraları tedavi eder?

merhaba ahmed baha

tüm arkadaşlarımada merhaba uzun süredir forumda yoktum

sevgili baha

richard dawkıns'sin tanrı yanılgısı adlı kitabını henüz yeni okudum ve sizin bu tasarlamacı iddianızın oradada geçtiğini gördüm

bakın dawkins meseleyi nasıl ele almış

TANRININ VARLIĞI YÖNÜNDE KANITLAR

THOMAS AQUlNAS'IN 'KANITLAR'I

1. Hareketsiz Hareket Ettirici : Hiç bir şey bir ilk hareket ettirici olmadan hareket

etmeye başlamaz. Bu bizi tek çıkışın Tanrı olduğu kısır döngüye yöneltir. Bir şey ilk

hareketi sağlamış olmalıdır ve biz buna Tanrı deriz.

2. Sebepsiz Sebep : Hiçbir şey kendi kendine sebep olamaz. Her sonucun öncül bir

sebebi vardır ve biz tekrar kısır döngüye itiliriz. Bu durum, bir ilk sebep tarafından sona

erdirilmiş olmalıdır ki biz buna Tanrı deriz.

3. Evrensel İspat : Maddesel nesnelerin var olmadığı bir zaman dilimi mutlaka

....

arkadaşım sanada merhaba bu davkinsitinin kitaplarını pek okumadım ancak yukarıya eklediğin alıntı da

beni yalanlayacak bir şey görmüyorum

kainatta geçerli yasaları ucundan kulağından tesbit ettikten sonra son cümlede inkar ediyor

ancak doğru şeyler her zaman doğrudur

mesela:sebebeplerin yaratıcı vasfının olmayacağı

sebeplerin dizayn edici vasfının olamayacağı gibi

sonda anlaşamadığımız konu Cenabı Hak kainat cinsinden değil misli benzeri şerikinin olması

hem tüm kainata hem kendi zati sıfatlarına aykırı ki yok

bu kadar

bu konularda her tür tartışmaya açık olduğumu ve Risale-i Nurun Cenabı Hakkın varlığını 2*2=4 katiyetinde isbat ettiğini vurgulamak isterim

isteyen imzamdan indirip okusun

tarihinde AhmetBaha tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Kendini kopyalayabilen, kendi enerjisini kendi bulabilecek seviyeye ulaşmış basit bir canlı, aynı fiziksel ve kimyasal özelliklerin gelişerek daha üst düzey yapılanmalara neden olduğu, çok basit bir kimyasal reaksiyondan sayısız canlı çeşidi türediğini evrim teorisi ile öne sürüyoruz. Eh, en basit ve ilkel bir canlıdan insan bilinç düzeyine ulaşmış bir canlılık önümüzde dururken, artık, karıncaya, arıya, bakteriye, ağaca, ota, süte bakıp hayret etmenin bir anlamı yok. Artık hiçbir şeye hayret etmiyoruz. Her şeyi araştırıyor, neden-sonuç ilişkilerini buluyor, doğanın kendiliğinden oluşmuş çeşitliliğine bizler de daha fazla çeşitlilik katıyoruz. Gökdelenler, Uçaklar, bilgisayarlar, robotlar vs vs. Doğadaki kendiliğinden çeşitliliğe, en az onun kadar da bizler katkı yapıyoruz.

Dikkat edersen bu anlattıklarımın hiçbir yerine allah sokuşturmadım.

Sen sokuşturabilirsin. Sokuşturduğun için, ilave birtakim ritüeller yerine getirmek zorunda kalıyorsun. Kafanın, bilincinin bir kısmını, allaha, cennet cehenneme, günaha sevaba, namaza niyaza ayırıyorsun. Benim hakkımda niçin hüküm veriyorsun? diye bana çıkışma. Burada herkes yazdıklarıyla kendini başkalarına tanıtır. Senin hakkında bir hüküm vermişsem bu zaten senin kendini bana tanıttığın kadardır.

Bilmediğiniz şeyleri allaha bağlamak, bilmediğimiz şeylerden allaha ulaşmak basit bir mantık, yararsız bir akıl yürütmedir.

Sevgiler.

>>>>>Kendini kopyalayabilen, kendi enerjisini kendi bulabilecek seviyeye ulaşmış basit bir canlı, aynı fiziksel ve kimyasal özelliklerin gelişerek daha üst düzey yapılanmalara neden olduğu, çok basit bir kimyasal reaksiyondan sayısız canlı çeşidi türediğini evrim teorisi ile öne sürüyoruz. Eh, en basit ve ilkel bir canlıdan insan bilinç düzeyine ulaşmış bir canlılık önümüzde dururken, artık, karıncaya, arıya, bakteriye, ağaca, ota, süte bakıp hayret etmenin bir anlamı yok.

Tabiki alemi var. Konun dikkat çekmeye çalıştığı nokta aslında çok yoğun ve bir hedef. Ama cevabında gerçekten genişletmişssin. Şu: Evet insan varken diyorsun ki, karıncaya şaşmanın alemi nedir? İnsan kendi donanımları sayesinde zaten 'Köprü Kurma' ya da 'Bir evindeki yiyeceğini koruma' gibi davranışları tasarlaybilmede, gerçekten gelişmiş bir beyne sahip olması açısından sorun yaşamıyor ve biz de insana bakarken şaşırmıyoruz. Fakat, konunun da hedef seçtiği nokta 'Minik bir karıncanın 'Kendini diğer arkadaşlarına bir köprü yapması ve hatta bunu diğer 1000 karınca ile beraber yapabilmesi' ve ayrıca 'bir karınca yaprağı taşırken diğeri de o yaprağın üstünde onu koruma gayreti içersinde olması' ve bunları tasarlıyabilmeleri. :)

Elbette Evren yaratım sürecinin Canlı hayatı dışındaki kısımlarının 'Dağların ovaların oluşumunun' doğal süreçlerde olabileceğini biliyoruz bunu anlıyabiliyoruz. Fakat işte '1mm lik bir kitin parçasının zamanla kendi sosyal ortamında bir davranışı öğrenip bunu çocuklarına ya nasihat vererek ya da kalıtımı ile aktarabilmesi' tezi gerçekten çok mesnetsiz göründüğünden bu konu önem arzediyor.

>>>Dikkat edersen bu anlattıklarımın hiçbir yerine allah sokuşturmadım.

Ben de dikkat edersen 'Bunları Allah'a izafe etmek suç mudur, hata mıdır?' dedim. Ve Namaz kıldığımı, bu konuyu yazmadan hemen önce abdest aldığımı, zamanımın bir kısmını bunlara ayırıp ayırmadığımı bilmiyorsun, sadece önceden yargılıyorsun.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Peki öğrendiği stratejiyi DNA ile unutabilme var mı :D öğrenilen stratejinin DNA'ya aktarımı nasıl olmaktadır? mesela karınca DNA'sının ahanda şurası şu stratejiyi içeriyor diyebiyor musunuz? Öğrenilen stratejinin kayıda geçirilmesini tetikleyen nedir? tetiklenme anı hücre içinde nasıl tespit edilir?

yani olay şöyle mi gerçekleşmiş

1)ilkel karınca bir strateji öğrenmiş ama DNA'da bu strateji yok

2)ilkel karınca her nekadar ilkel olsa da öğrenilen stratejiyi DNA'ya kesin kaydedilebilen bir yapısal düzeneğe sahiptir

3)strateji güzel sonuç veriyor testler tamam DNA'ya kayıt etmeye başla

4)bir sonraki nesildeki karınca DNA'sından dolayı zaten stratejiyi öğrenmiyor biliyor.

ya da şöyle mi?

1)ilkel karıncalardan biri strateji öğrenmiş ama DNA'da bu strateji yok

2)rastgele bir süreçte bu strateji bişekilde DNA'ya daha sonraki neslin beyninde işlenebilecek şekilde kaydedildi

3)bir sonraki nesildeki karınca DNA'sından dolayı zaten stratejiyi öğrenmiyor biliyor.

4)statejinin DNA'sına işlenememiş karıncalar, statejinin DNA'sına işlenmiş karıncalar orya çıktıktan sonra nedense telef oldu ve günümüze kadar yaşayamadılar

ya da nasıl?

Evet bir sürü aydınanamayan soru aynen öyle. Çok yerinde sorular bence de.

Link to post
Sitelerde Paylaş
>>> Yani genler ile aktarılıyor diyorsunuz. Mesela karınca bir strateji öğreniyor. Sonra bu nöronlardan hormonlar vesaire ile DNA ya işleniyor. Ve sonra yeni nesle geçiyor. Verin elinizi o zaman bi horon tutalım.

Yok böyle bir şey.. Hala aynı şeyleri geveliyorsunuz..

Karıncanın davranışlarını belirleyen, sinir sistem, hormonlar vs. dir. Bu sistem dışarıdan gelen uyarılara cevap verir. Bu sistemdeki mutasyonlar, karıncaların farklı içgüdülerini ortaya çıkarır.

Öğrenmek filan gibi bir şey yok. Karınca da öğrenebilir ama bu mevzudaki gibi değil.

Peki karınca 'Köprü oluşturmayı' ne yaptı, İÇTİ Mİ? Ya da, 'Yaprağı taşıyan arkadaşının yaprağına çıkarak, yaprağın taşınması esnasında koruma işini' YEDİ Mİ? Ne yedi, ne de İçti. Ya öğrendi diyeceksiniz ya da aktardı. Bunun dışında bir cevabı var mı?

E bunu cevap olarak kulanınca da işin içinden çıkamıyorusunuz? Sosyal süreçlerde karınca Öğrenme mi geliştirdi. Yoksa kalıtım ile Fikir aktarı mı mı oldu? Bu öğrenme ve aktarım dışında var mı bir teori? Yok varsa söyleyin de bilelim. Assonra gelip biri vahiy diyecek. O zaman da saldırmaya başlıycaksınız. Yahu o halde siz doldurun bu boşluğu.

tarihinde inevitablen tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Peki karınca 'Köprü oluşturmayı' ne yaptı, İÇTİ Mİ? Ya da, 'Yaprağı taşıyan arkadaşının yaprağına çıkarak, yaprağın taşınması esnasında koruma işini' YEDİ Mİ? Ne yedi, ne de İçti. Ya öğrendi diyeceksiniz ya da aktardı. Bunun dışında bir cevabı var mı?

E bunu cevap olarak kulanınca da işin içinden çıkamıyorusunuz? Sosyal süreçlerde karınca Öğrenme mi geliştirdi. Yoksa kalıtım ile Fikir aktarı mı mı oldu? Bu öğrenme ve aktarım dışında var mı bir teori? Yok varsa söyleyin de bilelim. Assonra gelip biri vahiy diyecek. O zaman da saldırmaya başlıycaksınız. Yahu o halde siz doldurun bu boşluğu.

inevitable, karşındakilerin düşüncesini ya beğenmiyorsun, ya anlayamıyorsun, ya da bir şekilde anlıyorsun, fakat bilinçsizce bloke ediyorsun.

bak ne diyorlar, davranış genlerinde mutasyon diyorlar. Doğal seçilim ve rastgele mutasyonla bu davranışlar oluşabilir diyorlar. Genetik algoritmaları kullanarak öğrenen sistemler var. Bu beyinin yaptığı öğrenme gibi değil. İkisi aynı şey değil. Karıncanın köprü yapmayı öğrendiği yok. Köprü yapma genini çıkartırsan köprü yapamaz. O kadar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Peki karınca 'Köprü oluşturmayı' ne yaptı, İÇTİ Mİ? Ya da, 'Yaprağı taşıyan arkadaşının yaprağına çıkarak, yaprağın taşınması esnasında koruma işini' YEDİ Mİ? Ne yedi, ne de İçti. Ya öğrendi diyeceksiniz ya da aktardı. Bunun dışında bir cevabı var mı?

E bunu cevap olarak kulanınca da işin içinden çıkamıyorusunuz? Sosyal süreçlerde karınca Öğrenme mi geliştirdi. Yoksa kalıtım ile Fikir aktarı mı mı oldu? Bu öğrenme ve aktarım dışında var mı bir teori? Yok varsa söyleyin de bilelim. Assonra gelip biri vahiy diyecek. O zaman da saldırmaya başlıycaksınız. Yahu o halde siz doldurun bu boşluğu.

Sevgili inevitablen,

Önce şu noktayı açıklığa kavuşturalım. Bu tür sorularla, ciddi anlamda sorduğunuz sorunun yanıtını mı arıyorsunuz, yoksa bir başka sonuca, bir başka nedene mi ulaşmak istiyorsunuz? Bilim insanları biyologlar tüm canlıları tüm yönleri ile incelemektedirler. Tüm bitkilerin, böceklerin, suda ve karada yaşayan canlıları incelemektedirler, biyolojik özelliklerini, bedeni yapılarını, davranışlarını vs.

Karıncalar, arılar böcekler içinde sosyal yönleri gelişmiş canlılardır. Bu canlıların yaşamda kalmak için geliştirdiği stratejilerden herhangi biridir. Ancak yaşamda kalmak için sosyal dayanışma içinde olmayan, hatta böceklerin büyük bir çoğunluğu bireysel yaşayan canlılardır. Bireysel yaşayan canlılar da yaşamda kalacak stratejiler gelişmiştir. Bu gelişmeler planlı programlı gelişmeler değildir. Vucut yapıları, dünyayı kavramaları yaşamda kalmayı hak etmeyecek düzeyde kusurlu olanlar elenmiş, geriye yaşama tutunabilenler kalmıştır. Böyle olunca sanki kendileri bilinçli bir gelişme tasarlamış veya kendilerinin dışında bir akıllı tasarımcı tarafından tasarlanmış gibi görüntü ortaya çıkabilir.

Özetle diyeceğim şu; canlılardaki her türlü oluşum ve davranışları bilim insanları zaten araştırıyor. Sebep sonuç ilişkilerini, herhangi bir oluşum ve davranışın kökenlerini, nasıllarını, hatta niçinlerini bulmaya çalışıyor. Veee bu uğraşı sürekli devam ediyor, Canlılığın temel yapıtaşları bulundu. Genetik yapının nasıl geliştiği, hangi kromozom ve genlerden hangi organlar, hangi aşamalardan geçerek oluştuğunu ortaya çıkardık. Hangi davranışlardan merkezi sinir sistemlerinin hangi bölümlerinin sorumlu olduğunu çıkardık.

Yarın karıncaların sosyal davranışlarının nelere bağlı olduğunu da çıkarıp deney haline getirebiliriz. Örneğin, Kurduğumuz baz istasyonlarının arılarda yön bulmalarını engellediği gibi bir sonuçtan bahsediliyor. Bu nedenle yuvaya dönemeyen arılar bir şekilde telef oluyorlar. Arıların intiharı diye yorumlar yapılıyor. vs.

Genel olarak canlılardaki bedensel özelliklere, davranış özelliklerine ve bunların şimdilik izah edilmeyen yönlerine dayanak yaparak, tanrıya ulaşma yaklaşımınız, sizleri ilerde zor duruma sokacaktır. Çünkü tüm bu soruların yanıtlarını bilim araştırıyor ve buluyor. Eskilerde etten tırnak yapın da görelim derlerdi sizin büyükleriniz. Etten tırnağı bir kenara koyun, her istenilen organın hücrelerine dönüşen temel hücreleri buldu bilim insanlarımız, artık domates eker gibi doku hücreleri yetiştirip yetersizliğe düşmüş organlara destek vermektedirler. Dolayısıyla, Bir kan damlasından bir insan yaratıyorsun ey yüce tanrım sen ne büyüksün gibi yaklaşımlar bilim insanları tarafından tebessümle karşılanıyor.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
inevitable, karşındakilerin düşüncesini ya beğenmiyorsun, ya anlayamıyorsun, ya da bir şekilde anlıyorsun, fakat bilinçsizce bloke ediyorsun.

bak ne diyorlar, davranış genlerinde mutasyon diyorlar. Doğal seçilim ve rastgele mutasyonla bu davranışlar oluşabilir diyorlar. Genetik algoritmaları kullanarak öğrenen sistemler var. Bu beyinin yaptığı öğrenme gibi değil. İkisi aynı şey değil. Karıncanın köprü yapmayı öğrendiği yok. Köprü yapma genini çıkartırsan köprü yapamaz. O kadar.

bayşapka, üstadım... Yapma lütfen ya. :) Bak bu cümleni imzama koyar gezdiririm bak. :)

Köprü yapma genini çıkartırsan köprü yapamaz. O kadar.

Gezidiriyim mi? :acute:

Link to post
Sitelerde Paylaş

inevitablen, hala aynı şey sayıklıyorsun: Karıncaya sorarsan köprü filan yaptığı yok.

O hedefe doğru gider. Gidemediği yerde kalır. İçgüdüsü ona hedefe çekmekte, ama gidememektedir. Böyle yapan binlercesi arkasından gelir. Her biri diğerinin önüne geçince orada kalır aynı şekilde. Böylece ucuca eklenen karıncalar yüksek bir yerle arada bir tür köprü oluşturur.

Neymiş: Hedefe git, muhakkak diyen bir tek dürtü bunu yaptırabilirmiş.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sevgili inevitablen,

Önce şu noktayı açıklığa kavuşturalım. Bu tür sorularla, ciddi anlamda sorduğunuz sorunun yanıtını mı arıyorsunuz, yoksa bir başka sonuca, bir başka nedene mi ulaşmak istiyorsunuz? Bilim insanları biyologlar tüm canlıları tüm yönleri ile incelemektedirler. Tüm bitkilerin, böceklerin, suda ve karada yaşayan canlıları incelemektedirler, biyolojik özelliklerini, bedeni yapılarını, davranışlarını vs.

Karıncalar, arılar böcekler içinde sosyal yönleri gelişmiş canlılardır. Bu canlıların yaşamda kalmak için geliştirdiği stratejilerden herhangi biridir. Ancak yaşamda kalmak için sosyal dayanışma içinde olmayan, hatta böceklerin büyük bir çoğunluğu bireysel yaşayan canlılardır. Bireysel yaşayan canlılar da yaşamda kalacak stratejiler gelişmiştir. Bu gelişmeler planlı programlı gelişmeler değildir. Vucut yapıları, dünyayı kavramaları yaşamda kalmayı hak etmeyecek düzeyde kusurlu olanlar elenmiş, geriye yaşama tutunabilenler kalmıştır. Böyle olunca sanki kendileri bilinçli bir gelişme tasarlamış veya kendilerinin dışında bir akıllı tasarımcı tarafından tasarlanmış gibi görüntü ortaya çıkabilir.

Özetle diyeceğim şu; canlılardaki her türlü oluşum ve davranışları bilim insanları zaten araştırıyor. Sebep sonuç ilişkilerini, herhangi bir oluşum ve davranışın kökenlerini, nasıllarını, hatta niçinlerini bulmaya çalışıyor. Veee bu uğraşı sürekli devam ediyor, Canlılığın temel yapıtaşları bulundu. Genetik yapının nasıl geliştiği, hangi kromozom ve genlerden hangi organlar, hangi aşamalardan geçerek oluştuğunu ortaya çıkardık. Hangi davranışlardan merkezi sinir sistemlerinin hangi bölümlerinin sorumlu olduğunu çıkardık.

Yarın karıncaların sosyal davranışlarının nelere bağlı olduğunu da çıkarıp deney haline getirebiliriz. Örneğin, Kurduğumuz baz istasyonlarının arılarda yön bulmalarını engellediği gibi bir sonuçtan bahsediliyor. Bu nedenle yuvaya dönemeyen arılar bir şekilde telef oluyorlar. Arıların intiharı diye yorumlar yapılıyor. vs.

Genel olarak canlılardaki bedensel özelliklere, davranış özelliklerine ve bunların şimdilik izah edilmeyen yönlerine dayanak yaparak, tanrıya ulaşma yaklaşımınız, sizleri ilerde zor duruma sokacaktır. Çünkü tüm bu soruların yanıtlarını bilim araştırıyor ve buluyor. Eskilerde etten tırnak yapın da görelim derlerdi sizin büyükleriniz. Etten tırnağı bir kenara koyun, her istenilen organın hücrelerine dönüşen temel hücreleri buldu bilim insanlarımız, artık domates eker gibi doku hücreleri yetiştirip yetersizliğe düşmüş organlara destek vermektedirler. Dolayısıyla, Bir kan damlasından bir insan yaratıyorsun ey yüce tanrım sen ne büyüksün gibi yaklaşımlar bilim insanları tarafından tebessümle karşılanıyor.

Sevgiler.

Evet mümkün olduğunca konuyu yayarak anlatmaya, genişletmeye çalışıyorsunuz. Bunun neden olduğunu biliyorum. Genel de 2 yönü var.

1) Bir noktaya odaklandığı sanılan kişiyi 'geniş' düşünebilmesi için yardım etmek. Bu süreç de denir ki 'Bak bakalım etrafına sadece şu mu var? Bak bakalım sadece o mu var? Şu da var bu da var!' denilir. Sonra örnekler genişletilir. Konun içinde şu şekilde örnekler verenler oldu: 'Bak travertenlere nasıl olmuşlar. Karıncalar da aynı bu doğal süreçtir dendi.'

2) Bu durumda ise, genişletme 'İnanan diğer insanlar' hatırlatılarak yapılır. Bak onlar da böyle diyorlar, bak şu şekilde diyorlar. Zaten hep öyle derlerdi. Tarzında.

Birinci durum için, ???'ne sahip olup bunu bir şeye atfetmek için (n-1) olağan durumdan 1 durum yeter. Ve mantıksız değildir. Yani şu şekilde bir yol saçma olurdu: ??'leri %50'yi, %10'luk bir pay ile geçiyor diye inanıyorsunuz bu saçmadır. Derseniz eğer, aslında bu komik olur. Genelleme yaparken 1 ???'li durum bile olsa bu ???'ni bir yere atfediceksiniz. Birileri Evrim'e atfeder ya da Maddeye, birileri Ruhlara. Birileri de Vahye. Ve onun arkasındaki güce. Tabi belli bir yerden sonra İNANÇ denen şey de söz konusu. Zaten tartışılan Dinin, Maddi bir özü olmadığını ya da yalnızca Maddi bir özden ibaret olmadığını, tartışışan Argümanı (Kuran) anlatıyor.

İkinci durum için: Şu çok saçmadır: 'Bakın işte şu 'gerizekalı' aptal aptal şeylere nasıl da inanıyor. Bakın bakın.' diye işaret ederek ÖNEMLİ BİR ?????? grubunu BOĞMAK yanlıştır.

Konuma dönersek. Bir karıncanın bir grup ile organize olarak, diğer arkadaşlarının üzerinden geçebilceği bir köprüye iştirak etmek güdüsü ya da bir yaprağın üzerine çıkarak onu bir arıdan koruma güdüsü çok Anormaldir.

Bunları geçin! :) Bakın yaptığınız bir Anomaliyi ben size haber vereyim. Yolda bir saman çöpü gördünüz. Bunu basit addedtiniz. Sonra bir yaprak gördünüz. Baktınız, o da samannın sulu ve canlı hali dediniz, onu da basti addettiniz. Ve sonra bir ağaç gördünüz. Bu da bu yaprağın kaynağı , bu da buna benziyor dediniz. Ve bunu da normal kabul ettiniz.

Peki, SAMAN'ı neye göre Anomali değil de Normal olarak kodladınız. :) Bu güzel bir konu bunun üzerine bir konu bile açılabilir.

Sevgiler.

tarihinde inevitablen tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
inevitablen, hala aynı şey sayıklıyorsun: Karıncaya sorarsan köprü filan yaptığı yok.

O hedefe doğru gider. Gidemediği yerde kalır. İçgüdüsü ona hedefe çekmekte, ama gidememektedir. Böyle yapan binlercesi arkasından gelir. Her biri diğerinin önüne geçince orada kalır aynı şekilde. Böylece ucuca eklenen karıncalar yüksek bir yerle arada bir tür köprü oluşturur.

Neymiş: Hedefe git, muhakkak diyen bir tek dürtü bunu yaptırabilirmiş.

I ı... Olmuyor anibal, olmuyor. Yeterli değil. Konuyu boğmaya gerek yok.

Sevgiler

tarihinde inevitablen tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
İşte böyleee,

Anibal haklı.

Şimdi o karınca gurubu,istedikleri yeremi çıktılar,yosa rüzgarın veya suyun sürüklediği bir yeremi?

Sanırım,sürüklendikleri bir yere çıktılar.

Gerçekten bunu bukadar büyütmenin pek nedeni olsun sanmıyorum.

Tolonbeg

anibal size göre ve kendine göre haklı olabilir. Bu tüm Evrenin kannati anlamına gelmez. Einstain mesela anibalden daha önemli biridir değil mi? ^_^ Ama o Tanrı denilen kavramı, bu dünyada gördüğü anomaliler için düşünebilmişti. Aynı şekilde bazı önemli bilim adamları da düşünmediler. Ya da düşünemediler. Yani herkes herkesten bağımsız istediğini düşünebilir.

Sevgiler.

tarihinde inevitablen tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
bayşapka, üstadım... Yapma lütfen ya. :) Bak bu cümleni imzama koyar gezdiririm bak. :)

Gezidiriyim mi?

ne olmuyor efendim? neresi eksik?

einstein defalarca zati bir tanrıya inanmadığını, dinlerin de ilkel olduğunu savundu.

ben iki türlü de düşünebiliyorum, ve birini seçiyorum. Ya sen? :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte böyleee,

Sevgili İnevitable,

Sen bir yerde haklısın, ama ateistlerde en az senin kadar haklıdir.

Bende diyorumki,ben iki gurupdanda haklıyım.

Çünkü benim var eden konusundaki düşüncem iki gurubun düşüncesinden daha USA yakındır.

Ateistler diyorki,herşey Big Beng patlamasıyla oldu.

İyide o big Beng patlamasına neden olan GAZ veya TUZ nasıl oluştu.

Müslümanlar diyorki herşeyi Allah yarattı.

Peki,Allahı kım yarattı?

O hep varmış.

Zatan, müslümanların ileri sürdüyü gibi bir muazzam gücün olmasıda mümkün deyil.

Neymiş,Muhammede karı ayarlıyormuş.

Neymiş Muhammede sekreterlik yapıyormuş.

Kapıyı çalmadan girmeyinde ,Fazlada oturmayında,yemeyi yer yemez defolun gidin gibi inanılması mümkün olmayan şeyler.

Benim öteden beri ileri sürdüğüm şudur.

Bir muazzam güç var, ama bügünkü bilgilerimizle bunun ne olduğunu bilebilmemiz mümkün deyildir.

Belki ilerde yeni bilgilerle bunu bilebileceyiz.

Belkide bu GÜÇ biz insanlar için hep soru olarak beynimizde kalacaktır.

Belkide bu muammayı insanoğlu hiçbir zaman çözemeyecektir.

Hacıda bu konuda son zamanlarda bu düşünceye yakın cümleler kurmaya başladı sanırım.

Bazı yazılarından anladığım kadarıyla.

Tabiki bu benim acizane düşüncem.

Ama USA en yakın olanı.

Tolonbeg

Link to post
Sitelerde Paylaş
İşte böyleee,

Sevgili İnevitable,

Sen bir yerde haklısın, ama ateistlerde en az senin kadar haklıdir.

Bende diyorumki,ben iki gurupdanda haklıyım.

Çünkü benim var eden konusundaki düşüncem iki gurubun düşüncesinden daha USA yakındır.

Ateistler diyorki,herşey Big Beng patlamasıyla oldu.

İyide o big Beng patlamasına neden olan GAZ veya TUZ nasıl oluştu.

Müslümanlar diyorki herşeyi Allah yarattı.

Peki,Allahı kım yarattı?

O hep varmış.

Zatan, müslümanların ileri sürdüyü gibi bir muazzam gücün olmasıda mümkün deyil.

Neymiş,Muhammede karı ayarlıyormuş.

Neymiş Muhammede sekreterlik yapıyormuş.

Kapıyı çalmadan girmeyinde ,Fazlada oturmayında,yemeyi yer yemez defolun gidin gibi inanılması mümkün olmayan şeyler.

Benim öteden beri ileri sürdüğüm şudur.

Bir muazzam güç var, ama bügünkü bilgilerimizle bunun ne olduğunu bilebilmemiz mümkün deyildir.

Belki ilerde yeni bilgilerle bunu bilebileceyiz.

Belkide bu GÜÇ biz insanlar için hep soru olarak beynimizde kalacaktır.

Belkide bu muammayı insanoğlu hiçbir zaman çözemeyecektir.

Hacıda bu konuda son zamanlarda bu düşünceye yakın cümleler kurmaya başladı sanırım.

Bazı yazılarından anladığım kadarıyla.

Tabiki bu benim acizane düşüncem.

Ama USA en yakın olanı.

Tolonbeg

Olabilir. Bu senin düşüncen. Ama yukarıda saydığın 'gerekçelerin' de zorlanabilir. Bu konu yeri değil ama.

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...