Jump to content

ÇAĞDAŞ ne demek? çağdaşlık bir üstünlük müdür?


Recommended Posts

peki senin için... bu ülkenin başbanının karısı aşağıdaki gibi giyinse sorun olur mu?? senin açından bir şey zedelenir mi??

İnsanların giydikleri kıyafetler, onlar hakkında bir önbilgi edinmemizi sağlar. Kişilerin karakteri, yaşam tarzı hakkında bize bilgi verir...

Moda çok değişiyor ve her geçen yıl yeni şeyler çıkıyor ya da eskiye dönülüyor. Mesela; geçen kış çoğu kişinin üzerinde puşi görüyordum. Bunu, yerel bir aksesuvar olduğu için kullanmadıklarını biliyoruz sadece moda olduğu için kullanıyorlar :)

Devlet büyüklerinin eşleri, yerel bir kıyafet olan şalvarı giymemelidir. modern insanların giydikleri kıyafetleri giymeliler. Şalvar tarlada çalışanlar için çok rahat bir kıyafettir. Örneğin; Hayrünnisa Gül Hanım tarlaya gittiğinde bu kıyafeti rahatlıkla giyebilir ama bir davete, konferansa v.b bir yere gittiği zaman böyle giyinmesi hiç uygun değildir.

Bu durum benim açımdan zedeleyici olur :) Çünkü bu bayan sıradan birisi değil. Türkiye Cumhuriyetini temsil eden bir kişi...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 51
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Popular Days

Top Posters In This Topic

anladığım kadarı ile kafanızda bazı kalıplar var ,

türbanın karşıtı çıplaklık veya modern dedindiği zaman örnek verilecek şey amerika gibi..

kimsenin ağzından modernliğin ölçütü amerikadır diye bir laf çıkmadı artı bir modernlik yönetim biçimide veya moda anlayışara göre değişmez daha iyi idrak edebilmen için bazı kelimlerin anlamlarını yazıyorum:

modern: Çağa uygun, çağcıl, asri, çağdaş:§

çağdaş:Aynı çağda yaşayan, çağcıl, asri, muasır:

muhafazakar : Tutucu:

tutucu: Mevcut toplumsal düzeni, düşünceleri ve kurumları değiştirmeden olduğu gibi korumak isteyen (kimse

gerici: Toplumda çağdaş değerlere ve yeniliklere önem vermeyen, her yönüyle eskiyi özleyen veya eski düzeni yaşamaya çalışan

Amerika sadecebir örnekti, aynı örnekleme fransa, ingiltere, almanya vs katliam yapmış her ülke için geçerli.

Amerika bunların başını çekiyor diye olsa gerek kionu örnek vermişim buna takılmayalım.

Sevgili Mare,

Tam olarak istediğim şey koyu renkle yazılan yerdeki yazılar.

Şu an bu tanımlar yapıldığında akla gelen resim Sn Jadı'nın astığı ve modern yaftasını yapıştırdığı resimlerdir.

Peki bu tanımlar sabit kalırda yaftalanan resimler yarın siyasi görüş ve karar organları tam tersi bir zihniyetin eline geçipte değişirse sizin durumunuz ne olacak?

daha açık bir ifadeyle sorayım...

Gerici diye tabir ettiğiniz kişiler Karar organı olduğu takdirde modern olan Gericeler olacak bu sefer siz antimodern olacaksınız...

bu durum canınızı acıtmayacak mı?

peki cevap evetse ve birilerinin bu başlıklardan canı acıyorsa amacınız nedir?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Amerika sadecebir örnekti, aynı örnekleme fransa, ingiltere, almanya vs katliam yapmış her ülke için geçerli.

Amerika bunların başını çekiyor diye olsa gerek kionu örnek vermişim buna takılmayalım.

Sevgili Mare,

Tam olarak istediğim şey koyu renkle yazılan yerdeki yazılar.

Şu an bu tanımlar yapıldığında akla gelen resim Sn Jadı'nın astığı ve modern yaftasını yapıştırdığı resimlerdir.

Peki bu tanımlar sabit kalırda yaftalanan resimler yarın siyasi görüş ve karar organları tam tersi bir zihniyetin eline geçipte değişirse sizin durumunuz ne olacak?

daha açık bir ifadeyle sorayım...

Gerici diye tabir ettiğiniz kişiler Karar organı olduğu takdirde modern olan Gericeler olacak bu sefer siz antimodern olacaksınız...

bu durum canınızı acıtmayacak mı?

peki cevap evetse ve birilerinin bu başlıklardan canı acıyorsa amacınız nedir?

anlatamadığım nokta şu sanırım :

Şu an bu tanımlar yapıldığında akla gelen resim Sn Jadı'nın astığı ve modern yaftasını yapıştırdığı resimlerdir.

Peki bu tanımlar sabit kalırda yaftalanan resimler yarın siyasi görüş ve karar organları tam tersi bir zihniyetin eline geçipte değişirse sizin durumunuz ne olacak?

demişsin yukarda koyu renkle yazdığın şeyler yönetime göre değişmez, zamana ve çağa uygun olmak , zamana ve çağa uygun olmaktır zaman ve çağ geriye doğru işlemez..

sanırım moda ve populer kültür kavramları ile karşılaştırıyorsun bu nedenle de anlaşamıyoruz

Link to post
Sitelerde Paylaş
anlatamadığım nokta şu sanırım :

Şu an bu tanımlar yapıldığında akla gelen resim Sn Jadı'nın astığı ve modern yaftasını yapıştırdığı resimlerdir.

Peki bu tanımlar sabit kalırda yaftalanan resimler yarın siyasi görüş ve karar organları tam tersi bir zihniyetin eline geçipte değişirse sizin durumunuz ne olacak?

demişsin yukarda koyu renkle yazdığın şeyler yönetime göre değişmez, zamana ve çağa uygun olmak , zamana ve çağa uygun olmaktır zaman ve çağ geriye doğru işlemez..

sanırım moda ve populer kültür kavramları ile karşılaştırıyorsun bu nedenle de anlaşamıyoruz

iran devrimi benim ne demek istediğimi çok kolaylıkla anlatır.

çok değil humeyniden önce iran çok modern-sizin deyişinizle- bir ülkeydi.

şimdi ise yine sizin tanımınıza göre antimodern.

Fakat bunu bir iranlıya sorun...Siz modern misiniz? diye sorun...

Hayır gericiyizder mi? tabiki moderniz der.

Çok iranlı tanıdım. Çünkü iranlılar Mersin'e çok gelir gider. Taksim international otelinde konaklarlar.

Muhabbetim çoktur onlarla.

Onlar kadar modern bulamazsınız. Onlara göre siz gericisiniz. Çünkü devrimden önce ki kıyafetler açıktı ve geride kaldı.

şimdi ise hepsi kapalı ve modern olduklarını söylüyorlar.

aynı durum Türkiyenin başına gelirse siz Gerici diye tabir edileceksiniz...

Söylemek istediğim bu

Link to post
Sitelerde Paylaş

Öncelikle, çağdaşlık/ilericilik, irtica/gericilik kavramlarından birisinin özel ve dar ve diğeri de geniş ve tümel iki anlam sahası olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Dar anlamda "geri" tüm dünyada din, tarih ve gelenek ile alakalı herşeydir. Fakat genel anlamda "geri" tarihsel kronolojide "geçmiş" olan herşeyi ifade eder.

Birincisini kenara bırakalım, genel algılanış/kakalanış biçimiyle "irtica" ve "ileri-geri" kavramlarına yüklenen derinliksiz içeriği analiz edelim.

A. Tarihsel akış çizgisinde herbir nokta bir öncekinden ileri bir sonrakinden geridir

B. Genel algıya göre geçmiş olan, "geri" olduğu için aynı zamanda "kötü"', şimdiki/çağdaş olansa "iyi" addedilir.

C. Çağdışılıktan kasıt, en genel algılanış biçimiyle, "geçmiş zaman" iken, özel algılanış biçimiyle "dinlerin hakim olduğu" dönemlerdir.

D. Çağdaşlıktan kast, en genel anlamıyla, "şimdiki zaman" iken, özel anlamıyla "bilim ve akıl" dönemidir.

E. "Kötü" olan ortadan kaldırılmalıdır.

Çağdaşlığın çağdaş sayılmayan dönemlere göre "nesnel üstünlüğü olduğu" nasıl gösterilebilir? Çıktıkları yer ve dönemde toplumsal devrimler yapan, yerleşik düzene (örfe) ve algılara şiddetli reaksiyonlar gösteren, günümüzce çağdışı addedilen dinler zaman sıkalasında nereye konacaktır? Yani teknik anlamda bir din, çıktığı dönemde (geçmişte) bugünkü algılanış biçimiyle "ilerici" bir merhaleden geçmiştir. Şu halde günümüzde "çağdaşlık" diye içi doldurulan kavramın kendisi esasen "geri/çağdışı" bir kavram olmaktadır.

Çağdışılığı istemenin geçmişe dönmek istemek olduğu ortada, peki bu kötü bir seçim midir? Geçmişe iki türlü bakmak mümkün: ya ders alınır ya da geçmiş olduğu gibi taklit edilir. Geçmişi (çağdışılığı) olduğu gibi yaşamak kişisel heva bakımından anormal karşılanmayabilir, fakat bunu toplumsal bazda istemek ve hayata geçirmek gerçek anlamda irticadır/çağdışılıktır. Teknik olarak da hiçbir toplum geçmişe rücu etmez, edemez. Geçmişten ders almak ve geçmişe "analiz" gözüyle bakmak irtica/çağdışılık değildir.

60 yıl öncesine kadar dünyada şapka giyilirdi, şimdi giyilmiyor. Şapka giymemeyi tercih eden bir şarkıcının geride yaşamış şapka giyen filozoftan daha tercih edilebilir olduğunu söyleyemeyiz.

Demem o ki özelde Türkiye'de çağdaşlık diye kakalanan şey subjektif bir aldatmacadır, gerçeklikte karşılığı yoktur ve ciddiye alınacak bir şey değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eklemek istediğim ikinci husus, bu kadınlar böyle yaşayıp giderlerken bir anda feleğin cilvesiyle zengin olduklarında yada üst makamlara geldiklerinde son derece korkunç görüntüler ortaya çıkıyor. Keşke olmasa ama oluyor

Ah Jadı ah, sorma !

Sırf başlık sahibine inat ''Bir taraftan işkembe çorbası bir taraftan da sekt içmenin neresi çağdışılıktır'' , ''viskinin yanında pastırma veya çemen ekmek yiyenlere görgüsüz demeye kimin ne hakkı var'' , ''ihale kaptım, zengin oldum ama, ben kahvaltımı hala daha mantı ve bulgurbulamacı yiyerek yapıyorum arkadaş, kime ne ya alla alla'' sorularıyla oldukça hayat-ı öneme haiz konuları irdeleyen üç başlık da ben açacağım ama, siteye ayıp olacak !

Link to post
Sitelerde Paylaş
Öncelikle, çağdaşlık/ilericilik, irtica/gericilik kavramlarından birisinin özel ve dar ve diğeri de geniş ve tümel iki anlam sahası olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Dar anlamda "geri" tüm dünyada din, tarih ve gelenek ile alakalı herşeydir. Fakat genel anlamda "geri" tarihsel kronolojide "geçmiş" olan herşeyi ifade eder.

Birincisini kenara bırakalım, genel algılanış/kakalanış biçimiyle "irtica" ve "ileri-geri" kavramlarına yüklenen derinliksiz içeriği analiz edelim.

A. Tarihsel akış çizgisinde herbir nokta bir öncekinden ileri bir sonrakinden geridir

B. Genel algıya göre geçmiş olan, "geri" olduğu için aynı zamanda "kötü"', şimdiki/çağdaş olansa "iyi" addedilir.

C. Çağdışılıktan kasıt, en genel algılanış biçimiyle, "geçmiş zaman" iken, özel algılanış biçimiyle "dinlerin hakim olduğu" dönemlerdir.

D. Çağdaşlıktan kast, en genel anlamıyla, "şimdiki zaman" iken, özel anlamıyla "bilim ve akıl" dönemidir.

E. "Kötü" olan ortadan kaldırılmalıdır.

Çağdaşlığın çağdaş sayılmayan dönemlere göre "nesnel üstünlüğü olduğu" nasıl gösterilebilir? Çıktıkları yer ve dönemde toplumsal devrimler yapan, yerleşik düzene (örfe) ve algılara şiddetli reaksiyonlar gösteren, günümüzce çağdışı addedilen dinler zaman sıkalasında nereye konacaktır? Yani teknik anlamda bir din, çıktığı dönemde (geçmişte) bugünkü algılanış biçimiyle "ilerici" bir merhaleden geçmiştir. Şu halde günümüzde "çağdaşlık" diye içi doldurulan kavramın kendisi esasen "geri/çağdışı" bir kavram olmaktadır.

Çağdışılığı istemenin geçmişe dönmek istemek olduğu ortada, peki bu kötü bir seçim midir? Geçmişe iki türlü bakmak mümkün: ya ders alınır ya da geçmiş olduğu gibi taklit edilir. Geçmişi (çağdışılığı) olduğu gibi yaşamak kişisel heva bakımından anormal karşılanmayabilir, fakat bunu toplumsal bazda istemek ve hayata geçirmek gerçek anlamda irticadır/çağdışılıktır. Teknik olarak da hiçbir toplum geçmişe rücu etmez, edemez. Geçmişten ders almak ve geçmişe "analiz" gözüyle bakmak irtica/çağdışılık değildir.

60 yıl öncesine kadar dünyada şapka giyilirdi, şimdi giyilmiyor. Şapka giymemeyi tercih eden bir şarkıcının geride yaşamış şapka giyen filozoftan daha tercih edilebilir olduğunu söyleyemeyiz.

Demem o ki özelde Türkiye'de çağdaşlık diye kakalanan şey subjektif bir aldatmacadır, gerçeklikte karşılığı yoktur ve ciddiye alınacak bir şey değildir.

Bir de şöyle deneyelim;

Bir önceki sayfada çağdaşlık ve modernliğin anlamları verilmiş. Çağa ayak uydurana çağdaş, modaya uyana da modern diyoruz. Çağı ve modayı iktidar güçler belirler.

Dünyada büyük ülkeler, ülke de büyük güçler.

Şimdi Türkiye'ye bir bakalım, iktidar belli, güçlü olan belli, moda belli dolayısı ile modern de belli. Reklamlar bile değişti, türban reklamları izliyoruz, vitrinleri çeşit çeşit türbanlar, yazın haşemalar ve kapalı kıyafetler süslüyor. Türban takmak moda haline geldi. Eğer durum dünya için de aynı hale gelir islam gücü tüm dünyada kazanırsa islam ve onun gerekleri çağdaşlık ve modernlik sayılacak. Tabii dünyada gücü ele geçirmemiş olması Türkiye'de modernlik ve çağdaşlık olmasına engel değil.

Yani ki, türban takmak modernlik, türbanlılar modern, onların karşıtları da anti-modern oluyor.

Ayrıca sizin modernlik ve çağdaşlık saydığınız şey bundan bikaç sene sonra değişecek ve gericilik olacak. Yarın gericilik olacak şey için bu kadar da çene yormaya savaşçısı olmaya gerek yok diye düşünüyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eşitlik, eşit görme = adalet.

Her insan eşittir = adalet, adil olmak.

Kimseyi küçümsememek, herkesi eşit görmek = adalet.

Dili, ırkı, dini, kültürü, mesleği, yaşı, tahsil derecesi ne olursa olsun herkesi eşit görmek=adil olmak.

Hiç insan ayırd etmeden herkesi eşit görmek=adalet, adil olmak.

Bu, kimin işine gelir biliyor musunuz? Tembelin, arsızın, görgüsüzün, kültürsüzün.

Bir de adaletin ne olduğunu anlayamadan, herkese eşit adalet dağıtmaya çalışan entellerin işine gelir.

Yok, öyle bir şey, yok öyle bir adalet.

Hiçbir şeyi gözetmeden, herkese eşit adalet dağıtmak demek, adaletsizlik demektir. Hatta adaletsizliğin en büyüğü demektir.

Ne o şimdi? Köylüyü küçümsememek lazımmış. Köylü küçükse ben ne yapacağım? Onu büyük mü göreceğim adil olmak için?

Kendimi mi kandıracağım, başkasını mı kandıracağım, vicdanlı gözükmek için?

Bunu yapmak bir kere, vicdan değil, vicdansızlıktır.

Niye biliyor musunuz? Çünkü öbür insan öbür tarafta, adam olacağım, hanım efendi, bey efendi olacağım, asaletim yüzümden okunacak diye çalışıp çabalarken, derneklere, vakıflara, üye olup aktif hayatta insanlık için çırpınırken, işimde yükseleceğim diye didinirken, o köylü orada "nasıl olsa beni küçük görene burnu büyük deyip utandırım" diyerek, beyninin yüzde birini yormadan yan gelip yatması insan olabilmenin erdemi değildir, küçüklüktür.

Ve bu küçüklük onun kendi seçimidir.

Bedenen çalışmaya da beyinle çalışmanın hakkı verilmez, eşek de bedenen çalışıyor. Daha Önemli olan bedenden değil, beyinden akan terdir.

Yok efendim eğitilmiyormuş da, ondan o öyleymiş. Sor bakalım o köylüye "ben eğitilmiyorum, ondan böyle magandayım" diyecek mi? Ona sorsan seni beni beğenmez, onun kültüründen iyi kültür yoktur.

Cehaletini sorgulasan, bu sefer de yaşı küçükse "daha sıra bana gelmedi" der, büyükse "bizden geçti artık" der, "bizim zamanımızda gıy gıy da gıy gıy" keman çalar.

Ben niye köylüyü eğitmek zorunda kalıyorum da köylü çok çalışıp beni geçip beni eğitmiyor?

Orası köy diye mi? Okul mu yok? Nasıl oluyor da pekiyi, üniversite mezunlarının %90'ı köylü oluyor? Demek ki okunmak isterse okunabiliyor. Avrupanın köylüsü neden tatile çıkarken elinde bir torba kitapla geliyor?

Madem ki herkes eşitse, bir kapçaççı ile, bir doktor da eşit o halde. Kapkaççıyı hor görmeyin, o kapkaçı cahiliğinden yapıyor.

Tinerci ile, Türkan Saylan aynı kategoridedir, bunlara aynı saygıyı gösterelim. Hatta tinerciye daha fazla saygı duyalım çünkü o cahil ve onun cahilliğinin sorumulusu bire bir biziz, onun hiç suçu yok.

Bu ne biçim millet oldu çıktı yahu? Kimse kimsenin elindeki yaralı parmağa bile işemez, sokakta herif karısını 50 yerinden saatlerce bıçaklar, orada 50 kişi seyreder, yandaki komşunun karısına tecavüz ederler, kadın imdat diye bağırır komuşusu, utanmadan "duydum ama korkumdan donup kaldım" der, kimse kimsenin elinden tutmaz, sonra da sıra köylüye, varoşa, magagandaya gelince, yok benim babaannem de böyle giyiniyordu, Anadolu kadını böyledir, aşağılamayın der. Güya onun cehaletini kapatıp, ona yardım eder.

Senin babaannen öyle giyiniyordu diye, o köylü cahil olmaktan kurtuldu mu? Benim babaannem yaşasaydı, 100 yaşını geçmiş olacaktı ama öyle giyinmiyordu, haydi bakalım şimdi ne olacak?

Benim amcam, gitti bir köylü kadına aşık oldu. Hem de öyle bir köylü, öyle bir cahildi ki, görseniz şaşarsınız, okuma yazma bile bilmiyordu.

Evleneceğim diye tutturdu. Ben o sıralar çocuktum. Bütün aile karşı çıktı, babam da dahil olmak üzere.

Babaannem "o kızı alırsan seni evlatlıktan reddederim" dedi. Kimseyi dinlemedi evlendi.

Bu yengem, 1 yıl içinde su gibi okuma yazma öğrendi. Başındaki yazmayı hırsla yırta yırta çıkarıp attı. Öyle bir çıldırdı ki, kendi annesinin başındaki başörtüsüne bile saldırmaya başladı.

Köylü kıyafetlerinin de hepsini yaktı, yeni kıyafetler aldı.

Fakat aldığı kıyafatlere de gülüyordu bizimkiler, çünkü hakikatten komik oluyordu, şehirli olacağım diye.

Sonra, birkaç yıl içinde, kıyafetleri de düzeldi. Makyaj da yapmayı iyice öğrendi.

Fakat, her ne hikmetse, ne kadar en güzel kıyafetler giyse de, ne kadar en kibar makyajı yapsa da, köylülüğü yine de yüzünden okunuyordu. Bu hakikatten böyledir, 100 tane insana aynı kıyafetleri giydir, hepsine aynı makyajı yap veya hiç birine yapma, aralarından köylü olanları çok az yanılma payı ile, seçebilirsin. Hiç konuşmasalar bile yüzlerinden okursun.

Sonra aradan 10 yıl kadar daha geçti. Bu yengem, dışardan okul filan bitirmeye başladı. Evin içini kitap doldurmaya başladı ve bunların hepsini de çok sıkı okurdu. Vakıflara, derneklere filan üye olmaya başladı.

Ve bu 10 yıl içinde yüzü de değişti. Artık kimse onun ne konuşmasından, ne kıyafetinden ne de yüzünden köylü olduğunun anlayamıyordu.

Görseniz, tam bir sosyete hanımefendisi olmuştu, herşeyiyle, kültürüyle, bilgisiyle, aklıyla, saygınlığıyla, dominatlığıyla.

Bir de güzelleşti ki sormayın gitsin, mankenlekere taş çıkaracak kadar güzelleşti.

Şu anda yaşı biraz ilerledi tabi ki ama görseniz hala İngiltere kraliçesi sanarsınız. Öyle asalet dolu.

Bu yengem, nasıl bir köyden gelmişti bilmiyorum ama mağara gibi bir evden geldiğine eminim, çünkü Türk olduğu halde Türkçeyi bile hakikatten çok zor konuşuyordu.

Demek ki, istenince herşey yapılabiliyormıuş. Yeter ki, "dedemin kültürü en güzel kültürdür" deyip yan gelip yatma.

Yok efendim, Anadolu kadınıymış, akan sular dururmuş.

Değişecek arkadaşım değişecek.

200 yıl önceki, Amerikan kadınıyla şimdiki Amerikan kadını aynı mı? Değişmiş.

200 yıl önceki, Alman kadınıyla şimdiki Alman kadını aynı mı? Değişmiş.

Anadolu kadını da değişecek, yok öyle 1000 yıl aynı kalıp, ondan sonra da diğer kadınlarla eşit olmak.

Kıyafetten dolayı insan küçümsenmezmiş, bal gibi de küçümsenir. Fakir olur alamaz o ayrı. Ama bunun fakirlikle alakası yok, cahillikle alakası var.

Yok efendim, sadece kıyafet insanın kalitesini belirlermiymiş? Onun sadece kıyafeti mi farklı. Git kokla bakalım bir şehir hanımefendisini, bir de öbürünü kokla bakalım ne kokuyorlar?

Kokusu bile farklı, yüzü bile farklı, yüz ifadesi bile farklı, bakışları farklı, beyin farklı beyin. O kıyafet sadece o farklılığın göstergesi.

Köyde öyle giyinebilir mi? Köyde de giyinemez. Giyinir, ben de onu küçük görürüm. Çünkü köyde dahi olsa, hala 1000 yıl önceki gibi giyiniyorsa, o hala küçük demektir.

Küçüğü büyük ile eşit görmek, büyüğe karşı yapılan bir vicdansızlıktır, onun emeğinin, çabasının değerini sıfıra indirmektir.

1 hak edene 1, 100 hak edene 100 verilir. Hepsine 5 verirsen, 100 misli beyin yorana 95 puanlık vicdansızlık yaparsın.

Sezarın hakkını sezara vereceksin ama ne kadar hak ediyorsa, hepsini vereceksin, aynı hakkı da eşitlik yapacağım bahanesiyle, cahil banaannenin cahil torunlarına vermeyeceksin. Verirsen, Sezardan çalıp vermiş olursun çünkü.

20'li yaşlarımdayken, 4 yıl Ermeni bir kızla çıkmıştım. Kızın 80 yaşında bir babaannesi vardı. Koca bir yatak odası vardı ama kitaplardan içeriye girebilmek için çaba sarfetmek gerekiyordu. Yaşlılıktan gözü de iyi görmüyordu ama kitapları mercek ile okuyordu. Dahası o yaştaki kadının bir eski daktilosu vardı ve o daktilo ile, o okuduğu kitapların yazarlarıyla 10 parmak yazışırdı. 5 dakikada bir sayfa yazı yazardı. Üstelik yazar Alman ise Almanca, Fransız ise Fransızca, Ermeni ise(Latin alhabe ile) Ermenice yazardı. Ve bu kadın evinde piyano çalar, o yaşta besteler yapardı. Bir keresinde evlerinde kadının 60 yaşlarındayken çekilmiş bir resmini gördüm, hayretler içinde kaldım. Kadın resimde su kayağı yapıyordu, hem de mono kayak ile sert slalom yapıyordu. Ben ne yapayım şimdi? Bu kadın ile benim babaannem aynı mı diyeyim? Bırak benim babaannemi, benim annem bile o kadının tırnağı olamaz. Benim annem Türkçeden başka tek dil bilmez, ona ne öğretsen benden geçti der, halbuki daha 70 yaşında ve en az 30 yıldır benden geçti diyor. Bu yaştan sonra filan diyor.

Takmayacaksın türban filan. Baş örtüsü de takmayacaksın. Tarlaya mı gidiyorsun? Başını her gün yıkayacaksın. İlla kapatacak mısın? Güzel bir şapka tak.

Şalvar mı? Giymeyeceksin. Gerekirse gidip bir işçi tulumu alıp giyeceksin, o medeniyetsizlik abidesi şalvarı giymeyeceksin.

Giyersen, ban de sana hak ettiğin göz ile bakarım.

Aksi halde kendini hanım efendi gibi yetiştirene haksızlık yapmış olurum.

Cadı enayi mi? IfeelGood enayi mi? kafa yoruyorlar, didiniyorlar. Niye onları seninle eşit görüp onlara vicdansızlık yapacakmışım? Üstelik 10 yılda bile yapan yapabiliyor iken? Yok öyle kendinden kaliteli insanla bedava eşitlik.

Neymiş Anadolu kadınıymış. Kutsal sanki. Yüzyıllardır öyle giyinilirmiş. Marifet sanki. Özveri sanki.

Bayılıyor bu millet mazlumculuk oynamaya. Bütün mazlumlar, birinci sınıf oldu, memleketi götürüyorlar mazlumcular sayesinde.

Bedavadan geçinmenin yolu oldu bu; ya mazlum yada mazlumcu olacaksın.

Saygılar, sevgiler.

tarihinde Notamatik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte böyleee,

Bir yerde insanların giyimleri,aynı zamanda kafa yapılarınıda gösterir.

Kendini dini , kültürel kuralların içine hapseden insanın ve toplumların çağdaş olabilmesi mümkün deyildir.

İnsan nasıl giyerse giysin ,şöyle bir aynanın karşısına çıkıpda bakmalı kendine.

Şalvar kıç tarafı koca bir dolu çuval dersın, ayak bileyinde dapdaracık.

Birkere görüntüsü çirkin.

Başta 5 metre uzunluğunda beyaz bir sarık

kadınlarsa çarlı,çarın yüze gelen yeri hapishane penceresi.

Dersin demir parmaklıklı pencere.

Bunu kendine yakıştırabilen toplumların pekte USLU olmadığı meydandadır.

Afganistan

Pakistan

bengaldeş

Sudan

Arap ülkeleri ve bizdede bir çoğumuz.

Daha kendine neyin ,nasıl yakışacağını bilemeyen toplumlar,insanlar nasıl çağdaş olabilirki.

Giyim ve düşünceler toplumların çağdaş ölçüm aletleridir.

Eyer bir toplum2000- 1500 yıl önceki toplulukların belirlediyi yasalarla bugün hala yaşıyorsa ve yaşamak istiyorsa bu insanlara çağdaş deyil ancak DAĞTAŞ toplumu denir.

Hem seni komik durumda gösteren giysiler giyeceksin,asırlar öncesi iptidai yasalarla yaşamak isteyeceksin başkalarınıda zorlıyacaksın.

Bizde sana ÇAĞDAŞ insan deyeceyiz.

Nede kolaymış bu çağdaşlık.

O zaman dünya insanlarının hepsi çağdaş.

Bir anlamda öyle:Hepimiz aynı çağda yaşıyoruz.

Fakat,birileri hala kendini çok komik gösteren giysiler giyerken,2000-1500 yıl önce kurallarla yaşayan veya yaşamak isteyene nasıl çağdaş denilirki.

Zatan bu kafadaki toplumlar ÜRETEN OLAMAMIŞ yalnız TÜKETEN olmuşlardır.

Bir toplum

Otomobiş üretiyormu

Tırektor

Radyo

Televizyon

Uçak

İlaç

Roket

Motorsiklet üretiyormu?

Rontgen cihazını bulmuşmu

Elektriyi

Robotları

Nükleer enerjiyi ve buna benzer insanlıgın tüm ihtiyaclarını karşılayacak araç ve gereci bulan toplumlar Çağdaş bunlarla yakın ve uzak bir bağlantısı olmayanlarda DAĞTAŞ toplumlardır.

tolonbeg

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte böyleee,

Sayın Nsinner,gerici hokumatta olsada gericidir,olmasada.

Hokumat olması onu gericilikten kurtarmaz.

Anlayacağın,gericilik gericinin yakasını bırakmaz.

Çünküm,gericilik onun düşündüyü sistemdir.

Gericiden ilerici olmaz.

İlerici olmak için o sıyasi birlikten ayrılıp ilerici düşünceleri kelleye doldurmah gerekmektedir.

Tolonbeg

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...