Jump to content

kuranı rezil eden matematiksel hata nihayet yanıtlandı..


Recommended Posts

Şimdi, araştırmacı21 yazdı:

 

------------------------------------------------------------------------------------------

 

YARATICININ VARLIĞINI GÖSTEREN/KANITLAYAN EVRENDEKİ TASARIM VE BAZI HASSAS DENGELER !

 

GALAKSİ-GÜNEŞ-DÜNYA-AY SİSTEMİNDEKİ BAZI HASSAS AYARLARIN LİSTESİ [161]

 

 

Siz hiç bitmez misiniz? Neden her gelen bir kere olsun şu forumu araştırıp acaba benim zırvaladıklarımı daha önce başkası söylemişmi cevap almış mı diye bakmaz. 

 

Evrende hassas ayar ve dengelerin olduğunu nerenden çıkarıyorsun. Referansın nedir? Mesela daha düzensiz bir evren ya da farklı ayarlanmış bir evrene şahit mi oldun da bu evrenin hassas bir ayar olduğunu çıkarıyorsun. Bilimden anlamadan atıp tutmak kolay tabi. 

 

Bak tane tane oku ve iyi anla.

 

Bu evrende yaşıyor olmanızı evrenin hassas bir ayarda ve dengede olduğuna bağlıyorsunuz. Bu yaklaşım doğru değildir. O hassas dediğiniz sabitlerden birini değiştirip ahanda bak yaşam olmuyor demek değildir. Eğer o sabiti değiştiriyorsan tüm sabitleri değiştirmen gerekir. 

 

Yani senin anlayacağın şekilde basitleştirelim sen bu dünyada yaşayasın diye evrenin ayarları hassas dengeler üzerine kurulmadı. Bir şekilde bu dengeler oluştuğu için yaşam başladı. Ki bu da öyle yüz, ikiyüz yılda değil 13.7 milyar yılda gerçekleşti. O ayarlar farklı şekilde oluşsaydı belkide farklı bir gezegende hayat sürebilirdik. Ten rengimiz gözlerimiz ayaklarımız vs çok daha farklı olabilirdi. Bugün kanıtlanmamış olabilir ama milyarlarca gezegenin içerisinde çok farklı canlılar olabilir. Ordaki atmosfere  bitkiye göre farklılık gösterebilirler.Belkide oksijene bile ihtiyaç duymuyorlardır. Yaşamları çok farklı bir elemente bağlıdır bilemeyiz.

 

Unutmaman gereken cümleyi tekrar söylüyorum " Bu evren sen yaşayasın diye ayarlanmadı. Bir şekilde bugünkü halini aldığı için sen ortaya çıktın"  

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 755
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

On 21.12.2017 at 19:51, Sundance yazdı:

 

Size daha önceki mesajınızda sormuştum ama cevap vermediniz.

 

 

Bilimden zerre anlamıyorsunuz.

 

Vermiş olduğunuz örneklerin elle tutulur hiç bir yanı yok.

 

Örnekten çok komedi olmuş.

 

İlk üçüne yanıt versem yeterli vehametin boyutunu göstermek için.

 

1- Evrende galaksimiz dışında 2 milyara yakın galaksi var. Bunlara hesaba katamadığımız kadar çok olan mini galaksiler dahil değil. Bu galaksilerin içinde galaksimizden defalarca büyük devasa galaksilerde var. "Gaz akması" ve "galaktik püskürme ateşi" saçma sapan terimler.

2- Galaksimizin spiral şekli dışında evrende bir sürü değişik şekilli galaksi var. Bunlarda yaşam olup olmadığı konusunda bilgi sahibi değiliz. Yakın uzayda dünya benzeri gezegenler keşfetmeye başladığımızdan yola çıkarak yaşam olması muhtemel olduğu konusunda şahsi fikrimi belirtebilirim. Ama yıldız oluşumunun durması? İşte bu zırva!

3- Galaksimiz kendisinden daha zengin ve daha büyük bir galaksiye yakın zaten. Andromeda galaksisine. Ve çok sonra bu iki galaksi birbiri ile çarpışacak. Daha kendi galaksimizden haberiniz yok.

 

 

Sevgili arkadaşım,öncelikle sorunuzun yanıtını geç verdiğimden dolayı özür dilerim.

 

Şimdi sorunuza gelelim.

 

Karısı ve 1 kızı var.

1-eğer bir tek kadın ise o zaman ona malın yarısı vardır.

2-Şâyet çocuklarınız varsa o zaman bıraktığınız mirasın sekizde biri hanımlarınızındır.

(diyorsunuz)

 

Cevap,

‘’ -eğer bir tek kadın ise o zaman ona malın yarısı vardır…’’şeklindeki mealiniz eksiktir. Çünkü NİSA-11.ayete aynen şöyle deniliyor.

 

وَإِن كَانَتْ وَاحِدَةً فَلَهَا النِّصْفُ وَلأَبَوَيْهِ لِكُلِّ وَاحِدٍ مِّنْهُمَا السُّدُسُ مِمَّا تَرَكَ إِن كَانَ لَهُ وَلَدٌ

 

‘’…Ve in kanet vahıdeten felehan nısfu veli ebeveyhi li külli vahidin minhumas sudusu mimma tereke inkane lehu veledun…’’

 

Mealen,

‘’…Eğer evlat bir tek kadın (kız çocuk) ise,ölenin bırakmış olduğu terekenin yarısı ona vardır, anne ve babadan her biri için ise 1/6 vardır,eğer onun evladı varsa…’’ deniliyor.

 

Yani terekenin YARISI NE ZAMAN KIZA VERİLİR ? EĞER ANNE VE BABA DA VARSA !!

 

Bu nedenle eğer ANNE VE BABA YOKSA,EŞ 1/8 OLAN PAYINI ALDIKTAN SONRA; KIZ TEREKENİN YARISINI DEĞİL BELKİ GERİ KALANIN TÜMÜNÜ ALIR.ÇÜNKÜ ASİL MAL SAHİBİ ÖLENİN EVLADI OLAN KIZDIR.

 

Yine tekrar ediyorum,

 

Hanım terekenin 1/8’i aldıktan sonra,geri kalanın tümü zaten mal sahibi olan KIZINDIR.

 

Çünkü EBEVEYN VARSA,KIZ YARISINI ALIYOR,YOKSA TAMAMINI ALIYOR !!!

 

Siz ise,kızın,ölenin anne ve babası olduğu halde aldığı terekenin yarısını,anne ve baba yok iken de yine veriyorsunuz.İşte bu yanlıştır.

Çünkü-11.ayeti gözden geçirirseniz göreceksiniz ki,kızın terekeden aldığı yarısı ebeveyn olduğu zamandır, yalnız eşle birlikte olduğu zaman değildir. Bu nedenle KIZ ile birlikte sadece eş varsa,o zaman eş payını (1/8) aldıktan sonra bütün tereke KIZINDIR.

Umarım konu anlaşılmıştır.

---------------------

Bilimden zerre anlamıyorsunuz,

Vermiş olduğunuz örneklerin elle tutulur hiç bir yanı yok. (diyorsunuz)

 

Benim verdiğim bu örnekler bilimseldir,ama anlamak istemiyorsanız o başka!!!

Ayrıca buradaki sorularım ve verdiğim yanıtlar hem size,hem bir akil_insan’a,hem de Dr.AldRe’ rumuzlu arkadaşlaradır.

 

Sayın Dr.AldRe,

Yani senin anlayacağın şekilde basitleştirelim sen bu dünyada yaşayasın diye evrenin ayarları hassas dengeler üzerine kurulmadı. Bir şekilde bu dengeler oluştuğu için yaşam başladı. Ki bu da öyle yüz, ikiyüz yılda değil 13.7 milyar yılda gerçekleşti. (sizden alıntı)

 

 ‘’…. bir şekilde dengeler böyle oluştuğu için yaşam başladı’’ diyorsunuz.

 

Size birkaç soru,

 

1-Niye bir şekilde dengeler böyle oluştu?

2- Niye dengeler yaşam için uygundur?

3- Bunun tersi de olamaz mıydı? Yani dengeler yaşamı oluşturmayacak veya yok edecek durumda da olamaz mıydı?

4- Niye evren var oldu?

5-Evrenin var olmaması da muhtemel veya mümkün değil midi?

6-13.7 milyar yıl önce bugünkü evren (yani galaksiler,gökadaları,yıldızlar,güneş sistemi,gezegenler, dünyamız vs. hiçbiri) yok iken neden var olup bugünkü duruma gelmiştir?

7- 13.7 milyar yıl önce evrenin ilk maddesini bugünkü duruma gelecek şekilde var eden güç nedir?  İlk madde neden aynı konumunu koruyamadı ve bugünkü duruma geldi?

8-Maddenin bir özelliği de eylemsizlik değil midir? Yani madde duruyor ise,bir dış etmen onu etkilemiyorsa o hep öyle kalacaktır,şayet hareket ediyorsa,bir dış etmen/kuvvet onu etkilemiyorsa, yine hep hareket edecektir,yani bulunduğu konumda kalacaktır.

9- Paki ilk madde neden eski konumunu koruyamayarak bugünkü duruma gelmiştir?

10-Son olarak evren olmayabilirdi, veya yaşam için bu dengeler oluşmayabilirdi.Peki neden var odu?.

11- Bütün bunlar kendi kendine mi oldu? Bunlar kör tesadüflerle mi oldu?

12- Bütün bunları kör tesadüflere bağlamak ilmen, aklen ve mantıken mümkün mü?

13-Bütün bunları kör tesadüflere bağlamak mı ilme,akle ve mantığa uygundur, yoksa bunları madde üstü,üstün bir zeka,bir akıl,bir bilinç,bir kuvvet ve irade sahibi YARATICI bir kudrete mi???  

 

Özetle,ateistlerin durumu şu örnekteki adamın durumuna benziyor...                                                   

Bir adam dev bir tesisi,fabrikayı geziyor.Bu fabrikanın işleyen çarklarını görünce bakınız bu çarklar nasıl kendi kendine çalışıyor.? diyor. Halbuki bu adam söz konusu bu mükemmel fabrikayı bu sistemde kuran teknik mühendisleri ile fabrikanın düğmesini basıp çalıştıran elemanları görmezden geliyor, yani her şeyi fabrikanın işleyen çarkına bağlıyor, böylece çarkları işleyecek durumda bu fabrikayı kuran ve  dizayn eden teknik elamanları yok sayıyor.!!!

 

İşte ateistler de bunun gibi çarkları işleyen kainat gibi dev bir tesisin (tabir caiz ise) teknik mühendisi olan madde üstü,üstün bir akıl,zeka,bilinç, kuvvet ve irade sahibi bir yaratıcı kudreti görmezden geliyorlar.!!!

Herkese saygılar...

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, araştırmacı21 yazdı:

 

 

Yani terekenin YARISI NE ZAMAN KIZA VERİLİR ? EĞER ANNE VE BABA DA VARSA !!

 

Bu nedenle eğer ANNE VE BABA YOKSA,EŞ 1/8 OLAN PAYINI ALDIKTAN SONRA; KIZ TEREKENİN YARISINI DEĞİL BELKİ GERİ KALANIN TÜMÜNÜ ALIR.ÇÜNKÜ ASİL MAL SAHİBİ ÖLENİN EVLADI OLAN KIZDIR.

 

Yine tekrar ediyorum,

 

Hanım terekenin 1/8’i aldıktan sonra,geri kalanın tümü zaten mal sahibi olan KIZINDIR.

 

Çünkü EBEVEYN VARSA,KIZ YARISINI ALIYOR,YOKSA TAMAMINI ALIYOR !!!

 

 

burası kuranın neresinde yazıyor?

 

görünen o ki, siz de bir başka kuran yazmaktasınız. tanrı sandığınız arabın beceremediği hesabı düzelttiğiniz yeni bir kuran.

 

arabın masal kitabına göre, sizin dediğinizin tam tersi olarak: tek bir kız varsa, mirasın yarısı onundur demektedir. islamda kadının hakkı hep yarımdır.  çünkü, aynı şekilde : Eğer çocuğu yok da ana-babası ona vâris olmuş ise, anasına üçte bir (düşer)

 

ölene ana baba mirasçı ise ve anaya 1/3 düşüyorsa, 2/3 nereye gidiyor sizce? 

 

islamda kadının hakkı, erkeğin yarısıdır. ortada erkek yoksa bile, yine yarımdır.

 

yukardaki senaryoyu ele alalım.

 

erkek baba ölüyor ve kız mirasçı kalıyor. kız mirasın tamamını alırsa, demek ki erkek baba ile kızının hakkı eşittir. oysa ki, kız erkeğin yarısı hakka sahiptir. bu yüzden tek kız varsa, kalan mirasın yarısını alabilir.

 

http://kuranmeali.tv/4/11

 

içlerinde erken dönem arapça uzmanları olan, bir kısmı türkiyedeki ilahiyat yapısının kurucusu, islam hukuku konusunda dersler vermiş olanların tam tersi bir çeviri ile geliyor olmanızı bir düşünmenizde yarar var. arabın zırvalarını aklamak için ne kadar uğraştığınızı bir değerlendirmenizde yarar var.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu bir sürü açıklama görünümü verilmiş sayıklamaların Kuranı aklamaya bir yararı yok. Kuran'da değişen durumlara göre oran değiştirmekle hata yapılmıştır. Bunu da açıkladım.

 

Kuran cahil çöl yağmacılarınca düzülmüştür ve hiç bir konuyu açıklayamadığı gibi mirası da açıklamayı becerememiştir. Kuran ile halledilmiş açıklığa kavuşmuş nasıl olduğu/olacağı net belirlenmiş bir mevzu var mıdır?

 

Bir tane bile yoktur! 

Link to post
Sitelerde Paylaş
15 saat önce, bir_akil_insan yazdı:

 

burası kuranın neresinde yazıyor?

 

görünen o ki, siz de bir başka kuran yazmaktasınız. tanrı sandığınız arabın beceremediği hesabı düzelttiğiniz yeni bir kuran.

 

arabın masal kitabına göre, sizin dediğinizin tam tersi olarak: tek bir kız varsa, mirasın yarısı onundur demektedir. islamda kadının hakkı hep yarımdır.  çünkü, aynı şekilde : Eğer çocuğu yok da ana-babası ona vâris olmuş ise, anasına üçte bir (düşer)

 

ölene ana baba mirasçı ise ve anaya 1/3 düşüyorsa, 2/3 nereye gidiyor sizce? 

 

islamda kadının hakkı, erkeğin yarısıdır. ortada erkek yoksa bile, yine yarımdır.

 

yukardaki senaryoyu ele alalım.

 

erkek baba ölüyor ve kız mirasçı kalıyor. kız mirasın tamamını alırsa, demek ki erkek baba ile kızının hakkı eşittir. oysa ki, kız erkeğin yarısı hakka sahiptir. bu yüzden tek kız varsa, kalan mirasın yarısını alabilir.

 

http://kuranmeali.tv/4/11

 

içlerinde erken dönem arapça uzmanları olan, bir kısmı türkiyedeki ilahiyat yapısının kurucusu, islam hukuku konusunda dersler vermiş olanların tam tersi bir çeviri ile geliyor olmanızı bir düşünmenizde yarar var. arabın zırvalarını aklamak için ne kadar uğraştığınızı bir değerlendirmenizde yarar var.

 

 

 

 

İşte Nisa-11.ayete bu durum yazıyor.

 

وَإِن كَانَتْ وَاحِدَةً فَلَهَا النِّصْفُ وَلأَبَوَيْهِ لِكُلِّ وَاحِدٍ مِّنْهُمَا السُّدُسُ مِمَّا تَرَكَ إِن كَانَ لَهُ وَلَدٌ

 

‘’…Ve in kanet vahıdeten felehan nısfu veli ebeveyhi li külli vahidin minhumas sudusu mimma tereke inkane lehu veledun…’’

Mealen,

 

‘’…Eğer evlat bir tek kadın (kız çocuk) ise,ölenin bırakmış olduğu terekenin yarısı ona vardır, anne ve babadan her biri için ise 1/6 vardır,eğer onun evladı varsa…’’ deniliyor.

 

Bakınız ‘’….Ona yarısı vardır…’’ şeklindeki ifade ne ile birlikte zikredilmiş ?  (وَلأَبَوَيْهِ) ’Veli ebeveyh’’ ile zikredilmiştir.Yani anne ve baba da olup her biri 1/6 aldığı  zaman kıza ‘’YARISI VAR…’’ deniliyor..İşte Ayet kıza yarısını verirken (وَلأَبَوَيْهِ) ‘’Veli ebeveyhi’’ ifadesini de kullanıyor. Bu nedenle KIZ İLE

 

BİRLİKTE EBEVEYN (ANNE VE BABA) DE OLURSA,KIZA YARISI VARDIR…’’ 

 

EĞER ‘’EBVEYN YOKSA’’ o zaman elbette durum değişir,çünkü evlat, kız olsun erkkek olsun fark etmez,eş payını aldıktan sonra,başka bir varis de olmadığına göre ölenin bıraktığı  TEREKENİN TÜMÜ  EVLADA KALIR…(çocuk kız olsun,erkek olsun fark etmez) Çünkü başka bir varis yoktur.

İşte dikkat çekmeniz için ilgili yerleri de kırmızı harflarla göstermişim. Ama ister anlamaya çalışın ister çalışmayın kur’an’ın hükmü budur!!!

--------------------

 

Ayrıca diyorsunuz ki,

 

‘’görünen o ki, siz de bir başka kuran yazmaktasınız. tanrı sandığınız arabın beceremediği hesabı düzelttiğiniz yeni bir kuran.’’ (sizden alıntı)

 

Peki yukrıda sahabelerden İBNİ ABBAS, hz.Ali  ve muctehid alimlerden İmam Davud ez Zahiri,İbni Hazm,Muhammed bin Hanefi, Muhammed bin Ali ve Ata gibi alim ve tefsirciler arap değil midiler?

Yine yukarıda konuyla ilgili daha önce kaynak olarak göstermiş olduğum TEFSİRLER de arapça değil midir? İşte o zamanın arapları da becermiştir.

 

--------------------------

 

Yine diyorsunuz ki,

 

ölene ana baba mirasçı ise ve anaya 1/3 düşüyorsa, 2/3 nereye gidiyor sizce? (sizden alıntı)

 

Cevap:

 

NİSA-11: فَإِن لَّمْ يَكُن لَّهُ وَلَدٌ وَوَرِثَهُ أَبَوَاهُ فَلأُمِّهِ الثُّلُثُ

 

‘’ Fe in lem yekün lehu veledün,veverisehu ebevahu feli ümmihis sülüs..’’

 

Yani ‘’ Ölenin hiçbir evladı yoksa ve ona anne ile baba varis olsa, o zaman anneye 1/3 düşer…’’deniliyor.

 

Yani o geri kalan  2/3 babaya kalır. Çünkü baba eşine,yani ölenin annesine de bakmak zorundadır,ama ölenin annesi eşine,yani ölenin babasına bakmak zorunda değildir,işte babanın külfeti,masrafı annenin külfetinden ve masrafından fazla olduğundan dolayı baba bir pay fazla alır. Şayet erkek eşine de bakmak zorunda olmasaydı, o zaman mirasın yarısı anneye,yarısı da babaya düşerdi.Ama durum böyle olmadığından dolayı baba 2/3 alır. Ayrıca bir hukuk sisteminde eğer,eşler ve anneler de tıpkı erkekler gibi evin ve çocuklarının bütün masraflarından kanunen sorumlu tutuluryorsa,o zaman mirastan kadın ve erkek aynı payı alır.Yani bu durum kur’an’a da uygundur. Çünkü kur’an, 2/3’yi erkeğe verince, eşin,çocuklarının ve aile masrafından tümünden erkekleri sorumlu tutuyor.İşte erkeğin omuzuna aile geçimi ve bütün masraflar yüklendiği için onun alacağı pay da fazla olması gerekir,yoksa haksızlığa uğrar. Yani kur’an’ın miras hukukunda da ortaya koyduğu kural adalet ilkesine dayalıdır.

 

BUNUN DETAYINI AŞAĞIYA ALIYORUM!

 

 -Niçin Erkeğe İki, Kadına Bir Hisse?     

 

1.İslâm’da miras,şahısların ihtiyaç ve mesuliyetine göre taksime tabi tutulmuştur. Anne,eş, kız çocuk veya kız kardeşin geçimi, kendisine ait olmayıp; oğul, koca, baba veya erkek kardeşin sorumluluğundadır. Kadın çoğunlukla kendisi dışında başkalarının geçimini sağlamakla da mükellef değildir. Erkek ise bütün durumlarda eşinin, kızının, annesinin veya kız kardeşinin geçimini sağlamakla mükelleftir.Erkek resmen bütün maiyetinden sorumludur. Bu sebepledir ki, “Nimet, mesuliyete göredir.” kaidesine uygun olarak, eşinin, kızlarının, annesinin ve gerektiğinde kız kardeşinin nafakasını sağlamakla mesul olan erkeğe, böyle bir sorumluluğu olmayan kadının payının iki misli pay verilmiştir.

 

2.Kadın kendi mal varlığında istediği gibi tasarruf hakkına sahiptir. Kadın zengin olsa bile, ailenin harcamalarına katılma mecburiyeti yoktur. Bu açıdan değerlendirdiğimizde de, kadın ile erkeğe eşit pay verildiğinde, hisseleri aynı olduğu hâlde, erkek ailenin geçimini sağladığı, kadının ise böyle bir mesuliyeti olmadığı için denge erkek aleyhinde bozulmuş olacaktır ki,bu erkeğe haksızlık edilmesi demektir.

 

3.Kız,evlendiği zaman kendisinin ve çocuklarının nafakasını temin tamamen kocasının vazifesidir. kendisinin hiçbir nafaka sorumluluğu yoktur. Üstelik kadın bir de kocasından mehir alacak ve örfe göre, altın, ev eşyası, para vs. birçok hediyeye de sahip alacaktır. Kadın sahip olduğu malı, nafaka kocaya ait olduğu için harcamayabilir. İsterse onu işleterek artırabilir. Erkek kardeş ise babadan aldığı mirası, evlilik masraflarına, mehre ve ailesinin nafakasına harcamakla bitirecektir. Kaldı ki bekâr kız kardeş, babasından aldığı mirasla geçinemiyorsa, erkek kardeş yine ona yardım etme mecburiyetindedir. Dolayısıyla bu açıdan da meseleyi ele alıp değerlendirdiğimizde erkek çocuğa bir, kıza yarım hisse gerçek adalettir.

İşte bu sebeplerden dolayıdır ki, erkeğe malî mesuliyetlerinin ağırlığına uygun olarak mirastan pay verilmiş, zengin ve fakir olma durumlarında bile, hiçbir malî yükümlülüğü bulunmayan, bununla birlikte kız, eş, ana ve dul kalma durumlarında bile sosyal güvenliği daima güvence altına alınmış kadına da ona göre pay verilmiştir.

 

4-Gerek islamda,gerekse mevcut hukuk sistemlerinde bütün mali yükümlülük ve masraflar tamamen erkeğe yüklenmiştir. Ama böyle bir yükümlülük kadına yüklenmemiştir. Kadın kendisine ait maldan tek bir kuruş harcamak zorunda değildir. Görüldüğü gibi erkeğin parası,maddi varlığı sürekli bölünür.İşte bu nedenlerle erkek ve kız çocuklar arasında mirasta doğal olarak bir farklılık olmuştur. Bu durumda erkeğe daha fazla verilmezse ona haksızlık olur.Çünkü,ailesinin ve bütün çocukların masrafı ona yüklenmiştir, bunu göz önüne almak adaletin gereğidir…!!!

 

Şunu da bilmek gerekir, kur’an gelmeden önce kıza ve kadına miras hakkı tanınmıyor ve terekeden tek bir kuruş onlara verilmiyordu. İşte 1400 sene önce kur’an bu konuda büyük bir devrim yaparak kız ve kadınları da mirasta ortak yaptı. Ayrıca şunu da bilmekte fayda var. İslamdaki miras hukuku ancak, islam hukukunun yürürlükte olduğu yerlerde uygulanır. Şayet mevcut hukuk sistemi aile masrafını her iki tarafa da yüklüyorsa burada durum değişir.Yani mevcut sisteme göre miras paylaşımı olur..!!!

Saygılar.

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 dakika önce, araştırmacı21 yazdı:

 

 

 

İşte Nisa-11.ayete bu durum yazıyor.

 

وَإِن كَانَتْ وَاحِدَةً فَلَهَا النِّصْفُ وَلأَبَوَيْهِ لِكُلِّ وَاحِدٍ مِّنْهُمَا السُّدُسُ مِمَّا تَرَكَ إِن كَانَ لَهُ وَلَدٌ

 

‘’…Ve in kanet vahıdeten felehan nısfu veli ebeveyhi li külli vahidin minhumas sudusu mimma tereke inkane lehu veledun…’’

Mealen,

 

‘’…Eğer evlat bir tek kadın (kız çocuk) ise,ölenin bırakmış olduğu terekenin yarısı ona vardır, anne ve babadan her biri için ise 1/6 vardır,eğer onun evladı varsa…’’ deniliyor.

 

Bakınız ‘’….Ona yarısı vardır…’’ şeklindeki ifade ne ile birlikte zikredilmiş ?  (وَلأَبَوَيْهِ) ’Veli ebeveyh’’ ile zikredilmiştir.Yani anne ve baba da olup her biri 1/6 aldığı  zaman kıza ‘’YARISI VAR…’’ deniliyor..İşte Ayet kıza yarısını verirken (وَلأَبَوَيْهِ) ‘’Veli ebeveyhi’’ ifadesini de kullanıyor. Bu nedenle KIZ İLE

 

BİRLİKTE EBEVEYN (ANNE VE BABA) DE OLURSA,KIZA YARISI VARDIR…’’ 

 

EĞER ‘’EBVEYN YOKSA’’ o zaman elbette durum değişir,çünkü evlat, kız olsun erkkek olsun fark etmez,eş payını aldıktan sonra,başka bir varis de olmadığına göre ölenin bıraktığı  TEREKENİN TÜMÜ  EVLADA KALIR…(çocuk kız olsun,erkek olsun fark etmez) Çünkü başka bir varis yoktur.

İşte dikkat çekmeniz için ilgili yerleri de kırmızı harflarla göstermişim. Ama ister anlamaya çalışın ister çalışmayın kur’an’ın hükmü budur!!!

--------------------

 

Ayrıca diyorsunuz ki,

 

‘’görünen o ki, siz de bir başka kuran yazmaktasınız. tanrı sandığınız arabın beceremediği hesabı düzelttiğiniz yeni bir kuran.’’ (sizden alıntı)

 

Peki yukrıda sahabelerden İBNİ ABBAS, hz.Ali  ve muctehid alimlerden İmam Davud ez Zahiri,İbni Hazm,Muhammed bin Hanefi, Muhammed bin Ali ve Ata gibi alim ve tefsirciler arap değil midiler?

Yine yukarıda konuyla ilgili daha önce kaynak olarak göstermiş olduğum TEFSİRLER de arapça değil midir? İşte o zamanın arapları da becermiştir.

 

--------------------------

 

Yine diyorsunuz ki,

 

ölene ana baba mirasçı ise ve anaya 1/3 düşüyorsa, 2/3 nereye gidiyor sizce? (sizden alıntı)

 

Cevap:

 

NİSA-11: فَإِن لَّمْ يَكُن لَّهُ وَلَدٌ وَوَرِثَهُ أَبَوَاهُ فَلأُمِّهِ الثُّلُثُ

 

‘’ Fe in lem yekün lehu veledün,veverisehu ebevahu feli ümmihis sülüs..’’

 

Yani ‘’ Ölenin hiçbir evladı yoksa ve ona anne ile baba varis olsa, o zaman anneye 1/3 düşer…’’deniliyor.

 

Yani o geri kalan  2/3 babaya kalır. Çünkü baba eşine,yani ölenin annesine de bakmak zorundadır,ama ölenin annesi eşine,yani ölenin babasına bakmak zorunda değildir,işte babanın külfeti,masrafı annenin külfetinden ve masrafından fazla olduğundan dolayı baba bir pay fazla alır. Şayet erkek eşine de bakmak zorunda olmasaydı, o zaman mirasın yarısı anneye,yarısı da babaya düşerdi.Ama durum böyle olmadığından dolayı baba 2/3 alır. Ayrıca bir hukuk sisteminde eğer,eşler ve anneler de tıpkı erkekler gibi evin ve çocuklarının bütün masraflarından kanunen sorumlu tutuluryorsa,o zaman mirastan kadın ve erkek aynı payı alır.Yani bu durum kur’an’a da uygundur. Çünkü kur’an, 2/3’yi erkeğe verince, eşin,çocuklarının ve aile masrafından tümünden erkekleri sorumlu tutuyor.İşte erkeğin omuzuna aile geçimi ve bütün masraflar yüklendiği için onun alacağı pay da fazla olması gerekir,yoksa haksızlığa uğrar. Yani kur’an’ın miras hukukunda da ortaya koyduğu kural adalet ilkesine dayalıdır.

 

BUNUN DETAYINI AŞAĞIYA ALIYORUM!

 

 -Niçin Erkeğe İki, Kadına Bir Hisse?     

 

1.İslâm’da miras,şahısların ihtiyaç ve mesuliyetine göre taksime tabi tutulmuştur. Anne,eş, kız çocuk veya kız kardeşin geçimi, kendisine ait olmayıp; oğul, koca, baba veya erkek kardeşin sorumluluğundadır. Kadın çoğunlukla kendisi dışında başkalarının geçimini sağlamakla da mükellef değildir. Erkek ise bütün durumlarda eşinin, kızının, annesinin veya kız kardeşinin geçimini sağlamakla mükelleftir.Erkek resmen bütün maiyetinden sorumludur. Bu sebepledir ki, “Nimet, mesuliyete göredir.” kaidesine uygun olarak, eşinin, kızlarının, annesinin ve gerektiğinde kız kardeşinin nafakasını sağlamakla mesul olan erkeğe, böyle bir sorumluluğu olmayan kadının payının iki misli pay verilmiştir.

 

2.Kadın kendi mal varlığında istediği gibi tasarruf hakkına sahiptir. Kadın zengin olsa bile, ailenin harcamalarına katılma mecburiyeti yoktur. Bu açıdan değerlendirdiğimizde de, kadın ile erkeğe eşit pay verildiğinde, hisseleri aynı olduğu hâlde, erkek ailenin geçimini sağladığı, kadının ise böyle bir mesuliyeti olmadığı için denge erkek aleyhinde bozulmuş olacaktır ki,bu erkeğe haksızlık edilmesi demektir.

 

3.Kız,evlendiği zaman kendisinin ve çocuklarının nafakasını temin tamamen kocasının vazifesidir. kendisinin hiçbir nafaka sorumluluğu yoktur. Üstelik kadın bir de kocasından mehir alacak ve örfe göre, altın, ev eşyası, para vs. birçok hediyeye de sahip alacaktır. Kadın sahip olduğu malı, nafaka kocaya ait olduğu için harcamayabilir. İsterse onu işleterek artırabilir. Erkek kardeş ise babadan aldığı mirası, evlilik masraflarına, mehre ve ailesinin nafakasına harcamakla bitirecektir. Kaldı ki bekâr kız kardeş, babasından aldığı mirasla geçinemiyorsa, erkek kardeş yine ona yardım etme mecburiyetindedir. Dolayısıyla bu açıdan da meseleyi ele alıp değerlendirdiğimizde erkek çocuğa bir, kıza yarım hisse gerçek adalettir.

İşte bu sebeplerden dolayıdır ki, erkeğe malî mesuliyetlerinin ağırlığına uygun olarak mirastan pay verilmiş, zengin ve fakir olma durumlarında bile, hiçbir malî yükümlülüğü bulunmayan, bununla birlikte kız, eş, ana ve dul kalma durumlarında bile sosyal güvenliği daima güvence altına alınmış kadına da ona göre pay verilmiştir.

 

4-Gerek islamda,gerekse mevcut hukuk sistemlerinde bütün mali yükümlülük ve masraflar tamamen erkeğe yüklenmiştir. Ama böyle bir yükümlülük kadına yüklenmemiştir. Kadın kendisine ait maldan tek bir kuruş harcamak zorunda değildir. Görüldüğü gibi erkeğin parası,maddi varlığı sürekli bölünür.İşte bu nedenlerle erkek ve kız çocuklar arasında mirasta doğal olarak bir farklılık olmuştur. Bu durumda erkeğe daha fazla verilmezse ona haksızlık olur.Çünkü,ailesinin ve bütün çocukların masrafı ona yüklenmiştir, bunu göz önüne almak adaletin gereğidir…!!!

 

Şunu da bilmek gerekir, kur’an gelmeden önce kıza ve kadına miras hakkı tanınmıyor ve terekeden tek bir kuruş onlara verilmiyordu. İşte 1400 sene önce kur’an bu konuda büyük bir devrim yaparak kız ve kadınları da mirasta ortak yaptı. Ayrıca şunu da bilmekte fayda var. İslamdaki miras hukuku ancak, islam hukukunun yürürlükte olduğu yerlerde uygulanır. Şayet mevcut hukuk sistemi aile masrafını her iki tarafa da yüklüyorsa burada durum değişir.Yani mevcut sisteme göre miras paylaşımı olur..!!!

Saygılar.

 

 

inandığınız şeyleri anlatmışsınız.

 

inandığınız şeyler, düşünmenizin önüne geçiyor.

 

daha yukarda diyorsunuz ki: kız mirasın kalanının tümünü alır.

diyorum ki: hayır, kız daima bir erkeğin hakkının yarısını alır.

 

sonra yine neden kadın erkeğin yarısı hakka sahip olduğunu anlatıyorsunuz.. anlattığınız her şey, zaten ilk savunduğunuz "kız çocuk mirasın kalanının tümünü alır"ı yalanlıyor. 

 

size bonus olarak bir başka madde :

 

nisa 176:

Fetva isterler senden, de ki; Allah size fetva vermede babası ve çocuğu olmayanın mîrasına ait: Evlâdı olmayan bir erkek ölür de onun bir tek kız kardeşi kalırsa bıraktığı malın yarısı onundur. Mîrasçı erkek kardeşse çocuğu ve babası olmayan kız kardeşinin bıraktığı bütün mal, onundur; kız kardeş ikiyse, yahut daha fazlaysa erkek kardeşin bıraktığı malın üçte ikisini alırlar. Mîrasçılar, aynı şartlar dahilinde erkek ve kız kardeşlerse erkeğe, kadına nispetle iki pay verilir. Allah, size doğru yoldan sapmamanız için bunları açıklamaktadır ve Allah, her şeyi bilir.

 

 

mirasta, hiçbir zaman kalanın tümünü almak diye bir şey yoktur kıza. bu yüzden ne kadar zorlarsanız zorlayın, hesaplar tutmaz. bu yüzden avliye, reddiye vardır.

 

çünkü allah dediğiniz zırcahil arap, bu oranlar ile hesapları tutturamamaktadır.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 22.12.2017 at 20:04, araştırmacı21 yazdı:

 

 

Sevgili arkadaşım,öncelikle sorunuzun yanıtını geç verdiğimden dolayı özür dilerim.

 

Şimdi sorunuza gelelim.

 

Karısı ve 1 kızı var.

1-eğer bir tek kadın ise o zaman ona malın yarısı vardır.

2-Şâyet çocuklarınız varsa o zaman bıraktığınız mirasın sekizde biri hanımlarınızındır.

(diyorsunuz)

 

Cevap,

‘’ -eğer bir tek kadın ise o zaman ona malın yarısı vardır…’’şeklindeki mealiniz eksiktir. Çünkü NİSA-11.ayete aynen şöyle deniliyor.

 

وَإِن كَانَتْ وَاحِدَةً فَلَهَا النِّصْفُ وَلأَبَوَيْهِ لِكُلِّ وَاحِدٍ مِّنْهُمَا السُّدُسُ مِمَّا تَرَكَ إِن كَانَ لَهُ وَلَدٌ

 

‘’…Ve in kanet vahıdeten felehan nısfu veli ebeveyhi li külli vahidin minhumas sudusu mimma tereke inkane lehu veledun…’’

 

Mealen,

‘’…Eğer evlat bir tek kadın (kız çocuk) ise,ölenin bırakmış olduğu terekenin yarısı ona vardır, anne ve babadan her biri için ise 1/6 vardır,eğer onun evladı varsa…’’ deniliyor.

 

Yani terekenin YARISI NE ZAMAN KIZA VERİLİR ? EĞER ANNE VE BABA DA VARSA !!

 

Bu nedenle eğer ANNE VE BABA YOKSA,EŞ 1/8 OLAN PAYINI ALDIKTAN SONRA; KIZ TEREKENİN YARISINI DEĞİL BELKİ GERİ KALANIN TÜMÜNÜ ALIR.ÇÜNKÜ ASİL MAL SAHİBİ ÖLENİN EVLADI OLAN KIZDIR.

 

Yine tekrar ediyorum,

 

Hanım terekenin 1/8’i aldıktan sonra,geri kalanın tümü zaten mal sahibi olan KIZINDIR.

 

Çünkü EBEVEYN VARSA,KIZ YARISINI ALIYOR,YOKSA TAMAMINI ALIYOR !!!

 

Siz ise,kızın,ölenin anne ve babası olduğu halde aldığı terekenin yarısını,anne ve baba yok iken de yine veriyorsunuz.İşte bu yanlıştır.

Çünkü-11.ayeti gözden geçirirseniz göreceksiniz ki,kızın terekeden aldığı yarısı ebeveyn olduğu zamandır, yalnız eşle birlikte olduğu zaman değildir. Bu nedenle KIZ ile birlikte sadece eş varsa,o zaman eş payını (1/8) aldıktan sonra bütün tereke KIZINDIR.

Umarım konu anlaşılmıştır.

.

 

 

Belki mi!?

 

Kuran'ın neresinde kız çocuğunun mirasın tamamını alacağını yazıyor gösterir misiniz?

 

Nisa-11 ayeti şu şekilde:

 

Allah size evlatlarınızın miras taksimini şöyle emrediyor: Çocuklarınızda, erkeğe iki kadın payı kadar, eğer hepsi kadın olmak üzere ikiden de fazla iseler, bunlara mirasın üçte ikisi ve eğer bir tek kadın ise o zaman ona malın yarısı vardır. Eğer ölen, ana ve baba ile birlikte çocuklar da bırakmışsa ana babanın her birine ölenin terekesinden altıda bir; şâyet ölenin çocuğu yok da, mirasçı olarak ana ve babası kalmışsa, ananın payı üçte birdir. Eğer ölenin kardeşleri varsa terekenin altıda biri ananındır. Bu paylar, ölenin borçları ödenip, vasiyeti de yerine getirildikten sonra hak sahiplerine verilir. Baba ve çocuklardan, hangisinin size fayda bakımından daha yakın olduğunu, siz bilmezsiniz. Bütün bunlar Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah alîmdir, hakîmdir.

 

Burada kız çocuklarına yapılan miras taksiminde tek kızın 1/2 payını büyükanne-büyükbabanın varlığına bağlamamış. 

 

Kız çocuk, tek ise 1/2 pay alacak. 

 

Eğer 1/2 payın büyükanne ve büyükbaba varlığına bağlı olduğunu öne sürerseniz, Kuran'ın çocukların miras paylaşımı ile ilgili hükmün bulunmadığını öne sürmüş olursunuz.

 

Bu şekilde uydurduğunuz her şey "Belki"'den öteye gidemez elbette.

 

Kıvıramayacağınız başka bir örnek verelim:

 

Bir hanım ölüyor. Eşi ve 4 kardeşi sağ. Çocuk, ana, baba yok.

 

Eğer hanımlarınızın çocukları yoksa, bıraktıkları mirasın yarısı sizindir.

 

Eğer mevcut olan kardeşler bundan daha çok iseler, bu takdirde kardeşler mirasın üçte birini zarara uğratılmaksızın aralarında eşit olarak taksim ederler.

 

Buyrun.

 

Daha da kombinasyon üretilebilinir. 

 

Eğer Kuran bu kombinasyonlardan birinde bile çuvallıyorsa bitti.

 

Ki çuvallamış zaten, miras paylaşımı için Kuran'da geçmeyen binbir türlü yöntem uydurulmak zorunda kalmış.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 22.12.2017 at 20:04, araştırmacı21 yazdı:

Bilimden zerre anlamıyorsunuz,

Vermiş olduğunuz örneklerin elle tutulur hiç bir yanı yok. (diyorsunuz)

 

Benim verdiğim bu örnekler bilimseldir,ama anlamak istemiyorsanız o başka!!!

Ayrıca buradaki sorularım ve verdiğim yanıtlar hem size,hem bir akil_insan’a,hem de Dr.AldRe’ rumuzlu arkadaşlaradır.

 

Sayın Dr.AldRe,

Yani senin anlayacağın şekilde basitleştirelim sen bu dünyada yaşayasın diye evrenin ayarları hassas dengeler üzerine kurulmadı. Bir şekilde bu dengeler oluştuğu için yaşam başladı. Ki bu da öyle yüz, ikiyüz yılda değil 13.7 milyar yılda gerçekleşti. (sizden alıntı)

 

 ‘’…. bir şekilde dengeler böyle oluştuğu için yaşam başladı’’ diyorsunuz.

 

Size birkaç soru,

 

1-Niye bir şekilde dengeler böyle oluştu?

2- Niye dengeler yaşam için uygundur?

3- Bunun tersi de olamaz mıydı? Yani dengeler yaşamı oluşturmayacak veya yok edecek durumda da olamaz mıydı?

4- Niye evren var oldu?

5-Evrenin var olmaması da muhtemel veya mümkün değil midi?

6-13.7 milyar yıl önce bugünkü evren (yani galaksiler,gökadaları,yıldızlar,güneş sistemi,gezegenler, dünyamız vs. hiçbiri) yok iken neden var olup bugünkü duruma gelmiştir?

7- 13.7 milyar yıl önce evrenin ilk maddesini bugünkü duruma gelecek şekilde var eden güç nedir?  İlk madde neden aynı konumunu koruyamadı ve bugünkü duruma geldi?

8-Maddenin bir özelliği de eylemsizlik değil midir? Yani madde duruyor ise,bir dış etmen onu etkilemiyorsa o hep öyle kalacaktır,şayet hareket ediyorsa,bir dış etmen/kuvvet onu etkilemiyorsa, yine hep hareket edecektir,yani bulunduğu konumda kalacaktır.

9- Paki ilk madde neden eski konumunu koruyamayarak bugünkü duruma gelmiştir?

10-Son olarak evren olmayabilirdi, veya yaşam için bu dengeler oluşmayabilirdi.Peki neden var odu?.

11- Bütün bunlar kendi kendine mi oldu? Bunlar kör tesadüflerle mi oldu?

12- Bütün bunları kör tesadüflere bağlamak ilmen, aklen ve mantıken mümkün mü?

13-Bütün bunları kör tesadüflere bağlamak mı ilme,akle ve mantığa uygundur, yoksa bunları madde üstü,üstün bir zeka,bir akıl,bir bilinç,bir kuvvet ve irade sahibi YARATICI bir kudrete mi???  

 

Özetle,ateistlerin durumu şu örnekteki adamın durumuna benziyor...                                                   

Bir adam dev bir tesisi,fabrikayı geziyor.Bu fabrikanın işleyen çarklarını görünce bakınız bu çarklar nasıl kendi kendine çalışıyor.? diyor. Halbuki bu adam söz konusu bu mükemmel fabrikayı bu sistemde kuran teknik mühendisleri ile fabrikanın düğmesini basıp çalıştıran elemanları görmezden geliyor, yani her şeyi fabrikanın işleyen çarkına bağlıyor, böylece çarkları işleyecek durumda bu fabrikayı kuran ve  dizayn eden teknik elamanları yok sayıyor.!!!

 

İşte ateistler de bunun gibi çarkları işleyen kainat gibi dev bir tesisin (tabir caiz ise) teknik mühendisi olan madde üstü,üstün bir akıl,zeka,bilinç, kuvvet ve irade sahibi bir yaratıcı kudreti görmezden geliyorlar.!!!

Herkese saygılar...

 

 

Dr. Aldre siz bu soruları sormadan önce cevaplamış.

 

On 21.12.2017 at 19:44, Dr.AldRe yazdı:

 

Siz hiç bitmez misiniz? Neden her gelen bir kere olsun şu forumu araştırıp acaba benim zırvaladıklarımı daha önce başkası söylemişmi cevap almış mı diye bakmaz. 

 

Evrende hassas ayar ve dengelerin olduğunu nerenden çıkarıyorsun. Referansın nedir? Mesela daha düzensiz bir evren ya da farklı ayarlanmış bir evrene şahit mi oldun da bu evrenin hassas bir ayar olduğunu çıkarıyorsun. Bilimden anlamadan atıp tutmak kolay tabi. 

 

Bak tane tane oku ve iyi anla.

 

Bu evrende yaşıyor olmanızı evrenin hassas bir ayarda ve dengede olduğuna bağlıyorsunuz. Bu yaklaşım doğru değildir. O hassas dediğiniz sabitlerden birini değiştirip ahanda bak yaşam olmuyor demek değildir. Eğer o sabiti değiştiriyorsan tüm sabitleri değiştirmen gerekir. 

 

Yani senin anlayacağın şekilde basitleştirelim sen bu dünyada yaşayasın diye evrenin ayarları hassas dengeler üzerine kurulmadı. Bir şekilde bu dengeler oluştuğu için yaşam başladı. Ki bu da öyle yüz, ikiyüz yılda değil 13.7 milyar yılda gerçekleşti. O ayarlar farklı şekilde oluşsaydı belkide farklı bir gezegende hayat sürebilirdik. Ten rengimiz gözlerimiz ayaklarımız vs çok daha farklı olabilirdi. Bugün kanıtlanmamış olabilir ama milyarlarca gezegenin içerisinde çok farklı canlılar olabilir. Ordaki atmosfere  bitkiye göre farklılık gösterebilirler.Belkide oksijene bile ihtiyaç duymuyorlardır. Yaşamları çok farklı bir elemente bağlıdır bilemeyiz.

 

Unutmaman gereken cümleyi tekrar söylüyorum " Bu evren sen yaşayasın diye ayarlanmadı. Bir şekilde bugünkü halini aldığı için sen ortaya çıktın"  

 

Dr. Aldre bu mesajı siz bu soruları sormadan önce yazdığına göre bunun bir hikmeti olmalı.

 

Şiz şimdi Dr. Aldre'nin bu mesajı tesadüf eseri mi gönderdiğine inanmaktasınız?

 

Demek ki Dr. Aldre tanrı olmalı. Üstelik de tam olarak benim inandığım tanrı olmalı.

 

Biraz sığ oldu biliyorum ama kurulan mantığın temeli bu.

 

1-Evrende denge var. 

 

Ama bu denge kusursuz değil. 

 

Örneğin güneşimiz uzak bir gelecekte dünyayı da yok ederek sönecek.

 

2-Evrendeki dengenin insan için tasarlandığı doğru değil.

 

Eğer kriter tasarlanma ise evren insan için hiç de uygun bir yer değildir.

 

Tek bir gezegen üzerinde, onun da her yerinde değil gezegenin sadece belirli bölgelerinde yaşama şansına sahibiz. 

 

Ortada tasarıya benzer bir durum yok.

 

Nasıl ki bir kaldırımın bir noktasından çıkan tek bir çime bakıp da bu kaldırım çim için tasarlanmış diyemiyorsak evrenin de insan için tasarlandığını söyleyemeyiz.

 

3-Evrenin çoğu noktasında (çoğu derken gerçekte hemen hemen tamamında) dediğiniz şekilde dengeler yaşamın oluşması için elverişli değil. Daha farklı bir evren söz konusu olsaydı aynı şekilde başka dengeler oluşacak ve kim bilir belki de başka türlü bir yaşam oluşabilecekti. Evrenin yapısı insan için oluşmuş değil, insan evrenin yapısı sonucunda oluşmuş.

 

4-5-6-7-8-9-10- Var olmayabilirdi, yoktu vs bizi ilgilendirmiyor. Evren VAR!

Var olan bizim için yeterli. Varlığını gözlemleyebiliyoruz. Bu var "Yok olmalıydı ama var, demek ki başka bir şey var olmalı" diye ilave varlıklar uydurmaya gerek yok. 

11-12-13 Sığ bir şekilde bakarsanız evet temelde hepsi "kör tesadüf". Bizim tesadüf olarak adlandırmadığımız, evrenin yapısından dolayı gerçekleşen olaylar var elbette. Örneğin yerçekimi dolayısıyla yıldızların, gezegenlerin oluşumu. Örneğin, doğal seçilim vasıtası ile güçlü olan canlının hayatta kalıp genlerini sonraki nesillere aktarmasının canlılarda gelişip çeşitliliğe neden olması.

 

Fabrika örneğinde fabrika tıkır tıkır çalışmıyor. Fabrikada devamlı hatalar oluyor. Siz hatalı olan ürünleri görmeyip fabrikanın kusursuz olduğunu öne sürüyorsanız bizim ne suçumuz var?

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 saat önce, bir_akil_insan yazdı:

 

nisa 176:

Fetva isterler senden, de ki; Allah size fetva vermede babası ve çocuğu olmayanın mîrasına ait: Evlâdı olmayan bir erkek ölür de onun bir tek kız kardeşi kalırsa bıraktığı malın yarısı onundur. Mîrasçı erkek kardeşse çocuğu ve babası olmayan kız kardeşinin bıraktığı bütün mal, onundur; kız kardeş ikiyse, yahut daha fazlaysa erkek kardeşin bıraktığı malın üçte ikisini alırlar. Mîrasçılar, aynı şartlar dahilinde erkek ve kız kardeşlerse erkeğe, kadına nispetle iki pay verilir. Allah, size doğru yoldan sapmamanız için bunları açıklamaktadır ve Allah, her şeyi bilir.

 

 

Bu madde ile Nisa-12 arasında bir çelişki bulunmuyor mu?

 

Her iki ayette de çocuğu ve babası olmadığı haldeki durumu belirtiyor.

 

Nisa-12'de 1 erkek veya 1 kız kardeş bulunursa 1/6, daha çok kardeş var ise toplamda 1/3 pay düşerken, Nisa-176'de 1 kız kardeşe 1/2, 1 erkek kardeşe tümü, 2 veya adaha fazla kız kardeş ise 2/3 pay düşüyor.

 

Nisa-12: Eğer ölen bir erkek veya kadının çocuğu ve babası bulunmadığı halde kelâle olarak (yan koldan) mirasına konuluyor ve kendisinin bir erkek veya kızkardeşi bulunuyorsa, bunlardan herbirinin miras payı terekenin altıda biridir. Eğer mevcut olan kardeşler bundan daha çok iseler, bu takdirde kardeşler mirasın üçte birini zarara uğratılmaksızın aralarında eşit olarak taksim ederler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
10 saat önce, Sundance yazdı:

 

Bu madde ile Nisa-12 arasında bir çelişki bulunmuyor mu?

 

Her iki ayette de çocuğu ve babası olmadığı haldeki durumu belirtiyor.

 

Nisa-12'de 1 erkek veya 1 kız kardeş bulunursa 1/6, daha çok kardeş var ise toplamda 1/3 pay düşerken, Nisa-176'de 1 kız kardeşe 1/2, 1 erkek kardeşe tümü, 2 veya adaha fazla kız kardeş ise 2/3 pay düşüyor.

 

Nisa-12: Eğer ölen bir erkek veya kadının çocuğu ve babası bulunmadığı halde kelâle olarak (yan koldan) mirasına konuluyor ve kendisinin bir erkek veya kızkardeşi bulunuyorsa, bunlardan herbirinin miras payı terekenin altıda biridir. Eğer mevcut olan kardeşler bundan daha çok iseler, bu takdirde kardeşler mirasın üçte birini zarara uğratılmaksızın aralarında eşit olarak taksim ederler.

 

öyle görünüyor

 

kendisinin bir erkek veya kızkardeşi bulunuyorsa, bunlardan herbirinin miras payı terekenin altıda biridir.  

ile

Mîrasçılar, aynı şartlar dahilinde erkek ve kız kardeşlerse erkeğe, kadına nispetle iki pay verilir.

 

ters düşüyor. işin ilginç tarafı şu ki: nisa 12de kız ve erkeğin paylarını eşit tutmuş. ya söylemsel farklılık ya da kurana sonradan, başka bir dönem ve kültürün etkisinde eklenmiş bir kısım olabilir.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 23.12.2017 at 14:37, bir_akil_insan yazdı:

 

inandığınız şeyleri anlatmışsınız.

 

inandığınız şeyler, düşünmenizin önüne geçiyor.

 

daha yukarda diyorsunuz ki: kız mirasın kalanının tümünü alır.

diyorum ki: hayır, kız daima bir erkeğin hakkının yarısını alır.

 

sonra yine neden kadın erkeğin yarısı hakka sahip olduğunu anlatıyorsunuz.. anlattığınız her şey, zaten ilk savunduğunuz "kız çocuk mirasın kalanının tümünü alır"ı yalanlıyor. 

 

size bonus olarak bir başka madde :

 

nisa 176:

Fetva isterler senden, de ki; Allah size fetva vermede babası ve çocuğu olmayanın mîrasına ait: Evlâdı olmayan bir erkek ölür de onun bir tek kız kardeşi kalırsa bıraktığı malın yarısı onundur. Mîrasçı erkek kardeşse çocuğu ve babası olmayan kız kardeşinin bıraktığı bütün mal, onundur; kız kardeş ikiyse, yahut daha fazlaysa erkek kardeşin bıraktığı malın üçte ikisini alırlar. Mîrasçılar, aynı şartlar dahilinde erkek ve kız kardeşlerse erkeğe, kadına nispetle iki pay verilir. Allah, size doğru yoldan sapmamanız için bunları açıklamaktadır ve Allah, her şeyi bilir.

 

 

mirasta, hiçbir zaman kalanın tümünü almak diye bir şey yoktur kıza. bu yüzden ne kadar zorlarsanız zorlayın, hesaplar tutmaz. bu yüzden avliye, reddiye vardır.

 

çünkü allah dediğiniz zırcahil arap, bu oranlar ile hesapları tutturamamaktadır.

 

 

 

Siz, hangi mirasçı hangisiyle NE KADAR ALACAĞINI veya hangi durum ve şartlarda KIZA ne kadar verileceğini galiba anlamamışsınız. Siz önce bunları araştırıp öğrenmelisiniz, yoksa kur’an’ın mirasla ilgili mesajını doğru anlamaktan uzak kalırsınız.Bu husus,aynı zamanda diğer arkadaşlar için de geçerlidir.

 

Bakınız,kız ne zaman erkek kardeşinin yarısı kadar alıyor? Eğer kız ile birlikte erkek kardeş varsa,Ama bizim  ÖRNEKTE KIZ İLE BİRLİKTE ERKEK KARDEŞ YOKTUR. BU NEDENLE KIZ ERKEĞİN YARISINI DEĞİL, (ÇÜNKÜ ERKEK YOKTUR Kİ YARISINI ALSIN!) BELKİ,O ZAMAN EŞ 1/8 OLAN PAYINI ALDIKTAN SONRA GERİ KALAN TEREKENİN TÜMÜ KIZINDIR.

-------------

Aşağıdaki söz size aittir.

’diyorum ki: hayır, kız daima bir erkeğin hakkının yarısını alır. (sizden alıntı)

 

Bakınız,hangi durumda KIZ erkeğin yarısını alıyor?  İşte ilgili ayet.

 

Nisa-11: يُوصِيكُمُ اللّهُ فِي أَوْلاَدِكُمْ لِلذَّكَرِ مِثْلُ حَظِّ الأُنثَيَيْنِ فَإِن كُنَّ نِسَاء فَوْقَ اثْنَتَيْنِ فَلَهُنَّ ثُلُثَا مَا تَرَكَ

 

Nisa-11: Çocuklarınız konusunda Allah, erkeğe (erkek çocuğa) iki dişinin hissesi kadar tavsiye eder. Eğer onlar (evlatlar), ikiden fazla kadın/kız ise (ölünün) geride bıraktığının üçte ikisi onlarındır…’’  deniliyor.

 

Bakınız ayetin özeti şöyledir.

 

1: Ölenin bir kızı ve bir erkek evladı varsa,kıza 1/3 verilir,geri kalan 2/3 erkek çocuğundur. Yani erkek çocuk varsa,kız onun yarısını alıyor.

 

2: Erkek kardeşle birlikte ikiden fazla kız varsa,o zaman 2/3 onlarındır,1/3 ise erkeğin olur,burada kızlar ikiden fazla olduğu için terekenin 2/3 onların olur ve bu defa erkek çocuk daha az alır.

 

Sonuç: Kız ile birlikte,erkek kardeşi varsa,o zaman kız erkek kardeşinin YARISINI alıyor.

 

Şimdi sayın Sundance’nin verdiği ÖRNEĞE bakalım!

 

(Karısı ve 1 kızı var. ) diyor, 

 

işte biz de buna göre cevap vermişiz,burada erkek kardeş yok ki,kız onun yarsını alıyor diyelim.

 

Peki  KUR’AN’IN neresinde, her zaman ve halükarda,yani erkek kardeşler olsun veya olmasın KIZ daima erkeğin yarısını alacak, diye yazıyor? İşte verilen örnekte erkek kardeş olmadığı için,eşin payı verildikten sonra kız geriye kalan terekenin tümünü alacak !!!

Tamam eğer,kız ile birlikte erkek kardeş varsa,o zaman kız erkek kardeşinin yarısını alır,ama erkek kardeş yoksa,payı da yoktur,peki pay yoksa,yok olan payın yarısı nasıl olur ???  Oysa kızın, erkek kardeşinin yarısı kadar alabilmesi için erkek kardeşinin de bulunması lazım.Halbuki verilen örnekte sadece (Karısı ve 1 kızı var. ) 

------------------------

 

Bakınız NİSA-176.ayeti de galiba yine anlamamışsınız. Çünkü sayın Sundance arkadaşın verdiği örnekte VARİS ÖLENİN KIZIDIR,NİSA-176 de ise,VARİS ÖLENİN KIZI DEĞİL,ONUN KIZ KARDEŞİDİR. Oysa ölenin Kızı, kız kardeşinden daha öceliklidir.Kız onun evladıdır,ama kız kardeş öyle değil.Benim verdiğim cevap ta buna göredir. Siz mirasta ölenin evladı olan KIZI ile KIZ KARDEŞİ aynı mı sayıyorsunuz???

 

İşte-NİSA-176.ayetinin kız kardeşle ilgili yeri renkli gösteriyorum!

 

Nisa 176:

Fetva isterler senden, de ki; Allah size fetva vermede babası ve çocuğu olmayanın mîrasına ait: Evlâdı olmayan bir erkek ölür de onun bir tek kız kardeşi kalırsa bıraktığı malın yarısı onundur.Mîrasçı erkek kardeşse çocuğu ve babası olmayan kız kardeşinin bıraktığı bütün mal, onundur; kız kardeş ikiyse, yahut daha fazlaysa erkek kardeşin bıraktığı malın üçte ikisini alırlar. Mîrasçılar, aynı şartlar dahilinde erkek ve kız kardeşlerse erkeğe, kadına nispetle iki pay verilir. Allah, size doğru yoldan sapmamanız için bunları açıklamaktadır ve Allah, her şeyi bilir.               (sizin gösterdiğiniz meal)

 

İşte burada söz konusu varis,ÖLENİN KIZ KARDEŞİDİR.Ama bizim örnekteki KIZ,ÖLENİN EVLADIDIR,KIZIDIR. Ölenin kızı ile kız kardeşi aynı değildir. Hatta mevcut hukuk sisteminde bile, ölenin evladı olan KIZI ile,ölenin KIZ KARDEŞİ aynı değildir.

 

Tekrar ediyorum,önce hangi mirasçı hangisiyle ve hangi şartlarda ne kadar alacağını öğrenmeniz gerekir !!!!

Saygılar.

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 saat önce, bir_akil_insan yazdı:

 

öyle görünüyor

 

kendisinin bir erkek veya kızkardeşi bulunuyorsa, bunlardan herbirinin miras payı terekenin altıda biridir.  

ile

Mîrasçılar, aynı şartlar dahilinde erkek ve kız kardeşlerse erkeğe, kadına nispetle iki pay verilir.

 

ters düşüyor. işin ilginç tarafı şu ki: nisa 12de kız ve erkeğin paylarını eşit tutmuş. ya söylemsel farklılık ya da kurana sonradan, başka bir dönem ve kültürün etkisinde eklenmiş bir kısım olabilir.

 

 

 

Yine diyorsunuz ki,                                                                                                 

Mîrasçılar, aynı şartlar dahilinde erkek ve kız kardeşlerse erkeğe, kadına nispetle iki pay verilir.

ters düşüyor. işin ilginç tarafı şu ki: nisa 12 de kız ve erkeğin paylarını eşit tutmuş. ya söylemsel farklılık ya da kurana sonradan, başka bir dönem ve kültürün etkisinde eklenmiş bir kısım olabilir. (diyorsunuz)

 

Bakınız,Nisa-11 de erkek ve kız miras bırakanın çocuklarıdır. Bu mirastaki bire iki hisse de ancak ölenin çocukları arasında olur.

 

Ama,

Nisa-12 de ise,kız ve erkek,ölenin çocukları değil,belki her ikisi de,ölenin kardeşidir.Bu nedenle ikisi eşit tutulmuştur. Çünkü her iki ayete,ölene göre mirasçıların alacakları farklıdır.Nisa-11 de varisler ölenin çocuklarıdır,Nisa-12 de ise,varisler ölenin kardeşleridir.İşte bu nedenle her iki ayete payların oranların da değişiyor.

 

İşte burada ters düşen, veya ilginç bir taraf söz konusu olmadığı gibi,eklenmiş bir kısım da asla söz konusu değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Zaten sorun, Kuranı düzen cahil çöl yağmacılarının değişen her duruma göre yeniden oran belirlemeye kalkışarak konuyu çıkmaza sokmaları.

 

Net olmasının şartı şudur: Her kişi için bir sabit oran vermeliydi. Bu oranı hiç bir koşulda değiştirmemeliydi. Atıyorum bu oranlar A=1/2 B=1 C=1/8 D=1/6 E=2/3 F= 3/8 ... Böyle gidecek ve hiç bir durumda bu değerler oynanmayacak.

 

O zaman yapılacak iş apaçık belli olurdu. Katılımcılar atıyorum A, C ve F mi. Bunlar aralarına artı konarak yazılır, payda eşitlenir ve sonuç kesirdeki pay kısmı kadar taksimat yapılıp herkese payı dağıtılır, biter.

 

Fakat Kuran'da değişen durumlara göre oranlar değiştirilerek bu yöntemden habersiz olunduğu apaçık ortaya konmuştur. Cahil çöl yağmacıları böyle bir hesaptan filan habersiz oldukları için akıllarına gelen durumlara göre oranları yeniden ayarlamaya çalışmışlar ve tabii ki çuvallamışlar.

 

Bunlar cahil çöl yağmacıları. Böyle hesaplara akılları ermediği açık. Daha sonra bazı çıkmaz durumlar görülünce aklı erenler avli icat etmişler. Ama avlin olması için oranların değişmez olması gerektiğini saklıyor, söylemiyorlar. Halbuki avl Kuran düzülürken öngörülmüş olsa, oranlar sabit olarak verilecekti.

 

Neden düzülmüş diyorum, çünkü düzenlenmiş denecek bir hali yok bu kitap olduğu iddia edilen şeyin. Karmakarışık bir şey. Buna düzenlenmiş demek iltifat olur. Abartılı bir iltifat olur hem de. Karmakarışık bir şey bu. Buna kitap da denemez.   

Link to post
Sitelerde Paylaş

Medeni yasa miras konusunu akılcı biçimde net şekilde karara bağlamıştır. Mirasın ancak alt soylara gidebileceğini, üste gidemeyeceğini bir kere kararlaştırmış, karmaşayı önlemiştir. Cinsiyet ayrımı yapmayarak da durumu netleştirmiştir. İlk önceliği eşe vermiştir. Kuranın saçma sapan taksimlerini çöpe fırlatıp atmıştır. Layığı da budur. Bu saçma sapan karmakarışık düzmecelerle bir iş yapılamaz.  

 

Bana Kuran'ın şu hükmü uygulanabilir diye bir örnek verin. Veremezsiniz. Uygulanabilir tek bir hükmü yoktur. Hepsi fasarya ve saçma sapan uydurmalardır. Uygulanabilirlik sıfır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, araştırmacı21 yazdı:

 

 

Yine diyorsunuz ki,                                                                                                 

Mîrasçılar, aynı şartlar dahilinde erkek ve kız kardeşlerse erkeğe, kadına nispetle iki pay verilir.

ters düşüyor. işin ilginç tarafı şu ki: nisa 12 de kız ve erkeğin paylarını eşit tutmuş. ya söylemsel farklılık ya da kurana sonradan, başka bir dönem ve kültürün etkisinde eklenmiş bir kısım olabilir. (diyorsunuz)

 

Bakınız,Nisa-11 de erkek ve kız miras bırakanın çocuklarıdır. Bu mirastaki bire iki hisse de ancak ölenin çocukları arasında olur.

 

Ama,

Nisa-12 de ise,kız ve erkek,ölenin çocukları değil,belki her ikisi de,ölenin kardeşidir.Bu nedenle ikisi eşit tutulmuştur. Çünkü her iki ayete,ölene göre mirasçıların alacakları farklıdır.Nisa-11 de varisler ölenin çocuklarıdır,Nisa-12 de ise,varisler ölenin kardeşleridir.İşte bu nedenle her iki ayete payların oranların da değişiyor.

 

İşte burada ters düşen, veya ilginç bir taraf söz konusu olmadığı gibi,eklenmiş bir kısım da asla söz konusu değil.

 

bir açıklama yapmamışsınız.

 

nisa 176:

Fetva isterler senden, de ki; Allah size fetva vermede babası ve çocuğu olmayanın mîrasına ait: Evlâdı olmayan bir erkek ölür de onun bir tek kız kardeşi kalırsa bıraktığı malın yarısı onundur. Mîrasçı erkek kardeşse çocuğu ve babası olmayan kız kardeşinin bıraktığı bütün mal, onundur; kız kardeş ikiyse, yahut daha fazlaysa erkek kardeşin bıraktığı malın üçte ikisini alırlar. Mîrasçılar, aynı şartlar dahilinde erkek ve kız kardeşlerse erkeğe, kadına nispetle iki pay verilir. Allah, size doğru yoldan sapmamanız için bunları açıklamaktadır ve Allah, her şeyi bilir.

 

Nisa-12: Eğer ölen bir erkek veya kadının çocuğu ve babası bulunmadığı halde kelâle olarak (yan koldan) mirasına konuluyor ve kendisinin bir erkek veya kızkardeşi bulunuyorsa, bunlardan herbirinin miras payı terekenin altıda biridir. Eğer mevcut olan kardeşler bundan daha çok iseler, bu takdirde kardeşler mirasın üçte birini zarara uğratılmaksızın aralarında eşit olarak taksim ederler.

 

her iki ayet de kelale, yani ebeveynleri ve çocukları bulunmayan merhumun kardeşleri üzerinedir. 176da erkeğe 2x, kıza 1x; 12de ise erkeğe de kıza eşit oranı vermektedir.

 

kuran genelinde 1 erkek 2 kız eder. bu yüzden olası ki, 12 kurana sonradan eklenmiştir. 12 kurana sonradan eklenmediyse, tanrı sandığınız arap aynı hesabı başka şekilde verdiğini unutup değiştirmiştir. ama her türlü, hesap tutmamaktadır.

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

:) Cümleleri, kelimeleri renklendirmekle ve kalınlaştırmakla cevap verilmiş olmaz, sanki cevap verilmiş gibi bir izlenim uyandırılmaya çalışılır sadece! Bunu da anca cahil bir Müslüm "Müslüman kardeşim cevap vermiş ateistlere" şeklinde algılar! :D Bunlar zaten ne cevap verildiğini okumazlar bile! Cevap verildi mi verildi! :lol: Şöyle bir göz atarlar, renklendirilmiş ve kalınlaştırılmış sözcükler... "Yaaa yaaa kardeş ibretlik paylaşım! Ateler imana gelmez ki ama!" :0_80cbc_37a71a73_L:

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 saat önce, araştırmacı21 yazdı:

 

 

Yine diyorsunuz ki,                                                                                                 

Mîrasçılar, aynı şartlar dahilinde erkek ve kız kardeşlerse erkeğe, kadına nispetle iki pay verilir.

ters düşüyor. işin ilginç tarafı şu ki: nisa 12 de kız ve erkeğin paylarını eşit tutmuş. ya söylemsel farklılık ya da kurana sonradan, başka bir dönem ve kültürün etkisinde eklenmiş bir kısım olabilir. (diyorsunuz)

 

Bakınız,Nisa-11 de erkek ve kız miras bırakanın çocuklarıdır. Bu mirastaki bire iki hisse de ancak ölenin çocukları arasında olur.

 

Ama,

Nisa-12 de ise,kız ve erkek,ölenin çocukları değil,belki her ikisi de,ölenin kardeşidir.Bu nedenle ikisi eşit tutulmuştur. Çünkü her iki ayete,ölene göre mirasçıların alacakları farklıdır.Nisa-11 de varisler ölenin çocuklarıdır,Nisa-12 de ise,varisler ölenin kardeşleridir.İşte bu nedenle her iki ayete payların oranların da değişiyor.

 

İşte burada ters düşen, veya ilginç bir taraf söz konusu olmadığı gibi,eklenmiş bir kısım da asla söz konusu değil.

 

@araştırmacı21, kız çocuğu geçtik, ölenin kardeşlerini tartışıyorduk @bir_akil_insan İle. Çelişkili olduğunu düşündüğümüz ayetler de nisa-11 ile nisa-12 değil, nisa-12 ile nisa-176.

 

Benim mesajlarımı cevapsız bırakmışsınız. 

 

Verdiğiniz cevap ise konudan tamamen alakasız olmuş.

 

Bekliyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 saat önce, democrossian yazdı:

Zaten sorun, Kuranı düzen cahil çöl yağmacılarının değişen her duruma göre yeniden oran belirlemeye kalkışarak konuyu çıkmaza sokmaları.

 

Net olmasının şartı şudur: Her kişi için bir sabit oran vermeliydi. Bu oranı hiç bir koşulda değiştirmemeliydi. Atıyorum bu oranlar A=1/2 B=1 C=1/8 D=1/6 E=2/3 F= 3/8 ... Böyle gidecek ve hiç bir durumda bu değerler oynanmayacak.

 

O zaman yapılacak iş apaçık belli olurdu. Katılımcılar atıyorum A, C ve F mi. Bunlar aralarına artı konarak yazılır, payda eşitlenir ve sonuç kesirdeki pay kısmı kadar taksimat yapılıp herkese payı dağıtılır, biter.

 

Fakat Kuran'da değişen durumlara göre oranlar değiştirilerek bu yöntemden habersiz olunduğu apaçık ortaya konmuştur. Cahil çöl yağmacıları böyle bir hesaptan filan habersiz oldukları için akıllarına gelen durumlara göre oranları yeniden ayarlamaya çalışmışlar ve tabii ki çuvallamışlar.

 

Bunlar cahil çöl yağmacıları. Böyle hesaplara akılları ermediği açık. Daha sonra bazı çıkmaz durumlar görülünce aklı erenler avli icat etmişler. Ama avlin olması için oranların değişmez olması gerektiğini saklıyor, söylemiyorlar. Halbuki avl Kuran düzülürken öngörülmüş olsa, oranlar sabit olarak verilecekti.

 

Neden düzülmüş diyorum, çünkü düzenlenmiş denecek bir hali yok bu kitap olduğu iddia edilen şeyin. Karmakarışık bir şey. Buna düzenlenmiş demek iltifat olur. Abartılı bir iltifat olur hem de. Karmakarışık bir şey bu. Buna kitap da denemez.   

 

 

Net olmasının şartı şudur: Her kişi için bir sabit oran vermeliydi. Bu oranı hiç bir koşulda değiştirmemeliydi. Atıyorum bu oranlar A=1/2 B=1 C=1/8 D=1/6 E=2/3 F= 3/8 ... Böyle gidecek ve hiç bir durumda bu değerler oynanmayacak.  (diyorsunuz)

 

Cevap:

Bilakis her zaman her kişi için SABİT ORAN verilseydi,asil o zaman işin içinden çıkılamazdı.

 

Örneğin:  Bir adam öldü, geri de eş, anne, baba ve çocuklar bıraktı ve tereke de 120 tl. olsun.

 

Kur’an’a göre,

1-Eş daima SABİT  bir ORAN olan terekenin 1/8’i alsın.

2-Anne ve babadan her biri daima BSABİT bir BORAN olan 1/6’i alsın.

3-Çocuklar da daima SABİT bir ORAN olan terekenin 2/3’i alsın.

 

Mirasçılarda oynanma olsun veya olmasın BU ORAN HER ZAMAN SABİT KALSIN.

 

kur’an’a göre bunun paylaşımı şöyledir:

 

1- Eş,120. liranın 1/8,i) olan 15. lirayı alıyor. (120.-15 = 105. lira kalır.)

2-Kalan terekeden (105) liradan annesi (1/6) olan 17.5 lirayı,babası, (1/6) olan 17.5.lirayı alır.Buna göre: (105 -35 = 70. lira kalır..

3-Çocuklar da terekeden kalan (105) liranın 2/3,si olan 70 lirayı alacaklar.

Böylece herkes kendi payına düşeni aldıktan sonra elde = 0 kalır.

İşte burada hiç bir sorun yoktur !!! Miraçılar de değişince kur'an'an'a oranlar da değişir,bu durumda hiç bir sorun olmuyor.

 

ŞİMDİ İSE SİZİN SÖYLEDİĞİNİZ GİBİ YUKARIDAKİ ORANLAR DAİMA SABİT KALSIN.Ama buradaki örnekte ise mirasçılarda bir değişiklik olsun bakalım. (ORANDA DEĞİL)

 

Buna göre örnek de şöyle olsun!

 

Bir adam öldü,120 tl. ile mirasçılardan sadece eş ve çocuklarını bıraktı.( burada anne ve baba yok)

 

HAYDİ SABİT ORANA HİÇ DOKUNMADAN BUNLARINI PAYLARINI SİZ VERİN BAKALIM !

 

ÖRNEK:

Tereke 120 tl. dir.

Eş’in SABİT payı  1/8’dir.

Çocukların SABİT SABİT payları da  2/ 3’ dir.

 

Haydi iddianızdan hareketle ‘’Her kişi için bir sabit oran vermeliydi.Bu oranı hiç bir koşulda değiştirmemeliydi.’’ diyorsunuz.

 

Öyleyse burada verdiğimiz örnekte SABİT ORANA hiç dokunmadan siz paylaşımı yapın bakalım, işin içinden çıkabilecek misiniz? sizin savınız doğru çıkacak mı  ???         İşte hata yapan kimmiş o zaman öğreniriz!!!

Saygılar.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 saat önce, democrossian yazdı:

Zaten sorun, Kuranı düzen cahil çöl yağmacılarının değişen her duruma göre yeniden oran belirlemeye kalkışarak konuyu çıkmaza sokmaları.

 

Net olmasının şartı şudur: Her kişi için bir sabit oran vermeliydi. Bu oranı hiç bir koşulda değiştirmemeliydi. Atıyorum bu oranlar A=1/2 B=1 C=1/8 D=1/6 E=2/3 F= 3/8 ... Böyle gidecek ve hiç bir durumda bu değerler oynanmayacak.

 

O zaman yapılacak iş apaçık belli olurdu. Katılımcılar atıyorum A, C ve F mi. Bunlar aralarına artı konarak yazılır, payda eşitlenir ve sonuç kesirdeki pay kısmı kadar taksimat yapılıp herkese payı dağıtılır, biter.

 

Fakat Kuran'da değişen durumlara göre oranlar değiştirilerek bu yöntemden habersiz olunduğu apaçık ortaya konmuştur. Cahil çöl yağmacıları böyle bir hesaptan filan habersiz oldukları için akıllarına gelen durumlara göre oranları yeniden ayarlamaya çalışmışlar ve tabii ki çuvallamışlar.

 

Bunlar cahil çöl yağmacıları. Böyle hesaplara akılları ermediği açık. Daha sonra bazı çıkmaz durumlar görülünce aklı erenler avli icat etmişler. Ama avlin olması için oranların değişmez olması gerektiğini saklıyor, söylemiyorlar. Halbuki avl Kuran düzülürken öngörülmüş olsa, oranlar sabit olarak verilecekti.

 

Neden düzülmüş diyorum, çünkü düzenlenmiş denecek bir hali yok bu kitap olduğu iddia edilen şeyin. Karmakarışık bir şey. Buna düzenlenmiş demek iltifat olur. Abartılı bir iltifat olur hem de. Karmakarışık bir şey bu. Buna kitap da denemez.   

 

 

Net olmasının şartı şudur: Her kişi için bir sabit oran vermeliydi. Bu oranı hiç bir koşulda değiştirmemeliydi. Atıyorum bu oranlar A=1/2 B=1 C=1/8 D=1/6 E=2/3 F= 3/8 ... Böyle gidecek ve hiç bir durumda bu değerler oynanmayacak.  (diyorsunuz)

 

Cevap:

Bilakis her zaman her kişi için SABİT ORAN verilseydi,asil o zaman işin içinden çıkılamazdı.

 

Örneğin:  Bir adam öldü, geri de eş, anne, baba ve çocuklar bıraktı ve tereke de 120 tl. olsun.

 

Kur’an’a göre,

1-Eş daima SABİT  bir ORAN olan terekenin 1/8’i alsın.

2-Anne ve babadan her biri daima BSABİT bir BORAN olan 1/6’i alsın.

3-Çocuklar da daima SABİT bir ORAN olan terekenin 2/3’i alsın.

 

Mirasçılarda oynanma olsun veya olmasın BU ORAN HER ZAMAN SABİT KALSIN.

 

kur’an’a göre bunun paylaşımı şöyledir:

 

1- Eş,120. liranın 1/8,i) olan 15. lirayı alıyor. (120.-15 = 105. lira kalır.)

2-Kalan terekeden (105) liradan annesi (1/6) olan 17.5 lirayı,babası, (1/6) olan 17.5.lirayı alır.Buna göre: (105 -35 = 70. lira kalır..

3-Çocuklar da terekeden kalan (105) liranın 2/3,si olan 70 lirayı alacaklar.

Böylece herkes kendi payına düşeni aldıktan sonra elde = 0 kalır.

İşte burada hiç bir sorun yoktur !!! Miraçılar de değişince kur'an'an'a oranlar da değişir,bu durumda hiç bir sorun olmuyor.

 

ŞİMDİ İSE SİZİN SÖYLEDİĞİNİZ GİBİ YUKARIDAKİ ORANLAR DAİMA SABİT KALSIN.Ama buradaki örnekte ise mirasçılarda bir değişiklik olsun bakalım. (ORANDA DEĞİL)

 

Buna göre örnek de şöyle olsun!

 

Bir adam öldü,120 tl. ile mirasçılardan sadece eş ve çocuklarını bıraktı.( burada anne ve baba yok)

 

HAYDİ SABİT ORANA HİÇ DOKUNMADAN BUNLARINI PAYLARINI SİZ VERİN BAKALIM !

 

ÖRNEK:

Tereke 120 tl. dir.

Eş’in SABİT payı  1/8’dir.

Çocukların SABİT SABİT payları da  2/ 3’ dir.

 

Haydi iddianızdan hareketle ‘’Her kişi için bir sabit oran vermeliydi.Bu oranı hiç bir koşulda değiştirmemeliydi.’’ diyorsunuz.

 

Öyleyse burada verdiğimiz örnekte SABİT ORANA hiç dokunmadan siz paylaşımı yapın bakalım, işin içinden çıkabilecek misiniz? sizin savınız doğru çıkacak mı  ???         İşte hata yapan kimmiş o zaman öğreniriz!!!

 

saygılar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...