Jump to content

kuranı rezil eden matematiksel hata nihayet yanıtlandı..


Recommended Posts

4 dakika önce, birani yazdı:

 

lan anormalmisin iddia ettiklerinde hiçbirşey yok;

 

"İnsanlardan hiçbir kimseye, Allah kendisine kitap, hüküm ve peygamberlik verdikten sonra, kalkıp insanlara: "Allah'ı bırakıp bana kul olun." demesi yakışmaz. Fakat onun: "Öğrettiğiniz ve okuduğunuz kitap gereğince Rabb'e halis kullar olun" (demesi uygundur)." (Al-i İmran Suresi 79. Ayet)

 

burda nerde Tevrat'tan bahsediyor lan manyak? sen zorla hayalmi kurmaya çalışıyorsun? Ayet'de bahsedilen, hiçbir Peygamberin insanlara kalkıpda (haşa) "ALLAH'ı bırakıp bana kul olun" demesi yakışmaz. buyuruluyor sen bunu Tevrat'a nerden bağladın lan? ne alakası var sizde beyinde yok sizde sadece şerefsizlik ve kafirlik var.

sizler bağlıyorsunuz sen bağlamıyorsun demek ki o zaman neye göre tevratın incilin tahrif edildiğini söyleyeceksin.

Sana lan demedim anormal demedim şerefsiz demedim sen düşün müslüman.. trollük yaparsan seni muhatap almam.

tarihinde tonyukukcuk tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 755
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

6 dakika önce, birani yazdı:

 

sen, akilsiz insan denen yaratığa verdiğim o kadar cevaptan sonra hala aynı şeyleri sorup dalga geçiyorsan bende sana anormal derim. demekki bile bile sorup alay ediyorsun.

 

bide sorduğun soruyu üstteki saçma soruna bağlayıp güya konuyu uzatmaya çalışmanda apayrı ahmaklığını gösteriyor, yemezler.

 

 

özür dilerim bakara 79 olacak yanlışlık yapmışım

فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ يَكْتُبُونَ الْكِتَابَ بِأَيْدِيهِمْ ثُمَّ يَقُولُونَ هَذَا مِنْ عِندِ اللّهِ لِيَشْتَرُواْ بِهِ ثَمَناً قَلِيلاً فَوَيْلٌ لَّهُم مِّمَّا كَتَبَتْ أَيْدِيهِمْ وَوَيْلٌ لَّهُمْ مِّمَّا يَكْسِبُونَ

Vay o kimselere ki, elleriyle Kitab’ı yazarlar, sonra da onu az bir karşılığa değişmek için, “Bu, Allah’ın katındandır” derler. Vay ellerinin yazdıklarından ötürü onların hâline! Vay kazandıklarından dolayı onların hâline!

şimdi yazdıklarımı tekrar düşün ve yazdığın hakaretleri okumayacağım istersen yazma.

tarihinde tonyukukcuk tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, tonyukukcuk yazdı:

özür dilerim bakara 79 olacak yanlışlık yapmışım

فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ يَكْتُبُونَ الْكِتَابَ بِأَيْدِيهِمْ ثُمَّ يَقُولُونَ هَذَا مِنْ عِندِ اللّهِ لِيَشْتَرُواْ بِهِ ثَمَناً قَلِيلاً فَوَيْلٌ لَّهُم مِّمَّا كَتَبَتْ أَيْدِيهِمْ وَوَيْلٌ لَّهُمْ مِّمَّا يَكْسِبُونَ

Vay o kimselere ki, elleriyle Kitab’ı yazarlar, sonra da onu az bir karşılığa değişmek için, “Bu, Allah’ın katındandır” derler. Vay ellerinin yazdıklarından ötürü onların hâline! Vay kazandıklarından dolayı onların hâline!

şimdi yazdıklarımı tekrar düşün..

 

Bakara Suresi 79. Ayet'de bildirilen elleriyle yazılan kitab, Tevrat değil tabiki, yahudilerden bir kısmı, insanları saptırmak için güya Tevrat'ı baz alarak kendileri uydurma şeylerle "bu ALLAH katındandır" derlerdi. başka bir Ayetde de onlardan bir kısmı Tevrat'ın da kelimelerinin yerlerini değiştirmeye teşebbüs ederek onlara indirilen Kitabı tahrif bile ettiler. ALLAH bunuda Kur'an'da bildiriyor zaten. son Din İslam'la, Kıyamete kadar baki kalacak nurunu tamamlayıp bizi Müstakim kıldı. bunda hala anlaşılmayacak birşey yok. siz illa yahudi olmak istiyorsanız gidin olun. siz zaten yalnız Müslüman olmazsınız onun dışında bozuk pislik her haltı yersiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 saat önce, güven yazdı:
16 saat önce, güven yazdı:

Benden günah gitti günahı vebali senin boynuna ey ayet beyenmez kafir.

45. Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?

47. Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?

49. Öyleyse Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

51. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

53. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

55. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

57. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

59. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

61. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

63. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

65. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

67. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

69. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

71. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

73. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

75. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

77. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

 

 

 

Rahman suresindeki tekrarların hikmeti !

 

Öncelikle kur’an,herhangi bir beşer kitabından farklı olduğunu bilmeniz lazım. O insanın ihtiyaç duyabileceği her konuya değindiği gibi,özellikle ( ان هو الا ذكر للعالمين ) ‘’in hüve illa zikrun lil alemine’’O kur’an bütün insanlığa ancak bir öğüt,bir rehber ve yol göstericidir.’’ şeklindeki ayetle de bu hususa vurgu yapılmıştır.

 

İşte Rahman suresinin tekrar yapaıldığı yerlerde dini emirler,hükümler,farz ve helal konularına değinilmediği ve sadece insanları Yaratıcının varlık delillerine yönlendirmek ve bunların üzerinde düşünüp, yaratıcının kudret delillerini hatırasında tutabilmek için burada öğüt mahiyetinde tekrarlama sanatı söz konusu olmuştur,zaten insan unutkan bir varlık olduğundan,ona yönelik öğütlerde tekrarın yapılması önemli bir anlatım sanatıdır.

 

Ayrıca Rahman suresinde bu tekrar edilen ayetlerin mealleri de hatalı olduğunu belirtmek isterim !!

 

Yani,

77. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?  (şeklindeki meal hatalıdır)

 

Bunun doğru meali aşağıdaki gibidir.

 

77: Öyleyse (gerçekten) Rabbinizin (kainattaki yaratılış gücü ve azametinin) hangi delillerini yalanlayabilirsiniz.’’ şeklindedir.

 

Yani burada nimet ifadesi yok,burada yapılan tekrarlarla yaratıcının varlığını ve kudretini gösteren deliller üzerinde insanı düşünmeye ve öğüt almaya bir davet vardır.

İşte bu davet öğüt şeklinde olduğu için,öğütlerde yapılan tekrarlama sanatı burada da işlenmiştir.Bu nedenlerle bir anlatım sanatı olan tekrarların burada yapılması önemli,gayet mantıklı ve doğaldır.

 

Ayrıca bu tekrarlar art arda değil,belki her birinden önce,yani aralarında farklı bir konu anlatılıyor, ayrı bir bilgi veriliyor,ondan sonra da bununla insanın dikkatti söz konusu bilgi ve konu üzerine çekilmek,düşünmesini ve öğüt almasını sağlamak isteniyor.

 

Bi de burada tekrarlanan ayetlerin arasındaki farklı konuları anlatan ayetleri cımbızla çekerek sadece tekrar edilen yerleri göstermek ise saçmalıktan başka bir şey değildir.    

                  

Mesela: Bir adam bir sürü konuştuktan sonra,konuştukları içinde nerede bir tekrar varsa, sadece orayı başkasına gösterirseniz,bu yanlış olur,hepsini birlikte göstermeniz gerekir ki ona göre söz konusu kişiler o tekrarları sağlıklı ve doğru bir şekilde değerlendirebilsinler !!

---- 

Bu nedenle bize hitap eden bu ayetin mesajını biraz daha açalım !

 

“Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukezzibân”; “Yaratılış gayenden, yaratılış yapından uzaksın. Biz seni bu kadar ilimle donattık, seni kâinatta yaydık. Sana Rahmân halimiz ile istiva ettik ve seninle beraber Rahmân halimizle varlık âleminde yürüyoruz. Bu halde yapman gereken şeyler varken sen bütün hayatını iğne deliğinden baktığın hal ile gördün. Varlık âleminde zerre bile etmeyen varlıklar biriktirdin, onları bir araya koydun ve onlarla avunmaya çalıştın. O yüzdendir ki Rabbinin sana öğrettiği büyük ilimleri ve İnsan-ı Kâmil hallini, Halife halini fark etmedin, görmedin ve o görevlerini yapmadın.Peki bu varlık ve kudret delillerimizi yalanlayan kimselerden mi olacaksın,diye üzerinde düşünmemizin gerekliliğine vurgu yapılmaktdır. 

 

Rahmân Suresi içerisinde de göreceksiniz ki tekrar olarak algılansa da ayet hiç bir zaman kendini tekrarlamamakta,mutlaka yeni manalarını açmakta ve ortaya koymaktadır.

 

Rahmân Suresi’nde 31 kez tekrarlanan “Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukezzibân” ayetini daha iyi anlamak için ilk tekrar olan 13’ncü ayeti açalım.

Ayete manasını vermemiz için Rahmân Suresi 12’nci ayetini hatırlayalım;

“Vel habbu zul asfi ver reyhân”; “Bütün tohumların içerisindeki o kokulara, o yapılara, o dizaynlara sahip bir İnsân-ı Kâmil vardır”

Bu ayetten sonra gelen “Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukezzibân” ayeti ile Allahü Teâlâ bizlere suredeki ilk uyarısını, hatırlatmasını yapıyor; “Varlık alemine geldin ve o ilimler senin hayal aleminden silindi ama senin içindeki çekirdekten o çekirdeği elinde tutan Asfi'nin yani İnsân-ı Kâmil’in haberi var.Allahü Teâlâ size bu ilimleri öğrettiği halde hâlâ kendi habbenizi çoğaltma gücünü elde edemediniz mi? Size öğretilen bu ilimleri unutuyor musunuz? Örtüyor musunuz, gizliyor musunuz?”

 

Gördüğünüz gibi tekrar gibi görünen ayet bir çok derin manayı habbe gibi içinde taşımaktadır. Bir sure içerisinde aynı ayeti Allahü Teâlâ 31 kez söylüyorsa bunu kopyala yapıştır mantığıyla “Öyleyse (gerçekten) Rabbinizin (kainattaki yaratılış gücü ve azametinin) hangi delillerini yalanlayabilirsiniz.?” olarak ortaya koymak ne kadar doğru olabilir?

 

Rahmân Suresi sırlarını yavaş yavaş açıyor. Bu sırlar sizin varlık aleminize ayette buyrulduğu üzere İnsân-ı Kâmil’in sahip olduğu tohum gibi düşer ve içinizde büyür. Anlatır büyür, anlatır büyür, gelir sizi kucaklar. Anlatır büyür, alır götürür, geri getirir, alır götürür, geri getirir. Sever yaratır, yeniden getirir, Zatına katar, çok hoşlanır; Zatına katar "sen benimsin" der, alır zatına katar.

O içinde dayanamaz; “bir daha göreyim, bir daha zahir alemde bakayım, bir daha ona tecelli edeyim, bir daha halifem olarak onu göreyim” der ve tekrar varlık alemine gönderir. Bu böyle sürer gider...

İşte Rahmân Suresi içerisindeki “Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukezzibân” ayetlerine genel bir bakış ile farklı boyutlardan yansıyan haller anlatılmaktadır. ‘’alıntı’’

Saygılar.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 dakika önce, birani yazdı:

 

Bakara Suresi 79. Ayet'de bildirilen elleriyle yazılan kitab, Tevrat değil tabiki, yahudilerden bir kısmı, insanları saptırmak için güya Tevrat'ı baz alarak kendileri uydurma şeylerle "bu ALLAH katındandır" derlerdi. başka bir Ayetde de onlardan bir kısmı Tevrat'ın da kelimelerinin yerlerini değiştirmeye teşebbüs ederek onlara indirilen Kitabı tahrif bile ettiler. ALLAH bunuda Kur'an'da bildiriyor zaten. son Din İslam'la, Kıyamete kadar baki kalacak nurunu tamamlayıp bizi Müstakim kıldı. bunda hala anlaşılmayacak birşey yok. siz illa yahudi olmak istiyorsanız gidin olun. siz zaten yalnız Müslüman olmazsınız onun dışında bozuk pislik her haltı yersiniz.

Yok ben tanrıya inanmıyorum zaten..

Sorum şu müslümanlar için neye göre incil ve tevrat tahrif edilmiştir hangi ayet o dediğin

bakara 4.ayete nasıl uyacaksın

saff 6. ayetten bahsettim

tevrat ve incilde muhammed nerede

tarihinde tonyukukcuk tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, birani yazdı:

 

lan beyinsiz akilsiz yaratık, hem haşa uyduruk diyorsun hemde değişmemiştir diye nasıl iddia ediyorsun manyağa bakın

 

Kur'an'da apaçık şekilde onlar kelimelerin yerlerini değiştirip tahrif ettiler yazıyor sense hala değişmemiştir diye iddia ediyorsun. senin şerefini haysiyetini .............rim. güvensiz olsan nolur akilsiz olsan nolur aynı bokun diğer rengisiniz.

 

sen o pis ağzını kapat artık. üstte cevabını verdim artık dilini nerene sokarsın orayı hesapla şerefsiz herif

 

:D kelimelerin yerlerini mi değiştirmişler?

 

uyduruk tanrınız diyor ki: kuran elinizdeki kitabı onaylar! daha ne uzatıyorsunuz? değişmemiş işte tevrat falan. ellerinde olan kitap doğru kitapmış.

 

gidin uyduruk tanrınızın şerefini haysiyetini tütsüleyin, onu yalanlıyorsunuz çünkü :D 

Link to post
Sitelerde Paylaş
27 dakika önce, birani yazdı:

 

Bakara Suresi 79. Ayet'de bildirilen elleriyle yazılan kitab, Tevrat değil tabiki, yahudilerden bir kısmı, insanları saptırmak için güya Tevrat'ı baz alarak kendileri uydurma şeylerle "bu ALLAH katındandır" derlerdi. başka bir Ayetde de onlardan bir kısmı Tevrat'ın da kelimelerinin yerlerini değiştirmeye teşebbüs ederek onlara indirilen Kitabı tahrif bile ettiler. ALLAH bunuda Kur'an'da bildiriyor zaten. son Din İslam'la, Kıyamete kadar baki kalacak nurunu tamamlayıp bizi Müstakim kıldı. bunda hala anlaşılmayacak birşey yok. siz illa yahudi olmak istiyorsanız gidin olun. siz zaten yalnız Müslüman olmazsınız onun dışında bozuk pislik her haltı yersiniz.

Allahınıza göre çöl üçlüsünün üçünüde koruyacakmış.sana göre sadece kuranı korumuş o zaman bu ayetleri ne diye göndermiş.

 

J7LJNM.jpg

Link to post
Sitelerde Paylaş
32 dakika önce, araştırmacı21 yazdı:

 

Rahman suresindeki tekrarların hikmeti !

 

Öncelikle kur’an,herhangi bir beşer kitabından farklı olduğunu bilmeniz lazım. O insanın ihtiyaç duyabileceği her konuya değindiği gibi,özellikle ( ان هو الا ذكر للعالمين ) ‘’in hüve illa zikrun lil alemine’’O kur’an bütün insanlığa ancak bir öğüt,bir rehber ve yol göstericidir.’’ şeklindeki ayetle de bu hususa vurgu yapılmıştır.

 

İşte Rahman suresinin tekrar yapaıldığı yerlerde dini emirler,hükümler,farz ve helal konularına değinilmediği ve sadece insanları Yaratıcının varlık delillerine yönlendirmek ve bunların üzerinde düşünüp, yaratıcının kudret delillerini hatırasında tutabilmek için burada öğüt mahiyetinde tekrarlama sanatı söz konusu olmuştur,zaten insan unutkan bir varlık olduğundan,ona yönelik öğütlerde tekrarın yapılması önemli bir anlatım sanatıdır.

 

Ayrıca Rahman suresinde bu tekrar edilen ayetlerin mealleri de hatalı olduğunu belirtmek isterim !!

 

Yani,

77. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?  (şeklindeki meal hatalıdır)

 

Bunun doğru meali aşağıdaki gibidir.

 

77: Öyleyse (gerçekten) Rabbinizin (kainattaki yaratılış gücü ve azametinin) hangi delillerini yalanlayabilirsiniz.’’ şeklindedir.

 

Yani burada nimet ifadesi yok,burada yapılan tekrarlarla yaratıcının varlığını ve kudretini gösteren deliller üzerinde insanı düşünmeye ve öğüt almaya bir davet vardır.

İşte bu davet öğüt şeklinde olduğu için,öğütlerde yapılan tekrarlama sanatı burada da işlenmiştir.Bu nedenlerle bir anlatım sanatı olan tekrarların burada yapılması önemli,gayet mantıklı ve doğaldır.

 

Ayrıca bu tekrarlar art arda değil,belki her birinden önce,yani aralarında farklı bir konu anlatılıyor, ayrı bir bilgi veriliyor,ondan sonra da bununla insanın dikkatti söz konusu bilgi ve konu üzerine çekilmek,düşünmesini ve öğüt almasını sağlamak isteniyor.

 

Bi de burada tekrarlanan ayetlerin arasındaki farklı konuları anlatan ayetleri cımbızla çekerek sadece tekrar edilen yerleri göstermek ise saçmalıktan başka bir şey değildir.    

                  

Mesela: Bir adam bir sürü konuştuktan sonra,konuştukları içinde nerede bir tekrar varsa, sadece orayı başkasına gösterirseniz,bu yanlış olur,hepsini birlikte göstermeniz gerekir ki ona göre söz konusu kişiler o tekrarları sağlıklı ve doğru bir şekilde değerlendirebilsinler !!

---- 

Bu nedenle bize hitap eden bu ayetin mesajını biraz daha açalım !

 

“Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukezzibân”; “Yaratılış gayenden, yaratılış yapından uzaksın. Biz seni bu kadar ilimle donattık, seni kâinatta yaydık. Sana Rahmân halimiz ile istiva ettik ve seninle beraber Rahmân halimizle varlık âleminde yürüyoruz. Bu halde yapman gereken şeyler varken sen bütün hayatını iğne deliğinden baktığın hal ile gördün. Varlık âleminde zerre bile etmeyen varlıklar biriktirdin, onları bir araya koydun ve onlarla avunmaya çalıştın. O yüzdendir ki Rabbinin sana öğrettiği büyük ilimleri ve İnsan-ı Kâmil hallini, Halife halini fark etmedin, görmedin ve o görevlerini yapmadın.Peki bu varlık ve kudret delillerimizi yalanlayan kimselerden mi olacaksın,diye üzerinde düşünmemizin gerekliliğine vurgu yapılmaktdır. 

 

Rahmân Suresi içerisinde de göreceksiniz ki tekrar olarak algılansa da ayet hiç bir zaman kendini tekrarlamamakta,mutlaka yeni manalarını açmakta ve ortaya koymaktadır.

 

Rahmân Suresi’nde 31 kez tekrarlanan “Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukezzibân” ayetini daha iyi anlamak için ilk tekrar olan 13’ncü ayeti açalım.

Ayete manasını vermemiz için Rahmân Suresi 12’nci ayetini hatırlayalım;

“Vel habbu zul asfi ver reyhân”; “Bütün tohumların içerisindeki o kokulara, o yapılara, o dizaynlara sahip bir İnsân-ı Kâmil vardır”

Bu ayetten sonra gelen “Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukezzibân” ayeti ile Allahü Teâlâ bizlere suredeki ilk uyarısını, hatırlatmasını yapıyor; “Varlık alemine geldin ve o ilimler senin hayal aleminden silindi ama senin içindeki çekirdekten o çekirdeği elinde tutan Asfi'nin yani İnsân-ı Kâmil’in haberi var.Allahü Teâlâ size bu ilimleri öğrettiği halde hâlâ kendi habbenizi çoğaltma gücünü elde edemediniz mi? Size öğretilen bu ilimleri unutuyor musunuz? Örtüyor musunuz, gizliyor musunuz?”

 

Gördüğünüz gibi tekrar gibi görünen ayet bir çok derin manayı habbe gibi içinde taşımaktadır. Bir sure içerisinde aynı ayeti Allahü Teâlâ 31 kez söylüyorsa bunu kopyala yapıştır mantığıyla “Öyleyse (gerçekten) Rabbinizin (kainattaki yaratılış gücü ve azametinin) hangi delillerini yalanlayabilirsiniz.?” olarak ortaya koymak ne kadar doğru olabilir?

 

Rahmân Suresi sırlarını yavaş yavaş açıyor. Bu sırlar sizin varlık aleminize ayette buyrulduğu üzere İnsân-ı Kâmil’in sahip olduğu tohum gibi düşer ve içinizde büyür. Anlatır büyür, anlatır büyür, gelir sizi kucaklar. Anlatır büyür, alır götürür, geri getirir, alır götürür, geri getirir. Sever yaratır, yeniden getirir, Zatına katar, çok hoşlanır; Zatına katar "sen benimsin" der, alır zatına katar.

O içinde dayanamaz; “bir daha göreyim, bir daha zahir alemde bakayım, bir daha ona tecelli edeyim, bir daha halifem olarak onu göreyim” der ve tekrar varlık alemine gönderir. Bu böyle sürer gider...

İşte Rahmân Suresi içerisindeki “Febi-eyyi âlâ-i rabbikumâ tukezzibân” ayetlerine genel bir bakış ile farklı boyutlardan yansıyan haller anlatılmaktadır. ‘’alıntı’’

Saygılar.

 

Sen sanki kopya yapmıyorsun inan senin kadar kopya yapıştır yapan yok. birde uzun uzun kopya yapıştırmaların yokmu. hiç okumuyorum. yazının başına  göz atım hikmet felan birde sona doğru bunu gördüm cevap yazdım. ne yani sayıklamak hikmetmi şimdi senin Allahın bunamış

Link to post
Sitelerde Paylaş
19 saat önce, güven yazdı:

Cahiliye dönemi Arap geleneklerine göre bir kişinin, evlatlığının karısıyla evlenmesi çok kötü bir iş sayılır ve bu evliliği yapan kişiler ayıplanırdı.

Allah, ''evlatlığın karısıyla evlilik yapma yasağını'' kaldırmak için -o neden lazımsa?-, bir ayet göndererek Muhammed'in Zeynep ile evlenmesini istemişti. Böylece Muhammed'in bu uygulamayı ilk başlatan kişi olması, müslümanlar için örnek teşkil edecek ve bu yasak ortadan kalkmış olacaktı.


kestiklerinde (o kadınlarla evlenmek isterlerse) müminlere bir güçlük olmasın. Allah'ın emri yerine getirilmiştir.'Ahzap-37''(Resûlüm!) Hani Allah'ın nimet verdiği, senin de kendisine iyilik ettiğin kimseye: Eşini yanında tut, Allah'tan kork! diyordun. Allah'ın açığa vuracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun. Oysa asıl korkmana lâyık olan Allah'tır. Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikâhladık ki evlâtlıkları, karılarıyla ilişkilerini

Moderen Hukuk açısından bu evliliğin hiçbir sakıncası yoktur. Kişi boşandığı takdirde istediği kişi ile evlilik yapma özgürlüğüne sahiptir.
Burda abest olan durum, Allah'ın ''Evlatlıklarınızın karıları ile boşandıkları takdirde evlilik yapabilirsiniz, artık bu konuda önünüzde hiçbir engel yoktur'' gibi bir ayet ile Arapların evlatlıklarının eşleri ile evlilikleri konusundaki yasaklarını kaldırabilecekken, uygulamalı olarak Muhammed'ten bu işi ilk başlatan kişi olmasını istemesinin hiçbir mantıklı izahı yoktur.

Ama yukarıdaki ayette ''Allah'ın açığa çıkaracağı şey'' derken Muhammed'in kafasından geçen bu evliliği nasıl gerçekleştireceğini ve müslümanlara nasıl sevimli göstereceğinin izahı pekala mümkündür.  

Peki evlatlıkların eşi ile yapılan evlilikte hiçbir sakınca görmeyen Allah, babaların boşadığı kadınlarla evlatlıklarının evlenmesini neden, hangi akla hizmet yasaklar?


''Geçmişte olanlar bir yana, babalarınızın evlendiği kadınlarla evlenmeyin; çünkü bu bir hayasızlıktır, iğrenç bir şeydir ve kötü bir yoldur.''Nisa-22

Babaların evlendiği kadınlarla evlenmek, aile arasında öfke ve nefrete sebep olurken, evlatlığın karısıyla evlenmek neden aynı mantıktan nasibini almaz? Yoksa, bu kadar tutarsız ve çarpık kanunları olan Allah'ın, babaları kayırmasının özel bir sebebi mi vardır?

 

 

 

 

 

''Ama yukarıdaki ayette ''Allah'ın açığa çıkaracağı şey'' derken Muhammed'in kafasından geçen bu evliliği nasıl gerçekleştireceğini ve müslümanlara nasıl sevimli göstereceğinin izahı pekala mümkündür.  (sizden alıntı)

------

Ahzap-37.ayetin açıklamaılı doğru meali aşağıdadır.

 

Ahzap-37: Hani Allah’ın kendisine (islam nimetini) lütfettiği ve senin de kendisine iyilik ettiğin (hürriyetine  kavuşturduğun) kimseye ‘’Eşini yanında tut,(sakın boşama !) ve bu hususta Allah’tan sakın’’diyordun.Allah’ın ortaya çıkaracağı bir durumu (Zeyd’le Zeynep arasındaki geçimsizlik ve Zeyd’in boşama talebi) içinde saklıyor ve (duyulması halinde bu geçimsizliği daha da alevlendirebilecekleri hususunda bazı münafık) insanlardan korkuyordun.Halbuki (her konuda) Allah,kendisinden korkmana daha layıktır. Zeyd,eşiyle ilişkisini kestiğinde,biz seni  ona eş kıldık ki,EVLATLIKLARI İDDİA EDİLENLERİN eşleriyle ilişkisini kesince,(boşayınca) onlarla evlenmelerinde müminler üzerine bir güçlük olmasın.Allah’ın emri ise her zaman gerçekleşir.’’ 

 

Allah’ın açıklayacağı nedir?

 

İşte hem ayette,hem de aşağıdaki tefsirlerde de yazıldığı gibi hz.peygamberin açıklamadığı ve içinde gizlediği şey Zeyd’in Zeyneb’i boşama isteğidir.Yani hz.Peygamberin Zeynep’le ilgili hiçbir evlilik düşüncesi yoktu. Bu durum tamamen Zeyd’in boşama talebi ile ilgilidir.

 

(زاد المسير  ) والثالث : إيشارة لطلاقها، قاله قتادة، وابن جريج، ومقاتل

قوله تعالي وتخفي في نفسك ما الله مبديه: إشارة لطلاقها ، قاله ابن جريج   (تفسير الماوردي) 

  

Ayrıca Zeyd,hz.peygamberin evlatlığı değildi, bu evlatlık sadece kuru bir iddia idi. Bunun gerekçeleri aşağıdadır.

 

ZEYD,HZ.PEYGAMBERİN EVLATLIĞI MIYDI ???

 

Zeyd bin Harise’nin hz.peygamberle evlatlık iddiası sadece bir kuruntudur,bunun hz.peygamberle gerçek bir evlatliği söz konusu olmamıştır,İşte aşağıdaki gerekçelerle bunun ispatı !

 

a) Zeyd ,gerçekten hz.peygamberin evlatlığı mıydı ?

b ) Evlatlık olabilmesinin koşulları yerinde miydi ?     

c) Hz.peygamber ile Zeyd arasındaki yaş buna müsait miydi.?

d) Zeyd,hz peygamberin kucağında veya evinde mı büyüdü.?                                                                                     

Bu sorulara doğru yanıt verildiği zaman görülecektir ki,Zeyd’in hz.peygambere olan evlatlık iddiasi sadece bir kuruntuydu.

 

Bunun izahını yapalım:             

 

Hz.Zeyd,islamiyeten önce köle olarak hz.Hatice’nin eline geçiyor,dul ve kırk yaşında olan hz.Hatice 25 yaşında olan hz.Muhammed’le evleniyor.O zaman Hatice’nin kölesi olan Zeyd'in yaşı 21 ve hz peygamberin de yaşı 25 idi. 

Yani Zeyd hz.peygamberle çocukluk dönemini hiç geçirmemiş ve onun evinde de büyümemiştir.

 

Peki 25 yaşındaki bir adam,21 yaşındaki bir adamı nasıl evlatlık edinir.? İkisi de neredeyse yaşıt sayılırlar. Böyle bir evlatlığın hukuki,ahlaki ve dini bir izahı var mı? Evlatlık edinmek küçük yaştan başlıyor.21 yaşından sonra evlatlık olamaz?.Birinin başkasına evlatlık olabilmesi için küçük yaştan beri onun himayesinde yetişip büyümesi gerekir. Halbuki Zeyd için böyle bir durum söz konusu değildir.

 

Çünkü,Hz.Muhammed’in doğum tarihi 571,Zeyd’in doğum tarihi ise,575 miladı.Peki bu yaştan sonra bir evlatlıktan nasıl söz edilebilir?

-21 yaşında olanZeyd bir bebek veya çocuk muydu.? Hz.peygamber ona süt mü emzirtmiş.? Onu kendi evinde mi büyütmüş ki evlatlığı olsun?

 

İşte bunların hiç biri gerçekleşmiş değildir.

 

Bu nedenle Kur’an da da ifade edildiği gibi bu sadece kuru bir iddia idi. kur’an buna ادعياء ”ed’iya’’evlatlığı iddia edilen,böyle çağırılan’’diye şeklindeki ifadeyi kullanmıştır.Yani kur’an,”تبني ” tebenni,”gerçek evlatlıktan hiç söz etmemiştir.

 

Mesela: Kur’an da gerçek evlatlık olan (تبني) ‘’tebenni’’ değil de,evlatlığı iddia edilen ve böylece çağrılan kişiler için (ادعياء)’’ ED’İYA’’ çağrılan,iddia edilen’’ anlamındaki ifade de,bunun gerçek bir evlatlıkla ilgisi yoktu.

 

Çünkü (ادعياء)’’ ED’İYA’’ çoğul  bir kelime olup bunun  mazi/geçmiş ve muzari /hal ve gelecek fiil kipleri şöyledir. (ادعي ) ‘’idde’a’’ iddia etti veya idia etmiş, (يدعي ) ‘’yedde’i’’ iddia eder veya ,ddia edecek. (ادعياء) ‘ediya’’iddialar veya bununla çağrılanlar anlamında olur.İşte kur’an’ın bu ifadeyi kullanmakla da   Zeyd’in hz.peygamberle gerçek bir evlatlığı söz konusu değildir. Konuyla İlgili rivayetlerin de,kur’an’ın bu kullandığı bu ifadeyle uyumlu değildir.İşte bu nedenlerle Zeyd’in evlatlığı bir iddiadan öteye geçmez. Çünkü bizim için kur’an’ın ifadesi esastır,asırla sonra yazılan uyduma rivayetler vs. değil. 

 

Özetle,

Bu evlatlık kuru bir iddiaden ibarettir.Bu evlatlık için hiçbir koşul gerçekleşmiş değildir.Ve dolayısıyla Zeyd hz.peygamberin evlatlığı sayılmadığından ondan boşanmış ve dul kalmış olan Zeynep ile evliliğinde örfe aykırı bir şey de yoktur.  

 

-------------------------

 

‘’Peki evlatlıkların eşi ile yapılan evlilikte hiçbir sakınca görmeyen Allah, babaların boşadığı kadınlarla evlatlıklarının evlenmesini neden, hangi akla hizmet yasaklar?  (sziden alıntı)

 

Burada gösterdiğiniz bu vb.mealler eksik ve hatalıdır.Zira ayet o dönemden kalanları da yasaklıyor.

 

Doğru meal ise,aşağıdadır.

 

Nisa-22: Babalarınızın daha önce (cahiliye döneminde) evlenmiş olduğu kadınlarla evlenmeyin/bundan vazgeçip,nikahlı bulunduklarınızdan da ayrılın.Ama geçmişte (o döneminde) olmuş olanlar geçmişte kalmıştır.Bu (durumda kalmak ise), kesinlikle utanç verici bir fiildir,çirkin bir şeydir ve kötü bir yoldur.’’şeklindedir.

 

İşte aşağıda gösterdiğim tefsir metinlerinde de bu durum açık ve net bir şekilde ifade ediliyor.Ayrıca aynı zamanda bu ayette o dönemde bu nikahı yapıp ölmüş olanların yaptıkları geçmişte kalmıştır,deniliyor.Yani (الا ما قد سلف)  ‘’Ancak geçmişte olmuş olanlar,o dönemde kalmıştir,anlamındadır.Yani onların yaptıklarından siz sorumlu değilsiniz,diye bir mesaj verilmiştir.

 

İşte burad da görüldüğü üzere KUR’AN da hiçbir sorun olmadığı halde,hatalı meal ve uydurma rivayetlere dayalı yorumlar onu sorunlu gibi yapmaktadır.

 والنهي يتعلق بالمستقبل ، والفعل المضارع مع النهي مدلوله إيجاد الحدث في المستقبل ، وهذا المعنى يفيد النهي عن الاستمرار على نكاحهن إذا كان قد حصل قبل ورود النهي  و الناس قد بادروا إلى فراق أزواج الآباء عند نزول هذه الآية .  (التحرير والتنوير)       

: قوله تعالى : إلا ما قد سلف أي تقدم ومضى . والسلف ؛ من تقدم من [ ص: 92 ] آبائك وذوي قرابتك . وهذا استثناء منقطع ، أي لكن ما قد سلف فاجتنبوه ودعوه  (تفسير القرطبي )  .  

قوله : إلا ما قد سلف هو استثناء منقطع أي : لكن ما قد سلف فاجتنبوه ودعوه (تفسير فتح القدير)   

: إلا ما قد سلف فدعوه فإنكم تؤاخذون به  (تفسير الماوردي  )

وقوله - تعالى - ، وقال بعضهم معناه : إلا ما قد مات منهن (تفسير المنار )

 

Saygılar.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
49 dakika önce, araştırmacı21 yazdı:

 

 

''Ama yukarıdaki ayette ''Allah'ın açığa çıkaracağı şey'' derken Muhammed'in kafasından geçen bu evliliği nasıl gerçekleştireceğini ve müslümanlara nasıl sevimli göstereceğinin izahı pekala mümkündür.  (sizden alıntı)

------

Ahzap-37.ayetin açıklamaılı doğru meali aşağıdadır.

 

Ahzap-37: Hani Allah’ın kendisine (islam nimetini) lütfettiği ve senin de kendisine iyilik ettiğin (hürriyetine  kavuşturduğun) kimseye ‘’Eşini yanında tut,(sakın boşama !) ve bu hususta Allah’tan sakın’’diyordun.Allah’ın ortaya çıkaracağı bir durumu (Zeyd’le Zeynep arasındaki geçimsizlik ve Zeyd’in boşama talebi) içinde saklıyor ve (duyulması halinde bu geçimsizliği daha da alevlendirebilecekleri hususunda bazı münafık) insanlardan korkuyordun.Halbuki (her konuda) Allah,kendisinden korkmana daha layıktır. Zeyd,eşiyle ilişkisini kestiğinde,biz seni  ona eş kıldık ki,EVLATLIKLARI İDDİA EDİLENLERİN eşleriyle ilişkisini kesince,(boşayınca) onlarla evlenmelerinde müminler üzerine bir güçlük olmasın.Allah’ın emri ise her zaman gerçekleşir.’’ 

 

Allah’ın açıklayacağı nedir?

 

İşte hem ayette,hem de aşağıdaki tefsirlerde de yazıldığı gibi hz.peygamberin açıklamadığı ve içinde gizlediği şey Zeyd’in Zeyneb’i boşama isteğidir.Yani hz.Peygamberin Zeynep’le ilgili hiçbir evlilik düşüncesi yoktu. Bu durum tamamen Zeyd’in boşama talebi ile ilgilidir.

 

(زاد المسير  ) والثالث : إيشارة لطلاقها، قاله قتادة، وابن جريج، ومقاتل

قوله تعالي وتخفي في نفسك ما الله مبديه: إشارة لطلاقها ، قاله ابن جريج   (تفسير الماوردي) 

  

Ayrıca Zeyd,hz.peygamberin evlatlığı değildi, bu evlatlık sadece kuru bir iddia idi. Bunun gerekçeleri aşağıdadır.

 

ZEYD,HZ.PEYGAMBERİN EVLATLIĞI MIYDI ???

 

Zeyd bin Harise’nin hz.peygamberle evlatlık iddiası sadece bir kuruntudur,bunun hz.peygamberle gerçek bir evlatliği söz konusu olmamıştır,İşte aşağıdaki gerekçelerle bunun ispatı !

 

a) Zeyd ,gerçekten hz.peygamberin evlatlığı mıydı ?

b ) Evlatlık olabilmesinin koşulları yerinde miydi ?     

c) Hz.peygamber ile Zeyd arasındaki yaş buna müsait miydi.?

d) Zeyd,hz peygamberin kucağında veya evinde mı büyüdü.?                                                                                     

Bu sorulara doğru yanıt verildiği zaman görülecektir ki,Zeyd’in hz.peygambere olan evlatlık iddiasi sadece bir kuruntuydu.

 

Bunun izahını yapalım:             

 

Hz.Zeyd,islamiyeten önce köle olarak hz.Hatice’nin eline geçiyor,dul ve kırk yaşında olan hz.Hatice 25 yaşında olan hz.Muhammed’le evleniyor.O zaman Hatice’nin kölesi olan Zeyd'in yaşı 21 ve hz peygamberin de yaşı 25 idi. 

Yani Zeyd hz.peygamberle çocukluk dönemini hiç geçirmemiş ve onun evinde de büyümemiştir.

 

Peki 25 yaşındaki bir adam,21 yaşındaki bir adamı nasıl evlatlık edinir.? İkisi de neredeyse yaşıt sayılırlar. Böyle bir evlatlığın hukuki,ahlaki ve dini bir izahı var mı? Evlatlık edinmek küçük yaştan başlıyor.21 yaşından sonra evlatlık olamaz?.Birinin başkasına evlatlık olabilmesi için küçük yaştan beri onun himayesinde yetişip büyümesi gerekir. Halbuki Zeyd için böyle bir durum söz konusu değildir.

 

Çünkü,Hz.Muhammed’in doğum tarihi 571,Zeyd’in doğum tarihi ise,575 miladı.Peki bu yaştan sonra bir evlatlıktan nasıl söz edilebilir?

-21 yaşında olanZeyd bir bebek veya çocuk muydu.? Hz.peygamber ona süt mü emzirtmiş.? Onu kendi evinde mi büyütmüş ki evlatlığı olsun?

 

İşte bunların hiç biri gerçekleşmiş değildir.

 

Bu nedenle Kur’an da da ifade edildiği gibi bu sadece kuru bir iddia idi. kur’an buna ادعياء ”ed’iya’’evlatlığı iddia edilen,böyle çağırılan’’diye şeklindeki ifadeyi kullanmıştır.Yani kur’an,”تبني ” tebenni,”gerçek evlatlıktan hiç söz etmemiştir.

 

Mesela: Kur’an da gerçek evlatlık olan (تبني) ‘’tebenni’’ değil de,evlatlığı iddia edilen ve böylece çağrılan kişiler için (ادعياء)’’ ED’İYA’’ çağrılan,iddia edilen’’ anlamındaki ifade de,bunun gerçek bir evlatlıkla ilgisi yoktu.

 

Çünkü (ادعياء)’’ ED’İYA’’ çoğul  bir kelime olup bunun  mazi/geçmiş ve muzari /hal ve gelecek fiil kipleri şöyledir. (ادعي ) ‘’idde’a’’ iddia etti veya idia etmiş, (يدعي ) ‘’yedde’i’’ iddia eder veya ,ddia edecek. (ادعياء) ‘ediya’’iddialar veya bununla çağrılanlar anlamında olur.İşte kur’an’ın bu ifadeyi kullanmakla da   Zeyd’in hz.peygamberle gerçek bir evlatlığı söz konusu değildir. Konuyla İlgili rivayetlerin de,kur’an’ın bu kullandığı bu ifadeyle uyumlu değildir.İşte bu nedenlerle Zeyd’in evlatlığı bir iddiadan öteye geçmez. Çünkü bizim için kur’an’ın ifadesi esastır,asırla sonra yazılan uyduma rivayetler vs. değil. 

 

Özetle,

Bu evlatlık kuru bir iddiaden ibarettir.Bu evlatlık için hiçbir koşul gerçekleşmiş değildir.Ve dolayısıyla Zeyd hz.peygamberin evlatlığı sayılmadığından ondan boşanmış ve dul kalmış olan Zeynep ile evliliğinde örfe aykırı bir şey de yoktur.  

 

-------------------------

 

‘’Peki evlatlıkların eşi ile yapılan evlilikte hiçbir sakınca görmeyen Allah, babaların boşadığı kadınlarla evlatlıklarının evlenmesini neden, hangi akla hizmet yasaklar?  (sziden alıntı)

 

Burada gösterdiğiniz bu vb.mealler eksik ve hatalıdır.Zira ayet o dönemden kalanları da yasaklıyor.

 

Doğru meal ise,aşağıdadır.

 

Nisa-22: Babalarınızın daha önce (cahiliye döneminde) evlenmiş olduğu kadınlarla evlenmeyin/bundan vazgeçip,nikahlı bulunduklarınızdan da ayrılın.Ama geçmişte (o döneminde) olmuş olanlar geçmişte kalmıştır.Bu (durumda kalmak ise), kesinlikle utanç verici bir fiildir,çirkin bir şeydir ve kötü bir yoldur.’’şeklindedir.

 

İşte aşağıda gösterdiğim tefsir metinlerinde de bu durum açık ve net bir şekilde ifade ediliyor.Ayrıca aynı zamanda bu ayette o dönemde bu nikahı yapıp ölmüş olanların yaptıkları geçmişte kalmıştır,deniliyor.Yani (الا ما قد سلف)  ‘’Ancak geçmişte olmuş olanlar,o dönemde kalmıştir,anlamındadır.Yani onların yaptıklarından siz sorumlu değilsiniz,diye bir mesaj verilmiştir.

 

İşte burad da görüldüğü üzere KUR’AN da hiçbir sorun olmadığı halde,hatalı meal ve uydurma rivayetlere dayalı yorumlar onu sorunlu gibi yapmaktadır.

 والنهي يتعلق بالمستقبل ، والفعل المضارع مع النهي مدلوله إيجاد الحدث في المستقبل ، وهذا المعنى يفيد النهي عن الاستمرار على نكاحهن إذا كان قد حصل قبل ورود النهي  و الناس قد بادروا إلى فراق أزواج الآباء عند نزول هذه الآية .  (التحرير والتنوير)       

: قوله تعالى : إلا ما قد سلف أي تقدم ومضى . والسلف ؛ من تقدم من [ ص: 92 ] آبائك وذوي قرابتك . وهذا استثناء منقطع ، أي لكن ما قد سلف فاجتنبوه ودعوه  (تفسير القرطبي )  .  

قوله : إلا ما قد سلف هو استثناء منقطع أي : لكن ما قد سلف فاجتنبوه ودعوه (تفسير فتح القدير)   

: إلا ما قد سلف فدعوه فإنكم تؤاخذون به  (تفسير الماوردي  )

وقوله - تعالى - ، وقال بعضهم معناه : إلا ما قد مات منهن (تفسير المنار )

 

Saygılar.

 

 

ALINTI  çözün bu vakayı. madem kopya yapıştırsa buyrun.

 

Nur-31 ve Ahzab-37 Ayetlerinin ZIRVALIĞINI, ÇELİŞKİSİNİ Hiç Bir İLAHİYATÇI Ortaya Koymaz..

Nur-31 ve Ahzab-37 Ayetlerinin ZIRVALIĞINI, ÇELİŞKİSİNİ Hiç Bir İLAHİYATÇI Ortaya Koymaz.. Aslında SAPIKLIĞIN Sözleridir Bunlar..

Ahzab-37 Ayet İle Nur-31 Tamamen Çelişki İçindedir..

Nur-31 İle Ahzab-37 Ayetlerini birlikte İnceleyelim..

AHZAB SURESİ: 37

Hani sen Allah’ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye, “Eşini nikâhında tut (onu boşama) ve Allah’tan sakın” diyordun. İçinde, Allah’ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa kendisinden çekinmene Allah daha lâyıktı. Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü’minlere bir zorluk olmasın. Allah’ın emri mutlaka yerine getirilmiştir.

Not: Parantez içindeki yazılar Kur'anın orjinalinde yoktur, diyanet veya mealcilerin kendi eklemeleridir.

Ahzab-37 ayetine göre EVLAT EDİNMENİN önü KAPATILMIŞTIR..

Yani Kur'ana göre EVLAT edinmek YASAKTIR..

NUR SURESİ: 31

Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Görünen kısımlar müstesna, zînetlerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. ===>>> Zinetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut kocalarının babalarından, yahut oğullarından, yahut ÜVEY OĞULLARINDAN, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut müslüman kadınlardan, yahut sahip oldukları KÖLELERDEN, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. <<<=== Gizledikleri ZİNETLER bilinsin diye AYAKLARINI YERE VURMASINLAR. Ey mü’minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!

Yani Ahzab-37 ayetine göre ÜVEY OĞULLARIN veya ÜVEY KIZLARIN boşadığı EŞLERİNİ Nikahlamak MEŞRU hale gelmektedir.. Ve aynı zamanda üvey oğullar, üvey kızlar ile NİKAH yapmanında ÖNÜ açılmaktadır.. Nur Suresi-31 ayetinde ise üvey oğullarından ZİNETLERİNİ saklamanın SAKINCASI olmadığını söylemektedir.. Burada özellik arz eden diğer bir durumda şudur;"Gizledikleri ZİNETLER bilinsin diye AYAKLARINI YERE VURMASINLAR.. " cümlesi de zinet'in takı anlamında olduğunu İŞARET etmektedir.. Yani ayağı yere vurmakla belli olan ne olabilir.. SES çıkaran bir takıdır.. HALHAL gibi..

Nikah düşen bir erkekten ZİNETİNİ (Zinet kadının göğsü ve avret yerleri ise) saklamamak ÇELİŞKİSİ vardır... Ayrıca KÖLE bir erkek nasıl oluyor da EVLAT, BABA ile bir tutulabiliyor.. Yani KÖLE erkeğin CİNSELLİĞİ yok mu?!. Köle ERKEK savaşlarda GANİMET olarak alınan Müslüman Olmayan erkektir.. Müslüman ise ZATEN köle DEĞİLDİR.. Yani burada diğer bir konuda İSLAMDA KÖLELİĞİN kalkmadığıdır..  Örtünme konusuna gelinde ZİNET ne demektir?!

Zinet el, yüz, ayak haricinde ki yerlerin haricinde kalan kısımlar ise,  diğer yerleri ÜVEY OĞULLARA ve KÖLELERE göstermesi NORMAL olduğu anlamına gelmektedir..

Şayet Zinet takı, süs, gibi değerli eşyalar ve giyim ise daha büyük bir mantıksızlık ortaya çıkmaktadır..

Bu durumda A'raf suresi - 31 ve 32 ayetlere bakmamız gerekmektedir..

Şöyle ki;

A'RAF SURESİ:

31. Ey Âdemoğulları! Her mescitte ziynetinizi takının (güzel ve temiz giyinin). Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.

32. De ki: “Allah’ın, kulları için yarattığı zîneti ve temiz rızkı kim haram kılmış?” De ki: “Bunlar, dünya hayatında mü’minler içindir. Kıyamet gününde ise yalnız onlara özgüdür. İşte bilen bir topluluk için âyetleri, ayrı ayrı açıklıyoruz.”

Bu duruma göre A'raf -31,32 ayetler ile Nur suresi 31 ayet tamamen ÇELİŞKİ içindedir..

Bu ayetlerde ZİNET takı, giyim, süs anlamındadır..

 

 

Yani ZİNET kadının avret yerleri veya kadının  GÖĞSÜ anlamında değildir.. 

Sevgi ve Saygıyla,

Metin Korkmaz

tarihinde güven tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

 Bu ayet  anlamı ne başka eşlerle deyiştirmek ne demek. benim aklıma geliyor ama terbiyem müsade etmiyor. ayrıca cariyelerini deyiş tokuş yapabirsin buna müsade var.

 

Elmalılı Hamdi Yazır: AHZAB Suresi 52. ayet.Bundan başka kadınlar sana helâl olmaz. Bunları başka eşlerle değiştirmek de olmaz. İsterse güzellikleri hoşuna gitsin. Ancak sahip olduğun cariyen başka. Allah her şeye gözcü bulunuyor.

http://www.kuranmeali.org/33/ahzab_suresi/52.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, araştırmacı21 yazdı:

 Ayrıca Zeyd, peygamberin evlatlığı değildi, bu evlatlık sadece kuru bir iddia idi.

 

Böyle yalan yanlış iddialarda bulunuyorsun, sonra yalanını yüzüne vurduğumda hakaret etti oluyorum.

 

Üstelik bu yalanını sadece bize karşı değil, Kuranına karşı da söylüyorsun. Çünkü Zeyd'in Muhammed'in evlatlığı olduğu Kuran'da yazıyor! Bak 33/37! Biz evlatlığına karısını boşatıp sana aldırdık ki bundan böyle müminlere evlatlıkları karılarını boşadıkları zaman almalarında sıkıntı olmasın yazıyor!

 

Siz de utanıp sıkılmadan, yüzünüz kızarmadan bu rezilliği, kepazeliği savunmaya kalkışıyorsunuz! İğrençsiniz.

 

Yani İslam evlatlık kurumunu lağvediyor. Bu kepazeliğe imza atıyor! "Bundan sonra artık ana babasını kaybeden zavallı bir çocuk hiç kimseye anne baba diyemeyecek" diyor! Yanaşma, büyüyünce nikaha alınıp yatağa atılabilecek bir besleme gözüyle bakıyor!

 

Yuh olsun size ve bu savunduğunuz insanlık dışı, utanç verici, yüz kızartıcı rezilliğe! Allahınız keşke olsa da bin türlü belanızı elvan elvan verse! Yok ki zıkkımın kökü! Olmayınca ne yapacaksın. Müslümler de böyle dilli düdük gibi keyiflerince öter, yok ki "siz bana ne iftira edip duruyorsunuz ulan" diye tepelerine binecek bir allah! Olmayınca mabut, ne yapsın kel mahmut! 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ulan Angelina Jolie kadar olsun sizin şu dininiz kepazeler! Kadının kaç ırktan kaç tane evlatlığı var! Utanmıyorsunuz evlatlığın lağvedilmesini, anne babasız çocukları hiç kimseye anne baba diyememeye mahkum bırakmayı reziller! Allahınız olsa en başta sizin bir bin türlü belanızı elvan elvan verirdi! Olmadığı ordan belli. Kendisine böyle iğrenç iftiralar atılırken bu kadar suskun kalacak kadar kansız tiyniyetsiz karaktersizse onu bilmem!

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 dakika önce, democrossian yazdı:

 

Böyle yalan yanlış iddialarda bulunuyorsun, sonra yalanını yüzüne vurduğumda hakaret etti oluyorum.

 

Üstelik bu yalanını sadece bize karşı değil, Kuranına karşı da söylüyorsun. Çünkü Zeyd'in Muhammed'in evlatlığı olduğu Kuran'da yazıyor! Bak 33/37! Biz evlatlığına karısını boşatıp sana aldırdık ki bundan böyle müminlere evlatlıkları karılarını boşadıkları zaman almalarında sıkıntı olmasın yazıyor!

 

 

İyi yakalamışın yalanını bende kendimi suçluyorum kendimi niye okuyup yalanını çıkarmadım bu adamın. o kadar kopya yapıştır yapıyorlar bu dinciler okumaya tenzül etmiyorum boş boş yazıyorlar bundan sonara okumaya geyret ederim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sonra neymiş bu allahın açığa vuracağı ve bu herifin insanlardan gizlediği yahu? Öyle yalan dolan parantezler açıp Kurana ilaveler yapmakla mı vaziyeti kurtaracaksınız?

 

Bu iğrenç ifade, muhammedin evlatlığının karısına sulandığı anlamına gelmiyor mu? Karını boşama Allahtan kork diyor ama içinden ah bir boşasa da şu karıyı bir kütürdetsem diyor anlamı çıkmıyorsa başka ne halt anlam çıkıyor bu pasajdan?

 

Açıkça çıkan anlam böyle! Utanın ulan utanın yüzsüz yüzü kızarmaz utanmaz reziller! Şu kepazeliği ne yüzle savunuyorsunuz!

Link to post
Sitelerde Paylaş

1.
"Hani sen Allah'ın nimetlendirdiği, senin de lütufta bulunduğun kişiye "Eşini yanında tut, Allah'tan kork!" diyordun ama, Allah'ın açıklayacağı birşeyi de içinde saklıyordun; insanlardan çekiniyordun. Oysaki kendisinden korkmana Allah daha layıktır. Zeyd o kadından ilişiğini kesince onu sana nikâhladık ki, evlatlıkları eşleriyle ilişkilerini kestiklerinde, müminler için o kadınlarla evlenmede bir güçlük olmasın. Zaten Allah'ın emri yerine getirilmiştir." Ahzap 37
2.

"Kur'an'da geçen herhangi bir meseleyi bilerek ya da bilmeyerek inkâr eden kişi kâfir olur." TDV İslâm Ansiklopedisi

3.
"Hakikat bilgisini inkâr eden (kafirlerle) karşılaştığınızda, boyunlarını vurmaya bakın! " Muhammed 4


Şimdi, kim kimin kafasını kesecek merak ettim... :D

tarihinde adeist tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yani bu iğrenç pasaj download edildikten sonra, evlatlığı olan ve onu güzel bir kızla evlendirmiş olanlar heveslenecek: Ülen şu evlatlığıma karısını boşatsam da ben alsam! Gelininiz olarak gördüğünüz o genç kadınları alablirsiniz, götürün götürün pasajı! Tek kelimeyle iğrenç!

 

Adem ile Havva'nın çocukları ensest ile çoğaldı kepazeliğinden sonra ikinci rezillik.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gelelim ed'iya kelimesine... Kuran'da bu kelime özellikle tercih edilmiştir. Evlatlık edinen kişinin evlat edindiği kişinin babası olmadığını, bu babalığın sadece bir iddia olduğunu vurgulamıştır. Diyor ki bir çocuğu evlat edinmekle o sizin çocuğunuz olmaz. Bu sadece bir iddiadır, aslı olmayan bir iddia. Siz de onun babası olmazsınız. Zaten muhammed hiç birinizin babası değil derken de bu vurgu yapılıyor.

 

Zaten yıkmaya çalıştığı, evlatlık edinince gerçek evlat gibi olduğu, karısının gelini olduğu düşüncesi. O senin gelinin değil, nikahlayabilirsin, serbest diyor. Bu ise bir cinayettir. Rezillik yani, skandal. Anasını babasını kaybeden bütün çocukları bir daha ömürlerinde hiç kimseye anne baba diyememeye mahkum eden korkunç bir cinayet.  

 

Bu ise bir heves uğruna hiç düşünülmeden önü arkası hesaplanmadan atılmış iğrenç bir adım. Evlatlığının karısına sulanabilecek kadar aşağılaşmış bir alçağın yediği bir herze! Bu alçaklar baba kızına istek duyabilir fetvası vermedi mi! Bu rezillerden beklenmeyecek kepazelik olmaz. Bu bunların kaçıncı rezilliği! Ölü ile ilişkiyi onaylamak da var bu fetvalar arasında! İğrençler yani, tiksindirecek kadar iğrençler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...