Jump to content

kuranı rezil eden matematiksel hata nihayet yanıtlandı..


Recommended Posts

Konu karıştırılmaya çalışılıyor. Ben bir daha toparlayayım: İlla ma meleket eymanuhum lafı ile İslamda köleliğin olmadığı kanıtlanamaz. Çünkü adamlara cariyelerinizi yapabilirsiniz diyor olsa kadınlara da erkek kölelerle yapabilirsiniz demiş olur diye bir şey yok. Çünkü furuc hıfzı demek illa ilişkiden kaçınmak demek değil. Göstermemek de demek. Anlam genişliği olduğuna göre kadınlar için evin içinde köleler hizmet ederken o kadar da  iyice örtüp saklamanıza gerek yok anlamı da çıkar.

 

Müminler köleleri ile yatarlar, bundan dolayı ayıplanmazlar demiyor ki! Böyle dese evet sorun çıkardı. Ama böyle demiyor. Li furucihim hafizun diyor. Bu adam için ilişkiden kaçınmak, kadın için bacağını çok da öyle açmamak  anlamlarına ayrı ayrı gelir. Anlamın geniş tutulması buna izin verir. Ma meleket eyman istisnası da aynı şekilde adam için ilişki, kadın için öyle çok örteceğim diye uğraşmaya gerek olmadığı izni anlamına da aynı şekilde gelir.

 

Anlam geniş tutulmuş, anlam daraltılıp cinsel ilişki denmemiş. Yani özetle adama cariyen tabii ki yapacaksın, kadına da yapacak halin yok ama hizmetçidir, ev halidir, o kadar da saklanıp örtünmene gerek yok demiş anlamı çıkar. Hatta ötesinde kadına bunu erkek değil, kız köleler için söylemiş de olabilir. Anlam geniş tutulmuş yani, çok şey anlamak doğal!

 

Kölelik yok anlamı ise kesinlikle çıkmaz. Bu, tekeden süt çıkarmaya çalışmak!

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 755
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

1 saat önce, democrossian yazdı:

Kölelik yok anlamı ise kesinlikle çıkmaz. Bu, tekeden süt çıkarmaya çalışmak!

 

Kölelikle ilgili Kur'an âyetlerini kendi keyfine göre anlamlandırıp buradan "İslâmda kölelik yokyur" şeklinde sonuçlar çıkarmak, bir tehlike ânında devekuşunun başını kuma gömmesi ile aynı şeydir. 1400 küsur yıldır Kur'an,  milyarlarca insan tarafından okunmuş. Kur'an ve Sünnet esas alınarak, İslâm Hukûku oluşturulmuş. Cariyelerle ilgili alım-satım akdi yapılacağı ve bu akdin nikah yerine geçeceği, binâenaleyh; cariyelerle yatılabileceği şeklinde fetvâlar verilmiş. Üstelik, İslâm hukûkunda yer eden bu anlayış ve uygulama münferit değil. İslâm dünyasında buna itiraz eden, Hasan Akçay gibi kerâmeti kendisinden menkûl anlamlar ihdas ederek "Kur'anda böyle bir şey yok" diyen de çıkmamış.  Kur'an'ı akıl yoluyla anlamaya çalışan Mutezile dahi,  cariyelikle ilgili hükme müdâhele etmemiş.Yıllar boyu "Kur'an mahluktur-değildir" münâkaşası üzerinden ömrünü zindanlarda geçiren İslâm âlimleri olmuş ama; o kadar tuhaf ki "Cariyelik yoktur. Cariye ile nikahsız yatılmaz" diyen olmamış. Cariyelerin sex işçisi gibi kullanılacağına dair fetvânın kaynağı da Hasan Akçay'ın yıllardır başka bir anlam çıkarmak için diinip durduğu Nisâ 24. Hattâ Şia buradan Mûta nikahını da çıkarır. Şia'ya göre Mutâ nikâhı meşrûdur.

 

Boşuna uğraşıyorsunuz.

Vatandaş;; Tarihi, sosyo-kültürel gerçeklikten uzakşekilde,  zihninde bir "Mâ meleket eyman" anlamı oluşturup, kendisini de buna şartlandırmış.

Kaçar Abbas, bağlasan durmaz

 

*

 

Padişah vezirini çağırıp, "Bana öyle bir kusur işleyip özür dile ki özrün kabahatinden daha dehşetli olsun" demiş. Günün birinde

padişah saray bahçesini teftiş ederken, vezir sessizce arkasından  yaklaşıp, kaba etine bir çimdik atmış. Padişah, hışımla dönüp "Bre densiz, nedir bu yaptığın ?" deyince vezir sırıtarak; "Kusurumuz affola hünkârım. Sizi hanım sultan zannettim" demiş.

 

*

 

Allah bir "Kitâb-ı mübiln" gönderiyor.

Yâni apaçık, anlaşılır kitap.

Ama; ne hikmetse milyarlarca müslüman 1400 küsur yıl boyunca bu kitabın kimi hükümlerini yanlış anlayıp uyguluyor.

Üstelik, bu "yanlış" anlaşılan âyetler, müteşâbih de değil.

 

Çok eşliliğin ve köleliğin meşrûiyetinin tartışılmadığı, yaygın olarak uygulandığı bir ortamda "Hizmetçi" ne iş ?

Ben bu Hasan efendi'nin yazdıklarımıza bakıp, kıs kıs güldüğünü tahmin ediyorum.

Hiç bir zaman da ciddiyetine inanmadım.

Zât-ı âlilerinin müslümanlığı dahi "Mâ meleket eyman" üzerine kurulu.

Bu tartışma biterse zannederim, ateist kimliği ön plâna çıkacaktır.

tarihinde Vefik Sâmi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
58 dakika önce, Vefik Sâmi yazdı:

 

Seninki tıkalı mı ? :D

Ben lağımcılık yapmam.

Nazik yerlerini başka tarafa sür yegenim. :D

Sizi Turan Dursun forumundan tanıyorum,ama foruma yeni üye oldum. Abi kendisi umarım çabucak banlanır çünkü sürekli konulara küfürler ediyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, Tengrizm yazdı:

Sizi Turan Dursun forumundan tanıyorum,ama foruma yeni üye oldum. Abi kendisi umarım çabucak banlanır çünkü sürekli konulara küfürler ediyor.

 

Luka 6:44'te MESİH, "Her ağaç meyvesinden tanınır" buyurur.

Bahse konu şahıs İslâm ağacının meyvelerinden biri.

Gerçi, tüm müslimler bunun gibi küfürbaz değil.

Ancak; İslâm yelpâzesi epey geniş. :)

Yanında kocası olan kadın kölenin ırzına geçilebileceğine dâir fetvâ veren âlimlerden tutun da

"Mâ meleket ayman"a göbek attıranlara kadar...

tarihinde Vefik Sâmi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
12 dakika önce, Vefik Sâmi yazdı:

 

Luka 6:44'te MESİH, "Her ağaç meyvesinden tanınır" buyurur.

Bahse konu şahıs İslâm ağacının meyvelerinden biri.

Gerçi, tüm müslimler bunun gibi küfürbaz değil.

Ancak; İslâm yelpâzesi epey geniş. :)

Yanında kocası olan kadın kölenin ırzına geçilebileceğine dâir fetvâ veren âlimlerden tutun da

"Mâ meleket ayman"a göbek attıranlara kadar...

Hocam ben Tengri inancına sahibim ve dediğiniz doğru her müslim bunlar gibi değil,ama islam bana ahlaksız geliyor.Turan dursun foruma üye olalı 1 hafta oluyor,sonra buraya üye oldum.Daha önce Turan dursuna üye olmadan önce konularınıza bakıyordum,siz daha çok pavlusu sahtekar olarak görüyorsunuz diye biliyorum.

tarihinde Tengrizm tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
22 dakika önce, Tengrizm yazdı:

Hocam, (...) siz daha çok pavlusu sahtekar olarak görüyorsunuz diye biliyorum.

 

Evet; şahsi kanâ'atim bu yönde.

Pavlus gibi okuma-yazması olan, Yahudi din âlimi olan bir Ferisi, MESİH'in öğretişlerini duymuş ama önemsememişse, körlerin gözlerinin açılması, çeşitli hastalıklardan muzdarip kişilerin iyileştirimesi gibi mucizeler için "Baalzevul'un gücüyle yapıyor" demişse hikâyeye göre kendi gözleri kör olunca neden inansın ki ?

 

Bazı inanlılar da bir hastalığa yakalandığında öleceğini düşünüp, tüm günahlardan pişmanlık duyar ve uzaklaşmaya çabalar. Ama; hastalık geçince her şey yine "Eski tas eski hamam" olur. Pavlus'un bu kadar azmetmiş olması da ilginç !.. Ayrıca o devirde kutsal yasayı kendisi gibi yok saymayan MESİH inanlılarına "Köpekler" derken, MESİH'i çarmıha gönderen kendi kavimini allayıp-pullama adına epey raks ediyor.

 

Bu hususda gerek e-posta üzerinden soru yönelttiğim pastörlerden, gerekse yüz yüze konuşma fırsatı bulduğum Hristiyanlardan tatmin edici bir cevap alamadım.

Ayrıca MESİH'in sözü üzerine söz mü olur yahu ?

MESİH neyi "eksik" bırakmış sa Pavlus "efendi" tamamlayıvermiş ?

tarihinde Vefik Sâmi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
5 dakika önce, Vefik Sâmi yazdı:

 

Evet; şahsi kanâ'atim bu yönde.

Pavlus gibi okuma-yazması olan, Yahudi din âlimi olan bir Ferisi, MESİH'in öğretişlerini duymuş ama önemsememişse, körlerin gözlerinin açılması, çeşitli hastalıklardan muzdarip kişilerin iyileştirimesi gibi mucizeler için "Baalzevul'un gücüyle yapıyor" demişse hikâyeye göre kendi gözleri kör olunca neden inansın ki ?

 

Bazı inanlılar da bir hastalığa yakalandığında öleceğini düşünüp, tüm günahlardan pişmanlık duyar ve uzaklaşmaya çabalar. Ama; hastalık geçince her şey yine "Eski tas eski hamam" olur. Pavlus'un bu kadar azmetmiş olması da ilginç !.. Ayrıca o devirde kutsal yasayı kendisi gibi yok saymayan MESİH inanlılarına "Köpekler" derken, MESİH'i çarmıha gönderen kendi kavimini allayıp-pullama adına epey raks ediyor.

 

Bu hususda gerek e-posta üzerinden soru yönelttiğim pastörlerden, gerekse yüz yüze konuşma fırsatı bulduğum Hristiyanlardan tatmin edici bir cevap alamadım.

Ayrıca MESİH'in sözü üzerine söz mü olur yahu ?

MESİH neyi "eksik" bırakmış sa Pavlus "efendi" tamamlayıvermiş ?

Abi sizin hristiyanlık anlayışınız çok farklı,eminim kiliseye dahi gitmemişsinizdir,ama Pavlusa sahtekar derseniz hristiyanlık dininede karşı çıkmış olursunuz.Yalnız incilin Tanrısı çok sevecen hristiyan değilim ama incildeki bazı ayetler aşırı felsefi,ayrıca dağdaki vaaz etkileyici,fakat İsa Mesih yaşamamıştır,bir çok mitolojide tıpkı İsa gibi dirliyor,çarmığa girliyor.

tarihinde Tengrizm tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, Hasan Akçay yazdı:

Arapçada eril ifadeler dişileri de kapsar,

Evet kapsar fakat söz konusu ayette kapsamaz vurgular tamamen erkeğin üzerine.Maide 90.ayette genele hitap ediyor vurgu yok.

Dikkatli bakın(muminun5.ayet) :

الَّذِينَ هُمْ

ellezine yetmezmiş gibi hum diyor kasıt erkeklerdir.

لِفُرُوجِهِمْ

özellikle erkeklerin vurgulandığı yerlerdeki hitaplar için kadınları da kapsar diyemeyiz

 

5 ve 6.ayeti birlikte okursak içerikten erkekten bahsedildiği anlaşılır.Evet 2.ayetinde الَّذِينَ هُمْ فِي صَلَاتِهِمْ خَاشِعُونَ  burada sadece erkeğe hitap yok fakat 5 ve 6 yı birlikte okursak kadınların kastedildiğini çıkarmak zor,eğer böyle bir çıkarım yaparsak mümin kadınlar da ferclerini eşleri ve ma meleket eymanları hariç korurlar deriz.Böyle bir çıkarım arız olur.

 maide90:الَّذِينَ آمَنُواْ

burada vurgu geneledir

 

örneğin bakın:

الرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَاء بِمَا فَضَّلَ اللّهُ بَعْضَهُمْ عَلَى بَعْضٍ وَبِمَا أَنفَقُواْ مِنْ أَمْوَالِهِمْ

 

tarihinde tonyukukcuk tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

 Gerçek islam bu araplar bile kabul ediyorlar.Şimdi bizim müslimler adamların dili arapçadan daha mı iyi bilecekler.Şahsen bizim müslimlere değilde bunlar gibi gerçek müslümanlara saygı duyarım.Adamlar bunlar gibi inkar etmiyorlar,açıkça ne yazdıysa söylüyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

üstüne üslük muminun 7.ayette

فَمَنِ ابْتَغَى وَرَاء ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْعَادُونَ

Kim bunun ötesine geçmek isterse, işte onlar haddi aşanlardır.

 

ülaike erkek ve kadını işaret için kullanılır çoğuldur yanlışlık olmaması için sonrasında hum gelmiş.muminun 5-6-7 bağlıdır erkekler kastedilir.

tarihinde tonyukukcuk tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
56 minutes ago, tonyukukcuk said:

Evet kapsar fakat söz konusu ayette kapsamaz vurgular tamamen erkeğin üzerine.Maide 90.ayette genele hitap ediyor vurgu yok.

 

Dikkatli bakın(muminun5.ayet) :

الَّذِينَ هُمْ

ellezine yetmezmiş gibi hum diyor kasıt erkeklerdir.

 

 

Dikkatli bakın Mâide 90. ayet:

الذين آمنو

 

ellezine yetmezmiş gibi émenû diyor, kasıt erkeklerdir (?!)  Dolayısıyla içki kadınlara yasak edilmemiştir, içkiyi ERKEKLER içemez yalnızca (?!)

 

émenû : eril fiil (masculine verb) 

Bkz http://corpus.quran.com/wordbyword.jsp?chapter=5&verse=90

 

(?!)leri şaşkınlığımı dile getirmek için kullandım, 

asla asla asla alay etmek için değil.

Sizi üzmek istemiyorum, ne diyeceğimi şaşırdım.

 

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Siz yazdığımı anlamadınız ben cevabımı aldım daha fazla yazacak bir şeyim yok.Özellikle erkeklere yapılan vurgulardan kadınlar manası çıkmaz diyorum.Eğer çıkarsa olay başka yerlere gider.genele yapılan hitap geneledir içeriğe bakarak anlarız.muminun 5-6-7.ayetler.

tarihinde tonyukukcuk tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
6 minutes ago, tonyukukcuk said:

Siz yazdığımı anlamadınız ben cevabımı aldım daha fazla yazacak bir şeyim yok.Özellikle erkeklere yapılan vurgulardan kadınlar manası çıkmaz diyorum.Eğer çıkarsa olay başka yerlere gider.genele yapılan hitap geneledir içeriğe bakarak anlarız.

 

Peki.  Ve görünen o ki bu durumda...

benim de daha fazla yazacak bişeyim kalmadı

ama üzdüysem gerçektem özür dilerim. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 28.01.2018 at 13:15, Vefik Sâmi yazdı:

 

Orada kasdedilen câriye değil de helâl nikahlı eşler ise neden "eşleriniz dışındaki kadınlar" değil de "Evli kadınlar" deniyor ?

Sizlerin İslâmı cilâlama adına bir devr-i sâbık üreterek "câhiliye" dediğiniz devirde bile, evli kadınları nikâhlamak, kerih/çirkin görülmüştür.

Hiç kimsenin sormayı dahi düşünmediği bir husus için Allah neden âyet indirsin ki ?

Mızrak, çuvala sığmıyor muhterem !..

Gerçi sen de "Gâvur" gibi bilirsin de mevzûya açıklık getirme adına ben buraya alıntılayacağım.

Nisâ 24'ün sebeb-i nüzûlü şunu der:

 

 

İçinde yaşadığımız bilgi çağında, "Allah adına" diye savaşıp yağma-çapul yapmayı, evli-bekâr demeden milletin ırzına-nâmusuna sarkmayı kimselere açıklayamayacağınız için, "uydurmadır" deyip çalının arkasına saklanıyorsunuz. Kur'an âyetleri noktasında aynı gerekçeyi ileri sürmeniz mümkün olmadığından, evlatlığından boşanan kadını yatağına alan bir "Peygamber"(!)in, büyüyünce günah işeyip ana-babasına zarar vercek diye sâbi boğazlayan Hızır'ın yaptıklarını hazmedilebilir kılma adına attığınız taklaları kendiniz dahi sayamıyorsunuz.

 

NİSA-24:‘’Huneyn gününde esirler hakkında ki İbni Abbas’a isnat edilen rivayet sahih değildir.Yani Nisa-24.ayetin ESİR veya CARİYELERLE uzaktan yakından hiçbir alakası yoktur Bu nedenle söz konusu iddia mesnetsizdir..

 

Çünkü,

 

1-İbni Abbas hicretten 1 veya 3 sene önce dünyaya gelmiştir,Huneyn savaşı ise,miladi 630 da vuku bulmuştur.Hicret 622 yılında yapıldığına göre Huneyen vs. savaşı vuku bulduğu zaman İbni Abbas,savaşın ne olduğunu henüz bilmeyen 9-10 yaşlarında bir çocuk idi.Bu savaşla ilgili olayı,bizzat savaşa katılanlar (hz.Ebu Bekir,Hz.Ömer,hz.Ali,hz.Osman vb.gibi) değil de,henüz küçük yaşta olan ve savaşın ne olduğunu bilmeyen bir çocuk mu bunları anlatacak?  Bunun mantıklı bir izahı var mı? 

 

2-İbni Kesir de geçen bir rivayete göre,İbni Abbas,bu ayetin Hayber olayı üzerine inmiştir,deniliyor,

 

3-Yine İbni Abbas’a isnat edilen başka bir rivayete göre,Nisa-24.ayetin sebebi nuzulü Mekke den Medineye hicret eden ve eşleri Mekke de kalan muhacir mü’min kadınlardır. Bunun Huneyn olayı ile hiçbir alakası yoktur.Peki aynı kişiden 3 farklı rivayet (yani sizin gösterdiğiniz rivayetle birlikte aynı kişiye ait üç tane tutarsız ve çelişkili rivayet) varsa,bunun anlamı nedir? bir kişi aynı şeyi üç farklı şekilde nasıl anlatabilir? Bu tutarsız,çelişkili rivayetlerin mantıklı izahı var mı? Demek ki bu rivayetlerin hiçbiri muteber ve duğru değildir.? Aynı kişi üç şekilde çelişkili ve tutarsız bir şey nasıl söyleyebilir?

 

Yani bir kişiye (İbni Abbas’a) isnat edilen birbirleriyle çelişkil ve tutarsız olan bu üç rivayetin mantıken muteber ve kabul görülmesi mümkün mü? İşte İbni Abbas'a’isnat edilen o gösterdiğiniz rivayet hem tutarsız,hem de Huneyn gününde İbni Abbas’ın çocuk yaşta olması nedeniyle onun o rivayeti sahih değildir.!!! O zaman hem çocuk idi,hem de aynı konuyla ilgili birbirleriyle tutarsız üç farklı rivayeti doğru kabul etmek aklen ve mantıken mümkün değildir !!!

 

4-Yine Taberini’n aktardığı bir başka rivayete göre Nisa-24.ayet Medine’ye hicret kadınlar hakkındadır.

 

5-Nisa-24.ayetin sebebi nuzulü Huneyn olayı olmadığına ve bunun Mekke den Medine’ye göç eden bazı mümin kadınlar olduğuna dair Said el Hudri’nin rivayeti tutarlı ve daha doğrudur,çünkü çocuk ta olsa yine İbni Abbas’a isnat edilen bir rivayet Said el Hudri’nin aynı rivayeti gibidir.Yani eğer bu rivayetleri doğru kabul edersek,Said el Hudri’nin rivayeti daha doğru olduğu anlaşılıyor.

 

Peki bu kadar tutarsız ve çelişkili rivayetlere nasıl ve hangi mantıkla inanılacak? İşte Huneyn günü İbni Abbas hem bir çocuk olduğu için,hem de ona isnat edilen söz konusu rivayetlerin tutarsız ve çelişkili olduğundan bunu sahih ve muteber olarak kabul etmek mantıken mümkün değildir.

 

4-Şimdi ben de Nisa-24.ayetin sizin gösterdiğiniz ‘’Huneyn vs.olayları üzerinde değil de,Mekke den Medine’ye hicret eden fakat eşleri Mekke de kalmış bulunan müslüman mühacir kadınların durumu üzerinde indiğini gösteren ve İbni Abbas'a isnat edilen rivayetten farklı olan rivayetleri de aşağıya alıyorum.

 

قال أبو سعيد الخدري : نزلت في نساء كن يهاجرن إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم ولهن أزواج فيتزوجهن بعض المسلمين ، ثم قدم أزواجهن مهاجرين فنهى الله المسلمين عن نكاحهن (تفسير البغوي )     

                     

 

1-Ebu Said el Hudri Nisa-24.ayetin sebebi nuzulü Mekke den Medine’ye eşleri yanında olmadan hicret eden müslüman kadınların durumu olduğunu söylüyor.  Kaynak ( Tefsirul Bağavi)

 

-والرابع: أن هذه الآية نزلت في نساء كن هاجرن إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم ولهن أزواج ، فتزوجهن المسلمون ، ثم قدم أزواجهن مهاجرين ، فنهي المسلمون عن نكاحهن ، وهذا قول أبي سعيد الخدري  تفسير الماوردي ).

 

2-Ebu Said el Hudri Nisa-24.ayetin sebebi nüzulu Mekke den Medine’ye eşleri yanında olmadan hicret eden müslüman kadınların durumu olduğunu söylüyor. Kaynak: (Tefsirul Maverdi)

 

هذا وقد روي عن أبي سعيد رضي الله عنه أنه قال: إنها نزلت في نساء كن يهاجرن إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم ولهن أزواج فيتزوجهن بعض المسلمين ثم يقدم أزواجهن مهاجرين فنهى عن نكاحهن، فالمحصنات حينئذ عبارة عن مهاجرات يتحقق أو يتوقع من أزواجهن الإسلام والمهاجرة

(تفسير أبي السعود)

 

3- Ebu Said el Hudri Nisa-24.ayetin sebebi nüzulu Mekke den Medine’ye eşleri yanında olmadan hicret eden müslüman kadınların durumu olduğunu söylüyor. Kaynak: ( Tefsiru Ebi Saud)

 

وقال آخرون : نزلت هذه الآية في نساء كن يهاجرن إلى رسول الله - صلى الله عليه وسلم - ولهن أزواج ، فيتزوجهن بعض المسلمين ، ثم يقدم أزواجهن مهاجرين ، فنهي المسلمون عن نكاحهن

(تفسير الطبري

 

4- Ebu Said el Hudrevi dışında kalanlar ise Nisa -24.ayetin sebebi nüzulu Mekke den Medine’ye eşleri yanında olmadan hicret eden müslüman kadınların durumu olduğunu söylüyor.  Kaynak: ( Taberi)

 

وروي عن أبي سعيد الخدري أنه قال: كان نساء يأتيننا مهاجرات، ثم يهاجر أزواجهن، فمنعناهن بقوله تعالى: "والمحصنات"... الآية  (تفسير ابن عطية ).

 

5- Ebu Said el Hudri Nisa-24.ayetin sebebi nüzulu Mekke den Medine’ye eşleri yanında olmadan hicret eden müslüman kadınların durumu olduğunu söylüyor. Kaynak: (tefsiru İbni Atiyye)   

                          

İşte bu tefsirlerde Nisa-24.ayetin sebebi nüzulü Mekke den Medine’ye hicret eden müslüman kadınların durumu olduğunu gösteren Said el Hudri’nin rivayeti !!! Sonuç,Said el Hudri’nin rivayeti daha uygun ve doğrudur,çünkü İbni Abbas’a isnat edilen bir rivayetin de Said el Hudrinin rivayetiyle uymludur. Ama İbni Abbas’a isnat edilen iki fraklı rivayetler olduğu için,bunlar tutarsız olur.!!!

 

İşte görüldüğü üzere Nisa-24.ayette geçen ( الا ما ملكت ايمانكم ) ‘’illa ma meleket eymanuküm’’  ifadesi kesinlikle savaş esirleri ve cariyelerle en ufak bir alakası yoktur,bu tamamen daha önce nikah akdi altına alınmış bulunan eşlerdr.

 

Yani NİSA-24.ayetin doğru meali aşağıdaki gibidir.

 

Nisa-24-Ve yeminlerinizin/nikah akdinizin sahip olduğu (eşler) dışında bütün evli kadınlar da (size haramdır.) Bu,üzerinize farz olan Allahın buyruğudur. Bunların (yakın akraba ve evli olmayan kadınların), dışında kalanlar kendilerine mal varlığınızdan (bir kısmını) vermeniz ve gayri meşru bir ilişki ile değil de evlilik bağı yolu ile meşru şekilde almak kaydıyla size helaldir.(Nikah yoluyla) kendilerinden yararlandığınız kadınlara da mehirlerini bir yükümlülük olarak tastamam verin! Bu yükümlülüğün tesbitinden sonra,başka bir şey üzerinde uzlaşmanızda sizin için bir sorumluluk yoktur.Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.’’şeklindedir.

 

قال معمر ، وأخبرني ابن طاوس ، عن أبيه : إلا ما ملكت يمينك ، قال : فزوجك مما ملكت يمينك ، يقول : حرم الله الزنا ، لا يحل لك أن تطأ امرأة إلا ما ملكت يمينك (تفسير الطبري )

 

Ayrıca,Taberi’de İbni Tavus’tan da şöyle bir rivayet naklediliyor!  : فزوجك مما ملكت يمينك ‘’fe zevcuke mimma meleket yeminuke’’ Senin eşin yemininin/anlaşmanın hak sahibi olduğu kimselerdendir.yani ‘’ma meleket yeminuke’’ bizzat senin nikahlı eşindir.

Kaynak (Taberi)

 

5115 - أخبرنا محمد بن سعد العوفي ، فيما كتب إلي، حدثني أبي، حدثني عمي، حدثني أبي، عن أبيه، عن ابن عباس

، قوله: إلا ما ملكت أيمانكم يعني: التي أحل لك من النساء (تفسير ابن أبي حاتم )

 

Yine Tefsiru İbni Hatem’de ise, İbni Abbas’a dayandırılan bir rivayet de şöylerdir! إلا ما ملكت  أيمانكم  ‘’ illa ma meleket eymanukum,elleti uhille leke minen nisai ‘’Yani ‘’ma meleket eymanukum’’ sana helal olan kadınlardır. !!  Kaynak ( Tefsiru İbni Ebi Hatem)                                                                                 

 

Yani bütün bunlara göre‘’ma meleket eymanuküm’’ifadesi esir veya cariylerle hiçbir alakası yoktur, bununla ifade edilen sadece kişinin mevcut eşidir. 

İşte bu ‘’UYDURMADIR’’diyorsak,bunları mesnetsiz ve delilsiz söylemiyoruz. Bu konuda aynı şahıslara ait öyle tutarsız ve çelişkili rivayetler vardır ki,aklen ve mantıken onlara inanmak mümkün değildir. Özellikle Huneyn gününde henüz küçük bir çocuk olan İbni Abbas’a isnat edilmiş o söz konusu tutarsız ve çelişkili rivayeti doğru bulmanın aklen ve mantıken hiçbir izahı yoktur!!!

-------------------------------

 

HZ:MUSA VE BİLGİN KULUN OLAYI ?

 

‘’Peygamber"(!)in, büyüyünce günah işeyip ana-babasına zarar vercek diye sâbi boğazlayan Hızır'ın yaptıklarını hazmedilebilir kılma adına attığınız taklaları kendiniz dahi sayamıyorsunuz.  (sizden alıntı)

 

Cevap:

Burada geçen kişi bir çocuk değildi,o yol kesen,eşkıyalık yapan ve bazı insanları öldürmüş olan delikanlı bir katil idi,onu öldüren bilgin kul,oranın hukukuna göre kısas uygulamıştır, onu boğazlaması da asla söz konusu değildir.Çünkü kur’an di )  فذبحه ) ‘’fe zebehahu’’şeklinde değil  de, (فقتله )            ‘’ fe katelehu’’ yani ‘’öldürdü’’ şeklindedir. Hz.Musa’ya gelince,o oranın yabancısı olduğu için bunların hiçbirini bilmiyordu,bu nedenle itırazda bulunuyor.İşte bunun böyle olduğuna dair ilgili açıklama aşağıdaki tefsir metinlerinde geçiyor.                                                                                                               

 Kaynaklar,(Tefsiru İbni Atıyye,Tefsirul Kurtubi,Tefsiru Zadil mesir,Tefsiru Fethil Kadir )

 

KEHF-74,80 VE 81.AYETLERLE İLGİLİ DOĞRU MEAL VE TEFSİRLERİ AŞAĞIYA ALIYORUM!

 

KEHF-74:Yine yola koyuldular.Bir süre sonra (Musa’nın durumunu bilmediği,işi gücü yol kesip eşkiyalık yapan)bir genç ile karşılaştılar.O kulumuz,onu (yakalayıp) öldürdü. Musa; «Bir cana karşılık olmaksızın masum bir cana mı kıydın? Gerçekten çok kötü bir iş yaptın» dedi.

 

قالوا وقوله : بغير نفس يقتضي أنه لو كان عن قتل نفس لم يكن به بأس ، وهذا يدل على كبر الغلام ، وإلا فلو كان لم يحتلم لم يجب قتله بنفس ، وإنما جاز قتله لأنه كان بالغا عاصيا . قال ابن عباس : كان شابا يقطع

الطريق ،

       فقال الكلبي : كان بالغا يقطع الطريق بين قريتين ، وأبوه من عظماء أهل إحدى القريتين ، وأمه من عظماء القرية الأخرى  (القرطبي )

وفي الخبر أن هذا الغلام كان يفسد في الأرض ويقسم لأبويه ما فعل فيقسمان على قسمه ويحميانه ممن يطلبه  (تفسير ابن عطية ،

 

KEHF-80: O (yol kesip eşkıyalık yapan ve direnenleri öldüren) gence gelince: Onun ebeveyni inanmış insanlardı.Fakat biz istemedi ki,o (genç ebeveynini daha fazla derin acılara boğsun ve) onları azgınlığa ve inkara sürüklesin. ‘

 

Aşağıdaki tefsir metinlerde de bunun  bir çocuk değil,belki yol kesen,öldüren ve cinayet işleyen bir genç olduğu anlatılmaktadır.Zaten Arapça da (غلام ) genç ve deli kanlı demektir.

 

 (تفسير الطبري) وكان بعض أهل العربية من أهل البصرة يقول : معنى قوله ( خشينا ) في هذا الموضع : كرهنا ، لأن الله لا يخشى

. قال الربيع بن أنس: كان الغلام على الطريق لا يمر به أحد إلا قتله أو غصبه، فيدعو ذلك عليه وعلى أبويه . وقال ابن السائب: كان الغلام لصا، فإذا جاء من يطلبه حلف أبواه أنه لم يفعل .

(زاد المسير )

)، فقيل : إنه كان بالغا وقد استحق ذلك بكفره ، وقيل : كان يقطع الطريق فاستحق القتل لذلك والحاصل أنه لا إشكال في قتل الخضر له إذا كان بالغا كافرا أو قاطعا للطريق  (تفسير فتح القدي    

 

Ayetlerden anlaşıldığına göre, eşkıyalık yapan ve katil olan delikanlıyı öldürme olayı resmî otoritenin; toplum olarak yasalara göre verdikleri bir karar gereği olmuştur. “Bilgin Kul”bu kararın infaz memurudur. Bu nedenle, olayı açıklarken “ فخشينا  istemedik” ve “فاردنا istedik ki” şeklinde çoğul bir ifade kullanmıştır. Eğer delikanlının öldürülmesi o delikanlının yaşadığı kentte yasal bir icraat olmasaydı, hem delikanlının yakınlarının hem de şehir halkının [kamu otoritesinin] “Bilgin Kul”a gerekli tepkiyi göstermeleri ve onu cezalandırma yönüne gitmeleri gerekirdi.

Görüldüğü gibi, “delikanlının öldürülmesi” olayının bilinmeyecek, yadırganacak, batın ilmi ile açıklanacak herhangi bir yanı yoktur. Normal, yasal bir bir uygulamadır. Ne var ki, Musa, o yörenin yabancısı olduğundan bunu bilmemektedir.  Musa, “Bir can karşılığı olmaksızın masum bir cana mı kıydın?” diyerek bu gencin cani ve katil biri olduğunu  bilmediğinden böyle bir itirazda bulunmuştur.

Dikkat edilirse, 80. ayette “Delikanlıya gelince, anne-babası mümin kimselerdi. Onun, o ikisini (acılara boğdurup) azdırmasını ve inkâra sürüklemesini istemedik” denilmektedir. Bu ifadeden de delikanlının yaptığı eşkıyalık ve işlediği cinayetlerle mümin anne ve babasına hem acılar çektirmekte, hem de  dinden çıkarmak için çaba sarf ettiği anlaşılmaktadır. 

 

Kehf-81-Böylece diledik ki,Rabb'leri onlara o (yol kesip eşkıyalık yapan) gençten daha temiz ve daha iyiliksever bir evlat bağışlasın.

(Musa o beldenin yabancısıdır. Orada olan olaylardan haberi olmadığı gibi tabi olduğu KULun bir peygamber ve oranın YASAları uygulayan bir yönetici olduğunu da bilmemekte idi.

Yüzyıllardır bazı zihniyetler “yola çıkıldığında öldürülen kişiyi“ (ÇOCUK) olarak çevirmiş oysa ayeti gerçekten dikkatli okusa ayet KISAStan bahsetmektedir. “Bir cana karşılık bir can” diyerek yüzyıllardır çocuklara ASLA KISAS yapılmadığını bilmemekte midirler? Çocuklara KISAS yapılmadığı bilinen bir toplumda KISAStan bahsedildiğine göre öldürülen bu kişi GENÇ bir DELİKANLIdır. Yalnız bu MUSA oranın yabancısıdır ve tabi olduğu bu adamın KISAS yaptığını bilmemekte ve bunun için sadece soru sormaktadır. Oysa ÂLİM KUL bu şehirde YASAları uygulayan bir YASA adamıdır, yani halkın seçtiği adaletli bir yöneticidir. İleriki ayetlerde “ben bu işimi kendiliğimden yapmadım” demesi de genelde peygamber olduğu için Allah’tan gelen vahy ile olduğu söylenmekte lakin olayların bir kısmı vahy ile bir kısmı da YASAları uyguladığı için kendi nefsi ile değil YASAların verdiği zaruretle gerçekleştirmiştir.)

Saygılar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...