Jump to content

kuranı rezil eden matematiksel hata nihayet yanıtlandı..


Recommended Posts

  • İleti 755
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

:lol: Ya çok komik bu Müslümler ya! Bunlar ateistleri gördüğü yerde öldüremiyor ya Kuranlarında emredildiği gibi, ne yapalım ne yapalım, gülmekten öldürelim! :D

 

İstersen elli kere değil yüzelli kere söyle, ve bağlacı iki pasajı bağlıyor de, bunun gibi bağlı ele alınmadan anlamı bozulan iki pasaj örneğini ver, Arapçada yüklemin cümlenin sonunda olmayacağını söyle... Papağan yine ne ezberlediyse onu tekrarlar!

 

"Küstüm ki ben ona, okumuyom ki ben onu, küstüm işte küstüm!" :0_80cbc_37a71a73_L:

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 04.02.2018 at 09:57, democrossian yazdı:

 

Yalan ve kıvırtma tercüme yazdınız. Ateistler de doğal olarak yemedi. :lol:

Hocam bunlar yalan ve dansöz gibi kıvırtmalarına üstüne yok.Bir de bunların Caner Taslaman,Ömer çelakıl gibi Kuranda bilimsel mucizeler versiyonu var,yok 1400 yıl önce kuranda şu var diye ayetleri değiştiriyorlar,sonra bu var diye yalan atıyorlar.Ama kuranda yıldızların şeytan tarafından atılması,göğün bina gibi olması gibi bilim dışı ayetler var.

Link to post
Sitelerde Paylaş
15 dakika önce, democrossian yazdı:

 

Kuran'a göre hem de üstelik gök direksiz duruyormuş havada asılı!!! :0_80cbc_37a71a73_L: Çadır bedevisi olunca diyeceği o elbet...

Aynen öyle ama en çok şeytanların  yıldızı atılan taşlar yapması çok komik:0_80cbc_37a71a73_L:Muho nerenden bilecekti,Nasa,spacex gibi uzay araştırma o zamanlarda dünyada yoktu.Ve  çöl bedevisi dünyaya bakmıştır gök böyledir demiştir.

tarihinde Tengrizm tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuran'da iki değil çok sayıda pasajın arka arkaya bağlanmadıkça anlamının bozulduğu çok örnek vardır. Bir tanesi daha:

 

15- Fela uksimu bilhunnesi 16- Elcevarilkunnesi 17- Velleyli iza ‘asase 18- Vessubhı iza teneffese.

 

Bu örnekte 15. pasajdaki kasem (yemin) 16, 17, 18 i de kapsar. Bu kapsamayı görmeden ayrı ayrı anlam veremezsiniz.

 

Bunun gibi asla nisa 24 ile 25 i koparıp ayrı ayrı ele alamazsınız. 24 deki haramlaştırma, 25 deki muhsanatı kapsamaktadır. Bu kesindir. Hiç bir kıvırtma titretme sallama bunu değiştiremez. Dolayısıyla muhsanatın savaşta ele geçirileni haramlıktan hariçtir herzesini yediği de kesindir. Yağmacılardan başka bir şey beklenemez.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, adeist yazdı:

Kuran okumayana müslüm,
Kuran okuyup anlamayana yobaz,
Kuranı okuyup "yanlış tercüme" diyene tatlı su müslimi,
Kuranı okuyup doğru anlayana ateist deniliyor.

 

Aynen öyledir. Kuranı ancak bir ateistin tercüme etmesine güvenilebilir. Başka hiç bir tercümeye güvenilmez. Mutlaka ve mutlaka yalandır. Peki bu mealciler hiç mi utanmıyor evli kadınlar savaşta ele geçince cariye yapılabilir derken? Her şeyi süsleyip cilalayıp kakalıyorlar da bunu niye süsleyip gizlemiyorlar?

 

Sorunun yanıtı korkunç: Bu herifler eski o savaşta cariye ele geçirdikleri günleri özlüyorlar!!! O günler yine gelecek diye bekliyorlar!!! Ki yakın zamana kadar Osmanlı ile bunu sürdürüyorlardı ve Cumhuriyet bu ilkelliğe son verdi. Bunlar içlerini yakan bir özlemle kafirleri yine yağmalayacakları, karılarını kızlarını cariye yapacakları günleri bekliyorlar.

 

Bu heriflerin iki zaafı var: Huri ve cariye. Huri deyince Kuran'da yazana on katıp ağızlarının suyu aka aka tomurcuk meme filan yazıyorlar. Kuran'da elbette tomurcuk meme filan yazmıyor. Ama göğüsleri yeni kabarmış genç kızlar anlamına gelen kevaib kelimesini kullanıyor. Bu kelimeye bu sapık herifler bayılıyor, tomurcuk memeli diye döşeniyorlar.

 

Bunların yok efenim ne cariyesi yok öyle filan diyeni de yarın bir savaş olsun cariye tabii ki Kuran'da yazar diyeceklerdir. Bundan kesinlikle emin değilseniz çok saftiriksinizdir demektir.

 

Çünkü bunlar kadını sakla çarşafa sok, o haram bu günah iyice kasmış tatminsiz herifler. Aylak beleşe geçinen herifler bir de, günde beş vakit tapınmaya fırsat bulabilen adam nedir, aylaktır. Namazın haricinde ne düşünecek başka. Aptes boz, aptes al namaz kıl yine boz, yine al, yine kıl... İşleri güçleri bu. Bir çalışsa dünya işine kendini verse kaptıracak ama yok! Cennet varken fani dünyaya mı çalışılır! Bilim yok sanat yok felsefe yok, varsa yoksa cennet hayali!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aynen öyle bu şeriat gelse bunlar savaşta evli kadınlara tecavüz bile eder,çünkü nisa 24 bunu onaylıyor.Kuran 7.yüzyıl arapların yaşantısı konusunda bize bilgi veriyor,fakat tek sorun 7.yüzyıl kuralları kuran evrensel olarak görüyor.Gerçi allah olsaydı evrensel insan hakları,kadın hakları  olurdu.Ayrıca hiç çelişki olmazdı ve bilim dışı ayetler olmazdı.Ama Kurana baktığımızda bunların tam tersini görüyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 03.02.2018 at 02:08, Hasan Akçay yazdı:

 

 

Üç sözüm olacak:

 

Bir: Eğer Nisâ 24'teki 

o muhsenât (المحصنات) eşler ise yani evli ise yeminlerinizin malik olduğu (ما ملكت ايمانكم) da evlidir

çünkü birbirlerine seçenek gösteriliyorlar:

 

Ve kadınların korunanları... ama yeminlerinizin malik oldukları hariç.

والمحصنات من النساء... إلا ما ملكت أيمانكم

 

 

Zaten siz de 

hizmetçi vb. eşler demek suretiyle

bunu dile getirmişsiniz, evlidir onlar. 

 

Bu durumda 

"kadınların korunanları... ama yeminlerinizin malik oldukları hariç" ifadesinden şu anlaşılır

 

Kadınların korunanları size haramdır...

ama yeminlerinizin malik oldukları (örn hizmetçileriniz) helal.  

 

Bunu

işleyen AKIL

alır mı?

 

Bu bir.

İkincisi:

 

"kadınların korunanları... ama yeminlerinizin malik oldukları hariç" ifadesinden şu da anlaşılır:

muhsenât ta mâ meleket eymânukum da iffetli kadınlardır,

o halde muhsan konumunda bulunmayan hizmetçi vb. eşler iddası havada kalır.

 

Ve üçüncüsü:

 

4:24 ve 25'teki mâ meleket eymânukum

tıpkı kendilerine seçnek gösterilen muhsenât gibi

kadındır, ERKEKLER olamaz onlar.

 

Nisâ 24 ve 25 başkadır

Meâriç 30 başka.

 

Meâriç 30''un konusu 

KADINLAR dahil

bütün müminlerdir.

 

 

 

Sayın Hasan bey,

Sizlere çok teşekkür ederim,gerçekten çok değerli ve faydalı paylaşımlar yapıyorsunuz.Sizin o değerli açıklamalarınızdan da istifade ediyorum.

Benim için ise,aşağıdaki hususlar önemlidir,ki burada hemfikir olduğumuzu görüyorum.Söz konusu hususlar şunlardır.

1-Kur’an’a göre nikahsız bir ilişki kesinlikle haramdır.

2-Kur’an de geçen ‘’ma meleket eymanuküm’’şeklindeki ifadelerin harp esirleri veya cariyelerle hiçbir alakası yoktur.

Çünkü Meariç ve Mü’minün sureleri savaşların meydana gelmediği ve esirlerin bulunmadığı Mekke döneminde inmiştir,ama bakıyoruz ki,bu iki surede yine‘’ma meleket eymanuhum’’ ifadeeleri vardır,eğer‘’ma meleket’’esirler veya ona bağlı cariyeler olsaydı,Mekke döneminde bunlardan söz edilmemesi gerekirdi,çünkü o zaman ne savaşlar,ne de savaş esirleri vardı !

İşte burada hemfikir olduğumuzdan dolayı benim için hiçbir sorun yoktur,ayrıca anlattıklarınızı da çok değerli ve isabetli buluyorum !!!

Selam ve dua ile.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuran pasaj ve bölümlerinin nerede ne zaman "indiği" de rivayetlere dayalı güvenilmez verilerdir de... O da önemli değil.

 

Bu pasajlar oluşturulurken esir pazarları var ve köle ticareti sürüyor. Kölelerin illa savaşta elde edilmesi şart değil. Köle pazarından da satın alınabilir.

 

Bitmedi, pasajlar henüz girişmedikleri işleri ilerde nasıl yapacaklarını belirliyor da olabilir. Bütün bunlar göz önünde tutulduğunda ortada daha savaş yokken köleden söz ediyor olamaz şeklinde bir savunma çok gülünç ve saçma bir savunudur. Çocukça bir savunma bu. Çok komik ve aptalca.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam daha köleliği bile kaldıramamış sadece azad etmek ancak günah işlediği zaman köleyi azad etme var.Fakat buda onur kırıcıdır.Cariyeler ile nikahsız ilişkide islamda var.Ve 4 tane hür kadınla evlenmek islamda var.Kadına erkeğe itaat etmezse dövmek de var.Savaşta evli kadınlara tecavüz bile arabın islam dininde var.Kafirlere allaha inanmayanları öldürmek veya farklı dinlere inanan insanları haraca bağlamak var,ama para vermezse cezası ölüm oluyor.Üstelik bunların hepsi evrensel iddia edilen arabın kuran denilen kutsal kitabında var.Kısaca İslam bizim Türklere uygun din değildir,hatta en kötü dinlerden birisidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 05.02.2018 at 10:10, Tengrizm yazdı:

Aynen öyle ama en çok şeytanların  yıldızı atılan taşlar yapması çok komik:0_80cbc_37a71a73_L:Muho nerenden bilecekti,Nasa,spacex gibi uzay araştırma o zamanlarda dünyada yoktu.Ve  çöl bedevisi dünyaya bakmıştır gök böyledir demiştir.

 

Kur’an’a göre öyle havada asılı bir şey yoktur,aksine bu konuyla ilgili kur’an ayetleri tamamen bilimseldir.Ama söz konusu ayetin mevcut mealleri hatalı olduğundan maalesef ilgili ayetin mesajı da yanlış algılanıyor.

 

İşte ilgili ayetin doğru meali ve açıklaması aşağıdır.

 

Lokman-10: Allah bütün semaları/uzaydaki bütün gök cisimlerini görebileceğiniz destek olmaksızın/göremediğiniz evrendeki temel kuvvetlerle dengede tutulacak şekilde yaratmıştır …...’’şeklindedir. (الله اعلم )

 

"Semâvât"kelimesi uzayda kendi yörüngelerinde hareket eden bütün yıldızları,güneş sistemleri ve galaksileri ifade eder.

فالسماء تشمل كل ما فوقنا مما نشاهده وما غاب عنا من الكواكب والنجوم والمجرات  (إسلام ويب - مركز الفتوى )

Çünkü kur’an,göremediğimiz destekten/kuvveten söz ediyorsa,o gözle göremediğimiz destek evrendeki temel kuvettlerden başka bir şey değildir.İşte evrenin yaşaması da buna bağlıdır.

ولعل الأعمدة التي تمسك السماء وهي لا ترى هي الجاذبية التي تجعل لكل شيء مداراً ثابتاً بقدرة الخالق سبحانه.. وتلك الجاذبية جعلها الله سبحانه حائلة دون أن ينهارالكون وتصطدم الشمس بالقمر وتتناثر الكواكب، وقد أشار إلى هذا المعنى بعض العلماء المعاصرين.

والحاصل أن هذه الآية وما أشبهها تشير إلى بعض مظاهر قدرة الله تعالى في هذا الكون.. ذلك أن الجاذبية لم تكتشف إلا بعد نزول القرآن بمئات السنين، وهي كذلك دليل قاطع وبرهان واضح على أن هذا القرآن منزل من عند الله -سبحانه وتعالى- وأنه معجزة الإسلام الخالدة يتجلى صدقه وإعجازه في الكون والنفس والآفاق.

)- إسلام ويب - مركز الفتوى]

 

Ayrıca bu ayete başka bir bilimsel nokta daha vardır.Kur’an bunları bilemediğiniz şeklinde değil de,göremediğiniz şeklinde bir ifade kullanmıştır. O zaman bu temel kuvetler ne biliniyordu,ne de görülüyordu,eğer kur’an,bunları göremediğiniz şeklindeki ifadeyle değil de bilemeyeceğiniz şeklinde bir ifade kullansaydı,o zaman bu ifade bugünkü bilime aykırı olurdu, çünkü bugün bu temel kuvvetler bilinmektedir.İşte eğer kur’an,1400 sene önce yaşamış olan bir beşer sözü olsaydı,ne görünmeyen bu desteklerden/temel kuvvetlerden söz edebilirdi,ne de burada bilemeyeceğiniz ifadesi yerine göremediğiniz şeklinde bir ifade kullanabilirdi !  

Yüce Yaratıcı burada bir tabiat kanununa işaret etmekte,gök yüzündeki bu cisimleri bizim görebileceğimiz bir destek olmaksızın kudretiyle yönettiğini haber vermektedir. O, bu büyük kütleleri uzay boşluğunda hareket eden bir sisteme bağlamış,bunları birbirinden uzak tutmak ve birbirine çarpmamalarını sağlamak için merkezcil kuvvet,kütle çekim vs.koymuş,böylece bir denge sağlamak suretiyle bunların sonsuz olarak birbirlerinden uzaklaşmalarını veya birbiri üzerine düşmelerini önlemiştir

----------------------

Aynen öyle ama en çok şeytanların yıldızı atılan taşlar yapması çok komik (sizden alıntı)

 

Bu ayetin mevcut mealleri de yine hatalıdır,doğru meal ise aşağıdadır.

 

YILDIZLAR,GEZEGENLER VEYA METEOR TAŞLARI ŞEYTANLARA ATILMAZLAR!!!

 

Mülk-5.ayetin doğru meali!

 

Mülk-5: Şüphesiz biz dünya semasını ışık yansıtanlarla/gezegenlerle donattık.Ve biz orayı (dünya semasını) şeytanların kovulma ortamı yaptık ve (ahirette de) onlara alevli ateş azabını hazırladık.’’ şeklindedir.

 

Çünkü (جَعَلْنَاهَا ) ‘’ce’alnaha’’ha’’daki zamiri,semaya racitir.Ayrıca  Rucum’un çoğulu meracım (مراجم )  (مساجد – منازل -) ‘’Mesacid-Menazil’’ gibi ismi mekan anlamına da gelir.Bu nedenle  (سماء ) ‘’Sema’’ atılma ve kovulma ortamı’’kılınmıştır.

 

التحرير والتنوير (,,,,,,,, وجعل بعض المفسرين الضمير المنصوب في ( جعلناها ) عائدا إلى السماء الدنيا

وجعلنا ها = اي سماء الدنيا =  رجوما للشياطين = اي مراجم  

والظاهر أن المراد الكواكب المضيئة بالليل إضاءة السراج من السيارات والثوابت بناء على أنها كلها في أفلاك ومجار متفاوتة قربا وبعدا في ثخن السماء الدنيا

و عودة الى قوله تعالى (( و لقد زينا السماء الدنيا بمصابح و جعلناها رجوما للشياطين )), فيبدو ان الاشكال وقع من الضمير في جعلناها انه عائد على المصابيح...  و هذا ليس بذلك الاشكال لانه يمكن دفعه بعدة تفسيرات, لا يهمني في هذا المقام ان اختار تفسيرا معينا بقدر ما يهمني ازالة اللبس, فأبسط تفسير يتوافق مع ما هو مشاهد و مع بقية الايات, ان الضمير عائد على السماء و ليس على المصابيح و هذا ليس اختراعا من عندي بل هو موجود في التفاسير القديمة. اي لقد زينا السماء الدنيا بمصابيح, و جعلناها (اي السماء) رجوما للشياطين. و هذا التعبير ليس بغريب فهو مشابه لتعبير "ستكون ارضنا مقبرة للغزاة".

 

Ayrıca burada ( نجوم) ‘’nucum’’ yıldızlar ifadesi de yoktur,belki ışık yansıtıcı nesneler olan mesabih ifadesi vardır ki,başka bir ayette (Saffat-6) .mesabih yerine ( الكواكب) ‘’El-Kevaib’’ ifadesi kullanılmıştır. yani  burada dünyanın da içinde bulunduğu sema,uzay/aynı manyetik kuşaktaki gezegenler ifade ediliyor.

Yine ayette ‘’dünyaya en yakın’’ ifadesi de geçmiyor,belki burada ‘’dünya seması’’ geçiyor. Ama maalesef burada mealciler hatalı olarak ( وجعلناها) ‘’ve cealnaha’’daki (ha) zamiri mesabiha raci yapmışlardır,halbuki bu zamir,mesabiha değil,dünya semasına racitir.İşte onların bu çeviri hatası yüzünden maalesef bir sorun ortaya çıkıyor.

(تفسير الجلالين )   (وجعلناها رجوما )  مراجم ( للشياطين)

İşte metefaizik varlıklar olan şeytanlar dünya semasından melekler tarfından kovulurlar.Bu olayın yıldızlar,gezegenler,meteor taşları vs.ile hiçbir alakası yok.Ayrıca melekler metafizik yaratıklar oldukları gibi,şeytanlar da metafizik yartıktırlar.Bu nedenle onların dünya semasından kovulmaları veya melekler tarfından onlara atılan o metafizik ‘’şihapları’ görmemiz mümkün değildir.Yani bu,tamemen metafizik bir olay olduğundan,ne melekler,ne şeytanlar,ne de melekler tarfından onlara atılan şihaplar görülebilir. (الله اعلم)

İşte görüldüğü gibi ayetlerin Arapça orijinal metnine uygun çevirisi yapılan bir ayete hiçbir sorun yok,sorunun kaynağı ise mevcut hatalı meallerdir. Ayrıca bırakın asılı yıldızlar vs. böyle bir şey ayette asla yoktur.Bu nedenle Lokman-10.ayet de tamamen bilimsel olup,genel bir ifadeyle evrendeki temel kuvvetlere işaret ediyor !!!  (الله اعلم) (ama en doğrusunu Allah bilir)

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, araştırmacı21 yazdı:

Arapça orijinal metnine uygun çevirisi yapılan bir ayete hiçbir sorun yok,sorunun kaynağı ise mevcut hatalı meallerdir. Ayrıca bırakın asılı yıldızlar vs. böyle bir şey ayette asla yoktur.

 

Ruhunu/haysiyetini kaça sattın trol? şu yazdıklarına kendin bile inanmıyorsun demi? seni raporladım alçak herif!

Link to post
Sitelerde Paylaş
33 dakika önce, araştırmacı21 yazdı:

 

Kur’an’a göre öyle havada asılı bir şey yoktur,aksine bu konuyla ilgili kur’an ayetleri tamamen bilimseldir.Ama söz konusu ayetin mevcut mealleri hatalı olduğundan maalesef ilgili ayetin mesajı da yanlış algılanıyor.

 

İşte ilgili ayetin doğru meali ve açıklaması aşağıdır.

 

Lokman-10: Allah bütün semaları/uzaydaki bütün gök cisimlerini görebileceğiniz destek olmaksızın/göremediğiniz evrendeki temel kuvvetlerle dengede tutulacak şekilde yaratmıştır …...’’şeklindedir. (الله اعلم )

 

 

yahu ayıptır...

 

halaka : yarattı, halketti

es semâvâti: semalar, gökler

bi gayri: olmadan, olmaksızın

amedin: direkler

terevne-hâ: onu görüyorsunuz

ve elkâ: ve attı, yerleştirdi, oluşturdu

fî el ardı: arzda, yeryüzünde

revâsiye: sabit ve yüksek dağlar

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

وَلَقَدْ زَيَّنَّا السَّمَاءَ الدُّنْيَا بِمَصَابِيحَ وَجَعَلْنَاهَا رُجُومًا لِلشَّيَاطِينِ

Şimdi,kırmızılar dişildir dünyanın seması ve ha dişildir mesabih ise erildir.

Dünyanın semasını kandillerle süsledik ve dünyanın semasını şeytanlara rücum kıldık.

Şöyle bir alternatif çeviri aklıma geldi:en aşağı semayı kandillerle süsledik ve en aşağı semayı şeytanlar için rücum kıldık.

en yakın şeklinde çevirenler de olmuş.

es semâe ed dunyâ nasıl şeytanlar için rücumdur/taşlanma kılınmıştır ne demek istiyor anlayamadım çok soyut sözler bunlar .

lokman 10.ayetin diyanet çevirisi doğrudur.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 06.02.2018 at 11:53, Tengrizm yazdı:

İslam daha köleliği bile kaldıramamış sadece azad etmek ancak günah işlediği zaman köleyi azad etme var.Fakat buda onur kırıcıdır.Cariyeler ile nikahsız ilişkide islamda var.Ve 4 tane hür kadınla evlenmek islamda var.Kadına erkeğe itaat etmezse dövmek de var.Savaşta evli kadınlara tecavüz bile arabın islam dininde var.Kafirlere allaha inanmayanları öldürmek veya farklı dinlere inanan insanları haraca bağlamak var,ama para vermezse cezası ölüm oluyor.Üstelik bunların hepsi evrensel iddia edilen arabın kuran denilen kutsal kitabında var.Kısaca İslam bizim Türklere uygun din değildir,hatta en kötü dinlerden birisidir.

 

İnsanları köle edinmek kur’an'a göre kesinlikle yasaktır.

 

KUR’AN’A GÖRE  İNSAN YALNIZ  ALLAH’IN KULU/KÖLESİDİR.

 

Kuran`da belirtildiği üzere peygamberlerin bile köle edinme yetkisi yoktur. Allah`ın dışında, yani yaratılmış bir şeye kulluk-kölelik en büyük günahlardandır:

Ali İmran Suresi

79. Ayet: Allah`ın kendisine kitap, bilgi ve peygamberlik vermiş olduğu hiçbir kişinin kalkıp da insanlara: “Allah`ın yanı sıra bana da kul/köle olun” diyebilme yetkisi yoktur. Ancak: “Kitabı öğretmekte ve ders alıp vermekte olmanız sebebiyle Allah yolunun erleri olunuz!” der.

Hud Suresi 2. Ayet:  De ki, Allah`tan başkasına kul/köle olmayın! Ben size O`nun tarafından müjdelemek ve uyarmak için gönderilmiş bir peygamberim!

Enbiya Suresi

98. Ayet: ” Siz ve Allah`ın berisinden, kulluk/kölelik ettikleriniz, cehennem odunusunuz. Hepiniz oraya gireceksiniz. ”

 

ESİRLERİN KÖLE EDİNMESİNİ MUHAMMD-4.AYET KESİN BİR DİLLE YASAKLIYOR.

 

Muhammed-4: “Ne zaman (saldıran) inkarcılarla (savaş anında) karşı karşıya gelirseniz ilkin, kontrol merkezlerini vurun/etkisiz hale getirin. Güçlerini kırıp üstünlük sağladığınızda, bağı sıkı tutun/sıkı güvenlik çemberine alın.Savaş sona erince ister karşılıksız, ister karşılıklı/esir takası yaparak MUTLAKA (o esirleri) SERBEST BIRAKIN….”deniliyor.

İşte bu ayette de ister karşılıklı/esir takası yapmak/, ister karşılıksız her iki durumda esirlerin mutlaka serbest bırakılması emrediliyor.Yani  ESİRLERİ tutmak veya  KÖLELEŞTİRMEK kesin bir dille yasaklanmıştır.

----------------------------------------

Ayrıca Kur'an'da İslam, yani Allah'a teslimiyet; "yalnızca Allah'a köle olmak ve O'na kimseyi ortak etmemek" olarak anlatılmıştır. "Allah'a kul/köle olun, sizin için ondan başka bir ilah yoktur" ayet ifadesi, tüm peygamberlerce tekrarlanmıştır. İnsanların ve cinlerin yaratılış amacı; "Allah'a kul/köle olmaktır" şeklinde özetlenmiştir.

İsteyerek Allah'a köle olmak; insanın insana olan köleliğiyle karıştırılmamalıdır. Allah, köle olunmaya tek layık olan Sonsuz Yüce Rabb'dir. Kibir hastalığıyla malul olmayan sağlıklı bir insanı, O'na kölelik dışında hiçbir şey mutlu etmez.

KUR'AN'DA’’ عبد - Abd’’

عبد  kökü ve onun farklı türevleri Kur'an'da 275 yerde geçmektedir. Nasıl ki Arapçada kadın köle-cariyenin karşılığı أَمَةٌ kelimesidir, Türkçedeki "erkek köle"nin Arapçadaki karşılığı da عبد  kökünden gelen "abd"(عَبْدٌ) kelimesidir. Yani abd, "hür olmayan-köle" demektir.

عبد kökünden gelen "abd"(عَبْدٌ), "abid"(عَابِدٌ ), "ibadet"(عِبَادَةٌ) gibi isimlerin ve "abede" (عَبَدَ) fiilinin anlamı hep köle, kölelik, köle olmak çerçevesindedir.

"Dediler ki: 'Kavimleri bize köle oldukları halde, bizim benzerimiz olan iki beşere mi inanacağız?'"

[MÜ’MİNUN(23)/47]

23/47'de "abidun" kelimesi, İsrailoğullarının Firavun'a köleliğini anlatmak için kullanılmış. "Abede”; köle oldu fiilinden ismu fail yapılarak "köle olan" anlamına gelmiştir.

"Minnet ettiğin o nimet, İsrailoğullarını köle kılmandan dolayıdır."

عبد "MERKEZİ KAVRAMLAR" VE BUHARLAŞTIRMANIN SONUÇLARI

İslam, Kur'an'da tekrar tekrar "yalnızca Allah'a kul/köle olmak ve O'na hiçbir şeyi şirk(ortak) koşmamak" ve "sadece Allah'a köle olmak O'ndan başka kimseye köle olmamak" ifadeleriyle anlatılmıştır. İnsanların ve cinlerin yaratılış amacı budur. Tüm peygamberlerin kavimlerine getirdikleri mesaj da budur. Bu merkezi kavramda anlam kaymasına sebep olacak kavramlara örnek olmak üzere aşağıda mealler verilmiş, yanlış kavramların üstü çizilmiştir.

"Ben, cinleri ve insanları yalnızca Bana kulluk etsinler / ibadet etsinler / köle olsunlar diye yarattım."

[ZARİYAT(51)/56]

"Senden önce gönderdiğimiz her peygambere: "Benden başka ilah yoktur, Bana kulluk edin / ibadet edin / köle olun" diye vahyetmişizdir."

[ENBİYA(21)/25]

"... Allah'a kulluk edin / ibadet edin / köle olun sizin için O'ndan başka bir ilah yoktur..."

[A'RAF(7)/59, 65, 73, 85]

Sizin Allah'tan başka ibadet ettikleriniz / kulluk ettikleriniz / köle olduklarınız, Allah'ın kendileri hakkında hiç bir delil indirmediği, sizin ve atalarınızın isimlendirdiklerinden başkası değildir. Hüküm, yalnızca Allah'ındır. O, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi /ibadet etmemenizi / köle olmamanızı emretmiştir. Dosdoğru olan din işte budur, ancak insanların çoğu bilmezler.

[YUSUF(12)/40]   (alıntıdır.)

İşte bu ayetlerin hükmüne göre insan yalnızca Allah’ın kulu ve kölesidir.başkasının kölesi olamaz.

-----------------------

Ayrıca cariyelerle nikahsız ilişkiye girmenin meşru ve helal olduğunu kur’an’ın neresinde yazıyor? Uydurma rivayetler,mezhepler vs.islam mıdır? Onların kur’an dışı yaptıkları içtihat vs.islam değildir.Hz.peygamber zamanında, hatta vefatından yaklaşık 150 sene sonraya kadar mezhepler var mıydı?  Bunların içtihat ve söyledikleri islam değildir,islam bizzat kur’an daki hükümlerdir.

 

-Bırakın 4 tane hür kadınla evlenmek,korumak amacıyla yetim sahibi bakıma muhtaç kimsesiz dul kadınlar hariç bir taneden fazla kadınla evlenmek islamda yoktur.Yani bugünkü birden fazla evlilik islama ve kur’an’a göre değildir.Çünkü bir yerde yetimler sahibi dul kadınları koruyan sosyal bir devlet veya bir sosyal güvenlik sistemi yoksa,onları korumak,maddi ve manevi bütün ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla evli bulunmayan ve gücü olan bekar veya dul erkeklerin aralarında adaleti gözetebilecek şartıyla sadece yetim çocukları olan,bakıma muhtaç kimsesiz dul kadınlarla dörde kadar evlenme ruhsatı vardır.Yoksa bakıma muhtaç olmayan yetim sahibi kadınlar dışında birden fazla kadınlarla evlenmek meşru ve caiz değildir.                                                                  

İşte Nisa-3.ayetin mevcut mealleri de tamamen hatalıdır.  

 

Nisa-3.ayetin doru meal ve açıklaması şöyledir.

Nisa-3: Eğer sizler (himaye etmek istediğiniz) yetimler hakkında (sosyal) adaleti yerine getiremeyeceğinizden endişe ediyorsanız,sizin için uygun olan ( korunmaya muhtaç o kimsesiz) yetim sahibi dul kadınlardan ikişer,üçer ya da dörder nikahlayın.Ama nikahınız altına alacağınız (o yetim sahibi dul) kadınlar arasında da adaletle muamele edemeyeceğinizden endişe ederseniz,o zaman onlardan (sadece) bir tane ile-yahut meşru bir sözleşmenizin/nikah akdinizin sahip olduğu (eşiniz) ile yetinin.Bu ise doğru yoldan sapmamanız için daha uygundur. ‘’şeklindedir. (الله اعلم )

 

فقد حلل الله الزواج من أكثر من واحدة حتى أربعة بشرطين هما: فى حالة الخوف من عدم القسط فى اليتامى: فنتزوج أمهاتهم لنُنفق على أولادهن اليتامى، والثانى فى الآية 24 من سورة النساء: {.... وَأُحِلَّ لَكُم مَّا وَرَاء ذَلِكُمْ أَن تَبْتَغُواْ بِأَمْوَالِكُم مُّحْصِنِينَ غَيْرَ مُسَافِحِينَ....} أى وجود الإمكانية المالية للإنفاق على أكثر من زوجة.ه

فقد قال تعالى: فَإِنْ خِفْتُمْ أَلاَّ تَعْدِلُواْ فَوَاحِدَةً أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ ذَلِكَ أَدْنَى أَلاَّ تَعُولُواْ

أى: فإن خفتم ألا تعدلوا فيكفيكم زوجة واحدة (أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ) أى: ما ملكت يمينكم من زوجات،.

 

Ayette o zamanki ortamda aç ve açıkta kalmış, himayeye muhtaç sıcak bir yuvadan, sevgiden, aile ortamından mahrum kalmış kadınlar ve bakmakta oldukları yetimleri göz önüne alınarak iki,üç,dört eşe de cevaz verilirken aralarında adaletin gözetilmesi şartı da getirilmiştir. Öncelikle yetimlerin haklarının korunması, onlarla ve onlara bakanlarla evlenmeden başka şekilde sağlanabiliyorsa bu şekildeki evliliğe gerek olmayacağı da öğütlenmiştir.

(Not:Savaşlar,çatışmalar sonunda kimsesiz,sahipsiz yetimleri koruyan sosyal bir devletin olmadığı bir dönemde,gücü yetenler tarafından yetim erkek ve kız çocuklarının himaye edilmesi teşvik edilmektedir.Şayet,yetimleri himaye etmek isteyip da,kendi çocukları olmayan bu yetimler arasında da adil davranma hususunda kişinin endişesi varsa,ve bu yetimlerin dul anneleri de kendilerine bir eş,yetim çocuklarına da sahip çıkacak bir baba arıyorsa, bunlara sahip çıkabilecek evli olmayan veya dul olan bir adam için buradaki ruhsat sözkonusu olur.Yani bu ayetin hükmü,yetim ve yetim sahibi kimsesiz dulları koruyan sosyal  bir devletin olmaması halinde bu sorunu çözmeye yöneliktir. Böyle bir durum için bu evliliklere ruhsat verliyor.Çünkü böyle bir durumda yetimlerin dul anneleri, kişinin nikahlı eşi olduğu için,söz konusu yetimler de onun evladı olurlar ve böylece yetim sahibi dul kadınlarla evlenen kişi kendi evladları arasında adaletsizlik yapmaması sağlanmış olur..Buna göre,bir zarurat olmadan hiç bir kimse kimsesiz,bakıma muhtaç dul ve yetimleri koruma dışında bir amaçla ikinci,üçüncü veya dördünce evlilik yapamaz. Yani birden fazla evlilik ruhsatı, sadece himaye edilmesi istenen yetim sahibi dul kadınlarla olabilir.Ama bir zarurat yoksa ve amaç yetimleri korumak değilse,birden fazla evliliğe ruhsat da yoktur..Bu nedenle bugünkü ikinci evlilik kur’an’a aykırı bir evliliktir.Ayrıca dul ve yetimleri koruyan sosyal bir devlet bulunduğu zaman böyle bir duruma da ihtiyaç kalmaz.   ( الله اعلم )

------------------------------------------

‘’Kadına erkeğe itaat etmezse dövmek de var. (diyorsunuz)

 

Bu da bir yalan,itaat etmezse değil,erkeğine ihanet eder,sadakatsizlik yapar ve gözü dışarıda,başka erkelerde olsa o zaman önce güzel bir üslupla nasihat,daha sonra evde yalnız bırakma,yatak boykotu vs. bundan sonra fayda vermezse hafifçe/fiske atmak suretiyle dövülmesi söz konusu olabilir.Bu ihanetin dışında hiçbir surette kadın dövülemez.Yani baş kaldırıp itaat etmezse dövülemez,sadece ihaneti söz konusu olsa,nasihat ve yatak boykotu gibi yöntemler de fayda vermeze o zaman fiske atmak suretiyle hafifçe dövülebilir,bunun dışında dövülmesi asla söz konusu değil.Ama buna rağmen iki de bir’’kadına erkeğe itaat etmezse dövmek de var’’şeklindeki iddianız ancak bir iftira olarak değerlendirilebilir.

 

Nisa-34.ayetle ilgili gösterdiğiniz mealde hatalar vardır!

 

Açıklamalı doğru meal ise aşağıdaki gibidir.

 

Nisa-34-Allah'ın (erkek olsun kadın olsun) kimisini kimisine farklı yeteneklerle donattığından ve (kadınlara) mallarından harcama yaptıkları (yapmakla mükellef oldukları) sebebiyle erkekler (kendileriyle evli bulunan) kadınların (haklarının) koruyucusu ve gözeticisidir. Dürüst ve erdemli kadınlar ise, gerçekten Allah'ın korunmasını buyurduğu mahremiyeti (iffet ve namusu) koruyan,(eşlerine) sadık ve (onlarla) uyumlu olan kadınlardır. Nuşüzünden (gözleri dışarıda olmalarından) endişe ettiğiniz kadınlara gelince,(yuvanızın yıkılmaması için) onlara (önce güzel ve yumuşak bir uslüple) nasihat ediniz,(bu edepsizlik ve sadakatsizliğe son vermezlerse,(tepkilerinizi göstermek amacıyla) onları yattıkları yerde yalnız bırakınız; yine de buna son vermezlerse, (bu defa fiske vurmak suretiyle veya misvak vb.ile) onları (hafifçe) dövün. Bundan sonra (edepsizlikten vazgeçip sizinle) uyumlu olurlarsa,(size karşı sadakat gösterirlerse,) onlara yüklenmek için bir sebep ve mazeret aramayın/boşanmaya kalkmayın.Şüphesiz Allah yücedir,büyüktür’’şeklindedir. ( الله اعلم)

Yani yüce Allah, kadın dediğinizi yapmazsa dövün demiyor !!! belki kadınlarınız size karşı sadakatsizlik,edepsizlik yaparak gözleri dışarıda olduğunu anlarsanız o zaman güzellikle onlara öğüt verin,yine öğüt almaz ve buna devam ederlerse,yani bu edepsizlik ve sadakatsizliğe son vermezlerse,tepkilerinizi göstermek amacıyla onları yattıkları yerde yalnız bırakınız; yine de buna son vermezlerse, boşanmaya sebebiyet verebilecek bu edepsizlikten vazgeçer diye onları hafifçe dövün diyor.Yani bu,sadece kadının erkeğine karşı sadakatsizlik,edepsizlik ve gözü dışarıda olmasıyla alakalıdır.Böyle bir ihanetin dışında hiçbir zaman kadın dövülemez.Yani her ne kadar nuşüz baş kaldırmak olarak meallerde geçiyorsa da,bu başkaldırı sadakatsizlik,edepsizlik,ihanet ve gözü dışarıda olma gibi bir durumla alakalı olduğunu Veda Hutbesinden anlıyoruz !!!

Ayrıca ayette geçen‘’ فاضربوهن ‘’ fadrıbuhunne’’dövmek değil de’’uzaklaştırmak veya aile içindeki bütün yetkileri elinden almak gibi anlamlara da gelebilir.Ama Veda Hutbesindeki açıklamaya göre bunun anlamı,eşine karşı sadakatsızlık,ihanet ve gözü dışarda olma durumu söz konusu olunca,hafifçe dövülebileceği şeklinde anlaşılıyor,işte ben de bunu tercih ediyorum.

İşte bu ayetteki kadının nuşüzünden maksat,erkeğine sadakatsizlik gösterip gözü dışarıda olma durumu söz konusu olduğuna dair ayette geçen          ( حَافِظَاتٌ لِّلْغَيْبِ بِمَا حَفِظَ اللّهُ) Allah’ın korunmasını buyurduğu mahremiyeti (iffet ve namusu) koruyan, (eşlerine karşı) sadık olanlardır.’’Bu nedenle gerekçe ne olursa olsun, hafif de olsa/fiske atmak gibi/ hiçbir surette kadının dövülmesi meşru ve caiz olamaz. ( الله اعلم )

 

دليلنا بان النشوز هنا بمعني عدم العفة وصداقة المرأة لزوجها وميلها لرجل اخر هو قول النبي ص في حجة الوداع . ... أمَّا بعدُ أيُّها النَّاسُ، فإنَّ لَكم على نسائِكم حقًّا ولَهنَّ عليْكم حقًّا، لَكم عليْهنَّ أن لا يوطِئْنَ فُرُشَكم

أحدًا تَكرَهونَه، وعليْهنَّ أن لا يأتينَ بفاحشةٍ مبيِّنةٍ، فإن فعلنَ فإنَّ اللَّهَ قد أذنَ لَكم أن تَهجُروهنَّ في المضاجِعِ، وتضرِبوهنَّ ضربًا غيرَ مبرِّحٍ،

 

İşte Nisa-34.ayette verilen mesajın özeti aşağıdadır.

 

1-Erkekler kadınlara hakim ve yönetici değildirler.

2-Erkeklerin hiçbir konuda kadınlara üstünlüğü yoktur.

3-Evli erkekler eşlerinin haklarına riayet etmek ve bütün ihtiyaçlarını temin etmekle mükelleftirler.

4-Kadın geçimsizlik yapar veya erkeğine baş kaldır ve itaat etmezse dahi yine dövülemez.

5-Kadının gözü ancak dışarıda olup iffetsizlik yapar ve erkeğine sadık davranmazsa,o zaman erkek hemen boşamaya değil,belki kadın uslanır ve bu huyundan vazgeçer diye fiske atmak suretiyle hafifçe dövmek gibi bir yönteme baş vurabilir.

6-Bütün bunlar fayda vermezse,yani hala eşine sadakatsizliğ,ihanet ve gözü dışarıda olma durumu söz konusu ise,işte o zaman boşanmaya gidilebilir.

--------------------------------------

‘’Savaşta evli kadınlara tecavüz bile arabın islam dininde var’’ diyorsunuz’’

Bu da ayrı bir iftiranız !!!

Çünkü Kur’an bütün esirlerin serbest bırakılmasını emrediyor.(Muhmmed-4) Ayrıca ‘’ma meleket eymanuküm’’esirler olsaydı Nisa 25.ayette ‘’…… ailelerinden izin alarak ve ücretlerini vererek nikahlayın…’’ denilir miydi? 

Oysa bu ayet,’’ma meleket eymanuküm’’ konumunda olanları nikahlayın,ama ailelerinin iznini alarak ve ücretlerine vererek diyor !!!

Eğer‘’ma meleket esirler ise’’yine ailelerinin izni alınmak,ücretlerini vermek ve nikâhlamak şartı vardır…’’ Bu nedenle eğer ‘’ma meleket’’esirler olsa bile sizin bu iddianız yine bir iftiradan öteye geçmez,çünkü nikah şartı koşuluyor.Ama şu da kesindir ki,ne burada,ne de başka bir yerde geçen ’’ma meleket eymanuküm’’ esir ve cariyeler değildir.

Peki esirlerin ailelerinden izin nasıl alınabilir ? Onlara ücret nasıl verilebilir ? Demek ki ‘’ma meleket,ne esirlerdir,ne de cariyelerdir ve kur’an ‘a göre hiçbir surette nikahsız bir ilişki helal değildir,kesinlikle haramdır,o tecavüz dediğiniz de ancak bir iftiradır.

---------------------------------------------------------------

3-CİZYE İLE İLGİLİ HÜKÜM !!!    TEVBE-29:

Cizye ile ilgili hüküm, islam devletine karşı silahlı güç oluşturup kitap ehlinden saldıran bir kesime yöneliktir. Yani bunlar islam devleti vatandaşı olup devlete karşı isyan edip silah kullanan kimselerdir.Bunlar islam devletinde yaşıyorlarsa, devlete baş kaldırmayıp vatandaşlık görevlerini yerine getirmeleri gerekir. Nasıl ki gayri müslim bir ülkede yaşayan müslümanlar da söz konusu devlete karşı isyan etmeyip vatandaşlık görevlerini yerine getirmek zorunda iseler bunlar da öyle.Çünkü bunlar güç kullanıp saldırmıyorlarsa onlarla asla savaşılmaz. Zira Bakara-190.ayetin hükmü gereği ancak saldırganlarla savaş yapılabilir hükmü konulmuştur..                                                                                                                                                                     وقاتلوا في سبيل الله الذين يقاتلونكم ولا تعتدوا ان الله لا يحب المعتدين ‘’

Bakara-190: Size savaş açanlara (saldıranlara) karşı siz de Allah yolunda (Allah’ın izin verdiği meşru müdafaa hakkınızı kullanmak suretiyle)  savaşın. Fakat haksız yere saldırmayın. Zira haddi aşıp saldıranları Allah sevmez’’ deniliyor.

 

Bu nedenle kitap ehli olanlardan da güç oluşturup saldırıyorlarsa bu hükme tabi tutulurlar. Bu çok cüzi olan cizye ile bunlar islam devletinin otoritesini kabul etmiş olup,vatandaşlık görevlerini yerine getirmiş sayılırlar.Bu cizye ise,İslam devletinin, gayri müslim vatandaşlarından aldığı çok cüzi bir vergidir,bu vergi müslüman vatandaşların verdiği zekattan çok azdır.İslam devletinin vatandaşlığını kabul etmenin garantisi,onların güç oluşturup saldırıya geçmemesi ve vatandaşlık görevlerini yerine getirirler Buna karşılık islam devleti de,onların can,mal,din, inançlarını korumak ve aynen müslümanlar gibi sosyal güvenlik sistemi kapsamına alarak onları devletin bütün hizmetlerinden yararlandıracakatır Bu çok cüzi olan cizyenin de sadece müslümanlara karşı savaşan erkeklerden alınır.Konuyla ilgili ayetin açıklaması aşağıdadır. Cizye kadın,yaşlı,çocuk vs.gibilerden alınmadığı gibi savaşmayan erkeklerden de alınmaz İlgili tefsir metini aşağıdadır.

قال علماؤنا رحمة الله عليهم: والذي دل عليه القرآن أن الجزية تؤخذ من الرجال المقاتلين، لأنه تعالى قال: « قاتلوا الذين » إلى قوله: « حتى يعطوا الجزية » فيقتضي ذلك وجوبها على من يقاتل ‘’

نقلا من تفسير القرطبي

 

Yani bunlar bu cüzi vergiyi ödemekle devletin otoritesini kabul etmiş sayıldıkları için bütün vatandaşlık haklarından ve devletin hizmetlerinden yararlanma hakkına sahip olurlar. Bugün bir insan hangi ülkede yaşıyorsa söz konusu devlete vergisini vermiyor mu? Yaşadığı devletin hukuki yasalarına uymuyor mu? Yoksa devletin otoritesini reddedip karşı mı çıkıyor? Hangi ülkde böyle bir durum var ? Kişi dünyanın hangi ülkesinde yaşıyorsa yaşasın,o ülkenin mevcut yasalarına karşı çıkıp vergisini ödemiyorsa,orada yaşaması mümkün değildir….Şayet eline silah alıp saldırırsa,bu defa devlet de onu yaşatmaz.

 

İşte görüldüğü gibi ileri sürdüğünüz söz konusu iddiaların tümü de mesnetsiz ve anlamsız olup kur’an'a ve islama yapılan bir iftiradır !!!.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...