Jump to content

Kuran neden korkutur?


Recommended Posts

Eskiden, küçükken, çocukluk yaşlarımda hissettiğim korkuları bilirim. Fakat bu bahsettiğim korkular, patalojik, şiddetli ve harap edici korkular değil. Tatlı bir içe dönüş gibi, kendini bir araya toplayış gibi. Bunu biraz daha açmak istiyorum, okuyucuların neden bahsettiğimi anlayabilmeleri açısından.

Birinci tür korkular tehlikeli bir durum karşısında kaldığımızda bize korkutan şeyler. Yüksek bir yerden düşme korkusu, köpekten korkma gibi...

Bir de başka türlü bazı korkular vardı. Gündüz herşeyi yaparda, gecenin karanlığı çöktü mü, içimizi bir an önce evimize atma hissi kaplardı. Genel olarak bu hep böyledir kanımca. Ve annemin ya da komşu teyzenin bize anlattığı hafif ürperti içeren hikayelerini dinlerdik. Ya da bunları kitaplardan da okurduk. Cin masalları ya da Peri ya da Hayalet hikayeleri. Bunlar da anlık olmayan, birinci seferde anlattıklarımın yanında daha kapsayıcı, soyut ve daha derin korkulardı.

Konuyu getirmek istediğim birinci nokta şudur: Organizma psikolojisinin gelişim aşamasında korkunun rolü nedir? Biz biliyoruz ki, evrimsel (malum ideolojiye atıf yapmıyorum) süreçte korkunun rolü çok büyük. Hatta daha basit fonksiyonlu canlıları düşündüğümüzde Korku onların hayatta kalabilmeleri açısından büyük bir öneme sahip. Birinci tür korkuların faydaları...Bu cepte kalsın.

İkinci nokta ise, biyolojik gelişim aşamasında bir dinamik olan korkunun, psikolojik gelişim aşamasında organizmazdaki vazgeçilmezliği ne ölçüdedir? Biyolojik süreçtekine eşit derecede büyük bir etkinliğe sahip midir? İkinci seferde anlattığım korkular, bilincimizin, benliğimizin gelişim süreçlerinde bir 'faydalı sınırlayıcı' etkiye sahip midir?

Faydalı sınırlayıcı etkiden kastım nedir? Psikolojide hani şuna benzer bir durum var: İkilem arasında kalan insan eğer eyleme geçme konusunda, iki seçeneği de yapmada özgürse, bir çelişki yaşıyor. Çelişkiyi aşma sürecinde mutlaka bir seçeneği aşındırıp, etkisizleştiriyor. Belkide bilerek yararsız ve gereksiz ilan ediyor. Seçeneklerden geride kalanı eyleme dönüştürüyor.

Hayatımızda bunun gibi düşünce dünyamızı, hayal dünyamızı, seçenek dünyamızı 'faydalı biçimde' sınırlayan bazı çizgiler var. Eğer bu çizgiler olmazsa, bu yüzden organizma psikolojisi zorlanabiliyor.

Örnek: Çok zengin olanların aslında çok mutlu olamayışları. Çünkü 'faydalı sınırlarını' çok genişlettiler. Artık yetemiyorlar. Aynı tarzda daha sade bir yaşam yaşıyanların daha mutlu olmaları. Onların ise 'faydalı sınırları' tam üzerlerine uyuyor. Ne sıkı ne de çok bol.

Kuran'ın korkutmaları sizce, insanların faydalı sınırlarını üzerlerine tam uydurabilmeleri için olabilir mi? Kuran, korkutmaları ile gelişim sürecindeki insanın geniş, uçsuz bucaksız hayal dünyasına, faydalı bir psikolojik dinamik olarak, yararlı, sıkı ve koruyucu bir kelebek kozası örüyor olabilir mi?

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kuran'ın korkutmaları sizce, insanların faydalı sınırlarını üzerlerine tam uydurabilmeleri için olabilir mi? Kuran, korkutmaları ile gelişim sürecindeki insanın geniş, uçsuz bucaksız hayal dünyasına, faydalı bir psikolojik dinamik olarak, yararlı, sıkı ve koruyucu bir kelebek kozası örüyor olabilir mi?

Sevgiler

Bunun böyle olmadığını islam dünyasına bakarak görebilirisin.

Korkutmak, korkutmaktan başka çaresi olmayanların işidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Eskiden, küçükken, çocukluk yaşlarımda hissettiğim korkuları bilirim. Fakat bu bahsettiğim korkular, patalojik, şiddetli ve harap edici korkular değil. Tatlı bir içe dönüş gibi, kendini bir araya toplayış gibi. Bunu biraz daha açmak istiyorum, okuyucuların neden bahsettiğimi anlayabilmeleri açısından.

Birinci tür korkular tehlikeli bir durum karşısında kaldığımızda bize korkutan şeyler. Yüksek bir yerden düşme korkusu, köpekten korkma gibi...

Bir de başka türlü bazı korkular vardı. Gündüz herşeyi yaparda, gecenin karanlığı çöktü mü, içimizi bir an önce evimize atma hissi kaplardı. Genel olarak bu hep böyledir kanımca. Ve annemin ya da komşu teyzenin bize anlattığı hafif ürperti içeren hikayelerini dinlerdik. Ya da bunları kitaplardan da okurduk. Cin masalları ya da Peri ya da Hayalet hikayeleri. Bunlar da anlık olmayan, birinci seferde anlattıklarımın yanında daha kapsayıcı, soyut ve daha derin korkulardı.

Konuyu getirmek istediğim birinci nokta şudur: Organizma psikolojisinin gelişim aşamasında korkunun rolü nedir? Biz biliyoruz ki, evrimsel (malum ideolojiye atıf yapmıyorum) süreçte korkunun rolü çok büyük. Hatta daha basit fonksiyonlu canlıları düşündüğümüzde Korku onların hayatta kalabilmeleri açısından büyük bir öneme sahip. Birinci tür korkuların faydaları...Bu cepte kalsın.

İkinci nokta ise, biyolojik gelişim aşamasında bir dinamik olan korkunun, psikolojik gelişim aşamasında organizmazdaki vazgeçilmezliği ne ölçüdedir? Biyolojik süreçtekine eşit derecede büyük bir etkinliğe sahip midir? İkinci seferde anlattığım korkular, bilincimizin, benliğimizin gelişim süreçlerinde bir 'faydalı sınırlayıcı' etkiye sahip midir?

Faydalı sınırlayıcı etkiden kastım nedir? Psikolojide hani şuna benzer bir durum var: İkilem arasında kalan insan eğer eyleme geçme konusunda, iki seçeneği de yapmada özgürse, bir çelişki yaşıyor. Çelişkiyi aşma sürecinde mutlaka bir seçeneği aşındırıp, etkisizleştiriyor. Belkide bilerek yararsız ve gereksiz ilan ediyor. Seçeneklerden geride kalanı eyleme dönüştürüyor.

Hayatımızda bunun gibi düşünce dünyamızı, hayal dünyamızı, seçenek dünyamızı 'faydalı biçimde' sınırlayan bazı çizgiler var. Eğer bu çizgiler olmazsa, bu yüzden organizma psikolojisi zorlanabiliyor.

Örnek: Çok zengin olanların aslında çok mutlu olamayışları. Çünkü 'faydalı sınırlarını' çok genişlettiler. Artık yetemiyorlar. Aynı tarzda daha sade bir yaşam yaşıyanların daha mutlu olmaları. Onların ise 'faydalı sınırları' tam üzerlerine uyuyor. Ne sıkı ne de çok bol.

Kuran'ın korkutmaları sizce, insanların faydalı sınırlarını üzerlerine tam uydurabilmeleri için olabilir mi? Kuran, korkutmaları ile gelişim sürecindeki insanın geniş, uçsuz bucaksız hayal dünyasına, faydalı bir psikolojik dinamik olarak, yararlı, sıkı ve koruyucu bir kelebek kozası örüyor olabilir mi?

Sevgiler

Pek faydalı olduğu söylenemez.Psikiatristler korku toplumu değil sevgi toplumu olmamız gerektiğini basbas bağırırken böyle birşey söylemek çok komik.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bunun böyle olmadığını islam dünyasına bakarak görebilirisin.

Korkutmak, korkutmaktan başka çaresi olmayanların işidir.

Ama hani ya şöyleyse:

Mesajın indiği yer sadece bir seçimse. Ve bölge halkı ile asla bir ilgisi yoksa. Amaç sadece mesajı aktarmak ve müdahale etmemekse. İnsan psikoloji için gerekli olan ana temel dinamikler verilmek isteniyor ve insan sonra kendi haline denenmeye bırakılıyorsa.

'Andolsun biz sizi bu şekilde deniyoruz'

Tüm bu mesajlar verilirken, mesajın indiği coğrafya ya da toplum tınlanmıyorsa.

Yani mesaj evrenselse. Yani fakirlik ya da cariyelik önemli değilse. Sadece insan türünün güdülmesi için uğraşılıp, onun uayndırılmaya çalışılması amaçlanıyorsa, ve bunun bir kaosa sebebiyet vermeden, Görünmeden yapılması gerekiyorsa. ?????? Görünmeyen temaslar ile, değişik dalga boylarında, seçilen bir insana onun daha önceki diline yakın bir biçimde fısıldanıyorsa....

Link to post
Sitelerde Paylaş
Pek faydalı olduğu söylenemez.Psikiatristler korku toplumu değil sevgi toplumu olmamız gerektiğini basbas bağırırken böyle birşey söylemek çok komik.

Hayır ama bu konu korkunun yararlarını da irdelemek için yazıldı bir anlamda. Faydalı sınırlarımızı korkularımız belirliyor. Kaygı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...