Jump to content

İslam Kısır Döngüsü


Recommended Posts

Evren sonsuz değil; bu bir...

Evren bizim gibi minicik bedenleri olan varlıklar için gereksiz derecede büyük, bu iki...

Evrenin minicik, ufacık bir kısmı bize habitat olabiliyor, gerisi yaşamımızı desteklemeyecek özellikte, bu da üç...

Evrenin sonunu görmüş gibi konuştunuz.Belkide evren,evrenler kümesinin bir alt elemanıdır.Ve buda sonsuza kadar gidebiliyordur.Bundaki kesin yargınızı neye istinaden söylüyorsunuz.

Dünya'daki gelmiş geçmiş canlı türlerinin %99'u yok olup gitmiş...

Yani Tanrı yarattıysa, yaratıp yaratıp bozmuş...

5 defa kitlesel imha yapmış...

Bu kadar acımasız bir evrende biz hala var isek,yaratıp yaratıp bozmanın da belki bir anlamı vardır.Belki saçma diyeceksin,bazı bilinmeyenleri bilimin arkasına saklıyoruz,bilim o kadar gelişmedi diyoruz,bu düşüncemide o anlamda değerlendiremezmiyiz.Belkide bilim,o kadar gelişmedi haa...

Atmosfer dünyamızı %100 verimle korumaz, ayrıca atmosfer bize göre ayarlanmadı, biz bu atmosfer içinde yaşamak üzere adapte olduk. Evrim öğren biraz.

Ben de kahvenin içine süt dökünce oluşan girdapları severim, ama bu Tanrı var demeye yetmez.

Evrim bilmediğimi,evrime karşı olduğumu söylemedim.Tam tersine ,evrimi tanrının yarattıklarına bir altlık olabileceğini zaten belirttim.Ben kesin tanrı vardır demiyorum,hiç bu şekli ile düşündünmü diyorum.Mevcut dinlerinde uydurma olduğunu zaten belirttim.

Forumdaki Dandik Tasarım, ve Dandik Tasarım II başlıklarımı okumanı salık veririm.

Ben tasarımlarda bir dandiklik göremiyorum.Kullanılmayan organlar evrimin bir ara süreci olarak algılıyorum.Çevrene baktığın zaman,tek hissettiğin dandik bir tasarımın olduğumu? Belki tavuklar da birgün uçacaktır.Belkide insanlarda kanat oluşacaktır.

Benim kişisel estetik anlayışım tanrının varlığına argüman olamaz.

Ben beğendiğim şeyleri beğenmek üzere evrimleştim...

Şekerli şeyleri severim mesela... Tüm atalarım sevmiş, atalarımın sevmeyen kardeşleri ölmüş.

Estetik anlayışı da benzer şekilde evrimleşmiş.

Ben senin evrimleştiğini kabul ediyorum,karşıt bir fikrim yok zaten.Bütün canlılar evrimleşiyor.Ve evrimleşmeye de devam edecek.Ben diğer inananlar gibi tanrı,hergün bişeyler yaratıyor da demiyorum.birşeyler yaratmış,sen buna enerji de,hiçbirşey yoktan varolmaz prensibinede karşı değilim.O zaman bu enerjinin menşei ne?Daha da öteye gittiğimizde yukarıda bahsettiğim sonsuzluğu yakalamış olmuyormuyuz.Sonrada bigbang ve evrimleşme ile yol alan bir tasarım....

Tanrı mantık içinde yaratamaz. Tanrının yaratma süreci evrenin kurallarının askıya alıması demektir.

Tamam işte,evrimi,mantıklı görüyorsun değilmi,ben de diyorum ki,evrimin temellerini atan tanri ise ne diyeceksin.

Bu sav tamamen yersiz, "Shrodinger'in kedisi var da benim yok mu?" diye bir başlık açmıştım. Evrene müdahale eden bir tanrı yoktur.

Başlığını okumuş olabilir.Ama tahminime göre,herkes eşit şartlarda yaratılmalı gibi bir mantık sezinliyorum.Öyle olsa ne olurdu?

Sevgiler

Tüm anlattıklarımdan benim inançlı bir insan olduğumu değerlendirmeni istemem,hani insanın aklını kurcalayanlar olur ya,ben sizinle bu noktada tartışmak istedim.İlginize ve saygınıza teşekkür ederim.....

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 50
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Allah herşeyi bilir ve herşeye kadir midir?

Elbette. Onun iradesi olmadan bir yaprak bile oynamz.

O halde Allah neden insanların ızdırap çekmesini önlemez?

Çünkü Allah insanları dener. İmtihan eder....

Allah insanları neden imtihan eder?

Kendisine gerçekten inanıp inanmadıklarını bilmek ister...

Allah onların kendisine inanıp inanmadıklarını bilmez mi?

Başa dönün...

Olay bahsettiğin kadat tek boyutlu değil..... Öncelikle Yaratıcının farklı alemlerde farklı tecellileri olabilir; eğer o alemler bizim evrenimiz ile ilişki içerisinde ise bu bizim açımızdan bir değer taşır, eğer herhangi bir ilişki yoksa bizim açımızdan değer taşımaz ve sadece o alemlerdeki varlıkları ve yaratıcıyı ilgilendirir...

Biz kendi açımızdan bu aleme baktığımız da bu alemde tecelli eden ve sünnettullah yada kanun denilen yasalar var.. Cenab-ı Hak kendi adetullahına muhalefet etmiyor... Bu alemde insan Ruhu yada İnsan yada Madde esas alındığında sistem bu şekilde işliyor...

Bu alem için bu bir zorunluluk; çünki yartılışta takdir edilen kanunlar bunun böyle olmasını gerektiriyor... Bundan dolayı bir takım mahlukatın hayat süreci içerisinde zarar görmesi, ızdırap ve sıkıntı çekmesinden dolayı bu alemi yaratmamak büyük zülm olurdu...

Sen o ızdırap çektiğini düşündüğün insanlara sor bakalım; "Hiç olmayı, hiç varolmamış olmayı istermiydiniz" diye... Büyük sıkıntı anları haricinde hepside iyiki var olduklarını söyliyecektir.... Ayrıcı sistemin şartları gereği çoğu insan için içinde bulundukları durum kendi tercihlerinin sonucudur... İstisnalar kaideyi bozmaz...

İşte gerek o istisnalar için, gerek başka sebebler ile Ahiret ve Mahkeme-i Kübra bunun için kurulacak.... Yaşanılan bu hayattaki her insanı hatta mahluku eşitlemek için... Hak ve Mükafat; Suç ve Ceza orda verilecek... İşte bunun için ahiret var ve olmak zorunda...

Buda yaradılışın sadece bizlere bakan pekçok cihetinden tek birisi; bunun haricinde daha yüzlerce, belki milyonlarca farklı bakış açıları olabileceği gibi; Birde bizi hiç ilgilendirmeyen Yaratıcının kendi Zatına mahsus hikmet ve gayeleri de var.....

Link to post
Sitelerde Paylaş
Evreni yaratmaya Kadir olan ZAAT ın yarattığı esere sahip çıkmaması mümkün değildir... Çünki evrenin mahluk olduğunu kabul ettiğinizde onu yaratmaya kadir olan yaratıcının aynı zamanda irade sahibi olduğunu da kabul etmeniz gerekir... İrade sahibi bir yaratıcının kendi varlığını açığa çıkartmaması, evreni yaratıpta sonra onla olan irtibatını kesmesi ise mümkün değildir.. Hele kendi eserine sahip çıkan bir başka yaratıcıya karşı kayıtsız kalması da acz dir ve yaratma sıfatına sahip olan yaratıcı aczden münezeeh olmalıdır...

Saçma sapan konuşuyorsunuz.. Mantıktan bi habersiniz. Pejmürde safsataları mantık zannediyorsunuz.. Neymiş, İrade sahibi bir zatın yarattığı esere sahip çıkmaması mümkün değilmiş.. Adamın keyfinin kahyası mısın? Sahip çıkıp çıkmayacağına sen mi karar veriyorsun? Sahip çıkmaya mecbur mu? İradesi olduğuna göre ister sahip çıkar, ister çıkmaz. Hem irade sahibidir deyip hem de böyle yapması/yapmaması mümkün değildir demek ne oluyor?

Herşeyi geçtim; Ölümün sır perdesi aralanmadığı sürece ister teolojik, ister fizik, isterse metafiz her öngörü yanlış olabilir... Ama bu ihtimalden dolayı Ahireti ve Yaratıcıyı inkar etmek de Akıllıca bir davranış değildir.... Çünki ahiret ve ebedi bir hayat ve şu dünya da arzu edipte bir türlü ulaşamadığımız mutlak Adalet ve eşitlik ancak ahirette olabilir.....

Bla bla bla.. A yanlış olabilir, o halde B doğrudur.. Böyle bir saçmalık akıl işi midir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

deicide;

Evreni yaratmakta bir maksat ve gaye olduğuna göre yaratmayı irade etmesi; kendisini bildirmek istemesindendir.. Bu silsileden dolayı bu iradeyi gösteren bir yaratıcı elbet kendisini bildirecek.. Bu ise eserine sahip çıkması ile olur.... Ki bunu biz aslında her mevcutta görebiliyoruz...

Bir insanların yaptıklarına bak; birde Allah'ın yaratıklarına bak... Farkı hemen anlıyacaksın..

Mesela Allah hiç düz, dik köşeli ve pürüzsüz bir şey yaratmamış... Ama o karmaşa içinde insan duygularına hitap eden muhteşem bir sanat var.... Yada Allah herşeyi içten dışa doğru yaratıyor, insanlar ise dıştan içe doğru... Daha bunlar gibi pek çok şeyi kıyaslayabilirsin.... Ayrıca yaratılan her mahlukun hem sureten hem de sireten birbirlerinden farklı olması.. v.s v.s gibi .. İşte bunlar yaratmada bir kast ve irade olduğunu ve yaratıcının mahlukatına sahip çıktığının delilleridir....

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evreni yaratmakta bir maksat, gaye yok. Nerden biliyorsun evrenin veya evreni yaratmanın bir matsat ve gayesinin olduğunu. Evrende küçük bir noktada, dünya ortamında canlı denilen oluşumlar ortaya çıkmış, Bilinç düzeyine varmadan onlar da kendiliğinden varlıklardı. Yani kendi varlıklarının farkında bile değildi. Canlılık gelişim yüksek düzeylere olaşmaya başlayınca, yaşamda kalmak, tehliketen kaçmak, üremek, beslenmek gibi amaç ve gayeler ortaya çıkmıştır. Amaç ve gaye canlılara özgü bir şeydir. Canlıların dışındaki anorganik maddeler kendiliğinden var olan maddelerdir.

Evren vardır. Var olduğu somuttur. İçinde yaşıyoruz. Hatta bu varlığı bile biz canlılar farkediyoruz. Farkındalık önemli bir özelliktir ve canlılara özgüdür. Farkındalıktan öte, insandan başka diğer canlılar doğada buldukları ile yetinip, buldukları ile yaşamlarını sürdürürken, insanoğlu üretimde bulunarak doğayı olduğu gibi kabul etmedi. Kendi lehine değiştirmeye başladı. Üretimde bulundu. Üretim önemli bir yaratıcı eylemdir. Doğada kendiliğinden bulunan maddeleri insana yararlı hale dönüştürmektir. Yani bizlerin yarattığı her eşya yaşam standardımızı yükseltir.

İşte bu yaratıcı eylemimizden hareketle, var olduğuna inandığınız tanrıya mal etmekle ona şirin görünmek hevesindesiniz. Yalnızca yaratmak değil, insana ilişkin ne tür özellik varsa hepsini tanrıya mal etmektesiniz. Tanrıya mal ettiğiniz sıfatları gözden geçiriniz. Hepsi insana ilişkin özellikler. Vee sonuç itibariyle sizler insana tapıyorsunuz. Bir insan olarak kendinize değil, başka güçlü insanlara tapıyorsunuz. Zaten tanrı fikrinin kaynağı da Krallar, fravunlar, liderler vs dir.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Evreni yaratmakta bir maksat ve gaye olduğuna göre yaratmayı irade etmesi; kendisini bildirmek istemesindendir.. Bu silsileden dolayı bu iradeyi gösteren bir yaratıcı elbet kendisini bildirecek.. Bu ise eserine sahip çıkması ile olur.... Ki bunu biz aslında her mevcutta görebiliyoruz...

buraya yazılan en saçma laflardan biri.tanrı ortalıkta yok. sen çıkmışsın ortada onun için ahkam kesiyorsun.

sanki tanrı denilen ne mene şeyse onunla iki tek atmışsın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Evreni yaratmakta bir maksat ve gaye olduğuna göre yaratmayı irade etmesi; kendisini bildirmek istemesindendir.. Bu silsileden dolayı bu iradeyi gösteren bir yaratıcı elbet kendisini bildirecek.. Bu ise eserine sahip çıkması ile olur.... Ki bunu biz aslında her mevcutta görebiliyoruz...

İşte bu saçmalıkları mantık zannetmeniz komikliğin son perdesi oluyor. Allah'ın evreni yaratmadaki amacı senin hiç aklınının ucuna bile gelmeyecek bir şey olabilir ve bu hikmet her neyse de, pekala kendisini bildirmesiyle filan alakalı olmayabilir. Allah'ın evreni yaratmadaki olası bütün amaçlarını hiç eksiksiz biliyor musunuz? Sizin bilginiz sınırsız mı da bütün olasılıkları elediğinizi söyleyip muhakkak bu böyle olmuş olmalıdır diyebiliyorsuuz.. Önce mutlak anlamda irade sahibi bir Allah varsayıp sonra bu Allah'ın ne yapıp ne yapmayacağını kendinden daha iyi bildiğinizi söylüyorsunuz. Böyle saçma sapan bir çelişki olur mu?!

Bir insanların yaptıklarına bak; birde Allah'ın yaratıklarına bak... Farkı hemen anlıyacaksın..

Mesela Allah hiç düz, dik köşeli ve pürüzsüz bir şey yaratmamış... Ama o karmaşa içinde insan duygularına hitap eden muhteşem bir sanat var.... Yada Allah herşeyi içten dışa doğru yaratıyor, insanlar ise dıştan içe doğru... Daha bunlar gibi pek çok şeyi kıyaslayabilirsin.... Ayrıca yaratılan her mahlukun hem sureten hem de sireten birbirlerinden farklı olması.. v.s v.s gibi .. İşte bunlar yaratmada bir kast ve irade olduğunu ve yaratıcının mahlukatına sahip çıktığının delilleridir....

Sanki Allah'ın yarattığı her şeyi eksiksiz olarak gördün, biliyorsun da böyle saçma sapan konuşuyorsun. Birçok pürüzsüz dik köşeli ve keskin kenarlı kristal molekülü var.. Karbon bileşiklerinin oluşturduğu şekillere bir bak istersen. Ne oldu? Onları Allah yaratmadı mı?

Ha bu arada "içten dışa doğru" yaratma dediğin şeyle "dıştan içe doğru" yaratma dediğin şey arasındaki temel fark, birincisinin bir tasarım gerektirmemesi, oluşan şeyin kendi üzerine basit kuralların tekrarı ile oluşabilmesi, ikincisinin ise önceden yapılmış bir tasarımın uygulanmasını gerektirmesi. Hani resim ressam filan diyordunuz ya. Bak ufak da olsa bir ilerleme var. Demek ki insan ürünleri ile diğerleri arasında önemli bir farklılık olduğunu anlamaya başlamışsınız. Bu da sizin aptal tümevarımlarınızın çöktüğü yer.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 4 months later...

Güzel bir döngü...

Tam anlamı ile kısır...

Dikkat edilirse dışardan en ufak bir etki yok.

Ve İslam dışardan müdahalelere izin vermez zaten.

Bu kısır döngüde açıkça ateistlere yer yok.

Diğer dinler Allah ortak paydasından yararlanarak İslam'ın gizemli iç dünyasına penetre olabilirler.

Ama ateizm olamaz.

Üzeinde düşünülmesi gereken veciz bir döngü....

'' Komşunun yirmi tane Tanrı var demesi yada hiç Tanrı yoktur demesi bana bir zarar vermez.Ne benim cebime dokunur nede bacağımı kırar''

Thomas Jefferson.

''Tanrının varlığı hakkında insanın ikna edilmesi gerekli fakat Tanrının varlığının ispat edilmesi o kadar gerekli değildir.''

Immanuel Kant.

Link to post
Sitelerde Paylaş

islam mevcudatta boşluk bırakmayan bir sistemdir. var olan herşey bu azametin bir parçasıdır. insan da sahip oldukları ölçüsünde bunun bir parçasıdır. bu sistemden daha büyük bir sistem henüz daha dillendirilmedi. ve bu en büyük varlık modeli muhammed tarafından deklare edildi. allah, ahiret, melekler v.s. herşey bu sistemin içindedir. bu sistem insanı mutlu etmeye de yeter.

ateizm dahil hiçbir din ve öğreti bundan daha külli (sentetik) bir açıklama getiremedi evrene ilişkin.

ben bu muazzam sistemin bir parçası olarak müslümanım. çünkü bunun dışına çıkarabilecek hiç ama hiçbir şey yok. hayaller bile bu muazzam gertçeğin karşısında komik kalıyor.

islam bir kısır döngü değildir. bilakis, büyük bir döngüdür. başı ve sonu belli bir döngüdür. insan duygularına, aklına, umuduna güçlü ve fakat zarif bir karşılık veren bir döngüdür.

bu çarktan daha büyük bir çark yoktur. tüm evreni bundan daha net bir şekilde açıklayabilen bir çark henüz ortaya konamamıştır.

bu çarkın azamet ve zerafetini 7den 70e, en ilkel toplumlardan en gelişmişine herkes hissedebilir.

yani islam evrensel bir tezdir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...