Jump to content

Determinizm, kuantum ve özgür irade


Recommended Posts

Determinizm ve kuantum'u bir irdeliyelim.

Bu konuyla ilgili, özde iki olasılık var, ya herşey bir neden zincirinden oluşuyor, ya da tamamen rastlantısal süreçlerden. Ama, günümüzde öyle bir tabloyla karşı karşıyayız ki, bu ikisinin bir karışımı var önümüzde. Bildiğimiz ve doğrudan gözlemlediğimiz evren, deterministik hareket etmekte, ancak atom altı parçacıklar indeterministik hareket ediyor gibi gözüküyor, ya da hala keşfedemediğimiz bir düzende hareket ediyorlar(bkz. belirsizlik ilkesi)[*]. Ama bu konuda bir problem var, atom altı parçacıkların, "atom üstü" evrenimize etkisi var mı? Kuşkusuz(!) var... ama ne kadar? Kuantum teorisi gereği, bir taşın sebepsiz bir şekilde hareket etmesi(veya Dawkins'in el sallayan meryem ana heykeli) mümkün, ancak bu olasılık o denli düşük ki, o rakamı buraya yazmak mümkün değil. Yani, şunu söyleyebiliriz, bizlerin doğrudan gözlemleyebileceği indeterministik olayların olasılığı çok çok düşük olduğu için gözlemlememiz çok çok zor... bu noktada devreye kaos teorisi(bkz. kelebek etkisi-butterfly effect, film olanı değil) giriyor, bu teoriye göre nispeten ufacık hareketler, deterministik zincirde zamanla devasa farklara yol açabiliyor. İşte Laplace'ın katı determinizminin en bütük açmazı bu. Laplace, evren, defalarca geriye sarılıp yeniden başlasa, her şeyin aynen yeniden olacağını iddia eder. Belirsizlik ilkesi bununla çelişiyor gibi gözükmekte, ama hala açık kapı bulunmakta...

Özetle, evren ağırlıklı olarak deterministik hareket etmekteyken, atom altı parçacıkların indeterministik etkisiyle karşı karşıya.

Bu ana kadar anlatınların hiç birinde özgür iradeye yer vermedik, çünkü özgür irade özünde ruh gibi metafiziki bir varsayımdır; Bu evren içerisinde olan beynimizin, evrenin kuralları dışında hareket ettiğini beklemenin başka bir izahı yoktur. Özetle, beynimiz ya deterministik bir şekilde hareket etmekte, ya da rastlantısal bir şekilde; Bu rastlantısallığın büyük etkilerinin olasılığı düşük olduğu için doğrudan gözlemleme olsalığı düşükken, etkileri zaman içerisinde büyüyor olabilir. Yani, "özgür irade", ruh gibi metafiziki bir varsayımdır.

[*]Bu hareketi öngörebilen matematiksel modelin geliştirildiğini iddia edenler var.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 85
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

However, the calculations show that individual states can be tracked for only about 10-43 seconds, after which many states coalesce into one final state, which is what creates the quantum mechanical uncertainty. Our measurements illuminate these final states, but because the prior information is lost, we can't recreate their precise history.

"Prior information lost, we can't recreate their precise history" demiş bu bilgi nereye kayboluyor ki anlamadım

Kuantum Mekaniği "böyle bir bilgi yok" diyor Bu varsayım ise "var ama çok kısa süre içinde yok oluyor" diyor

Nereye gidiyor bu bilgi? Hem zaten parçacın son durumu geçmiş bilgisini bize vermeyecekse bunun neresi deterministik oluyor?

Tabi bunlar teknik konular kodoman arkadaşa sormuyorum bunları aslında ama böyle bir makale benim elime geçmemişti. Hemen hemen ayda 100 makale inceliyorum işim gereği. Daha matematiksel bir makalesini görmek gerek temel varsayımları nedir bu formülasyonu yaparken onların tartışılması gerek. Böyle ciddi bir sansasyonel tartışma olmadı fizik camiasında bu konuda

Önemli olan elimizdeki fiziksel süreci ne kadar doğru bir biçimde matematiksel olarak modelliyoruz. Her matematiksel modelimn doğada karşılığı olacak diye bir şart yok. Fizikte o kadar teori çöpe atılırki gözlemlerle uyuşmadıgı için şaşar kalırsınız.

Benzer çalışmalar hep vardı. David Bohm'un 1950'le lerde faklı bir çalışması vardı ama Einsteincı fikri savunuyordu kuantum mekaniğinde ama ortaya attıgı kuram yerel olmayan bilgi akışı içeriyordu. Fiziğin daha başka yasaları ile çelişiyordu bu fikir

Link to post
Sitelerde Paylaş
"Prior information lost, we can't recreate their precise history" demiş bu bilgi nereye kayboluyor ki anlamadım

Kuantum Mekaniği "böyle bir bilgi yok" diyor Bu varsayım ise "var ama çok kısa süre içinde yok oluyor" diyor

Nereye gidiyor bu bilgi? Hem zaten parçacın son durumu geçmiş bilgisini bize vermeyecekse bunun neresi deterministik oluyor?

Tabi bunlar teknik konular kodoman arkadaşa sormuyorum bunları aslında ama böyle bir makale benim elime geçmemişti. Hemen hemen ayda 100 makale inceliyorum işim gereği. Daha matematiksel bir makalesini görmek gerek temel varsayımları nedir bu formülasyonu yaparken onların tartışılması gerek. Böyle ciddi bir sansasyonel tartışma olmadı fizik camiasında bu konuda

Önemli olan elimizdeki fiziksel süreci ne kadar doğru bir biçimde matematiksel olarak modelliyoruz. Her matematiksel modelimn doğada karşılığı olacak diye bir şart yok. Fizikte o kadar teori çöpe atılırki gözlemlerle uyuşmadıgı için şaşar kalırsınız.

Benzer çalışmalar hep vardı. David Bohm'un 1950'le lerde faklı bir çalışması vardı ama Einsteincı fikri savunuyordu kuantum mekaniğinde ama ortaya attıgı kuram yerel olmayan bilgi akışı içeriyordu. Fiziğin daha başka yasaları ile çelişiyordu bu fikir

Ben gerçekçi veya bilimsel demedim, matematiksel dedim. İkisi arasındaki farkı bilecek bilgi birikimine sahibim. Dikkat ederseniz, "matematiksel modelin geliştirildiğini iddia edenler var." dedim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
"Prior information lost, we can't recreate their precise history" demiş bu bilgi nereye kayboluyor ki anlamadım

Kuantum Mekaniği "böyle bir bilgi yok" diyor Bu varsayım ise "var ama çok kısa süre içinde yok oluyor" diyor

Nereye gidiyor bu bilgi? Hem zaten parçacın son durumu geçmiş bilgisini bize vermeyecekse bunun neresi deterministik oluyor?

Tabi bunlar teknik konular kodoman arkadaşa sormuyorum bunları aslında ama böyle bir makale benim elime geçmemişti. Hemen hemen ayda 100 makale inceliyorum işim gereği. Daha matematiksel bir makalesini görmek gerek temel varsayımları nedir bu formülasyonu yaparken onların tartışılması gerek. Böyle ciddi bir sansasyonel tartışma olmadı fizik camiasında bu konuda

Önemli olan elimizdeki fiziksel süreci ne kadar doğru bir biçimde matematiksel olarak modelliyoruz. Her matematiksel modelimn doğada karşılığı olacak diye bir şart yok. Fizikte o kadar teori çöpe atılırki gözlemlerle uyuşmadıgı için şaşar kalırsınız.

Benzer çalışmalar hep vardı. David Bohm'un 1950'le lerde faklı bir çalışması vardı ama Einsteincı fikri savunuyordu kuantum mekaniğinde ama ortaya attıgı kuram yerel olmayan bilgi akışı içeriyordu. Fiziğin daha başka yasaları ile çelişiyordu bu fikir

Bilgi Planck zamanından öndeki zaman içinde kayboluyor.

Planck zamanındaki enerjilere ulaşılamadığı için, o zamanın öncesi hakkında bilinen hiç bir şey yok..

Einstein fiziği atomüstü evren için geçerli.

Quantum fiziği ise atomaltı evren için geçerli.

Bu ikisini uzlaştırmak mümkün olmuyor.

Bu ne demek?

Bu şu demek:

Her iki teori de tam anlamı ile doğru değil demek..

Gerçek bunların ikisinin de dışında ve üstünde demek..

GUT (Grand Unified Theory) sorunlu bir teoridir.

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ben gerçekçi veya bilimsel demedim, matematiksel dedim. İkisi arasındaki farkı bilecek bilgi birikimine sahibim. Dikkat ederseniz, "matematiksel modelin geliştirildiğini iddia edenler var." dedim.

Benim size bir lafım yok yanlış anlamayın :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bilgi Planck zamanından öndeki zaman içinde kayboluyor.

Planck zamanındaki enerjilere ulaşılamadığı için, o zamanın öncesi hakkında bilinen hiç bir şey yok..

Einstein fiziği atomüstü evren için geçerli.

Quantum fiziği ise atomaltı evren için geçerli.

Bu ikisini uzlaştırmak mümkün olmuyor.

Bu ne demek?

Bu şu demek:

Her iki teori de tam anlamı ile doğru değil demek..

Gerçek bunların ikisinin de dışında ve üstünde demek..

GUT (Grand Unified Theory) sorunlu bir teoridir.

HACI

Evet; Gerçek bunların çok ama çok üstünde.. Fakat bunlar bizi fgerçeğe adım adım yaklaştıran vasıtalardır.. Çünki bilim inkişaf halindedir..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu konu bilim forumuna daha cok yakisirdi bence.

Bende QM'i bir an unutup, rastgelelige (nedensellige degil) bakmak istiyorum.

Makro duzeyde herhangi bir sistemin davranisi, sistemin disindaki gurultuden (kucuk girdilerden) izole edilerek incelenirse sistemin davranisinda gozlenebilecek bir rastgelelik bu harici gurultuye baglanabilir.

Deterministik bir modele ulasabilmek icin sistemin genisletilerek yeniden modellenmesi gerekir. Fakat bunu ne kadar tekrar edersek edelim elimizdeki (genislemis) sistemin her zaman bu tur bir gurultuye acik oldugu ve gozlenen rastgeleligin buna bagli oldugu iddia edilebilir.

Bu, ucu acik ve yanlislanamaz bir model gibi gorunuyor. Yani belirsizlik prensibi bir yana atilsa bile, deterministik bakis acisinda boyle bir problem var. Yine de bu modeli henuz reddetmiyorum.

**

QM'e baktigimda da sunu goruyorum. Belirsizlik yaklasimi butun bilim adamlari tarafindan kabul edilmis durumda. Ben bir ara-form olarak, bu kadar adama itiraz edecek durumda degilim. Her zaman yaptigim gibi, eyvallah deyip anlamaya ugrasirim. Lakin, bu sefer, parcacigin durumu bilinemez, herhangi bir anda gozlem yapilmadigi surece iki durumda gecerlidir yaklasimi sezgilerime oldukca ters dusuyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Lakin, bu sefer, parcacigin durumu bilinemez, herhangi bir anda gozlem yapilmadigi surece iki durumda gecerlidir yaklasimi sezgilerime oldukca ters dusuyor.

Doğrudur ama bilimsel bir çok bulgu sayduyuya terstir zaten

uzay ve zaman ölçümlerinin izafi olması gündelik hayattan edindiğimiz sayduyuya uygun mu? değil ama izafi

Ortaçağda dünyanın kendi ekseninde ve güneş etrafında dönmeside insanlar için anlaşılmaz ve sayduyuya aykırıydı

Evet; Gerçek bunların çok ama çok üstünde.. Fakat bunlar bizi fgerçeğe adım adım yaklaştıran vasıtalardır.. Çünki bilim inkişaf halindedir..

Ama bu bilim dinleri aşar be mask

tarihinde kodoman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu konu bilim forumuna daha cok yakisirdi bence.

Bence konu bilimsel olmaktan ziyade felsefi; Bilimi kaynak alan bir felsefe.

Makro duzeyde herhangi bir sistemin davranisi, sistemin disindaki gurultuden (kucuk girdilerden) izole edilerek incelenirse sistemin davranisinda gozlenebilecek bir rastgelelik bu harici gurultuye baglanabilir.

İlk yapmanız gereken, izole ettiğiniz varsayımını sorgulamaktır. Ama evet, izole edildi varsayımında dediğiniz doğru.

Deterministik bir modele ulasabilmek icin sistemin genisletilerek yeniden modellenmesi gerekir. Fakat bunu ne kadar tekrar edersek edelim elimizdeki (genislemis) sistemin her zaman bu tur bir gurultuye acik oldugu ve gozlenen rastgeleligin buna bagli oldugu iddia edilebilir.

Mevcut sistemde, deterministik varsayım sadece varsayımda kalmıyor. Elimizde bir sonuç var: Parçacıkların herbirinin hareketini öngöremiyoruz ama, kaçta kaçının nasıl hareket edebileceğini öngörebiliyoruz. Bu ise, bu hareketin ardında deterministik bir düzenin olduğuna delalettir.

Ayrıca, genel görelelik ile kuantum mekaniği birleştirilmemiş durumda, yani elimizde evreni modelleyen gerçek bir sistem yok. Ancak bunu elde ettikten sonra sizin bahsettiğiniz duruma düşebiliriz. Varsayalım ki, Hacı'nın deyimiyle Grand Unified Theory'e ulaştık ve bu bize deterministik bir model çizdi, ancak bu durumda bile indeterministik bir sistemin alt sistemi olmadığını söyleyemeyiz. Aynı şey tersi içinde geçerlidir.

Bu ise, zaten bilimin en önemli düsturuna ulaşıyor; Kesin cevaba, ancak siz soruyu sormayı bıraktığınızda "ulaşırsınız"(Bir kaç ileti önce maskın yaptığı gibi).

Bu, ucu acik ve yanlislanamaz bir model gibi gorunuyor. Yani belirsizlik prensibi bir yana atilsa bile, deterministik bakis acisinda boyle bir problem var. Yine de bu modeli henuz reddetmiyorum.

Evren deterministik hareket ediyor demek, tüm sistem deterministik hareket ediyor demek değildir. Pekala, evren indeterministik bir sistemin, deterministik bir alt sistemi olabilir. Bunu, evrimde olduğu gibi düşünmek daha kolay olur sanırım; Mutasyonlar -determinist veya indeterminist- "rastlantılar" sonucu oluşuyor, ama evrim rastlantısal işlemiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gözlem yapılan alan gözlem yapılamayan alanın etkisi altındadır.

Belirsizlik(kaos) bunun sonucu olarak ortaya çıkar.

Kaos teoremine göre özgür irade yoktur.

özgür iradeye ateistlerin bile çoğu inanır herhalde ama bana bilimsel olarak hiç kanıtlanayamacak gibi geliyor.

Feanor ve Kodoman ile aynı fikirdeyim.Özgür iradeyi teistlerin savunması gerekir. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
İnancım o dur ki.... Kıyamet Kopmadan önce bilimin geleceği Son Nokta; Hz. Adame Öğretilen ilk şey olacaktır....! Esma-ül Hüsna...

Başlığı sabote etme, konu hakkında bilgin varsa, o yönde katılımda bulun, yoksa kafana takılan şey varsa sor...

Ama "inancım odur ki, kıyamet kopmadan önce, hamam böceğinin anteni olarak dünyaya geleceksiniz" türünde saçmalıklarını kendine sakla...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Daha önce bunu birkaç yerde söyledim....

Mevlana, Muhyiddin-i Arabi, İmam-ı Rabbani gibi Hem Akıl, hemde Kalb ile giden alimler asrımızdan çok yüzyıllar önce bunları açık açık yazmışlar.. Açın okuyun..!

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bence konu bilimsel olmaktan ziyade felsefi; Bilimi kaynak alan bir felsefe.

İlk yapmanız gereken, izole ettiğiniz varsayımını sorgulamaktır. Ama evet, izole edildi varsayımında dediğiniz doğru.

Mevcut sistemde, deterministik varsayım sadece varsayımda kalmıyor. Elimizde bir sonuç var: Parçacıkların herbirinin hareketini öngöremiyoruz ama, kaçta kaçının nasıl hareket edebileceğini öngörebiliyoruz. Bu ise, bu hareketin ardında deterministik bir düzenin olduğuna delalettir.

Ayrıca, genel görelelik ile kuantum mekaniği birleştirilmemiş durumda, yani elimizde evreni modelleyen gerçek bir sistem yok. Ancak bunu elde ettikten sonra sizin bahsettiğiniz duruma düşebiliriz. Varsayalım ki, Hacı'nın deyimiyle Grand Unified Theory'e ulaştık ve bu bize deterministik bir model çizdi, ancak bu durumda bile indeterministik bir sistemin alt sistemi olmadığını söyleyemeyiz. Aynı şey tersi içinde geçerlidir.

Bu ise, zaten bilimin en önemli düsturuna ulaşıyor; Kesin cevaba, ancak siz soruyu sormayı bıraktığınızda "ulaşırsınız"(Bir kaç ileti önce maskın yaptığı gibi).

Evren deterministik hareket ediyor demek, tüm sistem deterministik hareket ediyor demek değildir. Pekala, evren indeterministik bir sistemin, deterministik bir alt sistemi olabilir. Bunu, evrimde olduğu gibi düşünmek daha kolay olur sanırım; Mutasyonlar -determinist veya indeterminist- "rastlantılar" sonucu oluşuyor, ama evrim rastlantısal işlemiyor.

(1)

Ilk iletimin birinci kisminda, hic parcacik teorisine girmeden, tamamen macro boyutlarda determinizmin neden yanlislanamayacagini anlatmaya calistim. Cunku gozlenen her rastgeleligin, aslinda deterministik modele uydugunu fakat harici bir etkiye bagli oldugunu iddia etmek mumkun. Bu etkilerinde pratik bir limiti olmadigi gibi, tekrarlanabilirligi bile (evrenin genislemesi nedeniyle) ayri bir soru isareti.

(2)

Iletimin ikinci kismi atom-alti parcaciklarla ilgili idi.

Eger olcum yapilmadigi surece parcacik superpozisyonu mumkunse, ya da fotonun hangi yarikdan gececegi rastgele ise deterministik bir duzenden bahsedilemez gibi geliyor bana.

Bu durumda Grand Unified Theory'nin deterministik bir model cikarmasi mumkun mudur bilemiyorum. Cunku, herhangi bir sistemde tek bir rastgele kaynak bile sistemin butununu rastgele yapmaya yetecektir.

Mask'i karistirmasaydin su guzel bir soru olurdu: Sistemde rastgele kaynaklarin olusu sorulari bitirir mi? Cunku bir seyin rastgele oldugunu kabul ettikten sonra artik neden aramaya gerek kalmiyor (mu) ? Sorular bitiyor mu? Dehri bu ise ne diyor :)

Gözlem yapılan alan gözlem yapılamayan alanın etkisi altındadır.

Belirsizlik(kaos) bunun sonucu olarak ortaya çıkar.

Kaos teoremine göre özgür irade yoktur.

Dogru. Iletimin ikinci kisminda "belirsizlik" derken kaos'u kastetmemistim. Kaos teorisi deterministik sistemlerle ilgilidir zaten. Bahsettigim sey Heisenberg "belirsizlik" prensibi idi.

Burada anlatmaya calistigim sey ozgur iradeyle ilgili degil. Sadece, evrenin baska bir big-bang'de rastgelelige bagli olarak baska bir konumda olabilecegi. Ayrica da, herhangi bir anda butun bilgilere sahip olsak bile (allah gibi :) ) bir sonraki anda evrenin durumunu kestiremeyecegimiz.

Feanor ve Kodoman ile aynı fikirdeyim.Özgür iradeyi teistlerin savunması gerekir. :)

Zaten ortada madde ve enerji disinda bir entity olmadigi surece, ister gizli degiskenleri, isterse quantum olasiliklarini kabul edin, ozgur irade bilimsel bir acidan savunulamiyor. Bu benim de pozisyonum olmak zorunda.

Diger yandan, felsefi bir acidan bakildiginda determinizmin bazi renkleri (ornegin, compatibilism) ozgur iradeyi teistik olmaksizin kabul etmiyor mu?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu durumda Grand Unified Theory'nin deterministik bir model cikarmasi mumkun mudur bilemiyorum.

Şu an üzerinde çalışılan ve tartışılan Grand Unified Theory adaylarında deterministik bir model vurgulanmıyor.

Genel görelilik alan denklemlerinin öngörülerini indeterministik bir modelden elde etmeye çalışıyorlar

tarihinde DeHRi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Determinizm ve kuantum'u bir irdeliyelim.

Bu konuyla ilgili, özde iki olasılık var, ya herşey bir neden zincirinden oluşuyor, ya da tamamen rastlantısal süreçlerden. Ama, günümüzde öyle bir tabloyla karşı karşıyayız ki, bu ikisinin bir karışımı var önümüzde. Bildiğimiz ve doğrudan gözlemlediğimiz evren, deterministik hareket etmekte, ancak atom altı parçacıklar indeterministik hareket ediyor gibi gözüküyor, ya da hala keşfedemediğimiz bir düzende hareket ediyorlar(bkz. belirsizlik ilkesi)[*]. Ama bu konuda bir problem var, atom altı parçacıkların, "atom üstü" evrenimize etkisi var mı? Kuşkusuz(!) var... ama ne kadar? Kuantum teorisi gereği, bir taşın sebepsiz bir şekilde hareket etmesi(veya Dawkins'in el sallayan meryem ana heykeli) mümkün, ancak bu olasılık o denli düşük ki, o rakamı buraya yazmak mümkün değil. Yani, şunu söyleyebiliriz, bizlerin doğrudan gözlemleyebileceği indeterministik olayların olasılığı çok çok düşük olduğu için gözlemlememiz çok çok zor... bu noktada devreye kaos teorisi(bkz. kelebek etkisi-butterfly effect, film olanı değil) giriyor, bu teoriye göre nispeten ufacık hareketler, deterministik zincirde zamanla devasa farklara yol açabiliyor. İşte Laplace'ın katı determinizminin en bütük açmazı bu. Laplace, evren, defalarca geriye sarılıp yeniden başlasa, her şeyin aynen yeniden olacağını iddia eder. Belirsizlik ilkesi bununla çelişiyor gibi gözükmekte, ama hala açık kapı bulunmakta...

Özetle, evren ağırlıklı olarak deterministik hareket etmekteyken, atom altı parçacıkların indeterministik etkisiyle karşı karşıya.

Bu ana kadar anlatınların hiç birinde özgür iradeye yer vermedik, çünkü özgür irade özünde ruh gibi metafiziki bir varsayımdır; Bu evren içerisinde olan beynimizin, evrenin kuralları dışında hareket ettiğini beklemenin başka bir izahı yoktur. Özetle, beynimiz ya deterministik bir şekilde hareket etmekte, ya da rastlantısal bir şekilde; Bu rastlantısallığın büyük etkilerinin olasılığı düşük olduğu için doğrudan gözlemleme olsalığı düşükken, etkileri zaman içerisinde büyüyor olabilir. Yani, "özgür irade", ruh gibi metafiziki bir varsayımdır.

[*]Bu hareketi öngörebilen matematiksel modelin geliştirildiğini iddia edenler var.

Oalyı islami açıdan ele alıyorum..

İslamiyete göre Kainatta tezahür eden değişmez kanunlar vardır ve Zerrelerden, Galaksilere kadar herşey bu kanunlara boyun eğerler.. Dolayısı ile Kainat ve içindekiler önceden belirlenmiş olan kanunlar çerçevesinde sebeb-sonuç ilişkisi içinde belli bir programa göre hareket ederler.. Bu program içerisindeki çeşitli prosedürlerin oluşturacağı tesadüfi sonuçlar dahi önceden hesaplanmıştır.. Ve bilmin dışında olarak bu Kanunlar Kainatın yaradıcısı olan Allah tarafında İrade edilerek, Bilerek yaradılmıştır.. (Bilim bu noktaya bakmıyor..)

Yani Kainat X zaman dilimi geri sarılsa ve tekrar aynı oluşum başlatılsa; X zaman dilimi sonunda gelinen netice aynı olacaktır.. Burdaki netice Külli İradenin tecelli ettiği neticedir.. Yani kainatın 3 boyutlu bir modelinde Güneş Sisteminin yeri farklı da olsa tabi olunan kanunlar aynı olacaktır yada herşey aynı zamanda aynı yerinde olacaktır. Farklı kanunlara tabi, farklı bir kainat modeli oluşmaz..

Bu tamamen rastgele neticeler üreten bir programın, farklı procedürler ile hep aynı zaman sonunda hep aynı neticeyi vermesi gibi düşünülebilir.

Maddede tezahür eden kanunlar ile; Manada tezahür eden kanunlar farklıdır..

Cenab-ı Hak şu kainatta Zerrelerden, Galaksilere kadar her yerde “nuraniyet sırrı”, “şeffafiyet sırrı”, “mukabele sırrı”, “müvazene sırrı”, “intizam sırrı”, “itaat sırrı” gibi 6 külli kanunu tezahür ettirmekte.. Maddenin Zerre Halinde tabi olduğum procedür ile; Atom halinde tabi olduğu Procedür yada Madde halinde tabi olduğu procedür yada hayattar bir varlık içindeki Hücrenin tabi olduğu procedür hep farklı.. Ama hepside ANA bir programın farklı procedürleri.. Yani zerreler Oksijen suretini aldıklarında; Oksijen procedürüne göre hareket etmek zorunda.. Buda iki hidrojen ile, bir oksijen birleştiğinde artık yeni bir SU Procedürüne tabi olmalarını zorunlu kılmakta.. Dolayısı ile el sallayan bir Meryem Ana modelini kabul etmek mümkün değil...!

Atom altı parçacıkların rastgele titreşimler yapması ise; Külli bir Program değişikliğidir.. Bir programın içindeki Procedüre değişikliği değildir.. Tamamen farklı bir programa geçmektir.. Yani Alem ve Boyut değiştirmektir.. Yani gölgeden Asla; Aslıdan da tekrar gölgeye dönmektir..

İrade ve Ruh ise apayrı konulardır.. Maddenin özelliği değildir.. İrade Ruhun bir özelliğidir.. Ruh Maddenin tabi olduğu kanunların Suret giydirilmiş ve Harici bir vucud kazandırılmış şeklidir..

Herşeyin Matematiksel olarak modellenebilmesi ise mümkün değildir.. Mesela SUyun hareketi Matemetiksel olarak modellenemez...! Çünki hareketi idare eden kanunlar farklıdır.. Aynı programa tabi değillerdir.. İradeye tabidirler..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...