Jump to content

Ilımlı Rektör Nasıl Olunur?


Recommended Posts

Eğer böyle anladınsa hakikaten şaşıracağım. Hatta şaşırdım.

Benim anlatmak istediğim şey şuydu: Her yerin kuralı var. Cami örneğini uç bir örnek olduğu için, savunmasızca verdim. Konuyla direkt ilişkisi sadece buydu. Camiye girerken kurala uyan insan, bilimin üretildiği yere girerken de dini kimliğini dışarıda bırakacak. Ne kadar bilim üretiyoruz vs.. ayrı konu. Ama üniversiteler prensipte bilginin ve bilimin üretildiği, profesyonel meslek eğitimim verildiği eğitim kurumlarıdır.

Benim türbanlı kızlarla bir sorunum yok. Ben de tıpkı senin gibi onlarla aynı dersliklerde okudum, kimse de ses çıkarmıyordu. Gayet mutluyduk hep birlikte.

Ee, doğaldır; zira 98'e kadar böyle bir sorun da yasak da yoktu :D

Ancak bu hükumetle birlikte bu kızlar birilerinin ilgi alanı olmaya başladı ve onlar da doğal olarak onlara hizmet etmekte gecikmedi.

Yani sabahtan beri anlatmak istediğim şey, sorunun bu kızları çok aştığı ve Siyasal İslam denen tehlikeli alanın aktörlerince kullanıldıkları.

Sen onları eğitip değiştirme şansını, Siyasal İslamcılara o alanı terkederek kaybediyorsun zaten. Bu kızlar kullanılıyor, alet ediliyor ve ne yazık ki kendileri buna dünden razılar çünkü dinlerine hizmet ediyorlar.

Kullandırma sen de... Bireysel hak ve özgürlükler, ancak bir başkasının hak ve özgürlüğünü kısıtlamadığı ölçüde meşru değil midir? Bu bağlamda, okula türbanla giren biri kimin özgürlüğünü kısıtlıyor?

Sana Tübitak örneğini verdim. Neden es geçtin?

Kanunlar daha değişmeden ülkenin türbanlıları ve onların ana babaları, liselerde de türbana izin verilmeli diye haykırdılar.

Bu işi fazla hafife alıyorsunuz hepiniz. Ya siz İslam'ı ve İslamcıları tanımıyorsunuz, ya da başka başka ülkelerde yaşıyoruz.

Bir özgürlüğün tanınması, başka alandaki hak ihlallerinin önünü açacak(!)... Sizin varsayımınız bu... De, ne alaka? Gerek Bilgehan gerek ben basit bir kılık kıyafet özgürlüğünün ötesinde herhangi bir talepte bulunduk mu söz gelimi?

Kızımın öğretmeni "insan bir hayvan türüdür" dediği için tehdit almış bir adamdır. Sınıfımızın tek türbanlı velisinin, üniversite öğrencisi olan türbanlı kız kardeşi tarafından...

Milli Eğitim Bakanlığı'na şikayet etmekle tehdit ettiler. Elbette yapamadılar ama önemi bile yok...

Orada bir kez daha anladım ki yanılmıyorum. Türban meselesi ülkenin aydınlarını sömürebilmek, onları kendi anlayışlarınca köşeye sıkıştırmak ve hak ve özgürlükler kapsamında düşünüp değerlendirmeye almaları için kurulmuş basit bir tuzak

.

Ben bunlardan da beterlerini görüyorum, gördüm de... Tersinden soralım o halde: Yasağın varlığıyla bu tip vak'aların görünme olasılığı arasında doğrusal bir ilişki var mıdır? Atladığın diğer konu da şu: Ya erkekler?

Yineliyorum; bu din bulaşıcı bir hastalıktır, ülkede türbana bürünen kadın, genç kız ve çocuk sayısı çığ gibi büyümektedir.

Ülkenin bütün kurumları dinciler tarafından ele geçirilmiştir.

Türban meselesi hak ve özgürlükler kapsamında değerlendirilecek ise, benim çocuğumun din dersine girme zorunluğu da hak ve özgürlükler kapsamında değerlendirilmelidir.

Elbette, ki öyledir zaten. Mesela, ben bu devletin ne diyanet ne de dinsel/metafizik başka herhangi bir inanca vergilerimden para göndermesini istemiyorum; hatta, İmam Hatip Lisesi gibi rezaletleri de görmek istemiyorum. Dileyen, kendi dinini dilediği şekilde öğrensin...

Sorunu muhafazakarların suistimal edebilecekleri bir mecrada sıkıştırmak yerine daha geniş perspektifte hak ve özgürlük sorunlarıyla birlikte ele alıp siyasal islamcı rantçıları sıkıştırmak daha akıl karı değil midir? Hak ve özgürlüklerin mümkün olduğunca geniş tanınıp meşru görüldüğü bir ülkede din tacirlerinin elindeki tüm kozları almak, bunu alırken onları daha geniş ve derinlikli bir hak/özgürlük/demokrasi perspektifiyle sıkıştırmak en etkili taktiksel hamlelerden biridir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 124
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

O değil de adamın başlığı türban tartışmasına kurban gitti.

Ne için açtı başlığı 3 sayfa tartışılanlara bak.

Valla keşke ilk mesajına o "türban" kısmını yazmasaymışsın dostum =)

zaten "türban" kelimesini yazar yazmaz alev almaya hazır tartışmanın fitilini ateşlemiş oldun =)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Albatross,

Ben türbana bireysel hak ve özgürlükler kapsamında bakmıyorum zaten. Bunun kaba bir tuzak olduğunu anlatıp duruyorum sabahtan beri.

Beni hak veya özgürlükmüş gibi düşünmeye zorlama. O sizin sorununuz, benim değil. Öyle düşündüğünüz, meseleyi o kadar basit gördüğünüz için sizi de eleştirip duruyorum.

Sizin talepleriniz değil, dincilerin talepleri ve dayatmalarıdır önemli olan. Ben burada brain mastürbation yapmıyorum.

İşine gelen yerleri alıntılayıp çarpıtıyor, beni, senin gibi düşünerek yanıtlamaya zorluyorsun.

Ben zaten ilk andan beri türbanı meselesinin hak ya da özgürlükle ilgisi olmadığını anlatıp duruyorum.

Dolayısıyla o soruların muhatabı ben değilim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Albatross,

Ben türbana bireysel hak ve özgürlükler kapsamında bakmıyorum zaten. Bunun kaba bir tuzak olduğunu anlatıp duruyorum sabahtan beri.

Ben de sana konunun hak ve özgürlük bağlamında ele alınarak bu tuzağın basit bir vücut çalımıyla savrulup karşı tuzak hazırlayabileceğimizi anlatmaya çalışıyorum sabahtan beri; zira, bu konunun hak ve özgürlükler dışında tartışıldığı her bağlam siyasal islam'ın iddiaları ve tezleri açısından verimli bir arazidir. Bir yasağın varlığına başka bir tehlike olasılığı nedeniyle meşruiyet kazandırmak temel bir jakaben bürokrasi tavrıdır ve kaynağını ''her şeyin en iyisini bilen, tartışılmaz, uluu ve bilge'' totem kültlerine kadar götürebiliriz. Bu tavır ki, totemist inanç kültlerinde hiçbir tutarlı ve mantıki gerekçeye ihtiyaç duymayan ''korku ve yasak'' nesnelerinin modernist söylemlerle soslandırılmış kaba bir versiyonudur yalnızca. Bu tutum, türban ve laikle sınırlı kalsa neyse; ancak demokrasi ve insan haklarını ilgilendiren her türden toplumsal sıkıntının arkasında benzer tavrı gördük/görmekteyiz. Konunun hak ve özgürlükler bağlamında telakki edilmesiyle diyalog ve uzlaşma zeminlerini yaratarak bireyin sistem karşıtı öfkesinin dejarj alanları oluşturulacaktır. Tıpkı depreme dayanaklı evlerin katı ve oynamaz temel sistemlerinden ziyade esneme ve açılma payları oldukça gelişmiş sistemlerle sağlanması gibi. Böyle bir telakki siyasal islamın karşı taarruzlarını hak ve özgürlükler potasında, demokratik ilke, normlar ve kurallarla esnetip etkisizleştirecektir...

Beni hak veya özgürlükmüş gibi düşünmeye zorlama. O sizin sorununuz, benim değil. Öyle düşündüğünüz, meseleyi o kadar basit gördüğünüz için sizi de eleştirip duruyorum.

Açıktır ki sizin tavrınız da eski bir totemist geleneğin modernist soslu nüvelerine haizdir.

Sizin talepleriniz değil, dincilerin talepleri ve dayatmalarıdır önemli olan. Ben burada brain mastürbation yapmıyorum.

İşine gelen yerleri alıntılayıp çarpıtıyor, beni, senin gibi düşünerek yanıtlamaya zorluyorsun.

Ben zaten ilk andan beri türbanı meselesinin hak ya da özgürlükle ilgisi olmadığını anlatıp duruyorum.

Dolayısıyla o soruların muhatabı ben değilim.

Benim hayatım hakkında benim adıma karar verdiğin her yerde muhatabım sen ve senin gibi düşünenlerdir, senin de muhatabın ben ve benim gibiler olacaktır daima:)

tarihinde AlbatrosS tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

AlbatrosS, AKP diye kestirip atmışsın ama AKP o dönemde kurulmamıştı bile. Şimdi ki AKP kadroları da iktidarda değildiler. Tüm olumsuzluklar tek bir partinin, tek bir hükümetin marifeti değil... Eskiden beri birike birike gelmiş. Diğer konulara sonra yanıt vericem, şimdi spora gitmem gerek.

Diğerlerinin yazdıkları saçmalıklara vaktim olunca yanıt yazıcam.

Büyümüşsünüz ama hayatın mutlak kötü/mutlak iyi karşıtlığından oluşan bir masal olmadığını öğrenememişsiniz, hayatı hala "villain vs. super hero" şeklinde görüyorsunuz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

IFeelGood, bilgehan üniversitelerin tıpkı forumumuz gibi insanları fikirsel dönüşüme uğratacak bir fonksiyonu olduğunu, bu insanların aydınlatılmasının bu gibi eğitim kurumlarına girmesiyle olabileceğini söylerken sen bir iletinde başı örtülecek kadar katı islami normlara göre yetiştirilmiş kızların zaten o saatten sonra değişmesinin mümkün olmayacağını, olsa bile kar-zarar oranlaması doğrultusunda bir kaç kişinin aydınlatılması için daha kötü sonuçlar doğuracak bu olaya izin verilmemesi gerektiğini söyledin.

değişim konusundaki görüşüne katılıyorum, özellikle cinsel baskı ve sindirilmeyle büyümüş kadınlarda dogmaları yıkmak bilgehanın iyimserliğiyle bakıldığında bile oldukça güç. ben şahsen binde bir oranını bile vermiyorum.

lakin soru şu ki madem elimizdeki en büyük kozumuz olan üniversitelerin bile bu konuda faydasız olacağını söylüyoruz, o kızlara ulaşmanın, onların ön yargılarını yıkıp zihniyetlerini değiştirmenin yolu nedir? üniversiteye girme konusunun üstünü çizdiğimiz gibi onları da mı karalayacaz. yoksa bu yine bilgehanın dediği gibi son derece yavaş ilerleyen toplumsal evrimle hallolacak bir konu mu?

Link to post
Sitelerde Paylaş
IFeelGood, bilgehan üniversitelerin tıpkı forumumuz gibi insanları fikirsel dönüşüme uğratacak bir fonksiyonu olduğunu, bu insanların aydınlatılmasının bu gibi eğitim kurumlarına girmesiyle olabileceğini söylerken sen bir iletinde başı örtülecek kadar katı islami normlara göre yetiştirilmiş kızların zaten o saatten sonra değişmesinin mümkün olmayacağını, olsa bile kar-zarar oranlaması doğrultusunda bir kaç kişinin aydınlatılması için daha kötü sonuçlar doğuracak bu olaya izin verilmemesi gerektiğini söyledin.

değişim konusundaki görüşüne katılıyorum, özellikle cinsel baskı ve sindirilmeyle büyümüş kadınlarda dogmaları yıkmak bilgehanın iyimserliğiyle bakıldığında bile oldukça güç. ben şahsen binde bir oranını bile vermiyorum.

lakin soru şu ki madem elimizdeki en büyük kozumuz olan üniversitelerin bile bu konuda faydasız olacağını söylüyoruz, o kızlara ulaşmanın, onların ön yargılarını yıkıp zihniyetlerini değiştirmenin yolu nedir? üniversiteye girme konusunun üstünü çizdiğimiz gibi onları da mı karalayacaz. yoksa bu yine bilgehanın dediği gibi son derece yavaş ilerleyen toplumsal evrimle hallolacak bir konu mu?

Latimer,

Bilgehan 15 sene öncesinde kalmış ve bence tamamen duygusal bakıyor. Yanılıyor da.

Ben zaten üniversite eğitimine çok değer verdiğim için o alanın dincinin eline geçmesini istemediğimi anlatmaya çalışıyorum. YÖK gibi saçma sapan bir kurumumuz vardı zaten, şimdi tamamen padişahların eline geçti. Şeriatçı olduklarını haykıran, sadece dinci oldukları için o kurumların başına getirilen insanlarla, bu ülkede üniverisite eğitiminden hayır gelir mi?

Yani başlıbaşına sorun olan, gerici, ilkel ve bilimsel yönteme aykırı olan bir kurum, kurumun kendisinden daha da ilkel ve gerici olan kötü niyetlilerin elinde.

Üniversite kadroları kısa sürede değiştirildi, dinci öğretim görevlileri yerleştirildi, biraz sesini yükselten öğretim görevlisi prof. veya doçentler anında sürgün edildi, ediliyor.

Şimdi biz kanunlarımızı da bu insanların lehinde değiştirirsek, onları engelleyecek tek bir şey kalmayacak. Bu kızlar bu insanların piyonudur. Bu o kadar açık ki..

Bilgehan geçmişteki masum dindarlarla karıştırıyor.. Şimdi onlar yok. Arada kalan birkaçı da şanssız ama yapacak bir şey yok.

Siyasal İslam deyip duruyorum, ülkedeki müthiş dincileşmeyi anlatıyorum, hala duygusal ve romantik bakış açısıyla o kızları eğitmekten sözediyorlar.

Ben iki tanesini eğitmek, değişimine katkıda bulunup hayata kazandırmak için çabalarken, geride kalan 90 tanesi tarikatına hizmet edecek ve ben kanunla bunun önünü açmış olacağım.

Neden yapayım bunu? Neden benim çocuğumun geleceğini elimle dinciye teslim edeyim?

Tübitak dedim, ilköğretim ve lise dedim, ses yok...

Lütfen tanıdığınız ortalama bir öğretmenle gidip konuşun, Milli Eğitim Bakanlığı'ndaki korkunç kadrolaşmayı ve baskıyı anlatsın size. Hepsi korkuyorlar ve seslerini çıkaramıyorlar.

Bugün liselerde öğle vakti çocukları toplayıp camiye götürmek ve cuma namazı kıldırmak için servisler kaldırılıyor. Din derslerinde din öğretmenleri, ilköğretim çocuklarını alıp camiye götürüyor ve namaz kıldırııyor.

Açıklaması ise son derece makul: Uygulamalı Din Dersi. Bu iş benim evimin yakınlarındaki bir okulda oldu. Şehrin göbeğinde. Sonra arştırdık ki çok yaygın bir uygulamaymış ve müfredatta da yokmuş. Yok zaten.

Kime gidip şikayet edeceksiniz? Ve bu sistem çığ gibi büyüyor, çocukların başları örtülüyor.

Dikkat edin, hatırlayın lütfen, son yıllarda Tübitak ödülleri de dahil, hemen bütün çocuk yarışmalarında ödül vermek için türbanlı küçükler seçiliyor. Kılık kıyafette sorun çıkınca da yaygaralar koparılıyor, bizim entel danteller ve özgürlükçü liberaller de "insan hak ve özgürlüğü nerde?" çığlıkları atıyor.

Türkiye 15 yıl önceki Türkiye değil. Bilgehan "uzun süredir gelmedim, ne olup bittiğini yakından bilmiyorum" diyor zaten. Evet, bilmiyor.

Ben kazanılmış haklarımı bu kopuklara teslim etmek, üniversiteleri kanunlarla onlara terketmek istemiyorum. O kanunlar o kızları korumak ve onlara hak vermek için değil, benim ve benim gibilerin 85 yıl önce acıyla elde ettiği hak ve özgürlükleri yok etmek için değiştirilmek isteniyor.

15 yıl önce "halk isterse laiklik gitsin mi, ne dersiniz" gibi bir anket yapılmazdı bu ülkede. Bunu düşünen ve isteyen bir zihniyete verilecek özgürlük, insanlığa edilen küfürdür.

Link to post
Sitelerde Paylaş
15 yıl önce "halk isterse laiklik gitsin mi, ne dersiniz" gibi bir anket yapılmazdı bu ülkede. Bunu düşünen ve isteyen bir zihniyete verilecek özgürlük, insanlığa edilen küfürdür.

o anket nerede yapılıyor gidip katılayım.millet isterse bence de gitmeli laiklik.hiç olmamış ve olmayan laiklik artık nasıl gidecekse! :) allah aşkına şeriat gelince ne olacağına sanıyorsunuz?bir endişelerinizi yazar mısınız lütfen?

Link to post
Sitelerde Paylaş
o anket nerede yapılıyor gidip katılayım.millet isterse bence de gitmeli laiklik.hiç olmamış ve olmayan laiklik artık nasıl gidecekse! :) allah aşkına şeriat gelince ne olacağına sanıyorsunuz?bir endişelerinizi yazar mısınız lütfen?
Şeriat gelince ne olacağını merak ediyorsanız, sözde şeriat yasalarının uygulandığı ülkelere bakabilirsiniz...

Ama diğer söyleminiz doğru... Olmayan, hiç yaşanmamış laiklik nereye gidiyor? Hele önce bir gelsin de...

EDIT: Ayrıca şeriatın gelmesi de uzak ötesi bir ihtimal

tarihinde hallac01 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Yasal tüketiliyor ama meşru olarak tüketilemiyor. Alkol alan bunu sana dayatmadığı sürece istediği kadar ve istediği şekilde içebilir. Zararlı olabilir, bir sürü faydaları olduğu da bilim adamlarınca açıklanıyor. Dünyann bir çok ülkesinde hergün belli miktarlarda şarap içen insanların daha uzun yaşadığı biliniyor.

Alkolün ancak aşırı alındığı zaman zararı vardır. Ona rağmen azalarak bitsin demek, sen içmeyi sevmiyorsun diye bundan keyif alan başkalarının da içmemelerini istemek, yıllardan beri varolan yasakçılarının ve sağcılarının zihniyetine uymaktır, muhafazakarlıktır.

Benim yazdıklarımın herhangi bir yerinde, ima ile bile olsa "Tüm ülkede alkol tüketimi yasaklansın" gibi bir sözü gösteremezsen yukarıdaki yazdıkların havada kalacak.

Alkolün faydaları diye bir başlık açıp bilimsel kaynaklarını getir. Ben de zararlarını getireyim. Bakalım o kadarcık yarar için o zararlara katlanmaya değer miymiş...

Alkol kökeni çok eski olan bir kötü alışkanlık. Bu yüzden yasal görülüyor.

Din de kökeni çok eski olan bir yalan. O yüzden resmi bir tepki gösterilemiyor. Türkiye'de falcılık-büyücülük yasaktır. Ama din serbesttir.

Marihuana pek çok faydalası olan, özellikle hastaların ağrılarını ve bazı ilaçların bulantı, kusma gibi yan etkilerini gideren, literatüre geçmiş tek bir doz aşımı vakası olmayan bitkisel bir maddedir. Ama yasa dışıdır. Alkol zehirlenmesi ve alkole bağlı hastalıklar, kazalar, suçlar vaka-ı adiyedir, hemen hergün olur ama alkol cicidir, pembedir, aman ne güzeldir.

Uyuşturucu kapsamında yasaklanan pekçok madde bugün alkol üretimi gibi yasal olarak düzgün şartlarda üretilse barındırdıkları safsızlık çok düşeceği için alkolden daha zararsız hale geleceklerdir. Sorun uyuşturucunun yasak olmasıdır. Yasak olunca gizli olarak ilkel laboratuvarlarda üretilirler ve içlerinde fazlaca safsızlık vardır. Uyuşturucudan ölenlerin, zarar görenlerin pek çoğu bu safsızlık yüzünden ölürler/zarar görürler. Tabi ki narkotik maddeler büsbütün zararsız değildirler ama onlardan çok zarar veren şey ilkel üretim şartlarında oluşan yan ürünlerdir.

---

İsteyen istediği kadar alkol, sigara, uyuşturucu tüketir. Bu beni ilgilendirmez. Ama tıpkı alkollüyken araç kullanılamayacağı gibi alkollüyken üniversitenin temel amacı olan aktivitelerden de verim alınamaz. Üniversitede bir öğretim görevlisinin, akademisyenin görevi sarhoş öğrencilerle uğraşmak değil, açık zihinlere bilgi sunmaktır.

---

Benim alkolü sevmememin nedeni benim insanları sevmemdir. Ben trafik kazalarını da sevmiyorum, sel felaketlerini, orman yangınlarını da, depremleri de sevmiyorum. Alkol kaçınabileceğimiz bir zarardır, alkol alışkanlığını zamanla değiştirip yerine gerçekten faydası olan bir şey koymalıyız. Bunu da yasakla değil ortak bilincin değişmesi ile yapmalıyız.

Siz insanı öldüren, hasta eden, cinayet işleten, kaza yaptıran alkolü savunun. Ben de bu forumda özel bir başlık açarak yaptığım gibi sporu savunayım. İnsanlık için kim daha hayırlı herkes görsün.

Kusura bakmayın fakat gerçek siyaset ve siyasi toplumsal mücadele bu dediğiniz düzlemde olmadı hiçbir zaman. Adı üstünde devrim, bir şeyleri devirmen gerekiyor ve bu devrilme gerçekleşirken bazı kesimin tabii ki canı yanıyor. İnsanlar arası ilişki ve siyaset bir mücadeledir Bilgehan bey. Evrim farklı bir konudur. Liberal demokrat,herkese tam özgürlükçülük gibi meseler maalesef bazı konularda ütopya.

Gerçek siyaset hep şöyle oldu... Bir grup iktidarı ele geçirdiler. Kendilerince toplum için iyi olan, ya da kendileri için iyi olan şeyleri ZORBALIKLA uyguladılar.

Demokrasi bile çoğunluk diktası haline geldi.

Benim de toplum için iyi niyetlerim var, insanları için öngördüğüm iyi davranışlar, düşünce biçimleri var ama ben bunların zorbalıkla yapılamayacağını savunuyorum.

Defalarca söyledim, toplum evrimleşir, kültür evrimleşir. Devrim yapamaya çalışırsanız eninde sonunda elinizde patlar.

Evrim deyince sadece biyolojik evrimi algılayan kıt zekalılara bunu anlatmak güçtür. Ancak sizin daha önce akıl dolu tespitlerinizi okuduğum için sizin rahatlıkla anlayacağınızı umuyorum ve zaman ayırıp yazıyorum.

Geçmişte zorbalıkla yapılmış olaylar bizim için derstir. Kan dökerek, can yakarak, zorlayarak uygulanmış devrimler bizim için birer derstir.

Ben toplumun dinamiklerini değiştirmekten bahsediyorum.

Son yüzyılda insanlık pozitif düşünceye daha fazla yaklaşıyor. Hurafelerin etkileri azalıyor, tamamen yok olmadılar ama azaldılar.

Bundan yüzyıl önce mikrobik hastalıklar için bile hocaya hacıya gidenler artık doktora gidiyorlar. Bu zorlama ile olmadı, nesilden nesile, yavaş ama etkin ve kalıcı değişim ile oldu. İşte buna evrim diyoruz. Bir çocuk hastalanır, evde dede nine hemen okumaya üflemeye, dua etmeye başlarlar. Bir sonraki nesil olan baba ve anne ise hastaneye doktora koşarlar. Bu evrimdir. Nesiller arası düşünce ve davranış farkıdır.

Hastalanan çocukları okumak yasaktır diye yasa çıkaracağına pozitif düşünceyi aşılayan bir eğitim sistemi kurarsın, yasağa felan gerek kalmaz.

Size kansız bir devrim gösteremem bu bağlamda ama genel toplumun çıkarına hizmeet etmiş, ilerici devrimlerin örneği siyasi tarihte boldur.

Devrimi oluşturan şartlar kaybolunca elbette devrimde kıçta patlar sonsuza giden bir süreç değildir. Kimsenin birbirine karşı üstünlük mücadelesi vermediği, kansız bir dünyada değiliz.

Örnek verin, kanlı olsun... Zorbalıkla olsun... Uzun vadede toplumu refaha ulaştırmış bir devrim örneği verin. İnanın tartışmak adına değil, öğrenmek adına soruyorum. Şu devrim mükemmel sonuç verdi diye bir örnek verin.

sizin gibi ? kim bu siz, türban yasağının kaldırılmasına tedbirli yaklaşan herkes mi ?

Ülkede 15 yıldan beri çok şeyler değişti Bilgehan. Köprünün altından çok sular aktı. O dönemde yapılanlar doğru yanlış ona değinmiyorum ama ülke çok kutuplaştı. Burada olmadığın için uzaktan ahkam kesiyorsunuz gibi geliyor Bilgehan bey.

Her yerde olmasa da; en hafifi gözle taciz, laf atmalar, islam gettosu bölgelerde kızların bacağına kezzap atmalar vs vs.

Kendi kafanda "türbanın üniversitelerde serbest olmasına tedbirli yaklaşan despottur" gibi, yeni bir grup yaratmışsın. Beni bile despot yaptın.

Alevileri üniversiteye almayalım, devlet dairesinde çalışamasınlar, kamusal alana giremesinler... Bakalım bundan 15 yıl sonra nasıl bir Alevi sorunumuz oluyor...

Ben kaynaşma diyorum, entegrasyon diyorum, siz 15 yılda herşey çok değişti diyorsunuz. Tabi değişir... Üniversiteye alınmayan kızlar ve aileleri tepkisel olarak "Türban kartına oynayan" partiye oy verdiler. En baştan bu kartı yaratmamak gerekiyordu. İslamcıların eline bu kozu vermemek gerekiyordu.

İslam uzlaşılması mümkün olmayan bir dindir. İslam kapkaranlık, rezil bir bataklıktır. İslam ile uzlaşmak zorunda değiliz, ama bu bataktan müslümanları kurtarmak zorundayız.

Onlar kapımıza kadar gelmişken elimizin tersi ile itmek yerine onlara el uzatmalıyız. Müslüman dediğimiz şey ayrı bir canlı türü değil... Onlar da Homo sapiens... Diyalog ortamı kurulursa belki dinlerinden vazgeçmezler ama marjinalize de olmazlar. Onların kafalarındaki İslam yorumu yumuşadığı için çocuklarını da marjinalize etmezler.

Gerçekten anlamak istemiyorsunuz sanırım. Onların taktığı türban umrumda bile değil. Ama kendi yaşam alanıma, hayat biçimime baskı ve psikolojik taciz istemiyorum !

Sen de onlara yapma o zaman... Unutma önce türban karşıtları başlattılar baskıyı. İlk vuran sizsiniz. Siz dediğin türban karşıtlarıdır. Sözlerinden türban karşıtı olduğunu çıkarıyorum.

Kendi zihninde "türbanın üniversite yasağına karşı olmayanlar" diye bir grup açmışsın. Herkesi bu gruba atıyorsun. Ne söylediklerine dikkat etmiyorsun bile.

Eğer baskı olmayacağını, örgütlenmenin olmadığını bilsem bütün Türk kızları türban taksın umrumda olmaz.

Biz baskı uygulayabilecek bir sistemi formüle etmezsek, yani devletin yapısını saça başa karışmayan bir şekilde düzenlersek kimse kimseye karışamaz.

Tutup devleti halkın giyinişine karar veren bir devlet yapısı kurarsan bugün sen başörtüsünü çıkart dersin, yarın onlar iktidar olur "herkes kapansın" der.

Önemli olan evrensel hukuka dayalı, bireyin haklarını ön planda tutan liberal demokrasiyi yerleştirebilmektir.

Tamam ama bu benim verdiğim örneğin ve Türkiye'de insan zihninin ve eğitim kalitesinin niteliksizliği hakkında söylediklerimi çürütmez.Benim verdiğim örnek bir belgesel/videoda vardı. Profesör söylüyordu bunu, kafamda yarattığım bir durum değil benimkisi de.

Üniversitedeki en kalitesiz eğitim tarikat toplantısından iyidir.

Eğitim de dahil hiçbir şey bir günde düzelmez. Herşey yavaş yavaş kademe kademe iyileşir ya da kötüleşir.

Biz "biraz daha iyi" olan nesli yetiştirelim, o nesil kendinden "biraz daha iyi" olan nesli yetiştirsin. Bir anda ortalık günlük güneşlik olmaz.

İşte Türkiye yasaklar ülkesiyken sadece kendine özgürlük isteyen kesimin Türkiye ideali "Birey merkez olduğu bir sistem" değil, hatta tam tersi. Sorun burdan kaynaklanıyor.

Tamam işte... Yasakları yasaklayan son bir yasak koyalım... :) Devletin gücünü, ya da toplumda çoğunluğu ele geçiren işine gelmeyene baskı kuramasın. Herkes kendi hayatını, başkasını rahatsız etmeden yaşasın.

Akademisyenleri atayanlar onların elinde, ordu onların elinde, yasama ve yürütme tamamen yargı ise kısmen onların elinde. Erdoğanın dediği gibi yolun ortasındaki ineği yavaş yavaş kaldırıyorlar. Demokrasi de onlara göre araç.

YÖK diye bir manyaklık var. Bunu kaldıralım. YÖK türban karşıtlarının hoşuna gidecek uygulamalar yaparken alkış tutuyorlardı bazıları... Sonra gün oldu, devran değişti, ipler başkasının eline geçti, şimdi ağlıyorlar türban karşıtları...

En başta YÖK olmasa, üniversitelere gerçekten özerk olsalar, güç tek bir noktada toplanmış olmasa sorun olmayacak.

Anlatmaya çalıştığım şey bu... Devletin hiç bir kurumuna bireyin hayatını düzenleyecek yetki verilmemeli. Devlet birey içindir, birey devlet için değil.

Ortada bir sopa var, eline alan ötekini dövüyor... Dayak yiyen ağlıyor... Ama güç eline geçince sopayı kapıp intikam alıyor. Sopayı ortadan kaldıralım, yakalım, yok edelim.

Özgürlükler ülkesi olmadığımız zaten ortada. Ama dindar kesim özgürlüğü sadece kendisi için istiyor. Hep bana hep bana. Ama kendi gerçekleştirdiği yasaklara bakmıyor bile.

Bunu onlara anlatmak gerek... Uymuyorlarsa yargı yolu açıktır.

Birinin giyimine karışan yobazın yaptığı şey adi suçtur. Atarsın hapse.

O toplumsal irade sende yoksa zaten işin bitmiş demektir.

Binlerce kişi toplanıyor, Cuhmuriyet mitingi yapıyorlar... Laiklik, laiklik diye bağırıyorlar ama ne dediklerini bildikleri yok... Türban ile okula girilmeyince laiklik oldu sanıyorlar. Bu İslamcıların erkek çocukları okula rahatça giriyorlar, onlar "laikliği" delmiyorlar mı?

Karşılıklı militan yetiştiren iki kesim var... İki kamp, iki kutup var...

Biri akıllı olup ötekini içselleştirecek, bünyesine alacak... İslami kesim bu içselleştirme işini çiğneyip yutma şeklinde yapar... Güzellikle yapmaz. Daha umutlu olduğum laik kesimden beklentim ise incitmeden, kucak açarak bünyesine almasıdır.

Benim türbanlı veletlerle işim yok.Benim derdim adım adım gerçekleştirilen, senin yurtdışından "uyduruk" diye nitelediğin dediğin karşı-devrimle.

Yıllardır yurt dışında olduğunu ve uzunca bir süre gelmeyeceğini söylüyorsun ama buranın insanı hollanda, fransa insanı değil.

Neyse anlatamıyorum derdimi sanırım. Problem değil, aynı fikirde olmak zorunda değiliz.

Derdin kimle ise onunla hallet... Üniversiteye girmeye çalışan 18 yaşında sıpa senin sistemini sarsıyorsa, çarkına tüküreyim öyle sistemin... Yıkılsın zaten, lazım değil...

Benim yurtdışında olmamı aşağılık bir durummuş gibi lafın arasına sokup durmayın. Yarın bir gün sende bir vesile ile taşınırsın Türkiye'den, sonra bir tartışmada laf diye önüne koyarlar, anlarsın o zaman.

Son olarak şunu soruyorum;

Hollanda ineği farkı oluyor, insanı da mı farklı?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Benim yurtdışında olmamı aşağılık bir durummuş gibi lafın arasına sokup durmayın. Yarın bir gün sende bir vesile ile taşınırsın Türkiye'den, sonra bir tartışmada laf diye önüne koyarlar, anlarsın o zaman.

Senin nerede yaşadığın kimsenin umurunda değil. İkide bir uzakta olduğunu ve bu yüzden son gelişmeleri bilmediğini, takip etmediği söyleyip duran sensin. Yoksa bana ne nerede yaşadığından?

Bu forumda dışarıda yaşayan ve yazan onlarca insan var. Bir sen değilsin zaten.

Madem uzaktasın ve haberdar değilsin, okuduğun dönemde kalmışsın, biz de seni haberdar ediyoruz.

Kimsenin 18 yaşındaki sıpalarla bir derdi yok. Sana ilköğretimin ve liselerin halini anlattık. Sen romantizmine devam et.

Zaten sakat olan sistemin içinde debelenip duruyorduk, şimdi iyice pisliğe, dine battık ve kimse bir şey yapamıyor diyorum anlamıyor musun? Yoksa bana ne milletin başındaki tübandan, bilmem neden?

YÖK gibi bir saçmalığın, ilkel bir kurumun, o kurumdan daha da ilkel düşünen ve yaşayanların elinde silaha dönüştüğünü anlatıyoruz.

Hala bireysel, kişisel bir sorunmuş gibi görüyor ve yarım yamalak uygulanan laikliği de hepten kaybedelim istiyorsunuz anladığım kadarıyla.

Sisteme küfredip tükürmekle olmuyor işte.

Türbana özgürlükmüş! Ben de o özgürlüğün içine tüküreyim o zaman.

Oldu mu? İkimiz de rahatladık mı tükürünce?

Ben bir kadınım ve bir kız çocuk yetiştiriyorum arkadaşım. Erafımın dincilerle kuşatılmış olduğunu biliyorum, her gün televizyonlarda bu geriye gidişin çığ gibi büyüdüğünü izliyor ve endişeleniyorum. Türban dediğin zıkkım artık ilköğretimlerde. Bu adamlar harıl harıl özel okullar açıyor ve oralardaki çocukların hepsi türbanlı.

Bir avuç türbanlı kız bu ülkenin sorunu değil.

Sorun, onları kullanan, arkalarındaki Siyasal İslamcılar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ben bir kadınım ve bir kız çocuk yetiştiriyorum arkadaşım. Erafımın dincilerle kuşatılmış olduğunu biliyorum, her gün televizyonlarda bu geriye gidişin çığ gibi büyüdüğünü izliyor ve endişeleniyorum. Türban dediğin zıkkım artık ilköğretimlerde. Bu adamlar harıl harıl özel okullar açıyor ve oralardaki çocukların hepsi türbanlı.

sevgili yöneticim hangi şehirde yaşıyorsun gerçekten merak ettim. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Destekliyor zaten... Sigara vb ürünlerden özel vergiler alınıyor, sigorta pirimleri de gayet dolgun.

Ben ayrı fonlanamsından bahsediyorum, farkı anlıyorsun değil mi?

Mesela hamburger, pizza türü ayakta ve hızlı yenebilen şeyleri düşünelim...

Bahsettiklerin genelde ayakta yenmez ama pizza ve hamburgerin nesi var?

Pizza lahmacun ya da pide gibi bişeydir. Hamburger de köfte ekmektir. Adları yabancı olunca seni şaşırtmasın.

Bunlarda ki yağ oranları vs. iskender, döner, adana kebap, lahmacun vs.den, hatta kuru fasülyeden, musakkadan farklı değildir.

Tek kötü yanları genel de ayran değil de kola ile tüketilmeleri. :)

Pizza ve hamburger yerine yoğurt soslu brokoli ya da meyve salatası felan önermeyeceksen daha iyi birşey önermiş olmazsın. Zira pizza ve hamburgerin bizim mutfağımızdaki analogları benzer besin değerlerine sahiptirler.

Yani ekmek arası köfte ile hamburgerin ciddi bir farkı yoktur. Pizza ile lahmacunun da...

Elbette; ama, gel gör ki, kendi ülkelerinde yasaları pervasızca ihlal edemeyen adidas/nike gibi şirketler dahi uzak doğuda falan rezalet çalışma koşullarını kullanıyor.

Uzakdoğuda yaşıyorum. Senin bahsettiğin sweatshopları biliyorum. Buranın insanının karakterini de biliyorum. Burada suç Adidas'ın, Nike'in değil o ülkenin basiretsiz yöneticilerinindir. Tabi o yöneticileri satın almışlar diyebilirsin, ama uzakdoğuya, o bahsettiğin sweatshopların olduğu ülkelere gelirsen satın alınamayan hiç birşeyin olmadığını görürsün.

Yine toplumsal evrim konusudur bu... Bu toplumlar koyun olmayı, güdülmeyi kendileri seçmişler. Nesilden nesile koyunluk artmış ve artık dirayetli bir politikaları felan kalmamış. Doğal zenginlikleri olduğu halde değerlendirip kendilerini kurtaramıyorlar. Senin sweatshop dediğin yerde çalışan salak bir yıllık maaşına telefon felan alıyor. Alması için zorlayan yok... Ben almıyorum o kadar pahalı telefonu... Fare deliği gibi yerde yaşayıp, pahalı telefon sahibi olan salağa herşey müstehaktır. (Sakın bana kapitalist sistem o telefonu dayatıyor deme! SAKIN! Telefonun bin çeşidi var, üç liralığı var, beş liralığı var... Bir yıllık maaşını yaşam şartlarını düzeltmek yerine telefona yatırmak kişisel salaklıktır. Piyasada Vertu diye bir telefon da var... Yaygın olsa kasar onu da alır bu salaklar.)

Akp ve sağlıkta dönüşüm yasası sağolsun :)

Buna yanıt vermiştim... Çalışma şartları eskinden de böyleydi. Ben 12 yıl öncesinden bahsediyorum... AKP yoktu o zaman.

Ona benzer yasalar bizde de var; ancak kim uyuyor? 120 küsur insanın öldüğü rezil bir tersanede meclisteki vekillerin şirketi yahut yakınları olduğunu biliyorum ben(Tuzla Tersaneleri). Peki sonuç? Bu ülke maalesef yamyam bir ülke...

İş kazasında ölen ya da yaralanan işçiler için aynen ben de senin gibi üzüntü duyardım. Hala üzülürüm ama bir projede işçiler ile birlikte çalışınca bunların intihar etmeye çalıştıklarını düşündüm.

Adam baret takmaz, emniyet halatını bağlamaz, gereksiz akrobasi yapar, el-kol kopartabilecek makinelere dikkat etmez... Bir gördüm bunları... Bunlar hayattan bıkmış, ölmeye çalışıyorlar, korku filmi lan bu dedim...

Benzer şekilde sanayide tamir atölyelerinde normalde küçük vinçle kaldırılacak motor parçalarını elleri ile kaldırıp artislik yapan adamlar gördüm... Düşürüp hem kendini, hem arkadaşlarını sakatlayacak sonra kabak iş yeri sahibinin kafasında patlayacak.

Tuzla tersanesini bilmem... Ama ben hayatımda daha bir kez olsun, tek bir kere olsun, güvenlik kurallarına uyan işçi görmedim... Bir tanesi ile malzeme almaya gittim, adam arabanın emniyet kemerini takmış, üzerine oturuyor. Kemeri yuvasına takmayınca araba uyarı sinyali veriyor, o da kemerin tokasını takmış işte... Güvenliğe gerek yok, yeter ki araba ötmesin...

Bu yüzden bir işyeri kazası duyduğum an hem üzülürüm hem de bu sahneler gözümün önünden geçer... Bunun eğitimle felan ilgisi yok... Kendini korumak temel içgüdüdür, bu adamlar kendilerini korumuyorlar bile...

İyi de, bizim liberaller bunların bile ekonomiye darbe vurduğunu düşünüyor. Avrupa'yı bırakın ABD'deki uygulamaları bile devletçi diye eleştiriyor. Fakat, benim de savunduğum tüm bu uygulamaların insan odaklı ve bireyin belli yaşam standartını garantilemeye dönük kriterleri olmasıdır.

Bizim liberaller dediğim kim? İsim ver... Bu konuyu, yani EuroNCAP tarız sistemi eleştiren liberaller kim?

Doğrudur, ama sorunları aşmak da zor. Zira, bazıları, çalışma ve üretim kıstaslarının niteliğinin düzeltilmesine ilişkin atılımların ekonomiyi baltalayabileceğini düşünüp bu konuda yaygın propagandalar yapıyor. Şu da bir gerçek ki, bir işçi, ne kadar sağlıklı ve yüksek standartlarda çalışabilirse okadar verimli olabilir. Bunun da iki yönü var: Birincisi devlet ve yasalar; diğeri de çalışanlar ile sivil ve hak hareketleri. Doğa ve çevreyi dikkate alan insan merkezli bir üretim tarzı... Yine bireyin verimli çalışma ve sağlıklı bir hayat standardına katkıda bulunacak nitelikli bir çalışma ortamı... Tüm bunların ötesinde, bireyleri ekonomik ve sosyal yönden acımasız rekabet, krizler ve işsizlik gibi sorunlardan mümkün olduğunca koruyacak dengeli bir ekonomik düzenek. İnsanlık bu şartları ne despot bürokrasi devletiyle ne de kontrolden çıkıp zırvalaşan rekabet, çalışma ve ekonomi sistemiyle sağlayabilir. Bu konuda, asgari ölçüde de olsa ortak kanaatlerimiz olduğuna sevindim açıkçası :)

Abi şu acımasız rekabet lafını bi bırakın... Acımalı rekabet nasıl oluyor? Nasıl bir ayrım bu? :)

Toplu taşımaya karşı olan, toplu taşımaya düşman olan bir medeni devlet görmedim ben. Ancak diğer ulaşım imkanlarının önü de kapatılamaz. Ben otomobil kullanacam diyen adamı durduramazsın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
sevgili yöneticim hangi şehirde yaşıyorsun gerçekten merak ettim. :)

İki ayrı şehirde yaşıyorum. Kızımın eğitimi için kışları İstanbul dışına çıkıyorum. Hangi şehir olduğunu söylemek istemiyorum. Ama temel olarak İstanbul'dayım.

İstanbul'da da gettoların oluştuğunu biliyorsunuzdur sanırım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
İki ayrı şehirde yaşıyorum. Kızımın eğitimi için kışları İstanbul dışına çıkıyorum. Hangi şehir olduğunu söylemek istemiyorum. Ama temel olarak İstanbul'dayım.

İstanbul'da da gettoların oluştuğunu biliyorsunuzdur sanırım.

peki hangi ilköğretim okulunda türbanlı kızlar gördünüz?veya bu paranoya niye? :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
İki ayrı şehirde yaşıyorum. Kızımın eğitimi için kışları İstanbul dışına çıkıyorum. Hangi şehir olduğunu söylemek istemiyorum. Ama temel olarak İstanbul'dayım.

İstanbul'da da gettoların oluştuğunu biliyorsunuzdur sanırım.

peki hangi ilköğretim okulunda türbanlı kızlar gördünüz?veya bu paranoya niye? :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

IFeelGood, türbanlı kızlar sen okula almayınca buhar olup uçuyorlar mı? Yok mu oluyorlar? Sen bunları okula almayınca bunlar depresyona girip intihar mı ediyorlar?

Yoksa, hatalarını anlayıp, pişman olup türbanla birlikte kafalarındaki islami düşünceyi de çıkarıp öyle mi giriyorları okula?

Türban yasağı kafayı kuma gömmek değil mi? Gerçekleşmekte olan bir toplumsal dünüşümü görmezden gelmek, gözden uzak olsun demek değil mi?

Lütfen iyi düşün; üniversiteye almadığımız başörtülü kız hayatına nasıl devam ediyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş
peki hangi ilköğretim okulunda türbanlı kızlar gördünüz?veya bu paranoya niye? :)

Okulun adını hatırlamıyorum. Geçen kış televizyonda gördüm. Kızlar ayrı, oğlanlar ayrı sıralara oturtulmuş ve hepsinin üniforması yeşildi. İlköğretim okuluydu.

Haber devam etmedi sonra. Doğal tabii..

Paranoya değil arkadaşım. Türkiye'de verilen yarım yamalak taklitçi eğitim için çırpınıp duruyorduk zaten, şimdi hepten bitti bitecek. Ülkenin hali içler acısı..

Yoksa ne sağcısı, ne solcusu, ne liberali, ne de komünisti umurumda benim.. Benim bütün derdim eğitimle.

Biz YÖK sapıklığıyla uğraşırken, YÖK padişahın eline geçti.

Dedim ya, gidip ortalama bir eğitimciyle konuşun, gördükleri tarikat baskısını size anlatsınlar. Devlet eliyle, Milli Eğitim Bakanlığı eliyle yapılan dini baskı.

Kadrolaşmayı anlatsınlar..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Dedim ya, gidip ortalama bir eğitimciyle konuşun, gördükleri tarikat baskısını size anlatsınlar. Devlet eliyle, Milli Eğitim Bakanlığı eliyle yapılan dini baskı.

Kadrolaşmayı anlatsınlar..

chp gelince kadrolaşma olmayacak değil mi? :) yav hem doğuda sıfır olan bir partinin "iktidar" olabilme ihtimali var mı? :) ayrıca tvde gördüğünüz herşeye inanmayın.benim gördüğüm tüm ilkokul öğrencileri mavi önlük giyiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
IFeelGood, türbanlı kızlar sen okula almayınca buhar olup uçuyorlar mı? Yok mu oluyorlar? Sen bunları okula almayınca bunlar depresyona girip intihar mı ediyorlar?

Yoksa, hatalarını anlayıp, pişman olup türbanla birlikte kafalarındaki islami düşünceyi de çıkarıp öyle mi giriyorları okula?

Türban yasağı kafayı kuma gömmek değil mi? Gerçekleşmekte olan bir toplumsal dünüşümü görmezden gelmek, gözden uzak olsun demek değil mi?

Lütfen iyi düşün; üniversiteye almadığımız başörtülü kız hayatına nasıl devam ediyor?

Bilgehan.. Sorunun bu kızlarla ilgisi bile yok diyorum, neden anlamak istemiyorsun?

Tayyip bir süre önce "Türban öncelikli meselemiz değildir çünkü %2'lik kesimin sorunudur" dedi. Sonra neler olduysa oldu ve yeniden hortlattılar bu sorunu.

Bu kızlar okumasın diyen yok. Türbanını çıkaracak, dersini alacak ve çıkıp geri örtecek. Orası eğitim kurumu ve belli kuralları var. Fransa bile İslam belasından korktu, yasak getiriyor şimdi.

Bu çocuklar kullanılıyor ve biz onlara yol veriyoruz. Yazıktır bu ülkeye. Zaten taklitçi, bilim bile üretemeyen bir sistemin içindeyik, şimdi o kızları bırak, kendi çocuklarımızı bile eğitebilecek bir okul bulamayacağız.

Konu şeriat filan değil. Şeriat paranoyam yok çünkü şu anda çok uzak bir ihtimal o. Derdim, kanunla yarım yamalak işe yarayan eğitim kurumlarının işlerliğini tümden yitirmesi.

Bu Siyasal İslamcıların oyunudur. başka da bir şey değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...