Charles dawkins 0 Eylül 25, 2018 gönderildi Raporla Share Eylül 25, 2018 gönderildi 28 dakika önce, kirec yazdı: Tanrının kendini bazı kurallarla kısıtlaması onu güçsüz kudretsiz yapmaz... Kısıtlamak Kısıtlamak [-i] Önceden verilmiş olan hak ve hürriyetlerin sınırlarını daraltmak, tahdit etmek "Hükûmet dış gezileri kısıtladı." Sınırlamak, daraltmak Birini yasal yoldan mallarını kullanmaktan yoksun bırakmak, kısıt altına almak, hacir altına almak Kelime Anlamı Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü Bal gibi de tanrının mutlakligini bitirir. Link to post Sitelerde Paylaş
kirec 0 Eylül 25, 2018 gönderildi Raporla Share Eylül 25, 2018 gönderildi 16 minutes ago, Charles dawkins said: Kısıtlamak Kısıtlamak [-i] Önceden verilmiş olan hak ve hürriyetlerin sınırlarını daraltmak, tahdit etmek "Hükûmet dış gezileri kısıtladı." Sınırlamak, daraltmak Birini yasal yoldan mallarını kullanmaktan yoksun bırakmak, kısıt altına almak, hacir altına almak Kelime Anlamı Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü Bal gibi de tanrının mutlakligini bitirir. Bitirsin biz mutlaklik peşinde değiliz... Link to post Sitelerde Paylaş
Yeni Üye 0 Eylül 26, 2018 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2018 gönderildi (düzenlendi) 16 saat önce, sağduyu yazdı: Allah insanları sen şu insana inanmadın diye sonsuza kadar derisini değiştire değiştire yakar demişim, sen de "insan olanı yakacağım demiyor" diye sayıklıyorsun. Bir gün lafızlardan ve lafızlarla kavga etmekten beriye geçip mana şehrine uğramaya karar veririz inşallah. Yanlış anlama ben, yazdıklarımı ateistler için değil, öncelikle kendim için yazıyorum. Sonra da inanan ya da inanmaya meyilli, niyetli insanlar için. Tanrı inananların imanından, da küfredenlerin küfründen beridir. İnanmak bizim açımızdan yol açacağı sonuçlar için ve bizim için önemli. Gaybe dair inanılan bir şey söz konusu olduğunda inanılan şeyin ne olduğundan ziyade ona inanmanın bizi ne kılacağı önemli. Benim altı yaşındaki kızımın kafasındaki cennet çikolata şelalerinden ve dondurmadan oluşuyor. 7. yüzyıl arapları için de altından ırmaklar akan bahçeler, gölgelikler ve şarap şelaleleri olarak tasvir edilmiş. Batı avrupada güneşe hasret biri için gölgelik yerine güneş, plaj ve kum daha makbul olur herhalde. Cehennem de yakıcı bir ateş. Çöl sıcağında yaşayan birinin korkulu rüyası. Ne yani, şimdi cennette gölgeliklerde şarap içeceğine inanmak mı doğru, çikolata şelalesinden çikolata yiyeceğine inanmak mı? Hem o doğru, hem öbürü, ya da ne o doğru ne öbürü. İman diye bunu mu konuşacağız şimdi? Gelecekte olacak bir şey için ne olacağını konuşmanın ya da tartışmanın ne önemi var ki? Bir sonrasına geçmedikten sonra abes bir şey. Bir sonrası ne peki, tüm zamanların ve göklerin dini olan hakiki müminliğe ermek. Bildiğin iyilik ve iyi insan olmak. Rüşde, olgunluğa ve kemale ermek. Nefsinin bencilliğinden kurtulup, hakikatin kapsayıcılığına ve kuşatıcılığına ulaşmak. Kul olmak. Ermiş olmak, Aziz olmak, Saint, Santa, Veli, evliya olmak. Muhammed (s.a.v) kuru ekmek yiyen bir kadının yetimidir, İsa (a.s) kendini Allaha adamış bir bakirenin babasız çocuğudur, Musa(a.s) kekeme bir çobandır. Binlerce yıl önce, iletişim, sosyal medya, forumlar yokken, tek başlarına bir davete başlamışlar. Kavimleri ya da aşiretleri onlara destek olmamış, bilakis düşmanlık yapmış. Bugün 5 milyara yakın insan bu davetçilerin davetine eyvallah demiş, sahiplenmiş. Onlara düşmanlık yapanları da sahiplenen yok yeryüzünde. Bunlar ne ki ya da kim ki ya da ne getirdi ki 5 milyara yakın insan bu kişileri sözde de olsa seviyor, övüyor, örnek alıyor? Bunlar insana kimliğini ve şerefini getirdi. Ne olur, bunlara düşman olma, bunlara düşman olan ya akılsızdır ya da kötüdür. Üçüncü bir ihtimal yok. Eylül 26, 2018 tarihinde Yeni Üye tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
democrossian 0 Eylül 26, 2018 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2018 gönderildi 3 saat önce, Yeni Üye yazdı: İman diye bunu mu konuşacağız şimdi? İyi de senin inandığın ve reklamını yaptığın Kuran'da iman diye habire cennetten cehennemden bahsediyor? Onu nereye koyacaksın? İyi insan olmaktan bahsetmişsin, müşrikleri gördüğü yerde öldürüp mallarını ganimet çocuklarını köle yapmanın iyilik neresinde? Kuran'ında böyle yazmadığını bir iddia et de alnını bir karışlayayım! Daha fesat çıkaranların ellerini ayaklarını kesmeyi, kafirlerin parmaklarını doğramayı da koyuveririm önüne. Kuran'ın'ın sayfalarının arasından kan damlıyor, hangi iyilik yahu? Hangi hayal âleminde yaşıyorsun ve kimi kerizlemeye çalışıyorsun? Muhammed kuru ekmek yemişmiş! Yok ya? Sen yalanla bakalım Kuran'ını, ondan sonra biz ateist olalım! Kuran'ında "ve vecedeke ailen fe ağna" yazıyor efendi! Biz seni fakir bulduk zengin ettik yazıyor yani! Sen mi yalan söylüyorsun Kuran mı! Ona düşman olan biz değiliz, o bize düşman kesilmiş dediklerine göre. Bir yalan allah uydurmuş, bir de yalan Kuran, ondan sonra da bunlara inanmayanları öldürün demiş. Bize düşman olana biz öpücük mü atacaktık? Saçmalıyor, zırvalıyorsunuz, ondan sonra bu ateistler niye aksi! Link to post Sitelerde Paylaş
akılsızşuursuzatom 0 Eylül 26, 2018 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2018 gönderildi 31 dakika önce, democrossian yazdı: İyi de senin inandığın ve reklamını yaptığın Kuran'da iman diye habire cennetten cehennemden bahsediyor? Onu nereye koyacaksın? İyi insan olmaktan bahsetmişsin, müşrikleri gördüğü yerde öldürüp mallarını ganimet çocuklarını köle yapmanın iyilik neresinde? Kuran'ında böyle yazmadığını bir iddia et de alnını bir karışlayayım! Daha fesat çıkaranların ellerini ayaklarını kesmeyi, kafirlerin parmaklarını doğramayı da koyuveririm önüne. Kuran'ın'ın sayfalarının arasından kan damlıyor, hangi iyilik yahu? Hangi hayal âleminde yaşıyorsun ve kimi kerizlemeye çalışıyorsun? Muhammed kuru ekmek yemişmiş! Yok ya? Sen yalanla bakalım Kuran'ını, ondan sonra biz ateist olalım! Kuran'ında "ve vecedeke ailen fe ağna" yazıyor efendi! Biz seni fakir bulduk zengin ettik yazıyor yani! Sen mi yalan söylüyorsun Kuran mı! Ona düşman olan biz değiliz, o bize düşman kesilmiş dediklerine göre. Bir yalan allah uydurmuş, bir de yalan Kuran, ondan sonra da bunlara inanmayanları öldürün demiş. Bize düşman olana biz öpücük mü atacaktık? Saçmalıyor, zırvalıyorsunuz, ondan sonra bu ateistler niye aksi! asıl zenginlik iman ve kuran olduğu için kurana göre fakirdin yani bilmiyordun biz seni zengin ettik diyor. Link to post Sitelerde Paylaş
teflon 0 Eylül 26, 2018 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2018 gönderildi 7 hours ago, Yeni Üye said: Tanrı inananların imanından, da küfredenlerin küfründen beridir. İnanmak bizim açımızdan yol açacağı sonuçlar için ve bizim için önemli. Gaybe dair inanılan bir şey söz konusu olduğunda inanılan şeyin ne olduğundan ziyade ona inanmanın bizi ne kılacağı önemli. ...İman diye bunu mu konuşacağız şimdi? Gelecekte olacak bir şey için ne olacağını konuşmanın ya da tartışmanın ne önemi var ki? Bir sonrasına geçmedikten sonra abes bir şey. Bir sonrası ne peki, tüm zamanların ve göklerin dini olan hakiki müminliğe ermek. Bildiğin iyilik ve iyi insan olmak. Rüşde, olgunluğa ve kemale ermek. Nefsinin bencilliğinden kurtulup, hakikatin kapsayıcılığına ve kuşatıcılığına ulaşmak. Kul olmak. Ermiş olmak, Aziz olmak, Saint, Santa, Veli, evliya olmak. .... Bunlar ne ki ya da kim ki ya da ne getirdi ki 5 milyara yakın insan bu kişileri sözde de olsa seviyor, övüyor, örnek alıyor? Bunlar insana kimliğini ve şerefini getirdi. Ne olur, bunlara düşman olma, bunlara düşman olan ya akılsızdır ya da kötüdür. Üçüncü bir ihtimal yok. Üçüncü bir ihtimal var tabii...Ötesi de. İnanmanın bizi ne kılacağı ile inanıp inanmama açısından yargılanmanın direk bir ilişkisi yok. Olamaz. İnanmayan ve iyi olan bir insan hangi kefede olacak peki? Yani arada zorunlu bir ilişki, hatta gerçek bir ilişki bile kuramamışsınız ki? Kuramazsınız da zaten. Kuranda böyle bir vurgu da yok ayrıca. Vurgu inanmaya. İnandın inandın. İnanmadın babalara geldin. Siz tanrı adına niyet okuması yapıyorsunuz aslen. İman diye bunu mu konuşacağız şimdi derken, ya neyi konuşacaktık kısacası..? Konuyu hasır altı ediyormuşunuz gibi sanki.. Ayrıca bir din, tanrı ya da herhangi bir yaptırıma binaen iyi bir insan oluyorsanız eğer, bu ne gerçek bir iyilik ne de şeref ya da kimliktir. Sahtedir. Aslolan, gerçek olma şansı olan tek alternatif, seküler olandır. İyi bir insan olmak için din gerekli değildir. Tanrı bunu hepimizden iyi biliyor olmalıydı. İnanmak iyi, inanmamak kötü birşey olamaz. İnanmadığı için cezalandırılmanın hesabını hiç bir allahın kulu veremez. En başta da allahın kendisi. O yüzden hiç denemeyin bile bence. İşte bunlar üçüncü, dördüncü...vb...ihtimaller. Link to post Sitelerde Paylaş
teflon 0 Eylül 26, 2018 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2018 gönderildi Hayır bir de bunlar(inanmak) insana şerefini kimliğini falan getirdi dediğiniz yerde, dönün bir de dinler ve islam tarihine, bugünkü islam coğrafyasının haline bakın. Hangi kimlik, hangi şeref? Olsa olsa tersidir durum. Link to post Sitelerde Paylaş
sağduyu 0 Eylül 26, 2018 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2018 gönderildi 8 hours ago, Yeni Üye said: Bir gün lafızlardan ve lafızlarla kavga etmekten beriye geçip mana şehrine uğramaya karar veririz inşallah. Yanlış anlama ben, yazdıklarımı ateistler için değil, öncelikle kendim için yazıyorum. Sonra da inanan ya da inanmaya meyilli, niyetli insanlar için. Tanrı inananların imanından, da küfredenlerin küfründen beridir. İnanmak bizim açımızdan yol açacağı sonuçlar için ve bizim için önemli. Gaybe dair inanılan bir şey söz konusu olduğunda inanılan şeyin ne olduğundan ziyade ona inanmanın bizi ne kılacağı önemli. Benim altı yaşındaki kızımın kafasındaki cennet çikolata şelalerinden ve dondurmadan oluşuyor. 7. yüzyıl arapları için de altından ırmaklar akan bahçeler, gölgelikler ve şarap şelaleleri olarak tasvir edilmiş. Batı avrupada güneşe hasret biri için gölgelik yerine güneş, plaj ve kum daha makbul olur herhalde. Cehennem de yakıcı bir ateş. Çöl sıcağında yaşayan birinin korkulu rüyası. Ne yani, şimdi cennette gölgeliklerde şarap içeceğine inanmak mı doğru, çikolata şelalesinden çikolata yiyeceğine inanmak mı? Hem o doğru, hem öbürü, ya da ne o doğru ne öbürü. İman diye bunu mu konuşacağız şimdi? Gelecekte olacak bir şey için ne olacağını konuşmanın ya da tartışmanın ne önemi var ki? Bir sonrasına geçmedikten sonra abes bir şey. Bir sonrası ne peki, tüm zamanların ve göklerin dini olan hakiki müminliğe ermek. Bildiğin iyilik ve iyi insan olmak. Rüşde, olgunluğa ve kemale ermek. Nefsinin bencilliğinden kurtulup, hakikatin kapsayıcılığına ve kuşatıcılığına ulaşmak. Kul olmak. Ermiş olmak, Aziz olmak, Saint, Santa, Veli, evliya olmak. Muhammed (s.a.v) kuru ekmek yiyen bir kadının yetimidir, İsa (a.s) kendini Allaha adamış bir bakirenin babasız çocuğudur, Musa(a.s) kekeme bir çobandır. Binlerce yıl önce, iletişim, sosyal medya, forumlar yokken, tek başlarına bir davete başlamışlar. Kavimleri ya da aşiretleri onlara destek olmamış, bilakis düşmanlık yapmış. Bugün 5 milyara yakın insan bu davetçilerin davetine eyvallah demiş, sahiplenmiş. Onlara düşmanlık yapanları da sahiplenen yok yeryüzünde. Bunlar ne ki ya da kim ki ya da ne getirdi ki 5 milyara yakın insan bu kişileri sözde de olsa seviyor, övüyor, örnek alıyor? Bunlar insana kimliğini ve şerefini getirdi. Ne olur, bunlara düşman olma, bunlara düşman olan ya akılsızdır ya da kötüdür. Üçüncü bir ihtimal yok. Yahu inanmıyor diye insan yakılması gerektiğini söyleyen bir zihniyete inanıyorsun, daha neyin tantanasını yapıyorsun? İnanmıyor diye insan mı yakılır? Şuradaki saçmalığı nasıl göremez, nasıl kavrayamaz insan? Link to post Sitelerde Paylaş
Yeni Üye 0 Eylül 26, 2018 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2018 gönderildi (düzenlendi) 2 saat önce, teflon yazdı: Üçüncü bir ihtimal var tabii...Ötesi de. Ben inanmamaktan bahsetmedim, düşmanlıktan bahsettim. Söylediklerimin hepsinin Kuranda ve sünnette delili var. Gerekirse yazarız. 1 saat önce, sağduyu yazdı: Yahu inanmıyor diye insan yakılması gerektiğini söyleyen bir zihniyete inanıyorsun, daha neyin tantanasını yapıyorsun? İnanmıyor diye insan mı yakılır? Şuradaki saçmalığı nasıl göremez, nasıl kavrayamaz insan? Ben inanmıyor diye insan yakılmalı diyen bir zihniyete inanmıyorum. Kitabımda müşrik, inançsız, kötü kişilerin sonunun(ahiretinin) iyi olmayacağından bahsediliyor ve ben buna inanıyorum. Terazi koyan ben değilim, yargılayan ben değilim. Ama bunları yapacak olanın merhametine ve kimseye zulmetmeyeceğine güvenim tam. Kitaba inanan biziz, müslümanlar ya da müminler, siz değilsiniz. Benim inanmadığım bir kitapta benim inanmadığım bir Tanrının ben öldükten sonra (ahirette) beni ateşe atacağı yazsa, kendi halimle ilgili kalbim mutmainse, bu beni pek te enterese etmez. Keyfime bakarım, nasılsa öldükten sonra vaad edilen bu şeyin olmayacağından eminim. Forumlar kurup bu kitapla ya da bu Tanrıyla uğraşmam. Burada sürekli Tanrıyla uğraşanlarla ilgili gerçek şu ki, kendilerinin de kalbi hallerinden memnun değil. Samimi olsalar, bunu kendilerine ve bize itiraf ederler. Kalplerini mutmain kılacak şeyi ararlar. Ben bir konuda gece gündüz cedelleşsem, sürekli bir şeyi kötülemekle ve çürütmekle uğraşsam, o şeyin beni bu kadar istila etmesi konusunda kendimden şüphe ederim. Olmayan bir şey niye benim hayatımı zehir ediyor? Neden beni kendine bu kadar bağımlı kılıyor? Neden beni rahat bırakmıyor? Yoksa olmadığına bir türlü gerçekten inanamıyorum mu. Evet, inanamıyorsunuz. Yakacağına inandığınız kadar olmadığına inanamıyorsunuz. Ne diyelim, Allah yardımcınız olsun. Eylül 26, 2018 tarihinde Yeni Üye tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Yeni Üye 0 Eylül 26, 2018 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2018 gönderildi 6 saat önce, democrossian yazdı: müşrikleri gördüğü yerde öldürüp Zannedersem Tevbe suresinin başından bahsediyorsunuz. Ama müslüman olmasanız da teraziyi adil tutun, bi zahmet. ayetler o kadar spesifik olaylardan bahsediyor ki. Kime hitap ettiği belli(kimin savaşacağı), kiminle savaşılacağı belli, neden savaşılacağı belli. Her şeyden önce bu ayet peygamberi, arkadaşlarını ve mekke müşriklerini ilgilendiren tarihsel bir hadiseye dayalı hükümler içeriyor. Bir ahit var, ahdi bozan bir grup var, bozmayan bir grup var. Bozanlara dört ay mühlet veriliyor, bozmayanlara ahit bitene kadar ahde sadakat devam ediyor. Aman dileyene aman ver diyor, seni dinler ama inanmazsa gideceği yere güvenlik içinde gitsin diyor. Allah tevhidin merkezi olacak harem bölgesini ve mescidi haramı putlardan ve müşriklerin pagan ibadetlerinden arındırmak istiyor.ve 13. ayette neden savaş emredildiği ifade ediliyor. Yeminlerini bozdular, sizi yurdunuzdan çıkartmak istediler ve ilk tecavüzü onlar yaptılar. 1 - Allah'dan ve Resulü'nden bir ültimatomdur bu, kendileriyle antlaşma yaptığınız müşriklere: 2 - Bundan böyle yeryüzünde dört ay daha istediğiniz gibi gezip dolaşın. Şunu da bilin ki, Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz. Allah kâfirleri mutlaka perişan edecektir. 3 - Ayrıca büyük hac günü Allah ve Rasulü tarafından insanlara bir ilandır ki, Allah da Resulü de müşriklerle yapılan antlaşmalara artık bağlı değildir. Eğer hemen tevbe ederseniz, bu sizin için hayırlıdır. Yok yine tevbeden yüz çevirirseniz biliniz ki, Allah'ı yıldıracak değilsiniz. Kâfirleri acı bir azap ile müjdele. 4 - Ancak kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz müşriklerden size olan ahitlerinde hiçbir eksiklik yapmamış ve sizin aleyhinize hiçbir kimseye yardımda bulunmamış olanlar bunun dışındadır. Siz de onlarla olan antlaşmanızın hükümlerine antlaşma süresinin sonuna kadar uyunuz. Muhakkak ki, Allah müttakileri sever. 5 - Şu haram aylar bir çıktı mı artık o müşrikleri nerede bulursanız öldürün, yakalayın, hapsedin ve bütün geçit başlarını tutun. Eğer tevbe ederler ve namaz kılıp zekatı verirlerse onları serbest bırakın. Muhakkak ki, Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. 6 - Eğer müşriklerden biri aman dilerse, ona aman ver. Ta ki, Allah'ın kelâmını dinlesin. Sonra onu güvenlik içinde olduğu yere kadar gönder. Çünkü bunlar gerçekten de bilgisiz bir kavimdirler. 7 - O müşriklerin Allah katında ve Resulü katında herhangi bir ahdi nasıl olabilir? Ancak Mescid-i Haram yanında antlaşma yaptıklarınız var ki, bunlar size karşı doğru durdukça siz de onlara doğru olun. Allah (hainlikten) sakınanları elbette sever. 8 - Onlarla nasıl sözleşme olabilir ki, sizin aleyhinize ellerine bir fırsat geçse, hakkınızda ne bir antlaşma gözetirler, ne de bir yemin. Dil ucuyla sizi hoşnud etmeye çalışırlar, fakat kalbleri o kadarına da razı olmaz. Zaten onların çoğu fasıktırlar. 9 - Allah'ın âyetlerini az bir çıkara değiştirdiler de Allah yolundan engellediler. Gerçekten de bunlar ne fena şeyler yapageldiler. 10 - Bir mümin hakkında ne bir yemin gözetirler, ne de bir antlaşma. Bunlar işte böyle haddi aşan kimselerdir. 11 - Eğer tevbe ederler, namazı kılarlar, zekatı verirlerse dinde kardeşleriniz olurlar. Biz âyetleri, bilen bir kavme açıklarız. 12 - Eğer verdikleri sözden sonra yeminlerini bozar ve dininize dil uzatırlarsa, o küfür öncülerini hemen öldürün. Çünkü onların yeminleri yoktur. Ola ki, vazgeçerler. 13 - Yeminlerini bozan, Peygamber'i yurdundan çıkarmaya azmeden ve üstelik ilk önce size saldırmaya başlayanlara karşı savaşmaz mısınız? Yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eğer mümin iseniz her şeyden önce Allah'dan korkmalısınız. 14 - Onlarla savaşın ki Allah, sizin ellerinizle onların cezasını versin ve ... onları rezil ve rüsvay etsin, yardımıyla sizi onlara muzaffer kılsın. Ve mümin bir kavmin yüreklerini ferahlandırsın. 15 - Ve onların kalblerindeki öfkeyi gidersin. Allah dilediğine tevbeyi nasib eder. Allah her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir. Link to post Sitelerde Paylaş
sağduyu 0 Eylül 26, 2018 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2018 gönderildi 5 minutes ago, Yeni Üye said: Ben inanmıyor diye insan yakılmalı diyen bir zihniyete inanmıyorum. Kitabımda müşrik, inançsız, kötü kişilerin sonunun(ahiretinin) iyi olmayacağından bahsediliyor ve ben buna inanıyorum. Terazi koyan ben değilim, yargılayan ben değilim. Ama bunları yapacak olanın merhametine ve kimseye zulmetmeyeceğine güvenim tam. Kitaba inanan biziz, müslümanlar ya da müminler, siz değilsiniz. Benim inanmadığım bir kitapta benim inanmadığım bir Tanrının ben öldükten sonra (ahirette) beni ateşe atacağı yazsa, kendi halimle ilgili kalbim mutmainse, bu beni pek te enterese etmez. Keyfime bakarım, nasılsa öldükten sonra vaad edilen bu şeyin olmayacağından eminim. Forumlar kurup bu kitapla ya da bu Tanrıyla uğraşmam. Burada sürekli Tanrıyla uğraşanlarla ilgili gerçek şu ki, kendilerinin de kalbi hallerinden memnun değil. Samimi olsalar, bunu kendilerine ve bize itiraf ederler. Kalplerini mutmain kılacak şeyi ararlar. Ben bir konuda gece gündüz cedelleşsem, sürekli bir şeyi kötülemekle ve çürütmekle uğraşsam, o şeyin beni bu kadar istila etmesi konusunda kendimden şüphe ederim. Olmayan bir şey niye benim hayatımı zehir ediyor? Neden beni kendine bu kadar bağımlı kılıyor? Neden beni rahat bırakmıyor? Yoksa olmadığına bir türlü gerçekten inanamıyorum mu. Evet, inanamıyorsunuz. Yakacağına inandığınız kadar olmadığına inanamıyorsunuz. Ne diyelim, Allah yardımcınız olsun. İnanmıyorsan neden hala müslümansın? Bal gibi de inanıyorsun işte. Senin kitabına göre Muhammed'e inanmayan herkes sonsuza kadar derileri değiştirile değiştirile yakılmayacak mı? Ayrıca terazi koyan, yargılayan bir varlık yok, bunun olduğunu söyleyen, bana inanmayan herkesi Allah adlı bir tanrı sonsuza kadar yakacak diyen Muhammed, bu Kuran adlı kitabı bana Allah adlı bir tanrı gönderdi diyen yine Muhammed. Senin, sizin dininiz sadece tek bir insanın lafları üzerine kurulu. Senin bu herife iman etmenin tek bir sebebi var, o da bebekliğinden itibaren bu zırvaya inanacak şekilde düzenlenmiş olman. Bu başkalarının senin beynine yerleştirdiği bir düşünce, sana ait değil, anana, babana, amcana, dayına, teyzene, halana, dedene, ninene, mahallendeki yetişkinlerine, öğretmenine, otoriteye ait bir düşünce, onlara da kendinden öncekilerden miras kalan bir düşünce. 18 minutes ago, Yeni Üye said: Kitaba inanan biziz, müslümanlar ya da müminler, siz değilsiniz. Benim inanmadığım bir kitapta benim inanmadığım bir Tanrının ben öldükten sonra (ahirette) beni ateşe atacağı yazsa, kendi halimle ilgili kalbim mutmainse, bu beni pek te enterese etmez. Keyfime bakarım, nasılsa öldükten sonra vaad edilen bu şeyin olmayacağından eminim. Forumlar kurup bu kitapla ya da bu Tanrıyla uğraşmam. Burada sürekli Tanrıyla uğraşanlarla ilgili gerçek şu ki, kendilerinin de kalbi hallerinden memnun değil. Samimi olsalar, bunu kendilerine ve bize itiraf ederler. Kalplerini mutmain kılacak şeyi ararlar. Ben bir konuda gece gündüz cedelleşsem, sürekli bir şeyi kötülemekle ve çürütmekle uğraşsam, o şeyin beni bu kadar istila etmesi konusunda kendimden şüphe ederim. Olmayan bir şey niye benim hayatımı zehir ediyor? Neden beni kendine bu kadar bağımlı kılıyor? Neden beni rahat bırakmıyor? Yoksa olmadığına bir türlü gerçekten inanamıyorum mu. Evet, inanamıyorsunuz. Yakacağına inandığınız kadar olmadığına inanamıyorsunuz. Ne diyelim, Allah yardımcınız olsun. Bu pislik zihniyetinizi insanlığın her alanına sokuşturmaya çalışmasanız tabii ki umurumuzda olmazdı, istediğiniz puta istediğiniz kadar tapının ama yok ille de bu aşağılık, rezil zihniyeti tüm insanlığın her alanına sokuşturmanız lazım. Sadece bununla da yetinmeyip bir de bizim gibi insanların cebindeki paraları puthanelerinizi inşa etmek, bu rezil zihniyetin propagandasını yapmak için çalıyorsunuz, bizlerin özgürlük alanını daraltıyorsunuz, fikirlerimizi söylediğimiz zaman bizlere baskı ve zulüm yapıyorsunuz, hapsediyorsunuz, öldürüyorsunuz. Link to post Sitelerde Paylaş
MenTalRealM 0 Eylül 26, 2018 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2018 gönderildi allahın yapamayacağı şey insanlar arasında düzen oluşturmak insana sadece kuranı vererek düzen oluşturamazsın eğer başkası yazmadıysa eğer başından savmış gibi dünya sadece zinadan akraba ilişkilerinden ibaret değil ki kuranın çoğu geçmişte yaşananları anlatır kafirler için çok büyük bir azap olduğundan bahseder hatta bu yazıyı yazarken rasgele 5-10 ayet daha bakayım dedim farklı sayfalardan gene inanmayanların yanacağı ile ilgili ayetler çıktı kuran bir devlet nasıl yönetilir hiç bir açıklama yapmıyor ben tamamını okumadım yapıyorsa şayet varsada lafımı geri alırım ama sen yönetim biçimi vermezsen sistemde sürekli isteyerek veya istemeyerek hak yemeye başlayacaksın taşeron işçisinden tut eğitim sisteminde çocuk en yakın okula gidecek vs insanlar kendilerini defalarca hata yapa yapa hak yiye yiye yönetim biçimi oluşturuyorlar ayrıca islamında yayılış biçimi allahın kudretiyle kıyaslarsak çok vasat günümüzde islam dini ortaya çıksa telefondu internetti saniyesinde herkez o dine kavuşacaktı e kuranda şimdi eğer kafirler sizi vatanınızdan kovmuyorsa çıkarmaya çalışmıyorsa onlarada saldırmayın diyor o dönemdede kılıç kullanmadan nasıl yayacaksın islamı kullanacaksanda dışarıdanda islam bildiğin ışid mantığına bürünecek yaymak için temsil heyetlerin olsa abbasilerin itil bulgarlarına islamı tanıtmak için bir heyet göndermesi gibi ibn fadlanın rihle adlı eserinde bundan bahsediyor tüm dünyaya bunu kulaktan kulağa nasıl yayacaksın tüm devletlerin hükümdarlarını bir şekilde ikna ettin hadi islamı eksiksiz anlatmak için birçok kaliteli hocaya okullara ihtiyacın var klisede cennetten anahtar karşılığı kazık atan papazlara değil onlara okul yaptırıcan cami yaptıracaksın islamı yaymak o kadar materyalizme bürünüyorki ışık hızında yayılması gerekirken kaplumbağa hızına iniyor Link to post Sitelerde Paylaş
dursun 0 Eylül 26, 2018 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2018 gönderildi Yapamayacağı birşey de ben söyleyeyim; bir kitap bile yazamaz. Zamanında kendisi yazamayıp, elçi adı altında birinden yardım istemiş. O da becerememiş gerçi. Sonunda ortaya karmakarışık, ne başı belli ne sonu belli bişey çıkmış ortaya. Tahrif olmaya müsait, binbir yoruma açık bir kitap işte. Temel Britanicca bile ondan daha ihtişamlı, daha doğru, daha düzenli. Fihristi var, ön sözü var. Üstelikte Harf sırasına göre... Ne diyim daha ya. Link to post Sitelerde Paylaş
akılsızşuursuzatom 0 Eylül 26, 2018 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2018 gönderildi 3 dakika önce, dursun yazdı: Yapamayacağı birşey de ben söyleyeyim; bir kitap bile yazamaz. Zamanında kendisi yazamayıp, elçi adı altında birinden yardım istemiş. O da becerememiş gerçi. Sonunda ortaya karmakarışık, ne başı belli ne sonu belli bişey çıkmış ortaya. Tahrif olmaya müsait, binbir yoruma açık bir kitap işte. Temel Britanicca bile ondan daha ihtişamlı, daha doğru, daha düzenli. Fihristi var, ön sözü var. Üstelikte Harf sırasına göre... Ne diyim daha ya. kendisi kitap gonderse direk Peygamberin ornekligi ortadan kalkardi. Link to post Sitelerde Paylaş
dursun 0 Eylül 26, 2018 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2018 gönderildi (düzenlendi) 21 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı: kendisi kitap gonderse direk Peygamberin ornekligi ortadan kalkardi. Keşke kendisi direk gönderseymiş de, Peygamberin örnekliği ortadan kalksaymıştı. En azından "Evlatlığımızın karısına göz diksek mi, dikmesek mi" yada "minik yaşta biriyle evlensek mi, evlenmesek mi" veya da "kendimize harem kursak mı, kurmasak mı" diye düşünmezdik... Eylül 26, 2018 tarihinde dursun tarafından düzenlendi harf hatası "direj>>direk" Link to post Sitelerde Paylaş
akılsızşuursuzatom 0 Eylül 26, 2018 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2018 gönderildi 1 dakika önce, dursun yazdı: Keşke kendisi direj gönderseymiş de, Peygamberin örnekliği ortadan kalksaymıştı. En azından "Evlatlığımızın karısına göz diksek mi, dikmesek mi" yada "minik yaşta biriyle evlensek mi, evlenmesek mi" veya da "kendimize harem kursak mı, kurmasak mı" diye düşünmezdik... minik yaşta biriyle hangi ayette diyor. Link to post Sitelerde Paylaş
dursun 0 Eylül 26, 2018 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2018 gönderildi 11 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı: minik yaşta biriyle hangi ayette diyor. Tamam hocam sen ikisinin doğruluğunu kabul ettiysen, ben de bunun yanlış olduğunu kabul ediyim. Ama yine de aşağıdakileri bi oku “Kadınlarınızdan âdetten kesilenlerin iddetinde tereddüt ederseniz, onların iddet süreleri üç aydır. Henüz âdet görmeyenlerin de süreleri böyledir.”(Talak, 65/4) mealindeki ayette yer alan “Henüz âdet görmeyenlerin de süreleri böyledir.”ifadesi, âdet görmemiş kız çocuklarının da evlendirilebileceğini göstermektedir. İçinizden evli olmayanları evlendiriniz.”(Nur, 24/32) mealindeki ayette herhangi bir yaş sınırı konulmamıştır. Bu da erginlik çağından önce de evlenmenin mümkün olduğunu göstermektedir. Hadislere pek bakmam ama yine de şuraya koyalım; Hz. Aişe anlatıyor: “Ben altı -bir rivayette yedi- yaşında iken, Hz. Peygamber (a.s.m) benimle evlendi, dokuz yaşında da benimle birlikte oldu” Hadisi, Buharî, Müslim, Ahmed b. Hanbel rivayet etmiştir.(bk. Neylu’l-Evtar, 6/120). Son olarak şu da dursun burda; Dininizin üçte birini Aişe’den alırsınız.”(Mebsut, 5/493) manasına gelen hadis-i şerifin işaret ettiği gibi, İslam dininin üçte birini ümmete öğretecek bir öğretmenin uzun bir süre Hz. Peygamber (a.s.m)’e öğrencilik yapması, arkadaşlık etmesi gerekir. Dokuz yaşında evlendiğiyle ilgili rivayeti esas alırsak, eğer Hz. Aişe on sekiz yaşına kadar evlenmemiş olsaydı, Hz. Peygamber (a.s.m) ile evlenmesi asla mümkün olmayacaktı. Çünkü, kendisi on sekiz yaşındayken Hz. Peygamber (a.s.m) vefat etmiştir. Saygılarımla. Link to post Sitelerde Paylaş
akılsızşuursuzatom 0 Eylül 26, 2018 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2018 gönderildi 9 dakika önce, dursun yazdı: Tamam hocam sen ikisinin doğruluğunu kabul ettiysen, ben de bunun yanlış olduğunu kabul ediyim. Ama yine de aşağıdakileri bi oku “Kadınlarınızdan âdetten kesilenlerin iddetinde tereddüt ederseniz, onların iddet süreleri üç aydır. Henüz âdet görmeyenlerin de süreleri böyledir.”(Talak, 65/4) mealindeki ayette yer alan “Henüz âdet görmeyenlerin de süreleri böyledir.”ifadesi, âdet görmemiş kız çocuklarının da evlendirilebileceğini göstermektedir. İçinizden evli olmayanları evlendiriniz.”(Nur, 24/32) mealindeki ayette herhangi bir yaş sınırı konulmamıştır. Bu da erginlik çağından önce de evlenmenin mümkün olduğunu göstermektedir. Hadislere pek bakmam ama yine de şuraya koyalım; Hz. Aişe anlatıyor: “Ben altı -bir rivayette yedi- yaşında iken, Hz. Peygamber (a.s.m) benimle evlendi, dokuz yaşında da benimle birlikte oldu” Hadisi, Buharî, Müslim, Ahmed b. Hanbel rivayet etmiştir.(bk. Neylu’l-Evtar, 6/120). Son olarak şu da dursun burda; Dininizin üçte birini Aişe’den alırsınız.”(Mebsut, 5/493) manasına gelen hadis-i şerifin işaret ettiği gibi, İslam dininin üçte birini ümmete öğretecek bir öğretmenin uzun bir süre Hz. Peygamber (a.s.m)’e öğrencilik yapması, arkadaşlık etmesi gerekir. Dokuz yaşında evlendiğiyle ilgili rivayeti esas alırsak, eğer Hz. Aişe on sekiz yaşına kadar evlenmemiş olsaydı, Hz. Peygamber (a.s.m) ile evlenmesi asla mümkün olmayacaktı. Çünkü, kendisi on sekiz yaşındayken Hz. Peygamber (a.s.m) vefat etmiştir. Saygılarımla. talak 4 te yanlış anlaşılan kısım adetten kesilenler bellidir henüz adet olmayanlar orada küçük kızlar değil yine kadındır yani adet zamanı gelmemiş kadın içinde 3 ay bekleyeceksiniz diyor. Adet görmeyenlerin küçük kızlar olduğunu nerden çıkardınız? Link to post Sitelerde Paylaş
akılsızşuursuzatom 0 Eylül 26, 2018 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2018 gönderildi 11 dakika önce, dursun yazdı: Tamam hocam sen ikisinin doğruluğunu kabul ettiysen, ben de bunun yanlış olduğunu kabul ediyim. Ama yine de aşağıdakileri bi oku “Kadınlarınızdan âdetten kesilenlerin iddetinde tereddüt ederseniz, onların iddet süreleri üç aydır. Henüz âdet görmeyenlerin de süreleri böyledir.”(Talak, 65/4) mealindeki ayette yer alan “Henüz âdet görmeyenlerin de süreleri böyledir.”ifadesi, âdet görmemiş kız çocuklarının da evlendirilebileceğini göstermektedir. İçinizden evli olmayanları evlendiriniz.”(Nur, 24/32) mealindeki ayette herhangi bir yaş sınırı konulmamıştır. Bu da erginlik çağından önce de evlenmenin mümkün olduğunu göstermektedir. Hadislere pek bakmam ama yine de şuraya koyalım; Hz. Aişe anlatıyor: “Ben altı -bir rivayette yedi- yaşında iken, Hz. Peygamber (a.s.m) benimle evlendi, dokuz yaşında da benimle birlikte oldu” Hadisi, Buharî, Müslim, Ahmed b. Hanbel rivayet etmiştir.(bk. Neylu’l-Evtar, 6/120). Son olarak şu da dursun burda; Dininizin üçte birini Aişe’den alırsınız.”(Mebsut, 5/493) manasına gelen hadis-i şerifin işaret ettiği gibi, İslam dininin üçte birini ümmete öğretecek bir öğretmenin uzun bir süre Hz. Peygamber (a.s.m)’e öğrencilik yapması, arkadaşlık etmesi gerekir. Dokuz yaşında evlendiğiyle ilgili rivayeti esas alırsak, eğer Hz. Aişe on sekiz yaşına kadar evlenmemiş olsaydı, Hz. Peygamber (a.s.m) ile evlenmesi asla mümkün olmayacaktı. Çünkü, kendisi on sekiz yaşındayken Hz. Peygamber (a.s.m) vefat etmiştir. Saygılarımla. hz.aişenin yaşı 17-18 dir zaten ablasınin yaşı ve 10 yaş küçük olması ve peygamberin ölümü sonrası yaşadığı süre buna delalettir. Link to post Sitelerde Paylaş
akılsızşuursuzatom 0 Eylül 26, 2018 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2018 gönderildi 2 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı: talak 4 te yanlış anlaşılan kısım adetten kesilenler bellidir henüz adet olmayanlar orada küçük kızlar değil yine kadındır yani adet zamanı gelmemiş kadın içinde 3 ay bekleyeceksiniz diyor. Adet görmeyenlerin küçük kızlar olduğunu nerden çıkardınız? henüz adet görmemişse sizin dediğinize göre neden beklensin ki direk küçük kızı alırdı af edersiniz. Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts