Jump to content

Ashabın Evlilik Çılgınlıkları


Recommended Posts

İşte böyleee,

I feel good,sen kendini iyi hisstmiyorsun galiba.

Naptı sana bu çocuk?

Hakaret ettiyse tut kulağından salla gitsin.

Sanırım,özürde diledi.

Tekrarında acıma istersen.

Başkalarınada örnek olmasın.

Sanırım daha genç,bir iki af gerek.

İsrarda günah senden gider.

Yok be sevgili Tolonbey...

Bu adamlar bize ikide bir "hayvanlar" diyerek sözde hakaret ediyorlar ya hani, ona sinir oluyorum. Çok ucuz, çok bağayı bir yol bu.

"Biz hayvanız, insan bir hayvandır" dediğimiz için diyorlar güya... "Ne kızıyorsun, siz öyle diyorsunuz ya kendinize" diye de süper zeka ürünü bir açıklama getiriyorlar.

Hani diyorum, insan azıcık yaratıcı olur, azıcık US'unu filan kullanır. Siz hep öyle demez misiniz?

Ama işte ben de unutuyorum bazen..

Müslümandan US'unu kullanmasını istemek, bedevi devesine hendek atlatmak istemekten daha saçma.

Özür dilememiş o. Çarıklı kurnazlığı yapmış. İşte en nefret ettiğim mantık da o.

Küfür ediyorsun madem, dürüstçe et. Kıvırma... Değil mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 137
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

peygamberde ve onun arkadaşlarında bizim için örnek alınacak şeyler vardır...

örnek alınmayacak şeylerde vardır...

onların kendi tarihsel ve yöresel yaşanntıları aynen örnek alınamaz...

tüm zamanlarda ve mekanlarda geçerli olabilecek davranış ve sözleri bizim için birer örnek olabilir...

İşte bu sözler bir kez daha ortaya koyuyor ki dinsel inançlar insanlardaki psikosomatik bozukluğun bir dışavurumu olarak yer edinirler. İnsan akılcı bir canlı değildir; tersine güdülerinin ve fantazilerin esiridir, efsaneler yaratıp onlara tapmadan yapamaz. Ne yaparsanız yapın ondaki bu direşken eğilimi kıramazsınız, tüm kanıtları gözünün önüne serseniz de gene inanacak ve bu şekilde mutlu olacaktır.

Peki ama bu durum tüm insanlık için aynı mıdır?

Geneli için durum aynı görünüyor, ancak İslam'ın esri aldığı toplumlarda bu bağnazca direşkenlik zirve değerindedir; bunun nedenş de yüzyılllar süren kanlı sürüleştirme politikasının islami toplumların genomunu değiştirmiş olmasında yatmaktadır. Genomun itaatkar- muhafazakar hale getirilmesi bireyin köleleştirilmesinde bir virüsten bile daha etkilidir. Orta Doğu halklarının içinde bulundukları miskinlikten bir türlü silkinip uyanamamasının nedeni de işte budur!

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sevgili DreiMalAli'ye teşekkürler. Düşüncelerime tercüman olmuş.

Ama Hacı'ya ne anlatsak, o anlamayacaktır.

O istiyor ki, ateistler İslam efsanesini kabullenmeyip reddetsinler, "efsaneyi eleştirmek onu kabullenmek demektir." gibi değerlendiriyor.

"Bunların tümü uydurma, hepsi yalan-dolan" demekle olmuyor.

Hem onu söylemek, hem de "Doğru olduğunu varsaysak bile içeriğinde kabul edilemeyecek derecede akıldışı, bilimdışı, mantıkdışı, insanlıkdışı, uygarlıkdışı hikayeler, olaylar, hükümler, fetvalar, söylemler var. İşte örnekleri: (...)" demeli ve bunları ortaya koyup sergilemeliyiz.

Aksi takdirde insanlarımız Kur'an'ı dinlerken büyülenir, peygamber ve ashabı anlatılırken kendinden geçer, hipnoz olmuş gibi savaşları, katliamları, inanç değiştirenlerin öldürülmesini, cihadı, çok evliliği, teokrasiyi kabullenir. Çağdaş yaşamı, uygarlığı, laikliği, barışı, insan hakları ve demokrasiyi reddeder.

---

Peygamber ve 4 halife döneminde ashabın çok evli yaşam tarzı sonraki dönemde de devam ediyor.

Emevilerde ve Abbasilerde de çok evlilik aynen devam ediyor. Sanki sünnetmiş gibi en az 4 kadınla evliliklerin sürdüğünü görüyoruz.

Ne zaman İslam devletinin yönetimi Türklerin eline geçiyor, ondan sonra çok evliliğin seyrekleştiğini ve gitgide azaldığını görüyoruz. Örneğin Selçuklularda genelde siyasi evliliklere rastlanıyor. Ama eş sayısı çok az. Osmanlı'da çok eşlilik %5'lere düşüyor.

İlber Ortaylı'nın aktarımına göre; XVI. yüzyıl sonunda Türkiye ile ilgili gözlemlerini anlatan Alman protestan papazı Salomon Schweigger:

“Türkler dünyaya, karıları da onlara hükmeder. Türk kadını kadar gezen, eğleneni yoktur. Çok karılık yoktur. Her halde bu işi denemiş, dert ve masrafa neden olduğunu anlayıp vazgeçmişler. Boşanma pek görülmüyor. Çünkü boşanırken erkek para ve eşya veriyor ve kız çocuk anaya kalıyor” diyor.

İlber Ortaylı, "Anadoluda XVI. Yüzyılda Evlilik İlişkileri Üzerine Bazı Gözlemler ", Osmanlı Araştırmaları, İstanbul 1980, c. 1,s. 37;

Yine batılı gözlemcilere göre Türklerin çok evliliğe tiksinerek baktığı ifade ediliyor.

Osmanlı'daki %5' çok evliliğin ana sebebi; çocuk sahibi ya da erkek çocuk sahibi olamamak.

Bu %5'in ise büyük çoğunluğu 2 ya da 3 eşli, 4 kadınla evlilik oranı çok çok düşük.

Pante, bu Alman protestan papazı sanırım Türk halkından bahsediyor.Osmanlı hanedanından değil. Çünkü Murat Bardakçının aktarmalarına görede hangi padişah olduğunu unuttum Kanuni sonrası bir padişah öldüğünde kundakta 74 tane çocuğu sallanıyomuş, yani sırf öldüğünde bu kadar çocuğu olmuş adamın.Bide bundan öncesi var tabi artık düşün kaç tane karısı var.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu koskoca imparatorluğu kuranlar (Muhammed, Ebu Bekir, Osman, Ömer, Ali) hiç bir eser vermemişler.

Hiç bir iz bırakmamışlar.

Kendilerini tanıtacak

ne para bastırmaışlar,

ne bir duvara yazı yazmışlar,

ne bir cami yaptırmışlar,

ne bir saray.

Ne bir çeşme yaptırmışlar,

ne bir deri kemik, pörşimen, yaprak üzerine tek bir kelimelik yazı yazdırmışlar.

Bir pisuvara dahi imza atmamışlar.

Dikili tek bir ağaçları dahi Y O K!

Yok! Yok! Yok!

Yaşadıkları iddia edilen tarihlere ait tek 1 tane tarihi iz bırakmamışlar.

Peki bu kişilerin yaşadığı varsayılan dönemlerde islam-dışı inançlara mensup olan ve hatta -gerçekte yaşamadığını söylediğiniz- bu kişilerle savaşan diğer toplumların kaynaklarında ne deniyor? Örneğin, Muhammed'in yaşadığı iddia edilen çağda onun komşularının veya savaştığı düşmanlarının kayıtlarında Muhammed diye birinden bahsedilmiş mi? Aynı soruyu dört halife için de soruyorum.

Eğer hiçbirinden bahsedilmemişse gerçekten de yaşamamış olabilirler. Ama o dönemki bir ''düşman'' ülkenin kayıtlarında peygamber ve halifelerin adı geçiyorsa o zaman yaşamış kabul etmek gerekir.

Bir de şu ihtimali de göz ardı etmemek gerekir. Muhammed ve halifeler yaşamış olabilir ama öğretileri ve gerçekte yaşananlar sonradan oldukça değiştirilmiştir. Yani Muhammed diye biri olabilir ama bildiğimiz Muhammed'den çok farklıdır, yıllar içinde bambaşka bir niteliğe sokularak efsaneleştirilmiş de olabilir.

tarihinde Freddie_ tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir de şu ihtimali de göz ardı etmemek gerekir. Muhammed ve halifeler yaşamış olabilir ama öğretileri ve gerçekte yaşananlar sonradan oldukça değiştirilmiştir. Yani Muhammed diye biri olabilir ama bildiğimiz Muhammed'den çok farklıdır, yıllar içinde bambaşka bir niteliğe sokularak efsaneleştirilmiş de olabilir.

Yani illa bir Muhammed olacak..

Yoksa eğer onun yerine geçecek biri olacak..

O da yoksa sen bir Muhammed uyduracaksın aklında.

Sen Muhammed'siz yaşayamıyor musun?

Bu ne derin, çaresiz ve umutsuz bir aşk böyle..

Muhammed olmasa yaşayamayacak mısın yoksa..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Türk ateistlerinin çoğu (hepsi değil elbette) gerçek anlamda ateist değillerdir.

Onlar akılları İslam ile yıkanmış ve İslam'ın dümen suyunda giden yarı inanır, yeterince aydın olmayan, sorgulamayan ve araştırmayan, ufuklarını genişletmeyen, hatta genişletmeye bile çalışmayan ve genişletenleri eleştiren bir takım meczuplardır.

abi be, bu sözün üzerine birkaç gün uzaklaştırsana kendini. :)

ayıp olmuş gibi azıcık.

muhammedin yaşamama olasılığını ben de ciddi ciddi düşünmüyor değilim.

ama yaşasa da yaşamasa da bizim derdimiz zaten onunla değil,

bizimkisi anlatılan muhammedle, müslümanın zihnindeki muhammed imgesiyle.

muhammedin yaşamamış olduğunu

kuran ve hadislerdeki akıl dışılıklar gibi ortaya koyabileceksek bunun üzerinden gidelim.

ama bu konunun uzmanı değiliz ki elimizden birşey gelsin.

ispat sırası yaşadığını iddia edenlerde dersek bu sefer de bizi dinleyecek müslüman bulamayız.

bu arada evrimboz materyal nikli atılan eski üye sanırım.

her başlığı bu tarz siz hayvansız şeklinde zırvalarıyla polemiğe boğardı.

Eğer hiçbirinden bahsedilmemişse gerçekten de yaşamamış olabilirler. Ama o dönemki bir ''düşman'' ülkenin kayıtlarında peygamber ve halifelerin adı geçiyorsa o zaman yaşamış kabul etmek gerekir.

elimizde eş zamanlı hiçbir şey yok sanırım.

komşu ülekelerinin kaynaklarında da eş zamanlı bir anlatı yok.

oysa kısa dönemde o kadar büyüyen bir imparatorluğun

varlığından ve hükümdarlarından bahsedilmemesi çok tuhaf.

iranlıların ve bizanslıların tarih tutma alışkanlıkları olduğunu iyi biliyoruz.

ortada birşeylerin döndüğü muhakkak yani.

Link to post
Sitelerde Paylaş
abi be, bu sözün üzerine birkaç gün uzaklaştırsana kendini. :)

ayıp olmuş gibi azıcık.

muhammedin yaşamama olasılığını ben de ciddi ciddi düşünmüyor değilim.

ama yaşasa da yaşamasa da bizim derdimiz zaten onunla değil,

bizimkisi anlatılan muhammedle, müslümanın zihnindeki muhammed imgesiyle.

muhammedin yaşamamış olduğunu

kuran ve hadislerdeki akıl dışılıklar gibi ortaya koyabileceksek bunun üzerinden gidelim.

ama bu konunun uzmanı değiliz ki elimizden birşey gelsin.

ispat sırası yaşadığını iddia edenlerde dersek bu sefer de bizi dinleyecek müslüman bulamayız.

bu arada evrimboz materyal nikli atılan eski üye sanırım.

her başlığı bu tarz siz hayvansız şeklinde zırvalarıyla polemiğe boğardı.

Benim için aslı sorun Muhammed değil.

Türk ateistleri..

Ve ben bu konuyu yıllardır gündeme getirir, Türk ateistlerini yıllardır acımasız eleştiririm.

Bu yeni bir eğilim değil benim için..

Çok eski bir alışkanlık..

Bu yüzden buradan bazı eleştirilerimi çok ağır bulan birçok ateist ayrılmıştır.

Ben onların yeterince ağır olduğunu sanmıyorum.

Türk ateistlerinden çok şey beklediğim doğrudur. Ama onların bu beklentimi yerine getirmeyeceklerine inanmıyorum.

Onlardan isteğim İslam'ın tuzağna düşmemeleri. İslam'ın yalanlarına inanmamaları.

Beni sorgulayacağınıza İslam'la ilgili her iddiayı sorgulayın. Direkt olarak kabul etmeyin.

Beni sorgulayabildiğinize göre sorgulama yeteneğine hala sahipsiniz.

O zaman neden İslam'ın iddialarını sorgulamıyorsunuz?

Bu tembelliğinizin nedeni ne?

Neden Müslüman'lar kadar davanıza inanmıyorsunuz?

Neden onlar kadar kendinizden emin değilsiniz?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben DreiMalAli ve Hacı'ya minnettar kalacağım her zaman.

Çünkü kendi zihnimdeki bir tabuyu yıkmama ve onu sorgulamama yardımcı oldular.

Müslüman değildim ama bir müslüman gibi düşünüyordum.

Yani kabuller üzerinden gidiyordum.

Halbuki bir Ateist olarak dogmalardan nefret eden bir zihinsel yapım olmalıydı.

Nasıl da farkettirmeden sinmişti Muhammed ve İslam dogması.

Sonra birden gözlerim açıldı. Minnettar olduğum bu iki insan sayesinde.

İlk defa sorgulamaya başladım. Gerçek anlamda sorgulama için en önemli parçayı atlamadan.

İslam mitinin kaynağına yönelik sorulardı bunlar.

Sonra Kuran'a bu açıdan bakınca birden aydınlandı herşey.

Evet bu mitten başka bir şey değildi.

Bu mit toplumları yönetmişti eskiden. Şimdi de yönetmekte.

Eş zamanlı hiç bir delilin olmamasını bir müslümanın içine sindirmesini anlamak zor.

Bir Tanrı varolsaydı eğer kendisini sildiği gibi peygamberini de siler miydi?

Kuran'ın dilinin ne kadar mitolojik olduğunu ancak bu sorgulamadan sonra tam olarak oturtabildim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Yani illa bir Muhammed olacak..

Yoksa eğer onun yerine geçecek biri olacak..

O da yoksa sen bir Muhammed uyduracaksın aklında.

Sen Muhammed'siz yaşayamıyor musun?

Bu ne derin, çaresiz ve umutsuz bir aşk böyle..

Muhammed olmasa yaşayamayacak mısın yoksa..

Hacı, ben hep tanrıyı ve hatta genel olarak doğa-üstünü hedef alan yazılar yazarım.

Muhammed'in şahsıyla uğraşmışlığım çok azdır.

Muhammed'in gerçekte yaşamamış olmasının kesin olarak kanıtlanması elimizi çok güçlendirir elbette.

Bu yüzden bu iddianızın doğru olmasını umut ediyorum.

Ama kanıtlaması çok zor bunu.

Çünkü kanıt olarak sunacağımız şeyler, bu adamın yaşadığına ilişkin kanıtların bulunmamasından ibaret olacak.

Böylece hem böyle bir kanıtın her an bulunabileceği riskini taşımak zorunda kalacağız hem de müslümanlar bir yerlerde gizli kalmış böyle bir kanıtın varlığına iman edecekler.

Yani nasıl ki ''allah yok'' dediğimizde onca kanıtı göz ardı edip iman ediyorlarsa; ''Muhammed yaşamadı'' dediğimizde de onun yaşadığına ve bir gün yaşadığına ilişkin kanıtın bulunacağına iman edecekler.

Değişen fazla birşey olacağını sanmam. Çünkü adamlar bilimsel kanıtlara bakarak değil iman yoluyla müslüman oluyorlar.

Ayrıca, bazı konularda din eleştirisi yapmak bizi yıpratır, fazla risklidir.

Örneğin evrimi savunarak dinleri hırpalamak zordur çünkü evrimin en ince ayrıntısına kadar kurcalayıp, takıldığımız yerde ''işte söyleyemedin, çünkü onu allah yarattı'' deyiverirler.

Bu tutum müslümanların yanlışıdır ama sinirlerimizi yıpratır ve evrim savunusu üzerinden pek sonuç alamayız.

Bu ''Muhammed'in yaşamadığı'' konusu da biraz böyle sanki.

Savunması zor ve riskli bir iddia.

Biz yaşamadığına ilişkin onca laf eder, anlatır, kanıtlar sunarız; ama ilahiyatçının biri yaşadığına ilişkin bir tanecik kanıt getirirse döt üstü oturup kalırız.

Bütün emekler boşa gider.

Onlara yaşadığına ilişkin tek veri bile yetiyor.

Bu yüzden bu konu bizim için riskli ve zor bir alan.

Yani bu konudaki iddianız doğru olsa bile bu argüman üzerinden sonuca gitmek yıpratıcı olacaktır.

Önemli olan ise sonuca gitmektir, mümkün olduğunca çok kişinin imanını sarsmaktır.

O yüzden Muhammed'in yaşayıp yaşamadığı konusuna fazla takılmamayı tercih ederim.

Benim ilgilendiğim soru, ''Muhammed yaşamış mıdır?'' sorusu değil; ''Muhammed'i yaşamış kabul etsek mi daha çok işimize gelir, yaşamamış kabul etsek mi?'' sorusudur.

Muhammed yaşamamışsa bile, -eğer yaşadığı ve 9 yaşında bir kızı taciz ettiği argümanı din eleştirisi yaparken daha etkili oluyorsa-, yaşamadığı iddiası neden dillendirilsin ki?

Belki konuya olan yaklaşımım biraz 'politik' ve 'etik dışı' görünüyor olabilir ama 'önemli olan hatice değil neticedir' demişler. :)

Netice almakta Muhammed'in yaşamadığı iddiasının daha avantajlı olduğunu tartışmalarda göstermeden, ateistlerden bu konuda destek bulmanız zor.

Sevgiler...

tarihinde Freddie_ tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Freddie burada önemli olan gerçekler.. Onlar bizi nereye götürürse biz oraya gideriz.

Buna zaten mecburuz. Başka türlü olmaz.

Ama burada daha da önemli bir sorun var.

Şimdiye kadar hep İslam'ın dümen suyunda gittik.

İslam'ın iddialarını kabul edip, oları çarpıtarak eleştirdik.

Gerçklerle ve somut delillerle değil...

Bu sizi hiç rahatsız etmiyor mu?

Bir yalanı bir başka yalanla mı eleştireceğiz hep?

Bunda siz bir hata görmüyor musunuz?

Şimdiye kadar ateistlerin bütün yaptığı bu olmuştur.

İslam'ın bütün iddiaları çarpıtılarak kabul edilmiş ve çarpıtıldıkları için de eleştirilmiştir.

İslam'a göre: Muhammed yaşamıştır. 610-632 yılları arasında peygamberliğini ilan etmiş ve Kur'an'ı yazmaya başlamıştır. Sonra kısa bir süre içinde İslam'ı yöreye yaymıştır.

Ateistlere göre: Muhammed yaşamıştır. 610-632 yılları arasında peygamberliğini ilan etmiş ve Kur'an'ı yazmaya başlamıştır. Sonra kısa bir süre içinde İslam'ı yöreye yaymıştır.

Arada ne fark var? Tek fark Muhammed'e Kur'an'ın vahyedilmiş olması.. Ona da inanıversin bu ateistler. Bir o mu kaldı inanmayacak?

Müslüman'ların bütün iddialarını çarpıtarak yanıtlamaya ve çürütmeye çalışmışlardır ateistler..

Bunu zamanında ben de yapmışımdır. O zamanın bilgisi muvacehesinde başka türlü düşünemezdim.

Bu cümleleri bizim Cübbeli kopyalayıp out of context kullanacaktır mutlaka ama, o kadarı da olsun.. Adamlara az kondurmuyoruz burada.

Yıllar önce bir gün bir makale gördüm ve Muhammed'in yaşamadığı iddiası ile karşılaştım.

Önce güldüm. Sonra o makaleyi bize göre modifiye edip Ateistforum'da yayınladım.

Vardığım sonuç ise yaşadığı iddia edilen bir Muhammed'in değil de bir başka Muhammed'in mutlaka yaşamış olduğu idi..

Bir iki gün içinde sevgili DreiMalAl, beni bastırdı. Konuyu araştırdı ve o diğer Muhammed'in de yaşamadığını ilan etti.

Onunla da yetinmedi DreiMalAli.. Halifelerin de yaşamadığını iddialarına ekledi..

Ona ilk karşı gelenlerin biri ben olmuştum. Ama konuyu düşününce durumu anladım.

Muhammed yaşamış olamazdı. Bu absürd bir iddia idi.

Benim ilk mantıksal çıkarsamama göre, Muhammed'in peygamberliğini ilan ettiği 610-632 tarihleri arasındaki zamanın çok iyi biliniyor olmasıydı.

Ondan önceki ve sonraki tarihler yeterince bilimiyorlardı. O halde bunda bir bit yeniği vardı.

Ve sonra olaylar bildiğiniz gibi gelişmeye başladı.

Daha sonra karşılaştığım gerçek çok daha çarpıcıydı.

Biraz araştırınca İslam'la ilgili iddiaların ve İslam tarihinin tümüyle efsane olduğunu anladım.

İslam tarihinde tek bir doğru yoktu. Ama tek bir doğru bile yoktu...

Ben hala o tek doğrunun ne olduğunu anlamaya çalışıyorum.

Bir din bu kadar büyük bir yalan olabilir mi?

Tek doğrusuz olabilir mi?

Hrsitiyanlık için bu mümkün mü? Değil elbette.

Ama Yahudilik için mümkün. O da tamamiyle efsaneler üzerine kurulan ve tek doğrusu olmayan bir din.

Bu durumda ne yapmayı düşünüyorsunuz?...

Bilerek bu İslam yalanını çarpıtıp, İslam'ı kendi uydurduğum yalanlarla mı eleştireyim.

Bilerek bunu yapamam. Bilmeseydim yapabilirdim ve geçmişte yapmıştım.. Doğru olduğuna inandıklarımın çoğunun bana İslam'dan kalan yalanlar olduğunu bilemezdim. İslam efsanesinin bir kurbanı olduğumu farketmemiştim. O yalanı ben de sürdüyor, itirazlarımla İslam'a saygınlık kazandırıyordum.

Yukardaki cümleyi hatırla.. Onu yaşatıyordum.. Bu yazdığıma kendim de inanıyordum.

Muhammed yaşamıştır. 610-632 yılları arasında peygamberliğini ilan etmiş ve Kur'an'ı yazmaya başlamıştır. Sonra kısa bir süre içinde İslam'ı yöreye yaymıştır.

Artık bu yalanlara inanmıyorum elbette. Ve sizlerin de inanmaması için çalışıyorum.

Kur'an ve hadislere dayanarak yazılan bir tarihe ve biyografilere inanmakla ne büyük bir gaflete düşmüş olduumu düşünüyor ve utanıyorum.

Bu konuda en ufak bir kuşkum yok.

Sorun Muhammed'den çok daha derin.. Sorun İslam'la ilgili her iddianın yalan olması.

Bütün bunları kabul ettikten sonra yapacağımız İslam eleştirisi, dürüst olacaktır. Yalanlardan ve efsanelerde arındırılmış olacaktır.

İslam'ı çarpıtarak değil, onunla ilgili bütün gerçekleri oldukları gibi ortaya koyarak eleştireceğiz.

İslam'ın iddilarının hiç birini ciddiye almayacağız.

İslam'ı yalnız somut ve nesnel delillere dayanarak eleştireceğiz.

İslam'ın iddialarını çarpıtıp, ona karşı kullanmayacağız. Çünkü onların hiç birine inanmayacağıız.

Yalın gerçekler karşısında İslam'ın ne yapacağını çok merak ediyorum.

Peygamberi olmayan, kitabı toplumun kollektif bilincinin bir ürünü olan, bir imparatorluk dini olarak hristiyanlıktan türetilen İslam'ın gerçek yüzünü başka türlü ortaya koyamayız.

Çoğu kere gerçekler yalanlardan çok daha çarpıcıdırlar.

Özellikle İslam gerçeği benzeri olmayan bir insanlık trajedisidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

değişmeyen doğrular vardır...

birde değişenler ...

bu gün doğru olan yarın olmayabilir...

yada burda doğru olan başka yerde yanlış olabilir...

iyi ve dürüst bir insan her durumda doğru olanı yapmaya çalışandır...

değişen doğrularla değişmeyenleri ayrırdedebilir...

değişenleri değişmez kabul etmek insanı doğruluktan çıkarıp yanlışa düşürebilir...

peygamberlerin ve onların takipçilerinin davranışlarında değişmeyen doğrularda vardır...

kendi zamanlarında doğru olan ama şimdi olmayanlarda...

günümüzün evlilik anlayışı ve adetleri tarihin içindeki herhangi bir zamanın ve ülkeninkilerle hiç uyuşmayabilir...

onlar kötü biz iyiyiz yargısına hemen gelmemiz haksızlık olur...

peki her durum böyle göreceli midir...

o zamanda herkes kendine göre haklı ve doğru olur...

suç işleyenlere suç işledin denemez...

ama tarih boyunca suçlar ve cezalar olmuş...

değişmeyen suçlar değişmeyen doğrular var...

bunları tüm insanların ortak doğrularında bulabiliriz...

önemli olan bu ortak iyi olan kriterlere göre doğru olanı yapmak...

göreceli iyi ler le bir insan ve toplum değerlendirilmez...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Pante, bu Alman protestan papazı sanırım Türk halkından bahsediyor.Osmanlı hanedanından değil. Çünkü Murat Bardakçının aktarmalarına görede hangi padişah olduğunu unuttum Kanuni sonrası bir padişah öldüğünde kundakta 74 tane çocuğu sallanıyomuş, yani sırf öldüğünde bu kadar çocuğu olmuş adamın.Bide bundan öncesi var tabi artık düşün kaç tane karısı var.

GökTengri, bahsettiğin padişah 3. Murat.

Padişahlar içinde ençok çocuğa, en fazla cariyeye sahip olanıymış.

130 çocuğu olduğundan bahsediliyor. Ama tek eşi var, Safiye sultan. Çocuklar cariyelerden.

Alman papazın bahsettiği tabi ki Türkler.

Avrupalılar, Osmanlı hanedanına da, Anadolu'ya da Türk gözüyle bakarlardı.

Araplaşmış, ümmetleşmiş, hatta Türk düşmanı olmuş saraylılar bile Avrupa'nın gözünde Türktü.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Türk ateistlerinin çoğu (hepsi değil elbette) gerçek anlamda ateist değillerdir.

Onlar akılları İslam ile yıkanmış ve İslam'ın dümen suyunda giden yarı inanır, yeterince aydın olmayan, sorgulamayan ve araştırmayan, ufuklarını genişletmeyen, hatta genişletmeye bile çalışmayan ve genişletenleri eleştiren bir takım meczuplardır.

Türkiye gibi bir ülkede adamın araştırıp ateist olması bile bir şeylerin göstergesi değil mi?... Çok haksız bir eleştiri...

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte böyleee,

Arkadaşlar,Muhammedin yaşayıp,yaşamaması sizi ilgilendirmesede beni çok ilgilendirdi.

İnanınki,devamlı kafamı kurcalamaktadır.

Nasıl yoku var deye yutturabilirler,bukadar insanlara?

Ben bunu mümkün görmüyürim.

Kabile hayatı yaşadıklarından herhangi bir kanıt bırakmamış olabilirler.

Amaaaa,yoku var deye göstermek öyle kolay olmasa gerek.

Çevresiyle bağları,çocukları,karıları,savaşları,savaştıkları.

Dostları,düşmanları,bukadarda uydurmak olamaz sanırım.

Tolonbeg

Link to post
Sitelerde Paylaş
Gariban o dönemde de garibandır, tek kadınla yetinmek zorunda kalmıştır.

Ne tek kadını sevgili Pante.. Hiç diyemedin mi? Birileri birden fazla kadınla evleniyorsa, birilerine de hiç kadın düşmeyecektir. Çünkü her toplumdaki kadın ve erkek sayısı eşittir. Zaten Muhammed de yoksulluktan dolayı evlenemeyen gençlere oruç tutmalarını tavsiye etmiş:

"Aziz gençler, içinizden varlıklı olanınız ve evlilik vesileleri hazır olanlar evlensin. Evlenmeye gücü yetmeyenlerse oruç tutsun. (zira oruç şehveti azaltır ve onu mağlûp eder.)"

İmam Seccad (a.s) da bu konuda şöyle buyurmuştur: "Şehvete esir olduğun zaman ölünü hatırla ve Allah'ı an. Nefsini Allah'ın azabı ile korkut. Şüphesiz sığınılacak en sağlam yer, iradenin güçlenmesinde en iyi maya olan, Allah'tır. O'na sığın; gözlerini kapayarak nefsini haramdan koru. Çünkü kapamak (çekinmek), insanin en iyi yâveridir."

Zavallı yoksul genç, cinsel dürtüleri uyandıkça ölmüş yakınlarını anacak, cehennemi düşünecek, oruç tutacak; öbür tarafta mübarek zatlar yirmisini görmemiş genç kızlarla gününü gün edecek! Ele verir talkını, kendi yutar salkımı dedikleri işte bu olmalı!

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ne tek kadını sevgili Pante.. Hiç diyemedin mi? Birileri birden fazla kadınla evleniyorsa, birilerine de hiç kadın düşmeyecektir. Çünkü her toplumdaki kadın ve erkek sayısı eşittir.

Haklısın sevgili Deicide. :)

Savaşta ölenlerden dolayı kadınların sayısının çok olduğu öne sürülür.

Halbuki savaşta ölenlerin sayısı 70'lerle ifade edilir.

"Aziz gençler, içinizden varlıklı olanınız ve evlilik vesileleri hazır olanlar evlensin. Evlenmeye gücü yetmeyenlerse oruç tutsun. (zira oruç şehveti azaltır ve onu mağlûp eder.)"

Verdiğin hadis sahih. Sahih-i Müslim:2485.

Sanırım 40 hadis'de de geçiyor.

Bir örnek hadis de ben vereyim:

Ravi: Ebu Hureyre

Tanım: Ey ALLAH'ın Resulü dedim, "ben genç bir insanım, günahtan korkuyorum, evlenecek maddi imkan da bulamıyorum, hadımlaşmayayım mı?" dedim. Aleyhissalatu vesselam bana cevap vermedi. Ben bir müddet sonra aynı şeyi tekrar söyledim. Yine cevap vermedi. Sonra: "Ey Ebu Hureyre! buyurdu. Senin karşılaşacağın şey hususunda artık kalem kurumuştur. Bu durumda ister hadımlaş ister bırak."

Kaynak: Buhari, Nikah 8; Nesai, Nikah 4, (6, 59)

Herhalde bazı evlenemeyen garipler de peygamberin kapısında bekliyormuş ki "Ondan artan olursa ben alayım" diye :) :

Sehl b. Sa'd Saidî (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:

Bir kadın Resulüllah'a (a.s.) gelerek: "Ey ALLAH'ın Resulü! Kendimi sana hibe etmeye geldim" dedi. Hz. Peygamber (a.s.), kadına bakarak onu tepeden tırnağa süzdü. Sonra başını eğdi. Kadın Peygamber'in kendisi hakkında bir hüküm vermediğini görünce bir yere oturdu. Bu arada ashaptan birisi ayağa kalkarak: "Ey ALLAH'ın Resulü! Eğer senin bu kadına bir ihtiyacın yoksa onu benimle evlendir" dedi. Resulüllah ona: "Yanında (mehir verecek) bir şey var mı?" diye sordu. O zat: "Yemin olsun hayır! Ey ALLAH'ın Resulü!" dedi. Resulüllah: "Evine gidipte bak, bir şey bulabilir misin?" buyurdu. O zat gitti, sonra dönüp geldi ve: "Hayır vALLAHi Ey ALLAH'ın Resulü! Hiçbir şey bulamadım" dedi. Resulüllah: "Demirden bir yüzük olsun bak" buyurdu. O zat yine gitti. Sonra dönüp gelince: Hayır Ey ALLAH'ın Resulü! Demirden bir yüzük dahi bulamadım. Ancak işte kaftanım (Ravi Sehl Bu şahsın bütün malı bundan ibaretti, demiştir.) Bunun yarısı kadının olsun, dedi. Bunun üzerine Resulüllah: "Senin izarını ne yapsın? Onu sen giymiş olsan, kadının üzerinde bir şey kalmayacak; kadın giyse senin üzerinde ondan bir şey kalmayacak!" buyurdu. Adam bulunduğu yere oturdu. Bir hayli oturduktan sonra kalktı. Dönüp giderken Resulüllah onun çağrılmasını emir buyurdu. Adamı çağırdılar, gelince Peygamber ona hitaben: "Kur'an'dan ezberinde ne var?" diye sordu. O sahabe: "Filan ve filan sureler ezberimde," diyerek bildiği sureleri saydı. Resulüllah (a.s.): "Bu sureleri ezberinden okuyabilir misin?" diye sordu. O zat: "Evet" cevabını verdi. Resulüllah: "Haydi git! Ezbere bildiğin surelerle o kadına malik kılındın" buyurmuştur.

Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2554

Link to post
Sitelerde Paylaş
Türkiye gibi bir ülkede adamın araştırıp ateist olması bile bir şeylerin göstergesi değil mi?... Çok haksız bir eleştiri...

Herşeyin yarımı, eksiği kötüdür sevgili kardeşim.

Bir şeyi ya tam ve hakkıyla olursun, ya da olmazsın.

Ben buna inanıyorum.

Yarı gebe olmak gibi bir şey bu yarı ateist olmak.

Ateist olmanın kolay olduğunu kim söylüyor.

Türk ateistlerinin çoğuna göre ateizm çok basit bir eğilimdir.

Etik ve ahlaka gereksinim yoktur. Ateizmin bir kitabı ve ritüelleri mi vardır ki bir değeri olsun.

Ateizim bir reddir.

Bu ateistlerin ne kendilerine ne de Türkiye'ye bir yarar vardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1- Kadının kendisini hibe etmesine rağmen Peygamber kabul etmiyor. Demek ki ateistlerin uydurduğu gibi Peygamberimiz kadın düşkünü değilmiş.

Tabi canım, onun için kadını tepeden tırnağa süzmüş.

Hz. Peygamber (a.s.), kadına bakarak onu tepeden tırnağa süzdü. Sonra başını eğdi.

Beğenmediği besbelli. :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş
İşte böyleee,

Arkadaşlar,Muhammedin yaşayıp,yaşamaması sizi ilgilendirmesede beni çok ilgilendirdi.

İnanınki,devamlı kafamı kurcalamaktadır.

Nasıl yoku var deye yutturabilirler,bukadar insanlara?

Ben bunu mümkün görmüyürim.

Kabile hayatı yaşadıklarından herhangi bir kanıt bırakmamış olabilirler.

Amaaaa,yoku var deye göstermek öyle kolay olmasa gerek.

Çevresiyle bağları,çocukları,karıları,savaşları,savaştıkları.

Dostları,düşmanları,bukadarda uydurmak olamaz sanırım.

Tolonbeg

İsa ve Musa insanlara nasıl yutturulduysa Muhammed de öyle yutturulmuştur.

Bugün nasıl yutturuyorlarsa o çağlarda da öyle yutturmuşlardır. Bugün hangi müslüman Muhammed'i görerek bu dini seçmiştir? Muhammedi görmeyi bırak dinle ilgili en ufak bilgisi olmadan bile müslüman oluvermiştir bu ülkede yaşayan herkes.

Ve o çağlarda - ki Muhammed'e vahiy gelmeye başladığında ortada kalem kağıt bile yok, yazı bilen ve okuyan yok! - bu çok daha olanaklıdır. Bir düşün yüzyıl önce yaşadığı rivayet edilen insanların gerçekte yaşayıp yaşamadığını o devirde nasıl bilebilirlerdi?

İmkanı yok bilemezlerdi. Ve öyle de oldu, İslam'ın Arap efsaneleriyle karışık yeni bir din olarak halka yutturulmuş olması son derece olanaklıdır. Kuran'ın Muhammed'in ölümünden yüzyıl sonra yazılmasının da başka bir açıklamaası zaten yok gibidir.

Şimdilerde en eski kuranın peşine düştüm. Brtish Museum'!da iki Kuran yaprağı bulabildim, trihi ise 8. yüzyıl.

Daha erken tarihli Kuran biliyorum diyen varsa çıksın söylesin de biz de bilelim.

tarihinde MrGuitar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Senin yazıların da benim hoşuma gidiyor. Türk ateistleri yerin dibine sokuyorsun. Gizli müslüman mısın yoksa. Çaktırma, özelden yaz.

Ne gizli müslümanı.. Bu halimle benim gizlim falan yok..

Müslüman olsam bilirsin.

Ayrıca benim sorunum ateistleri eleştirmek de değil. Onların ufuklarını genişletmek..

Onları sizi dar bakış açınızdan kurtarmak. Daha geniş ve ayrıntılı düşünmeye zorlamak.

Büyük manzarayı görmelerini sağlamak..

Sen bakma onların bana direnmelerine. Eninde sonunda benim gibi düşüneceklerdir onlar..

Peki ya sizler?

Örneğin senin bakış açın ve görüş ufkun zamanla genişleyecek mi?

Sen dananın kuyruğu gibi kalacaksın Cübbeli..

Ne uzayacaksın, ne de kısalacaksın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...