Jump to content

Kuran-ı Kerim de kapanmak.


Recommended Posts

Bu bölüm Epifun isimli arkadaşımızın İblis ve Adem'in karakter analizi..., FRP oynayarak yaratılış kıssasına göz atalım... başlığı altında 5. sayfadaki saygıdeğer isteği üzerine hazırlanmıştır.

Yeni dönem müminleri sağolsun islam ve imanda yeni bir çağın başladığını farketmekteyiz. Eskiden kuran isimli hurafeler kitabını yorumlamak için enaz bir imamın yobaz karizmasına sahip olmak gerekirken günümüz gençliği adi bir cürret ile hem mümin olduğunu iddea edip hem de hiçbir yobaz otorite statüsüne sahip olmaksızın kuran hurafelerini istedikleri gibi evirip çevirip yumuşatmakta, anlamadan anlatmaktadırlar. Biz ateistler olarak eski taş fırın imanlı ve yobazlarnı geri talep ediyor ve günümüzün janjanlı gençliğinin yumuşak meal ve tefsirlerini reddediyoruz.

Konu nedir?

Elmalılı Orijinal (nur suresi 31. ayet)

Mü'min kadınlara da söyle: gözlerini sakınsınlar, ırzlarını muhafaza etsinler, ziynetlerini açmasınlar, zâhir olanı başka ve baş örtülerini yakalarının üzerine vursunlar, ziynetlerini açmasınlar, ancak kendi kocalarına yâhud kendi babalarına kocalarının babalarına yâhud kendi oğullarına, yâhud kendi biraderlerine, yâhud kendi biraderlerinin oğullarına, yâhud hemşirelerinin oğullarına yâhud kendi kadînlarına yâhud kendi ellerindeki memlûklerine, yâhud ihtiyacı olmıyan erkeklerden uyuntulara, yahud henüz kadınların avretlerine muttali' olmıyan çocuklara, müstesna, gizledikleri ziynetleri bilindiye ayaklarını da vurmasınlar, hepiniz Allaha tevbe edin ey mü'minler ki felâh bulabilesiniz (Elmalının suresi için Mask kardeşime teşekkür ederim)

Nur suresi ayet 31. (Uzun uzun yazmıyorum herkeste var) özetçe Bayanlara:

1- Bakışlarınızı indirin (trene bakar gibi bakmayın)

2- Özel yerlerinizi kapatın

3- 'görünenler- belli olanlar- aşikar olanlar hariç' Süslerinizi göstermeyin

4- "Hımarı" çekip "juyup" u örtün

Not: Hımar ve juyup kelimelerini kullanmamın sebebi imani entelliğe sahip olan arkadaşlarımızın sürekli olarak bu kelimeleri kullanmalarıdır.

(gerisi teferruat)

5- Listede sayılan zerzevat hariç oranızı buranızı göstermeyin

Bakalım islamı bilerek konuşan 'gerçek müslüman' otoriler kapanmak konusunda ne buyurmuş, nur 31 ne emrediyor demiş:

Öncelikle 'görünenler...' hariç süslerinizi göstermeyin nedemektir?

Şahabilerin sözleri ile başlayalım.

Uç bir noktada bulunan Abdullah ibn Mesut'a göre bu cümle ile bahsedilen tek istisna bayan giysilerinin dışıdır, kadın vücudunun gözler dahil hiçbir kısmı dışarıdan görülmemelidir.

Peki uç olmayanlar göre?

Ayşe umm-al Muminin, Anas ibn Malik, Abdullah ibn Abbas ve Misvar ibn Makhrama (ki kendileri hep şahabidir) bu konuda yerine göre sadece eller, sadece gözler veya her ikisi birden istisna tutulabileceğini veya değişik şekillerde dekore edilebileceğini söylemektedir. Bunun haricinde kadın tamamen örtünmelidir.

Bu görüşü şahabilerin takipçileri olarak adlandırılan Tabii'ler : Sa'id ibn Jubayr, Qatada, Mücahit, el Dahak ve el Hasan tarafından da desteklenmektedir

Not: Türkiye dışında basılan tüm kuran tefsirlerinde bunların bir yada birkaçı referans otorite olarak gösterilmektedir.

Peki yaşar nuriyi, zekeriyayı, turanı dursunu, ilhan arseli vb... bir kenara bırakalım. Bakalım gerçek islam alimleri bu konuda kendi sözleriyle ne diyor

İmam Abu Cafer Tabari:" Kolye yüzükler bilezikler ve makyaj gösterilmemesi gerekenlerin içindedir. Sade bir yüz ve eller istisna tutulabilir çünkü kadının düzgün secde edebilmesi için anlının ve ellerinin açık olmasını gerektirir."

İmam Abu Kasım Zamakşahri:"Kadın neden ellerini göstermek zorundadır? Çünkü ellerinin örtülmesi kadına zahmet getirebilir. Kadın işini elleriyle yapmak zrunda olduğundandır. Kadın yüzünü göstermek zorundadır, çünkü şahitlik, mahkeme ve evlilik bunu gerektirir. Bunlar sışındaki tek istisna kadının çok fakir olmasıdır."

İmam Fakir Addin Razi:" Kadının ellerinin ve yüzünün görünmesi zor telafi edilebilir bir zorunluluktur"

İmam Abu Abdullah Kurtubi:" Kadınnın ellerinin ve yüzünün açık olması ibadetin gerektirdiği bir zorunluluktur. Haçta, camide, ibadet ederken bu istisna uygulanabilir."

Neyse gelelim hımar - juyup mevzusuna.

Sitedeki epifun kardeşimizin şahlanarak söylediğinin aksine hımar sadece ve basit örtü anlamına gelmez (yanımda lübnanlı bir arkadaş var o da destekledi). Hımar araplar arasında başı örten örtü türlerinden birine verilen isimdir. Her başa konan örtü hımar olmadığı gibi, hımar normal örtü anlamına da gelmez. Araplar arasındaki orjinal tartışma bir tür "baş örtüsü' anlamına gelen hımar kelimesinin bayanın yüzünü içerip içermediğidir. Bazı kaynaklar tüm kafanın yüze referans olamayacağını söylerken bazıları aksini savunmaktadır.

Bakalım otoriteler ve sözlükler bu konuda ne diyor

İmam Abu-ül Fida ibn Katir:"Humur, hımar ın coğuludur ve birşeyi saran anlamına gelir ki biz bu kelimeyi sadece kafayı sarmak amacıyla kullanırız. İnsanlar arasında da bu böyle bilinir."

Kalsik Arapça Sözlüğü (Aqrap el Mavarid):" Kadın başını sarmak için kullanılan her türlü ince kumaş"

Şeyh Muhammet el-Münajid (on :Islam Q and A ): "Hımar (khimar) khamr kelimesinden gelir ki bu kelime sarmak kelimesinin köküdür. Hımar ilk bakışta herhangi bir şeyin üzerine sarılabilecek bir örtü gibi görülebilir veya anlamı çarpıtılabilir fakat ana tanımı kadın başını sararak kapatmak için kullanılan örtü manasıdır ve toplum içinde de bu kullanılır."

Şeyh Muhammed Nasuriddin Albani:" Hımar dilbilimsel olarak sadece başı kapatmak anlamında kullanılır, zaten genel amacı da bunun içindir."

Araplar arasında büyük tartışmaya sebep olan, örnekleri artabilecek bu kadar açıklama varken kadının yüzünün istisna olması gerektiğini söyleye kesim neye güveniyor? Örnekleri:

İmam Abu Abdullah Kurtubi:" O günlerde kadınlar hristiyanlar gibi, saçlarının ön kısmı açıkta kalacak şekilde kafasını kapatıyor ve hımarın heriye kalanını sırtına salkıtıyordu. Boyun kulaklar ve göğüsün boyuna yakın kısmı açıkta kalıyordu. Allah Nur 31 'i emrederek tamamen kapanmalarını buyurdu.

İmam Abu-ül Fida ibn Katir: "Hımarını çekip göğsünü örtmesi demek, diğer cahiliye kadınlarından kendilerini ayıracak şekilde göğüslerini (burada bahsedilen günümüz dekoltesi değil boyunun hemen alt kısmıdır), boyunlarını, perçemlerini/kahküllerini, kulaklarını ve saçlarını kapaması ve bunlar açık olarak insan içine çıkmamasıdır. Nur 31 bunu buyurur"

Buradan da anladığımız gibi hımar aşağıdan başlanılarak göğüslere kadar örtülecek bir örtü değil, kafadan başlanarak göğüslere kadar örtecek bir örtüdür.

Peki juyup nedir?

Şeyh Muhammed Nasuriddin Albani:" juyup (jayb) kelime olarak jawp dan yola çıkar ve 'dışarı kesip çıkan' anlamına gelir, kelime olarak 'bayan elbisesinde boğazlık, yakalık, kolye hizası' olarak kullanılır

İmam Abu Abdullah Kurtubi:" Sure El-Kasas Ayet 32 ye bakılarak juyup kelimesinin göğsün üst kısmını kastediği rahatça anlaşılabilir"

Ama açıkça görülüyorki Allah Kuranda Örtünün/ Kapanın şeklinde emretmiş peki bizimkiler ne diyor.

Diyanet Çevirisi: "Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar." (epifun diyaneti sever)

Diyanet Vakfı: Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler

Elmalılı Orijinal: "...baş örtülerini yakalarının üzerine vursunlar..."

Ö. N. Bilmen: "...başörtülerini yakalarının üzerine sarkıtsınlar..."

A. Bulaç: Baş örtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar.

Muhammed Esed: "...başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar."

örnekte görüldüğü gibi hem sosyetik hem de köklü hocalarımız demekki hımar konusunda arap alimleriyle hemfikir.

Sonuç:

Yeni yetme ortalık alimlerine, politik ve sosyetik imamlara kalacak olursa çıkar amaçları için yalanlar veya cehaletlerinden dolayı 'kuranda kapanma yoktur' tarzı cümleler kurabilirler. Ama burada yazılanlarla bence belirginleşen önemli bir nokta var! Buradaki arkadaşlarımızın bahsettiği gibi islami ülkeler, islamı (enazından örtünme konusunda) yanlış yaşamıyor. Onlar, islamı, islamın gerektirdiği gibi yaşıyorlar. Cahilce ve ilkelce. Fakat onlardan daha cahil ve ilkel olanlar ise kendileri gibi bilmeden islamın kucağına atlayanlar.

Birdaha kimsenin "Kuranda örtünme yoktur" şeklinde yırtınmaması dileğiyle... Saygılar

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 40
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Sen neler saçmalıyorsun böyle Sorrow.

Öncelikle bizlere yönelik sarfettiğin "adi cüret" lafını sana geri iade edelim.

Ayetlerin anlamlarını eğip büküp kaydıranlar ve cımbızlama hinliğine başvuranlar senin gibilerdir.

Tabii bir de hatalı çevirilere sığınma acizliğini sergileyenler....

Gerçekte ise durum şöyledir(Kuran'daki Din Sitesi'nden):

"BAŞÖRTÜSÜ VE KAPANMA

--------------------------------------------------------------------------------

Peygamberimiz?in vefatından sonra din adına yapılan saptırma ve ilavelerde, kadınlarla ilgili konuların özel bir yeri olduğunu bir evvelki bölümde gördük. Kadınların kapanması ise kadınlarla ilgili uydurulanlar içinde özel bir yere sahiptir. Bu yüzden kitabımızda bu konuyu ayrı bir başlık altında inceliyoruz. İnsan memeli canlılar içinde tek çıplak doğan ve tek giyinendir. 7 Araf suresi 22. ayetten insanların giyinmesinin insanlık tarihi kadar eski olduğunu öğreniyoruz. Kıyafet, zamana, toplumun geleneklerine, iklimin şartlarına, meslek gruplarına, makama, mevkiye, yaşa ve birçok faktöre göre hem toplumlar arası hem de toplum içi çeşitlilik göstermiştir. Bazı toplumlar, Hint-Avrupa ırkında olduğu gibi tarih boyunca kıyafetlerinde birçok kere değişiklikler yapmışlardır. Bazı toplumlar ise, Asya toplumlarında olduğu gibi tarih boyunca kıyafetlerinde çok daha az değişiklikler yapmışlardır. Toplum içi kıyafet farklılıklarınınsa en iyi örneklerinden birisi Osmanlı?dır. Osmanlı?da padişah üç sorguçlu sarık takarken, veziri azam iki sorguçlu, halk ise tek sorguçlu takabilirdi. İki veya üç sorguç halka yasaktı. Saraylının, esnafın, tekkecinin, ayrı din mensubu kadın ve erkeklerin başlıkları, kıyafetleri, renkleri Osmanlı?da hep farklıydı. Bu kıyafetlerin farklılığı kanunlar ile korunurdu. Görüldüğü gibi hem toplumlar arası, hem toplum içi kıyafetlerin farklılığı, gelenek ve şartların bu kıyafetleri oluşturması, zengin malzemeli bir tarih ve sosyoloji konusudur.

SORUN GELENEĞİN DİNSELLEŞMESİDİR

Daha önce değindiğimiz gibi din adına uydurulanları incelersek; toplumun belli bir dönemindeki bakış açısının ve geleneklerinin dinselleştirilmesinin bunlarda önemli bir yeri olduğunu görürüz. Bu gelenekleri dinden ayırmanın yolu Kuran?dan anlaşılan kapanmanın din olduğunu; Kuran?dan çıkmayan kapanma şekillerinin, izahların din adına uydurma, geleneklerin dine sokulması olduğunu bilmektir. Şunu bir daha belirtelim ki geleneklerin bir kıyafet oluşturmasının bir mahsuru yoktur. Yanlış olan, tarihin belli bir anının ihtiyaçlarından doğan ve o toplumu ilgilendiren kıyafetlerin, evrensel olan ve binlerce yıllık zaman dilimine inmiş olan dine maledilmesidir. Örneğin, sarığı belli bir dönemde erkeklerin kıyafetini tamamlayan bir aksesuar, sıcaktan koruyan bir başlık olarak erkeklerin tümüne yakınının giymesi yanlış değildir. Yanlış olan, sarığın dinen kutsal bir giyecek olarak giyilmesi, başkalarına dîni kıyafet diye empoze edilmesi ve Kuran?da hiç bahsedilmeyen bir uygulamanın sevap diye dine sokulmasıdır. Görüldüğü gibi sorun belli bir toplumun geleneği sonucu sarığın takılması değil, o geleneğin din olarak takdimidir. Bu temel mantığı iyice kavramamız çarşaf, peçe, başörtüsünün nasıl dinselleştirildiğini anlamamızda ve bu kıyafet şekillerini gereği gibi değerlendirmemizde faydalı olacaktır. İlk önce yapmamız gerekeni yapalım ve Kuran?da kapanmayla ilgili geçen tüm ayetleri inceleyip Kuran?ın yani dinin istediği ölçüyü bulalım.

Ey ademoğulları! Size çirkin yerlerinizi örtecek giysi ve süs kıyafeti indirdik.

7- Araf Suresi 26

Araf 26?dan ve Araf 22?den avret yerlerini örtmenin ilk insandan beri hem erkek, hem kadın için örtünmenin minimumu olduğunu anlarız. Kadınlara özel giyinme ile ilgili ise Kuran?da 3 ayet vardır. Bu 3 ayeti incelemek kadının kıyafetinin nasıl olması gerektiğini, İslam?ın neyi söyleyip, neyi söylemediğini anlamamızı sağlar.

KURAN?DA BAŞI KAPAMAK GEÇMİYOR

Mümin kadınlara da söyle: Bakışları ölçülü olsun ve cinsel organlarını korusunlar. Süslerini, kendiliğinden görünenler hariç açmasınlar. Örtülerini yaka açıklarına koysunlar. Süslerini şu kişilerden başkasına göstermesinler: Kocaları, yahut babaları, yahut kocalarının babaları, yahut oğulları, yahut kocalarının oğulları, yahut kardeşleri, yahut kardeşlerinin oğulları, yahut kendi kadınları, yahut ellerinin altında bulunanlar, yahut kadına ihtiyaç duymaz olmuş erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar, yahut kadınların mahrem yerlerini henüz anlayacak yaşa gelmemiş çocuklar. Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler, hepiniz topluca Allah?a tövbe edin ki kurtuluşa erebilesiniz.

24- Nur Suresi 31

Kadını kendi zihniyetine göre yaşatmak isteyen zihniyetin çarpıttığı ayetlerin başında bu ayet gelir. Bu ayetteki ?hımar? kelimesi geniş manalı bir kelime olup örtü manasına gelir. Eski Arap yazılarına bakılırsa hımarın yere konulan, masaya örtülen veya herhangi bir örtüyü tarif edebileceğini görürüz. Hımar, başı örterse başörtüsü olur, masaya konursa masa örtüsü olur. Allah eğer ?hımar? kelimesi ile başın örtülmesini isteseydi ?hımarürres? gibi bir vurgulama ile başörtüsü diyebilirdi: Böylece ?res? kelimesi ile baş bölgesi vurgulanır ve örtü kelimesi olan ?hımar? ile beraber başörtüsü net bir şekilde anlaşılırdı. Nitekim abdest alınmasıyla ilgili ayette başın sıvazlanması söyenirken, baş kelimesi Arapça karşılığı ?res? ile vurgulanır.

Üstelik ayette kapatılacak yerin yaka açığı olduğu geçer. Yani hımarın başı kapatması değil, ayette açıkça yaka dekoltesini örtmesi istenir. (Yaka açığı manasına gelen ?cuub? kelimesi hem bu ayette kapanılacak bölgeyi belirtmek için, hem Hz. Musa?nın yaka açığına elini soktuğunu belirten ayetlerde geçer.) ?Hımar? kelimesi sırf başörtüsü manasına gelse bile bu ayetten başı örtmek değil, yine yaka dekoltesini kapatmak anlaşılacaktı. Üstelik başörtüsünü Kuran?a maletmek isteyen zihniyet, açık bir saptırma yaparak ?felyedribne? Fiilini ?salsınlar? diye tercüme etmeye kalkmıştır. Böylece ayeti okuyan ?başörtüsünü yaka açıklarına salsınlar? şeklinde okuyacaktır. Oysa hiçbir şekilde ?darabe? kökünden türeyen ?felyedribne? Şili ?salsınlar? manasına gelmez. Bu Şille örtünün yaka açığına konulması yani kapatılması anlatılır. Kuran?da salsınlar, indirsinler manasında ?felyüdnine? kelimesi kullanılır. Allah böyle bir ifade kullanmak isteseydi ?felyedribne? Şili yerine ?felyüdnine? Fiilini kullanabilirdi. Bu örnek bize gelenekçi zihniyetin, kendi fikirlerini doğru çıkartmak uğruna gereğinde Kuran?daki kelimelerin manasını kaydırmaktan çekinmediğini göstermektedir.

Ayette diğer dikkat etmemiz gereken nokta ?süsler? kelimesi ile neyin kastedildiğidir. Bizim kanaatimize göre ?süsler? kelimesi ile özellikle ?göğüsler? kastedilmektedir. Çünkü ayetteki tüm noktalarla mantıklı bir şekilde göğüs bölgesinin uyum sağladığı kanaatindeyiz. Birincisi, ayette yaka açıklarının kapatılması geçiyor, yaka açıklarından ise göğüsler gözükür. İkincisi, ayette gizlenen süslerin belli edilmesi için ayakların yere vurulmaması geçiyor. Ayaklar yere vurulduğunda vücutta belli olacak yer özellikle göğüslerdir. (sütyenin o dönemde icad edilmediğini düşünürsek bu daha da iyi anlaşılır.) Üçüncüsü, ayetten kendiliğinden görünenler hariç süslerin kapanması söylenmektedir. Ne kadar kapatılmaya çalışılırsa çalışılsın özellikle iri göğüsler, çeşitli Şziksel hareketlerde, hatta rüzgarın esmesiyle elbise yapışınca bile kendini belli edebilir. Ayetten bunun doğal olduğu anlaşılır. Dördüncüsü, ayette süslerin kimlerin yanında açılabileceği söylenir. Kuran?daki diğer ayetlerden kadınların bir kısmının iki yıl gibi uzun bir süre çocuklarını emzirdiğini görüyoruz. Kadının, babası gibi yakınlarının yanında, çocuğu acıktığında ve ağladığında onu emzirmesi gerekebilir. Ayetteki bu açıklamanın özellikle bu konuda kadınlara büyük kolaylık sağlayacağı kanaatindeyiz. Tüm bu izahlara göğüs gibi uyan başka bir bölge bulunmadığı için süslerle özellikle göğüslerin kastedildiği sonucuna varabiliriz. Süsler kelimesinden ziynet, takı gibi maddelerin anlaşılamayacağı ayetin bütünsel olarak ele alınmasıyla açığa çıkar. Çünkü ayette kadınların süslerini kendi kadınları yanında açabileceği geçiyor. Takı gibi maddeler tahrik unsurundan daha çok hava atma unsuru olabilir. Eğer bu hava atma olayı engellenilmeye çalışılsaydı, buna ilk karşı cins erkekler yerine, aynı cinsten olan kadınlar dahil edilirdi. Ayrıca ayakları yere vurunca hangi ziynet, takı eşyası belli olur? Kendiliğinden gözüken ziynet, takı ne olabilir? Araf suresi 31?de ziynet eşyalarının mescid yanında giyilebileceğinin söylenmesi, takıların cami yanı gibi en kalabalık yerlerde de teşhir edilebildiğini, yani saklanmasına gerek olmadığını gösterir. Görüldüğü gibi mantıksal bir elemeyle gidildiğinde ayetin özellikle göğüs bölgesinin kapanmasını vurguladığı anlaşılır.

KURAN?DA TESETTÜR KELİMESİ YOK

Günümüzde kadının kapanması için kullanılan ?tesettür? ifadesi de Kuran?da geçmez. İslam adına etrafında bu kadar büyük fırtınalar koparılan bir kavramın, yani ?tesettür? ifadesinin İslam?ın temel kaynağı olan Kuran-ı Kerim?de bulunmaması önemlidir. Demek ki ?tesettür? kelimesi dîni bir kavram olarak sonradan oluşturulmuştur.

?Ayette geçen ?humur? ve onun tekili olan ?hımar? kelimesi kadınların başlarına örttükleri beze verilen özel isim değildir. Herhangi bir örtüdür. Bir şeyi örten şeye ?hımar? yani o şeyin örtüsü denir.? Arapça sözlükler El- Mucem ul Vasıf, El Müncid, Lisan-ı Arap, Tacul Arus?dan ?hımar?ın temel manasının ?örtmek? olduğunu göstermektedir. Anlaşılıyor ki mezheplerin yorumundan sonra ?hımar? kelimesi ile sırf başörtüsünün anlaşılmaya çalışılması, bu sözlüklerde bu kelimenin bir manasının ?başörtüsü? olmasını sağlamıştır. Fakat kelimenin temel manası mezheplerin kelimeleri tahrif etmesine rağmen bu sözlüklerden bile bellidir. Daha evvel açıkladığımız gibi ayette kapatılacak yerin yaka açığı olduğu söylenir, baştan bahsedilmez. ?Arapça?da kadınların başlarına örttükleri şeyin özel adı ?hımar? değil ?mikna? ve ?nasıyf?tır. Hangi Arapça sözlüğe bakılırsa bakılsın ?mikna(çoğulu mekani)? ve ?nasıyfın? hanımların başlarını örttükleri kumaşın adı olduğu yazılıdır.?

KURAN?DA ÜNİFORMA YOK

Kadınların kapanması konusunun daha da iyi anlaşılması için ikinci olarak Ahzab suresinin 59. ayetini de inceleyelim:

Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle cilbablarını(elbiselerini) üzerlerine giysinler. Bilinip incitilmemeleri için bu daha uygundur.

33-Ahzab Suresi 59

Bu ayetin anlaşılmasında kilit kelime ?cilbab?dır. ?Cilbab? Arapça?da gömlek, elbise gibi üste giyilen giysileri ifade eden bir kelimedir. Fakat hiçbir şekilde cilbab; belli bir yerden belli bir yere kadar örten giysi manasına gelmez. Gelenekçi İslamcıların kimisi kadının yüzü de dahil vücudunun tümünün örtülmesinin farz olduğunu, kimisi iki gözü, kimisi tek gözü dışındaki her yerini örtmesinin farz olduğunu, en ılımlıları ise yüz, eller ve ayaklar dışında her yerini örtmesinin farz olduğunu savunurlar. Oysa kadınların kapanmasıyla ilgili dinin tek kaynağı olan Kuran?da açıklananlar bu iki ayetle sınırlıdır. Yani kadınların başını örtmesi, peçe giymesi ve diğer anlatılan sınırlar Kuran?ın değil geleneklerin ve şahsi görüşlerin dine sokulmasının sonucudur. Eğer Allah böyle katı sınırlar çizmek isteseydi, bir ayette ?Cilbabla; yüzünüz ve elleriniz dışında her yerinizi örtün? şeklinde bir sınırla kapanmanın sınırlarını çizebilirdi. Örneğin abdest ile ilgili ayette Allah, yıkanacak yerleri tek tek saymış ve ?Dirseklere kadar ellerinizi yıkayın? gibi ifadelerle kesin sınırları koymuştur. Eğer Allah kapanmada da kesin sınırlar koymak isteseydi, bunu en azından bir cümleyle belirtebilirdi. Geçmiş kavimlerin başına gelenleri bile detaylarıyla anlatan Kuran, her şeyi açıkladığını kendisi söyleyen Kuran, eğer kapanmada sınırları belirlenmiş bir ölçü olacaksa ve bu bir tek cümleyle bile açıklanabilecekse, niye bu cümleyi içermesin? Bu açıklamanın olmaması, haşa Allah?ın unutmuş olmasından değil, bilakis bu tarzda kesin bir sınır koymak istememesindendir. Yukarıdaki 33-Ahzab suresi 59. ayeti ele alırsak, ayette kesin hatları olmayan esnek bir ölçünün olduğunu görürüz. Ayetten, üzere alınan elbiseyle kadının bilineceğini, böylece incitilmeyeceğini anlarız. Kadın namuslu bilinirse, bilinmemeden dolayı bir incitilmeye uğramaz. Bazı insanlar namussuz, fahişe sandıkları kadınlara takılıp onları incitebilir. Ayet kadının üzerine elbise alıp bunu önlemesini sağlıyor.

Peygamber?in döneminde kadınların bir kısmının çırılçıplağa yakın, göğüsleri açıkta dolaştığı, hatta İslam?ın hakimiyetinden önce putperestlerin Kabe?de haccı çıplak yaptığı söylenir. (Kurtubi, el Cami-il Ahkamil Kuran 7/189) 33-Ahzab suresi 33. ayetten de İslam?dan önceki cahiliye döneminde kadınların süslerini açığa vurduğunu anlayabiliriz. Kendi dönemindeki ölçüyü ve fahişe kadınların açıklığının derecesini bilen kadınlar, elbiselerini ona göre ayarlayıp bu tacizden kurtulurlar. Günümüzde de eğer böyle bir durum olursa; kadınlar, kendi yörelerini, geleneklerini, şartlarını gözönünde bulundurup, kendilerini fahişe tipli kadınlardan ayırıp tacizden kurtulurlar. Burada şuna dikkat edelim; kadınlar elbise giyip tanınmamaktan dolayı oluşan tacizden korunur. Toplumda kadın nasıl giyinirse giyinsin taciz edecek adamlar da olabilir. Ayet namuslu bilinmemeden dolayı oluşan tacizi önlüyor ve bunu önlerken ?daha uygundur? tarzında yumuşak ifadeler kullanıyor. Yoksa bazı erkeklerin beğendiği bir kadını terbiyesizce taciz etmesi bu ayetin konusu değildir. Ayetin esnek ve şartlara göre ayarlanacak ifadesinden anlaşılmaktadır ki kadın cilbabını (elbisesini) öyle giyecektir ki; çıplaklığıyla fahişe mesajı verenlerden ayrılacak, tanınacak ve böylece tacizden korunup, daha uygun bir hareket tarzında bulunacaktır. Kıyafet nasıl olmalıdır sorusu görüldüğü gibi ayetin içinde gizlidir; kıyafet ayetin amacına uygun olmalıdır. Eğer ki amaç yerine sınırlar önemli olsaydı ve bunda katılık gerekseydi, Allah ayeti ona göre indirirdi. Kapanmayı temel olarak bu iki ayet tarif etmektedir. Kapanmayı tarif etmemesine rağmen, kadınların giyimine değinen son ayetse 24-Nur suresi 60. ayettir:

Nikah arzuları kalmamış, hayızdan kesilen kadınların süslerini göstermeye çalışmadan siyablarını (giysilerini) çıkarmalarında kendilerine bir günah yoktur. Sakınmak için iffetli davranmaları onlar için daha hayırlıdır. Allah İşitendir, Bilendir.

24-Nur suresi 60

Bu ayette geçen ?siyab? kelimesi de hiçbir şekilde belli bir yerden belli bir yere kadar olan bölgeyi kapatan bir elbise manasına gelmez. Bu ayetten, belli bir yaşa gelmiş kadınların, kıyafetlerine daha az dikkat edebileceğini anlıyoruz.

SICAKTA BAŞIN ÖRTÜLMESİ KÜLTÜRELDİR

Görüldüğü gibi Kuran?ın tarif ettiği kapanmada, İslam adına bugün uygulanan kapanma şekillerinin, peçelerin, çarŞafi arın, başörtülerinin tariŞ yoktur. Yani bunların temeli dinimiz değil, örşerin, geleneklerin dinselleştirilmesidir. Peygamberimiz?in döneminde erkek, kadın birçok kişinin gelenek olarak başını örttüğü söylenir. Kıyafetlerin giyilişindeki temel sebeplerden birinin sıcaktan korunma olduğunu 16 Nahl suresi 81. ayette söylemektedir. Sıcak yörelerde başı örtmek, böylece güneşin etkilerinden, güneş çarpmalarından korunmak birçok sıcak iklimli bölgenin kültüründe vardır. Fakat ne yazık ki dinimizde kadının başının kapanması geleneği farzlaştırılmış, erkeğin başına sarık takması da sarıklı namaz kılanın 70 kat daha fazla sevap alacağı izahlarıyla dîni bir kıyafete dönüştürülmüştür. Oysa ne erkeğin sarığının, ne kadının başını örtmesinin Kuran?da geçmemesi, bunların dinsel bir nitelikleri olmadığının delilidir. Allah isteseydi ?Erkekler sarıkla namaz kılsın? veya ?Kadınlar saçlarının tek teli gözükmeyecek şekilde başörtüsü taksın? izahlarıyla konuya açıklık getirirdi.

Günümüzde başörtüsü için yapılan şamatayı ve eylemleri görenler Kuran?da geçmeyen bu hükmün İslam?ın en temel hükümlerinden biri olduğunu, Kuran?da ısrarla üzerinde durulduğunu sanmaktadırlar. Geleneğin savunulması, radikal hareketlerin karşı radikalizmi artırması, başörtüsünü birçok kere gündemin birinci maddesi yapmıştır. Başörtüsünü ısrarla savunup eylemler yapanlara, her eylemin, zıtlaşmanın sonunda, uğrunda bu kadar zahmete katlandıkları şeyin, din değil de gelenek olduğunu anlatmak daha da zorlaşmaktadır. Yapılan her eylem akıllı düşünmeyi, objektişiği kenara bıraktırıp, akılcılık, Kuran?ı samimi değerlendirme yerine örfe sahip çıkmayı, inadı ön plana aldırmaktadır. Başörtüsü yüzünden okulundan ayrılan bir kıza, ?Başörtüsü diye, pardesülü kapanma diye bir şey dinde yok, sen din adına Arap örf ve adetlerine, Emevi ve Abbasi döneminin uydurmalarına sahip çıkıyorsun? deyince o kız sizi ne kadar objektif değerlendirebilir? Bu yüzden hepimiz dinci yobazlık kadar, kişisel hak ve özgürlükleri kısıtlayan; başörtüsü, kıyafet yasağı gibi gereksiz uygulamalarla insanları radikal çizgilere iten yasaklamacı kafalarla da mücadele etmek zorundayız. Çünkü bu kafalar ancak dinci yobazlığın ve radikalizmin artmasına sebep olurlar.

KADINLARI POŞETE SOKMA

Kuran?da gerekli malzemeyi bulamayan gelenekçilik , uydurma hadislerle, uydurma yorumlarla, mezhep izahlarıyla kadınları poşete sokulmuş şekilde kapatacak malzemeyi türetmiştir. Kuran?da 33-Ahzab suresi 52. ayette Peygamber?in, bu ayetin inişinden itibaren güzelliği hoşuna giden bir kadın dahi olsa, artık evlenmesinin helal olmadığı söylenir. Demek ki Peygamber?in döneminde kadınların kıyafetleri kimin ne kadar güzel olduğunu bilmeyi engellemiyordu. Oysa mezheplerin izahlarındaki çarşaftan, peçeden, başörtüsünden hangi hanımın ne kadar güzel olduğu nasıl anlaşılabilir? Birçok konuda olduğu gibi bu konuda da Kuran?ın gözardı edildiğini görüyoruz.

Her zaman olduğu gibi uydurma hadislerle dolu kitaplardan ise, işe gelen hadis alınmış, işe gelmeyen hadis görmezlikten gelinmiştir. Oysa hadis külliyatında Peygamber döneminde kadın ve erkeklerin aynı kaptan abdest aldıkları da geçer.(Bakın Buhari, vudu 43Ebu Davud, taharet 39- İbni Mace, taharet 36-Nesai, taharet 56) Abdeste konu yerler ayak, dirseklere kadar eller, yüz ve baş olduğuna göre bu hadisten kadınların erkeklerle karışık ve başı açık oldukları anlaşılır. Oysa gelenekçi İslamcılık bu hadisi yorumlayarak atar ve kendi kafasına uygun diğer malzemelere sarılır. Peki madem kadının sizin söylediğiniz şekilde kapanmasının açık bir hüküm olduğunu söylüyorsunuz, niye ayrı ayrı kapanma şekillerini savunuyorsunuz? Neden kiminiz peçe farzdır, kiminiz ise değildir diyor? Neden kiminiz kadınların elleri gözükemez deyip yaz-kış kadınlara eldiven giydiriyor da, kiminiz kadınların elleri gözükebilir diyor? Neden kiminiz çarşaf dışında hiçbir şeyle kapanılamaz diyor da, kiminiz pardesü ile de olabilir diyor? Hiç şüphesiz kesin sınırlı bir hüküm olsa, böyle ayrı ölçüler çıkmazdı. Tüm bu ayrı ölçüler, hükümler kapanma konusunda geleneklerin, örfün, Emevi, Abbasi döneminin kadına bakış açısının dinselleşmesinin neticeleridir. Her bir ayrı kapanma modeli de ?Allah?ın isteği tam budur.? diye savunulup sanki Allah?ın aynı konuda beş-on tane ayrı görüşü varmış gibi bir komedi ortaya konulmuştur. Allah?ın kadınların giyinmesi konusundaki hükmü yukarıdaki 3 ayette bellidir ve bunlardan anlaşılan neyse kadının giyim tarzı öyle olmalıdır. Verilen esneklik de, tam bir sınırın olmaması da muhakkak hikmetlidir. Çünkü Kuran?ı indiren hikmetli olan Allah?tır ve Allah bu dini yüzlerce yıllık zaman dilimine, apayrı kültürlere, apayrı adetlere, apayrı iklimlere indirmiştir. Ayetlerdeki esneklikler dinimizin her şart ve zaman dilimine uyumunu sağlayan Allah?ın rahmet ve hikmetleridirler. Emeviler?in, Abbasiler?in kendi görüşlerini dondurup, Allah?ın görüşünü kendi bakış açılarına hapsetmeye çalışmalarından dinimizi kurtarmak hepimizin Allah?a karşı borcudur.

TEK GÖZ İZAHI

Buraya kadar Kuran?ın kapanma ile ilgili ayetlerini gördük. Şimdi de gelenekçilerin vardığı uçuk sonuçları görelim: Şafii ve Hanbeli mezheplerinde kadının istisnasız tüm vücudu her zaman kapanması gereken bölgedir (yüz ve eller de dahil). Hanefi ve Maliki mezheplerinde ise bir tek eller ve yüz, o da Ştne olmayan koşullarda açık olabilir.(Sabuni Tefsirul Ayatil Ahkam 2/154,155) Es Suddi: ?Kadın gözlerinden birini ve yüzünün açık kalan göz kısmındaki tarafını kapatır. Sadece bir göz açıkta kalır.? Ebu Hayyan: ?Endülüs?te adet böyle idi. Kadının bir gözünden başka hiçbir yeri görünmezdi.?( Ebu Hayyan, El Bahrul Muhit) Şafii imamları kadının kesilmiş olan tırnaklarına dahi bakmayı yasaklamışlardır.(İbni Hacer el Heytemi, İslam?da Helal ve Haramlar 2Ğ13) İslam?ın kadına farz kıldığı örtünme kadının yüzünü de içine almaktadır.(Fıkhus

siyre sf:240) Kadının, yabancı erkeğin göğsüne, sırtına, bacağına lezzet korkusu olmasa bile bakması caiz değildir. Yüz ise Ştne açısından ayaktan, saçtan ve bacaklardan daha ileridedir. Bu kısımlara bakmak ittifakla haram olduğuna göre, yüze bakmak da evveliyetle haram olması gereken bir fiildir. (Sabuni, Revai 2/156)

Gelenekçilikte varılan uçuk sonuçlar saymakla bitmeyecek kadar çoktur. Yukarıda gördüğümüz gibi bırakın kadının komple kapanması gerektiği, kadının kesilen tırnağının bile görülemeyeceği iddialar arasındadır. Tüm bu izahları yapan gelenekçilerin sanki dinin tek kaynağının Kuran olduğunu kabul ediyorlarmış gibi ?hımar? kelimesini ve ayetleri çekiştirip, Kuran?ı kendi kafalarındaki modele örnek gösterme çabaları Şafi ılacak bir tutumdur. Asıl sorun kadının kalktığı yere oturulamayacağını, hiçbir yönetici vasfı olmadığını, erkeğin kölesi gibi olması gerektiğini, kadınların çoğunun cehennemlik olduğunu zanneden zihniyette olmaktır. Başörtüsü ve diğer kapanma çeşitleri kitabın 21. bölümünde gördüğümüz zihniyetin sonucudur. Fakat günümüzde başörtüsünün özel bir yer kazanması mevcut gösteri ve eylemlerin neticesidir. Yoksa başörtüsünün kadının kalktığı yere oturulamayacağı izahından bir farkı yoktur. Başörtüsünün bu kadar tartışılması çağımıza mahsustur. Çünkü uydurmaların ortaya atıldığı ilk dönemlerde tartışma konusu ?Kadının hangi bölgelerinin dışındaki yerler gözükebilir?? şeklindeydi. Tartışma ?Tek göz mü, çift göz mü, tamamen peçe ile mi?? şeklindeydi. Bu dönemde kadınları tamamen kapatanların çoğu başörtüsü değil, çarşaf gibi tepeden tırnağa örtüleri kullanıyorlardı. Görüldüğü gibi başörtüsünü ?hımar? kelimesiyle açıklamaya kalkmak yeni bir gayrettir. Daha eski yıllarda ?hımar?ı peçe şeklinde tanımlama gayretleri, bugünkü başörtüsü gayretlerinin önündeydi! Aslında Kuran bu izahların hiçbirine geçit verecek izahlar içermez. Yoksa Kuran kesilen tırnağınızı göstermeyin mi diyor? Kuran peçe ile yüzünüzü örtün mü diyor? Kuran?da saçınızın tek telini göstermeyin deniyor mu? Saçın kapanmasına dair bir açıklama var mı? Peki, başınızı örtün diye hiçbir ifade var mı? Madem ki Kuran?da tüm bu izahlar yok samimi bir şekilde Kuran dışı kaynakları kullanıp bu uygulamaları çıkardığınızı itiraf edin. Kuran?ın kadınların giyimiyle alakalı 3 ayeti de, diğer izahlar da ortadadır. Hiç olmazsa kendi fikriniz içinde samimi olun, Kuran?ı çekiştirmeyin. Ayrıca şunu da belirtelim ki Kuran?da namaz kıyafeti diye ayrı bir kıyafet yoktur. Başörtüsü, peçe, çarşaf diye dinimizde bir şey olmadığına göre, elbette ki namazda da bunları giymenin bir mecburiyeti yoktur.

FUTBOL OYNAYAN ERKEKLER SEYREDİLEBİLİR Mİ?

Gelenekçiler kadınların kapanması ile ilgili bu izahları yaparken, erkekler için de Kuran?da olmayan birçok zorluk getirmişlerdir. Erkeğin diz ile göbek arasını örtmesinin farz olduğu kimi mezheplerin uydurmasıdır. Gerçi Peygamber?in baldırının gözüktüğüne dair de hadis vardır ama, bazı mezhep imamları öbür hadisi beğenip erkeğin baldırı ile dizinin arası gözükemez demişlerdir. Üstelik erkeklerin birbirinin diz ile göbek arasına bakmasının da haram olduğuna kanaat getirilmiştir. Bu izaha göre futbol, basketbol gibi erkeklerin şortla oynadığı oyunları da seyretmek haram olur. Türkiye?de yaygın olan Hanefi mezhebinin koyu savunucusu televizyonlar, kendi mezheplerine göre haram olmasına rağmen; futbol, basketbol gibi sporların maçlarını hiç çekinmeden göstermektedirler. Bu da bizce bu grupların kendi inançlarında ne kadar samimi olduklarının bir göstergesidir! Erkeklerin sarı ve kırmızı giyemeyeceği de yine mezheplerin İslam?ının uydurmalarından birisidir.(Bakın Müslim libas 27 ve Mişkat 2/1247) Erkeklerin parlak olanlarının peçe giymesi gerektiği izahı da gelenekçi eserlerdeki bir

izahtır. Sakal konusunda yapılan izahlar ise tam bir felakettir. Diyebiliriz ki kadında nasıl başörtüsü uydurma bir dîni sembole dönüştürülmüşse, erkekte bu sembolün bir karşılığı varsa o da sakaldır.

Sakal bırakmak sünnet, başörtüsü farzdır izahları yapılabilir, ama sakalı bırakmaya sünnet diyenler garip bir mantıkla kesmeye haram demişlerdir. Türkiye?ye hakim olan en büyük mezhep Hanefiliğe ve diğer mezhepler Maliki?ye, Hanbeli?ye göre sakalı kesmek haram görülmüştür. (Halil Günenç, İslam?da Kılık Kıyafet ve Örtünme sf:177) Tabi ki diğer uydurmalar gibi erkeklerin sakal bırakması gerektiğine dair bir izah Kuran?da yer almaz. Fakat mezheplerin İslam?ını savunanlar: ?Allah sakal çıkarıyor, sen kesiyorsun. Sonra Allah yine sakal çıkarıyor, sen Allah?la savaşıp bir daha kesiyorsun...? gibi enteresan açıklamalarla sakalı kesmenin, Allah?la savaşmak anlamına geldiğini halka anlatmaktadırlar. Allah?a şükür ki Allah kitabı Kuran?da her türlü detayı verdi ve böyle saçma uygulamaları savunan fıkıh ve hadis kitaplarına bizi muhtaç etmedi. Ne mutlu Kuran?ın yeterliliğini anlayanlara. Ne mutlu Kuran?a güvenenlere.

Kendilerine okunmakta olan kitabı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu?

29-Ankebut Suresi 51 "

http://www.kurandakidin.net/bolumler/22-ba...-ve-kapanma.asp

***************************

Selam ve sevgiler.

tarihinde Emre1974tr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

yaşar nuri mesela başörtüsüne karşı , ve ayeti şu şekilde değiştirmiş : Örtülerini/başörtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar. ne bu şimdi başörtüsünü alıp göğsünün üstüne mi koyuyorsun ne yapıyorsun adam ne yazdığını bilmiyor ya.

Link to post
Sitelerde Paylaş

yaşar nuri mesela başörtüsüne karşı , ve ayeti şu şekilde değiştirmiş : Örtülerini/başörtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar. ne bu şimdi başörtüsünü alıp göğsünün üstüne mi koyuyorsun ne yapıyorsun adam ne yazdığını bilmiyor ya.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Emre,

Umarım hadis-mezhep İslam'ı savunurları bu yobaz, kraldan çok kralcı ateistlerin, türban, hadis, recm vs. gibi kavramlara niye arka çıktıklarını derin derin düşünür, ders alır ve nasıl bir oyuna geldiklerini kavrarlar.

Sana gelince Sorrow, başlığımı kirletmediğin için tesekkur. Bu küstah ve çocuksu tavrını ise cehaletine bağlıyorum.

http://arsiv.ateizm2.org/ARSIV-VI/html/t10729.html

Godhanter'ın yazdıklarını oku. Kelime kelime açıklamış.

Bunun dışında google'a tek tek aşağıdaki isimleri yanlarına türban ve başörtüsü yazarak yapıştır ve arat; bakalım ne oluyor.

Mehmet Nuri Yılmaz, Beyza Bilgin, Edip Yüksel, Yaşar Nuri Öztürk, Zekeriya Beyaz, Şahin Filiz

Bu üç link de benden sana bonus hediye...

http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/hab...&yazarid=72

http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/hab...&yazarid=72

http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/hab...&yazarid=72

Kolay gelsin...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ek Bilgi: Benim bildiğim tüm sözlük kaynakçalarını buraya yazıyorum. Aşağıda yazacağım sözlüklerin tümünde khımar kelimesi yukardaki yazımda yazdığım gibi kadının başını örttüğü "kumaş" örtü olarak geçmektedir. Henüz tersine rastlamadım.

(Hans Wehrs) Modern Arapça Sözlüğü

(Parvez) Kuran Lugatı

(Omar) Kutsal Kuran sözlüğü

(Ibn e Manzor) Arap lisanı

(John Penrice) Kuran sözlüğü ve Ansiklopedisi

Link to post
Sitelerde Paylaş

Adamlar goz goregore yalan soyluyorlar yaa. Yahu muminler Kuraninizda ortunme varmi yokmu? Nur 31 neyin nesi?

Peki turbanlilar niye turban takiyor? Carsaflilar niye carsafa giriyor? Bari bunlari aciklayin, madem bunlar Islamda yok neden hukumetiniz ve o fasistler kanun degisikliligine evet dedi ve universitelerde serbest birakti? Kanun cikarsinlar ve Turban veya basortusu okullarda ve resmi dairelerde yasaktir desinler.

Bu kadar kivrtkan oldugunuzuda tahmin etmemistim dogrusu eyyy cemat-ul muminin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

24:31 ayetinde başını ört diye bir emir yoktur..Başörtüsünün bu ayetle emredildiğini düşünenlerin aklından zoru var sanırım..

Şeyh Muhammed Nasuriddin Albani:" juyup (jayb) kelime olarak jawp dan yola çıkar ve 'dışarı kesip çıkan' anlamına gelir, kelime olarak 'bayan elbisesinde boğazlık, yakalık, kolye hizası' olarak kullanılır

Cuyup bir elbisenin bir bölümü değil bedenin bir bölümüdür..Elini koynuna sok denen Musa'ya 'cyb' kelimesiyle hitap eder.CYB Göğüs koyun bölgesinden başka bir yeri ifade etmez.Yaka ve boyun kelimesi arapça da bambaşka bir kelimedir.

Selam..

tarihinde herakles tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Diyanet işlerinin sitesinden alıntı:

"Namazda örtülmesi gereken yerler dinî kaynaklarda setr-i avret başlığı altında incelenmiştir. Setr-i avret, namazın şartlarından biri olup, namazda avret yerlerinin örtülmesi anlamına gelmektedir. Avret kavramı ise, bir zaruret bulunmaksızın insan vücudunda açılması helal olmayan, namazda ve namaz dışında örtülmesi farz ve başkalarınca bakılması haram olan yerleri ifade etmektedir.

Hanefî, Malikî ve Şafiîlerle, Hanbelîlerdeki hakim görüşe göre, kadının el ve yüz dışında kalan bütün bedeni örtmesi gerekir. Hanefî mezhebindeki bir görüşe göre ayaklar da avret kapsamı dışında tutulmuştur. Şafiî ve Hanbelî mezheplerinde kadının namazda örtmesi gereken yerlere ayak da dahil edilirken Hanefî mezhebinde kadının çıplak ayaklı olarak namaz kılması caiz görülmüştür. Bu görüş ayrılıklarının sebebi “Onlar (kadınlar), kendiliğinden görünenler hariç, zinetlerini göstermesinler” (Nûr, 24/31) ayetindeki “kendiliğinden görünenler hariç” ifadesiyle ilgili farklı yorumlardır. "

Goruldugu gibi baş ortusu ve setr i avret kavramı dine mezheplerle girmiştir. Kendileri bile yorum oldugunu kabul etmişler. Ayetlerin saçla-başla hiç bir alakası olmamasına ragmen mezhep imamları kadının tüm vucudunu avret yeri olarak kabul etmiş...

Mezheplere bölünmekse zaten Kuran tarafından tartışmasız yasaklanmıştır:

Ali İmran 105:

Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip fırkalar halinde parçalananlar gibi olmayın.Böyle olanlar için çok büyük bir azap vardır.

Enam 159:

Dinlerini parça parça edip fırkalara, hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır. Allah onlara, yapıp ettiklerini haber verecektir.

Şura 13:

Sizin için, dinden, Nûh'a önerdiğini, sana vahyettiğini, İbrahim'e, Mûsa'ya ve İsa'ya önerdiğimizi şöyle diyerek kanunlaştırdı: "Dini dosdoğru tutun; onda bölünüp fırkalara ayrılmayın!" Onları çağırdığın bu tutum, şirke bulaşanlara çok ağır gelmiştir. Allah, dilediğini kendisi için seçer ve hakka yönelenleri kendisine iletir.

Enam 65:

De ki: "O size, üstünüzden yahut ayaklarınızın altından bir azap göndermeye yahut sizi fırka fırka birbirinize düşürerek/fırkalara bölüp içinden çıkılmaz durumlara düşürerek/fırkaları elbise gibi size giydirerek kiminizin şiddetini kiminize tattırmaya Kaadir'dir." Bak nasıl sıralıyoruz ayetleri, iyice kavrayabilsinler diye.

Bu durumda hiçbir mezhep ogretisine itibar edemeyiz.

Sevgili Sorrow görüldüğü üzere sen yırtınsan da, saçını başını yolsan da Kuran'da örtünmek yok! :D

Link to post
Sitelerde Paylaş
24:31 ayetinde başını ört diye bir emir yoktur..Başörtüsünün bu ayetle emredildiğini düşünenlerin aklından zoru var sanırım..

Cuyup bir elbisenin bir bölümü değil bedenin bir bölümüdür..Elini koynuna sok denen Musa'ya 'cyb' kelimesiyle hitap eder.CYB Göğüs koyun bölgesinden başka bir yeri ifade etmez.Yaka ve boyun kelimesi arapça da bambaşka bir kelimedir.

Selam..

Onu yukarda saydıklarıma bulur anlatırsın.

Şeyhimiz de öyle diyor zaten. Yakalık demekle yaka bölgesi boğazlık demekle boğaz bölgesini kastedmiştim. Kısa ve öz açıklama amacıyla anlatım bozukluğu yapmışım ama bunu farketmenin zor olduuğunu sanmıyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Onu yukarda saydıklarıma bulur anlatırsın.

Şeyhimiz de öyle diyor zaten. Yakalık demekle yaka bölgesi boğazlık demekle boğaz bölgesini kastedmiştim. Kısa ve öz açıklama amacıyla anlatım bozukluğu yapmışım ama bunu farketmenin zor olduuğunu sanmıyorum.

Ha senin şeyhin var...

Humur ile ilgili olarak aynı kökten gelen hamr kelimesi iyiki var aklı örten maddeler için kullanılan bu kelimeyi referans alarak humurun ÖRTÜ anlamına geldiğini görebilirdin.Lisan-ül Arap adlı sözlüğe baksaydın HıMaR (çoğulu: HuMuR) kelimesinin perde ve kilim dahil her türlü örtü için kullanılan genel bir ifade olduğunu öğrenecektin.

Kuran'ı Kuran'dan öğrenmeni tavsiye ediyorum...

Selam..

tarihinde herakles tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Diyanet işlerinin sitesinden alıntı:

Bu durumda hiçbir mezhep ogretisine itibar edemeyiz.

Sevgili Sorrow görüldüğü üzere sen yırtınsan da, saçını başını yolsan da Kuran'da örtünmek yok! :D

Bir ara diyanet in çevirilerinden şikayetçi olduğunu sanıyordum. :D

Yırtınmak ne demek, benim için büyük bir zevkti. Cevaplarım sizinkinin aksine politik değil köklüydü. Mezhepler umurumda değil hele buradan mezhepleri birleştirmek için propaganda yapman hiç umurumda değil. Bu günden sonra da birleşmezler. Ayrica bunlar mezheplerin ortak noktası. Ayrıca arapçanın direk tercümesi hem de sağlam ağızlardan :D Sunniliğin 4 ana mezhebinin imamlarının görüşlerini yazmadım çünkü birçok kişi şafi ve hambelilerde yüzek kadar kapak gerektiğini, hanifi ve malikilerde yüzün ve ellerin açık olabileceğini birie veya araştırıp kolayca bulabilir. Ki bu da benim yazdıklarıma destek çıkmaktan başka birşey değildir. Ayağın tırnağın örtülmesi ise sadece teferruattır.

Yalan değil pişkinliğine, ve ısrarına hayranım nekadar boş olsalar da...

Sanada geçmiş olsun

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ahzap 59: Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de çarşaflarını üzerlerine sımsıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

* * *

Şimdi itiraz edeceksiniz, malum tipik dinini bilmeyen müslüman olduğunuzu ayan edeceksiniz. Ben de size, baştan göstereyim. Ayette geçen kelime, celabib şeklindedir ve "cilbab-lar" anlamına gelir. Yazılışı, cim-lam-ba-elif-ba dır. Yani aynen şöyle: جلباب

Bu kelimeyi herhangi bir arapça türkeç sözlükte ararsanız, işte şunu bulursunuz: çarşaf...

Kuranın ingilizce meallerinde gayet düzgün tercemeler mevcuttur:

O prophet! tell thy wives and thy daughters, and the women of the believers, that they should pull down upon them of their outer cloaks from their heads over their faces. that is more likely that they may thus be recognized and not molested. and god is most forgiving, merciful.

( http://www.freejesus.net/arabic_bible/quran.php?surano=33 )

Yâda daha kolayı, arabistanda hacıya filan giden birine söyle, "bana bir tane cilbab alın gelin" de, gitsin, herhnagi bir yere "cilbab" desin, getirsinler kendin gör.

İcma, Kur'an, sünnet, hadisler, tevatür ve gelenek ile sabit olan, dışarı çıkan kadınların tüm vücudu örten cilbab (Çarşaf veya Burka) giymeleri gerekliliğidir... Bu duruma en önemli delil şu ayettir:

Nur Suresi

Ali Bulaç

60- Kadınlardan evliliği ummayıp da oturmakta olanlar, süslerini açığa vurmaksızın (dış) elbiselerini çıkarmalarında kendileri için bir sakınca yoktur. Yine de iffetli davranmaları kendileri için daha hayırlıdır. Allah işitendir, bilendir.

Diyanet Vakfı

60. Bir nikâh ümidi beslemeyen, çocuktan kesilmiş yaşlı kadınların, zinetleri (yabancı erkeklere) teşhir etmeksizin (bazı) elbiselerini çıkarmalarında kendilerine bir vebal yoktur. İffetli davranmaları kendileri için daha hayırlıdır. Allah işitendir, bilendir.

Edip Yüksel

60. Evlenme beklentisi olmayan yaşlı kadınların, alımlı yerlerini açıp saçmamak koşuluyla dış elbiselerini bırakmalarında bir sakınca yoktur. İffetli davranmaları kendileri için daha iyidir. ALLAH İşitendir, Bilendir.

Elmalılı Hamdi Yazır

60-Nikâh ümidi kalmayan oturmuş kadınların, bir zinet ile gösterişe çıkmamaları şartıyla çarşaflarını bırakmalarında kendilerine bir günah yoktur; ancak iffet adabınca sakınmaları kendileri için daha hayırlıdır. Allah işitendir, herşeyi bitendir.

Süleyman Ateş

60. Evlenme arzusu kalmamış, oturan (ihtiyar) kadınların, kasden süs göstermeğe çalışmadan, dış örtülerini bırakmalarında kendileri için bir günah yoktur. Ama sakınmaları, kendileri için daha hayırlıdır. Allah işitendir, bilendir.

Yaşar Nuri Öztürk

60 Artık nikâh arzuları kalmamış, hayızdan ve evlattan kesilen kadınların, süslerini göstermek için ortalıkta dolaşmamaları şartıyla dış giysilerini bırakmalarında kendileri için bir günah yoktur. Ama sakınmak için titiz davranmaları, onlar için daha hayırlıdır. Allah, her şeyi işitir, her şeyi bilir.

Görüldüğü gibi sadece yaşlı kadınlara o da kerhen çarşaf çıkartma izni verilmiştir... Cilbab'ın ne olduğu, Peygamber zamanında nasıl uygulandığı açıkça bellidir ve bu konuda aksi yönde ısrarın gereği yoktur...

Örtünme aşama aşama gelmiştir ve esas tesettür ayetleri, yani çarşafı emreden ayetler şunlardır. Çarşafı sadece yaşlı kadınlar çıkarabilir ve İslamda çarşaf (veya burka) yaklaşık 9–10 yaşından itibaren tüm kadınlara farzdır; gerisi eğip bükmedir. Hadislerde de örtünme ayrıntıları ile tarif edilmiştir peygamberin kendisi tarafından...

Azhab Suresi

Ali Bulaç

59- Ey Peygamber, eşlerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına dış elbiselerinden (cilbablarından) üstlerine giymelerini söyle; onların (özgür ve iffetli) tanınması ve eziyet görmemeleri için en uygun olan budur. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

Diyanet Vakfı

59. Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

Edip Yüksel

59. Ey peygamber, hanımlarına, kızlarına ve inananların kadınlarına örtülerini üzerlerine salmalarını söyle. Bu, onların (erdemli kadınlar olarak) tanınıp hakarete uğramamaları için daha elverişlidir. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.

Elmalılı Hamdi Yazır

59-Ey peygamber, hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, dış elbiselerinden (cilbablarından) üzerlerini sıkıca örtsünler! Bu, onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah, çok bağışlayıcıdır, merhamet edicidir.

Süleyman Ateş

59. Ey Peygamber, eşlerine, kızlarına ve inananların kadınlarına söyle: (Bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) örtülerini üstlerine salsınlar; onların tanınıp incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.

Yaşar Nuri Öztürk

59 Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, dış giysilerini üzerlerine alsınlar. Bu, onların tanınmaları ve incitilmemeleri için çok daha uygun bir yoldur. Allah Gafur’dur, Rahîm'dir.

Nur Suresi

Ali Bulaç

60- Kadınlardan evliliği ummayıp da oturmakta olanlar, süslerini açığa vurmaksızın (dış) elbiselerini çıkarmalarında kendileri için bir sakınca yoktur. Yine de iffetli davranmaları kendileri için daha hayırlıdır. Allah işitendir, bilendir.

Diyanet Vakfı

60. Bir nikâh ümidi beslemeyen, çocuktan kesilmiş yaşlı kadınların, zinetleri (yabancı erkeklere) teşhir etmeksizin (bazı) elbiselerini çıkarmalarında kendilerine bir vebal yoktur. İffetli davranmaları kendileri için daha hayırlıdır. Allah işitendir, bilendir.

Edip Yüksel

60. Evlenme beklentisi olmayan yaşlı kadınların, alımlı yerlerini açıp saçmamak koşuluyla dış elbiselerini bırakmalarında bir sakınca yoktur. İffetli davranmaları kendileri için daha iyidir. ALLAH İşitendir, Bilendir.

Elmalılı Hamdi Yazır

60-Nikâh ümidi kalmayan oturmuş kadınların, bir zinet ile gösterişe çıkmamaları şartıyla çarşaflarını bırakmalarında kendilerine bir günah yoktur; ancak iffet adabınca sakınmaları kendileri için daha hayırlıdır. Allah işitendir, herşeyi bitendir.

Süleyman Ateş

60. Evlenme arzusu kalmamış, oturan (ihtiyar) kadınların, kasden süs göstermeğe çalışmadan, dış örtülerini bırakmalarında kendileri için bir günah yoktur. Ama sakınmaları, kendileri için daha hayırlıdır. Allah işitendir, bilendir.

Yaşar Nuri Öztürk

60 Artık nikâh arzuları kalmamış, hayızdan ve evlattan kesilen kadınların, süslerini göstermek için ortalıkta dolaşmamaları şartıyla dış giysilerini bırakmalarında kendileri için bir günah yoktur. Ama sakınmak için titiz davranmaları, onlar için daha hayırlıdır. Allah, her şeyi işitir, her şeyi bilir.

-------------------------------------------------------

Özellikle Nur Suresi 60. ayette örtünme ile nikâh ilişkilendirilmiştir. Yani bir kız evlenecek çağa gelir gelmez örtünür ve artık evlenemeyecek kadar yaşlanınca örtünmeyebilir. Görüldüğü gibi sadece yaşlı kadınlara o da kerhen çarşaf çıkartma izni verilmiştir... Evlenilecek çağ İslamda 6 yaştır, ilk cinsel ilişki için 9 yaş beklenir. Ben de bu yüzden 9–10 yaş gibi bir sınırdan bahsettim ki zaten tüm İslami yayınlar da da bu doğrultudadır ilk tesettür için verilen yaş...

Link to post
Sitelerde Paylaş

peki neden başörtü olmadığını savunanlar hep rayting için uğraşan kişiler mesela edip yükselin atatürk ve 19 gibi saçma mucizeleri , yaşar nurinin tvde peygamber olduğunu iddia etmesi , zekeriya beyaz zaten herkesin dalga geçtiği biri kalan vb. saygı gören kişiler ve arapçayı sizden daha iyi bilen kişilerin %99u başörtü olduğunu söylüyor hepsi yanılıyor zekeriya beyaz mı doğruyu söylüyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ha senin şeyhin var...

Humur ile ilgili olarak aynı kökten gelen hamr kelimesi iyiki var aklı örten maddeler için kullanılan bu kelimeyi referans alarak humurun ÖRTÜ anlamına geldiğini görebilirdin.Lisan-ül Arap adlı sözlüğe baksaydın HıMaR (çoğulu: HuMuR) kelimesinin perde ve kilim dahil her türlü örtü için kullanılan genel bir ifade olduğunu öğrenecektin.

Kuran'ı Kuran'dan öğrenmeni tavsiye ediyorum...

Selam..

Bende şeyh 1 değil 2 değil

yeterki sen iste daha neler bulurum

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir ara diyanet in çevirilerinden şikayetçi olduğunu sanıyordum. :D

Yırtınmak ne demek, benim için büyük bir zevkti. Cevaplarım sizinkinin aksine politik değil köklüydü. Mezhepler umurumda değil hele buradan mezhepleri birleştirmek için propaganda yapman hiç umurumda değil. Bu günden sonra da birleşmezler. Ayrica bunlar mezheplerin ortak noktası. Ayrıca arapçanın direk tercümesi hem de sağlam ağızlardan :D Sunniliğin 4 ana mezhebinin imamlarının görüşlerini yazmadım çünkü birçok kişi şafi ve hambelilerde yüzek kadar kapak gerektiğini, hanifi ve malikilerde yüzün ve ellerin açık olabileceğini birie veya araştırıp kolayca bulabilir. Ki bu da benim yazdıklarıma destek çıkmaktan başka birşey değildir. Ayağın tırnağın örtülmesi ise sadece teferruattır.

Yalan değil pişkinliğine, ve ısrarına hayranım nekadar boş olsalar da...

Sanada geçmiş olsun

Şaşkın Sorrow,

Kendini komik duruma düşürmekten vazgeç.

Ben diyanetin çevirisini mi kullandım? Elbette begenmiyorum diyanetin cevirisini...

Diyanetin sitesinden alıntıladıgım paragraflar geleneksel islamcıların basortusunun "İslam'ın emri oldugunu soylemelerine" gosterdikleri gerekçeydi.

Kuran'da dayanagı olmamasına ragmen başortusu İslam'a nasıl girmiş onu gosterdim.

Yoksa kelime kelime verbatim ceviride Kuran'da zaten yok basortusu-turban-tesettur.

Mezheplere birleşme cagrısı falan yapan da yok. Ne kıt akıllı şeymişsin yav!

Mezheplerle ilgili ayetleri de mezhep imamlarını niçin kaale alamayıza dayanak olarak gosterdim.

Ben zaten "yalnızca Kuran" diyorum zaten... Ne mezhebi...

Link to post
Sitelerde Paylaş
......

Yoksa kelime kelime verbatim ceviride Kuran'da zaten yok basortusu-turban-tesettur.

......

33/59.Ya eyyühen nebiyyü kul li ezvacike ve benatike ve nisail mü'minıne yüdnıne aleyhinne min celabıbihinn zalike edna ey yu'rafne fe la yü'zeyn ve kanellahü ğafurar rahıyma

Link to post
Sitelerde Paylaş
peki neden başörtü olmadığını savunanlar hep rayting için uğraşan kişiler mesela edip yükselin atatürk ve 19 gibi saçma mucizeleri , yaşar nurinin tvde peygamber olduğunu iddia etmesi , zekeriya beyaz zaten herkesin dalga geçtiği biri kalan vb. saygı gören kişiler ve arapçayı sizden daha iyi bilen kişilerin %99u başörtü olduğunu söylüyor hepsi yanılıyor zekeriya beyaz mı doğruyu söylüyor?

Reyting için ugrasanlar degil, iktidar yalakası olmayanlar...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...