Jump to content

Hafızayı silmek mümkün mü?


Recommended Posts

Slm arkadaşlar;

Benim forumdaki arkadaşlara bir sorum olacak ,

aklıma takılan soru şu : İnsan yada hayvanların Hafızalarının bir bölümünü veya bütününü silmek mümkün müdür? , eğer mümkünse yöntemleri nelerdir?

ve eğer varsa öğle bişey olum yada olumsuz etkileri neler?

internet sitelerinde biraz araştırma yaptım ama çoğu bilgi kirliliği ,bilgisi olan varsa lütfen paylaşsın.

tarihinde everest tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsan beyni ömrü boyunca 5 duyusu ile veri alır ve bunları saklar yeri geldikçe değerlendirir. Alt beyindeki yaşamsal bilgiler, artık hafıza kategorisinden çıkmış refleks hareketler haline gelmiştir. Buralardaki bilgilerin silinmesi demek o insanın ölümle burun buruna gelmesi demektir.

Ancak dil, yazı, matematik, görsel ve işitsel verilerin bellekte yer bulması bu bilgilere atfedilen önem ile ilişkilidir. Çok önem verilen şeyler derin izlerle kaydedilir. Ve zor silinir.

Bellek kaybı yapay olarak (elektroşok, işkence, kafa darbeleri vs) ile mümkün olabildiği gibi, yaşlılık ve beyin hastalıkları ile de oluşabilir. Erkenbunama hastalığı (şizofreni) ile Yaşlılık bunamalarında (Alzheimer hastalığı) bellek kayıpları sözkonusudur. Yaşlılık bunamalarında yakın zamandaki veriler daha erken kaybolur. Geç zamandaki (çocukluk ve gençlik) anıları daha geç silinir. Yani yaşlı dün yediği yemeği unutur ama çocukluk ve gençlik anılarını hatırlayabilir.

Özetle hafızayı silmek mümkündür. Ancak sağlam bir insanın çok önem verdiği bilgiler derin bir kayıt ile beyne kazımış ise silmek de o derece zorlaşır. Yapay silme bahsettiğim gibi, elektroşoklarla, kafa travmaları ve işkenceler ile mümkündür. Ama bu yöntem özel birtakim bilgilere yönelik değildir. Genel olarak belleğin yıpratılmasıdır.

Şöyle bir örnek açıklayıcı olur.

Büyük ve kalın bir kalasın üstünde derin bir balta izi olsun. Bunu bir planya ile silmeye kalkıştığımızda. İzin en derin noktasına kadar kalası traşlamak zorunda kalırız. iz kaybolur ama kalasın kalınlığı da izin derinliği kadar azalır.

Beyin hastalıklarında da hastalık nedeniyle hafıza kayıpları olur.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şu anda tüm hafızamı silmek gibi bir niyetim yada düşüncem yok . Sadece merakımdan soruyorum .

Ama bi düşünsenize hayata sıfırdan başlamak nasıl olur diye . Yeni doğmuş bir bebek gibi olduğunuzu düşünün

İnsan bi kere yaşar diye bi söz var . eğer bu mümkünse insanın brden fazla yaşamı olabilir

Mesela bazıları bir hata yapar tüm hayatı mahfolur . Bi daha düzeltmek için seneler geçse o hatayı düzeltemek mümkün olmayabilir

Böyle bir yöntem mantıklı bir tercih olabilir kimilerine göre

tarihinde everest tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İstemli olarak belleğinizi silemezsiniz..

Daha da kötüsü.. Silmek istediğiniz anıları pekiştirirsiniz ve istemediğiniz anlarda anımsarsınız.

Ama bellek silinebilir elbette. İstemsiz olarak tabii...

Kafa travmalarında, hipoglisemik ataklarda, epilepsilerden sonra bellek az çok sililebilir.

Bazan son dererce travmatik anılar da anımsanmayabilirler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 weeks later...

Son yıllarda bellekle ilgili yürütülen çalışmada verilerin her birinin farklı farklı değilde karışık dizilimlerle kopyalandığına erişildi. o yüzden bilinçli bir hafıza silimi sanırım milyar dolarlık işlemlerden sonra mümkün olabilir ki dünyada bunu ödeyebilecek ve bir kişinin belleğini silmekle uğraşıcak pek kişi yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bellek genel olarak ikiye ayrılarak incelenir: İşler bellek ve uzun süreli bellek. İşler belleğe alınan çeşitli duyu ve algı verileri çeşitli aşamalardan (tekrarlama, bir durumla bağlantı kurma vs.) geçerek uzun süreli belleğe aktarılabilir. Uzun dönemli hafıza ise iki ana grupta incelenir: Açık bellek ve örtülü bellek. Açık bellek belirli bir mekana veya zamana ilişkilendirdiğimiz ve kendimizin yaşadığı olaysal bellek ile olayların nasıl ve nerede olduğundan, neden-sonuç ilişkilendirilmelerinden bağımsız olarak genel ve tanımlayıcı bilgilerin saklandığı anlamsal bellekten oluşur. Örtülü bellek ise motor işlevlerin, alışkanlıkların nasıl öğrenildiğiyle alakalı yöntemsel bellek ile çağrıştırılma (priming) ve şartlı öğrenilen bilgilerin merkezi bağlantılı bellekten oluşur.

İşler bellek bilinçli yapılan aktivitelerin merkezidir bir bakıma. Davranışlarımıza yardımcı olacak herhangi bir araç işler bellekte yer bulabilir kendisine. Bir sınıf ortamında sınıf tahtası ve teknolojik metafor olarak da bilgisayarların RAM hafızası (hard diskle karşılaştırıldığında) örnek verilebilir. Örneğin bazen hard diskten RAM hafızasına aktarılan bir veri kullanılabilir ve ne kadar çok RAM kullanıyorsak o kadar kompleks bir işlev gerçekleştirdiğimiz söylenebilir.

İşler bellek bilgiyi kısa süreli saklayan ara bellek ile bilgiyi işleyip manipüle eden merkezi yönetim biriminden oluşur. Baddeley-Hitch modeline göre bilgi akışı fonetik birim ile görsel birim arasında hızlı bir şekilde dolanır ve işler bellek içinde işlerliğini sürdürür.

Peki ne zaman işler bellek kullanılır? Otobiyografik hafızamızın geri çağrılmasında, zihinsel veya doğal düşüncelerin açıkça işlenme durumunda ve işlenilen bilgilerin problem çözme, plan yapma, karar verme ve dil kullanma için manipüle edilmesinde işler belleğin aktivitesi en fazladır.

Bazı hafıza kaybı yaşayan insanlarda işler bellek ile uzun süreli belleğin örtülü kısmı arasındaki bağlantı kurulamaz. Literatürde buna en iyi örnek olarak H.M. adında bir hasta verilir. Bu hastanın hippocampusu belirli bir süre için oksijen yetmezliğine maruz kalmıştır. H.M.'e kısa bir sayı listesi verilip 30 saniyeliğine bunu hatırlaması söylendiğinde başarır fakat 40 saniye sonra başarı oranında büyük bir düşüş başlar. Memento filminden de bilineceği gibi H.M.'in anterograde amnezisi vardır ve uzun süreli bellek kaybı yaşamaktadır. Ayrıca H.M. beyin hasarından önceki bazı bilgileri ve olayları da hatırlama güçlüğü gösterir. Bir olay beyin hasarından sonra yapılan beyin ameliyatına ne kadar yakın sürede olmuşsa unutulmaya o kadar yakındır onun için. Bu duruma da reterograde amnezi adı verilir. Fakat bunların yanında H.M. gayet sağlıklı bir şekilde çalışan işler belleğe sahiptir, yalnızca gerçeklere ve duyulara dayalı uzun süreli belleğinde hasar oluşmuştur.

İşler belleğin kapasitesi ve dolaylı olarak IQ çeşitli çalışmalarla (n-back task, keratin diyeti vs.) artırılabildiği gibi çalışması minimuma indirildiğinde çeşitli verilerin kaybedildiği de bilimsel olarak ispatlanmıştır (ref: Brown-Peterson task).

Daha önce de söylediğim gibi işler bellekteki merkezi yönetim birimi hangi bilginin arabelleğe koyulacağına karar verir. İncelenip çeşitli birimlere aktarılacak ve bilişsel olarak manipüle edilebilecek veriler için bir mekanizma sağlar. Çalışma prensibi seçici algıya bağlı olarak kendi kontrolü altındadır. Çeşitli araştırmalar işler bellek ile uzun süreli bellek arasında bir çeşit merkezi geçit olduğunu göstermektedir. Ve beyin resimleme çalışmaları ile büyük bir alanda yapılan tek hücre kayıtları da işler bellekteki artış, ön beynin uç kısmının sırt yanındaki (dorsolateral prefrontal cortex) aktivasyon ile ilişkilendirebilir olduğunu kanıtlamıştır.

Şizofreni vakalarında, genelde amaca yönelik davranışlarda problem oluşur ve anterior singulat korteks (uyumsuzluk veya hata fark edicisi olarak görülebilir) ile dorsolateral prefrontal cortekste istatistiki olarak önemli bir aktivasyon düşüklüğü gözlenir. Buna karşın obsesif-kompülsif bozukluğu vakalarında ise anterior singulat kortekste aşırı bir aktivasyon ve buna bağlı olarak saplantıların artıp kompülsif aşamaya gelmesi görülür.

Parkinson ve Huntington hastalıklarında, hastaların beyin korteksi altında motor bölgelerinde (basal ganglia) ve buna bağlı olarak prosedüral belleği tam bir işlevlik gösterirken, hasta otobiyografik bellek güçlüğü yaşar. Yani hastalar yeni bir motor hareketi başarıyla öğrenebilirken önceden edinilmiş motor aktivitelerin yerine getirilmesinde zorluk yaşar. Alzheimer hastalarında ise otobiyografik belleğe oranla işler bellek sorunu daha büyük bir şekilde kendisini gösterir. Bu durum aslında hafıza sisteminin çift ayrışmasına (double dissociation) da bir örnektir.

Uzun süreli bellek işler belleğe göre neredeyse sınırsız bir kapasiteyle çalışır. Uzun süreli belleğin bir alt birimi olan otobiyografik hafıza geçmişte yaşadığımız olayların olaysal ve anlamsal bellekteki izleri olarak görülebilir. Hala konu üzerinde çalışmalar devam etmesine rağmen, şu için insana özgü bir bellek türü olduğu söylenebilir zira diğer hayvanlarda belirli bir zaman aralığında geçmişe gidebilme yetisi insanlara kıyaslandığında gayet düşük bir seviyededir.

Geçmişe dair hangi anıyı ne şekilde hatırladığınıza bağlı olarak çeşitli operasyonlardan geçerek beyninizin belirli bölgelerine istemli zarar vermeniz elbette olası fakat o bölgelerin sadece unutmak istediğiniz anı ile ilişkilendirilmediğini de bilmeniz gerekiyor. Çeşitli beyin operasyonlarından sonra aslında geçmişi olmayan biri olarak da bilinçsizce aramıza geri dönebilirsiniz.

En iyisi hiç bu operasyonlara gerek duymadan unutmak istediğiniz anı daha az hatırlayarak (hatta mümkünse hiç hatırlamayarak) uzun süreli belleğe olan geçişini yavaşlatmak veya tamamen iptal etmektir.

:)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 11 months later...

Adamlar kötü anıları silen ilaç bulmuşlar.

Hollanda'nın Amsterdam Üniversitesinden bilim adamları, insan hafızasındaki acı ve korku veren, kötü anıları silen bir ilaç geliştirdiğini açıkladı.

Bilim adamları, geliştirdikleri ilacın özellikle kötü olayların ardından ortaya çıkabilen "travma sonrası stres bozukluğu"nun tedavisinde olumlu etki yaratabileceğini düşünüyor.

Hollandalı bilim adamları, kötü anıların genellikle kalp hastalarında kullanılan "beta bloke edici" ilaçlarla silinebildiğini öne sürüyor. Hayvanlar üzerinde yapılan denemelerde, ilacın beyindeki kötü anıların canlanma mekanizmasına müdahale edebildiği görüldü. İlaç daha sonra 60 kadın ve erkek denek üzerinde denenirken, bu kişilere gösterilen fotoğraflarla önce hafızalarında rahatsızlık verici anılar oluşturuldu, sonra da bu anıların aynı fotoğraflar gösterilerek canlandırılmasına çalışıldı.

Deneklerin bir bölümüne ilacın kullandırıldığını, diğer gruba ise placebo verildiğini belirten uzmanlar, ilacı kullanan grubun korku uyandıran fotoğraflar karşısında az tepki verdiğini, diğer grubun tepkilerinin ise daha güçlü olduğunu belirtti.

Bir gün sonra ilaç kullandırılan deneklerin ilacın etkisinden çıkmalarından sonra aynı teste tekrar tabi tutuldukları, yine ilacı kullanan grubun, placebo kullanana göre çok daha zayıf tepki verdiği tespit edildi.

Bilim adamları, bu testler sonucunda ilacın kötü ve ürkütücü anıları silmekte etkili olduğu sonucuna vardı. Bilim adamlarına göre ilaç kötü anının yeniden canlanmasını önlüyor ve beynin bu anıyı tekrarlamasının önüne geçiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Adamlar kötü anıları silen ilaç bulmuşlar.

Hollanda'nın Amsterdam Üniversitesinden bilim adamları, insan hafızasındaki acı ve korku veren, kötü anıları silen bir ilaç geliştirdiğini açıkladı.

Bilim adamları, geliştirdikleri ilacın özellikle kötü olayların ardından ortaya çıkabilen "travma sonrası stres bozukluğu"nun tedavisinde olumlu etki yaratabileceğini düşünüyor.

Hollandalı bilim adamları, kötü anıların genellikle kalp hastalarında kullanılan "beta bloke edici" ilaçlarla silinebildiğini öne sürüyor. Hayvanlar üzerinde yapılan denemelerde, ilacın beyindeki kötü anıların canlanma mekanizmasına müdahale edebildiği görüldü. İlaç daha sonra 60 kadın ve erkek denek üzerinde denenirken, bu kişilere gösterilen fotoğraflarla önce hafızalarında rahatsızlık verici anılar oluşturuldu, sonra da bu anıların aynı fotoğraflar gösterilerek canlandırılmasına çalışıldı.

Deneklerin bir bölümüne ilacın kullandırıldığını, diğer gruba ise placebo verildiğini belirten uzmanlar, ilacı kullanan grubun korku uyandıran fotoğraflar karşısında az tepki verdiğini, diğer grubun tepkilerinin ise daha güçlü olduğunu belirtti.

Bir gün sonra ilaç kullandırılan deneklerin ilacın etkisinden çıkmalarından sonra aynı teste tekrar tabi tutuldukları, yine ilacı kullanan grubun, placebo kullanana göre çok daha zayıf tepki verdiği tespit edildi.

Bilim adamları, bu testler sonucunda ilacın kötü ve ürkütücü anıları silmekte etkili olduğu sonucuna vardı. Bilim adamlarına göre ilaç kötü anının yeniden canlanmasını önlüyor ve beynin bu anıyı tekrarlamasının önüne geçiyor.

Orada anılar silinmiyor, anıların duygu içeriği değiştiriliyor. Yani aynı anı mevcut ama eşlik eden travma sonrası stres bozukluğunu yaratan stres korku vb rahatsız edici duygular ile eşlenmesi önleniyor. Propranolol kullanılıyor.

Ayrıca farelerde yeni oluşan hafızanın bir ilaçla silindiğini biliyorum, bulursam onu da eklerim. Anıların depolanmasında etken olduğu düşünülen bazı maddeler engelleniyor. Bu uzun süreli hafızaya yerleşmiş anılara etki etmiyor ama o an yerleşecek veya yerleşme aşamasında olan anıları siliyor. Buna tam olarak anıları silme demesek de anıların eklenmesini engelleme diyebiliriz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fareler ile ilgili söylediklerim tam doğru değilmiş. Yine hafıza siliniyor orada bir sorun yok ama silinme mekanizmasını tam doğru hatırlayamamışım. Hafızanın depolanmasında etkin olduğu düşünülen CREB proteini hedef alınıyor ama silinme işlemi ilaçla değil öncelikle CREB proteinini hedef alna bir virüsle infekte etmekle başlıyor. Bir sonraki adımda difteri toksini verilerek infekte ve zayıflamış hücreler öldürülüyor. Bu şekilde hafızadan yeni alınan bilgi siliniyor.

http://www.sciencemag.org/cgi/content/abstract/323/5920/1492

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...