Jump to content

Komünizmin İnsanlığa Verdiği En Büyük Zarar Nedir?


Recommended Posts

6 bin sene evvel adamın biri bir topraga bir çit çekti ve burası benim dedi. Ve burada çalışan insanların emek degerlerine el koydu. İşte sermayenin de her şeyin de başlangıcı bu direkte yatıyor. 6 bin senedir yapılan ise bu diregi çıkarma mücadelesi. İlk hırıstiyanların da, hatta ilk müslümanların da, daha sonra Karmatilerin, zelotların, Bogomilcilerin, Bedrettinlerin de davası buydu. Şimdi komünistlerin de davası bu.

İnanılır gibi değil !!

Dilaver'in yazdığını gözünüze gözünüze sokuyorum !!

Hristiyanlar ve Müslümanlar'ın amacı sınıf mücadelesini ortadan kaldırmakmış,onlar becerememiş,en kahraman komunistler bu işi ele almış(onlar da beceremedi ama bunlar hala rüyada) !!

Madem öyle bu yolda Hristiyan ve Müslümanlarla da ittifak yapsınlar (zaten yapıyorlarda)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 435
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

Sayın hallac,

Moskova metrosu inşaatı 1931'de başlamış,yani Ukrayna'da milyonlarca insanın açlıktan öldüğü yıllarda,o insanların buğdayına el koyup yurtdışına sattı ve muhtemelen Metro için gerekli ekipman ve finansmanı sağladı,bu da bir not,insanları açlıktan ölürken Kuzey Kore'nin füze yapması gibi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sayın hallac,

Moskova metrosu inşaatı 1931'de başlamış,yani Ukrayna'da milyonlarca insanın açlıktan öldüğü yıllarda,o insanların buğdayına el koyup yurtdışına sattı ve muhtemelen Metro için gerekli ekipman ve finansmanı sağladı,bu da bir not,insanları açlıktan ölürken Kuzey Kore'nin füze yapması gibi.

Bu durumda ne oluyor? Kahrolsun komünizm, yaşasın kapitalizm mi?

Hala birçok anti-komünist Mao'dan, Stalin'den ve Kuzey Kore liderlerinden örnek veriyor. Sonra da büyük bir çelişkiye imza atarak Komünizm'in uygulanmadığı iddia ediyorlar.

Uygulamada Stalin gibi bir caninin eline kalmış ''humanist'' felsefeyi altyapısında barındıran ekonomik, felsefi ve hatta ahlaki sistem yanlış uygulamalar yüzüden tek çırpıda gülün ve çocuksu hatta şeytani sayılamaz.

İnanıyorum ki, kapitalimz'in köleleri gün gelecek Komünizm'in efendileri olacaktır...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu durumda ne oluyor? Kahrolsun komünizm, yaşasın kapitalizm mi?

Hala birçok anti-komünist Mao'dan, Stalin'den ve Kuzey Kore liderlerinden örnek veriyor. Sonra da büyük bir çelişkiye imza atarak Komünizm'in uygulanmadığı iddia ediyorlar.

Uygulamada Stalin gibi bir caninin eline kalmış ''humanist'' felsefeyi altyapısında barındıran ekonomik, felsefi ve hatta ahlaki sistem yanlış uygulamalar yüzüden tek çırpıda gülün ve çocuksu hatta şeytani sayılamaz.

İnanıyorum ki, kapitalimz'in köleleri gün gelecek Komünizm'in efendileri olacaktır...

Bir şeyin kötü olması diğerinin iyi olmasını gerektirmez.

İslam Hristiyanlık veya yahudilik daha kötü diye iyi değildir.

Sosyal demokrasiye inananlar için komünizm yoktur. Komünizmin en büyük efektif düşmanı kapitalizm değildir.

Sosyal demokrasidir.

Çünkü iyi tasarımlanmış bir sosyal demokraside kapitalist elementler de vardır, komünizmin yapısında olan sosyal elementler de.

Bence insanlık kendisine en uygun rejimi eninde sonunda bulacaktır.

Komünizm o sonuca ulaşmayı geciktirmiştir. Başlığın açılma nedeni de odur zaten.

Çünkü komünizm ütopik bir sistem olarak, insanlığa çok şey vadedip, hiç bir şey vermeyen bir saçmalıktır.

Ama insan denen hayvan sonunda kendisi için neyin doğru olduğunu mutlaka idrak edecektir.

Komünizm oyun bitmiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Emekçi emeginin gerçek degerini almış olsaydı o sadece kendisine ait olurdu ve başkası için bir birikim oluşturmazdı.

Bir dogmatik mit daha, yine dilaverden !!

Emeğin gerçek değeri nasıl ölçülür,kriteri,kıstası,baremi nedir????

Emeğin hesaplayabileceğimiz sabit bir değeri varmıdır???

Kaç jul yahut kalori kaç dolar gibi???

Link to post
Sitelerde Paylaş

Haci

İslam, Hıristiyanlık ve Musevilik'i tek bir çatıda teist olarak nitelendirip, ateizm'in alternatifi olarak sunabiliriz. Oysa senin verdiğin komünist-kapitalist örneklerinin şu an için herhangi bir alternatifi yoktur. Hatta komünizm ve kapitalizm'i aynı kefeye koyup, her ikisine alternatif olacak bir akım yoktur.

Komünizm henüz 1.5 asırlık bir akımdır. Bu da Fransızl Devriminden sonra T.C.'nin kurulması kadar bir zaman dilimine aşit sayılabilir. Her nasıl krallıkların dönemi uzun sürdüyse ve kimi yerlerde hala devam ediyorsa, Cumhuri-Kapitalist ekonomi de aynı şekilde uzun ömürlüdür. Yine de ölümsüz değildir. Evrim doğanın her saffasında olduğu gibi siyasettede mevcuttur. Komünizm ise sadece bir ara-formdur, tıpkı şu an ki Kapitalimz gibi...

tarihinde marvin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir dogmatik mit daha, yine dilaverden !!

Emeğin gerçek değeri nasıl ölçülür,kriteri,kıstası,baremi nedir????

Emeğin hesaplayabileceğimiz sabit bir değeri varmıdır???

Kaç jul yahut kalori kaç dolar gibi???

Hep diyoruz ya emek komünizmin ilahi kavramıdır.

Emek sömürüsü yaparlar komü ler.. Bayılırlar.

Komülere göre hiç bir emeğin somut karşılığı yoktur.

İlahi değerlerin somut karşılıkları olmadığı gibi..

Dinler nasıl maneviyatı suistimal ediyorlarsa, komünizm de emeği suistimal eder.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir dogmatik mit daha, yine dilaverden !!

Emeğin gerçek değeri nasıl ölçülür,kriteri,kıstası,baremi nedir????

Emeğin hesaplayabileceğimiz sabit bir değeri varmıdır???

Kaç jul yahut kalori kaç dolar gibi???

'İşçi, kapitalizmde emeğinin tam karşılığını alıyor' dediğimizde de, benzer bir sorunla karşı karşıya kalmıyor muyuz?

Link to post
Sitelerde Paylaş
'İşçi, kapitalizmde emeğinin tam karşılığını alıyor' dediğimizde de, benzer bir sorunla karşı karşıya kalmıyor muyuz?

Hayır..

İşçinin emeğinin karşışığını market ekonomisi saptar.

Malın değerini saptadığı gibi.

Market ekonomisinde işçi emeğinin karşılığını tam olarak alır. Bazıları onu yeterli bulmayabilirlar ama insanın doğası öyledir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Açlık sınırı ve refah sınırı gibi kavramlar, emeğin karşılığı olabilir. Kiralanan iş-gücünün karşılığı, işçinin ailesini geçindirebilmesi, iyi giyinmesi, iyi yaşaması, iyi eğitim, sağlık hizmetleri alması ve üstüne üstlük bir gece ansızın karısını-kocasını sinemaya götürmek istediğinde para sorunun olmaması olabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Hayır..

İşçinin emeğinin karşışığını market ekonomisi saptar.

Malın değerini saptadığı gibi.

Market ekonomisinde işçi emeğinin karşılığını tam olarak alır. Bazıları onu yeterli bulmayabilirlar ama insanın doğası öyledir.

'Market ekonomisinde işçi emeğinin karşılığını tam olarak alır' önermesinin doğruluğunu nereden biliyoruz? Tekrar formüle edebilirim sorunu. Sorun, kimin neyi saptadığı sorunu değil, saptanan şeyin işçinin hakettiğini varsayacağımız noktaya ne derece denk düştüğü sorunu.

Bir de, hem tam rekabet piyasasında, hem oligopolistik rekabet piyasasında, hem de oligopoller piyasasında fiyat/gelirleri belirleyen güç dengesi farklılaştığına göre, her birinde işçinin tam hak ettiğini aldığını nasıl söyleyebiliriz?

Hem sen sosyal demokrat değil misin haci? Piyasa insanlara tam olarak 'hak ettiklerini' veriyorsa, geliri ve serveti yeniden dağıtan devlet de 'hırsızlık' ve 'adaletsizlik' yapıyordur, haksız mıyım? :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Açlık sınırı ve refah sınırı gibi kavramlar, emeğin karşılığı olabilir. Kiralanan iş-gücünün karşılığı, işçinin ailesini geçindirebilmesi, iyi giyinmesi, iyi yaşaması, iyi eğitim, sağlık hizmetleri alması ve üstüne üstlük bir gece ansızın karısını-kocasını sinemaya götürmek istediğinde para sorunun olmaması olabilir.

Bu da yetersiz bence; kimin neye ihtiyaç duyduğu, en temel ihtiyaçlar karşılandıktan sonra tamamen sübjektif bir noktaya kayar. Bütün insanlar için tek bir tüketim sepeti hesaplamak makul kaçmayacağına göre, herkesin aşağı yukarı ne kadar alması gerektiğini bu yöntemle belirleyemeyiz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşçi emeğinin bir karşılığı olacak.

Onu bu şekilde tartışıp muğlaklaştırmak ancak komünistlerin yapacağı bir polemiktir.

İslam nasıl manevi değerlere büyük önem veriyorsa, komünizm de emeğe öyle önem veriyor görünüyor..

Aslında ne komünizm için emek önemlidir, ne de İslam için manevi değerler..

Onlar amaca ulaşmak için baş vurulan numaralardır. Oyunlardır onlar.

İşçinin emeğinin karşılığı vardır ve o değer somuttur. Bellidir.

Onu ilahileştirmeyelim.

Çünkü o zaman polemik yaparız.

Market ekonomisi işçinin emeğinin karşılığını mükemmel bir şekilde saptar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
İşçi emeğinin bir karşılığı olacak.

Onu bu şekilde tartışıp muğlaklaştırmak ancak komünistlerin yapacağı bir polemiktir.

İslam nasıl manevi değerlere büyük önem veriyorsa, komünizm de emeğe öyle önem veriyor görünüyor..

Aslında ne komünizm için emek önemlidir, ne de İslam için manevi değerler..

Onlar amaca ulaşmak için baş vurulan numaralardır. Oyunlardır onlar.

İşçinin emeğinin karşılığı vardır ve o değer somuttur. Bellidir.

Onu ilahileştirmeyelim.

Çünkü o zaman polemik yaparız.

Market ekonomisi işçinin emeğinin karşılığını mükemmel bir şekilde saptar.

Bunlardan hiçbiri benim sorduğum sorulara yanıt değil, bilmem farkında mısın sevgili dostum? :)

'Canavar, kötü komünistler' ve 'canavar, vampir kapitalistler' şeklinde bir tartışma propaganda metinlerine özgüdür, bunları bir kenara bırakalım. Gayet fikirsel/mantıksal birşey tartışıyoruz burada :)

Ha, emeği ve 'çalışma'yı ilahileştirenin de, inan otantik Marksistler olduğunu düşünmüyorum :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşçi emeğinin karşılığını diyalektikle bulabiliriz.

Yalnız bu yöntem diyalektik mayteryelizm değil..

Zaten diyalektik materyelizm bile Marx'ın buluşu değil...

Bu konteksde kullandığım “diyalektik” teriminin anlamı, Hegel mantığının bir ürünü olan “diyalektik materyelizmdeki” anlamı ile özdeştir. Marx, Hegel’den bu terimi kendi felsefi görüşü olan komünizmi tanımlamak için adapte etmiştir. Bu bağlamda diyalektik, karşıt görüşlerin, tez ve antitezlerin sürekli ilişkilerinin sağladığı çözümlerdir.

Diyalektik teriminin oldukça geniş bir anlamı vardır ve yaşam için bile kullanılabilir. Ben yaşamın bir diyalektik fenomen olduğunu ileri sürmüştüm. Ve onu hala savunabilirim.

İşçi emeğinin karşılığı da budur. Diyalektik...

İşçi emeğinin parsal karşılığı, o anda pazarda mevcut işçi-işveren arasındaki karşılıklı ilişkilerin sağladğı bir değerdir.

Hepsi o kadar..

Çok uzadı bu basit kavram.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir şeyin kötü olması diğerinin iyi olmasını gerektirmez.

İslam Hristiyanlık veya yahudilik daha kötü diye iyi değildir.

Sosyal demokrasiye inananlar için komünizm yoktur. Komünizmin en büyük efektif düşmanı kapitalizm değildir.

Sosyal demokrasidir.

Çünkü iyi tasarımlanmış bir sosyal demokraside kapitalist elementler de vardır, komünizmin yapısında olan sosyal elementler de.

Bence insanlık kendisine en uygun rejimi eninde sonunda bulacaktır.

Komünizm o sonuca ulaşmayı geciktirmiştir. Başlığın açılma nedeni de odur zaten.

Çünkü komünizm ütopik bir sistem olarak, insanlığa çok şey vadedip, hiç bir şey vermeyen bir saçmalıktır.

Ama insan denen hayvan sonunda kendisi için neyin doğru olduğunu mutlaka idrak edecektir.

Komünizm oyun bitmiştir.

Komünizm olmasaydı sosyal demokrasiyi rüyanızda bile göremezdiniz. Kapitalistleri sosyal demokrasiye razı eden sosyalist ve komünistlerdir. Tüm sosyal demokrasi kapsamına sokulabilecek insan hakları, kapitalist ülkelerdeki sosyalist ve komünistlerin kararlı mücadeleleri ile kazandırılmış haklardır. Tüm işçi ve emekçileri daha vahşice sömürmek varken, her geçen gün kazanılmış hakları bile tırpanlamaya çalışan kapitalistler önümüzde duruyorken. Dünyanın geldiği bu çarpıklık önümüzde duruyorken. Dünya sosyal demokrasiye geçecekti de sosyalist ve komünistler bu sonuca ulaşmayı geçiktirmiştir demek. Kuru iftiradan başka bir şey değildir.

Önce sosyal demokrasiyi tanımla, sonra sosyal demokrasi kapsamındaki hak ve özgürlüklerin kapitalistler tarafında gönüllü olarak verilip verilmediğine bak. Sosyalistler olmasa, kapitalistler aptal mı ki sosyal demokrat olsunlar. İşçi ve emekçilerin emeklerini öküzün emeği ile bir koşan liberal kapitalistlerimiz hiç durup dururken sosyal demokrasiye razı olur mu?

Sosyal demokrasi hangi sınıfsal kökene dayanarak tutunur? Sosyal demokrasi hangi sınıf ve katmanların iktidarıdır? Sosyal demokrat geçiniyorsunuz ama sosyal demokrasinin bile ne olduğunu, nasıl tarih sahnesine çıktığını, hangi hak ve özgürlükleri ve niçin savunduğunu bilmiyorsunuz. Kapitalist ülkelerdeki işçi ve emekçi kesimler taleplerini başlangıçta hep sosyal demokrasi adı altında kapitalistlere dayatıyorlardı. İşçi ve emekçi kesimleri örgütleyen bünyelerine alan ağırlıkla sosyal demokrat partilerdi. Bu partileri de işçi hakları temelinde belli bir çizgide tutan parti içindeki veya dışarıdaki sosyalistlerdir. Sosyalistlerin yönlendirmeleri olmasa sosyal demokratlar olduğu gibi kapitalistlerin kucağına düşer. Tıpkı sizlerin düştüğü gibi.

Ben de ciddi bir şey diyecek sanıyordum.

Bu başlıkta benim söyleyecek sözüm bitmiştir.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Komünizm olmasaydı sosyal demokrasiyi rüyanızda bile göremezdiniz. Kapitalistleri sosyal demokrasiye razı eden sosyalist ve komünistlerdir. Tüm sosyal demokrasi kapsamına sokulabilecek insan hakları, kapitalist ülkelerdeki sosyalist ve komünistlerin kararlı mücadeleleri ile kazandırılmış haklardır. Tüm işçi ve emekçileri daha vahşice sömürmek varken, her geçen gün kazanılmış hakları bile tırpanlamaya çalışan kapitalistler önümüzde duruyorken. Dünyanın geldiği bu çarpıklık önümüzde duruyorken. Dünya sosyal demokrasiye geçecekti de sosyalist ve komünistler bu sonuca ulaşmayı geçiktirmiştir demek. Kuru iftiradan başka bir şey değildir.

Önce sosyal demokrasiyi tanımla, sonra sosyal demokrasi kapsamındaki hak ve özgürlüklerin kapitalistler tarafında gönüllü olarak verilip verilmediğine bak. Sosyalistler olmasa, kapitalistler aptal mı ki sosyal demokrat olsunlar. İşçi ve emekçilerin emeklerini öküzün emeği ile bir koşan liberal kapitalistlerimiz hiç durup dururken sosyal demokrasiye razı olur mu?

Sosyal demokrasi hangi sınıfsal kökene dayanarak tutunur? Sosyal demokrasi hangi sınıf ve katmanların iktidarıdır? Sosyal demokrat geçiniyorsunuz ama sosyal demokrasinin bile ne olduğunu, nasıl tarih sahnesine çıktığını, hangi hak ve özgürlükleri ve niçin savunduğunu bilmiyorsunuz. Kapitalist ülkelerdeki işçi ve emekçi kesimler taleplerini başlangıçta hep sosyal demokrasi adı altında kapitalistlere dayatıyorlardı. İşçi ve emekçi kesimleri örgütleyen bünyelerine alan ağırlıkla sosyal demokrat partilerdi. Bu partileri de işçi hakları temelinde belli bir çizgide tutan parti içindeki veya dışarıdaki sosyalistlerdir. Sosyalistlerin yönlendirmeleri olmasa sosyal demokratlar olduğu gibi kapitalistlerin kucağına düşer. Tıpkı sizlerin düştüğü gibi.

Ben de ciddi bir şey diyecek sanıyordum.

Bu başlıkta benim söyleyecek sözüm bitmiştir.

Sevgiler.

Bu sınıf olgusu da, emek gibi, sömürülen bir kavram...

Sınıf nedir?

Evvela onu tanımlayın.

Sınıfsız bir toplum olur mu?

Bu soruyu sınıfın tanımına bağlı olarak yanıtlamalısınız.

Komü'ler havanda su dövmeye bayılırlar..

Başka idiosenkronizileri de vardır komü'lerin. Ama emek ve sınıf onların kaymağıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu arada eklemeyi unutmuşum.

Marx olmasaydı komünizm olmazdı.

Ama sosyalizm olabilirdi. Belki adı sosyalizm olmazdı.

Demokrasi vardı. Kapitalizm vardı.. Ama sosyal olarak nitelendirilecek insansal değerlerin hemen hiç biri yoktu.

İnsan hakları yoktu.

Özgürlük yoktu..

Marx komünizm kavramını ortaya attığı zaman etkili bir bilimsel dirençle karşılaşmamıştı.

Yaptığı gözlemler ve iddiaları onun bilmsel olduğu izleninimini veriyordu.

Kendi zamanı için de belki bilimseldi o gözlemler.

Ama her bilimsel olgu gibi, çağ dışı kaldı Marx'ın görüşleri.

İnsanlığın Marxizmin çağa uymadığını anlaması için aradan 100 yıl geçmesi ve iki dünya harbinin deneyimlenmesi gerekti.

İnsanlık ancak ondan sonra bazı hakları olduğunu idrak etti.

Komünizm olmasaydı da olacaktı bunlar.

İsmi ne olurdu bilmiyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...