Jump to content

Din ve Demokrasi


Recommended Posts

Konu nasıl ortadoğuya, silah kullanma ve kullanmamaya, atom ve kitle imha silahlarına gelmiş bilmiyorum ama.

İsrail ortadoğuda yayılmacı bir politika izliyor. Vaadedilmiş topraklar gibi zırva bir temele dayanarak çevresindeki toprakları, küdüs'ü vs işgal ediyor. Bu yetmediği gibi, ABD yi de arkasına alarak ırak işgal edildi. Bir yandan korkunç kitle imha silahlarını rezervde tutacaksın, Buna dayanarak ta yayılmacı bir politika izleyeceksin. Böyle saçmalık olmaz. İsrail kendi topraklarına yönelik (kendisinin yaptığı gibi) bir işgal hareketine maruz kalsa, nükleer silahlarını kullanmayacağını kim garanti edebilir. Nücleer silahları süs olsun diye mi edinmiş.

Nücleer silahların ve kitle imha silahlarının dehşet dengesi üzerine kurulmuş bir barış, Dinamit varili üzerine uzanmış sigara tüttüren bir insanın durumuna benzer.

Silahlar kullanılmak için üretilirler. Süs için değil.

Gerçek barış silahsızlanmadan geçer.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 105
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Hamas terör tabi, dandik el yapımı füzeleri de o kadar dandik ki fırlattıkları zaman nereye düşeceği belli değil. Aşkelon gibi şehirlere direk atıyorlar, şehrin neresinde kimin kafasına düşeceği belli değil. Polis karakoluna da düşebilir, anaokuluna da. İsrail'in buna karşılık verdiği saldırıda 1250 insan (senin dediğin gibi 4500 değil) ölmesini tabiki kimse alkışlamıyor. Ama burda İsrail'den daha fazla kızmamız gereken Hamas ve onların savaşçı tavrı. Ne diye adamların şehrine füze atıyorsun ki? Hem sen ne diye İsrail'in varolma hakkını tanımıyorsun ki?

1. israil'in var olma hakkını tanımadığımı nerden çıkardın? bilakis, ben, israil'in işgal ettiği yerlerden çekilmesi, sonradan inşa ettiği yerleşimleri terketmesini istiyorum. yani, ilk kurulduğu sınırlar!

2. 4500 rakamı gerçektir! ntv, radikal, cnn türk gibi haber portallarının filistinli hastane kaynaklarından bizzat verdikleridir hatırladığım kadarıyla. daha da önemlisi, israil, tıpkı hamas gibi, bilerek ve hedef gözeterek sivilleri hedef alıyor; bunu da bizzat israilli askerler söylüyor.

3. hamas, evet füzelerle taciz ediyor; ancak, israil hiçbir anlaşmaya uymadığı gibi filistin'i yıllardır taciz ediyor.filistin savaştan önce de sonra da kuşatılmış durumdadır zaten.

Sen de belki de İsrial hiç kurulmasaydı keşke diyorsun ama artık kuruldu ve burda 6 milyon Yahudi yaşıyor. Bu saatten sonra kimi nereye göndereceksin? Hani bizim DTP diyorya PKK bir realitedir. İşte İsrail de bir realitedir. 2009 yılında hala "İsrail'i de tanımayız, eski anlaşmaları da tanımayız" zihniyetiyle nereye varabilirsin?

hiçbir zaman israil'i tanımıyorum demedim ki :)

İsrail de çok temiz değil tabi, Batı Şeria'da yerleşim yerlerinin inşaatlarını durdurmuyor vesair. Ama aşırı sağ Netanyahu bile "iki çözümlü devlet" diyebiliyorken, anketler İsrail halkının %60'ının iki devletli çözüm istediğini gösteriyorken, Hamas gibi uzlaşmaz ve sivil/asker ayrımı yapmadan "gerilla" savaşı yapan bir zihniyete ne diyeceksin?

asıl uzlaşmaz olan israil'dir. hamas'ın hepi topu 5-6 senelik etkinliği var; ya öncesi? benim israil halkıyla, yahudilerle bir sorunum yok. hatta israil devletinin resmi devlet ve askeri propaganda aracı siyonizmi reddeden yüzlerce yahudi aktivisti bile biliyorum; hatta onlar mevcut israil devlet yapısının gayrı meşru olduğunu savunuyor!

Bir iki laf da bu mükleer füzeler konusunda edeyim. Diyorsun ki o ülkenin varsa bunun niye olmasın? Tutarlı olalım, herkese eşit hak verelim falan. Bırak bunları. Saddam eline kitle imha silahı geçince bunu acımasızca sivil halkın, hem de kendi vatandaşının üstünde bile kullanabilecek bir yapıya sahip olduğunu Halepçe'de göstermedi mi? El Kaide teröristleri 11 eylül'de ellerine imkan geçtiğinde öldürebildikleri kadar çok insanı öldüreceklerini göstermediler mi? Zerqawi "nükleer bombam olsa Tel Aviv'de patladırdım" demedi mi? Bu dünyada herkes aynı derecede makul insanlar mı?

bir bush'un, bir şaron'un zerkavi'den farkı nedir ki? sivilleri açıkça hedef alan israil ve abd askerlerinin hamas'tan farkı ne ola? bunlar boş laf, tayyip'i bile tatmin etmiyor bu sözler yahu :)

Şimdi diyorsun ki İsrail'in nükleeri var İran'ın niye olmasın. Niye olmasın biliyor musun? Çünkü İsrail komşu devletleri için "haritadan silinmesi gerekir" diye demeçler veren bir başkana sahip değil. Ahmedinejat İsrail'in haritadan silinmesini istiyor. Mehdi'nin yakında geleceğine inanıyor, ve Mehdi gelince Yahudiler'le Müslümanların son bir savaş yapacağına ve kıyametin kopacağına inanıyor.

yahudilerin ''siyon'' inancı neler diyor peki? yahudi milliyetçiliğinin bundan altta kalır yanı mı var? :) ırak ve afganistan'ı işgal eden, sıranın kendisinde olduğunu da bilecek kadar akıllı biri nejat. ikimiz de bu sözlerin demagoji olduğunu biliyoruz.

Yahudiler'in Naziler elinde yaşadığı soykırımı, Neo-Nazi kaynaklarına dayanarak inkar ediyor. Ve koyu bir Müslüman olarak Yahudiler'i şeytani varlıklar olarak görüyor. Şimdi bu adamlar İsrail liderleri kadar, Çin kadar ve Amerika kadar makul insanlar mı ki bunların elinde nükleer füzeler olsun?

ırak'ta kite imha silahları var diyen, hala ve inatla yalan söyleyen ahmaklara sen makul mü diyorsun? :D ne farkı var bu ahmakların ahmedinejat'tan? kaldıki, musaddık'ın devrilmesinde rol aldığını açıkça ilan etmiş bir devletten bahsediyoruz :)

ludwig bunların palavra olduğunu ikimiz de iyi biliyoruz. abd'nin tek derdinin ortadoğuda kendi çıkarlarıyla çelişmeyen, kendi yanında iktidarlar olduğunu biliyoruz. yoksa, bir suudi rejimi iran'dan aşağı kalır değildir; ama abd'nin onlarla bir sorunu yok :)

Nükleer silahı yapınca bu adamların direk bir nükleer savaş çıkarmayacağına ne kadar emisin sen kendi adına? Ben emin değilim şahsen. Sence nükleer savaş çocuk oyuncağı mı? Kaderde varsa olsun diye mi yaklaşalım? Yoksa bu deli adamların elinden bu tehlikeli oyuncağı alalım mı? Bu adamlar nükleer savaş çıkarmasalar bile bölgede bir silahlanma yarışı ve soğuk savaş başlamayacak mı? Bak şimdiden nasıl ortamı geriyorlar füze falan deneyerek. Niye bu adamlar bu pislikleri yapıyor? Sen "herkesin nükleer füze sahibi olma hakkı eşittir" gibi çocukça laflar ederken biraz bunları düşünüyor musun?

kore nükleer savaş mı çıkarıyor? hatta, bugüne kadar güneyle ve abdyle savaşından beri kimle savaşmış? çin de hiç de demokratik bir ülke değildir, ama kimle savaştı? keza pakistan da sapık bir genaralin denetimindeydi yıllarca, kime kullandı? nükleer silah, bir devletin kendine topyekun savaş ilanının sigortasıdır. iran da kendine topyekun bir tehdit olmadıkça bunu kullanmayacaktır.

ben, nükleer silahların hepsine birden karşıyım. abd şayet bu konuda dürüstse, kendi elindekileri de yok etmeyi ve ortadoğudaki işgalci varlığına son vermeyi deneyerek iran'la anlaşabilir. burada iki kilit ülke abd ve rusya'dır. bu iki ülkenin anlaşması durumunda diğer ülkeler de buna katılacaktır...

Kuzey Kore'nin füzelerinden çevresindeki ülkeler, özellikle Güney Kore ve Japonya aşırı derecede rahatsız. Sence bu davayı bir tek Amerika mı kovalıyor? İran'ın nükleer füze sahibi olması senin onlara komşu bir ülkede kendini emniyette hissetmeni bir nebze de olsun azaltmayacak mı? Çocuk oyuncağı mı ki bu dış politikasını Mehdi'nin dönüşüne endekslemiş delilerin eline verilsin?

evet, çocuk oyuncağı! çocuk gibi kanıyorsunuz, çocuk gibi aldanıyorsunuz; üstelik aynı çocukluğu bizden de bekliyorsunuz! açık bir gayrı meşru savaş ve yalanlar mehdi gerzekliğinden daha mı akıllıcaydı? ırakta kitle imha silahı yalanı, mehdi zırtapozluğundan daha mı bilimsel :Dgeç bunları ludwig...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yahudilerin "siyon" inancı başka devletleri yoketmekten bahsetmiyor. Filistinde bir Yahudi devleti ve Kudüs'te bir tapınaktan bahsediyor. Sende mi yoksa bazılarının dediği gibi Siyonizmin bütün Ortadoğuyu istediğini zannediyorsun? Eğer ki "Nil'den Fırat'a" vadedilmiş toprakları isteyen bir avuç radikal varsa bile İsrail de her ülke gibi sağcıları, merkezcileri ve solcuları olan bir ülke. Ülkenin büyük çoğunluğu "Nil'den Fırat'a" olayına inanmıyor. Sadece güven içinde yaşayabilecekleri kendi ülkeleri, belki Batı Şeria ve Gazze'yi de içine alacak şekilde çünkü buraların da onlar için tarihsel anlamı var, ama Kudüs'ün başkent olacağı bir ülke istiyorlar ki ülkenin çoğu Gazze ve Batı Şeria'dan bile vazgeçmiş durumda. Şaron gbi eskinin şahini bir adam Gazze'den vazgeçip çıkmadı mı?

Yahudiler'in bir avuç radikaline bakıp onlara "yayılmacı" demek adil olmaz. Bizim ülkemizde de "Musul ve Kerkük" isteyenler yok mu? Suriye'nin aşırı sağ bir partisi Hatay'ı, Lübnan'ı ve hatta Kıbrıs'ı istemiyor mu? Şimdi bir avuç radikal yüzünden koca ülkeye "yayılmacı" mı diyelim?

Zerkavi ile Bush ve Şaron arasında ne fark var demişsin. Bak fark açık değil mi? Zerkavi diyor ki "nükleer bombam olsa Tel Aviv'e atardım". Bush ve Şaron'un ise elinde nükleer bomba vr, ama Mekke'ye, Tahran'a, Bağdat'a atıyorlar mı? Fark açık değil mi?

ABD ve İsrail'in kasten sivilleri hedef aldığını iddia etmen de senin olaya objektif bir şekilde değil, büyük bir önyargı ve nefretle baktığını gösteriyor. Bence sen biraz daha objektif olmaya çalış. Koca koca ülkelerin işi yok milyon dolarlık bombalarını sokaktaki sıradan garibanların üstüne kasten niye atsın? Hem de dünyanın gözü önünde. Akıllı konuş biraz.

İsrail askerlerinin kasten sivil hedef alması diye bir olay yok. Sadece şu var: İsrail bugüne kadar Arapların bu "gerillalarıyla" yaptığı savaşlarda bu "gerilla" denilen şerefsizlerin İsrail ordusunun sivillere dikkat etmesini en adi bir şekilde istismar edip, sivil kılığında İsrail ordusuna büyük zaiyatlar verdiği için bu son operasyonda adamlara "önce kendinizi güvene alın" denmiş olabilir, çünkü 2006 Hizbullah savaşında büyük zaiyat verdiler.

Bak sana bir örnek anlatayım. İsrail askerleri mesela Gazze operasyonunda normal arabalara içinde militan olabilir diye yaklaşırken ambülanslara yaralı taşıyor diye içine bakmadan kolaylık gösterip geçit veriyorlar ya. Senin gerillalar tahmin ne yapıyor. Ambülansların içine saklanıyor. Peki İsrail bunu da farkettikten sonra ne olacak? Bir dahaki sefer ambülansların hali ne olacak? Ya gerçek yaralı taşıyorsa? Hamas "gerillalarının" kendi halkına nasıl bir zarar verdiğini görüyor musun?

Bugüne kadar kimbilir kaç kere çarşaflı kadın kılığına girmiş intihar bombacısı İsrail askerlerine yaklaşıp kendini patlatmıştır. Böyle olduktan sonra İsrail askerlerinin her çarşaflı kadına şüpheyle bakmaları sonucu doğmaz mı?

Hamas savaşma tekniğinin adiliği ve şerefsizliği sadece kendi sivillerinin daha çok tehdit altına girmesine sebep oluyor. Bir nevi sivilleri kalkan olarak kullanıyorlar. Hamas'ın da sivil zaiyatları önemsideiğini zannetmiyorum. Bence onların gözünde ne kadar çok sivil ölürse o kadar iyi. Çünkü dünya kamuoyunda İsrail puan kaybediyor. Hizbullah savaşında da içi sivil dolu binadan İsrail'a ateş açıp hemen orayı terkedip İsrail'in o binayı vurmasını sağlamıyorlar mıydı? Sırf içerde ölmüş bebekleri kaldırıp gazetecilere göstermek için.

Bu son operasyonda da BM okulunun önünden havan topu atmıyorlar mıydı? Bunu niye yaptılar? İçerdeki insanları tehlikeye attıklarını bilmiyorlar mıydı sence?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Amerika bölgede ve bütün dünyada kendi çıkarına uygun yönetimler istiyor ewet bu doğru. Bu nedir savaş yapacak değil, ticaret yapacak ülkeler olsun. Ama dikkat edersen bu sadece Amerika'nın çıkarına değil herkesin çıkarına uyar. Sen de eğer ki geri ülkelerin fakirleri de kalkınsın felan istiyorsan bu ülkelerin başında Kim Jong İl gibi Saddam gibi manyaklar değil, ülkeyi savaşa değil kalkınmaya yöneltecek insanlar olmasını istemelisin. Kuzey Kore'de insanlar açlıktan ölürken adam bütün yatırımı atom bombası yapmaya harcıyor. Bu ne sapıklıktır? 90larda adamın ülkesinde 1 milyon kişi kıtlıktan ölürken dünya ülkelerinin insani yardım için ülkesine girmesine izin vermedi, sırf halkı sakıncalı "burjuva" fikirleri edinmesin diye. Saddam ise kendi ülkesini 30 yıldır savaştan çıkarmadı. Ne diye İran savaşı? Ne diye Kuveyt savaşı? Ne diye 90larda uluslararası yasaya uyup ülkesine ambargo koydurtmasa? Ne diye 2003'te blöf yapıp "gelin lan" diyeceğine uzlaşsa, dünya kamuoyunu kitle imha silahı sahibi olmadığına ikna etse? Sen olaylara bakarken hep "ABD şeytan" açısından bakıyorsun. Ama bu "Amerikan çıkarlarına uymayan" yönetimlerin hem kendi halkına hem de tüm dünyaya ne kadar zarar verdiğinin farkında değil misin?

Şunu da unutma. 11 eylül'le anlaşıldı ki dünyada bir numaralı güvenlik sorunu teröristlerin eline kitle imha silahı geçmesi olayıdır. Bir çanta şarbonu da aslında bir metrelik bir silindir olan bir atom bombasını da bir ülkeye sokup yüzbinle, milyonla insanı öldürebilirsin. Bunlar realitedir. Oturup ABD'ye bok atmakla bu tehlikeler yok olmuyor. Çocukça "ama kimsede silah olmasııın" demekle de bir bok çözülmüyor.

tarihinde ludwig tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Yahudilerin "siyon" inancı başka devletleri yoketmekten bahsetmiyor. Filistinde bir Yahudi devleti ve Kudüs'te bir tapınaktan bahsediyor. Sende mi yoksa bazılarının dediği gibi Siyonizmin bütün Ortadoğuyu istediğini zannediyorsun? Eğer ki "Nil'den Fırat'a" vadedilmiş toprakları isteyen bir avuç radikal varsa bile İsrail de her ülke gibi sağcıları, merkezcileri ve solcuları olan bir ülke. Ülkenin büyük çoğunluğu "Nil'den Fırat'a" olayına inanmıyor. Sadece güven içinde yaşayabilecekleri kendi ülkeleri, belki Batı Şeria ve Gazze'yi de içine alacak şekilde çünkü buraların da onlar için tarihsel anlamı var, ama Kudüs'ün başkent olacağı bir ülke istiyorlar ki ülkenin çoğu Gazze ve Batı Şeria'dan bile vazgeçmiş durumda. Şaron gbi eskinin şahini bir adam Gazze'den vazgeçip çıkmadı mı?

Yahudiler'in bir avuç radikaline bakıp onlara "yayılmacı" demek adil olmaz. Bizim ülkemizde de "Musul ve Kerkük" isteyenler yok mu? Suriye'nin aşırı sağ bir partisi Hatay'ı, Lübnan'ı ve hatta Kıbrıs'ı istemiyor mu? Şimdi bir avuç radikal yüzünden koca ülkeye "yayılmacı" mı diyelim?

Zerkavi ile Bush ve Şaron arasında ne fark var demişsin. Bak fark açık değil mi? Zerkavi diyor ki "nükleer bombam olsa Tel Aviv'e atardım". Bush ve Şaron'un ise elinde nükleer bomba vr, ama Mekke'ye, Tahran'a, Bağdat'a atıyorlar mı? Fark açık değil mi?

ABD ve İsrail'in kasten sivilleri hedef aldığını iddia etmen de senin olaya objektif bir şekilde değil, büyük bir önyargı ve nefretle baktığını gösteriyor. Bence sen biraz daha objektif olmaya çalış. Koca koca ülkelerin işi yok milyon dolarlık bombalarını sokaktaki sıradan garibanların üstüne kasten niye atsın? Hem de dünyanın gözü önünde. Akıllı konuş biraz.

İsrail askerlerinin kasten sivil hedef alması diye bir olay yok. Sadece şu var: İsrail bugüne kadar Arapların bu "gerillalarıyla" yaptığı savaşlarda bu "gerilla" denilen şerefsizlerin İsrail ordusunun sivillere dikkat etmesini en adi bir şekilde istismar edip, sivil kılığında İsrail ordusuna büyük zaiyatlar verdiği için bu son operasyonda adamlara "önce kendinizi güvene alın" denmiş olabilir, çünkü 2006 Hizbullah savaşında büyük zaiyat verdiler.

Bak sana bir örnek anlatayım. İsrail askerleri mesela Gazze operasyonunda normal arabalara içinde militan olabilir diye yaklaşırken ambülanslara yaralı taşıyor diye içine bakmadan kolaylık gösterip geçit veriyorlar ya. Senin gerillalar tahmin ne yapıyor. Ambülansların içine saklanıyor. Peki İsrail bunu da farkettikten sonra ne olacak? Bir dahaki sefer ambülansların hali ne olacak? Ya gerçek yaralı taşıyorsa? Hamas "gerillalarının" kendi halkına nasıl bir zarar verdiğini görüyor musun?

Bugüne kadar kimbilir kaç kere çarşaflı kadın kılığına girmiş intihar bombacısı İsrail askerlerine yaklaşıp kendini patlatmıştır. Böyle olduktan sonra İsrail askerlerinin her çarşaflı kadına şüpheyle bakmaları sonucu doğmaz mı?

Hamas savaşma tekniğinin adiliği ve şerefsizliği sadece kendi sivillerinin daha çok tehdit altına girmesine sebep oluyor. Bir nevi sivilleri kalkan olarak kullanıyorlar. Hamas'ın da sivil zaiyatları önemsideiğini zannetmiyorum. Bence onların gözünde ne kadar çok sivil ölürse o kadar iyi. Çünkü dünya kamuoyunda İsrail puan kaybediyor. Hizbullah savaşında da içi sivil dolu binadan İsrail'a ateş açıp hemen orayı terkedip İsrail'in o binayı vurmasını sağlamıyorlar mıydı? Sırf içerde ölmüş bebekleri kaldırıp gazetecilere göstermek için.

Bu son operasyonda da BM okulunun önünden havan topu atmıyorlar mıydı? Bunu niye yaptılar? İçerdeki insanları tehlikeye attıklarını bilmiyorlar mıydı sence?

James Petras - 27 Şubat 2009 “İsrail Savunma Gücü, dünyanın en ahlâkî ordusudur!”

(İsrail Başbakanı Ehud Olmert)

Giriş

Faşist İtalya ve Nazi Almanyası, Dünya İmparatorluğu emellerine girişirken, ülkeleri ve memleketleri bombalayıp, istila ve işgal ettiler. İsrail’in bölgesel hâkimiyet girişimi de aynı usulü taklit edip, aynı adımları izledi: Sivil-asker ayrımı gözetmeyen hava bombardımanları, zırhlı araçlarla yapılan zalimane şok saldırılar, uluslararası örgütlerden gelen her türlü eleştiriye dudak büküp reddetmek ve bunlara ek olarak, İran’a karşı yeni ve daha büyük bir savaş için yapılan açık askeri yığınak… “Bolşevik tehdidi” kartını oynayan Nazi liderliği gibi İsrailli yüksek komuta düzeyi de, yetmiş dört milyon İranlı’ya karşı girişilecek bir askeri saldırının hazırlıklarını meşrulaştırmak için “İslamcı terör” heyulasını ileri sürerek, dünya çapında, Siyonist ağ tarafından yürütülen bir propaganda kampanyası başlattı. Nasıl Nazi Almanyası, “somut gerçekler”le yüzleşen Batı’nın hareketsizliğini, sempatisini ve kudretsizliğini, girişeceği saldırılara verilen onay olarak yorumladıysa, İsrail savaş makinesi de Batılı hükümetlerin Lübnan’ın işgali, Suriye’nin bombalanması ve şimdi Gazze’ye Nazi usulü saldırılıp, bölgenin işgal edilmesi karşısındaki ataletinden ve gevşekliğinden şevk kazanıyor. Batılı devletlerin kudretsizlikleri ve yardakçılıkları, İsrail komuta kademesine, Ortadoğu’da, Kızıldeniz’den İran Körfezi’ne kadar, İsrail üstünlüğünü ve hâkimiyetini kuracak daha büyük ve kanlı savaşlar için yol gösteriyor.

http://www.5deniz.net/index.php?eylem=yazi_oku&no=2392

diyor amerikalı muhalif james petras. bazen bugünü algılarken dünün pratiğine bakmak, yaşadığımız süreçleri yorumlamakta bize ciddi yol gösterici olmaktadır. sayın petras'a ilave olarak ve senin verdiğin karşılıklara bir cevaben söylemek lazım ki şiddet, yani meşru savunma hiç bir nedenselliği olmadan, birden bire ortaya çıkan canavarca ve barbarca bir sonuç değil; kökenleri 1967'e kadar giden; esasense 19.yy'dan beri batılı güçlerin ortadoğuyu biçimlendirme, kontrol etme, egemenlikleri ve nüfuzlarına altına alma politikalarının bugüne taşınmış tarihsel bir nefretidir. ortada saldırgan, biçimlendirici, dönüştürücü kısaca ''tasarımcı'' bir politikavarsa bunun araçları da ''güller, çiçekler, böcekler'' değildir haliyle! nerdeyse 200 yıllık bir maziden bahsediyoruz! dile kolay; tam 200 yıla sığmış yabancı varlığı, işgaller, kontroller, dayatmalar ve katliamlar!

öte yandan bir israilli siyaset bilimcisi olan neve gordon'sa, siz liberallerin dudaklarını uçuklatacak şeyler söylüyor kendi devleti için(bu arada, umarım neferkamin de bu satırları okur da, biraz olsun ibret alır :D):

Bugün İsrail’e dair en isabetli tarif şu: Bu bir apartheid devleti. 42 yılı aşkın bir süredir İsrail Ürdün Vadisi’yle Akdeniz arasındaki bölgeyi kontrol ediyor. Bu bölgede yaklaşık 6 milyon Yahudi ve 5 milyona yakın Filistinli yaşıyor. Bu nüfus içinde 3.5 milyon Filistinli ve neredeyse yarım milyon Yahudi İsrail’in 1967’de işgal ettiği topraklarda yaşıyor; ancak bu iki grup aynı bölgede yaşıyor olsa da, tümüyle farklı hukuk sistemlerine tabi durumda. Filistinliler devletsiz ve en temel insan haklarından yoksun. Tam tersine bütün Yahudiler (ister işgal altındaki topraklarda isterse İsrail’de yaşasınlar) İsrail devletinin vatandaşları.

Hem bir baba hem de bir vatandaş olarak geceleri uykumu kaçıran soru şu: Kendi çocuklarımın, yanı sıra Filistinli komşularımın çocuklarının bir apartheid rejiminde büyümemesini nasıl sağlayabilirim? Bu hedefe ulaşmanın sadece iki ahlaki yolu var. Birincisi tek devlet çözümü: Bütün Filistinlilere vatandaşlık vermek ve böylece İsrail’in kontrolü altındaki bütün bölge dahilinde iki uluslu bir demokrasi kurmak. Demografik veriler göz önüne alındığında, bu İsrail’in bir Yahudi devleti olarak ortadan kalkması anlamına gelecek, ki İsrailli Yahudilerin büyük bölümü için düşünmesi bile imkânsız bir durum. Apartheid’ımızı sona erdirmenin ikinci yolu iki devletli çözüm: İsrail’in (olası birebir toprak takaslarıyla) 1967 öncesi sınırlara çekilmesi, Kudüs’ün bölünmesi ve Filistinlilerin dönüş hakkının tanınması, fakat 4.5 milyon Filistinli mülteciden sadece sınırlı bir miktarının İsrail’e dönmesine izin verilmesi, geri kalanınsa yeni Filistin devletine dönebilmesi.

tabi, bu satırların ardından iki devletli, 1967 önceki sınırlara çekilmiş ve kudüs'ün yarı denetimini filistin'ebırakan daha makul bir çözümün şu an en gerçekçi yol olduğunu falan da anlatıyor. vicdanlı bir israil'li, üstelik siyaset bilimcisi bir yahudi'den gerçekten çarpıcı satırlar. senin bilmediğin şeyse, israil'de böyle düşünen pekçok insan olduğu!

israil'in savaş sırasında yaptığı hak ihlallerini biraz da gazzdeki doktorlardan birinden dinleyelim:

Gazze insanını parçalayan silahlar konvansiyonel değil: Seyreltilmiş uranyumdan sonra, Tungsten* patlayıcıları -Akram al-Sattari

- 08 Ocak 2009

Doktor Mads Gilbert, Gazze Şeridi’nde konumlanan, Triyaj-Hasta Sınıflandırma Ekibinin üyelerinden biridir. Bu ekip, 1,5 milyon Filistinliyi barındıran fakir topraklarda, İsrail’in, seyrekleştirilmiş uranyum içeren silahlar kullandığını açıkladı. Doktor Mads Gilbert, Pres TV ile yaptığı özel bir görüşmede, Gazze’nin içinde bulunduğu durumu anlattı.

Press TV: Uranyuma ilişkin bulgular hakkında bize ne söyleyebilirsiniz?

Dr. Mads Gilbert: Bizim uranyum hakkında elde ettiğimiz sonuçlar konusunda çok şey söyleyemem. Ama sizlere, İsrail’in çok etkili ve adı Metal Inerte Denso (DIME) olan, tungsten karışımı ile yapılan, çok etkili, yeni tip silahlar kullanmakta olduğunu ve somut kanıtlara sahip olduğumuzu söyleyebilirim.

Bu silahlar muazzam bir patlama gücene sahipler.

Patlama gücü çok yüksek ve hızlıdır, vurucu gücü muhtemelen 10 metre, yani uzaktan gelmez. Patlamadan etkilenen insanların, yaratılan basınç dalgası nedeniyle iç organları parçalanır.

Bu silahlar, İlk defa 2006 yılında, Lübnan ve Gazze’de, kullanıldı. Şimdi Şifa’da (hastane) bulunan pek çok yaralının üzerinde, İsrail tarafından kullanılan DİME silahlarının etkileri görüldü. Hepimiz şüphe içindeyiz. Ayrıca uzun vadede, hayatta kalabilenler üzerinde kansere neden olabilecek etkenler bırakır. Kanseri geliştirebileceği konusunda ciddi şüpheler taşıyoruz. Bu konuda yapılan küçük bir araştırma var. ABD ve diğer yerlerde yapılan bazı araştırmalarda, bu silahlarda, kanseri geliştirme eğiliminin yüksek olduğu görüldü. Kullanıldıkları anda hemen öldüremediklerini, kanser ederek öldürüyor.

Bu konuda bize ne söyleyebilirsin?

Şimdi burada, Gazze’de olan her şey, uluslararası hukukun ihlalidir. Tam bir insan olmanın anlamı karşında olduklarını, insanlığa karşı suç işlediklerini, düşünüyorum. Ve İsrailli doktor ve sağlık çalışanlarına, meslektaşlarıma, bir çağrıda bulunuyorum. Aynı uluslararası toplum ve aynı tıp cemiyetine bağlıyız. İsrailli iyi doktorlardan ve sağlık çalışanlarından, hükümetlerine “bu vahşetin durulması gerektiğini, böyle devam edemeyeceklerini, Gazze’deki Filistinli sivil halka bu şekilde davranılamayacağını, farklı yaklaşımlara saygılı olmamız gerektiğini” söylemelerini istiyorum.

http://www.5deniz.net/index.php?eylem=yazi_oku&no=2195

şimdi, biraz da hamas ve hizbullah gibi sürekli sivillere şiddet ve terör bağlamında ele alınıp stratejik bir islamofobia konusu tezi olabilecek gerçekliğe dair bir kısa alıntıyla devam edelim:

Hamas ve Hizbullah insanlık dışı İsrail istilası ve askeri kuşatma şartları altında ortaya çıktı. Halk destekleri ve meşruiyetleri, devlet görevlilerinin, uluslararası kuruluşların, barış süreci endüstrisinin ve laik ulusalcı direniş hareketlerinin ciddi şekilde başarısız kaldığı aİsrail’in dizginlenemez uygulamaları karşısında mutlak red sunabilme yeteneklerini gösterebildikleri ölçüde yükseldiler.

Her iki hareket de etkileri büyüdükçe, evrensel İslamcı retoriklerini sürekli sertleştirdiler ve İslamcı kimliklerine karşın klasik ulusalcı özgürlük mücadelelerinin diline ve kavramlarına adapte oldular. Hizbullah’ın, çoğulcu ulusal siyasetin baskıyla dayattığı İslamcı kimliğini yeniden biçimlendirerek ve zorunlu hedeflere yönelerek önayak olduğu politik hat şu anda Hamas tarafından uygulanıyor [4].

Sıkça tekrar edilen Hamas’ın inatla Filistin’in tamamını fethinin ve bütün Yahudilerin kovulmasının (siz “İsrail’in yok edilmesi” şeklinde okuyun) peşinde koştuğu söyleminin tersine, hareket, açık bir biçimde nesiller boyu İsrail’le ateşkesi ve müzakereler sonucunda ne olacağı belirsiz gelecek politik düzenlemeleri destekleyerek hareket etti [5]. Hamas liderleri, hunda’nın (ateşkesin) İslamcı yapısı içinde bu çözümü savunmayı sürdürüyorlar ancak girişimlerinde açıkça İrlanda, Güney Afrika ve Vietnam’daki diğer modern ulusalcı liberal hareketleri model alıyorlar [6]

Çokça kınanan Hamas ve Hizbullah’ın şiddet kullanımı (özellikle intihar bombalamaları), Chicago Üniversitesi’nden siyaset bilimcisi Robert Pape’in kitabı Kazanmak için Ölmek (Dying to Win) kitabında gösterdiği gibi, genel olarak, yabancı işgaliyle karşılaşan diğer ulusalcı hareketlerde herhangi bir “İslamcı” ideolojiden kaynaklanandan daha fazla. Hizbullah askeri stratejisini İsrail’in askeri gücüne karşı koymaya ve İsrail’in Lübnanlı sivillere karşı gerçekleştirdiği saldırılara karşı İsrail sivil yaşam alanlarına misilleme yapmaya odaklamış durumda ( 2006 Temmuz’undaki savaşta gördüğümüz gibi). Hamas, iki yıldan bu yana dile dolanmış olan İsrailli sivillere karşı intihar saldırıları kampanyasına tek taraflı olarak ara vermiş durumda ve tekrar IRA benzeri diğer örgütler örneğini takip ederek politik sürece dahil olmayı hedefliyor. Hamas bu askıya alma durumunu İsrail’in saldırılarını ve Filistinli sivillere uyguladığı toplu cezalandırmaları yoğunlaştırmasına rağmen sürdürüyor

Hamas ve Hizbullah'ı kavramak -Ali Abunimah

http://www.5deniz.net/index.php?eylem=yazi_oku&no=2263

burada, özellikle kırmızılı yerdeki tespite dikkat!!! sivillere dönük şiddet olarak addedilen, özellikle doğrudan yabancı işgallerindeki intihar eylemleri olgusu, bir tür reaksiyonel, tepkisel hareketlerdir ki, kaynağını bizzat işgalin yarattığı saf şiddet ve bu şiddetin yaratttığı travma ortamından alırlar!

tüm bu alıntılara, daha binlercesi eklenebilir. ancak unutulmaması gereken bir durum vardır ki, o da ortadoğudaki yaygın işgaller, baskılar ve dayatmalar şiddeti körükleyen, kontrolden çıkaran yegane unsurlardır. batılı ülkeler bu konuda eşit haklara dayalı ne bir özeleştiri ne de ciddi bir adım atamamaktadır. abd, obama dönemindeki birkaç hamleye kadar, bm'de israil'in savaş suçlarına yönelik tüm eleştrileri bertaraf etmektedir. batılı bağımsız yayınlar, akademisyenler dışında israil'in işlediği savaş suçları gündeme gelmemekte; bu konuda üç maymunu oynayan ciddi bir aymazlık yapılmaktadır. afganistan ve ırak'ın üzerine inşa edildiği ''terör ve islam'' heyulası, ''islamofobia''yı tetikleyen ırkçı ve dayatmacı girişimlere yol açmaktadır.

işgal edilen ülkelerde milyonları bulan kayıplar, ulusal direniş hareketlerini ve gerilla savaşını şiddetlendirmektedir. gerillanın taktikleri ve eylem pratikleri üzerine yaptığın spekülasyonlarda ne doğru düzgün bir nedensellik ilişkisi, ne de olguyu anlamaya/empati kurmaya çalışma girişimi vardır. nerdeyse dümdüz bir arazide konumlanmış gerilla mevzilerinin açık alanda olması demek; üçbeş tane roketle tüm direnişin bir anda yok edilmesi manasına gelecektir. bunu sanki matah bir şey sunmuş gibi sunan sana sormak lazım: İSRAİL ER MEYDANINA ÜÇER TANE PEHLİVAN ÇIKSIN DA KOZLARIMIZI PAYLAŞALIM ADİL BİR ŞEKİLDE mi demiştir ki gerillanın örgütlenme tarzını eleştirmiye, akıl vermeye soyunuyorsun? kaldıki, dünyanın tüm ülkelerinde gerilla savaşı, halkla organik bağın olmadığı çöllerde, mevzilerde olmamıştır! burada sorulması gereken şey, israil'in çözümsüzlüğe oynamaya devam eden fütursuz ve dayatmacı, aynı zamanda işgalci politikalarıdır! işgal, dayatma ve baskılar sürerken, üstelik hamas ateşkes ilan etmişken bölge halkını baskı altında tutan, taciz eden ve kuşatan durumların manası nedir? filistin şehirleri üzerinde kısıtlamalar, israil baskıları varken barıştan söz edilebilir mi? filistinli binlerce insan mülteci, israilli binlerce insan da işgalci durumundayken barıştan söz edilebilir mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
sormak lazım: İSRAİL ER MEYDANINA ÜÇER TANE PEHLİVAN ÇIKSIN DA KOZLARIMIZI PAYLAŞALIM ADİL BİR ŞEKİLDE mi demiştir ki gerillanın örgütlenme tarzını eleştirmiye, akıl vermeye soyunuyorsun? kaldıki, dünyanın tüm ülkelerinde gerilla savaşı, halkla organik bağın olmadığı çöllerde, mevzilerde olmamıştır! burada sorulması gereken şey, israil'in çözümsüzlüğe oynamaya devam eden fütursuz ve dayatmacı, aynı zamanda işgalci politikalarıdır! işgal, dayatma ve baskılar sürerken, üstelik hamas ateşkes ilan etmişken bölge halkını baskı altında tutan, taciz eden ve kuşatan durumların manası nedir? filistin şehirleri üzerinde kısıtlamalar, israil baskıları varken barıştan söz edilebilir mi? filistinli binlerce insan mülteci, israilli binlerce insan da işgalci durumundayken barıştan söz edilebilir mi?

http://forum.ateizm2.org/index.php?showtopic=26845&hl=

http://forum.ateizm2.org/index.php?showtopic=26449&hl=

tarihinde Neferkare Neby tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...