Jump to content

Şuan konuştuğumuz dil ?


Recommended Posts

Lisan nedir?Gözlemlediğimiz yaşadığımız olayların aktarımını sağlayan bir ifade biçimidir.

Birimiz güneşe şems demişiz birimiz Sun demişiz bir Türklerde güneş.İnsan birlikte yaşadığı insanların ifade biçimini öğrenir ve en yakınındaki insanların lisanından etkilenir.Uzun süre yabancı ülkede yaşayanların ifade edişlerinde bir değişim olur ve yaşanabilir.

Anadolu Türkçesi çevre ülkelerinden etkilenmiş çok evrime uğramış bir dildir.İçinde Arapça Farsça sözcükler bulunur ve global dünyanın etkisiyle ingilizcenin etkisi de dilimize yansımıştır.Bunlar doğal şeylerdir.Bir ABD'linin İngilizcesi ile İngiliz'in ingilizcesi bile farklılık gösterebilmekte yani her dil için çevresel bölgesel şartlar etkin unsurdur.

Eski Türkçe eminim Çince'den ve Moğolca'dan etkileniyordu o diller de türkçeden.Binlerce yıl sonra nasıl bir Lisan kullanacağız bilmiyoruz ama evrime uğrayacağına eminim:)

Selamlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 80
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Benim azda olsa bildigim Rumcanın kaynagı ve farkı aşağıdaki linkte belirtilmiş.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Pontus_Rumcas%C4%B1

Yunanca ise;

http://tr.wikipedia.org/wiki/Yunanca

Umarım cevap yeterli gelmiştir.

İyi de verdiğin link Rumcayı tanımlamıyor,Pontos Rumcasını tanımlıyor.

Üstelik yanına da parantez içinde yazmışlar Yunanca diye.

Rumca ve Yunanca aynı dildir.Biz Türkler İslam coğrafyasında yaşayan tüm doğulu Helenlere Rum diyoruz hepsi bu.

Link to post
Sitelerde Paylaş
İyi de verdiğin link Rumcayı tanımlamıyor,Pontos Rumcasını tanımlıyor.

Üstelik yanına da parantez içinde yazmışlar Yunanca diye.

Rumca ve Yunanca aynı dildir.Biz Türkler İslam coğrafyasında yaşayan tüm doğulu Helenlere Rum diyoruz hepsi bu.

Taban aynı olsada şuan farklılar.

Şöyle diyelim ;

Karadeniz rumcası

Yunanistan ve kuzey kıbrıs rumcası (yunanca) biliyorum.

Umarım anlaşılabilmiştir. ^_^

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ya ne sanatı ne dil kurumu, ne de bilimi kendi dilinde yapma olayı; sömürgeci devletlerin dili yaygınlaşmıştır. Türkçe'de arapça niye var. Türkler nasıl müslüman oldu? Talkan katliamını yapan araplar sömürgeci değil miydi? Öyle geçerken selam verip müslüman olmadık ya. İngilizce, Fransızca, ispanyolca yaygın diller çünkü sömürgeci devlet geçmişleri var. Orta asya Türk devletlerindekiler de rusça biliyor. Açık şeyler bunlar kırk dereden su getirmeye gerek yok.

Destekleyecek kültürün, sanatın, bilimin ve hele de ekonomin yoksa, zaten sömürgeci olamazsın. Sömürgecilik sadece asıp kesmeyle, yakıp yıkmakla olmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Destekleyecek kültürün, sanatın, bilimin ve hele de ekonomin yoksa, zaten sömürgeci olamazsın. Sömürgecilik sadece asıp kesmeyle, yakıp yıkmakla olmaz.

Sadece bilim açısından dediğinize, sömürgeciliği destekleme bağlamında hak veririm. Sömürgeciliğin sürekliliği açısından bilimden yararlanmak kesinlikle günümüzde yaptıkları tek şey. Bilim ve sanatın, refahın kaynağı sömürgelerden geliyorsa asıp keserek de, baskıyla da, ılımlı islamla da, vali atamakla da, kraliçeye hizmet eden cengaverlerle de olur. Şimdi hepimizin bildiği dünyada yeni ticaret yollarının, yeni kolonilerin neden, nasıl bulunduğu olayına girmeyelim. Bugünkü bilim ve sanat değerinin oluşması o sömürgelerin verdiği refahla oldu. Bilimsel çalışmaları şöyle bir tarihsel olarak ekonomik refahla ilişkilendirsek nasıl bir tablo çıkar sizce?

Afrikayı bitirdiler hali de ortada, Afrikaya uğrayan ne sanat ne de bilimdi. Ekonomik refah olmadan bilim olmaz, önce kaynak sonra bilim, sonra yeni bir ürün ve daha çok para daha fazla bilim daha çok ürünn.. daha çok paraa.. al sana CERN deneyini yapan yine onlar

Osmanlı neden yapamadı diyen bir arkadaş olmuş: Osmanlı neyi becerebildiki sömürgeciliği becerebilsin. Yaptıkları şey basit savaş ekonomisi, git yağmala fethet haraca bağla gelen parayı keyfe harca. Sürekli anadoludan insan taşı yeni topraklara, bunun için ne dili ne de ticareti yaygınlaşmış ne de camiden külliyeden başka bir eseri kalmış geriye.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Osmanlı neden yapamadı diyen bir arkadaş olmuş: Osmanlı neyi becerebildiki sömürgeciliği becerebilsin. Yaptıkları şey basit savaş ekonomisi, git yağmala fethet haraca bağla gelen parayı keyfe harca. Sürekli anadoludan insan taşı yeni topraklara, bunun için ne dili ne de ticareti yaygınlaşmış ne de camiden külliyeden başka bir eseri kalmış geriye.

Benden başka bunu başkası dedi mi bilmiyorum ama ben onu senin oraya attığın söze yönelik yanıt olarak yazdım o yazdığım da sroru şeklinde yazılmış bir cevaptı :} Osmanlı veya diğer Arap ülkelerinin neden bunu başaramadıklarını zaten bu başlıkta hepimiz biliyoruz ve bunun Osmanlı ve diğer Arap ülkelerinin yiyebilecekleri bir yemek olmadığını düşünüyoruz. Bu başlıkta zaten bunu savunabilen bir adam bulamazsınız :}

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sadece bilim açısından dediğinize, sömürgeciliği destekleme bağlamında hak veririm. Sömürgeciliğin sürekliliği açısından bilimden yararlanmak kesinlikle günümüzde yaptıkları tek şey. Bilim ve sanatın, refahın kaynağı sömürgelerden geliyorsa asıp keserek de, baskıyla da, ılımlı islamla da, vali atamakla da, kraliçeye hizmet eden cengaverlerle de olur. Şimdi hepimizin bildiği dünyada yeni ticaret yollarının, yeni kolonilerin neden, nasıl bulunduğu olayına girmeyelim. Bugünkü bilim ve sanat değerinin oluşması o sömürgelerin verdiği refahla oldu. Bilimsel çalışmaları şöyle bir tarihsel olarak ekonomik refahla ilişkilendirsek nasıl bir tablo çıkar sizce?

Afrikayı bitirdiler hali de ortada, Afrikaya uğrayan ne sanat ne de bilimdi. Ekonomik refah olmadan bilim olmaz, önce kaynak sonra bilim, sonra yeni bir ürün ve daha çok para daha fazla bilim daha çok ürünn.. daha çok paraa.. al sana CERN deneyini yapan yine onlar

Osmanlı neden yapamadı diyen bir arkadaş olmuş: Osmanlı neyi becerebildiki sömürgeciliği becerebilsin. Yaptıkları şey basit savaş ekonomisi, git yağmala fethet haraca bağla gelen parayı keyfe harca. Sürekli anadoludan insan taşı yeni topraklara, bunun için ne dili ne de ticareti yaygınlaşmış ne de camiden külliyeden başka bir eseri kalmış geriye.

Batının refahının kaynağı sömürgeler falan değildir, çok yaygın bir mit bu. Batı zenginleştiyse sömürgeler sayesinde değil, sömürgelere rağmen gelişti. Ekonomik veriler sömürgelerin ekonomik açıdan faydalı olmadığını, hatta aksine yük olduğuunu gösteriyor. Mesela İngiltere için Hindistan'ı kontrol altında tutmanın bedeli oradan edinilen ekonomik gelirden daha fazlaydı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Batının refahının kaynağı sömürgeler falan değildir, çok yaygın bir mit bu. Batı zenginleştiyse sömürgeler sayesinde değil, sömürgelere rağmen gelişti. Ekonomik veriler sömürgelerin ekonomik açıdan faydalı olmadığını, hatta aksine yük olduğuunu gösteriyor. Mesela İngiltere için Hindistan'ı kontrol altında tutmanın bedeli oradan edinilen ekonomik gelirden daha fazlaydı.

Kapitalizm dilimizi bozuyor, sosyalizm olsa böyle mi olurdu?!>?

EDİT: Ek olarak, 'İmparator bir piç olacağıma, kimsesiz bir hiç olmayı tercih ederim.'

tarihinde Kieslowskii tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Batının refahının kaynağı sömürgeler falan değildir, çok yaygın bir mit bu. Batı zenginleştiyse sömürgeler sayesinde değil, sömürgelere rağmen gelişti. Ekonomik veriler sömürgelerin ekonomik açıdan faydalı olmadığını, hatta aksine yük olduğuunu gösteriyor. Mesela İngiltere için Hindistan'ı kontrol altında tutmanın bedeli oradan edinilen ekonomik gelirden daha fazlaydı.

Ya kapitalistin yobazı da böyle oluyor demek. Ben komunist/sosyalist değilim hemen senin aklıNA gelmişken cevap vereyim.

Şu çok kapitalist amerika var ya ingilizlerin savaş giderlerini karşılamak için koyduğu vergilere başkaldırdı mı kaldırmadı mı onu söyle. Amerikaya afrikadan milyonlarca köle götürülüp çalıştırıldı mı çalıştırılmadı mı onu söyle. İngilizlerle Fransızlar neden savaşmışlar zarar eden sömürgeler için mi? Bu ülkeler giderlere katlanmak için gidip orada tabiri caizse şube açtılar toptan değil mi? Hey yavrum hey ne olursan ol biraz dürüst ol birader. Bir dönem dünyanın yüzde 80 inden fazlasın sahipti bu sömürgeci devletler koçum. Sen bana bu toprakların giderleri gelirlerinden fazlaydı diyorsan halt edersin. Batılılar senin o küçük kafandan daha akıllıdır merak etme. Bir şey zarara düşüyorsa arttırmaya kalkmazlar sömürgecilikten vazgeçerlerdi. Yobaz olmak illa dinle olacak bir şey değil. Sen de bir çeşit yobazsın işte. Geçmiş olsun. Sömürgelere rağmen gelişmişler fakat sömürge topraklar 1915 e kadar sürekli artmış vay anasını be..Sen ne okudun, bahçe bitkileri filan mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ya kapitalistin yobazı da böyle oluyor demek. Ben komunist/sosyalist değilim hemen senin aklıNA gelmişken cevap vereyim.

Şu çok kapitalist amerika var ya ingilizlerin savaş giderlerini karşılamak için koyduğu vergilere başkaldırdı mı kaldırmadı mı onu söyle. Amerikaya afrikadan milyonlarca köle götürülüp çalıştırıldı mı çalıştırılmadı mı onu söyle. İngilizlerle Fransızlar neden savaşmışlar zarar eden sömürgeler için mi? Bu ülkeler giderlere katlanmak için gidip orada tabiri caizse şube açtılar toptan değil mi? Hey yavrum hey ne olursan ol biraz dürüst ol birader. Bir dönem dünyanın yüzde 80 inden fazlasın sahipti bu sömürgeci devletler koçum. Sen bana bu toprakların giderleri gelirlerinden fazlaydı diyorsan halt edersin. Batılılar senin o küçük kafandan daha akıllıdır merak etme. Bir şey zarara düşüyorsa arttırmaya kalkmazlar sömürgecilikten vazgeçerlerdi. Yobaz olmak illa dinle olacak bir şey değil. Sen de bir çeşit yobazsın işte. Geçmiş olsun. Sömürgelere rağmen gelişmişler fakat sömürge topraklar 1915 e kadar sürekli artmış vay anasını be..Sen ne okudun, bahçe bitkileri filan mı?

Yobaz sensin, ben bu bilgileri aldığım akademik makaleleri önüne koyarsam ne yapacaksın?

Sen daha kölelik ve sömürgecilik gibi iki ayrı şeyi ayırt etmekten acizsin, bunu mesajında görüyoruz.

Neyse, al kapağı sana Milton Friedman taksın:

Link to post
Sitelerde Paylaş
Yalnız şöyle bir durum var.. Türkçe'deki bütün bağlaçlar başka dillerden alınma. Ve, veya, fakat, ancak, lakin, ama, meğer, eğer, ise, ya/ya, ne/ne, hem/hem, ki, gerçi, keşke, sanki, madem, belki, yani, zira... bunların istisnasız hepsi, çoğu Farsça, geri kalanı da Arapça'dan alınma..

Doğru... fakat ben bu bağlaçların, zihinlerdeki kalıpları geridönülmez bir şekilde değiştirdiğini sanmıyorum. Bunlar sadece yazı dilinin gerektirdiği araçlardır, konuşma dilinde ise ya hiç kullanılmaz yada çok nadiren kullanılır. Yani "ana dil"e eklenip onu bozmazlar. Konuşmak ve yazmak aynı değil, bu bir tez konusu zaten. Konuşurken hem hızlıca tekrarlar yapılabilir, hem de uzun tabirler kullanılabilir. Ancak yazarken zor geldiği için bunlardan kaçınılıyor. Mesela ben bu paragrafın aynısını konuşma dilinde yazabilirim: (tabi vurgulamalar mevcut olmadığı için daha az anlaşılır olabilir)

Doğru... yine de ben bu bağlaçların, zihinlerdeki kalıpları geridönülmez bir şekilde değiştirdiğini sanmıyorum. Bunlar sadece yazı dilinde lazım olan araçlar... konuşma diline bi' bak; hiç kullanılmaz, taş çatlasa bir iki kere. Ana dile eklenip onu değiştirMEZler diyorum. Konuşmakla yazmak bir değil. Nereden bakarsan bak tez konusu bu... Konuşurken hızlı hızlı tekrarlar yapabiliriz... uzun uzun tabirLER de kullanabiliriz. Peki yazarken kullanır mıyız? yok... zor geldiği için çekiniriz...

-de, ile, için aklıma gelen Türkçe bağlaçlar. Ayrıca "-ki (kim)" ile "çünki" ise tartışılır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Taban aynı olsada şuan farklılar.

Şöyle diyelim ;

Karadeniz rumcası

Yunanistan ve kuzey kıbrıs rumcası (yunanca) biliyorum.

Umarım anlaşılabilmiştir. ^_^

yunanca öğret bana :D

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bunlar sadece yazı dilinin gerektirdiği araçlardır, konuşma dilinde ise ya hiç kullanılmaz yada çok nadiren kullanılır.

Kesinlikle doğru.

-de, ile, için aklıma gelen Türkçe bağlaçlar. Ayrıca "-ki (kim)" ile "çünki" ise tartışılır.

De bağlacı, Türkçe takı>dahi sözcüğünden geliyor. Öte yandan, ilgi bağlacı ki, bildiğim kadarıyla Farsça ve soru zamiri olan kim ile bir igisi yok. Çün ki de Orhun yazıtlarında geçen Türkçe üçün sözcüğünün ki ilgi bağlacı ile birleştirilerek oluşturulmuş bir edat.

İle de birle>bile 'den gelen, yine Türkçe bir bağlaç.. En önemli istisna da bu.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Yobaz sensin, ben bu bilgileri aldığım akademik makaleleri önüne koyarsam ne yapacaksın?

Sen daha kölelik ve sömürgecilik gibi iki ayrı şeyi ayırt etmekten acizsin, bunu mesajında görüyoruz.

Neyse, al kapağı sana Milton Friedman taksın:

Şşt youtube çocuğu, getirdiğin adamı tanımıyormuyuz sanıyorsun da kapak takma hevesine kapılıyorsun. Friedmanın kendisi döt oldu kaldı, bir kaç yıl daha yaşasaydı daha fena döt olacaktı, asıl kapağı yiyen friedman ve düşünceleri ey kapitalizm yobazı.

http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=8400

http://www.latinbilgi.net/index.php?eylem=..._oku&no=863

Ne oldu keynese karşı çıktı çıktı, amerika bu krizde kurtarma paketine niye sarıldı kapitalizm yobazı.

http://www.dw-world.de/dw/article/0,2144,3690075,00.html

Anlaşılan sana 90 iq seviyesinde yazacağız ki anlayabilesin. Bak şimdi youtube çocuğu, üretim faktörleri vardır ya, onlardan biri de iş gücüdür. Amerikaya götürülen köleler tamam siz kölesin dikilin burada diye götürülmedi, tarlalarda ucuz işgücü olarak kullanıldılar. Yumicik bu adamlar kar etmeyi senden iyi bilirler, boşuna kölelikle sömürgeciliği biribirine karıştırma kaypaklıklarına girme. Akılcı ol biraz.

Bir de akademik makaleleri önüme koyacakmış, ulan keynesin makaleleri de friedmanın ki de akademik işte ne oldu? Bu adamları bu kadar büyütme, sen akılcı ol da gerçeklere ulaşmaya çalış. Bu ekonomistler önce bir ütopya oluşturur sonra da hayatı ona uydurmaya, analiz etmeye çalışırlar. Tutar mı, tutmadı şimdiye kadar. Ne yaptı ne ettilerse krizden kaçamadılar. İnsanlar illa bir idealize etme sevdası içinde, ateist değilsin herhalde bu kadar kalıpsal baktığına göre; şunu aklından çıkarma. İnsanın hayalinde kurduğu kusursuz düzenler hayatta işlemez yumicik. Ekonomi bunu ne de güzel gösteriyor.

Akılcı ol yumicik. Banka da çalışan üst düzey bir tanıdığın varsa git sor zarar eden şubeniz var mı diye. Sana evet diyecekler. Sen de çıkarımda bulun demek ki bankacılık zarar eden bir sektördür. Sonra bu yılki karınız ne diye sor, cevabı alınca bir güzel kapak kime takılmış anla gel. Sen şimdi bu örnekle sömürgecilik arasındaki bağlantıyı da kuramazsın değil mi işine gelmeyince.

Hayde youtube çocuğu birak bu kapitalist yobazlığını, avantaj ve dezavantajlar her sistemin içinde aynı anda barınır. Yobazlık yapıp sadece avantajlara kapılma.

Link to post
Sitelerde Paylaş
..

Bir de akademik makaleleri önüme koyacakmış, ulan keynesin makaleleri de friedmanın ki de akademik işte ne oldu? Bu adamları bu kadar büyütme, sen akılcı ol da gerçeklere ulaşmaya çalış. Bu ekonomistler önce bir ütopya oluşturur sonra da hayatı ona uydurmaya, analiz etmeye çalışırlar. Tutar mı, tutmadı şimdiye kadar. Ne yaptı ne ettilerse krizden kaçamadılar. şunu aklından çıkarma. Ekonomi bunu ne de güzel gösteriyor.

..

"Bu ekonomistler önce bir ütopya oluşturur sonra da hayatı ona uydurmaya, analiz etmeye çalışırlar." <-- Marx gibi mi mesela??

"Tutar mı, tutmadı şimdiye kadar. Ne yaptı ne ettilerse krizden kaçamadılar." <-- Lenin ne diye 1922'de karma ekonomiye geri döndü?? Mao'nun Büyük Atılım Hamlesi de insanların milyonlarla açlıktan öldüğü devasa bir ekonomik kriz doğurmadı mı? Deng Şaoping ne diye Mao'nun uygulamalarından çark etti? SSCB niye son yirmi yılında ekonomik buhran yaşadı? Komunizm niye çöktü?

"İnsanlar illa bir idealize etme sevdası içinde, ateist değilsin herhalde bu kadar kalıpsal baktığına göre;" <-- Bazı insanların Marx'ı idealize etmesi gibi mi? Marx'ın yanılmazlığına, şaşmaz sonsuz dehasına, hakikatin tek kaynağı olduğuna iman etmesi gibi mi?

"İnsanın hayalinde kurduğu kusursuz düzenler hayatta işlemez yumicik." <-- Lenin'in 1918'de uygulamaya koyduğu ama 1922'de çark etmek zorunda kaldığı saf komunizm gibi mi??

Link to post
Sitelerde Paylaş
"Bu ekonomistler önce bir ütopya oluşturur sonra da hayatı ona uydurmaya, analiz etmeye çalışırlar." <-- Marx gibi mi mesela??

"Tutar mı, tutmadı şimdiye kadar. Ne yaptı ne ettilerse krizden kaçamadılar." <-- Lenin ne diye 1922'de karma ekonomiye geri döndü?? Mao'nun Büyük Atılım Hamlesi de insanların milyonlarla açlıktan öldüğü devasa bir ekonomik kriz doğurmadı mı? Deng Şaoping ne diye Mao'nun uygulamalarından çark etti? SSCB niye son yirmi yılında ekonomik buhran yaşadı? Komunizm niye çöktü?

"İnsanlar illa bir idealize etme sevdası içinde, ateist değilsin herhalde bu kadar kalıpsal baktığına göre;" <-- Bazı insanların Marx'ı idealize etmesi gibi mi? Marx'ın yanılmazlığına, şaşmaz sonsuz dehasına, hakikatin tek kaynağı olduğuna iman etmesi gibi mi?

"İnsanın hayalinde kurduğu kusursuz düzenler hayatta işlemez yumicik." <-- Lenin'in 1918'de uygulamaya koyduğu ama 1922'de çark etmek zorunda kaldığı saf komunizm gibi mi??

Evet aynen ; komunist, sosyalist vb olmadığımı söylemiştim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şşt youtube çocuğu, getirdiğin adamı tanımıyormuyuz sanıyorsun da kapak takma hevesine kapılıyorsun. Friedmanın kendisi döt oldu kaldı, bir kaç yıl daha yaşasaydı daha fena döt olacaktı, asıl kapağı yiyen friedman ve düşünceleri ey kapitalizm yobazı.

http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=8400

http://www.latinbilgi.net/index.php?eylem=..._oku&no=863

Direnç efendi! Önce efendi gibi bir üslupla yazmayı öğren, öğren ki ben de senin ne çocuğu olduğunu dillendirmek durumunda kalmayayım.

Senin Milton Friedman'ı tanıdığını ya da düşüncelerini anlayabilecek kapasitede bir insan olmadığını görüyorum. Daha basit mantık konusunda sıkıntı yaşıyorsun. Burada Milton Friedman'ın videoda atıf yaptığı ekonomik veri ya da argümanlara cevap vereceğine alakasız konular üzerinden şahsına saldırıyorsun, bu safsatadır. Milton Friedman diğer her konuda hatalı olsa ne fark eder? Seri katil olsa ne fark eder? Senin yapıştırdığın verilerin konu ile ne alakası var? Bu linki al, biraz çalış: http://www.safsatakilavuzu.com/

Sendika.org Türkiye'deki en dandik sitelerden biri(haber.sol.org ile birlikte), yayınladıkları yazıların yüzde 90'ı saçmalık. Bu foruma oradan kaç tane yazı getirildi, hepsi de çöptü, rezil edildi. Bu Ergin efendinin Cumhuriyet'te yazdığı yazıyı da koymuşlar, geleneği bozmamışlar. Senin yolladığın linklerin aslında tartışma ile alakası yok ama yine de yazılanlara kısaca değineyim:

Mesela Ergin efendi 2006'da şöyle demiş:

Para ve neflasyon arasında bulduğunu iddia ettiği ilişki, 1980’lerin başında The Guardian gazetesinin sergilediği gibi (Huhne, 15/12/1983. Sf. 19) ya zaman serilerinin bilerek çarpıtılmasına, ya da vahim bir ekonometri “hatasına” (!) dayanıyordu. (Hendry, D. F., and N. R. Ericsson, 1983. “Assertion Without Empirical Basis: An Econometric Appraisal of ‘Monetary Trends in... the United Kingdom’ by Milton Friedman and Anna Schwartz”, in Montary Trends in the United Kingdom, Bank of Enland Panel of Academic Consultants, Panel Paper No. 22, Bank of England, Londra Ekim, 45-101)

Zaten, eğer bu teoride bir gerçeklik payı olsaydı, 2003’ten bu yana dünyada yaşanan muazzam parasal ve kredi genişlemesinin sonucunda (petrol fiyatı da cabası) bugün, hiperenflasyon içinde yaşıyor olmamız gerekmez miydi?

ABD'deki "dot-com crisis" sonrası FED'in başvurduğu enflasyonist politikaların günümüzde yaşanan ekonomik krizde büyük payı olduğu gayet açık. Bu arada Milton Friedman'ın öngördüğü gibi muazzam para ve kredi genişlemesi büyük enflasyona sebep oldu, CPI'da(consumer price index) ekonomideki en önemli kalemlerden olan borsa(hisse senetleri) ve emlağın yer almaması CPI'ya bakanların enflasyon konusunda yanılmalarına sebep oldu. Ekonomide bubble dediğin ne ki yoksa?! Enflasyonu gizleyen bazı başka faktörler de vardı, ABD'de dergilerde ABD-Çin ekonomik ilişkileri için bazen Chimerica diyorlar, Çin'in parasını yapay olarak düşük tutup ABD pazarı başta olmak üzere dünya pazarlarını ucuz Çin malları ile doldurması gibi şeylerin de etkisi var. Ergin bu ekonomi işinden çok da anlamıyor, 2008 krizi esas Ergin'in "döt" olduğunun resmidir.

“Sayın general, siz olmasaydınız...”

Pinochet, demokratik seçimlerle hükümete gelmiş sosyal demokrat Allende hükümetini 1973’te kanlı bir darbeyle devirdikten sonra, ekonomiyi yüzüne gözüne bulaştırınca, 1975’te Milton Friedman yardıma koştu. Friedman, Şili’de diktatörü canla başla savundu. Yaptığı bir konuşmada “Eğer Pinochet Allende’yi devirmeseydi, şimdi açlıktan çok daha fazla insanölmüş olacaktı” diyecekti. Bir başka konuşmasında, Pinochet’ye hitaben, “Şili’nin bugün karşılaştığı zorluklar 40 yıllık kolektivizm eğilimlerinin sonucudur. Siz aldığınız önlemlerle bu eğilimi tersine çevirdiniz” diyordu. Friedman’a göre Şili cuntası, “özgürlüklerin gelişmesine Allende hükümetinden çok daha büyük bir katkıda bulunmuştu.” Friedman London Times gazetesine gönderdiği bir mektuba “bu kadar kötülenen Şili’de bile, bireysel özgürlüklerin Pinochet rejimi altında Allende’ninkinden çok daha geniş olduğu savıyla hemfikir olmayan tek bir kişiye bile rastlamadım” diye yazacaktı.

Şili cuntasını bu kadar utanmazca savunmuş olmasına karşı, Friedman’a, 1976 yılında, aynı utanmazlıkla Nobel ödülü verildi. Halbuki Şili’de uygulamaya koyulan model daha beş yıl geçmeden çökecekti.

Büyük başarı!

Milton Friedman’ın reçetesi sayesinde, Şili’de işsizlik, 1973 yılında yüzde 4.3’ten, 1983’te yüzde 22’ye yükseldi. Pinochet döneminde toplumsal muhalefet imha edildi, sendikal faaliyete son verildi, Friedman’ın ekonomik modeli işte bu ortamda uygulanmaya konuldu.

Sol kesimde Milton Friedman'a iftira atmak için bu Şili işi çok sık kullanılırı, hatta Naomi Klein 2007'de Shock Doctrine diye bir kitap yazıp bu yazıdakine benzer iddiaları dile getirip Friedman'a saldırmıştı, daha sonra Johan Norberg yaptığı çarpıtmaları gösterip yapılan ahlaksızlıkları ortaya çıkardı.

bkz.

http://www.cato.org/pressroom.php?display=news&id=150

Friedman'ın diktatörü canla başla savunduğu falan yalan, darbe yapıldıktan 2 yıl sonra orada bir üniversitede bir konferans veriyor, orada da ekonomik özgürlüğün gelişmesini övüyor, bu özgürlüğün zaman içinde politik özgürlüğü de getireceğini iddia ediyor, dediği de 1990 yılında oluyor, Pinochet yönetimi bırakıyor.

1980'de, Free to Choose belgeselinde şöyle diyor:

"Chile is not a politically free system and I do not condone the political system ... the conditions of the people in the past few years has been getting better and not worse. They would be still better to get rid of the junta and to be able to have a free democratic system."

Şili ekonomisi hakkında yazılanlar da zırva, Ergin ne yazmış bakalım:

Milton Friedman’ın reçetesi sayesinde, Şili’de işsizlik, 1973 yılında yüzde 4.3’ten, 1983’te yüzde 22’ye yükseldi. Pinochet döneminde toplumsal muhalefet imha edildi, sendikal faaliyete son verildi, Friedman’ın ekonomik modeli işte bu ortamda uygulanmaya konuldu.

Şili ekonomisi 1973'te batmış durumdaydı, işsizlik rakamıyla insanları aldatmak çok büyük ahlaksızlık, sosyalist yönetimlerde sıkça görülen "görünmez işsizlik" durumu var orada. Sosyalist mantıkla ben Türkiye'deki işsizliği de bir günde çözerim, devlet herkesi işe alır, gereksiz gereksiz işler yaptırır, al sana işsizliğe çözüm. Ama ekonomi batar,ki Şili'de olan da buydu.

Bkz:

In 1973, inflation in Chile was hundreds of percents, the country had no foreign reserves, and GDP was falling.

http://en.wikipedia.org/wiki/Miracle_of_Chile

Bu verdiğim linki oku, ekonomik reformlar uzun vadede neler yapmış gör, 90larda da bugün de Latin Amerika'nın hem en özgür hem de en gelişmiş ve zengin ekonomisi.

Aynı dandik yazıyı asan bir başka arkadaş daha olmuştu geçmişe, sevgili DEHA ona şu yanıtı yazmıştı bunu okumakta da yarar var:

Evet işsizlik düşüktü ama bunun sebebi herkesin kamu işcisi yapılarak yan gelip yatarak maaş almasıydı,iki sene içinde sistem çöktü ve 1973 de yıllık enflasyon % 605'e dayandı ve devalüasyon yapmak zorunda kaldılar.Tamam ABD bu kriz için elinden geleni yaptı ama Allende zaten buna bile gerek kalmadan Şili'yi ekonomik olarak çökertmişti.

1971'de büyüme % 9 iken,1973 Eylülünde eksi % 5.6 idi.

1971 de enflasyon %35 iken,1972 de %200 ve 1973 de % 605 idi.

Kamuya aldığı işcilere bedava maaş dağıtan devlet,bütçe açıkları artınca çareyi kamu mallarına zam yapmakta ve vergileri arttırmakta buldu bu da kayıt dışında korkunç artışa yol açtı ve devlet vergi toplayamaz duruma geldi.

Bunun yanında sabit kur sistemi uygulandığından Şili parası acaip değerlendi ve Sili üretimini satamaz hale geldi.Kamulaştırılan şirketleri de üretim yapmak için ithalat yapmak zorundaydı ve bu da döviz rezervlerinin erimesine neden oldu.

Zamların önüne geçmek için 'Fiyat Kontrol sistemini' devreye soktular bu da kayıt dışı bir ekonomiyi büyüterek yine vergilerin düşük kalmasına yol açtı.

1971 deki ilk büyümede yabancılar Şili'ye borç vermiş kredi açmıştı,Allende de bu paraları alıp devlet çiftliğinde yan gel yat yapan işcilere dağıtıyordu,fakat 1972 ve özellikle 1973 de ekonominin bozulduğunu gören yabancılar paralarını alıp çekildi ve yeni krdei açmadı,işte bu nedenle Allende devalüasyon yapmak zorunda kaldı.Devalüasyon yapınca da kamu mallarına çok daha yüksek zam yapmak zorunda kaldılar.

Şili daha uzunca süre tökezledi ama 1990 lardan sonra oldukça başarılı bir garfik çizdi.1983 ten bahsedenler neden 1990 lardan bahsetmez??

Ne oldu keynese karşı çıktı çıktı, amerika bu krizde kurtarma paketine niye sarıldı kapitalizm yobazı.

http://www.dw-world.de/dw/article/0,2144,3690075,00.html

Konumuzla yine alakası yok, yine safsata.

Bu arada Amerika'nın kurtarma paketine sarılması bunların başarılı olacağı anlamına mı gelir? Ne oldu, kriz bitti mi paketler ile? Keynesçi politikalar geçmişte uygulanınca defalarca başarısız olmadı mı? Kısa vadedeki yararları uzun vadede toplumlara çok çektirmedi mi? Çevreden ekonomi konusunda bir iki bir şey duyup burada evrim çökerten müslüman triplerine girme bence.

Anlaşılan sana 90 iq seviyesinde yazacağız ki anlayabilesin. Bak şimdi youtube çocuğu, üretim faktörleri vardır ya, onlardan biri de iş gücüdür. Amerikaya götürülen köleler tamam siz kölesin dikilin burada diye götürülmedi, tarlalarda ucuz işgücü olarak kullanıldılar. Yumicik bu adamlar kar etmeyi senden iyi bilirler, boşuna kölelikle sömürgeciliği biribirine karıştırma kaypaklıklarına girme. Akılcı ol biraz.

Ne alaka? Kölecilik ve sömürgecilik iki ayrı şeydir, o kadar basit. Britanya köleliği 19. yüzyılda kaldırdı ama İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra hala kolonileri vardı. Sana öncelikle bir sözlük lazım.

Bir de akademik makaleleri önüme koyacakmış, ulan keynesin makaleleri de friedmanın ki de akademik işte ne oldu? Bu adamları bu kadar büyütme, sen akılcı ol da gerçeklere ulaşmaya çalış. Bu ekonomistler önce bir ütopya oluşturur sonra da hayatı ona uydurmaya, analiz etmeye çalışırlar. Tutar mı, tutmadı şimdiye kadar. Ne yaptı ne ettilerse krizden kaçamadılar. İnsanlar illa bir idealize etme sevdası içinde, ateist değilsin herhalde bu kadar kalıpsal baktığına göre; şunu aklından çıkarma. İnsanın hayalinde kurduğu kusursuz düzenler hayatta işlemez yumicik. Ekonomi bunu ne de güzel gösteriyor.

Yine safsata, ben tüm akademik makaleler doğrudur mu dedim? Sen tüm akademik makaleler yanlış mı diyorsun?

Gelecek hakkında tahmin yapan, ya da ekonomik model öneren makaleler ile ekonomik tarih ile ilgili olan somut bilgilere dayanan makaleler arasında farklar olduğunu anlaman gerek öncelikle.

Olayın benim dini görüşümle ne alakası var onu da anlamadım, ama illa bilmen gerekiyorsa pozitif ateistim.

Akılcı ol yumicik. Banka da çalışan üst düzey bir tanıdığın varsa git sor zarar eden şubeniz var mı diye. Sana evet diyecekler. Sen de çıkarımda bulun demek ki bankacılık zarar eden bir sektördür. Sonra bu yılki karınız ne diye sor, cevabı alınca bir güzel kapak kime takılmış anla gel. Sen şimdi bu örnekle sömürgecilik arasındaki bağlantıyı da kuramazsın değil mi işine gelmeyince.

Benim işim gücüm senin aksine mantıksal safsata yapmak değil, o açıdan ben tek örnekten tüm bir sektör hakkında çıkarımlar yapmam.

Friedman'ın ne dediğini buraya yazayım bu arada, yalanlarına boğulmasın:

Friedman: Well, I would say you don’t know your facts sir. In the case of India, which is a very famous case, if you look again at the facts all of the studies have shown that it cost Britain more to maintain India—these are some famous studies by Jacob Weiner which went into the details of it in great detail—colonialism has always cost the mother country more than it ever got in any direct or indirect economic benefit. Sofar as India was concerned, the history of India is divided into three periods. The period of British rule in the 19th and early 20th century, when there was very real progress in the standard of life of the people of India. The period of the 20’s and the 30’s when there was a great struggle against Britain and for independence when there was essential stagnation in India and there was no growth. The period since the creation of independence in 1948 when you have had a highly centralized government when unfortunately it was Harold Laski, and not Adam Smith, who was the most respected intellectual figure in India. When the Indian people have lost, not improved. When the average amount of food and so on has been going down, not up. The people of India have been worse off under independent, non-colonial government then they had been before.

Hayde youtube çocuğu birak bu kapitalist yobazlığını, avantaj ve dezavantajlar her sistemin içinde aynı anda barınır. Yobazlık yapıp sadece avantajlara kapılma.

Bu konuda sana vahiy mi geldi? Yoksa içgüdü ile mi vardın bu sonuca? Ying-yang geyiğini ekonomik ve politik sistemlere mi uyguluyorsun?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Üsluptan rahtasızsan gider yöneticiye şikayet edersin. Eğer hukuki şikayete konu olabilecek bir şey varsa gider savcılığa dilekçe verirsin. İnternetten hakaret da suç biliyon değil mi? Şimdi boş lafı bırak da kalemin ne kadar yetiyorsa yaz bakalım ben ne çocuğuymuşum!

Şimdi yumicik ben sendika.org sitesini takip etmem, bildiğim yazıyı girip aratırım nerede çıkarsa buyur der linki veririm. Orada da cumhuriyette yayınlanan bir yazı olduğu belirtilmiş mi ki dikkat ettiğim tek kriter o dur: EVET. demek ki bu yazının sana göre saçma olması ile yayınlandığı sitenin ne olduğu arasında hiç bir bağlantı yok. Bu foruma oradan yazı taşıyanları bilmem etmem, çürümeleri de beni bağlamaz ki bahsettiğin çürüyen konular ne onu bile hiç bilmiyorum. Şimdi sen bu saçmalıklarla milton friedmana saldırıları karıştırıp çorba halinde laf salatası yapmaya kalkışmışsın. Yemezler.

Friedmanın kendisinin safsata olabilceği hiç aklına geldi mi? yapıştırıdığın yazısına bak bir ya. Sonra da şuraya bak.

http://india_resource.tripod.com/colonial.html

Senin kafa iyi mi? CPI diyorsun, sonra da hisse senetleri ve emlaktan kalem olarak bahsediyorsun. CPI olum bu; hiise senetlerinin, emlak fiyatlarının kalem olarak alınmasını düşünmek de neyin nesi oluyor. Görmezlikten geliyorum bunu fazla üstüne gelmicem. Kastettiğin şeyin hisse senetleri ile Enflasyon arasındaki ilişkiyi belirleme çalışmaları olduğunu varsayarak evet denendi, deneniyor fakat kesin bir şey çıkmadı modellerden. Çin malları, para değerini düşük tutma olayına gelince: Dünyada en fazla dolar rezervi olan ülkedeki dolarları oradan alıp abd'ye götürelim bakalım enflasyon ne olacak. Hani enflasyon parasal bir olaydır ya birader o bağlamda :D uleymm gece gece güldürüyor bu amerikalılar. Hep böyle herşeyi kendilerine yontuyorlar. Sen de inanıyorsun yazık.

Gelelim şili ve çarpıtmalara. Asıl çarpıtan sizlersiniz. Önce şu friedmanın bönlüğünü göstereyim sana. Ne demiş bu friedman:

Şili de ekonomik özgürlük gelişiyor bunun sayesinde politik özgürlük de gelişecek. vah vah canım. öyle mi. Adama sormazlar mı yavrucum şili zaten halkın seçtiği bir hükümetle idare ediliyorken darbe yapılıp senin çikago çocuklarına ekonomiyi teslim ettiler diye. Bir de derler friedman müdaheleyi sevmez. Kendi sistemi için fırsat olunca sürekli özgürlükten bahseden bir adam cuntacıların demokrasiyi yıkarak geldiğini unutmuş gibi bu politikalarla demokrasiye de kavuşursunuz diyor. Bu herif herkesi kendi gibi mal sanıyordu.

"Ülkesinin insanlarının sorumsuzluğu yüzünden bir ülkenin komünist olmasına seyirci kalamayız. Meseleler, Şilili seçmenlerin kararına bırakılamayacak kadar önemlidir." Bunu diyen adamı biliyorsun değil mi? Bu kafayla yönetilen bir ülkede Free to Choose diye geyik yapmak kolay tabi friedmana göre.

Şili darbesinin arkasında cia olduğunu, seçimle gelen Allende'nin kamulaştırmalrıyla abd şirketlerinin çıkarlarına ters düştüğünü, abd nin ekonomik yaptırımlarını... bunların hepsini bildiğini düşünerek geçiyoruz ve sana soruyorum. Sadece gizli işsizlik ile açıklama getirebileceğin kaç tane done var bu yazıda. Sonuna kadar okumanı tavsiye ederim.

http://www.infoshop.org/faq/secC11.html

Ve şunu bana yüzün kızarmadan söyleyebilir misin: Çikago boys anıların uygulamaları sürekli devam etmiş ve bunun sayesinde şili ekonomisi gelişmiştir? Yoksa bu uygulamalar terkedilmiş de mi bir şeyler olmuş. Dürüst ol.

Friedman->>> çöplük mann.

Kurtarma paketine gelince orada kastedilen şey yine friedman yumicik. Ben sana bu paketler abdyi kurtaracak demedim.Yok öyle bir şey. Friedman olsaydı da görseydi ne güzel olurdu çöpe atıldığını. Yoksa gerçi bu adam bunu da desteklermiydi, belli olmaz. Diğer şartlar sabitken tüm ekonomi teorileri tutarlıdır. Ahh ulen şu diğer şartlar.. bilmen gerekir senin bunu. Bu teoriler ütopik düzenlere göre ciddiye alınacak bir tarafı yok.

Bu arada DEha kim layn böyle basit yazılara mı kanıyorsun. Şili de yanılmıyorsam yine sürekli sosyalistler kazanıyor seçimleri. Halk pek sevmemiş mi ne kapitalizmi ne iş? Nankör bunlar. Hepsinin betona gömeceksin, işkence edeceksin cunta döneminde olduğu gibi. Pis nankör şilililer.

Gelelim köleliğe, asıl sana sözlük değil de biraz fikir lazım. Ben sana kölecilik anlayışı sömürgecilikte ucuz iş gücü olarak kullanılmıştır diyorum sen bana bunlar farklı kavramlar diyorsun. Ne biçim bişisin. neymiş 19. yüzyılda kölelik kaldırılmış ama hala kolonisi varmış. Ee ben sana kölecilik sömürgecilikle başlamıştır ve bitmiştir mi dedim. Çıktın sömürgelerden refah elde etmedi batılı devletler dedin, bende diyorum ki işgücü maliyetini düşürmek kölelerle oluyorsa köle kullandılar, makine yapınca da makineleri. Sana git şurdan akıl fikir al dicem de ne yazık ki öyle bir yer yok yumicik.

Ying yang gibi felsefelere gerek yok ekonomik tarihe bak. Akıl ve fikir ile. Acıdım bak şimdi.

Yazıyı başladığım gibi bitiriyorum.

Üsluptan rahtasızsan gider yöneticiye şikayet edersin. Eğer hukuki şikayete konu olabilecek bir şey varsa gider savcılığa dilekçe verirsin. İnternetten hakaret da suç biliyon değil mi? Şimdi boş lafı bırak da kalemin ne kadar yetiyorsa yaz bakalım ben ne çocuğuymuşum!

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...