Jump to content

Şuan konuştuğumuz dil ?


Recommended Posts

  • İleti 80
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Yunanca +ingilizce+Türkçe+Kürtce birazda rumca

o kadar da değil bak wkipedide vermiş Türkçedeki yabancı kaynaklı sözcükler dilin %14 ni oluşturuyor

http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk%C3%A7e

tarihinde Osiris_ tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kanaatimce bir dili konuşan kavim, insan topluluğu, kendi arasında büyük çapta bir iletişim deviniminde bulunmadığı sürece, o dil yavaşça dağılıp parçalara bölünüyor.

Topluluklar ne çapta birbiriyle iletişim kurarsa o çap içinde önce lehçe, sonra dil oluşuyor. Mesela Alplerdeki bir vadide yalıtık kalmış bir topluluk sadece büyük bir lisanın(masela Latince'nin) ağzı olan dillerini, iyice ayrıştırıyor. Hele yazı diline geçerlerse, Kendi gazetelerini basarlarsa, O artık başka bir dil oluyor. Büyük lisanın diğer fertlerince anlaşılmaz oluyor. Çünkü o topluluk her ne kadar büyük-dil'in grameriyle, cümle kalıplarıyla konuşsa da, farklı şartlara verdikleri ses, dil tepkileri onları ancak birbirlerini anlar kılıyor. Kelime olarak bakarsak, anlaşılmazlık gençlerin kendi aralarındaki jargonu gibi. Ama dahası konuşurken seslerin akması da değişiyor (fonetik).

Mesela Azeri birisi bazen öyle hızlı ve anlaşılmaz konuşuyor ki.. Aslında yazıya döküldüğünde birkaç komik kelime farkından başka bir problem yok. Yazıya dökünce en azında cümle anlaşılıyor, kelimeler, anlamı bilinmese de anlaşılıyor. Ama o kadar ayrı kalmışız ki, birbirimizi anlamak için gayret etmediğimiz o kadar süre geçmiş ki, ses akışları oldukça ayrışmış. Kazakça dinlemek ise daha korkutucu, kelimeler birşey anlamadan akıp geçiyor. Oysa yazıda tek tük anlıyabiliyoruz.

Göz önünde bulunması gereken şu: biz yine de bu dilleri bir kaç ayda öğrenebilecek durumdayız. Çünkü çoğu kök fiiller, birkaç sesin değişmesi dışında aynı, cümle dizimi çoğun aynı, ekler, çekimler çoğun aynı (gramer.). Yada değişse bile değişimin kuralını kavrayabilip diğerlerine uyguladığımızda o dil aynı aileden olmuş oluyor.

Şu an konuştuğumuz Türkçe, Orta Asya kökenlimidir?

Orta Asya kökenli ise, her hangi bir rütuş`a uğramışmıdır?

Yukarda dediğim gibi, farklı şartlarda kalıp dilini anlaşılmaz kılmakla beraber, biz kendi şartlarımızı kozmopolit kaynaşmaya da çevirmişiz. Diğer bambaşka dil ailelerinden, özel alanlara göre terimler almışız. Bazıları da günlük dile geçmiş. (denizcilik venedikçe, ziraat rumca (ki bu tartışılır, bu konunun kıpçak bir derinliği var.), edebiyat farsça, sosyal-pozitif bilim arapça sonra fransızca...) Fakat "Türkçe" denen dil, böyle olmakla beraber, Ortaasyadakilerle aynı aileden olduğu unutulmamalı, ilişkide bulunulmalı.

tarihinde puppetularz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Türkçe artısız eksisiz tam olarak Türkçedir. Cümle kalıplarımız değişseydi mesela, if cümle kalıbımız changed, o zaman derdik dilimiz artı şu bu...

Yalnız şöyle bir durum var.. Türkçe'deki bütün bağlaçlar başka dillerden alınma. Ve, veya, fakat, ancak, lakin, ama, meğer, eğer, ise, ya/ya, ne/ne, hem/hem, ki, gerçi, keşke, sanki, madem, belki, yani, zira... bunların istisnasız hepsi, çoğu Farsça, geri kalanı da Arapça'dan alınma..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Latince de sonuçta çok eskiden yaşamış bir halkın dili. Daha sonra o halk yavaşça Aragonez, Asturyan, İtalyanca, İspanyolca, Katalanca, Romanş, Fransızca, Oksitan gibi, bugün yaşayan 25 kadar değişik dile döndürmüş evrimsel süreçle dilini. Artık bilimin evrensel dili Latince değil. Hala Latince kaynaklı bazı sözcükler terim üretiminde kullanılıyor (eski Yunanca gibi) ama bu bilim dilinin Latince olduğunu göstermez. Son yüz yıl içinde Latince kaç makale yayınlanmış, kaç sempozyum verilmiş, bakmak lazım.

Latince eski bir halkın dili biliyoruz da bu dil aynı zaman da genel olarak biyoloji bilimlerinde biyolojinin özeli olarak da Tıp terimlerinde kullanıyorlar diye biliyorum. Latinceyi bilim dili olarak öğretmişlerdi bize okullarımızda, bu durumun değiştiğini de bilmiyorduk, neden değiştirdiklerini de bilmiyoruz evrensel bir bilim dili olması daha iyiydi bence, bilimde kimsenin dilinin hegomanyası olmaması açısından ama madem böyle oldu şöyle değerlendirelim : Oktay Sinanoğlu'nun şöyle bir iddiası mı ne vardı herkes kendi dilinde bilim yapsaydı bilimsel atılımlar daha kolay ve hızlı olurdu bunun hakkında ne düşünüyorsun? Madem Latince evrensel bilim dili olmaktan uzaklaştı bu bilimsel atılımları hızlandırma için milletlerin bir fırsatı haline gelmelidir. Bana pek mantıksız gelmiyor hocanın dediği. Çünkü Kürt çocuklarının eğitimde başarılı olamama sebepleri arasında ailedeyken anadilinin ayrı okuldayken anadilinin ayrı olarak öğretilmesi de vardır diye düşünüyorum oradan da bu bilimsel dillerin farklı olmasının faydalı olması sonucuna ulaşabiliyorum. Ama tabi zararı bilimde dil hegamonyasının yükselmesidir.

Bir de eski zamanda Osmanlı son dönemlerinde uluslararası dil Fransızcaydı. O dönem çoğu devlet diplomatı Fransızca öğrenmek zorundaydı. Sonra bu uluslarası dil savaşında Fransızca, İngilizceye yenildi bunun hakkındaki yorumun nedir üstad? Neden yenildi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Oktay Sinanoğlu'nun şöyle bir iddiası mı ne vardı herkes kendi dilinde bilim yapsaydı bilimsel atılımlar daha kolay ve hızlı olurdu bunun hakkında ne düşünüyorsun?

E kendisi yapsın o zaman.. Elini tutan mı var?

Bir de eski zamanda Osmanlı son dönemlerinde uluslararası dil Fransızcaydı. O dönem çoğu devlet diplomatı Fransızca öğrenmek zorundaydı. Sonra bu uluslarası dil savaşında Fransızca, İngilizceye yenildi bunun hakkındaki yorumun nedir üstad? Neden yenildi?

Fransız ekonomisi ile İngiliz artı Amerikan ekonomisi karşılaştırılabilir mi? Avustralya, Yeni Zelanda filan hiç saymıyorum.. Fransızlar hangi konuda anglosaksonlarla boy ölçüşebildiler ki onların dilleri konulsun tüm dünyada? Belki bir ara Fransız Devrimi ve sonrasındaki atılımın etkisiyle özellikle kültür ve sanat alanında bir hamle yaptılar; ama sonradan köklü anglosakson kültürü baskın geldi..

Tabi bir de İngilizce'nin gramer olarak Fransızca'dan daha kolay olması etmeni var ama bence o ikincil neden..

Link to post
Sitelerde Paylaş
o kadar da değil bak wkipedide vermiş Türkçedeki yabancı kaynaklı sözcükler dilin %14 ni oluşturuyor

http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk%C3%A7e

wikipedia ye senin gibi benim gibi insanlar yazıyor allah değil orası.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dil ve yazı üzerine 2000 yılında yazdığım bir yazı.

Dil, yazı, ortak değerleri üzerine düşünceler.

Dil ; Doğaya ve insana ait olguların ses simgeleridir.

Yazı: Doğaya ve insana ait olguların görüntü simgeleridir.

Bugün dünyamızda iki bine yakın dil konuşulmaktadır.

Onlarca da alfabe vardır.

Farklı coğrafi bölgelere özgü, başka bir coğrafyada benzeri olmayan olguları (Traverten, şeytan minareleri vb gibi) doğaya, doğadaki hareketlere, insana ve insan topluluklarına özgü olgular çok büyük oranda benzerdirler. Bu benzerliklere karşın her topluluk, bu olguları farklı ses ve görüntü simgeleriyle ifade ederek farklı dilleri ve yazıları oluşturmuşlardır. İnsanlar genellikle yalnız kendi bölgesi ile yetinecek olsaydılar fazla sorun çıkmazdı. Ana dili ile kendi ülkesinde yaşamını sürdürürdü. İlkel ve kapalı toplumlarda bu durum hala geçerli olmasına karşın, 2000 li yıllarda bizler artık kalıplarımıza sığmıyor, tüm dünyaya, hatta uzaya açılmak istiyoruz. Böyle olunca da farklı diller ve yazılar farklı coğrafyalara açılmamıza zorluklar çıkarmaktadır. Aynı madde ve hareketleri, duygu ve düşünceleri farklı dillerle ve yazılarla ifade etmek zenginlik sayılsa da, insanın dünyaya açılma isteği karşısında, ‘bir insanın tüm dünya dillerini öğrenmesi mümkün görülmediği için’ zorluk taşımaktadır. Bu olumsuzluk elbette ki tüm dünya insanlarının tek veya birkaç dil ve yazıda karar kılarak aşılabilecektir.

Bir şeyin incelenmesi onun obje konumuna getirilmesi ile mümkündür. Dünya; içinde biz olsak ta bizim dışımızda bir olgudur. Bir madde ve hareketler yumağıdır. Bu madde ve hareketlerin genel doğruları ve temel yasalarına ulaşmak bilimsel çaba gerektirir. Ancak yalnız başına yeterli değildir. Bunların söz ve yazı ile nasıl ifade edilmesi de önemlidir.

Dil, yazı, hukuk ve ekonomik değerler, toplum bireyleri tarafından ortak kabule dayalı olgulardır. Bugün dünyamızda uluslaşma süreçleri kısmen tamamlanmış, bu olgular ulusal değerler çerçevesi içersinde yer almışlardır. Bundan sonraki aşama tüm dünya insanlarının ortak kabulüne dayalı ortak dil, ortak yazı, ortak hukuk ve ortak ekonomik değerlerin üretilmesi ve hayata geçirilmesi olmalıdır. ortak bir dili, bir yazıyı, kimler neden istemesin ki. Hukuk ve ekonomik değerler de öyle, insan hak ve özgürlüklerine saygılı, insanı yücelten bir hukuk sistemini, tüm dünyada geçerli bir parayı kim istemez. Hatta böyle bir gelişme kendiliğinden süregelmektedir. Her ulus tüm dünyada geçerli değerlere yavaş yavaşta olsa yönelmektedir. Birleşmiş Milletler; dünya barışı alanında, insan hakları ve hukuk alanında, sağlık alanında, kalkınma alanında, bilim, eğitim, ekonomi ve ticaret gibi daha pek çok alanda ortak değerler oluşturmaktadır. Hayata geçirilmeleri yavaş ta olsa merkezi bir organizasyon gerçekleştirilmiştir. Ülkelerin ve insanların bu organizasyonlara destek vermesi ile pek çok sorun kolayca çözülebilecektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
E kendisi yapsın o zaman.. Elini tutan mı var?

Bu iş tek başına bir veya birilerinin mücadelesiyle olacak iş değil, olamaz. Bir örgütlenme lazımdır ayrıca Oktay'ı dinleyen yok varsa da kulak tıkayanların yanında sayıları çok değildir.

Fransız ekonomisi ile İngiliz artı Amerikan ekonomisi karşılaştırılabilir mi? Avustralya, Yeni Zelanda filan hiç saymıyorum.. Fransızlar hangi konuda anglosaksonlarla boy ölçüşebildiler ki onların dilleri konulsun tüm dünyada? Belki bir ara Fransız Devrimi ve sonrasındaki atılımın etkisiyle özellikle kültür ve sanat alanında bir hamle yaptılar; ama sonradan köklü anglosakson kültürü baskın geldi..

İşte o zaman benim 2. sayfada söylediğim yere geliyorsun :

Sanat, kültür gibi alanlarda biraz ülkelerin dışa açılıp açılamamalarına bağlı, dışarıda lobiyi delip delememelerine bağlı olduğu gibi.

Bu olayın sade bir anglosakson olayı olmadığını sen de biliyorsun iki gözüm, ustacım.

Sanatın, kültürün dışarıya ne kadar çok yayılmasına bağlı, ekonomiye, dış pazara, lobilerin kırılmasına, güven tazelemeye, uluslarası prestij gibi konulara. Anglosaksonlara özel bir olay değil bu etmenleri elinde bulunduran bir çok millet bunu yapabilir özellikle dünya altın piyasasını elinde bulunduran Almanya ile automobil piyasasında yükselmeye başlayan Fransa ve İtalya'nın yeniden boy göstereceği kanaatindeyim.

Ama biz ve bizim gibi tipik Asya ülkeleri bunu yapamaz, üçüncü dünya ülkeleri de tek kalem havasını alır ki zaten bu konuya vakit ayıracak kadar rahat değiller, özgürlük-baskı açısından.

Tabi bir de İngilizce'nin gramer olarak Fransızca'dan daha kolay olması etmeni var ama bence o ikincil neden..

Bu bölümd de ne kadar güçlü dış pazara, ekonomiye ve kültüre sahip olmaya başlasalar bile Rusya ve Çin'in o kadar dil konusunda o kadar ilerleyebilecekleri düşüncesinde değilim o da ikincil etmenden dolayı. Hindistan'ı da unutmayayım, iliştireyim buraya.

tarihinde barisarock tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ya ne sanatı ne dil kurumu, ne de bilimi kendi dilinde yapma olayı; sömürgeci devletlerin dili yaygınlaşmıştır. Türkçe'de arapça niye var. Türkler nasıl müslüman oldu? Talkan katliamını yapan araplar sömürgeci değil miydi? Öyle geçerken selam verip müslüman olmadık ya. İngilizce, Fransızca, ispanyolca yaygın diller çünkü sömürgeci devlet geçmişleri var. Orta asya Türk devletlerindekiler de rusça biliyor. Açık şeyler bunlar kırk dereden su getirmeye gerek yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ya ne sanatı ne dil kurumu, ne de bilimi kendi dilinde yapma olayı; sömürgeci devletlerin dili yaygınlaşmıştır. Türkçe'de arapça niye var. Türkler nasıl müslüman oldu? Talkan katliamını yapan araplar sömürgeci değil miydi? Öyle geçerken selam verip müslüman olmadık ya. İngilizce, Fransızca, ispanyolca yaygın diller çünkü sömürgeci devlet geçmişleri var. Orta asya Türk devletlerindekiler de rusça biliyor. Açık şeyler bunlar kırk dereden su getirmeye gerek yok.

İyi de Osmanlı da işgalciydi onların dili tarih oldu onu ne yapacağız. Tarih olmadıysa da iki dilin birleşimindendi ve parçalandı kendisi yok olunca.

Talkan katliamını yapan Arapların dili neden evrenselleşmedi demek ki sömürge sade bir etmen değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Araplar bütün Ortadoğuyu ve Kuzey AFrikayı Araplaştırdılar. Eski Suriyeliler, Iraklılar falan kendi dilleri vardı. Kuzey Afrikalıların da öyle Bugün hepsi kendini Arap sanıyor. Aynı Selçukluların bizi Türkleştirmesi gibi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Araplar bütün Ortadoğuyu ve Kuzey AFrikayı Araplaştırdılar. Eski Suriyeliler, Iraklılar falan kendi dilleri vardı. Kuzey Afrikalıların da öyle Bugün hepsi kendini Arap sanıyor. Aynı Selçukluların bizi Türkleştirmesi gibi.

Bir dilin Uluslarası düzeye ulaşması ayrıdır bölgesel kalması ayrıdır. Araplar sadece Orta doğu'da, Kuzey Afrika'da etkinler başka nerde hükmü var onların hiç bir yerde. Peki Arapça uluslarası bir dil mi hayır. Demek ki uluslarası değiller ne kendileri ne de dilleri.

tarihinde barisarock tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte böyleee,

İt ürür, karavan yürür

Sanmayınkı Türkçenin temizlenmesi durur.

Taka,tika,takatuk Arapçasından ,FarscasındanTürkcenin temizlenmesi yol alıyor ,alacakta.

Ecevit Türkçes :ulusal tüttürü=sigara

Ecevit Türkçesi :ulusal düddürü=İstiklal marşı :-)))))))))))

Ay GARAOĞLAN,dilerim sana 450,000 16 lıh huri

450,000 16lıh da Gılman verirler,cennette.

Bu dünyada yapamadığını orda yaparsın.

Beline guvvat.

Ordada şekersiz çay içersen,GUŞ uçamaz.

Pastırma ,köfte,bal,pirzola yiyecençi verilenleri haklıyabülesin.

Bir elin HURİDE,

Ötekiside GİLMANLARDA olur inşaallahu Teala.

Bu dünyada Rahşan hanım çaydan bahşa birşey vermedi sana,öyle dediydi bir CHP li millet vekili.

Orada acısını çıharırsın.

Ne gönlünden geçse hemen geliymiş.

Benim duam tutar.

Sen heç tesalanma.

Allah sana vermeyipde KIRRO Ebussuudamı verecek :-))))))).

Nerde bulacah senin kimin saf temiz adamı?

Senin ULUSAL DÜDDÜRÜNÜ sevsin bu forumdakiler:-))))))))

Tolonbeg

Tolonbeg

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...