Jump to content

DİNCİLER ÖLÇÜSÜZDÜR, AŞIRIYA KAÇAR


Recommended Posts

Dincilerin aşırıya kaçtığı konular:

1) Sonsuza kadar yaşam

İtiraf edemeseler de dincilerin çok büyük kısmı ahiret açgözlülüğü içindedir. İlkokuldan itibaren onlara cennetten bahsedilmiş, orada "istedikleri herşeyin" olacağı, sınırsız zevkleri tadacaklarından bahsedilmiş ve eroin gibi alışkanlık yapan ve kolaylıkla hastalık gibi bulaşan bir merete alıştırılmışlardır. Buna rağmen hayata dair zevkleri ve kazançları da gözardı edememekte, her şeyi birden istemektedirler. Bazen aslında şehirlerden, teknolojiden uzak bir yaşam özleminde olduklarını belirtseler de bunu belirten ve defolup gidenlerin sayısı yok denecek kadar azdır.

2) Mutlak adalet

Adalette nasıl aşırıya kaçılır? Dincilerin inancı şöyledir ki evrendeki herşeyi gören bir tanrı vardır, ve bu tanrı sonradan topluca mahkeme edeceği için her türlü pisliğe, tecavüze, hırsızlığa, dolandırıcılığa izin vermektedir. Müdahale edebileceği halde sessizce her türlü zulmü sonuna kadar izler, ahirete kadar bekler. İnsanları ne yapacaklarını bile bile yarattığı için sorumlu olmasının yanı sıra hiçbirşey yapmayarak resmen kendi işlediği suça iştirak eder.

Ayrıca dünyadaki en büyük dinler ahiret cezaları en aşırıya kaçan dinlerdir.

3) Evrenin tanrısıyla iletişimde oldukları iddiası

Bu kadar aşırı, bu kadar egotist bir yaklaşım ancak dinlerde bulunmaktadır. İnsanlık tarihinde kendini daha büyük gösteren bir iddia yoktur. Bu iddia da mitolojiler zenginleştikçe kerametlerle tanrısal vasıfların bazılarının insanlara geçmesi yoluyla gittikçe güçlenmiş, artık gerçeklerle tamamen çelişir bir alt kültür oluşturmuştur.

----

Kendi kutsal kitaplarının bile aşırıya kaçmayın diye öğüt vermesi dincileri komik duruma düşürmektedir. Kendi kitapları bile dinden çıkmalarını öğütlemektedir.

tarihinde bayşapka tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

bir de şu surum beni deli eder. müslümanların sözleri ile:

müslüman olmayanların başına olumlu birşey gelse bu dünya onların cenneti olduğu için şurada 60 yıl yaşarlar ama sonra müslüman sonsuza kadar cennette yaşayacaktır

müslüman olanların başına olumlu birşey gelir se allah onları mükafatlandırmıştır

müslüman olmayanların başına kötü birşey gelir se allah onları cezalandırmıştır

müslüman olanların başına olumsuz birşey gelir se allah onları sınav yapmaktadır

tarihinde hagi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
bayşapka Gönderildi Dün, 16:20

Dincilerin aşırıya kaçtığı konular:

1) Sonsuza kadar yaşam

İtiraf edemeseler de dincilerin çok büyük kısmı ahiret açgözlülüğü içindedir. İlkokuldan itibaren onlara cennetten bahsedilmiş, orada "istedikleri herşeyin" olacağı, sınırsız zevkleri tadacaklarından bahsedilmiş ve eroin gibi alışkanlık yapan ve kolaylıkla hastalık gibi bulaşan bir merete alıştırılmışlardır. Buna rağmen hayata dair zevkleri ve kazançları da gözardı edememekte, her şeyi birden istemektedirler. Bazen aslında şehirlerden, teknolojiden uzak bir yaşam özleminde olduklarını belirtseler de bunu belirten ve defolup gidenlerin sayısı yok denecek kadar azdır.

Ebedi hayat Ebedi Kadiri Ezelinin insana bahşettiği bir nimettir.Cenabı Hakkın ebedi baki Esmai İlahiyesi ebedi müştaklar ve ayineler ister.

Nasıl Şafii(şifayı veren) ismi hastalığı gerektirir Kerem(ikram eden nimetleri veren) ismi ona muhtaç ve isteyen kulları gerektirir onun gibi.

Ebedi hayatın varlığının dünyevi çok isbatı vardır.Evet zaman bizim kayıtlı olduğumuz bir kavramdır ve izafidir.

Hiç yaşlanmaasak ve ölmeseydik zaman kavramı olmazdı.

Ebedi hayata bir örnek rüyalardır.Yapılan araştırmalarda en uzun rüya 8sn sürdüğü gözlemlenmiş.

Halbuki uzun bir rüya görseniz rüyanızda saatler günler geçer ama hakiki zamanda bu 2sn sürer demek zaman kavramı beyin içinde bilinç içinde izafidir ve

zamanın olmadığı bir cenent ve cehennem hayatı pekala mümkündür ve olacaktır.

Müslümanlar esas hedefleri ahirette cennet ve daha önemlisi rızai ilahi olmalıdır.

Böyle düşünmeyen müslümanlar tümünü bağlamaz.kötü örnek te örnek olmaz çünkü kural ve kaideler bellidir.

Elbette ebedi hayatı istiyoruz yokolmak hiçolmak istemiyoruz ve Cenabı Hak Rahim ismiyle bu nimeti dinsizlere bile veriyor

"cehennem de olsa beka isterim ebedi hayat isterim" lafı burdan çıkar.

2) Mutlak adalet

Adalette nasıl aşırıya kaçılır? Dincilerin inancı şöyledir ki evrendeki herşeyi gören bir tanrı vardır, ve bu tanrı sonradan topluca mahkeme edeceği için her türlü pisliğe, tecavüze, hırsızlığa, dolandırıcılığa izin vermektedir. Müdahale edebileceği halde sessizce her türlü zulmü sonuna kadar izler, ahirete kadar bekler. İnsanları ne yapacaklarını bile bile yarattığı için sorumlu olmasının yanı sıra hiçbirşey yapmayarak resmen kendi işlediği suça iştirak eder.

Ayrıca dünyadaki en büyük dinler ahiret cezaları en aşırıya kaçan dinlerdir.

Dünyada görülüyorki Adalet vardır ancak hak tamamne tecelli etmez.Çoğu zaman mazlum mazlumane zalim zulmünde ebedi hayata göçer.

Demek bir Mahkemei Kübrada hesap vardır.Dünyada her şey kayıt altındadır ve kaydediliyor örnekelr yüzlerce.

İnsanın tüm hayatı beyinde mercimek büyüklüğünde bir merkezde hıfzedilir.

Aslında insan hiçbirşeyi unutmaz sadece hatırlayamama sorunu vardır hipnoz vb yöntemlerle bu hafıza kayıtları açılabiliyor.

Sadece insan ve yaptıkalrı değil mesela buzdağında 1km derinliğinde delik açılıp örnekelr alınınca bu dünyanın bilmem kaç milyon yıl önceki hava şartlarından bilgi veriyor deniyor veya

bir ağacı kesip yaşına bakınca geçirdiği mevsimlerin özellikleri dış kabuğundan anlaşılabiliyor

söylenilen her söz kaybolmuyor uzayda dalgalar halinde yolalmaya devam ediyor hatta

tv yi açıp kanal seçmezseniz göreceğiniz karlanmanın dünyanın ilk yaratılma dönemindeki elektromanyetik dalgalarının bir yansıması olduğunu bilim söylüyor.

Demek dünyada yapılan ve yaşanan herşey kayıt altında ve hiçbir şey atlanmıyor yokolmuyor veya bir iz bırakarak kayboluyor.

Yani özellikle insan için Cenabı Hakkın Hafiz(hıfseden saklayan) ismi Ebedi hayatta ve Mahkemei Kübrada insanın yaptıklarını sevabını günahını hıfseder ve

zamanı gelince ortaya döker.Detaylı bilgiler google dan ve Kuranda ayet mealleriden elde edilebir.

3) Evrenin tanrısıyla iletişimde oldukları iddiası

Bu kadar aşırı, bu kadar egotist bir yaklaşım ancak dinlerde bulunmaktadır. İnsanlık tarihinde kendini daha büyük gösteren bir iddia yoktur. Bu iddia da mitolojiler zenginleştikçe kerametlerle tanrısal vasıfların bazılarının insanlara geçmesi yoluyla gittikçe güçlenmiş, artık gerçeklerle tamamen çelişir bir alt kültür oluşturmuştur.

----

Kendi kutsal kitaplarının bile aşırıya kaçmayın diye öğüt vermesi dincileri komik duruma düşürmektedir. Kendi kitapları bile dinden çıkmalarını öğütlemektedir.

Bunda da şaşacak bir şey yok.Yarattığı herşey gören bir Yaratıcının kör olması, yarattığı hemen her şey işiten bir Yaratıcının sağır olması mümkün olmadığı gibi

Yarattığı her şey konuşan ve bir şekilde çeversiyle iletişimde bulunan Cenabı Hak Kadiri Külli Şeyin kendine mahsus ulvi lisanıyla konuşmaması imkansızdır.

Cenabı Hakkın konuşması 2 şekilde dir.1.si vahiy 2.si ilhamdır.

Mesela Cumhurbaşkanı bir karar kanun koyacak bunu resmi kanallardan ve kendine göre en ince prosedüre riayet ederek yapması gerekir

ondan beklenen budur bu vahyin önemine işarettir,

ama hususi ve özel bir konuda bir isteğini iletmek için istediği devlet görevlisine telefon açıp onla konuşması

muhatap olmasında hiçbir prosedür yoktur bu da ilhama işarettir.

Yani Cenabı Hak ve veli kulları arasındaki iletişim ilhami ve hususi ve özel olur bu vahiy demek değildir.

bu tür ilhama mazhar arıdan karıncadan tut ta evliyaullahtan ulemadan bir çok muteber zatlar vardır.

Müslümanların bir kısmının yaptığı hatalar tüm islama maledilemez.bu gibi konularda nedense zaten dinsziler %5 gibi küçük bir çoğunluğu eleştirriken

dinini düzgün yaşamaya çalışan %95i görmezden gelmek adetleridir.

Sizin dinsiz bir nazarla yukarıda zikrettiğim hakikatleri anlamanız beklenemez ve beklemiyoruz.Yalnız soru sordunuz cevabını özetle kısaca alın diye yazdım.

Hattı zatında sorular öyle denk gelmişki Cenabı Hakın Hak ismi hakedene hakattiğini vermek, Hafız İsmi tüm iyilik ve kötülükleri kaydeden,

sonra Adil ismi de haklıyı mükafatlandırmak ve haksızı cezalandırmak hepsi birbiriyle uyumlu

demek Ahiret gelecek Haksızlar cezaalrını çekecekler haklı ve muttaki olanalrda cennet nimetlerine kavuşacak isbat ediyor.

tarihinde AhmetBaha tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sn AhmetBaha

Uzun açıklamalar için teşekkürler. Fakat konu hakkındaki zıtlaşmayı giderecek tipten değiller.

Ebediyet aşırılığına dair

Ebedi hayat Ebedi Kadiri Ezelinin insana bahşettiği bir nimettir.Cenabı Hakkın ebedi baki Esmai İlahiyesi ebedi müştaklar ve ayineler ister.

Nasıl Şafii(şifayı veren) ismi hastalığı gerektirir Kerem(ikram eden nimetleri veren) ismi ona muhtaç ve isteyen kulları gerektirir onun gibi.

Ebedi hayatın varlığının dünyevi çok isbatı vardır.Evet zaman bizim kayıtlı olduğumuz bir kavramdır ve izafidir.

Hiç yaşlanmaasak ve ölmeseydik zaman kavramı olmazdı.

Ebedi hayata bir örnek rüyalardır.Yapılan araştırmalarda en uzun rüya 8sn sürdüğü gözlemlenmiş.

Halbuki uzun bir rüya görseniz rüyanızda saatler günler geçer ama hakiki zamanda bu 2sn sürer demek zaman kavramı beyin içinde bilinç içinde izafidir ve

zamanın olmadığı bir cenent ve cehennem hayatı pekala mümkündür ve olacaktır.

Öncelikle rüyaların birkaç saniye sürdüğü gibi yalan yanlış gazete kupürü bilgileriyle burada kimseye kanıt gösteremezsiniz. Hangi araştırmaya baktıysam rüyaların sürelerinin 5-45 dakika arasında oldukları yazıyor.

Tümevarımdaki asıl amaç birşeyin doğru olduğunu kabul ettiğinizde ortaya çıkan tutarsızlıkları tespit etmektir. Yazınızda açıkça görüldüğü gibi siz tümevarım tipi ispatla "bir şeyin doğru olduğuna kesin iman etmek ve bu şeye benzer tüm diğer şeyleri kanıt olarak sunmak" fikrini karıştırıyorsunuz.

Yan not:

Bu yanılgı sizin ikinci kutsal kitabınızda çok belirgin olduğundan birileri sizi kolaylıkla nurcu olarak tespit edebiliyor. Örneğin aynı sebeplerle ilim denen şahısın kendisi söylemese de, doğrudan kopyala-yapıştır yolunu seçmese de nurcu olduğu baristir. Bu yöndeki eleştirimi de arz ederim.

Kaldı ki "ahir zaman" fikrinin "zamanın sonu" olarak anlaşılması için herhangi bir sebep yok. Ahir zaman sonun geldiği zaman olarak açıklandığında çok daha tutarlıdır. Dünya hayatının sonu. Yani gereksiz birşeyi ispat etmeye çalışıyorsunuz. Ahirette zamanın sona ereceğini, yok olacağını iddia etmek için herhangi bir delil göremiyorum. Herhalde bu fikri de ikinci kutsal kitabınızdan aldınız.

Fizikten de bahsedelim, özel görelilik teorisinde ışık hızına yaklaştıkça durağan kütleye göreli olarak zaman farkı artar. Bunun sebebi lorentz dönüşümlerinden elde edilen hız-kütle-zaman ilişkileridir. Fizikten anlamayan biri ışık hızına erişildiğinde zamanın yok olduğu şeklinde bir sonuca varabilir. Fakat fizikten anlayan biri zamanın halen olguyu açıklamak için eşitliğin bir parçası olarak kalması gerektiğini görür. Bu öyle sayı sadeleştirmeye benzemez. Fiziksel fenomenleri açıklarken somut esaslar gözönünde bulundurulur. Ahiret gibi soyut yerlerde aynı esasların geçerli olmasına gerek yoktur. Yani somut olguları soyut inançları haklı çıkartmak için kullanmak mantıksız olur.

Müslümanlar esas hedefleri ahirette cennet ve daha önemlisi rızai ilahi olmalıdır.

Böyle düşünmeyen müslümanlar tümünü bağlamaz.kötü örnek te örnek olmaz çünkü kural ve kaideler bellidir.

Elbette ebedi hayatı istiyoruz yokolmak hiçolmak istemiyoruz ve Cenabı Hak Rahim ismiyle bu nimeti dinsizlere bile veriyor

"cehennem de olsa beka isterim ebedi hayat isterim" lafı burdan çıkar.

Hem ebedi hayat açgözlülüğüyle yaşıyorsunuz, hem tanrının rızası diyorsunuz. Hangi müslümana sorarsanız kendince yaptıklarını kabullenmiştir, kendinin o an ölse cennete gideceğinden emin yaşar. Kimse yoğurdum ekşi demez. Özellikle pek affedici çok bağışlayıcı, tecavüz etsen de banka soysan da insanın arkasından yalan konuşsan da tövbe ettiğinde kabul edecek bir tanrı modeli insanlardaki bağışlanacakları hissini arttırır. Yani pratikte tanrının rızası etkisiz elemandır. Tanrının rızası artık "yoldan sapmamak" olarak algılanır. Yol ise iyisiyle kötüsüyle yaşayıp, hatta bazen çoğunlukla kötüsüyle yaşayıp affedilmeyi beklemektir. Burada tek önemli olan size sunulmuş olan yoldan ahirette yaşayacağınız zevkler için ölmeyi beklemektir.

Tabii bu da insanlar gerçekten iman edemedikleri için bu şekilde zuhur etmez. Çoğunlukla yaşam ve akılcı yaşam fikri ağır basar.

İleride %95 gibi yukarıda belirtilen hususla çelişkili rakamlar da vermişsiniz.

(Ayrıca bkz. Kimse %100 İman etmez, Özellikle Türkler...)

Suça ortaklığa dair

Dünyada görülüyorki Adalet vardır ancak hak tamamne tecelli etmez.Çoğu zaman mazlum mazlumane zalim zulmünde ebedi hayata göçer.

Demek bir Mahkemei Kübrada hesap vardır.Dünyada her şey kayıt altındadır ve kaydediliyor örnekelr yüzlerce.

İnsanın tüm hayatı beyinde mercimek büyüklüğünde bir merkezde hıfzedilir.

Aslında insan hiçbirşeyi unutmaz sadece hatırlayamama sorunu vardır hipnoz vb yöntemlerle bu hafıza kayıtları açılabiliyor.

Sadece insan ve yaptıkalrı değil mesela buzdağında 1km derinliğinde delik açılıp örnekelr alınınca bu dünyanın bilmem kaç milyon yıl önceki hava şartlarından bilgi veriyor deniyor veya

bir ağacı kesip yaşına bakınca geçirdiği mevsimlerin özellikleri dış kabuğundan anlaşılabiliyor

söylenilen her söz kaybolmuyor uzayda dalgalar halinde yolalmaya devam ediyor hatta

tv yi açıp kanal seçmezseniz göreceğiniz karlanmanın dünyanın ilk yaratılma dönemindeki elektromanyetik dalgalarının bir yansıması olduğunu bilim söylüyor.

Demek dünyada yapılan ve yaşanan herşey kayıt altında ve hiçbir şey atlanmıyor yokolmuyor veya bir iz bırakarak kayboluyor.

Yani özellikle insan için Cenabı Hakkın Hafiz(hıfseden saklayan) ismi Ebedi hayatta ve Mahkemei Kübrada insanın yaptıklarını sevabını günahını hıfseder ve

zamanı gelince ortaya döker.Detaylı bilgiler google dan ve Kuranda ayet mealleriden elde edilebir.

Dünyada adalet tam değildir, demek ki ahirette hesap vardır. Nasıl oluyor? Adaletin çoğunlukla tam olmaması en doğal olaylardan biridir. Adalet çıkarımlara dayanır, stokastik ilkeler üzerine kuruludur. Bunu gösterip "o halde mutlak adalet vardır" sonucuna nereden varıyorsunuz? Daha mutlak adalet denen şeyi hayal bile edemezken, biz bilmeyiz iman ederiz derken, yokluktan yola çıkıp nasıl varlığını kanıtladığınızı iddia ediyorsunuz? Bu cevabın vakit kaybı olduğunu düşünmeye başlıyorum yavaş yavaş.

Sonra da cinayetlerle, tecavüzle, dolandırıcılıklarla ilgisiz çeşitli kayıt ortamlarına delil getirilmiş. Bu noktada da ikinci kutsal kitabınıza başvurdunuz sanırım.

Bu aşırı inançtaki asıl meselelere ise hiç değinilmemiş.

1) Tanrı insanları ne yapacaklarını bile bile yaratıyor.

2) Birçok durumda kaçınılmaz bir şekilde birbirlerine zulmetmelerine izin veriyor.

Burası dersliklerinize benzemez, dikkat lütfen.

Evrenin yaratıcısıyla iletişim kurma aşırılığına dair

Bunda da şaşacak bir şey yok.Yarattığı herşey gören bir Yaratıcının kör olması, yarattığı hemen her şey işiten bir Yaratıcının sağır olması mümkün olmadığı gibi

Yarattığı her şey konuşan ve bir şekilde çeversiyle iletişimde bulunan Cenabı Hak Kadiri Külli Şeyin kendine mahsus ulvi lisanıyla konuşmaması imkansızdır.

Cenabı Hakkın konuşması 2 şekilde dir.1.si vahiy 2.si ilhamdır.

Mesela Cumhurbaşkanı bir karar kanun koyacak bunu resmi kanallardan ve kendine göre en ince prosedüre riayet ederek yapması gerekir

ondan beklenen budur bu vahyin önemine işarettir,

ama hususi ve özel bir konuda bir isteğini iletmek için istediği devlet görevlisine telefon açıp onla konuşması

muhatap olmasında hiçbir prosedür yoktur bu da ilhama işarettir.

Yani Cenabı Hak ve veli kulları arasındaki iletişim ilhami ve hususi ve özel olur bu vahiy demek değildir.

bu tür ilhama mazhar arıdan karıncadan tut ta evliyaullahtan ulemadan bir çok muteber zatlar vardır.

Yaratıcı özellikleri şöyle olmalıdır demek, kendi kafanızda kurduğunuz yaratıcı fikrini ön plana çıkartmaktır. Sizin şahsi görüşlerinizdir. Evrenin yaratıcısı fikri karşısında zavallı kalan insanları evrenin yaratıcısının davranışlarını açıklamak için kullanmaksa bu yaratıcıyı insan seviyesine çekmek, onu zavallılaştırmaktır.

İnsan protokollerini örnek gösterip yaratıcı da böyle olmalı diyen ancak kendisini yüceltir, yaratıcısını da aşağılar.

- "İnsan yaratıp iletişim kurmalıdır" fikri

Yaratıcınızın isteklerini sonradan iletmeye gerek duyan gücü insanca davranmaktan başka birşeye yetmeyen bir zat olduğunu göstermektedir.

- "Evliyalar yaratıcıyla iletişim kurar, mucize sergiler" fikri

Yine insanı yükseltir. Aşırılığa ve kendini beğenmişliğe yol verir, gerçeklerle çelişen bir tabaka oluşturur. (Örn. evliyanın ölüsünün çürümediği inancı, keramet inancı, ve saire.)

İnsan bu inancında da aşırıya kaçar ve insanın bu inanışta insan üstü, olağanüstü bir hale geldiğini gözlemleriz.

Sonuç

Müslümanların bir kısmının yaptığı hatalar tüm islama maledilemez.bu gibi konularda nedense zaten dinsziler %5 gibi küçük bir çoğunluğu eleştirriken

dinini düzgün yaşamaya çalışan %95i görmezden gelmek adetleridir.

Sizin dinsiz bir nazarla yukarıda zikrettiğim hakikatleri anlamanız beklenemez ve beklemiyoruz.Yalnız soru sordunuz cevabını özetle kısaca alın diye yazdım.

Hattı zatında sorular öyle denk gelmişki Cenabı Hakın Hak ismi hakedene hakattiğini vermek, Hafız İsmi tüm iyilik ve kötülükleri kaydeden,

sonra Adil ismi de haklıyı mükafatlandırmak ve haksızı cezalandırmak hepsi birbiriyle uyumlu

demek Ahiret gelecek Haksızlar cezaalrını çekecekler haklı ve muttaki olanalrda cennet nimetlerine kavuşacak isbat ediyor.

Cevapta verilen örneklerin çoğunun konu dışı olduğu gösterilmiş (bkz. Tanrı'nın suç ortaklığı ile ilgili kısımda delilleri kayıt ortamları için verilen örnekler.), aşırılıklara cevap verilmediği ve aksine insanın yüceltilmeye devam edildiği gözlenmiştir.

Bu noktada belirtilmiş hakikatler arasından konuyla ilgili varılacak bir sonuç çıkartılamamıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsanın içindeki ebedi yaşama veya neslini sürdürme duygusu evrimin ve doğal seleksiyonun bir sonucudur... Var olma isteği ve arzusu olan bireyler seçilmişler ve diğerleri elenmişlerdir... Canlılarda bu duygunun varlığı hiçbir şeyin kanıtı olamaz... Tüm canlılarda aynı zamanda kendi canını kurtarma arzusu da vardır... Fedakarca, idealleri uğruna ölüme gidenler bile çoğu zaman bir toplum, kabile, aile yararı gözeterek veya öyle sanarak bunu yaparlar... (Hasan Sabbah gibi) Sahte ebediyet hayalleri vadeden dinler ise bu kendini feda edişleri kolaylaştırır...

Link to post
Sitelerde Paylaş
AhmetBaha

Sizin dinsiz bir nazarla yukarıda zikrettiğim hakikatleri anlamanız beklenemez ve beklemiyoruz.

Yalnız soru sordunuz cevabını özetle kısaca alın diye yazdım.

Hattı zatında sorular öyle denk gelmişki Cenabı Hakın Hak ismi hakedene hakattiğini vermek, Hafız İsmi tüm iyilik ve kötülükleri kaydeden,

sonra Adil ismi de haklıyı mükafatlandırmak ve haksızı cezalandırmak hepsi birbiriyle uyumlu

demek Ahiret gelecek Haksızlar cezaalrını çekecekler haklı ve muttaki olanalrda cennet nimetlerine kavuşacak isbat ediyor.

BUNU CEVABIMDA YAZDIM ZATEN KABUL ETMENİZİ BEKLMİYORUZ

2.Sİ Yazdığım her fikir kaynağını kuranı kerimden onun ayetlerinin tefsirinden alıyor.

Cenabı Hakkın Hak Adil Hakim Kadir Hafiz Şafii isimnleri Kuranı Azimüşşanda geçer yoksa

sade aklımızla yada bilimle hareket etmiyoruz.

3.

Bu aşırı inançtaki asıl meselelere ise hiç değinilmemiş.

1) Tanrı insanları ne yapacaklarını bile bile yaratıyor.

2) Birçok durumda kaçınılmaz bir şekilde birbirlerine zulmetmelerine izin veriyor.

bu ayrı bir konudur ve ilk mesajla alakasızdır.

Kader mevzuudur ki forumda epey tartışılmış imzamda da bir cevap var buna

4.sü

İnsan protokollerini örnek gösterip yaratıcı da böyle olmalı diyen ancak kendisini yüceltir, yaratıcısını da aşağılar.

Cumhurbaşkanı diye verdiğim temsildir yani teşbih Elbette Kadiri Zülcelali bağlamaz

yalnız yöntem benzerliği vardır.İşin ilginç yanı Cenabı Hakkın insanlara verdiği "ene" bilseniz birçok soruyu açıklar.

Şimdi ona girmeyeceğim sadece teşbihi gerçek sanmak en basitinden saflık olur.

5.si

Kaldı ki "ahir zaman" fikrinin "zamanın sonu" olarak anlaşılması için herhangi bir sebep yok. Ahir zaman sonun geldiği zaman olarak açıklandığında çok daha tutarlıdır. Dünya hayatının sonu. Yani gereksiz birşeyi ispat etmeye çalışıyorsunuz. Ahirette zamanın sona ereceğini, yok olacağını iddia etmek için herhangi bir delil göremiyorum. Herhalde bu fikri de ikinci kutsal kitabınızdan aldınız.

Bu kainatta gözünün gördüğü herşey sonludur ömürlüdür bir son kullanım tarihi vardır madde ebedi olmaz

çünkü ezeli değildir sonradan yaratılmıştır bakınız BİG BANG TEORİSİ EŞDEĞERİ İSLAMDA İMKAN VE HUDUS MESELESİ

tüm kainat bir gün gelecek yokolacaktır büyük ihtimal vazifesi bitince. izahı uzun çeker hiç vaktim yok

6.sı -

"Evliyalar yaratıcıyla iletişim kurar, mucize sergiler" fikri

Yine insanı yükseltir. Aşırılığa ve kendini beğenmişliğe yol verir, gerçeklerle çelişen bir tabaka oluşturur. (Örn. evliyanın ölüsünün çürümediği inancı, keramet inancı, ve saire.)

Keramet ayrı mucize ayrıdır vahiy ayrı ilham ayrı olması gibi cahilliğinizden karıştıryorsunuz

sonunda kendi uydurduğunuz yalanı islama yapıştırıp eleştiriyorsunuz buna kısaca "kendin çal kendin oyna diyoruz" :

bir evliyanın ben evliyayım demesi evliya olmadığına delildir (Mehdii Azam Bediüzzaman)

keramette izhar edilmez edilse kıymeti kalmaz.Ha şeyhini uçuranlkar bu bahisten hariçtir.

7.si Cenabı Hakkın Hafiz ismine ve dünyadaki tecellilerine cevap gelmemeiş

8.si

Yan not:

Bu yanılgı sizin ikinci kutsal kitabınızda çok belirgin olduğundan birileri sizi kolaylıkla nurcu olarak tespit edebiliyor. Örneğin aynı sebeplerle ilim denen şahısın kendisi söylemese de, doğrudan kopyala-yapıştır yolunu seçmese de nurcu olduğu baristir. Bu yöndeki eleştirimi de arz ederim.

Maaliftihar nurcuyum ben bunu hiçbir yerde ve zamanda hatta polis bana sorduğunda bile inkar etmedim burda mı edeceğim.

Ayrıca nurculuk hareketi neden eleştiri konusu olsun ki bakarsın adam doğrumu söylüyor yalanmı söylüyor hükmü ona göre verirsin

yani alırsın Risale-i Nuru okursun yanlış gördüğün yeri eleştirirsin ama

başka bir takım ateistlerden etkilenerek önyargıyla yaklaşmak hiçbir şey kazandırmaz kaybettiirir.

Ben bazı dindarlar gibi bu siteye üye olmaktan önyargılarla uzak dursaydım şimdi bilidiğim bazı şeyleri hiç öğrenmeycekltim

bazı iddiaları hiç görmeyecektim kendim adına istifade ettim bunun gibi.

Ayrıca bu foruma saidden inciler diye kaç konu açıldı hepsinin cevabını tam verdik hatta açanlara teşekkür ettik yaramız yok gocunmuyoruz

tarihinde AhmetBaha tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Madde-enerji kompleksinin yoktan var olduğunu gösteren tek bir fizik yayını istesek sizden... Bildiğimiz kadarıyla vardan yok, yoktan var olmaz...

Keramet-mucize deyip dururken, ortada mucize veya keramet gören tek bir insan var mı arkadaşım?.. Hala 14 yüzyıl öncenin yalan yanlış masallarından başka bir şey yok...

Link to post
Sitelerde Paylaş
gönderildi (düzenlendi)
BUNU CEVABIMDA YAZDIM ZATEN KABUL ETMENİZİ BEKLMİYORUZ

Kabul etmeni beklemiyorum demek, düşüncelerim değersiz demekle aynı şeydir. Düşüncelerinize kendiniz değer vermiyorsanız boşuna yer işgal etmeyin. Artık bunu tekrar ederek zikir mi yapıyorsunuz bilmiyorum.

2.Sİ Yazdığım her fikir kaynağını kuranı kerimden onun ayetlerinin tefsirinden alıyor. Cenabı Hakkın Hak Adil Hakim Kadir Hafiz Şafii isimnleri Kuranı Azimüşşanda geçer yoksa sade aklımızla yada bilimle hareket etmiyoruz.

Tefsire iman ettiğinizi biliyorum. Tefsirinizin akıl ve bilimle çeliştiği de oluyor. Sorun orada. Cevabımda bu çelişkilerden birine değindim, ilgilenmemişsiniz. "Varsayım ve benzerleri kanıt olarak gösterme" işlemini tümevarım sanıp ispat sayıyorsunuz. Düşmeyin bu yanılgıya. Ve akıldan başka birşeyiniz olduğuna da en azından beni inandırmanız şu ortamda mümkün değil. Hepimiz akılla hareket ediyoruz. Akılı çıkartırsanız geriye hiçbirşey kalmıyor. Size aptal beyinsiz diye fazla hakaret etmişler herhalde. (umarım tekrar olmaz) Gerçekten akıl ötesi birşey tarafından kontrol edildiğinizi sanmaya başlamışsınız.

3. bu ayrı bir konudur ve ilk mesajla alakasızdır. Kader mevzuudur ki forumda epey tartışılmış imzamda da bir cevap var buna

Öncelikle konuyu tekrar okuyun:

Müdahale edebileceği halde sessizce her türlü zulmü sonuna kadar izler, ahirete kadar bekler. İnsanları ne yapacaklarını bile bile yarattığı için sorumlu olmasının yanı sıra hiçbirşey yapmayarak resmen kendi işlediği suça iştirak eder.

Sonra da cevabınıza verilen cevaptaki aynı sorunsalın kısaltılmışını

1) Tanrı insanları ne yapacaklarını bile bile yaratıyor.

2) Birçok durumda kaçınılmaz bir şekilde birbirlerine zulmetmelerine izin veriyor.

Fark görebiliyor musunuz? İlk mesajla alakasız mıdır? Aynı kelimeler geçmiyor mu? Adaletsizlik yeni ve özgün bir konudur. Konu sadece kaderle ilgili değil.

Yanıt yok.

4.sü Cumhurbaşkanı diye verdiğim temsildir yani teşbih Elbette Kadiri Zülcelali bağlamaz yalnız yöntem benzerliği vardır.İşin ilginç yanı Cenabı Hakkın insanlara verdiği "ene" bilseniz birçok soruyu açıklar. Şimdi ona girmeyeceğim sadece teşbihi gerçek sanmak en basitinden saflık olur.

Sizin ikinci kutsal kitabınızda bu boş misallerden bol bol vardır. Saçma misaller oldukları gösterildiğinde (örn. evrenin tanrısının insansı protokollere uyması gerektiğini anlatan misaller gösterildiğinde) "ha ha siz gerçek sandınız aptalsınız" diye cevap verilmesi de çok yaygındır bu forumda. Misal saçmaysa göstermeyin, o kadar basit.

5.si Bu kainatta gözünün gördüğü herşey sonludur ömürlüdür bir son kullanım tarihi vardır madde ebedi olmaz çünkü ezeli değildir sonradan yaratılmıştır bakınız BİG BANG TEORİSİ EŞDEĞERİ İSLAMDA İMKAN VE HUDUS MESELESİ tüm kainat bir gün gelecek yokolacaktır büyük ihtimal vazifesi bitince. izahı uzun çeker hiç vaktim yok

Evet. Bizi izlemeye devam edin.

6.sı - Keramet ayrı mucize ayrıdır vahiy ayrı ilham ayrı olması gibi cahilliğinizden karıştıryorsunuz sonunda kendi uydurduğunuz yalanı islama yapıştırıp eleştiriyorsunuz buna kısaca "kendin çal kendin oyna diyoruz" : bir evliyanın ben evliyayım demesi evliya olmadığına delildir (Mehdii Azam Bediüzzaman) keramette izhar edilmez edilse kıymeti kalmaz.Ha şeyhini uçuranlkar bu bahisten hariçtir.

Varsın evliya ben evliyayım demesin. İnsanları etkilemenin yolu çoktur. Olmayan büyücüye bu adam büyücü denildiği gibi olmayan evliyaya da bu adam evliya denebilir. İki hurafe arasında fark yoktur. Evliyalık insanı yücelten, keramet de aşırıya kaçan bir inanç silsilesidir. Sizin o adamın şeyhine inanmadığınız gibi o adam da sizin mehdi midir o şahısa inanmıyor. Son zamanlarda rumuzunun baş harflerini vereceğim, HY diye bir adam çıktı ve ?ben mehdi değilim fakat mehdiye de çok benziyormuşum yaani, hem yüz hadis de beni desteklermiş? diye laflar ortaya atmaya başladı. Fakat tabii "mehdi ben mehdiyim demez" ilkesine de sadık. Defalarca belirtiyor. Sizce bu adam mehdi olabilir mi?

7.si Cenabı Hakkın Hafiz ismine ve dünyadaki tecellilerine cevap gelmemeiş

Gelmiş de nasılsa paragraf paragraf atlamışsınız:

Bu bir

Dünyada adalet tam değildir, demek ki ahirette hesap vardır. Nasıl oluyor? Adaletin çoğunlukla tam olmaması en doğal olaylardan biridir. Adalet çıkarımlara dayanır, stokastik ilkeler üzerine kuruludur. Bunu gösterip "o halde mutlak adalet vardır" sonucuna nereden varıyorsunuz? Daha mutlak adalet denen şeyi hayal bile edemezken, biz bilmeyiz iman ederiz derken, yokluktan yola çıkıp nasıl varlığını kanıtladığınızı iddia ediyorsunuz? Bu cevabın vakit kaybı olduğunu düşünmeye başlıyorum yavaş yavaş.

Sonra da cinayetlerle, tecavüzle, dolandırıcılıklarla ilgisiz çeşitli kayıt ortamlarına delil getirilmiş. Bu noktada da ikinci kutsal kitabınıza başvurdunuz sanırım.

Bu aşırı inançtaki asıl meselelere ise hiç değinilmemiş.

1) Tanrı insanları ne yapacaklarını bile bile yaratıyor.

2) Birçok durumda kaçınılmaz bir şekilde birbirlerine zulmetmelerine izin veriyor.

Burası dersliklerinize benzemez, dikkat lütfen.

Bu da iki

Cevapta verilen örneklerin çoğunun konu dışı olduğu gösterilmiş (bkz. Tanrı'nın suç ortaklığı ile ilgili kısımda delilleri kayıt ortamları için verilen örnekler.), aşırılıklara cevap verilmediği ve aksine insanın yüceltilmeye devam edildiği gözlenmiştir.

Bu noktada belirtilmiş hakikatler arasından konuyla ilgili varılacak bir sonuç çıkartılamamıştır.

Cevabı okuduğunuza emin misiniz?

8.si Maaliftihar nurcuyum ben bunu hiçbir yerde ve zamanda hatta polis bana sorduğunda bile inkar etmedim burda mı edeceğim. Ayrıca nurculuk hareketi neden eleştiri konusu olsun ki bakarsın adam doğrumu söylüyor yalanmı söylüyor hükmü ona göre verirsin yani alırsın Risale-i Nuru okursun yanlış gördüğün yeri eleştirirsin ama başka bir takım ateistlerden etkilenerek önyargıyla yaklaşmak hiçbir şey kazandırmaz kaybettiirir. Ben bazı dindarlar gibi bu siteye üye olmaktan önyargılarla uzak dursaydım şimdi bilidiğim bazı şeyleri hiç öğrenmeycekltim bazı iddiaları hiç görmeyecektim kendim adına istifade ettim bunun gibi. Ayrıca bu foruma saidden inciler diye kaç konu açıldı hepsinin cevabını tam verdik hatta açanlara teşekkür ettik yaramız yok gocunmuyoruz

Ben takım tutmuyorum burada. Buradaki bazı ateistlerle de zamanında ayrılıklara düştüm. İsterseniz tarikat kelimesini forumda bir aratın. Nurculuktan bahsedişimin ana nedeni sizi islamı temsil eden bir grup olarak kabul etmememdir. Bu sebeple islamı ya da müslümanları arkanıza alamazsınız.

Açılan konulara hiç yazmadım, konuların gereksiz olduğunu düşündüm. Fakat her açılmış konuya verilen cevapların tam olduğunu iddia etmenizi bir çeşit kendine güvensizlik olarak algılıyorum.

Risalelerin küçük bir kısmını okudum. Kendi hayal dünyasında yaşayan, gerçeklerden kopuk birileri tarafından yazılmış olmalı diye düşündüm. Örn. En basitinden nimetlerden bahsederken çiftçilerin ve bahçıvanların binlerce yıldır meyve ağaçlarını seçerek elediklerini ve hep daha lezzetli, daha iri meyveleri yetiştirdiklerini görmezden geliyor. Bildiğimiz muz bile daha beşyüz senelik değil.

--------

Sonuç:

Risalelerin bu sorunsallara yeterli cevapları veremediği, hatta daha ötesinde fanatik şekilde bilinmezi ve mucizeyi savundukları görülmüş, (örn. polis bile bana sordu nurcuyum dedim gibi ifadeler fanatikliği göstermekte)

İslamın genelinin ise kendi içindeki bu aşırılıkları nasıl cevaplandırıldığı tam olarak bilinmemektedir. Fakat gelecek fikirlere açık olduğumu da belirtmek isterim.

Düzeltme: unicode tırnak işaretleri çıkmamış

tarihinde bayşapka tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Dincilerin aşırıya kaçtığı bir başka husus:

4) İnsanlığın değişemez olduğu inancı

Nasıl yani? Biz tanrı'nın sözünün değişmez olduğunu söylüyoruz, nasıl oluyor da insanlığın değişmez olduğunu savunduğumuzu iddia edersin? Aklından zorun mu var bayşapka? Şapkan dar mı geldi?

Hayır efendim. Mutlakiyet atfettiğiniz bir tanrı varsa ve onun hayatın bir çok alanına uyarlanması gerektiği kurallar ilettiğini savunuyorsanız aynı zamanda insanlığın da değişemeyeceğini, kuralların asla eskiyemeyeceğini de savunmanız gereklidir.

Bu, insanlığın mükemmel ve şaşmaz sosyopolitik ve dinsel kurallara bağlı olduğu inancıdır. Yani insanlığın dizayn edilip yaratıldığı ve yaratıldığından beri değişmez olduğu iddiasıdır.

Hristiyanlığı ele alalım. Belki de incildeki İsa'nın belirttiği kurallar zamanına göre çığır açan cinsten değildi, fakat en azından zamanına göre günceldi. "Öldürmemelisiniz", "size vurana öteki yanağınızı dönünüz", bunlar 2500 sene evvel hindistan'da jainizm ile gelişmeye başlayan pasifizm dalgasının, yani zamanının en güncel örneklerinden biriydi. Güncel diyorum, çünkü dalganın ortadoğuya ulaşmasının 500 sene sürmesi o zamanın şartlarına bakarsak makul.

Her neyse, ileri sararsak Kuran'da da Muhammed Mustafa bey çıkıyor ve diyor ki 1-4 kadınla evlenin, onlar sizin tarlanızdır, gerekirse vurun. Erkeklere sokakta resmen ereksiyon halinde gezmeye izin olduktan sonra erkek sayısı arttıkça tabii gelmesi gereken kadını kısıtlayıcı kurallar. Bunların hepsi savaşla erkek sayısı azalmış, bu sebeple erkek egemenliğine düşmüş ve sonradan sayıları eşitlenmeye başlamış bir topluma işaret ediyor.

İnsanlık İsa'nın zamanından sonra epey değişti. Muhammed zamanından sonra da epey değişti. Fakat dincilerin insanlığın değişmediği, değişmeyecek kadar mükemmel yaratıldığı iddiası olduğu gibi duruyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
"Fakat dincilerin insanlığın değişmediği, değişmeyecek kadar mükemmel yaratıldığı iddiası olduğu gibi duruyor."

Böyle bir iddada bulunan bir dinci olamaz o ancak cahildir.

O zaman nasıl oluyor da bin sene önceki insanlar gibi yaşamamız gerektiğini savunuyorlar? Nasıl dinlerin sosyal düzenlerinin evrensel şekilde her çağa ve coğrafyaya uygun olduğunu iddia ediyorlar? Bu insanın mükemmel ve değişmez olduğu iddiasını içermez mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
O zaman nasıl oluyor da bin sene önceki insanlar gibi yaşamamız gerektiğini savunuyorlar? Nasıl dinlerin sosyal düzenlerinin evrensel şekilde her çağa ve coğrafyaya uygun olduğunu iddia ediyorlar? Bu insanın mükemmel ve değişmez olduğu iddiasını içermez mi?

Ganimetin paylaştırılması, devlete ait mal varlığının en uygun bir şekilde kullanılması, cezaların infazı, orduların tertibi ve şevki, isyan ve terör hareketlerinin bastırılması, toprak, maden, su gibi kaynakların Özel şahıslar veya kamu kuruluşlarınca işletilmesi; devlet başkanının (halife) selâhiyeti altındadır. Başkan veya onun temsilcileri hüküm ve izin vermedikçe bunların alınması, yapılması, icra edilmesi caiz değildir. Bu konularda bir önceki başkanın yaptıklarını, sonra gelen başkan halkın menfaatini gözeterek değiştirebilir; meselâ Hz. Ömer, müellefe-i kulûbaya zekâttan pay vermeyi terketmiştir, Hz. Osman isyancıların üzerine asker sevketmemiş, Hz. Ali sevketmiştir...

Mesela: Buhârî'nin rivayet ettiği hadiste; Peygamberimiz: "Bir toprağı işleyerek kullanılır hale getiren ona mâlik olur" buyurmuştur.

Buna göre bir kimsenin mülkiyeti altında bulunmayan toprağı imar ve ıslâh ederek verimli hale getiren şahıs toprağın sahibi olmaktadır. Ancak bu ifade Resûlullah'ın hangi sıfatına bağlıdır? Eğer devlet başkanı sıfatı ile söylemiş iseler bu hüküm, diğer başkanları bağlamaz; her biri kendi çağ ve ülkelerinde amme menfaatini gözönüne alarak devlete ait topraklar üzerinde tasarrufta bulunurlar ve toprak iman mülkiyet sebebi olması daima devletin iznine bağlı bulunur.

Ebû Hanîfe'nin içtihadı işte bu istikamettir. Çünkü toprak üzerinde ıktâ vb. şekillerde tasarruf hakkı ve görevi devlet başkanına aittir demiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Alakasız iletiler neden geliyor?

Halifelerin ve mezhep kurucularının hikayelerine bakıp islam bazlı kuralların ve yaşam tarzlarının tüm topluluklara ve tüm zamanlara uygulanmaya çalışılmadığına mı karar vereceğiz?

Çoğu medeniyetin içinden zamanla çıkan bazı sosyal kurallar var.

Kıyafet özgürlüğü. (avrupayı ne kadar sevdiğinizi belirtmiştiniz)

Çok eşliliğe engel.

Çocuk yaşta evliliğe engel.

Sosyal konularda kadın-erkek eşitliği.

Bilimin dinle çelişsin çelişmesin her dalının araştırılabilmesi.

Sanatın dinle çelişsin çelişmesin her türlüsünün yapılabilmesi.

Fakat dincilere göre bunların hiçbiri olmamış. Son bin yılda hiçbirşey değişmemiş gibi yaşamaya devam etmeliyiz. Yani dincilere göre insanlık yaratılmış ve mükemmelen yaratılmış, değişmez kurallara uyması gereken mükemmel bir hayvan sürüsü.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Çoğu medeniyetin içinden zamanla çıkan bazı sosyal kurallar var.

Kıyafet özgürlüğü. (avrupayı ne kadar sevdiğinizi belirtmiştiniz)

Çok eşliliğe engel.

Avrupa'da zina suç mu oldu?

Hangi zina? Evlilik öncesi ilişki mi? Evlilik sonrası başkasıyla ilişki mi?

Evlilik öncesi için yaş sınırlamaları var. (arabistanda sınır yok, yemende evlilik öncesi için cinsel ilişki yaş sınırlaması 9)

http://en.wikipedia.org/wiki/File:Age_of_Consent.png

Evlilik sonrası cinsel ilişki ise boşanma davasında aldatılanın yüklü miktarda nafaka almasına sebep olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Evlilik öncesi?

Yok. Dediğim gibi anlaşma yaşı var.

Değişimlerden biri de budur.

Çok eşlilik yok, evlilikten önce ilişki var.

Kıyafet özgürlüğü. (avrupayı ne kadar sevdiğinizi belirtmiştiniz)

Çok eşliliğe engel.

Çocuk yaşta evliliğe engel.

Sosyal konularda kadın-erkek eşitliği.

Bilimin dinle çelişsin çelişmesin her dalının araştırılabilmesi.

Sanatın dinle çelişsin çelişmesin her türlüsünün yapılabilmesi.

Burada altı madde saymışım. Bir değil. Şimdilik bunlarla idare ediniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Peki kızı hamile bırakmak suç mu?

Anladığım kadarıyla kızın hamileliği kabul etmiş, kanuni olarak reşit yaşta (16-21) olması gerekli. Yoksa suç olur, çocuk kızın ailesi tarafından bakılır. Bir de kürtaj yapmak için geçilmesi suç olan sınırlar var.

Çok eşlilik yok dedik, neden bunlardan bahsediyoruz?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Anladığım kadarıyla kızın hamileliği kabul etmiş, kanuni olarak reşit yaşta (16-21) olması gerekli. Yoksa suç olur, çocuk kızın ailesi tarafından bakılır. Bir de kürtaj yapmak için geçilmesi suç olan sınırlar var.

Kızın ailesi derken zina yapan kızın çocuğuna kızın anası babası mı bakıyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...