Jump to content

Kur'an Neden Değiştirildi?


Recommended Posts

Konu, Kur'an'ın değiştirilmesi değil.

Bu daha önce defalarca yazıldı, tartışıldı.

Gerçi konu yine oraya da sapacaktır ama asıl üzerinde duracağımız nokta, değiştirilme sebebidir.

İslamcılar, değiştirilme sebebinin birkaç yerden gelen uyuşmazlık şikayetlerine bağlar ve aslına bağlı kalınarak nüshalarının yazıldığını öne sürerler. Bu Osman dönemindeki değişikliktir.

Emevi halifesi mervan döneminde ise noktalama işaretlerinin getirilme sebebi gösterilir.

Ama ne hikmetse bu değişiklikten sonra Hafsa'nın sandığında bulunan ilk derleme Kur'an yakılarak ortadan kaldırılmıştır.

Ve yine ne hikmetse tam da bu dönem Mekke ve Medinenin yakıldığı, yıkıldığı, Kabe'nin parçalandığı ve müslüman halkın kılıçtan geçirilerek sahabenin kökünün kurutulduğu dönemdir.

Şimdi soruyoruz:

Neden?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 44
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bu konuyu çok düşünmekteydim ve sonunda çözdüm.

Ama hiç bloğuma falan bakmayın, ilk kez burada açıyorum.

Tartışa tartışa sonuca varmaya çalışacağız.

Şimdi şu ayete dikkat:

Maide-3. Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. İşte bütün bunlar fısk (Allah’a itaatten kopmak)tır. Bugün kâfirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim. Kim şiddetli açlık durumunda zorda kalır, günaha meyletmeksizin (haram etlerden) yerse, şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

Kırmızı yazıyla işaretlediğim kısmı inceleyin.

Ayetin başından kırmızı yazıya kadar olan kısım ile, kırmızı yazıdan sonraki kısmın aynı konuya değindiğini göreceksiniz. Kırmızı yazılı kısmın ise bu konuyla hiç ilgisi yoktur.

Ve kırmızı yazılı kısımda "Bugün dininizi tamamladım ve sizin için din olarak İslam'ı seçtim" der.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Güzel bir soru.

Gerçekten de yakarak tüm kanıtları ortadan kaldırma gereksiniminin temelinde yatan şey nedir?

O devirde gerçek kuranın kendisinde olduğunu iddia eden peygamber adaylarının çokluğu bir etmen olabilir mi?

Ya da, bundan da önemlisi, Kuran Emevilerin yarattığı bir dinin yazılı kitabı olduğu için midir bu arap saçı, içinden çıkılmaz olaylar dizisi?

Yakma olayı gerçek midir yoksa uydurma da olabilir mi?

İslam'ın gerçeği nedir?

Ha gayret, bunu olsa olsa bizler buluruz.

Durmak yok, yola devam! :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Maide-3 ayeti çok uzun zamandan beri dikkatimi çekerdi.

Ve Muhammed hazretleri gibi zeki bir insanın bu denli büyük bir hata yapmasını anlayamazdım.

Tamam, konudan konuya atladığı, konuları birbirine karıştırdığı doğrudur ama böylesine bir hata örneği yoktur Kur'an'da.

Araplara dinlerini tamamladığını ve onlara din olarak İslam'ı seçtiğini bildirecek, ama bunu bağımsız bir surede, bağımsız bir ayette yapmayacak da, haram hayvan etlerini yemenin anlatıldığı ayetin arasına sıkıştıracak.

Bu mümkün değildi.

Muhammed hazretlerinin başlangıçta bir Hristiyan mezhebi olarak ortaya çıktığı iddialarının doğruluk tarafları varsa da, Kur'an ayetlerini topyekün ele aldığımızda bu iddia pek doğru gibi gelmiyordu.

Bu akşam, Kur'an'da geçen diğer İslam kelimelerini araştırdım.

Ve gördüm ki, sadece Maide-3'deki İslam sözcüğü Arap toplumuna yeni bir din getirmekten bahsediyor.

Diğer İslam sözcükleri, hep evvelinden itibaren varolan bir dine işaret ediyor.

Ve şimşek çaktı.

Muhammed hazretleri, İbrahim dinine inanıyordu ve onu İslam olarak sunuyordu. Ve kendisini de o dönemden gelen bu dinin bir peygamberi olarak bildiriyordu.

Yani o, Araplara yeni bir din getirmiş olarak ortaya çıkmıyor, Yahudiliği ve hristiyanlığı eleştirerek hepsini daha önceden varolan İslam'a çağırıyordu.

işte Kur'an'da İslam (dini) sözcüğü geçen ayetler:

Ali İmran-19. Şüphesiz Allah katında din İslâm’dır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra sırf, aralarındaki ihtiras ve aşırılık yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah’ın âyetlerini inkâr ederse, bilsin ki Allah hesabı çok çabuk görendir.

Ali İmran-85. Kim İslâm’dan başka bir din ararsa, (bilsin ki o din) ondan kabul edilmeyecek ve o ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır.

Enam-125. Allah, her kimi doğruya erdirmek isterse, onun göğsünü İslâm’a açar. Kimi de saptırmak isterse, onun da göğsünü göğe çıkıyormuşçasına daraltır, sıkar. Allah, inanmayanlara azap (ve sıkıntıyı) işte böyle verir.

Tevbe-74.Bir şey söylemediklerine dair Allah’a yemin ediyorlar. Hâlbuki o küfür sözünü söylediler ve (sözde) müslüman olduktan sonra inkâr ettiler. Ayrıca başaramadıkları şeye (peygamberi öldürmeye) de yeltendiler. Sırf, Allah ve Resûlü kendi lütfu ile onları zengin kıldığı için intikam almaya kalktılar. Eğer tövbe ederlerse, kendileri için hayırlı olur. Şayet yüz çevirirlerse, Allah onları dünyada ve ahirette elem dolu bir azaba çarptıracaktır. Artık onlar için yeryüzünde ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır.

Zümer-22. Allah’ın, göğsünü İslâm’a açtığı, böylece Rabbinden bir nur üzere bulunan kimse, kalbi imana kapalı kimse gibi midir? Allah’ın zikrine karşı kalpleri katı olanların vay hâline! İşte onlar açık bir sapıklık içindedirler.

Hucurat-17. Müslüman olmalarını bir lütufta bulunmuş gibi sana hatırlatıyorlar. De ki: “Müslüman olmanızı bir lütuf gibi bana hatırlatıp durmayın. Tam tersine eğer doğru kimselerseniz sizi imana erdirmesinden dolayı Allah size lütufta bulunmuş oluyor.”

Link to post
Sitelerde Paylaş

Görüldüğü gibi Maide-3 dışındaki diğer ayetlerde, İslam'ın çok evvelden beri gelmiş bir din olduğu ve bu dinden başka bir din seçilmemesi, bu dine uyulması anlatılır.

İbrahim de İslamdır, Musa da, Muhammed de.

Dolayısıyla Musevili de, İsevilik de İslam'a aittir.

Muhammed hazretleri "ayrı bir din getiriyorum" diye ortaya çıkmamıştır. Ve böyle bir sözde de bulunmamıştır.

O daha önceki peygamberlerin devamıdır ve onlar gibi İslam'a çağırmıştır.

Muhammed hazretlerinin yeni bir dinle ortaya çıkmamış oluşu pek yankı yapmadığından, dönemindeki Roma Hristiyanlarını, Persleri ve Yahudileri etkilememiş, onların kayıtları arasında yer bulmamıştır. İsa'yı tanıdığı ve inandığı için Hristiyanlığa yakın bir mezhepmiş gibi duyulmuş, görülmüştür.

İşte Karanlık dönemin sebeplerinden biri de budur.

Araplar çevre ülkeleri işgal edip sınırlarını genişlettikçe inançlarını da yaymaya çalışmışlar ama özellikle Bizanslı Hristiyanlarla girdikleri polemiklerde bağımsız bir din olmamanın sıkıntısını yaşamışlardır.

Halbuki daha önce Arapların kendilerine has dinleri vardı ve hala bu dinin izlerini taşımaktaydılar. Eski dinlerinden kalma adet ve ibadetleri sürdürmekteydiler. Dolayısıyla hem Hristiyanlara aynı inançta olduklarını anlatmaya çalışmak, hem de onlardan çok farklı adet ve ibadetlere sahip olmak büyük bir çelişkiydi. Hristiyanlar, bırakın isa'nın sıradan bir peygamber olduğunu kabul etmek, sadece Tanrının oğlu olduğunu kabul edip tanrılığını reddedenleri bile sapkın olarak görüp aforoz ediyorlardı ki, "İsa da Muhammed gibi bir peygamberdi" diyen Arapları hiç kabul etmemekteydiler.

Bu durum üzerine Arapların kendilerini Yahudilerden, Hristiyanlardan farklı bir dine sahip olduklarını tanıtma ihtiyacı doğdu. Ve böylece Kur'an'da değişikliklere giderek, onu farklı bir dinin kitabı haline getirdiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdi bu iddiamı İslamcı arkadaşlarımız komplo teorisi olarak nitelendirecek ve haliyle reddedeceklerdir.

Ama onlara Maide-3 ayetini iyi düşünmelerini öneririm.

O ayet, bırakın Allah'a ait olmayı, Muhammed hazretlerine dahi ait olamaz.

Olsa olsa bir halttan anlamayan "Acaba böyle bir ifadeyi nereye sıkıştırsak?" diye düşünüp, dikkati çekmeyecek şekilde bir ayetin arasına koymayı iyi bir fikir gibi gören bir Emevi halifesine mahsus olabilir.

Zaten aynı halifeden şu saçmasapan açıklama çıkmış değil midir?

"Eğer aslını yakıp ortadan kaldırmasaydım, sonra şüpheye düşülürdü."

Böyle bir mantık olabilir mi?

Tersine aslından farklı bir değişiklik yapmamış olsan bile, aslını yokettiğin için şüpheye düşülür.

Böyle bir mantıksız açıklamada bulunup da milleti aldatabileceğini zanneden bir zekadan da Maide-3'ün arasına bu ifadeleri yerleştirme saçmalığı çıkması normaldir.

Benim için asıl İslamcıların dışındaki arkadaşların ne düşündüğü önemlidir.

Bence bu şekliyle İslam dini Muhammed hazretlerinden ve 4 halifeden çok sonra kurulmuştur.

İslam dininin bugünkü halinin Muhammed dönemiyle ilgisi yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Muhammed hazretlerinin yeni bir dinle ortaya çıkmamış oluşu pek yankı yapmadığından, dönemindeki Roma Hristiyanlarını, Persleri ve Yahudileri etkilememiş, onların kayıtları arasında yer bulmamıştır. İsa'yı tanıdığı ve inandığı için Hristiyanlığa yakın bir mezhepmiş gibi duyulmuş, görülmüştür.

İşte Karanlık dönemin sebeplerinden biri de budur.

Araplar çevre ülkeleri işgal edip sınırlarını genişlettikçe inançlarını da yaymaya çalışmışlar ama özellikle Bizanslı Hristiyanlarla girdikleri polemiklerde bağımsız bir din olmamanın sıkıntısını yaşamışlardır.

Halbuki daha önce Arapların kendilerine has dinleri vardı ve hala bu dinin izlerini taşımaktaydılar. Eski dinlerinden kalma adet ve ibadetleri sürdürmekteydiler. Dolayısıyla hem Hristiyanlara aynı inançta olduklarını anlatmaya çalışmak, hem de onlardan çok farklı adet ve ibadetlere sahip olmak büyük bir çelişkiydi. Hristiyanlar, bırakın isa'nın sıradan bir peygamber olduğunu kabul etmek, sadece Tanrının oğlu olduğunu kabul edip tanrılığını reddedenleri bile sapkın olarak görüp aforoz ediyorlardı ki, "İsa da Muhammed gibi bir peygamberdi" diyen Arapları hiç kabul etmemekteydiler."

Güzel. Öyleyse adım adım yaklaşıyoruz bu düğümü çözmeye.

"... özellikle Bizanslı Hristiyanlarla girdikleri polemiklerde bağımsız bir din olmamanın sıkıntısını yaşamışlardır.

Ve bunun için de Kuran, belki de ilk defa tekbir kitap halinde getirilip kutsallaştırılmıştır. Bu gereksinimin birincil nedeni emperyalist Emevi yayılması olmaldır.

İlk Kuran kodeksinin Emeviler dönemine denk gelmesi de böylece bir rastlantı olmaktan çıkmakta, maddi bir temelin üzerine cuk oturmaktadır.

Bu ilk Kuran, tüm Arap mitlerinin yazılı hale getirilmiş olduğu Sana'a Kuranından derlenip kodekslenmiş olmalıdır!

Yanlışım varsa düzeltin değerli arkadaşlar.

tarihinde MrGuitar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sayin Pante!

Kuran ayetleri harici,Islam tarihi ile ilgili bilgilerin kaynagi Taberinin basini cektigi tarihciler ve hadislerdir.Bu bilgilere bu sekilde ulasilmaktadir.Örnegin Haccac in Yemin olsun ki kurana bin elif de ben ekledim dedigi bilgisine ayetlerden kurandan degil.Tarihi kaynak ve hadislerden ulasilmaktadir.Hadilerinde günümüzde durumu malumdur.Peygamber parmagini uzatti cesme gibi su akti gibi haislere inailir hatta övgü kaynagidir mucize olarak gösterilir .Diger bazi ayetler yani akla mantiga ve ahlaka pek yakismayan hadisler ayni kaynak sahibine ait olmasina ragmen (Buhari,müslim....) bunlar sahih degil denilip isin icinden cikilmaktadir.Benim varmak istedigim sonuc kuranin toplatilip yakildiginin kaniti varmidir.Bu bilginin kesinligi ne derecedir? Kaynak Taberimidir...? Rivayetlermidir?

Herkese Saygilar!

Link to post
Sitelerde Paylaş

el-MÂİDE

Üçüncü âyetin dışında sûrenin bütünü Medine'de, hicrî altıncı yılda nâzil olmuştur. 120 (yüzyirmi) âyettir. Buhârî ve Müslim'de, Hz. Ömer'den rivayet edildiğine göre "Bugün size dininizi ikmal ettim..." ifadesinin yer aldığı âyet Mekke'de, vedâ haccında, cuma günü, Arafe akşamı nâzil olmuştur. "Mâide" sofra demektir. 112 ve 114. âyetlerde, Hz. İsa zamanında, gökten indirilmesi istenen bir sofradan bahsedildiği için sûreye bu isim verilmiştir. Bundan önceki sûrede dinî zümreler içinden münafıklar ağırlıkla söz konusu edilmişti. Bu sûrede ise yine münafıklardan bahsedilmekle beraber ağırlık ehl-i kitapta ve özellikle hristiyanlardadır.

Bunun dışında sûrede hac farizası, abdest, gusül, teyemmüm ile ilgili bazı bilgiler, içki ve kumar yasağı, ahitlere ve söze bağlılık, içtimaî ve ahlâkî münasebetler, haram ve helâl yiyecekler gibi bilgi ve hükümlere temas edilmiştir.

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.

1. Ey iman edenler! Akitleri(n gereğini) yerine getiriniz. İhramlı iken avlanmayı helal saymamak üzere (aşağıda) size okunacaklar dışında kalan hayvanlar, sizin için helâl kılındı. Allah dilediğine hükmeder.

2. Ey iman edenler! Allah'ın (koyduğu, dinî) işaretlerine, haram aya, (Allah'a hediye edilmiş) kurbana, (ondaki) gerdanlıklara, Rablerinin lütuf ve rızasını arayarak Beyt-i Haram'a yönelmiş kimselere (tecavüz ve) saygısızlık etmeyin. İhramdan çıkınca avlanabilirsiniz. Mescid-i Haram'a girmenizi önledikleri için bir topluma karşı beslediğiniz kin sizi tecavüze sevketmesin! İyilik ve (Allah'ın yasaklarından) sakınma üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın. Allah'tan korkun; çünkü Allah'ın cezası çetindir.

3. Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, (taş, ağaç vb. ile) vurulup öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanıp ölmüş, boynuzlanıp ölmüş (hayvanlar ile) canavarların yediği hayvanlar -ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna- dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanmış hayvanlar ve fal oklarıyle kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar yoldan çıkmaktır. Bugün kâfirler, sizin dininizden (onu yok etmekten) ümit kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı beğendim. Kim, gönülden günaha yönelmiş olmamak üzere açlık halinde dara düşerse (haram etlerden yiyebilir). Çünkü Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.

4. Kendileri için nelerin helâl kılındığını sana soruyorlar; de ki: Bütün iyi ve temiz şeyler size helâl kılınmıştır. Allah'ın size öğrettiğinden öğretip avcı hale getirdiğiniz hayvanların sizin için yakaladıklarından da yeyin ve üzerine Allah'ın adını anın (besmele çekin). Allah'tan korkun. Allah'ın hesabı pek çabuktur.

5. Bugün size temiz ve iyi şeyler helâl kılınmıştır. Kendilerine kitap verilenlerin (yahudi, hıristiyan vb. nin) yiyeceği size helâldir, sizin yiyeceğiniz de onlara helâldir. Mümin kadınlardan iffetli olanlar ile daha önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlar da, mehirlerini vermeniz şartıyla, namuslu olmak, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helâldir. Kim (İslâmî hükümlere) inanmayı kabul etmezse onun ameli boşa gitmiştir. O, ahirette de ziyana uğrayanlardandır.

6. Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi, başlarınızı meshedip, topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp oldunuz ise, boy abdesti alın. Hasta, yahut yolculuk halinde bulunursanız, yahut biriniz tuvaletten gelirse, yahut da kadınlara dokunmuşsanız (cinsî birleşme yapmışsanız) ve bu hallerde su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin de yüzünüzü ve (dirseklere kadar) ellerinizi onunla meshedin. Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez; fakat sizi tertemiz kılmak ve size (ihsan ettiği) nimetini tamamlamak ister; umulur ki şükredersiniz.

7. Allah'ın size olan nimetini, "Duyduk ve kabul ettik" dediğiniz zaman sizi bununla bağladığı (O'na verdiğiniz) sözü hatırlayın ve Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, kalblerin içindekini bilmektedir.

8. Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi âdil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış) tır. Allah'a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyle bilmektedir.

9. Allah, iman eden ve iyi şeyler yapanlara söz vermiştir; onlara bağışlama ve büyük mükâfat vardır.

10. İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince onlar cehennemliklerdir.

11.Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini unutmayın; hani bir topluluk size el uzatmaya yeltenmişti de Allah, onların ellerini sizden çekmişti. Allah'tan korkun ve müminler yalnızca Allah'a güvensinler.

12. Andolsun ki Allah, İsrailoğullarından söz almıştı. (Kefil olarak) içlerinden on iki de başkan göndermiştik. Allah onlara şöyle demişti: Ben sizinle beraberim. Eğer namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, peygamberlerime inanır, onları desteklerseniz ve Allah'a güzel borç verirseniz (ihtiyacı olanlara Allah rızası için faizsiz borç verirseniz) andolsun ki sizin günahlarınızı örterim ve sizi, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkâr yolunu tutarsa doğru yoldan sapmış olur.

...

Evet kırmızıyla işaretli bölümler bir anlam bütünlüğü sergiler

"...Bugün kâfirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun.

Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim..."

Yukarıda medarı münakaşa olmuş ayet sürenin tamamaı gözönün ealınınca ve yukarıda sure açıklaması dikkate alınınca gayet mantıklı ve uyumludur çünkü surede:

Dinin direği namaz ve namazı kılmak için abdest İslamın önemli bir şartı Hac ve oruç (89.-95.) helal haram yiyecekler özellikle

abdest, gusül, teyemmüm ile ilgili bazı bilgiler, içki ve kumar yasağı, ahitlere ve söze bağlılık,

içtimaî ve ahlâkî münasebetler, haram ve helâl yiyecekler gibi bilgi ve hükümlere temas edilmiştir.

Demek sureye bütün olarak bakılınca:

"...Bugün kâfirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun.

Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim..." gayet mantıklı ve münasibdir.

Yine her zamanki gibi ayet cımbızcılığı ve çamur at izi kalsın meselesi

Link to post
Sitelerde Paylaş

Pante;

Birşeyin değiştiğini iddia ve ispat edebilmen için mevcut olandan faklısını ortaya koyman gerekir...... Böyle somut bir kaynak olmadığı sürece ve mevcut olanların hepsi de aynı olduğu sürece değişiklikten söz edilemez...

Ama Kur'an ayetleri tedirici olarak belirli bir süreç içerisinde ayet, ayet gelmiştir.. Bazı ayetler arasında oldukça uzun süreler geçmiştir.... Mevcut Kur'anı ister Resmi sıraya göre, istersen iniş sırasına göre takip etsen de ayetler vahiy edildiği sıralamada değildir...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Birşeyin değiştiğini iddia ve ispat edebilmen için mevcut olandan faklısını ortaya koyman gerekir...... Böyle somut bir kaynak olmadığı sürece ve mevcut olanların hepsi de aynı olduğu sürece değişiklikten söz edilemez...

Mask,

İslamcılar, Tevrat ve İncil'in tahrif edildiğini öne sürerken, mevcut olandan farklısını mı ortaya koyuyorlar da iddia ediyorlar?

Kaldı ki, Tevrat ve İncil'in en azından Muhammed hazretleri dönemindeki haliyle bugünkü halinin aynı olduğu kanıtlanmış durumda. Yani, Kur'an'ın yazılışından sonra bir tahrifat olmadığı kesin olarak biliniyor.

Ama Kur'an'ın Muhammed, Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali dönemindeki halini hangimiz bilebiliyoruz?

Eldeki mevcutlar, o dönemki haliyle aynı olduğunu kanıtlamaz. Kıyaslamak için o döneme ait bir Kur'an yazması gerekir. Örneğin San'a Kodeksleri ile günümüz Kur'an'ı kıyaslanır, San'a kodekslerinin yaklaşık tarihi saptanır. Ve eğer birbiriyle aynılarsa, o tarihten bu yana değişmediği kanıtlanmış olur.

Ama bu sonucu henüz bilemiyoruz.

Mesela sen şunu yapabilir misin:

San'a Kur'an'ındaki Maide-3'ü bize bulup getirebilir misin?

Eğer aynı ayetse benim iddiam boş çıkacaktır.

Ben şu an bunu getirip, farklılığı kanıtlayamadığım için, benimki de sadece bir iddia olarak kalıyor.

Kanıtlanamamış, ama mümkün bir iddia.

Ama Kur'an ayetleri tedirici olarak belirli bir süreç içerisinde ayet, ayet gelmiştir.. Bazı ayetler arasında oldukça uzun süreler geçmiştir.... Mevcut Kur'anı ister Resmi sıraya göre, istersen iniş sırasına göre takip etsen de ayetler vahiy edildiği sıralamada değildir...

Konunun bununla ilgisi yok.

Vahyin ayet ayet geldiğini biliyoruz, İslam kaynaklarından.

Ama yarım ayet, çeyrek ayet olarak geldiğini duymadık henüz.

Ben diyorum ki; Maide-3 ayetinde İki ayrı konu mevcuttur.

Kur'an'da hiç bir ayette iki ayrı konu yoktur. Yanılıyorsam getirin, görelim.

Ama Maide-3'de bir ayetin arasına başka bir ayet ya da yabancı bir söz katılmıştır.

Aşağıda Arapçasını oku bakalım, ikisi arasında bir benzerlik, bir uyum var mı?

Maide-3a. Hurrimet aleykumul meytetu veddemu ve lahmul hınzîri ve mâ uhılle li gayrillâhi bihî vel munhanikatu vel mevkûzetu vel mutereddiyetu ven natîhatu ve mâ ekeles sebuu illâ mâ zekkeytum ve mâ zubiha alen nusubi ve en testaksimû bil ezlâm, zâlikum fisk, fe menidturra fî mahmasatin gayra mutecânifin li ismin fe innallâhe gafûrun rahîm

Maide-3b. elyevme yeisellezîne keferû min dînikum fe lâ tahşevhum vahşevni el yevme ekmeltu lekum dînekum ve etmemtu aleykum ni’metî ve radîtu lekumul islâme dînâ

Maide-3a. Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. İşte bütün bunlar fısktır. Kim şiddetli açlık durumunda zorda kalır, günaha meyletmeksizin (haram etlerden) yerse, şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

Maide-3b. Bugün kâfirler dininizden ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Pante;

Kur'nı Kerim'in orjinali biliyorsun ki Arapçadır.... Arapça metninde en ufak bir fark yok.. Günümüzden 7-800 yıl öncesine ait olan nüshalarında dahi fark yok... Bir eserin değişip, değişmediği orjinal dilindeki farklı nüshalar ile karşılaştırılarak tespit edilebilir.... Yazıldığı dilde farklı nüshalar varsa bu eserin değiştirilmiş olduğunu söyleyebilirsin... Ama Kur'anda böyle bir değişiklik yok...

Tevrat ve İncilde ise farklı nüshalar var.... Bu çok açık bir mesele..

Ayrıca Maide-3 ile ilgili demek istediğini anlamadım; Sen ayeti bölmüşsün, verdiğin örnek ayetin orjinal hali değil..?

----------------------------------- Ayetin Orjinali bu şekilde;------------------------------

(MÂİDE suresi 3. ayet) (Resmi:5/İniş:110/Alfabetik:60)

حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالْدَّمُ وَلَحْمُ الْخِنْزِيرِ وَمَا أُهِلَّ لِغَيْرِ اللّهِ بِهِ وَالْمُنْخَنِقَةُ وَالْمَوْقُوذَةُ وَالْمُتَرَدِّيَةُ وَالنَّطِيحَةُ وَمَا أَكَلَ السَّبُعُ إِلاَّ مَا ذَكَّيْتُمْ وَمَا ذُبِحَ عَلَى النُّصُبِ وَأَن تَسْتَقْسِمُواْ بِالأَزْلاَمِ ذَلِكُمْ فِسْقٌ الْيَوْمَ يَئِسَ الَّذِينَ كَفَرُواْ مِن دِينِكُمْ فَلاَ تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِ الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي وَرَضِيتُ لَكُمُ الإِسْلاَمَ دِينًا فَمَنِ اضْطُرَّ فِي مَخْمَصَةٍ غَيْرَ مُتَجَانِفٍ لِّإِثْمٍ فَإِنَّ اللّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ

Okunuş

1- Hurrimet aleykümül meytetü ved demü ve lahmül hinziri ve ma ühille li ğayrillahi bihi vel münhanikatü vel mevkuzetü vel müteraddiyetü ven netiyhatü ve ma ekeles sebüu illa ma zekkeytüm ve ma zübiha alen nüsubi ve en testaksimu bil ezlam zaliküm fisk

2- elyevme yeissellezine keferu min diniküm fe la tahşevhüm vahşevn elyevme ekmeltü leküm dineküm ve etmentü aleyküm ni'meti ve radiytü lekümül islame dina fe menidturra

3- fi mahmesatin ğayra mütecanifil li ismin fe innellahe ğafurur rahiym

-----------------------------------------------------

Sen ise ayeti bölüp, farklı bi şekilde birleştirmişsin..

************************

Maide-3a. Hurrimet aleykumul meytetu veddemu ve lahmul hınzîri ve mâ uhılle li gayrillâhi bihî vel munhanikatu vel mevkûzetu vel mutereddiyetu ven natîhatu ve mâ ekeles sebuu illâ mâ zekkeytum ve mâ zubiha alen nusubi ve en testaksimû bil ezlâm, zâlikum fisk, fe menidturra fî mahmasatin gayra mutecânifin li ismin fe innallâhe gafûrun rahîm

Maide-3b. elyevme yeisellezîne keferû min dînikum fe lâ tahşevhum vahşevni el yevme ekmeltu lekum dînekum ve etmemtu aleykum ni’metî ve radîtu lekumul islâme dînâ

**************************

Bak senin verdiğin örnekte 3a ile belirttiğin kısmın devamı 3b değil.... Benim verdiğim örneğe bakarsan sen 1 den sonra 3 e atlamışsın, sonra 2 ye .....

Ya ben ne demek istediğini anlamadım, yada sen bir yanlış yapıyorsun....

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kur'nı Kerim'in orjinali biliyorsun ki Arapçadır.... Arapça metninde en ufak bir fark yok.. Günümüzden 7-800 yıl öncesine ait olan nüshalarında dahi fark yok... Bir eserin değişip, değişmediği orjinal dilindeki farklı nüshalar ile karşılaştırılarak tespit edilebilir.... Yazıldığı dilde farklı nüshalar varsa bu eserin değiştirilmiş olduğunu söyleyebilirsin... Ama Kur'anda böyle bir değişiklik yok...

Tevrat ve İncilde ise farklı nüshalar var.... Bu çok açık bir mesele..

Bugünün ya da 700-800 yıl öncesinin kitapları arasında fark olmaması yetmez.

İlk yazılmış olanlarla, bugünküler kıyaslanmalıdır.

Bunun içinde ilk yazılan kitabı görmek gerekir. Ama bu kitap ortada yoktur.

Ama ben ilk kitaptan da vazgeçtim. San'a Kur'an'ına da razıyım.

San'a Kur'anında Maide-3, şimdiki Maide-3 ile aynı mıdır?

Aynılığı ispatlanırsa, benim iddiam da çürütülmüş olur.

Benim iddiam Maide-3 üzerinedir.

19.cular ve Edip Yüksel de, Tevbe suresinin son 2 ayetini iddia edebilir.

Ayrıca Tevrat ve İncil'de nerede farklı nüshalar varmış?

4 ayrı İncil'i kastediyorsan, onların hepsi yazarları farklı ayrı kitaptır.

Üstelik Muhammed hazretlerinin döneminde de bu 4 incil vardı, ama eleştirmiş değil.

Ya ben ne demek istediğini anlamadım

Bu ihtimali iyi düşünmeli ve yazımı tekrar okumalısın.

İyi anlaman için bir örnek vereyim:

Nisa-11. Allah, size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. (Çocuklar sadece) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kız bir ise (mirasın) yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da (yalnız) ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının hissesi altıda birdir. (Bu paylaştırma, ölenin) yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin size daha faydalı olduğunu bilemezsiniz. Bunlar, Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Şimdi Maide-3'deki İslam'la ilgili kısmı bu ayetin içine koyalım:

Nisa-11. Allah, size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. (Çocuklar sadece) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kız bir ise (mirasın) yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da (yalnız) ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının hissesi altıda birdir. Bugün kâfirler dininizden ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim. (Bu paylaştırma, ölenin) yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin size daha faydalı olduğunu bilemezsiniz. Bunlar, Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Şimdi ayet bu haliyle sana mantıklı gelmediyse eğer, Maide-3 de gelmemelidir.

Bilmem anlatabildim mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Pante;

İnat ile inkar edene karşı kimse birşey yapamaz... Eğer derdin kendi inkarına delil toplamak ise beni uğraştırma...

- Kur'an-ı Kerim'in ilk mushaflaşmış hali ortada yok; onun yerine 7-800 yıllık onlarca mushaf var.. Hatta çok daha eski tam olmasada sayfalar halinde yazılı kısımları var.... Bunların hepsi hem birbiri ile, hem de günümüzdeki Kur'an lar ile aynı.... Sen şimdi bunu delil olarak kabul etmeyip, illa orjinali görmeden inanmam diyorsan yapılacak bişey yok.. İnanmama özgürlüğünü kullanmakta serbestsin tabiki...

Ama olayı kendiniz için bu şekilde zorlaştırarak, tutarsız bir şekilde kısır döngü içerisine sokarak elbet İmandan nasiplenmeniz çok zor.. Çünki bu zorluğu siz kendiniz negatif şekilde zorlaştırıyorsunuz....

Maide-3 e gelince;

Sen ayeti orjinal hali almıyorsun; manayı bozacak şekilde ayeti kendi içerisinde değiştirmişsin.. Sonrada itiraz ediyorsun...

Maide-3 Kur'andaki orjinal şekli ile bende herhangi bir sor yada sorun teşkil etmiyor... Bu benim İman penceresinden bakmamdan kaynaklanıyor olabilir;

Yada tersine senin inkarına destek arama bilincinden kaynaklanıyor da olabilir..... Ama herşeyden önce ayeti orjinal hali ile değerlendirmelisin....

Link to post
Sitelerde Paylaş

bu tür sorgulamalar bence yararlı...

ben pantenin bıkıp usanmadan bu sorgulamaları yapıp çok bilge bir müslüman olacağını düşünüyorum...

konu hakkındaki düşünceme gelince...

kurana bazı pasajların eklenmiş yada çıkarılmış olması yada zaman içinde bazı değişiklikler geçirmiş olmasının mümkün olmakla birlikte bunun evrenin sahibi olan yüce allahın dinine bir etkisinin olmayacağını düşünüyorum...

tabi allahın dininin tek kaynağının kuran olduğunu düşünenler için bu düşünce kabul edilebilir değildir...

kuran değişmiş olsa yada yeryüzünden bir şekilde yok olsa allah ve dini yok mu olur..

allahın ana kitabı kainattır...

dinin kaynağı akleden kalbtir yani vicdandır...

kuran tevrat incil kainat kitabının vicdan gözüyle okunup insan diline aktarılmış okuma parçalarıdır...

allahın dinin yok etmek için tüm insanların kalbindeki öğüt verici vicdanı yok etmek değiştirmek gerekir...

işte bu imkansızdır...

öğüt verici vicdan allahın koruması altındadır...

kuran tarihin belli bir zamanında ve bölgesindeki öğütlerin biriktirilmiş halidir...

evrenin sahibinin dini bir kaç yüz sayfalık derlemenin değişmesiyle değişmez yada yok olmaz...

Link to post
Sitelerde Paylaş
- Kur'an-ı Kerim'in ilk mushaflaşmış hali ortada yok; onun yerine 7-800 yıllık onlarca mushaf var.. Hatta çok daha eski tam olmasada sayfalar halinde yazılı kısımları var.... Bunların hepsi hem birbiri ile, hem de günümüzdeki Kur'an lar ile aynı.... Sen şimdi bunu delil olarak kabul etmeyip, illa orjinali görmeden inanmam diyorsan yapılacak bişey yok.. İnanmama özgürlüğünü kullanmakta serbestsin tabiki...

Eğer San'a Kur'an'ı her ayetiyle günümüz Kur'an'larıyla aynı olsaydı, böyle bir iddiada bulunmazdım.

Sevgili DreiMalali'nin bu Kur'an'dan verdiği birkaç örnek resim var.

İnceleyin bakalım günümüz Kur'an'ıyla tamamen aynı olduğunu söyleyebilir misiniz?

Aşağıdaki resimde 6.surenin 159. ayetinden 7. surenin 11. ayetine kadar olan kısım var.

Açın En'am suresinin Arapçasını ve okuyabiliyorsanız eğer, karşılaştırın bakalım aynı mı?

sanakoran10.th.jpg

İddiamı tekrarlıyorum.

Emevi dönemine kadar ortada İslam diye bir din yoktu.

Kur'an'a ve müslümanlara Yahudi ve Hristiyanları aynı çatı altında birleştirmek isteyen bir mezhep olarak bakılıyordu.

Kubbetül Sahra'daki Hristiyan ve Yahudi öğeleri bunun kanıtıdır.

Bu birleştirici pozisyonda olmak bir işe yaramayınca ve müslümanlar da sapkın bir mezhep gibi görülünce, bu din eksikliği durumu Hristiyanlar karşısında büyük bir eksiklik olarak görüldü.

Arap efsanesi üzerinde düzenlemelere gidildi ve İslam efsanesi yaratıldı.

O dönem öncesindeki tüm kayıtlar, kaynaklar da yokedildi.

Yoksa Kerbela ve Harra katliamlarının, Kabe baskınının asıl sebebi bu muydu?

http://pante.blogcu.com/harra-olayi_34285861.html

Link to post
Sitelerde Paylaş

dinin kaynağı kuran değil akıldır...

kaynak yok olursa dinde yok olur...

akıl yoksa dinde yoktur iman da sorumlulukta...

kuran yok olsa dinde sorumlulukta yok olmaz..

eğer tanrı tüm insanları bir şeyden sorumlu tutacak ise önce o sorumlu tutacağı şeyi tüm insanlara ulaştırmalıdır...

kuran tüm insanlara ulaşmış mıdır...

hayır...

öyleyse tüm insanları kurandan sorumlu tutmayacaktır...

ama tüm insanlara akıl vermiştir...

akıl verdiği herkesi sorumlu tutacaktır...

nelerden sorumlu tutacaktır...

aklın yolu birdir...

işte o yoldan sorumlu tutacaktır...

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Kur'an Neden Değiştirildi?" sorusu, sanki orijinali varmış da, orijinali tahrif edilip farklı hale getirilmiş olarak algılanıyor. Başlangıçta ben de öyle düşünüyordum. Bu da uydurma İslam kaynaklarından dolayı idi.

Sanki Muhammed hazretleri döneminde kemik, taş, yaprak, hayvan derisi gibi ilkle malzemeler üzerine yazılmış olan Kur'an'ın Ebubekir döneminde kitap haline getirildiğine inanıyorduk.

Halbuki Kur'an'ın kendisi bu uydurmayı "İnce deri üzerine yazılmış kitaba" diyerek yalanlıyor.

Öyleyse mevcutta zaten ince deriler üzerine yazılmış bir kitap vardı, parça parça-sayfa sayfa olup, iki kapak arasına alınmış olmasa da.

Peki buna "orijinal" demek ne derece doğru olur?

Orijinalden kasıt; kitabın bir başlangıç zamanı ve bitim zamanı olması ise, bunu Kur'an için söylemek mümkün müdür?

Ne zaman yazılmaya başlandığı ve ne zaman sonlandığı belirsiz olan, başı-sonu, ilk ve son ayeti belli olmayan, kim tarafından yazıldığı dahi bilinmeyen bir kitaptır Kur'an.

Tabi müslümanlara göre her harfi, her kelimesi Allah'tandır ve kesinlikle değişmemiştir.

Bu sadece bir inançtır. Muhammed hazretlerine Cebrail'in vahiy getirdiğine inanmak gibi, miraca inanmak gibi bir inanç. Bu inanç sahiplerinin değişikliği kabul etmesi elbette mümkün değildir. Çünkü yerini, doğacak boşluğu doldurabilecek bir alternatifleri yoktur.

Örneğin hala çoğu müslüman Topkapı Sarayındaki mushafın Osman'a ait olduğunu zanneder.

Üzerinden yıllar da geçse, forumlarda bu iddialara rastlayacağımız kesin.

Halbuki biliyoruz ki eski Diyanet işleri başkanı Tayyar Altıkulaç, bu mushafın Osman'a ait olmadığını açıkladı. Bu mushafı incelediğinde hiçbir değişikliğin söz konusu olmadığını söyledi ama satır aralarında farklılıklara değindi.

Biz biliyoruz ki Arapça'da bir esire yerine ötüre gelse anlam değişir. Bir elif eksikliği ya da fazlalığı dahi çok önem arzeder. İmla farklılıklarına örnek veren Altıkulaç, mesela diyor ala kelimeleri ya yerine elifle yazılmış.

Kimbilir bahsetmediği daha nice farklılıklar var.

Üstelik bu mushafın ne zamana ait olduğu bile belli değil, Osman'dan onraya ait olduğu bilinirken.

Yani, yakın dönem Kur'an'ları arasında bile farklar mevcut iken, ya ilk Kur'an yazımları nasıldır acaba?

Puin'in araştırmasındaki San'a Kur'an'ının bile Hicretin 1. yüzyılına ait olmadığı, en azından 4 halife dönemine ait olmadığı tahmin ediliyor ve birçok farklılıklar var.

"Bir harfinin dahi değişmediği" iddiası büyük bir yalandır. Ama İslamcılar şunu iddia edebilir: "Farklılıklar, Kur'an'ın özünü değiştirecek nitelikte değildir."

Buna katılırım. Şu ana dek elde edilen bulgular, bugün elimizdeki kur'an'lardan daha farklı bir öze işaret etmiyor. Ama zaman ne gösterir bilinmez, çünkü araştırmalar sürüyor ve söylenemeyen, açıklanamayan bilgiler de söz konusu olabilir.

Bu noktada ters olan şudur ki; Doğruluğunu asıl ispatlaması gereken İslam iken, ispatlama karşı taraftan bekleniyor, hatta beklenmiyor, engelleniyor. Eldeki eski Kur'an'lar araştırmacılara açılmıyor, microfilmleri verilmiyor. Bu da halife Mervan'ın "Aslını ortadan kaldırmasaydım, şüphe duyulurdu" demesine benziyor.

Eski Kur'an'ların gizlenip, saklanması elimizdeki Kur'an'lardan farklı olduğunu işaret ediyor.

Yoksa Tayyar Altıkulaç'tan bile neden saklansın Taşkent Kur'anı, Kahire kur'an'ı?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...