Jump to content

Lozan Antlaşması ve Laiklik


Recommended Posts

yazma sen de o zaman,

sen yazınca memeleket mi kurtuluyor?

forumda huzursuzluk çıkaran adamların en başında her daim sen varsın.

yazma kardeşim yazma, para mı veriyorlar yazman için sana?

Ne huzursuzluğu. ?

Huzursuzluk çıkaran tipler belli, hayatlarını Türk düşmanlığına adamış bir kaç budalanın ötesinde kim var.

Başlıkta konu hakkında yazabilecek bilgili birini gördünmü ? Görmedin !!! Uyarman gereken ben değil başlığı sabote eden Türk düşmanlarıdır. Oguz dün bu konuyla ilgili Uyarı yazmadımı. !! yazdı. EEEeeee..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...
  • İleti 57
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Belki bu sefer sakince bir tartışma yürütülebilir diyerek, güncelliyorum. Özellikle yıllardır Türk/müslüman kesimin dışından talep edilen her türlü hak istemi karşısında omurilikten tepki veren, parçalanma paranoyası geçiren, hatta bu parayonayaya ortak olmayanları da hainlikle suçlayanların sakinlik içinde verecekleri reaksiyonu merak ediyorum :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

lozan anlaşması denilen tamamen bir yenilgidir.zaferle uzaktan yakından alakası yoktur.bu kadar efsanenin, tabunun olduğu "modern" bir cumhuriyet nasıl olabilir?neyse hepsi aşılacak.

Salla bakalım. Tamamen yenilgiymiş, bu kadar efsane, tabuymuş. Gerçekleri anlat, biz de öğrenelim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Lozan'ı bir yenilgi veya kazanım olarak nitelendirmekle ilgim yok, o bambaşka bir konu. Gene de "devletler arası rekabet" açısından illa incelenmesi gerekecekse, işe önce devletin -özellikle kendine tam bağımsız diyen bir devletin- iç hukukunun neden başlangıçtan itibaren ve daimi olarak dış antlaşmalarla belirlendiğinin sorulmasıyla başlanmalı gibime geliyor :huh::)

Burada ortaya çıkarmaya çalıştığımız ise; Lozan ile gelen değişimin gerçekte ne olduğu, resmi tarih anlatımı içinde nasıl konumlandığı ve nihayetinde bitmek bilmeyen Sevr/şeriat/bölünme paranoyaları ile olan ilişkisi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

lozan anlaşması denilen tamamen bir yenilgidir.zaferle uzaktan yakından alakası yoktur.bu kadar efsanenin, tabunun olduğu "modern" bir cumhuriyet nasıl olabilir?neyse hepsi aşılacak.

Paradixma ile ikiniz iyi bir ekip oluşturmuşsunuz, biz bölmeyelim bu mutlu aile tablosunu.

Cahil yazılarınızla halkımızı aydınlatıyorsunuz teşekkürler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Konuyu açmamın gerekçesi, Türk milliyetçiliğinin övünmekle bitiremediği Lozan metninin çözümlenişine ihtiyaç olduğunu görmemdir. Çoğunlukla batılı müttefik devletlerin dayattığı maddelerden oluşmasına rağmen ısrarla ve bilinçsizce övülmesi, hatta okunma gereği görülmeden antlaşmayı övmenin "vatan borcu" haline getirilişi ortada sağlıksız bir durum olduğunun ipucusunu ifade etmekteydi.

Bu ayrıca benim bininci postum oluyormuş, Türk varlığına armağan olsun diyelim smile.gif

Lozan antlaşması, okundukça neden maddelerinin saklı tutulmaya çalışıldığını açıklamaya başlıyor. Türkiye'nin tarihi boyunca süren modernizasyonunun, medeni ve laik hukuk sisteminin, kaybedilen Osmanlı toprakları ile Oniki adaların gözden çıkarılışının, müttefik devletlerin ve gayr-i müslüman azınlıkların ekonomik çıkarlarının güvence altına alınışının altında yatan sebepler temelde bu anlaşmanın maddelerinde yatıyor. Mustafa Kemal ve arkadaşlarını göklere çıkarmak şöyle bir dursun; yerlerinde Saidi Nursi gibi dinciler olsa Lozan'dan farklı bir sonuç alabilmeleri, laik olmayan bir devlet kurmaları imkansız olmalıydı.

Bu yorumlar tamamen önyargılıdır.

Bardağın dolu tarafını değil, boş tarafını görmeye çalışıp, neresinden bir eleştirilecek tarafını bulsam da karalasam mantığıyla hareket edildiği açıktır.

Lozan Antlaşmasını değerlendirirken, en başta mevcut koşulları gözönüne almak gerekir.

Ayrıca Sevr Anlaşmasını ve Mondros Mütarekesini unutmamak ve bir kıyas olarak birlikte değerlendirmek gerekir.

Anlaşıldığı gibi, müttefikler bize laik ve medeni hukuk sistemini dayatıyor, ince detayları belirtmekten hiç çekinmiyorlar. Hatta maddeler inanç ve ifade özgürlüğü konusunda o kadar eşitlik tanıyor ki, Türkiye tarihi boyunca hiçbir zaman Madde 39'u belirtilen haliyle uygulamaya yanaşmıyor, imzaladığı antlaşmanın ondan beklediği hoşgörülü tavrı gösteremiyor (evet bu Lozan'ı ilk günden beri sürekli deldiğimiz anlamına geliyor, bu antlaşma iyi mi, kötü mü? kararsızlık yerini ikiyüzlülüğe bırakıyor ). Metin, Türk hukuk sisteminin temel yapılandırılması oluştururken o kadar detaya iniyor ki, Madde 43'de gayri müslümanların dini tatillerinde Türk mahkemelerine çağrılamayacağını bile belirtiliyor smile.gif

Anlaşıldığı gibi değil, senin öyle anladığın gibi.

Neden sadece Türk Hükümetine ait maddeleri alıyorsun da, "bu maddeler olmasaydı demek ki bu haklar tanınmayacaktı" gibi bir zorlama yoruma gidiyorsun?

Karşı taraf için istenenleri de böyle mi değerlendirmek gerekir?

Örneğin, diğer ülkelerin topraklarında kalan Türklerin uyruk hakları vb. konulardaki maddeleri "Bu maddeler olmasa, onlara bu haklar verilmezdi" diye mi ele alacağız?

Tabi ki daha ziyade Türkiye'deki azınlıklarla ilgili maddelere ağırlık verilecek.

Bunun nedenini gayet iyi biliyoruz. Sen de çok iyi biliyorsundur da görmezden geliyorsun.

İşgali alkışlarla karşılayan, düşmana yardımcı olan, zafer sarhoşluğu yaşayan, işgal sırasında Türkleri aşağılayan, düşman çekilirken de "Biz şimdi ne olacağız?" korkusu yaşayan önemli sayıda bir azınlık kesim var. Haliyle bu maddeler ele alınacaktır. Bunu bir dayatma olarak görebilirsin. Ama bu maddelerden yola çıkarak "Bu maddeler olmasaydı Türkiye ne laik olurdu, ne hoşgörülü olurdu" şeklinde bir sonuç çıkarmak abesle iştigaldir.

Bu ne demek?

Başta verdiğim maddelerde yer alan hükümlerin, Türk hukuğu için temel (fundemental) teşkil edişi, bu tarihten itibaren Türk hukuğunun daimi olarak bu 7 maddeye uygun olarak belirlenmekle hükümlü oluşu demek.

Böyle bir hükümlülüğü dayattıktan sonra müttefikler tabi ki de kapitülasyonları rahatlıkla kaldırmaktan hiç çekinmeyeceklerdir. Çünkü azınlık hakları için sağlanabilinecek en büyük güvenceyi bize çatır çatır kabul ettirmiş, kendi elimizle uygulamamazı sağlamış oldular.

Hiç ilgisi yok.

Bu sapkın düşünce, cumhuriyetin ve devrimlerin önderlerinin hiçbir ideolojisi, idealleri olmadığı ya da çok daha farklı ideolojilerde oldukları ama Lozan maddeleri nedeniyle ideolojilerini değiştirdikleri gibi bir absürd iddia anlamına gelir ki buna sadece "haltetmişsin sen!" denebilir. Açar, Lozan öncesi Mustafa Kemal'in düşüncelerini, söylemlerini, idealllerini okursun, kıyaslarsın.

Son olarak ilginç bir de not düşeyim:

Hani, bir Mustafa Kemal alıntısı vardır, 1934'de Çanakkale şehitliklerinde yapılan uluslarası bir anma töreninde söylenmiş: "Uzak memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar: burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlarda evlatlarını harbe gönderen analar; göz yaşlarınızı dindiriniz, evlatlarınız bizim bağrımızdadır."

Şimdi şu maddeyi göstermek istiyorum:

ARTICLE 128.

The Turkish Government undertakes to grant to the Governments of the British Empire, France and Italy respectively and in perpetuity the land within the Turkish territory in which are situated the graves, cemeteries, ossuaries or memorials of their soldiers and sailors who fell in action or died of wounds, accident or disease, as well as those of prisoners of war and interned civilians who died in captivity.

Türk hükümeti, ingiliz imparatorlugu, fransiz ve italya hükümetlerine karsi, kendi ülkesinde, bunlarin, savas alaninda can vermis ya da yaralanmis, kaza ve hastalik yüzünden ölmüs askerleri ve denizcileriyle, tutsaklikta ölmüs savas tutsaklari ve gözalti edilmis sivillerine ait mezarlari, mezarlıkları, kemiklikleri ve onlari anmak için dikilmis anitlari kapsayan toprak parçalarini bu hükümetlerin kullanimina ayri ayri ve sürekli olarak birakmagi yükümlenir.

Hiç mesela Almanya sınırları içinde yeralıp Rusya'ya, Fransa'ya, İngiltere'ye ait olan mezarlıklar var mıdır acaba? Araştırmadım ama, bizdeki bu uygulamanın dünyada eşi benzeri olduğundan pek şüpheliyim. Adamlar mezarlıklarımızı bile elimizden almışlar. İlginç diyelim..

Bu kadarına da saçmalığın son perdesi denir artık.

İşgalcilere ait mezarların, kemiklerin vs. korunması maddesi ile Atatürk'ün konuşması arasında bağ kurmak kadar saçmasapan bir görüş olabilir mi?

Mecbur mu Atatürk onları söylemeye?

Mezarlar korunur, maddeye uyulmuş olur. Ne diye bu sözlere o madde nedeniyle gerek duysun?

Yunan bayrağını çiğnemeyip yerden kaldırması için de madde mi vardı?

"Yurtta sulh cihanda sulh" demesi için madde mi vardı?

Bu maddeler olmasaydı, Lozan'ı daha mı başarılı bulacaktınız?

Nedir Lozan'ın başarısızlığı, ondan bahsedin.

Kimileri yıllarca 12 adadan bahsetti.

Ne yapılsaydı yani "Biz bu anlaşmayı kabul etmiyoruz. Savaşa devam!" mı diyeceklerdi?

Sevre razı olup Kurtuluş Savaşına karşı çıkan o dönemin liberal İtilafçıları, saldırgan Ali kemal'cilerini hortlatıp, isyanları yeniden başlattırıp, İngilizlerle savaşacak çılgınlığa mı yeltenilecekti?

Nedir derdiniz, asıl onu açıkça ortaya koyun...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğru Lozan'da bir yenilgi ama Sevr'in hayalini kuranlar için bir yenilgi.

Ama şu soru sorabilir Lozan Türkiye'nin cephede kazandıklarını tam verdi mi?Misakı Milli'den neden vazgeçildi.

Cephede kazandıklarımızı tam olarak aldığımız söylenemez. Bunların nedenleri arasında İsmet İnönü gibi diplomasisi, yabancı dili çok iyi olmayan birinin gitmesi, Ankara'yla Lozan arasındaki telgraf hattının Köstence'den geçmesi ve İngilizlerin kontrol ettikleri bu yerde yazışmaları çözmesi ve bunlara sansür koyması(hatta İsmet İnönü'nün yazdıklarına cevap gelmiyor diye sürekli Ankara'ya hayıflanması), İsmet İnönü'nün teferruatlarda gereğinden fazla taviz vermesi gibi nedenler vardır.

Misak-ı Milli'den vazgeçme gibi bir durum yoktu. Lozan'da tam olarak çözülemeyen Musul, boğazlar gibi önemli konular da sonradan uğraşıldı. Musul'u kaybettik, boğazları da 1936'da kazandık.

Mesela Musul konusunda elimizden geleni yaptık. Musul'da hala oradaki Türk birlikleriyle İngilizler arasında çatışma vardı. Lozan'da İsmet Paşa, Musul'da plesibit(halk oylaması) yapılmasını istiyor, ancak Lord Curzon bu öneriye "halkın çoğunluğu cahil olan, kısmen de göçebe hayatı yaşayan, kuvvetli ırki ve dini inançları bulunan" bir bölgede plesibit yapılamayacağını, Kürtlerin plesibitin anlamını bile bilmediklerini ileri sürerek öneriye karşı çıkıyordu.

Lozan sonrası Ankara hükümeti Musul'a harekat bile düzenlemek istedi, hatta komutan bile belliydi, Kazım Karabekir. Tam o sırada Şeyh Sait isyanı çıktı ve ardından kaybedildi.

Karaağaç meselesinde Ankara hükümeti Yunanlıların işgalinden dolayı tamirat ve tazminat parasını istiyordu. Ayrıca bununla birlikte 1. Dünya Savaşı'ında İngilizlerin el koyduğu iki dretnotun da parasını istiyordu, İsmet Paşa'ya da bunları teklif et, kabul olmazsa dön dedi. Çünkü Ankara teklif kabul edilmediği takdirde Karaağaç'a harekat düzenleyecekti. İngilizler bu mesaja da el koyunca İsmet Paşa Ankara'nın görüşünü alamadı. Tabii o sıralarda Ankara ile Lozan arasındaki yazışmalar İsmet Bey ile başvekil Rauf Bey arasında yapılıyordu ve araları baya bozuktu. İsmet Bey bu yazışma ve emirleri 93 harbinin saraydan yönetilmesine benzeterek karşı çıktı ve Karaağaç'ı almak uğruna Yunanlılardan ve İngilizlerden istenen parayı almadı. Zaten bu olay yüzünden Rauf Bey istifa edecek ve bir daha siyasete geri dönmeyecektir. İsmet Bey de üst rütbeli komutanlar tarafından baya soğuk karşılanmıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Untermenshe'e hiç katılmıyorum.

Batı'nın böyle koşullar dayatması çok yerinde.

Osmanlı Batı'nın burnunun dibine varlığını sürdüren, insan haklarına, diğer dinlere mensupların yaşam tarzlarına ve yaşama haklarına en ufak bir şekilde bile önem ve değer vermeyen bir İslam imparatorluğu idi.

Bu imparatorluğun devamı olan TC'nin aynı ilkeleri benimsemediğinin tasdik edilmesinde ben hiç bir sakınca görmüyorum.

Bu arada Untermensch diğer ülkelerin içlerinde yaşayan azınlıklar konusunda yaptığı yoruların hepsi yanlış.

Onların bir takım hakları olduğu Batı ülkeleri tarafından kabul edilmiştir.

Osmanlı'nın onları kabul etmesi de kapitülasyonların kapsamında incelenebilir.

Bu önemli konuyu bir başlık altında tartışmanın ne kadar zor olduğunu umarım anlıyorsunuzdur.

Lozan antlaşması bizim için de göz açıcı mahiyettedir. Bizi de çağdaşlaştıran ve bir Avurpa ülkesi yapan bir muahededir.

Lozan antlaşmasını o açıdan da değerlendirmek zorundasınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Nedir derdiniz, asıl onu açıkça ortaya koyun...

Bu tarz niyet okumalar baydı artık. Efendi gibi tartışamıyor musunuz? Sizinle hemfikir olmayan herkes art niyetli komplolar içinde olmak zorunda mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevr 'de bir barış anlaşmasıdır Lozan 'da...

Lozan'daki başarıbzılığı sorgulayanlar SEvr'deki başarıyı anlatmalılar önce.

Ayrıca diğer tarafa ilişkin olarak. Topu İnönü'ye atmaya çalışmayın İnönü Lozan'da Mustafa Kemal'e rağmen bir şeyler yapmadı. Lozan görüşmeleri sırasında yapılan muhalefet İnönü'ye değil hepsineydi...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevr 'de bir barış anlaşmasıdır Lozan 'da...

Lozan'daki başarıbzılığı sorgulayanlar SEvr'deki başarıyı anlatmalılar önce.

Ayrıca diğer tarafa ilişkin olarak. Topu İnönü'ye atmaya çalışmayın İnönü Lozan'da Mustafa Kemal'e rağmen bir şeyler yapmadı. Lozan görüşmeleri sırasında yapılan muhalefet İnönü'ye değil hepsineydi...

Karaağaç konusunu yukarıda yazdım, orada Ankara'nın tavrı belliydi. Benim bahsettiğim muhalefet Fevzi Çakmak, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay gibi komutanların muhalefetidir. Rauf Orbay zaten başvekil, Lozan'la Ankara arasındaki yürüten kişidir. Bu çatışmayı o dönem meclisteki itilafçılarla karıştırma.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Karaağaç konusunu yukarıda yazdım, orada Ankara'nın tavrı belliydi. Benim bahsettiğim muhalefet Fevzi Çakmak, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay gibi komutanların muhalefetidir. Rauf Orbay zaten başvekil, Lozan'la Ankara arasındaki yürüten kişidir. Bu çatışmayı o dönem meclisteki itilafçılarla karıştırma.

Ben sizi yazınızı okumamıştım ki. Yani sözüm size değildi :)

Ama sözüm açık ve net değil mi..

Sevr 'de bir barış anlaşmasıdır Lozan 'da...

Lozan'daki başarısızlığı sorgulayanlar Sevr'deki başarıyı anlatmalılar önce.

Link to post
Sitelerde Paylaş

sayın ironman özür...

Bunların nedenleri arasında İsmet İnönü gibi diplomasisi, yabancı dili çok iyi olmayan birinin gitmesi,
ben bu söze ilişkin yazmıştım. Bu sözü siz söylemişsiniz. Gerçekten özür...
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben o maddelerden Müslümanlar dışındakileri algıladım.. Maddeler laiklikten ziyade Müslüman olmayanların derdinde.. Öyle amanında laik olun derdinde değil madeler.. Tek dertleri azınlıkların hakları..

ARTICLE 40.

Turkish nationals belonging to non-Moslem minorities shall enjoy the same treatment and security in law and in fact as other Turkish nationals.

Kısacası sen onlara dokunma kendin ne halt yersen ye..  İstersen şeriat takıl... 

Başlık sahibi arkadaş konuyu alakasız bir yere çekmiş.. Ya da yazılanları anlayamamış..  Varsa yoksa Lozandaki devletlerin derdi gayri müslimler olmuş.. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben o maddelerden Müslümanlar dışındakileri algıladım.. Maddeler laiklikten ziyade Müslüman olmayanların derdinde.. Öyle amanında laik olun derdinde değil madeler.. Tek dertleri azınlıkların hakları..

ARTICLE 40.

Turkish nationals belonging to non-Moslem minorities shall enjoy the same treatment and security in law and in fact as other Turkish nationals.

Kısacası sen onlara dokunma kendin ne halt yersen ye..  İstersen şeriat takıl... 

Başlık sahibi arkadaş konuyu alakasız bir yere çekmiş.. Ya da yazılanları anlayamamış..  Varsa yoksa Lozandaki devletlerin derdi gayri müslimler olmuş.. 

Çok doğru ve güzel bir tesbit. Ben kaçırmışım. Laiklikle ne alakası var ki konunun.

Tam tersine hatta. Müslüman olmayan azınlığa ibadet hakkı veriliyor.

Mohammed tebrikler yakaladığın için.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Nedir derdiniz, asıl onu açıkça ortaya koyun...

Bu tarz niyet okumalar baydı artık. Efendi gibi tartışamıyor musunuz? Sizinle hemfikir olmayan herkes art niyetli komplolar içinde olmak zorunda mı?

Astur, senin ya da başkalarının her sözden alınmasını, her eleştiriyi "hain iması mı yapıyor" diye yorumlamasını düşünerek yazacak değilim.

Bana ne sizin alınganlıklarınızdan, kuruntularınızdan.

Kimseyi de yaftalamadığımı, hain olarak düşünmediğimi kaç defa yazdım.

O ifadede sorduğum "Sizin Lozan anlaşmasında asıl beğenmediğiniz, asıl olmasını istediğiniz neydi?" anlamında.

Çünkü yazan kişinin siyasi düşüncesini bilmiyorum, zaten bazı siyasilerin ne düşündüğü de birbirine karıştı artık. Liberaller Fethullah'ı, Said Nursi'yi bile över hale geldi Kemalizm düşmanlığından.

Siyasi düşüncelerini bilmediğimden derdinin ne olduğunu da bilmiyorum. 12 adayı mı hesaplıyor? İnönü'yü mü beğenmiyor? Osmanlı'yı mı istiyor yeniden?

Yoksa ne diye saçmasapan bir mantıkla laiklik bağlantısı kuruyor, Anzak bağlantısı kuruyor?

Ama sen "Açık açık ortaya koyun" denince herhalde beni Akhenaton'la karıştırıyorsun :lol:; "Ermeni misin, Yahudi misin bilelim" hesabı sormuş değilim.

Örneğin ben Lozan'ı Kürtleri böldüğü için eleştiririm, doğru bulmam. Benim Lozan'la derdim o.

Başkalarının da derdini bilmek hakkımız. :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gene anlaşılan boşa umut beslemişim :D

Lozan'ın laiklik ile olan bağlantısı konusunda da çok zorlamayın derim; özellikle madde 38 ve 39'u tam manada uygulayan bir şeriat anayasasının, laik anayasadan ne farkı olacağını bir düşünün bakalım ^_^

...bu maddelerden yola çıkarak "Bu maddeler olmasaydı Türkiye ne laik olurdu, ne hoşgörülü olurdu" şeklinde bir sonuç çıkarmak abesle iştigaldir.

Öyle birşey mi diyorum ben yahu :D Dediğim, daha çok bir soru olarak düşünülmeli; Lozan antlaşması, daimi geçerliliği olan maddeleriyle Türkiye'nin laik bir anayasaya sahip oluşunun sebebi ise, resmi ideoloji tarafından yıllardır anlatılan "benim adım kemalizm, geldim ve sizi kurtarıp laikliğe erdirdim- ben olmasam adam olamazdınız oğlum" hikayelerinin görevi, tarih anlatımından uzaklaşarak, başka birşeye dönüşmektedir..

Osmanlı Batı'nın burnunun dibine varlığını sürdüren, insan haklarına, diğer dinlere mensupların yaşam tarzlarına ve yaşama haklarına en ufak bir şekilde bile önem ve değer vermeyen bir İslam imparatorluğu idi.

Diğer başlıkta ülkenin yarısını hainlikle suçlayabilirsiniz belki ama, burada sökmez :) Hem Tanzimat dönemindeki çokkültürlü demokrasiyi, hem de kemalist devrimle kurumsallaşan anti-demokratik türkçülük hegemonyasını hepten inkar ederek vatan filan kurtaracağınız yok, ısrar etmenizi de önermem :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Lozan'da en çok ve uzun görüşülen konu "azınlık alt komisyonu" maddeleridir. Burada İtilaf devletleri Türkiye'deki Hıristiyan Türklere kadar herşeye karışmışlardır, tutanakları okuyanlar bunu çok net ir biçimde görebilir. Tartışmalar ve maddeler sürekli işgalcilerin laf oyunlarıyla "azınlıklar", "müslüman olmayan olmayan azınlıklar", "İstanbul'da oturmayan ve müslüman olmayan azınlıklar", "Türk ve müslüman olmayan azınlıklar" gibi spekülasyona yol açan cümlelerdi. Burada Rıza Nur'un çok başarılı savunması vardır ve bizi birçok konuda taviz vermekten kurtarmıştır. Kurtuluş Savaşında Türk hükümetine sempatiyle yaklaşan İtalyanlar burada adeta bir düşman gibi kesilip bizi neredeyse İngiliz ve Yunanlılardan bile daha çok uğraştırmıştır.

Lozan'a giderken Ankara hükümeti belli konulardan kesinlikle taviz verilmemesini istemiş, onun dışındakiler ise görüşmeler sırasında halledilmiştir. Anlaşmanın maddelerini belirleyen ve Türk hükümetine sunan işgalciler olunca sanki bize Lozan onların dayatması gibi geliyor fakat gerçek bu değildir. Bazı konular kabul edilmiş, bazıları reddedilmiş, bazıları ise daha sonraya bırakılmıştır. Bu arada Avrupa'nın azınlıklarla ilgili olarak bize sunduğu ve kabul ettiğimiz maddelerde bile başta Yunanlılar olmak üzere itirazlar olmuştur. Bunların nedenleri de Türkiye öncesi Osmanlı hukuku ve islam ile alakalıdır. Bunlar arasında evlilik, azınlıklara olan yaklaşım ve dinsel ibadet özgürlüğü, yine dinsel farka bağlı olarak hukuk kanunları gibi konular vardır, Osmanlı dönemindeki bu ayrımcı politikalar Avrupalıları rahatsız etmiştir ve bunların yerine günümüzdeki kanunları sunmuşlardır, biz de kabul etmişizdir. Zaten yeni Türkiye ve M.Kemal'in düşüncelerinde de bu modern kanunlar vardır. Bunu ilerideki başka uygulamlardan da görebiliriz.

tarihinde ironman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...