Jump to content

Recommended Posts

Ben evin ilk çocuğuyum; babaannemin, dedemin ilk torunuyum. 6 yaşındayken dedemi kaybettim, ama anısı hala canlıdır. Babaannemi ise otuzlu yaşlarımın başında kaybettim. Üzerimde çok emeği vardır, onu nasıl sevdiğimi ve nasıl özlediğimi anlatamam.

Babaannem vefat ettiğinde bana söylemediler. Türkiye'de değildim, 4 uçak değiştirip gidilen, on bin kilometre uzakta bir yerdeydim. Benden saklamışlar, yanlız başımaydım, bir iki haftadan erken Türkiye'ye gelemezdim; evden uzak bir başına üzülmesin, uygun zamanda söyleriz diye benden gizlemişler.

Vefat haberini aldığımda çok üzüldüm. Son bir kez sarılamadım, elini yüzünü öpemedim. Çok özlemiştim zaten... Arkadaşım gibiydi babaannem, oturur saatlerce konuşurduk, bana köydeki eski günleri, anılarını anlatırdı... Benim de ona anlatacağım çok birikmişti, bir öğlenden sonra oturacaktık yine beraber, gördüğüm yerleri, ilginç şeyleri anlatacaktım ona... Ne çok şey birikmişti konuşacak...

Vefatını öğrendiğimde cenazesi çoktan kaldırılmıştı. Son bir kez sarılamadan toprağın altına koyuvermişler.

Kocaman adam günlerce ağladım. Daha ölmez babaannem, benim çocuğum olacak onu da büyütecek daha...

Ama gitmişti işte... Veda bile edemeden...

Aradan zaman geçti... Kardeşimle internette konuşuyoruz. Babaannemi rüyamda gördüğümü anlatıyorum; sarılıp hasret giderdiğimizi, konuşmadığımızı ama rüyanın sanki gerçek gibi olduğunu söyledim.

Kardeşim, "abi dün babaannemin ölüm yıldönümüydü" dedi...

Tüylerim diken diken olmuştu... Çok etkilenmiştim... Vedalaşamadığım, son bir kez göremediğim babaannemi ölüm yıldönümünde görmüştüm. Doğaüstü bir durum vardı sanki...

İlk anda insan çok etkileniyor ama durup düşününce durum daha iyi anlaşılıyor.

Bu babaannemi gördüğüm ilk rüya değildi, daha önce defalarca görmüştüm benzer rüyaları... Ölümü beni çok etkilemişti... Zaten hafta bir rüyamda görürdüm onu... Ölüm yıldönümünde görmem özel bir durum değildi.

---

Bazen içinde olduğumuz, başrolünde olduğumuz olayları sağlıklı yorumlayamıyoruz. Duygularımız devreye giriyor...

Adamın biri kaza ile çocuğumuza çarpsa ve ölümüne neden olsa o adamın da ölmesini isteyebiliriz. O bizim canımızı yakmıştır, onun da canı en feci şekilde yanmalıdır... Soğukkanlı bir şekilde düşünüp olayın kaza olduğuna ve adamın çocuğumuzu kasıtlı olarak öldürmediğine kanaat edemeyiz.

Olayın tam tersi gerçekleşse, yani arabayı süren bizim kendi çocuğumuz olsa ve kaza ile başka birinin ölümüne neden olsa bu kez çocuğumuzu savunmak için olayın kaza olduğunu vurgularız.

Dediğim gibi; olayın bizzat içindeyseniz yorumunuz değişiyor.

---

Ben babaannemi kaybetmenin acısını yaşarken onu tam da ölüm yıldönümünde görmenin doğaüstü bir olay olmadığını sakin kafayla düşünüp bulabildim. Bu benim kişisel özelliğim değil, herkes bunu yapabilir.

Burada önemli olan bilimsel jargonda false positive denilen oluşları ayırabilmek. False positive kabaca yanlış alarm demek...

Babaannemi her hafta rüyamda görmüşüm, bunlardan hiç biri özel bir tarihe denk gelmiyor. Ancak sadece bir tanesi ölüm yıldönümüne denk geliyor. Bu durumda rüyanın tesadüf etmiş olmasından başka bir açıklaması yok...

Durumu şöyle izah edeyim;

Birden ona kadar bir sayı tutun?

9 tuttunuz değil mi?

Yok 7 demek istedim aslında...

Hmm... 4 demek ki...

Şimdi de 8 diyorum..

Hayır, hayır 5 tutmuştunuz...

Bu böyle gider ve 10 sayıyı da saydığımda tuttuğunuz sayıyı bulurum...

Peki atıp da tutturamadıklarım ne olacak?

Fal, büyü, şifacılık, rüya tabiri, astroloji vs. uydurmaların tümü yanlış alarmların, yani false positiflerin sayılmaması yüzünden çalışıyormuş, işe yarıyormuş gibi görünüyor.

Şifalı bulmak amacıyla bir mezara, türbeye vs. giden binlerce insandan bir tanesi iyileşiyor.

Kontrollü bir deney yapsak, aynı sayıda kişiyi türbeye değil Disneyland'a götürsek yine benzer sayıda iyileşen olacak.

Tabi şifa olaylarında plasebo etkisi de var. Ancak olayın çalışıyormuş gibi görünmesinde en büyük etken sadece iyileşenlerin sayılması, iyileşen/iyileşmeyen oranının gözardı edilmesidir.

Oysa ki karşımıza çıkan her olguyu taraf olmadan, tüm çıplaklığı ile incelemeliyiz, bazı verileri gözardı edip üzerlerini örterken bazı verileri ön plana çıkarmak dürüst bir davranış değildir.

Biz insanlara bilimsel düşünün, bilimsel yöntemi benimseyin, hayatınıza uygulayın derken bunu kastediyoruz.

Eğer ben dindar biri olsaydım babaannemi gördüğüm rüyayı Tanrı'nın işareti sayacaktım.

---

Diğer bir örnek olarak şehit mektuplarını ele alalım. Askere giden hemen her genç ailesine, sevdiklerine mektup yazar. Özellikle çatışma tehlikesinin olduğu, ölümle burun buruna yaşanan bölgelerden gelen asker mektupları bol bol helalleşme içerir. Bizde gelenektir, helalleşiriz. Yola giderken bile helalleşiriz. İşte bu çocuklar da çok daha büyük bir tehlikenin arefesinde ailelerine yazdıkları mektuplarda en samimi duygularla helalleşirler.

Bu helalleşen çocuklarımızın bir kısmı sağ olarak ailelerine dönerler, yıpranmış da olsa sağ salim dönmeleri sevinç yaratır ve o helalleşme mektupları unutulur gider.

Son otuz yıldır terörle mücadelede binlerce evladımızı yitirdik... Ailelerine mektup yazıp helalleşen bazı çocuklarımız evlerine tabut içinde döndüler... Helalliklerini aldıkları ana babalarının gözyaşlarına boğdular... İşte o askerimizin ailesinden istediği helallik mucize olarak yorumlanır. Yani o askerin öleceğini bildiği sanılır.

Durum yine false pozitif olayı... Ölmediği halde helalleşenler hiç sayılmıyor. Ayrıca mektubunda helalleşmeden, ölümden bahsetmeden ölenlerin de hesabı yapılmıyor.

Yani bir asker, hadi bir değil on olsun, hatta yüz olsun, mektup yazmış, ölümden bahsedip helallik istemiş ve sonunda şehit olmuş. Ama böyle olmayan belki yüz katı, bin katı asker var, onları sayan yok... İlla mucize bulacağız...

---

Sonuç bölümünü yazmıyorum, size bırakıyorum. Ben sonuç yazınca müslüman arkadaşlar kızıyorlar. Bu yazının sonucunu müslüman arkadaşlar yazsınlar.

Saygılar, sevgiler

Bilgehan

Link to post
Sitelerde Paylaş

sevgili bilgehan

öncelikle başın sağolsun..

herzaman olduğu gibi dolu dolu yazmışsın..false positive denen oluşları öğrendim mesela.

ama benim durumum biraz farklıydı..belki de tesadüftür diyorum ya..

ortada hastalık yok,askerlik yok,herhangi ölümcül bir risk yok,hiçbirşey yok..ihtimal bile yok..

sadece garip bir rüya var ve akabinde olay vuku buluyor..

olabilecek en bilimsel açıklama bence "tesadüf"..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tesadüflerede bir yorum ben getireyim.örneğin istediğinizin birşeyin olması olasıdır.Çünkü dünyadaki 6 milyar insan her an birşeyler bekler hayattan.Bunlardan bazıları olmak zorundadır.Bir kere şöyle kabataslak hesap yapmıştım ve günde 600.000 kişinin herhangi bir dileğinin gerçekleşmesi gerektiğini bulmuştum.O da 10 dileğinden birinin.Yani bütün sene her gün 10 dilek dilerseniz sene sonunda aynı gün içerisinde mutlaka bir dileğiniz yada tahmininiz gerçekleşecektir.Bu olayı şuna benzetiyorum.İki zar alır ve atarsınız 6-6 gelme olasılığı 1/36 dır fakat 36 kişi aynı anda zar atarsa olasılık çok daha yükselir. Hayattaki tesadüflerde insanlar algıda seçicilik yapmaktadır. Buda olayları mucize gibi yorumlamanıza sebebiyet vermektedir. Tam aliyi düşündüm veya bahsettim ki aliyle karşılaştık yarım saat sonra yıllardır görmüyordum gibi cümleler çok olur. Bu cümlenin anahtarı ise düşündüğünüz veya bahsettiğiniz çoğu kişiyle karşılaşmadığınızda bu faktörü göz ardı etmenizdir.Her karşılaşmadığınızda biriyle karşılaşma olasılığınız artar ve bu böylece gider.Sonunda birini düşünürken karşılaşırsınız.bu mecburdur.Olasılık işidir.Hayatta her insan en az bir kere yaşar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

sevgili bilgehan

öncelikle başın sağolsun..

herzaman olduğu gibi dolu dolu yazmışsın..false positive denen oluşları öğrendim mesela.

ama benim durumum biraz farklıydı..belki de tesadüftür diyorum ya..

ortada hastalık yok,askerlik yok,herhangi ölümcül bir risk yok,hiçbirşey yok..ihtimal bile yok..

sadece garip bir rüya var ve akabinde olay vuku buluyor..

olabilecek en bilimsel açıklama bence "tesadüf"..

Sevgili zensen,

Başsağlığı dileğin için teşekkür ederim. Senin rüyanın bir tesadüf olması en makul açıklama. Tabi tesadüf de olmayabilir; sana arkadaşının geçireceği kaza konusunda geleceği bilen bir varlık tarafında haber ulaştırılmış olabilir. Ama bu olasılığı düşünmek ve buna göre davranmak, buna göre bir yaşam tarzı oluşturmak mantığa ihanet etmek demek.

Bugün 19 Ekim 2009... Bugün Güneş yine batıdan doğdu. Ben o saatte uyuyordum, ama batıdan doğduğuna eminim. %100 diyemem ama hayatımı batıdan doğduğu kabulu üzerine sürdüreceğim. Doğal olayların bir akışı var. Doğal oluşları gözlemliyor ve kaba istatistikler çıkarıyoruz. Dünya'nın dönüş yönü belli, dönüşüne neden olan mekanizma da belli. Ben tutup diğer günler normal doğal nedenlerle dünya dönüyordu ama 19 Ekim 2009 günü doğa üstü bir güç yüzünden döndü diyemem, demem.

Rüyaların geleceği bildirdiği yok... Sadece çok sayıda rüya var, çok sayıda insan var, ve çok sayıda olay oluyor. Bunlardan nadiren de olsa biri tutuyor. İnsanlar rüyalarında yakınlarının ölümlerini ya da ölüme yoracakları bir hallerini görüyorlar... Bunlardan çoğu tutmuyor, ama arada bir tanesi tuttuğu zaman mucize oluyor.

Ben kişisel deneyime önem veririm, ama kişisel deneyimim "common sense"* ile çatışırsa deneyimimden bende oluşan izlenimi tekrar gözden geçiririm. Hatta deneyimimi sorgularım.

Sendeki tanrı inancı toplumda birikmiş olan false pozitiflerin bir uzantısı. Yani aslında tanrı bir toplumsal ilüzyon, hatta ilüzyon demek yanlış olur tam olarak delüzyon.

Senin gibi milyonlarca insan false pozitif biriktirerek "meme" olarak kültüre aktarıyor, tanrı inancı ve genel anlamda tinsellik bu birikimden kaynaklanıyor. Yani tanrı inancı doğanın yanlış yorumlanmasından besleniyor.

Özedönüş abi, Bergüzar abla ve sen... Ve tabi diğer bazı müslüman arkadaşlar da sevdiğim, saygı duyduğum insanlarsınız, sizi sağduyuya davet ediyorum.

Evrenin somut gerçekliğini kavramaya çalışın, hüsnü kuruntular üzerine kurulu bir inanç sistemi içinde bocalamayın.

Sen akıllı bir insan olarak evrene olup bitenlerin doğal süreçlerin sonuçları olduğunu kabul ediyorsun, yani sana göre dünyayı tutup döndüren, güneşi yakan, insanların "vadesi yettiğinde" canını alan doğaüstü bir güç olduğuna inanmıyorsun. Bunların doğal süreçler olduğunun farkındasın.

Ama sende bir tanrı inancı var ve bu nedenle tinselliğe açık kapı bırakıyorsun.

Herşeyin doğal süreçlerle gerçekleştiği bir evrende İslam'ın formüle ettiği gibi bir tanrının etkisini gözlemlemiyoruz. Yani Allah yok. Deistlerin inanabileceği evreni yaratan ama müdahale etmeyen, ya da evrenin formasyonunu tetikleyen bir tanrı olabilir. Ancak bu tanrıya dair delil yok. Yokluğu gösterilemez, varlığı da gösterilemez. Böyle birşeye inansan seninle tartışmamız çok farklı olurdu ama sen İslam'ın tanrısı Allah'a inanıyorsun. Bu da senin için büyük bir ikilem. Hem doğal süreçleri hem müdahil bir tanrıyı kabul ediyorsun... Bu ikisinin bir ortası yok.

* Sağduyu galiba Türkçesi, tam bilemedim, bilen varsa söylesin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilgehan başın sağolsun çok üzücü...

Ben öyle sanıyorum ki babaanneni haftada bir rüyanda görmüyor olsan ve ölüm yıldönümünde bu rüyayı görmüş olsan da bu olaya doğaüstü bişey denemezdi.Ağır bir kayıptı senin için ve en fazla içini acıtan şey de vedalaşamamış olmaktı onunla.Sen farkında olmasan da bilinçaltın ölüm tarihini yazmıştır bir kenara.Amaç onunla vedalaşmak+öldüğü gün.

Ve bilinçaltı amacı kendi yöntemiyle gerçeğe dönüştürmüş olurdu.Öldüğü gün-veda-rüya yolula..

Hangi kitapta okuduğumu hatırlamıyorum şimdi kadının kızkardeşinin çocuğu ölmüştür.Yeğeni yani.Henüz ayrılmış olduğu çok sevdiği erkek arkadaşını yeğeninin cenazesi esnasında görebilmiştir kadın.Onu görmeyi istemektedir hep ama bu imkan dahilinde değildir.Sonraki bir zamanda gördüğü bir rüya yüzünden ruhsal olarak zor günler geçirir.Rüyasında kardeşinin diğer çocuğu ölmüştür ve cenazesinde adamı görebiliyordur kadın.

"Yeğenimin öldüğünü nasıl rüyamda görürüm yoksa ben onun ölmesini mi istiyorum"diye düşünür kadın.Halbuki bilinçaltının düşünsel süreci farklı işliyor.Amaç onu görmek-görülebilme ihtimali yeğeninin cenazesinde ortaya çıkmıştır-öbür yeğen zaten ölmüştür-diğer yeğan de ölse....Bunun vefasızlıkla ilgisi yok aslında.Kadının öyle bir isteği falan yok.Bilinçaltı kendi yöntemiyle istediği bir şeye rüyalarda ulaşıyor.Ya da korkulan bişeylere.

Senin farkında olmadığını sandığın şeylerin bilinçaltı farkında olabilir.Dikkat etmediğin görüntüleri bilinçaltı kaydetmiş olabilir.

Ne bileyim..Garip bir şey bilinçaltı..

tarihinde vesper tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Çok sevdiğin bir insanı yitirmiş olmanın verdiği hüzne ve ona duyduğun bağlılığa saygıyla…

Bilinçaltında sürekli yinelenen görüntüler; geçmiş yaşama dair izler, resimler, anılar… Bu bellek rüyalarımızı da kuruyor, biçimlendiriyor. Örneğin burada eleştiriye tuttuğumuz dinler, özellikle de İslam dini, korkularımızın kaynağını oluşturuyor. Dindeki ritüeller, objeler, imajlar çocukluğumuzda, daha ilk (ve yanlış) eğitimlerimizde bize veriliyor. Bunlarla sakatlanan düşünce yapımız, düş dünyamız da doğal olarak rüyalarımızda bize heyulalar getiriyor. Yani senin rüyalarını hazırlayan sevgi ve keskinleşmiş özlem duygusuyken, pek çok kişide bu -özellikle ölüm sonrasının dinsel tasarımlarıyla- korku ve kaygı duyguları oluyor. Zaten Tanrı (Allah), din düşüncesinde başlı başına bir korku imgesi değil midir?

Montaigne, “İnsan bilemediği şeyleri tanrılaştırmaya eğilimdir” der. Tesadüfler konusunda ise sanırım bu bilinmezlik devreye giriyor. Yani bir tesadüfü, senin de söylediğin gibi binde bir olarak alırsak sorun yok; fakat buna ille de ilahi bir mesnet dayamaya çalışırsak sorun başlıyor. Hatta bu tesadüflerden gaybın mesajları fikri devşirilip televizyon programları yapılıyor, gazetelerde yazı dizileri hazırlanıyor, internet siteleri kuruluyor. Pek çok insan da bunları görüp basıyor “Vay canına! Yüce Rabbim nelere kadir ”i!

Dinin çizdiği eğrilerde düzgün bir yaşam şansı yok. İşi de tesadüflere, mucizelere kalmış zaten!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kıyamet yaklaştığında, nerede ise Müslüman kişinin hiçbir rüyası yalan çıkmaz. Rüyası en doğru olanlar ise en doğru sözlü olanlardır.

Biriniz güzel bir rüya gördüğünde onu tâbir ettirsin, başkalarına da anlatsın. Kötü bir rüya gördüğünde de ne tâbir ettirsin, ne de başkalarına anlatsın.

Biriniz sevdiği bir rüya görürse bu Allah'tandır. Bu sebeple Allah'a hamdetsin. Ve başkalarına anlatsın. Sevmediği bir rüya gördüğünde ise bu şeytandandır. Ondan Allah'a sığınsın ve onu hiç kimseye anlatmasın. Böyle yaparsa o rüya ona zarar vermez

En doğru rüyalar seher vaktinde görülen rüyalardır.

Şüphesiz rüya tabir edildiği şekilde çıkar. Bunun misâli şuna benzer: Kişi ayağını kaldırır, ne zaman yere koyacağını bekler. Biriniz bir rüya gördüğünde onu ancak bir iyiliğini isteyen samimî dostuna veya bir âlime anlatsın

Peygamberlik son buldu. Benden sonra peygamberlik yoktur. Ancak mübeşşirât vardır. Bunlar kişinin kendisinin gördüğü veya başkasının onun hakkında gördüğü sâlih rüyalardır.

Salih müminin rüyası, peygamberliğin kırk parçasından bir parçasıdır. Sahibi anlatmadıkça rüya bir kuşun ayağına asılı vaziyettedir. Sahibi anlatınca düşer. Rüyayı ancak âlime, akıllı kimseye veya sevdiğin birine anlat.

Rü'ya üç çeşittir. Bir tanesi insanoğlunun üzülmesi için şeytanın verdiği korkulardır. İkincisi, uyanıkken fazla önem verdiği birşeyin rüyasına girmesidir. Biri de peygamberliğin kırk altı parçasından bir parçadır.

bilge sen bir üstteki ikinci şıkka giriyorsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş

“Yeryüzünde ALLAH'ın seyyah melekleri vardır. Onlar ümmetimin selâmını (anında) bana ulaştırırlar.” (Nesei, Sehv, 46)

"ALLAH'ın yeryüzünde gezen melekleri vardır. Ümmetimin üzerime getirdikleri Salatü selamları bana ulaştırırlar. Getirdikleri Salatü selam bana ulaşır ulaşmaz ben de onlar için istiğfar ederim."

"Üzerime Salâvat getirenlere kıyamet günü şefaatçi olurum. Salâvat getirmeyenden ise uzağım."

Link to post
Sitelerde Paylaş

Cübbeli; konumuzu "false positive"... Dadandığın her konuyu bronz çağı gevelemeleri ile kirletiyorsun. Konu rüya felan değil, false positive olayı. Arada rüya diye bişey yakaladın diye dandik allahınla sapık peygamberini sokma konuya...

pardon. Affedersin. Excuse me.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...