Jump to content

Allah'ın yeminleri


Recommended Posts

Merhaba,

Kur’an’ı bütünüyle okumuş olanlar bilir. Kur’an’ın pek çok yerinde, Allah yeminler eder. Bu yeminler, kafa kurcalamayacak gibi değildir. Peki, her şeyi yaratan bu sonsuz kudret niçin yemin etmeye ihtiyaç duyar? Yoksa inandırıcılığı mı azdır ayetlerin?

Bazı surelerde direk olarak “Andolsun, biz Nuh’u ve İbrahim’i peygamber olarak gönderdik.” (Hadid, 26) şeklinde yemin ederken aşağıda örneklerini vereceğim surelerde olduğu gibi çeşitli şeylere; nesnelere, doğa hareketlerine, meyvelere, zaman dilimlerine, yeryüzü ve gökyüzü şekillerine, vs. yemin eder. Hatta bazı ayetlerde “On geceye andolsun” (Fecr, 2) ya da “Andolsun yüzüp yüzüp gidenlere,” “Derken, öne geçenlere,” (Naziat 3-4) gibi ne olduğu belirsiz şeylere de yemin eder.

Zamana yemin eder: “Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir.” (Asr, 1-2)

İncire ve zeytine yemin eder: “Tin’e ve zeytun’a andolsun.”

Dağa yemin eder: “Sina dağına andolsun,”

Şehre yemin eder: “Bu güvenli şehre (Mekke’ye) andolsun ki,”

“Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık.” (Tin, 1-4)

Kuşluk vaktine vakte yemin eder: “Kuşluk vaktine andolsun,”

Geceye yemin eder: “Karanlığın çöktüğü vakit geceye andolsun ki,”

“Rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da.” (Duha, 1-3)

Güneşe, Ay’a, gündüze (ve yine geceye) yemin eder:

“Güneşe ve onun aydınlığına andolsun,”

“Onu izlediğinde Ay’a andolsun,”

“Onu ortaya çıkardığında gündüze andolsun,”

“Onu bürüdüğünde geceye andolsun,”

Devam eden iki ayette;

“Göğe ve onu bina edene andolsun,”

“Yere ve onu yayıp döşeyene andolsun,” diyerek herhalde kendine yemin ediyor Allah!

“Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten

sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.” (Şems, 1-9)

Nedense babaya ve çocuğa yemin eder:

“Babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin

ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık.” (Beled, 1-4)

Fecr Suresi’nde anlaşılmaz şeylere (On geceye, çifte ve teke) yemin eder. (Oysa ki, Kur’an’ın “apaçık” ayetlerden oluştuğunu yine kendisi söylememiş midir? Bu durumda apaçıklık ilkesine zıttır bu yeminlere konu olanlar):

“Tan yerinin ağarmasına andolsun,”

“On geceye andolsun,”

“Çifte ve teke andolsun,”

“Geçip giden geceye andolsun (ki, müşrikler azaba uğrayacaklardır).” (Fecr, 1-4)

Sabahyıldızına, yağmurlu göğe ve çatlamış yere yemin eder

“Göğe ve Tarık’a andolsun.” (Tarık, 1)

“Yağmurlu göğe andolsun,”

“Yarık yarık çatlamış yere andolsun.” (Tarık, 11-12)

Yine yıldızlara, kıyamet gününe, şahitlere yemin eder:

“Burçlarla dolu göğe andolsun,”

“Va’dedilmiş güne (kıyamete) andolsun,”

“Şâhitlik edene ve şahitlik edilene andolsun ki, (mü’minleri yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli

ateş yakanlar lânetlenmiştir.” (Büruc, 1-5)

Yine Fecr Suresi’nde olduğu gibi Tekvir, Zariyat ve Naziat Surelerinde de hiç de apaçık olmayan, kafa karıştıran, muğlak şeylere yemin eder:

“Andolsun, bir görünüp bir sinenlere, akıp gidip kaybolanlara,”

“Andolsun, yöneldiği zaman geceye,”

“Andolsun, aydınlandığı zaman sabaha ki…” (Tekvir, 15-18)

Tozutup savuranlara, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara, iş bölüştürenlere andolsun ki, size

vaad olunan şey elbette doğrudur. Hesap ve ceza mutlaka gerçekleşecektir. Yollara (yıldızların dolaştığı yörüngelere) sahip göğe andolsun ki, muhakkak siz, (peygamber

hakkında) çelişkili sözler söylüyorsunuz. (Zariyat, 1-8)

“Andolsun (kâfirlerin ruhlarını) şiddetle çekip çıkaranlara,”

“Andolsun (mü’minlerin ruhlarını) kolaylıkla alanlara,”

“Andolsun yüzüp yüzüp gidenlere,”

“Derken, öne geçenlere,”

“Nihayet işi çekip çevirenlere (ki, mutlaka tekrar diriltileceksiniz).” (Naziat, 1-5)

Büruc Suresi’nde olduğu gibi bir kez daha kıyamet gününe yemin eder:

“Kıyamet gününe yemin ederim.”

Kendini kınayan kişiye yemin eder:

“(Kusurlarından dolayı kendini) kınayan nefse de yemin ederim (ki diriltilip hesaba çekileceksiniz).” (Kıyame, 1-2)

Peygamberin (zaten kendisinin gönderdiği ve onun da) yazdıklarını araç ederek onun deli olmadığına yemin eder:

“Nûn. (Ey Muhammed) Andolsun kaleme ve satır satır yazdıklarına ki, sen Rabbinin nimeti

sayesinde, bir deli değilsin.” (Kalem, 1-2)

Yine bir dağa (Tur Dağı’na), kitaba, denize, göğe yemin eder:

Tûr’a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, “Beyt-i Ma’mur”a, yükseltilmiş

tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir. (Tur, 1-7)

Bu sureler dışında (yazımın başında da değindiğim gibi) bir araçla ilişkilendirmeden, yani doğrudan doğruya yemin ettiği pek çok ayet var. Bu ayetlerin numaraları ve dahil bulundukları sureler şu şekilde:

Kaf 16; Mülk 5,18; Hadid, 25-26; Vakı’a 62; Kamer 36-37, 38-41, 51; Necm 23; Fetih 27; Ahkaf 27; Casiye 16; Duhan 17, 30-31; Zuhruf 46, 78; Fussilet 45, 50; Mümin 23-24, 34, 78; Zümer 27; Sad 34; Saffat 71-72, 75, 114, 171; Yasin 7; Sebe 10-11; Ahzab 15, 60-61; Secde 21, 23; Lokman 12, 25; Rum 47, 51, 58; Ankebut 13, 14, 61, 63; Kasas 43, 51; Neml 15, 68; Furkan 21, 35, 40, 50; Nur 46; Müminun 12, 17, 23, 49; Enbiya 10, 41, 48, 51, 105; Taha 90, 115; Meryem 89, 94; İsra 41, 70, 101; Nahl 36, 103, 113; İbrahim 5; Hicr 16, 26, 80, 87, 97; Ra’d 32, 38; Yusuf 7, 24, 111; Hud 25, 68, 96-97, 110; Yunus 13, 93-94; Tevbe 25, 48, 117, 128; A’raf 7, 10, 52, 59, 130, 179; En’am 34, 42, 94; Maide 12, 17, 32, 70, 72, 73; Al-i İmran 123, 143, 152, 157, 158, 164; Bakara 87, 92, 96, 99, 145, 155

HERKESE SAYGILAR…

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 47
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Birini olmadık bir şeye inandırmaya çalışıyorsunuz. Ama elinizde yeterince güçlü argüman yok. Ne yapabilirsiniz?

Aldatmaya, kandırmaya çalışırsınız.Çünkü "olmadık bir şey" diyorsunuz. hem de "güçlü argüman" olmadan.

Yetmeyeceğini düşünürseniz; üstüne bir de tehdit etmeyi zorunlu görürsünüz. Kaynar su içersin, cayır cayır yanarsın gibi.

Hatta ödül ve ceza arasında uçurum kadar farklar koyarsınız, iyice tırssınlar diye. 30-50-70 senelik bir hayatta yapılanlara karşılık; sonsuz ödül veya sonsuz eziyet. Ya hurilerle kolkola, ya ateşlerde odun; arası da yok. Tercihte bulunmak basit olsun; kolay kolay kimsenin maçası yemesin diye, iki seçenek arasında abartılı farklar koyarsın böyle.

Link to post
Sitelerde Paylaş

kuranı dinleyen insanların konuşma tarzı böyleymiş...

sürekli yeminler eden böyle konuşmaya alışmış bir kavmin anlayacağı dilden konuşulmuş...

bize anlamsız yada absürd gelmesi normaldir...

çünkü bize hitaben konuşulmamış...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Maxime Rodinson’un Muhammed isimli bir biyografik eseri var. Objektif verilerden hareketle yazılmış, Muhammed’e olduğunun ötesinde anlamlar atfetmeden, gerçekleri dayanak alarak ve titiz araştırmalar sonucunda ortaya konmuş bilimsel bir yapıt. Bana da araştırmalarımda, bazı noktalarda yol göstericilik yapıyor. Bu kitapta, konuyu yakından ilgilendiren bir bölüm var. Aktarıyorum…

“İslam Öncesi Arabistan’da… Arap şairlerin gizli bir ruhtan ilham aldığına inanılmaktaydı. Bir de özellikle, kahinler vardı (Çoğulu kühhan ya da kehen olan bu kelime kökü bakımından Yahudi ruhbanlarının ismi olan kohen’le aynıdır). Bu kahinler, “keşifte bulunurlardı. Bunların yoldaş, dost ya da görücü olarak adlandırdıkları ve ağızlarından konuşan birer “ruh”u vardı. Bu “ruh”, kahinlere belirsiz mırıltılar ya da kısa, kesik, kafiyeli cümleler ilham ederdi. Yıldızları, günü ve geceyi, bitkileri ve hayvanları tanık veren yeminlerle dolu bu cümlecikler, hızlı bir ritimle söylendikleri için, dinleyenler üzerinde büyük bir etki yaratırdı.” (M. Rodinson, Muhammed, s. 85, Doruk Yayınları)

Link to post
Sitelerde Paylaş

kuranı dinleyen insanların konuşma tarzı böyleymiş...

sürekli yeminler eden böyle konuşmaya alışmış bir kavmin anlayacağı dilden konuşulmuş...

bize anlamsız yada absürd gelmesi normaldir...

çünkü bize hitaben konuşulmamış...

Allah Kuran'ı, hitabettiği kitlenin yaşamını değiştirmek için göndermedi mi? Dinler insanların yaşamına çekidüzen vermek için gelmedi mi?

İslami öğreti, içki tüketiminden aile hayatına, miras hukukundan taharete kadar pek çok konuda hükümler içermiyor mu?

E o halde "yeminle ikna" gibi saçma ve boş bir adeti neden sürdürüyor?

---

Şöyle düşün; insanlar neden yemin ederler? (Allah'ı ayıracağım biraz sabır)

Söyledikleri sözü doğrudan delillendirebilecekleri bir dayanak sunamadıkları zaman yemin ederler.

Ayan beyan ortada olan birşey için yemin edilmez.

İnsanlar yeminlerini korktukları, çekindikleri birşey üzerine yaparlar; örneğin yeminlerininde tanrıyı şahit gösterirler. Zira onlara göre tanrı herşeyin doğrusunu bilendir, yemin edilen konuda bir yalan varsa "öteki dünyada" tanrı bu yalanın hesabını soracaktır.

İnsanlar bir de kaybetmekten korktukları şeyler için yemin ederler, aileleri üzerine örneğin...

Burada da "eğer yalanım varsa tanrı ailemi benden alsın, yalana karşılık bu büyük cezayı çekeyim" denmektedir.

---

Peki Allah ne için yemin eder? Onun kaybedeceği birşey var mı? Ondan üstün, ona hesap soracak biri var mı?

Allah'ın yeminleri aslında Allah'ın insan olmasından kaynaklanır. O dönemde yaşayan Arap şairleri nasıl yazabiliyorlarsa Allah da ancak o kadar konuşabilir, üslübu da ancak o kadardır. Bir adım ötesi değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

yaw sadece o dönemde kuranı dinleyen insanlara hitap nedemek!!

kendi ağzınızla söylemiyomusunuz kuranın tüm insanlığa hitap ettiğini!!

hadi kuranın arab diliğle yazılmasını geçtik peki ya konuşma tarzı olarak ta bir sınırlama mı var bu kuranın hitap ettiği kesimde!!

E bu kuran nasıl evrensel bir kitap !!

Nasıl tüm insanlığın bu kitabı anlamasını bekliyosunuz, ne hakla!!

Gerçekleri kendi dilinizle üstüne basa basa söylerek üstelik!!

İşte ben zaten buna şaşırıyorum...

Link to post
Sitelerde Paylaş

yaw sadece o dönemde kuranı dinleyen insanlara hitap nedemek!!

kendi ağzınızla söylemiyomusunuz kuranın tüm insanlığa hitap ettiğini!!

hadi kuranın arab diliğle yazılmasını geçtik peki ya konuşma tarzı olarak ta bir sınırlama mı var bu kuranın hitap ettiği kesimde!!

E bu kuran nasıl evrensel bir kitap !!

Nasıl tüm insanlığın bu kitabı anlamasını bekliyosunuz, ne hakla!!

Gerçekleri kendi dilinizle üstüne basa basa söylerek üstelik!!

İşte ben zaten buna şaşırıyorum...

şaşırma haklısın...

tanrı tüm insanlara değil oradaki adamalara hitab etmiş...

o yüzden o adamların anlayacağı dilden konuşmuş...

başka insanlar eğer tanrıyı merak ediyorlarsa bir zamanlar birilerine ne dediğine bakıp bir fikir edinebilirler...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kirec... 7. yy'da Arap yarımadasında yaşanan yaşam ile bugün dünyada yaşanan yaşam çok farklı...

Seni bilemem ama benim yaşamım çok farklı...

İnsana verdiğim, yaşama verdiğim değer farklı... Hayattan beklentim farkı, sorunlarım farklı...

7. yy Semitik kültürü benim gereksinimlerimi karşılayamaz... Tabi seni bilemem... Sen istediğin kadar Kuran'a sarılabilirsin. Hatta Kuran'a sarıl uyu... İyi uykular.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aslında çok yemin adama itibar edilmez, yemin yalancının enstrümanıdır. Ama nasıl dandik bir kültürümüz varsa "en çok yemin eden adamı" ayırıp ona itibar ediyoruz.

"Şüphesiz Allah yalancıların en torpillisidir"

Katılıyorum, ayrıca şuna dikkat edin.

Eğer karşısınızdaki kişi söze

"doğrusunu söylemek gerekirse" veya "dürüst olmak gerekirse" veya "aslında doğrusunu konuşmak gerekirse" gibi bir giriş yapıyorsa, bilin ki o adam yalancıdır.

Tıpkı "ama" dan önce söylenen şeylerin yalan olması gibi

örnek "şöyle oldu böyle oldu AMA aslında vs vs "

ince ama önemli nüanslardır bunlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

şaşırma haklısın...

tanrı tüm insanlara değil oradaki adamalara hitab etmiş...

o yüzden o adamların anlayacağı dilden konuşmuş...

başka insanlar eğer tanrıyı merak ediyorlarsa bir zamanlar birilerine ne dediğine bakıp bir fikir edinebilirler...

Vay be tanrının adaleti bu olsa gerek . <_<

Ne kadar adaletli bi tanrınız var hakkaten.Bir kavime kitap gönderiyor,doğrudan onlara hitap ediyor ama hedef olan kesim tüm insanlık. Peki neden ? Bir zamanlar gönderilen kitabı anlamadıkları için .

Bu tanrıya bir alkış...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kirec... 7. yy'da Arap yarımadasında yaşanan yaşam ile bugün dünyada yaşanan yaşam çok farklı...

Seni bilemem ama benim yaşamım çok farklı...

İnsana verdiğim, yaşama verdiğim değer farklı... Hayattan beklentim farkı, sorunlarım farklı...

7. yy Semitik kültürü benim gereksinimlerimi karşılayamaz... Tabi seni bilemem... Sen istediğin kadar Kuran'a sarılabilirsin. Hatta Kuran'a sarıl uyu... İyi uykular.

bak ne güzel demişsin...

tanrı kuranda sana seslenmiyor zaten....

senden anlayış dünya görüşü bakımından çok farklı insanlara bir şeyler söylemiş...

o yüzden kuran sana çok birşey ifade etmeyebilir..

bir çok pasajı belli bağlamlara uygun olarak söylenmiş...

biz ise bu bağlamlardan çok uzağız...

bir söz bağlamından az uzakta bile çok farklı bir anlam değişmesi gösterebilir...

bu kadar uzaklaşmışken bu sözlerin direkt bize hitab etmesi mümkün değil...

bu yüzden kurandan sorumlu tutulamayız...

ama bu ondan hiç yararlanmamalıyız anlamına gelmez...

sorumlu tutulmak farklı yararlanmak farklı..

yararlanmak için bile önce onun kime ne dediğini iyice anlamak sonrada ne denmek istediğini çözmek gerekiyor...

en sonunda da acaba bu sonuç benim ne işime yarar diye düşünmek...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Vay be tanrının adaleti bu olsa gerek . <_<

Ne kadar adaletli bi tanrınız var hakkaten.Bir kavime kitap gönderiyor,doğrudan onlara hitap ediyor ama hedef olan kesim tüm insanlık. Peki neden ? Bir zamanlar gönderilen kitabı anlamadıkları için .

Bu tanrıya bir alkış...

tanrının asıl kitabı herkesin gözünün önünde duran şu koskoca varlık ve asıl peygamberi de herkese verdiği akıldır...

tüm insanların sorumlu olduğu kitab kainat kitabı ve uymak zorunda olduğu peygamber de akıldır...

Link to post
Sitelerde Paylaş

bak ne güzel demişsin...

tanrı kuranda sana seslenmiyor zaten....

senden anlayış dünya görüşü bakımından çok farklı insanlara bir şeyler söylemiş...

o yüzden kuran sana çok birşey ifade etmeyebilir..

bir çok pasajı belli bağlamlara uygun olarak söylenmiş...

biz ise bu bağlamlardan çok uzağız...

bir söz bağlamından az uzakta bile çok farklı bir anlam değişmesi gösterebilir...

bu kadar uzaklaşmışken bu sözlerin direkt bize hitab etmesi mümkün değil...

bu yüzden kurandan sorumlu tutulamayız...

ama bu ondan hiç yararlanmamalıyız anlamına gelmez...

sorumlu tutulmak farklı yararlanmak farklı..

yararlanmak için bile önce onun kime ne dediğini iyice anlamak sonrada ne denmek istediğini çözmek gerekiyor...

en sonunda da acaba bu sonuç benim ne işime yarar diye düşünmek...

Kuran'ın neresinden yararlanıp neresinden yararlanmıyacağımı ben mi seçeceğim?

Yani hangi ayet bugün işe yarar, hangi olayın bugün karşılığı vardır, bunlara ben mi karar vereceğim?

O zaman İslam diye bir din kalmaz ortada! Herkes kendince seçim yapar; "bu kısım bugün işe yaramaz, bu kısım işe yarar" diye ayrım yapar... Herkes içine sineni alır...

Peki içimize sinen ne? Yani bize göre bir ahlak anlayışı, insanlık anlayışı var. Bu anlayışı içine doğduğumuz kültürden almıyor muyuz? İnsanlığın birikiminden beslenmiyor muyuz?

Kuran ayetlerini "bugün geçerli/geçersiz" diye ayırırken baz aldığımız kriterler zaten bizim insanlık anlayışımızı oluşturmuyor mu? O halde ne gerek var Kuran'a?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuran'ın neresinden yararlanıp neresinden yararlanmıyacağımı ben mi seçeceğim?

Yani hangi ayet bugün işe yarar, hangi olayın bugün karşılığı vardır, bunlara ben mi karar vereceğim?

O zaman İslam diye bir din kalmaz ortada! Herkes kendince seçim yapar; "bu kısım bugün işe yaramaz, bu kısım işe yarar" diye ayrım yapar... Herkes içine sineni alır...

Peki içimize sinen ne? Yani bize göre bir ahlak anlayışı, insanlık anlayışı var. Bu anlayışı içine doğduğumuz kültürden almıyor muyuz? İnsanlığın birikiminden beslenmiyor muyuz?

Kuran ayetlerini "bugün geçerli/geçersiz" diye ayırırken baz aldığımız kriterler zaten bizim insanlık anlayışımızı oluşturmuyor mu? O halde ne gerek var Kuran'a?

sen zaten sana gerekli olan her şeye sahipsin...

aklınla fikrinle doğruyu yanlışı ayırdedebilir dürüst ve insanca yaşayabilirsin...

böyle olduğun sürece tanrının seninle bir sorunu olmaz ...

ne zaman birilerine zarar vermeye başladın bir zalime dönüştün allahın yarattığı diğer canlıları haksız yere üzdün o zaman onunla aran bozulur...

sana bunu yapmaman gerektiğini gönlünden fısıldar birilerine söylettirir bazı ufak tefek kazalar geçirterek dürtükler...

hala zulmune devam edersen yakana yapışır ölsende kurtulamazsın elinden...

kutsal metinler böyle zulmune devam eden topluluklara yapılan son uyarılardır...

peygamberde tanrının o zalim toplumun artık iflahını kesmeden önce son bir fırsat vereceğini ilettiği elçiler...

hani savaş başlamadan önce son bir elçi gönderip savaş olmadan bu işi halledelim şu şartları yerine getirin denir ya...

genelde peygamberler bu görevi üstlenmişler...

allah zalim olmayan toplumları helak etmiyor...

ama zulumlerine tahammul edemediği bir toplumu yer yüzünden silmeden önce son bir şans verip bir elçi gönderiyor...

akıllı olun diyor...

elçimin getirdiğine inanın ona inanırsanız kurtulursunuz yoksa yakarım diyor...

elçinin dediğine inanmak ve uymak aslında zulmu bırakmakla gerçeleşiyor...

zulme devam ederlerse cezayı da hakediyorlar...

allahın dini adalettir...

adalet allahın dinidir...

zulum allaha nankörlük yani küfür yani kafirliktir...

allahın dinini hakim kılmak adaleti sağlamaktır...

yer yüzünde kim zulmediyorsa allahın düşmanı kim adaleti sağlamaya çalışıyorsa allahın dostudur...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kireç senin anlattıklarına göre ne dine gerek var ne Allah'a...

Benim adalet anlayışım ile Kuran'daki ve hadisteki ahlak anlayışı çok ama çok farklı. İslam ile adalet sözcükleri bir araya gelemez.

Allah dediğin şey İslam'ın önceki tanrılardan modifikasyon ile formüle ettiği bir tanrıdır. Allahsız bir İslam, İslamsız bir Allah düşünülemez. Yani Kuran'ı devreden çıkartırsan inandığın tanrıya Allah diyemezsin... (Pre-Islamic ikon Al-İlah'a Kuran olmadan da tapabilirsin ama)

Ben Allah'ın dini adalettir lafını kabul etmiyorum. "Allah bizim için İslam'ı seçmiş ve onu tastamam etmiştir."

Maide Suresini hiç okumadın mı? Bak Maide Suresi 3. ayete, ne diyor?

"Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim."

Yani İslam kemale ermiş, olgunluğa ulaşmış, tastamam olmuş... Bundan sonrası yok! Bu yeter sizin için diyor.

Ya Kuran'ı olduğu gibi kabul edeceksin ya da ben müslüman değilim diye itiraf edeceksin arkadaşım!

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...