Jump to content

Ben, Kurşun Kalem


Recommended Posts

pencil.jpg

Ben, bir kurşun kalemim; okuma yazması olan tüm çocuk ve de yetişkinlerin tanıdığı, sıradan bir kurşun kalem. Yazmak hem benim mesleğim, hem de hobimdir. Tüm yaptığım yazmaktır.

Neden hikayemi anlatma ihtiyacı duyduğumu merak ediyor olabilirsiniz. Öncelikle, hikayem oldukça ilginç. Ayrıca, ben bir ağaç, gün batımı, hatta bir yıldırımdan daha gizemliyim. Ancak ne yazık ki beni kullananlar bu durumdan habersizler, ve de benim sıradan olduğumu, bir geçmişim olmadığını düşünüyorlar. Oysa benim ve hikayemin insanlığa verebileceğimiz çok önemli bir mesajımız var.

Benim basit ve sıradan olduğumu düşünebilirsiniz, ancak bahsettiğim önemli mesajı bir otomobil ya da uçaktan çok daha etkili biçimde verebilirim. Bunun sebebi ise çoğu insana sıradan ve basit görünmem.

Evet, belki de gerçekten basit görünüyorum. Ancak bu dünya üzerinde benim nasıl yapılacağımı bilen tek bir insan yok.Bu kulağa inanması güç bir şey gibi geliyor, değil mi? Özellikle dünyada her yıl yüzlerce milyon kurşun kalem üretildiğinin farkına vardığımızda...

Beni elinize alın ve inceleyin. Ne görüyorsunuz? Öyle çok göze hitap eden bir şey göremezsiniz--biraz ahşap, cila, üstüme basılmış olan etiket, kurşun uç, biraz metal ve de tepede bir silgi.

Neyse, hikayeme döneyim.

Sizler nasıl aile geçmişinizi ancak birkaç nesil geriye gidebilecek kadar biliyorsanız, ben de geçmişim hakkındaki, beni yapanlar hakkındaki tüm bilgilere sahip değilim. Buna rağmen sizlerle geçmişimin ne denli zengin ve karmaşık olduğunu anlatabilecek kadar şey anlatabileceğime inanıyorum.

Aile ağacım Kuzey California'da yetişen bir sedir ağacı ile başlıyor. Bu ağaçtan kalem yapımı için gereken ahşabı elde etmek için gereken malzemeleri ve bu alanda çalışan insanların yeteneklerini gözlerinizin önüne getirmeye çalışın. Bu işlemde kullanılan kamyonları, testereleri, halatları düşünün. Bunların üretimi için gerekenleri düşünün; madenlerden elde edilen cevher, bunlardan elde edilen çelik, bunun testerelere, baltalara, motorlara dönüşmesini düşünün. Ahşabı taşımak için kullanılan sağlam halatların yapılabilmesi için gerekli olan kenevirin yetiştirilmesini ve halatlara dönüştürülmesini, ağaçları kesmekle uğraşan insanların yatakhaneleri, mutfakları ve ortak alanları olan kamplarını, bunların inşasını, onların yedikleri yemekleri ve bunların nereden geldiklerini düşünün... Neden mi? Bu işçilerin içtikleri her bardak kahvenin yetiştirilmesinde ve onlara ulaşmasında bile binlerce insanın emekleri geçti de ondan.

Kuzey California'dan elde edilen kütükler San Leandro'daki bir fabrikaya giderler. Bu kütüklerin fabrikaya taşınmasında kullanılan tırları, trenleri, yolları, rayları ve bunlardaki iletişim sistemlerini düşünün. Bunların ortaya çıkması için kimlerin neler yapması gerektiğini gözlerinizin önüne getirmeye çalışın. Bunları yapan insanlar da benim ortaya çıkmamda katkısı olan milyonlarca insanın arasındalar.

Şimdi San Leandro'da sedir ağaçlarından elde edilen kütüklerin kalem haline gelecek şekilde küçük küçük kesildikleri fabrikayı düşünün. Buradaki her makinenin, üretimde kullanılan enerjinin ve diğer şeylerin her birinin aynı benimki gibi bir hikayesi olduğunu düşünün.

Benim üretimimde kullanılan kurşunun nasıl elde edildiğini göz önüne getirmeye çalışın. Üstümdeki cilanın, baskının, metal parçamın ve de silgimin hangi süreçler sonunda benim parçam olduğunu düşünün. Bu adımların her birini sizlere anlatmam sayfalar sürer...

Şimdi size hikayemin başında söylediğim şey, dünyada benim nasıl yapılacağımı bilen tek bir insan olmadığı yönündeki iddiam daha inandırıcı geliyor mu?

Benim yapımımda birbirlerini tanımayan, farklı diller konuşan, farklı dinlere inanan milyonlarca insan işbirliği yaptılar. Ve bu sürece katılanlardan hiçbiri, ki buna kalem üreten fabrikanın sahibi de dahildir, üretim süreci için gereken bilginin çok küçük bir parçasından fazlasına sahip değildir. Ceylon'da benim kurşun kısmımın üretiminde kullanılan grafiti çıkaran işçi ile Kuzey California'da ağaç kesen işçi gereken bilginin kendilerini ilgilendiren küçük kısımlarına sahiptirler.

Olayın daha ilginç bir boyutu daha var. Ne ağaç kesen işçi, ne maden çıkartmak ile uğraşan işçi, ne fabrikada makineleri işleten işçi, ne de kalem üreten firmanın patronu işlerini beni istedikleri için yapıyorlar. Bu insanlardan her biri büyük ihtimalle beni ilkokuldaki bir öğrenciden daha az istiyorlar. Benim yapımımda çalışan insanlar arasında hayatında kurşun kalem görmemiş, kalem kullanmayı bilmeyen insanların olması bile mümkün. Onları çalışmak için motive eden ben değilim. Bu milyonlarca insandan her biri benim üretimim ile ilgili sahip oldukları bilgi parçalarını ihtiyaç duydukları ya da istedikleri mal ve hizmetler ile değiş tokuş yapmayı amaçlıyorlar. Ben istedikleri mal ve hizmetlerden biri olabilir ya da olmayabilirim.

Bundan daha ilgi çekici bir nokta da var. Benim ortaya çıkmamı sağlayan sayısız eylemi planlayan, yöneten ve insanları zorla harekete geçiren bir özne yok. Burada "görünmez el"i görüyoruz! En başta gizemli olduğumu söylememin sebebi işte tam olarak bu.

Vereceğim mesaj mı? Onu da yazının ikinci bölümünde görürüz :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

görünmez el?

mistik delilsiz idealist

astur sende mi?

Bunun mistisizmle veya idealizmle alakası yok: Belirli ve birbirinden farklılaşmış amaçlarla gerçekleştirilen pek çok eylemin, eylemi gerçekleştirenler tarafından niyetlenilmemiş sonuçlara ermesi 'görünmez el süreci' olarak tarif ediliyor; bu Kant'ta da var, Darwin'de de...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çevir kazı yanmasın :) Biz Milton Friedman'ı ezbere biliriz :)

Hikayenin kaynağı Friedman değil. Madem spoiler yaptın şu videoyu vereyim:

Hikayenin kaynağının Friedman olmadığını bil ama sen de, yazarı Leonard E. Read, yazılış tarihi de 1958. Ben kısaltarak çevirdim, tam hali burada:

http://www.econlib.org/library/Essays/rdPncl1.html

görünmez el?

mistik delilsiz idealist

astur sende mi?

İdealizmle alakası yok bunun. Biyolojik evrimde de görünmez el yok mu?

http://en.wikipedia.org/wiki/Spontaneous_order

Link to post
Sitelerde Paylaş

Astur'a teşekkür ederim, market ekonomisi hakkında çok güzel bir örneği getirmiş.

İyi de bunu yazan Friedman değil ki! Leonard E. Read yazmış... Friedman önsöz yazmış sadece...

Friedman'ın videosunu ben izletmiştim ona, oradan çakmış mevzuyu. Astur da linkini vermiş zaten, hem kız 'orijinal yazar' dememiş Friedman'a :)

tarihinde Kieslowskii tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunun mistisizmle veya idealizmle alakası yok: Belirli ve birbirinden farklılaşmış amaçlarla gerçekleştirilen pek çok eylemin, eylemi gerçekleştirenler tarafından niyetlenilmemiş sonuçlara ermesi 'görünmez el süreci' olarak tarif ediliyor; bu Kant'ta da var, Darwin'de de...

Konuyu baltalamazsa bu görünmez el sürecini bana özet anlatabilir misiniz?Ya da ileriki safhalarda yahut başla başlıkta işlenirse sevinirim.Aşağıdaki tanımlama şu an benim için yetersiz.Darwin ve Kant'tan bahsetmişsin bunlar nasıl tanımlamışlar?

''eylemi gerçekleştirenler tarafından niyetlenilmemiş sonuçlara ermesi''

Link to post
Sitelerde Paylaş

alıntıladığın cümle yeterli bir açıklama işte

piyasanın işleyişiyle ilgili bir çok konuda kullanılır benim bildiğim

geniş bir kullanım alanı war yani

spontane bir ray giriş anlamında linkte açıklamış

bir de konuyu batırdık galiba :D

tarihinde AnArchos7 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Konuyu baltalamazsa bu görünmez el sürecini bana özet anlatabilir misiniz?Ya da ileriki safhalarda yahut başla başlıkta işlenirse sevinirim.Aşağıdaki tanımlama şu an benim için yetersiz.Darwin ve Kant'tan bahsetmişsin bunlar nasıl tanımlamışlar?

''eylemi gerçekleştirenler tarafından niyetlenilmemiş sonuçlara ermesi''

Şöyle bir örnek vereyim mesela: Karlı bir tepeyi yürüyerek aşmaya çalıştığında, senin kendi çıkarların açısından rasyonel olanı, daha önce insanların bastığı yerleri adımlayarak ilerlemektir, değil mi? Fakat herkes böyle yaptığında, kimse bunu niyetlememiş olsa bile, bir patika oluşmaktadır.

Veya evrimde canlılar yalnızca kendi yaşamsal çıkarlarını korumaya çalışırken, doğal seleksiyonun 'hayatta kalma oyununun' tuzağına takılmış olurlar, bunun bilincinde dahi değildirler.

Yine aynı şekilde, Adam Smith de, milyonlarca bireyin kendileri için karlı olan davranışları gerçekleştirdiklerinde ortaya çıkan makroekonomik durumun, toplumsal faydanın maksimizasyonuna yöneldiğini iddia ediyor; halbuki insanlar yalnızca kendi çıkarlarının peşindeydi başta, değil mi?

Yaklaşık olarak budur 'görünmez el' ve 'niyetlenilmemiş sonuç' geyiği :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

alıntıladığın cümle yeterli bir açıklama işte

piyasanın işleyişiyle ilgili bir çok konuda kullanılır benim bildiğim

geniş bir kullanım alanı war yani

spontane bir ray giriş anlamında linkte açıklamış

bir de konuyu batırdık galiba :D

Yo bence konuyu batırmadın.Konunun esasını anlamak adına faydalı olacak.Neden relax değilsin arkadaşım.Bak ben de x kullandım rahat ol:)

Hayatta o kadar çok şey var ki planlanmamış olup karşımıza çıkan:)Bu görünmez el olayı hayatın çok noktasında var :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şöyle bir örnek vereyim mesela: Karlı bir tepeyi yürüyerek aşmaya çalıştığında, senin kendi çıkarların açısından rasyonel olanı, daha önce insanların bastığı yerleri adımlayarak ilerlemektir, değil mi? Fakat herkes böyle yaptığında, kimse bunu niyetlememiş olsa bile, bir patika oluşmaktadır.

Veya evrimde canlılar yalnızca kendi yaşamsal çıkarlarını korumaya çalışırken, doğal seleksiyonun 'hayatta kalma oyununun' tuzağına takılmış olurlar, bunun bilincinde dahi değildirler.

Yine aynı şekilde, Adam Smith de, milyonlarca bireyin kendileri için karlı olan davranışları gerçekleştirdiklerinde ortaya çıkan makroekonomik durumun, toplumsal faydanın maksimizasyonuna yöneldiğini iddia ediyor; halbuki insanlar yalnızca kendi çıkarlarının peşindeydi başta, değil mi?

Yaklaşık olarak budur 'görünmez el' ve 'niyetlenilmemiş sonuç' geyiği :)

Evet, bu güzel ve yeterli bir açıklama :)

Başlık yazısı da aynısını anlatıyor, milyonlarca insan tepeden biri emir vermeden, zorlamadan kurşun kalemi üretmek için iş birliği yapıyorlar, yaratıcı enerjilerini bir araya getiriyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hikayenin kaynağı Friedman değil. Madem spoiler yaptın şu videoyu vereyim:

Hikayenin kaynağının Friedman olmadığını bil ama sen de, yazarı Leonard E. Read, yazılış tarihi de 1958. Ben kısaltarak çevirdim, tam hali burada:

http://www.econlib.org/library/Essays/rdPncl1.html

Kusura bakmayın sayın A$tur, en kısa zamanda okuyacağım orijinal metni. Teşekkür ederim :)

Friedman'ın videosunu ben izletmiştim ona, oradan çakmış mevzuyu. Astur da linkini vermiş zaten, hem kız 'orijinal yazar' dememiş Friedman'a :)

Evet, aynen öyle aslında. Kieslowskii ile birlikte izledim ben o videoyu ve öyle aklımda kalmış, yanlışım için özür dilerim.

Bir video izleme ile Astur'a kaz çevirtmeye kalkacak kadar öğrenivermiş Friedman'ı, market ekonomisini felan...

Gayet şaka amaçlı bir mesajdı o. A$tur bundan alındıysa özür dilerim tekrar. Yoksa onun ilgilendiği konularda ne kadar bilgili olduğunu forumdaki mesajlarından anlamayacak değilim.

Sometimes an irony is just an irony :)

:)

tarihinde lamira tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kusura bakmayın sayın A$tur, en kısa zamanda okuyacağım orijinal metni. Teşekkür ederim :)

Gayet şaka amaçlı bir mesajdı o. A$tur bundan alındıysa özür dilerim tekrar. Yoksa onun ilgilendiği konularda ne kadar bilgili olduğunu forumdaki mesajlarından anlamayacak değilim.

:)

Yok canım, ne alınması. Friedman'ı tanımanı ve o videoyu izlemiş olmanı oldukça olumlu buldum ben. Ben sadece kaynağı ve "verilecek mesajı" ikinci bölüme saklayacaktım, spoiler sebebi ile onlar aceleye geldi :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yok canım, ne alınması. Friedman'ı tanımanı ve o videoyu izlemiş olmanı oldukça olumlu buldum ben. Ben sadece kaynağı ve "verilecek mesajı" ikinci bölüme saklayacaktım, spoiler sebebi ile onlar aceleye geldi :)

Bu daha kötü olmuş gibi, neyse artık :) Bundan sonra böyle çıkıntılıklar yapıp yazının ve konunun gidişatını olumsuz olarak etkilemem umarım. Size düşünsel hayatınızda başarılar dilerim efendim :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir video izleme ile Astur'a kaz çevirtmeye kalkacak kadar öğrenivermiş Friedman'ı, market ekonomisini felan...

Hiç sorma. Genç entelcikler arasında bu tarz davranış çok moda. Marxism'in karizması varken, bütün Avrupalı postmodern enteller filozoflar Marxçılık yaparken tabiki kalkıp Friedman'a falan saygı gösterecek değiller. Kapitalizmin entelektüel savunmasını yapanlarla gelip eğlenecekler falan. Ne de olsa onlar Marx'ın karizmatik sakalına her zaman sırtlarını dayayabileceklerini biliyorlar. Thomas Sowell'in dediği gibi "biryerlerde bir dahi bir şekilde kapitalizmin yanlış olduğunu ispat etti" inancı onlara yetiyor. Tabi unutmamak lazım ki "iki Thomas Sowell okumakla da olmuyor bu işler". "Bu işlerin" olmasının belli bir yöntemi var, onu da tabi bu 3. dünya entelcikleri en iyi biliyor. Nedir? Marxist filozofları okuyacaksın tabiki! Amaç hakikati aramak değil de daha "entel" olmak olunca bu tarz davranışlar ortaya çıkıyor.

Bu arada ben Thomas Sowell'in (Amerikalı bir ekonomist) 1985 tarihli Marxism kitabının son chapter'ını scan edip 5 kişiye özelde gönderdim (Astur, Kieslowski, DEHA, deicide ve Mantik) ama sana göndermek aklıma gelmedi. Şimdi sana link vermek istiyorum:

http://rapidshare.com/files/295720095/thomas.zip.html

Bu da Black Book of Communism:

http://rapidshare.com/files/295095596/blackbook.pdf.html

Link to post
Sitelerde Paylaş
Hiç sorma. Genç entelcikler arasında bu tarz davranış çok moda. Marxism'in karizması varken, bütün Avrupalı postmodern enteller filozoflar Marxçılık yaparken...

ludwig, allasen eleştirdiklerini bir kere olsun oku, olur mu? Hangi postmodern entelmiş bu Marksist olanı? Foucault mu, Barthes mı, Baudrillard mı?

Hiç değilse aç ekşisözlük'ü de, Terry Eagleton maddesini oku azizim :)

Ben şahsen, postyapısalcılara ilişkin sosyolojik tartışmada ön saflarda hep Marksistleri görüyorum; Eagleton olsun, David Harvey olsun fln. Bildiğim kadarıyla, kimi rezervlerle Frederic Jameson ve Perry Anderson da öyle pek postyapısalcı düşünürlere hayran değil. Tabii postyapısalcıların cepheden eleştirmeni Alain Badiou'yü de unutmamak lazım.

tabiki kalkıp Friedman'a falan saygı gösterecek değiller.

Friedman'a neden saygı duymayayım? Asıl sen Jameson'a, Eagleton'a, Zizek'e, Althusser'e, Gramsci'ye saygı duyuyor musun? Bunlardan hangisini okudun? Bu kadar psikolojik yansıtma olmaz!

Thomas Sowell'in dediği gibi "biryerlerde bir dahi bir şekilde kapitalizmin yanlış olduğunu ispat etti" inancı onlara yetiyor. Tabi unutmamak lazım ki "iki Thomas Sowell okumakla da olmuyor bu işler".

1- Thomas Sowell'ın dediği gibi aynen; ben ve yukarıda saydığım tüm Marksist entelektüeller tam da bu senin dediğin 'aptalca', 'çocukça' inanca sahip olduğumuz için Marksist'iz; senin gibi bir 'üçüncü dünya' liberali tüm 'akılcı, Aydınlanmacı, bilimci' puanları toplamalı bu durumda :)

2- Elbette 'iki Sowell okumakla' olmaz, oradaki ifadenin bir ironi olduğu hemen altındaki mesajda belirtilmiş -ve muhtelemen sen de okumamış- olsa(n) da, -ve buna ek olarak- Rosdolsky'i bilmeden, o eleştirilen değer kuramları nire, Marx'ın ilk 'sömürü' dillendirmesi nire bilmeden 'Marksizm çökerten' birilerinin konuyu daha ciddi irdelemesini istemeye hakkımız var.

Allah'a şükür Astur anlıyor, adam 'militan' değil, düşünüyor. Ciddi ciddi Marx etüt edin, ondan sonra Marx eleştirisi yapın, fena mı diyorum?

Bir de, eğer adam akıllı değer teorisi eleştirisi -özellikle felsefi ve sosyolojik yönleriyle- okuyacaksan, 'onu da biz yapmışız': Ahan Althusser, ahan Negri...

Sraffa 'gerzeğine' de haddini bildiren forum yazıları yazmanı dört gözle bekliyorum, tabii adamın yeniden formüle ettiği 'emek-değer kuramı'nın dile getirildiği 30 sayfadan fazla ve tamamen matematiksel formüllere dayanan metni anladığın zaman :)

"Bu işlerin" olmasının belli bir yöntemi var, onu da tabi bu 3. dünya entelcikleri en iyi biliyor. Nedir? Marxist filozofları okuyacaksın tabiki! Amaç hakikati aramak değil de daha "entel" olmak olunca bu tarz davranışlar ortaya çıkıyor.

1- 'Entel olmayı aşırı arzuluyorum, tüm libidinal yatırımlarım bu yönde' Duymak istediğin bu olabilir, ama doğrusu bu değil, hiç sevmem o tarz otorite belirtici sıfatları. Bu arada, 'hiçbir delillendirme girişimi istenemeyeceği ve sen de hiçbir delillendirmeye girişemeyeceğin halde' psikolojik tahlillerle vitrini kurtarmak senin 'analitik' yönteminin baş tacı, bahar çiçeği mi oluyor acep, şeklinde bir soru sormak istiyorum açıkçası. Entelektüellik senin olsun, aman senin olsun! Bana eleştiri yeter. Onu da yaparken, karşımdaki entelektüelin kaçıncı dünyadan olduğunu bulmak için özel bir çalışma yapacak değilim.

2- Bir kere bir 3'üncü dünya ülkesindeyiz ya, orada doğmuşuz ya, zıçmışız. Bu 'birinci dünyanın' olağanüstü entelektüeli ludwig gibi düşünmeyip, '3üncü dünyalı Marksist' ve Oxford'lu hocam Eagleton'a benzer bir pozisyon tutturmamın nedenlerinden biri de; böylesi mesnetsiz laflarla, oturup iki çift sohbet etmediğim adamların ruh halleri üzerinden 'hayalet dövüşü' yapmak yerine, somut sosyolojik analizle ilgilenmeyi yeğ tutmamdandır. Açıkçası, bu 'ludwigyen' güzellemelerden sonra, şu yukarıda sözü edilen yaklaşımla suçlanmama neden olacak bir-iki mesajımın bulunup, çıkarılmasını özellikle isterim.

Son olarak, birinci dünyanın güzide entelektüeli ludwig, Scruton canavarı ludwig, yukarıda iki defa dile getirilen, 'söz konusu mesajın ironi içerikli olduğu' vurgusunu okumamış mıdır? Yoksa Scruton'u anladığı gibi, böylesi 'basit' gündelik konuşmaları anlamayı başaramamakta mıdır?

Kendisi, bir 'Philosophical Investigations' okursa; en azından bir dilin anlamının, kullanımla ve dolayısıyla, kelimelerin ve tümcelerin arkasında yatan sosyal-tarihsel konteksle ilişkisini daha iyi kavrayıp, her metne ciddidir diye atlamayı keser diye umuyorum. Ha, Wittgenstein'ın holistik yaklaşımını temellendirirken 'ironi' örneğini de kullanıyor olmasından dolayı diyorum bunu.

Allah'a şükür ki, kendisi tavanarasında ssiner'la lamira'nın yaptığı konuşmayı, ya da 'müzik' başlığında Astur'la lamira'nın birbirlerine serdettiği tümceleri okumamıştır. Seksüel bir 'skandal' doğsun istemem...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...