Jump to content

TAŞ AĞLAR


Recommended Posts

Terörizm, bölmek/bölünmek, milli bütünlük, demokrasi bağlamında yapılan yorumlardan -özellikle süreçi/açılımı eleştirenlerin- toplum ve birey denen şeyle siyaset ve devlet denen şeyi anlamadıklarını, iyi etüt etmediklerini düşünüyorum. Ortalama 60-70 senelik ''sonlu'' bir insan hayatında bilinmelidir ki ''değişmeyecek'' hiçbir şey yoktur. Tuhaf olan, istisnasız her şeyin ''sonlu'' olduğu bu dünyada bazılarının ''sonsuz beka, baki devlet'' peşinde koşmaları ve ne olduğunu tam olarak izah edemedikleri bir ''vatan/millet'' nosyonuyla basbayağı körelmiş ve bakış açısı statikleşip daralmış bir hayalin peşinden koşmalarıdır. Bu doğrultuda, yaşanış süreçleri, ayrıntıları, belgeleri ve kimi gerçekleri saklanan, çarpıtılan, hamasi nutuklarla süslenen bir mitolojik tarih çerçevesini düşüncelerinin merkezine oturtmalarıdır. Esasen, insan dediğimiz varlık, yaşadığı an'ı geçmişin birtakım birikim ve süreçleriyle anlamlandırıp yaşasa da, pratik olarak yalnızca varolduğu ''an''dan ibaret yaşar hayatını. kürt sorunu, daha da genel tanımıyla demokrasi sorunu üzerine yapılan tartışmaların gerisinde yaşanılan ''an''ın kendi gerçekliğini bir kenara bırakan mitolojik ve safsatalarla örülü tarih/toplum tanımlamaları egemen oluyor gerçeği anlama, teşhir etme ve yorumlama çabalarımıza. Ve sıklıkla kavramlar, süreçler çarpıtılıyor bu zırvalaşan akış ve tartışmalarda. Birisi çıkıp ''milliyetçilik ve kaba bir hamasi'' kavrayışın ne derece ayrıştırıcı/ötekileştirici olduğunu bilmeden ''bu ülkeyi bölüyorlar'' diyor 85 senedir bölünüp bin parça olan topluma rağmen. Birisi devletin yıllardır örgtle fiilen muhtap olduğunu bilmeden ''pkk meşru muhatap'' alınıyor diyor neye yaradığı belli olmayan bir biçimde. Yahu, siz 25 senedir kimle savaştınız da kimle muhtap olacaksınız diye düşünmüyorlar elbette. Hele, şu ''terör'' legalleşiyor, siyasallaşıyor diyenler yok mu... Sanki, 25 senelik savaşı sürdüren binlerce PKK'lı Türkiye Magazin Gazetecileri Cemiyeti mensupları da ''dedikoduyla, sütun bacaklı ve koca memeli manken haberleriyle, kim kimle nerde yiyişmiş sansayonları ve haftanın en şıkkk en rüküşşş'' geyikleriyle insan topluyorlar dağlara ölmeye/öldürmeye... Neden korkuyorlar siyasetten, siyaset üretmekten? Değil mi ki siyaset bir ''sorun çözme, çözüm üretme aracı''dır? Bu böyle öğretilmez mi siyasal bilimler akademilerinde , koridorlarında? Ve asıl ''siyasetsizlik, siyaset yapamama'' değil midir ki insanları şiddete, çatışmaya sürükleyen, mecbur kılan? Deniliyor ki PKK legalleştirilmeye çalışıyor... Pkk legal olabilseydi en başından beri, o koşullar, siyaset kanalları açık olsaydı PKK olur muydu acaba? Savaşın, şiddetin ve ölümlerin sürmesinden daha akli, mantıklı ve arzu edilir bir şey midir ki siyaset yapmak, yaptırtmak, tartışmak, tartışabilmek, müzakere etmek, muhtap almak/alınmak? Aile fertleri tarafından muhatap alınmayan, baskılanan ve horlanan çocuklar bile isyan etmez mi bir süre sonra yaşadıkları anlamsızlığa, baskıya ve horlanmaya? Toplumlar onlari oluşturan aileler ve bireylerden farklı mı davranır sanıyoruz? Üstelik kürtler, en radikalleri bile razı olmuşken sınırları yine devletçe çizilmiş bir çözüme, anlaşmaya daha ne bekliyoruzyıllarca ölümü, öldürmeyi, öldürülmeyi göze almış insanlar ve ona inanan milyonlardan? Bağımsız olma peşinde değiliz, hak ve hukumuz yasalarla tanınıp demokrasi geliştirilsin yeterki diyen/diyebilen insanlardan daha ne bekliyoruz? Paradigmalarımız, kendi doğrularımız ve tutumlarımız dünyanın pekçok ileri toplumuna göre köhnemişken, geri kalmışken ve başlı başına bir sorun teşkil ediyorken neden sürekli kusur bulmaya, kibir yapmaya çalışıyoruz toplumun ''ötekiler''i hak ve özgürlük talep ettiklerinde? Bu ülkede kaç kişinin devletle, sistemle sorunu olmadı ki kendi hak ve hukukunu talep eden ''ötekiler''e şaşırıyoruz bu kadar?

Kendi yağlı ve cilalı koltuklarında, yıllardır darbecileri ve darbeleri, zulmü ve karanlığı bağrına basanlar mı gösterecek bize aydınlığı, eşitliği ve demokrasiyi? Bekir Coşkun denen zevat, acaba bir gün olsun gazetesinin logosunda çıkan ''türkiye türklerindir'' ırkçı/faşist ibaresi altında yazmaktan rahatsız olmuşlar mıdır ki, şimdi demokrasi ve hukuk içtihatı dersi veriyorlar yağlı/kaymaklı köşelerinde? Bekir Coşkun Diyarbakır zindanlarında binlerce insanın akıl almaz işkence tezgahlarından geçtiklerini yazmış mıdır birgün olsun, bunu bilmiyor mudur acaba?

Demokrasi hiçbir bireye bahşedeceğimiz, sunacağımız bir lütuf değildir ve bunun pazarlığı olmaz. Yıllardır darbeci postallar altında yaşamaya alışmış, bilinci köreltilip ideolojik manipülasyonlarla oyuncağa çevrilmiş toplum normal olanla anormal olan arasında sağlık bir ayrım yapamaz. Askeri darbelerin ve darbeci paşaların kirli tezgahları ile kokuşmuş ağızlarını çeken bu ülke insanı yaşadığı travmayı bir nebze olsun anlamaya çalışıyor nihayet. Demokrasinin basbayağı ''muhatap alma'' olup temel şartının da ''müzakere'' olduğunu idrak edecek insanlar yavaş yavaş. Ve evet, ''sindire sindire'' öğrenecek bu toplum normal olanla anormal olanın farkı arasındaki yakıcı gerçekliği. Ve bunu güya ''açanlara'' inat, hatta onlar istemeseler, sürekli çelişkiye düşseler bile öğrenecek insanlar gerçeğin kendisini. Nazım geçen onyıllar önce nasıl ki ''vatan sizin çek senet defterlerinizse, ben vatan hainiyim'' diye haykırıyordu; bugün de birileri ''vatan sizin darbeci tezgahlarınız ve faili meçhulcü faşist odaklarınızsa ben o vatanı bir kadın memesine satarım'' diyecek doğallıkla! Bense değil bir kadın memesine, üstüne para veririm o vatanı alsınlar diye! Bu düzen, bu çarpıklıklar, bu çarpıtmalar, bu absürtlükler asla bizim olmadı, olmamalı. Savaş bitecekse, ölümler duracaksa ve bu ülke cidden bir demokrasiye kavuşacaksa değil muhtap almak, düğünle dernekle halaylarla uğurlarım o insanları meclise kadaR. Fakat, korkmayın; kimse sizden bunu da istemiyor. Bir ara çözüm bulup gerekli reformları yapın, ötekileştirdiğimiz herkesin hakkını yasal çerçevelerle tanıyın diyorlar yalnızca. Bu sorun lider kadroların üçüncü bir ülkeye ilticasına izin verilip kalanlar hakkında toplumsal bir barış yasası ve yeni bir anayasayla pekala çözülebilir. Şayet içi doldurulmuş, kapsamlı ve derinlikli bir anayasal/demokratik reform yapılırsa ben buna hiçbir kürdün itiraz edeceğini de sanmıyorum. Aksi halde bu savaş en iyimser ihtimalle bir 25 yıl daha sürüp bir 50 bin cana ve milyarlarca dolara mal olmaya devam eder. Bu arada tepemizde yine postallar, yine kirli tezgahlar yine faili belli meçhuller gırla gider. Ancak, bu kadarla kalır mı sanıyorsunuz? Bunun açık bir etnik çatışmaya dönüşmesi bu kadar uzak mı sanıyorsunuz? Arkasına 4-5 milyon desteği ve çatışma için her türlü elverişli doğal koşulu alan bir savaş biter mi sanıyoprsunuz?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 103
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Sürece katkı sağlamanın formülü nedir acaba ? Sürecin içeriğinin ne olduğunu bilmeyen özel ve tüzel kişiler süreci nasıl destekleyebilirler,yoksa hükümet açılımın içeriğini izah etti de biz mi bilmiyoruz?

Herkesin bir görüşü düşüncesi var amenna ama neyi destekleyeceğini bilmeyen kitleleri sürece katkı sunmamakla eleştirmek biraz tarafgirliğe ve peşin hüküme giriyor.

Gerçekten Alphabeta sen bu açılımın içeriğini biliyorsan bize de izah et,biz de ne düşüneceğimize nasıl katkı sağlayacağımıza karar verelim.Açılımın koşullarını isterim ama başbakan gibi " analar ağlamasın " sloganı değil.

Açılımın içeriği demokratikleşme ve buna dair reformlar,Sivil anayasa siyasi partiler kanununda değişiklik, etnik grupların yaşayabileceği daha demokratik ortam ve şartlar.

Ortada paket maket yok süreç ve gidişat gözlemlenecek.

Ülke bölünecekti bilmem neydi gibi sloganik zırvalıktan söyleyecek başka birşeyi yok CHP ile MHP'nin.Sanki bu ülkede terör yok herşey güllük gülistanlıktı.

CHP sürece mutlak dahil olmalıdır.Fakat,Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay'ın olduğu MGK'ya bile girmek istemiyorlar.Hiçbir sorumluluk almadan slogan atıp durmaktan başka ne yapacak bu parti?Sonsuza kadar anamuhalefet mi kalacak?

CHP'nin bu tavrı DTP'ye yaramaktan başka bir sonuç doğurmayacak.

tarihinde Alphabeta tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Açılımın içeriği demokratikleşme ve buna dair reformlar,Sivil anayasa siyasi partiler kanununda değişiklik, etnik grupların yaşayabileceği daha demokratik ortam ve şartlar.

Ortada paket maket yok süreç ve gidişat gözlemlenecek.

Ülke bölünecekti bilmem neydi gibi sloganik zırvalıktan söyleyecek başka birşeyi yok CHP ile MHP'nin.Sanki bu ülkede terör yok herşey güllük gülistanlıktı.

CHP sürece mutlak dahil olmalıdır.Fakat,Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay'ın olduğu MGK'ya bile girmek istemiyorlar.Hiçbir sorumluluk almadan slogan atıp durmaktan başka ne yapacak bu parti?Sonsuza kadar anamuhalefet mi kalacak?

CHP'nin bu tavrı DTP'ye yaramaktan başka bir sonuç doğurmayacak.

Yorumlarınıza katılıyorum sayın alphabeta ancak,

1.)Süreçle ilgili aleniyetin bir an önce sağlanması gerektiğini,

2.) Anayasa ve yasalara alenen aykırı hareket edilmemesi gerektiğini,son yapılan hatalardan sonra gerekirse bir genel veya özel afla toplumun gazının alınması gerektiğini (karşılıksız çekten dolayı insanlar içeride yatarken örgüt mensupları elini kolunu sallaya sallaya geziyor )

3.) İfşa edilmeyen bir açılımdan dolayı bunu açıklamakla mükellef olan hükümetin hiçkimseyi suçlamaması gerektiğini düşünüyorum.Bırakın biz sıradan vatandaşları akp milletvekilleri bile açılım içeriğinin ne olduğunu bilmiyorlar ve bu belirsizlik toplumu geriyor ve bu gerginliğin bir şekilde patlamasından korkuyorum.Askeri ve polisiye operasyonlar bir yana 30 yıldır bu memlekette genel bir Türk-Kürt ayrımı veya çatışması yaşanmadı ama bir başlarsa da bunun önüne geçmek çok zor olur.

Toplum belirsizliğin,manüplasyonların,son teslim olma esnasında yaşanan ölçüsüzlüklerin ve hukuksuzlukların cenderesinde patlamaya hazır bir hale geldi.Bir anca önce gereken yapılmalı,içerik açıklanmalı,içeriği kötüye kullanmaya çalışan yapılar da pasifize edilmeli diye düşünüyorum..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ya bu ABD ve AB ne kadar aptalsa hem PKK'ya silah satıp karlı bir kazanç kapısı elde etmişler, hem de aptal gibi PKK'nın silah bırakmasını istiyorlar. Acaip ya bu emperyalistlerin mantığı bir garip çalışıyor.

abd pkkyı kullandı ve artık onunla işi bitti orada yeni bir pazar açıldı bu pazarda pkknın rolü yok.ancak açılıma kürtçü yada türkçü yaklaşmak çok kolaycı bir yaklaşım olur diye düşünüyorum.ilk defa bir hükümet sorunun adını koydu ve samimi bir şekilde büyük bir siyasal riski de alarak bir açılım başlattı bunu alkışlamak gerekir

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...