Jump to content

Lausanne Antlaşması


Recommended Posts

Görüşülen konular

* Türkiye-Suriye Sınırı: Fransızlarla imzalanan Ankara Anlaşması'na göre kabul edilmiştir.

* Irak Sınırı: Musul üzerinde antlaşma sağlanamadığı için, bu konuda İngiltere ve Türk Hükümeti kendi aralarında görüşüp anlaşacaklardı.

* Türk-Yunan Sınırı: Mudanya Ateşkes Antlaşması'nda belirlenen şekliyle kabul edildi. Meriç Nehri'nin batısındaki Karaağaç istasyonu ve Bosnaköy, Yunanistan'ın Batı Anadolu'da yaptığı tahribata karşılık, savaş tazminatı olarak Türkiye'ye verildi. Ayrıca Gökçeada ile Bozcaada Türkiye'de, diğer Ege Adaları Yunanistan'da kaldı. Yunanistan'ın Türk sınırına yakın adaları silahsızlandırması kararlaştırıldı.

* Türkiye-İran Sınırı:Osmanlı Devleti ile Safeviler arasında 17 Mayıs 1639'da imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması'na göre belirlenmiştir.

* Kapitülasyonlar: Tamamı kaldırıldı.

* Azınlıklar: Tüm azınlıklar Türk uyruklu kabul edildi ve hiçbir şekilde ayrıcalık tanınmayacağı belirtildi. Batı Trakya'daki Türklerle, İstanbul'daki Rumlar dışında, Anadolu ve Doğu Trakya'daki Rumlar ile Yunanistan'daki Türkler'in mübadele edilmeleri kararlaştırıldı.

* Savaş Tazminatları: İtilaf Devletleri, I.Dünya Savaşı nedeniyle istedikleri savaş tazminatlarından vazgeçtiler.Sadece Yunanistan savaş tazminatı olarak Karaağaç bölgesini verdi.

* Osmanlı'nın Borçları: Osmanlı borçları, Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılan devletler arasında paylaştırıldı. Türkler'e düşen bölümün taksitlendirme ile kâğıt para(Fransız Frangı) olarak ödenmesine karar verildi. Düyun-u Umumiye de böylece tarihe karıştı.

* Boğazlar: Boğazlar, üzerinde en çok tartışılan konudur. Sonunda geçici bir çözüm getirilmiştir. Buna göre askeri olmayan gemi ve uçaklar barış zamanında boğazlardan geçebilecekti. Boğazların her iki yakası askersizleştirilip, geçişi sağlamak amacıyla başkanı Türk olan uluslararası bir kurul oluşturuldu ve bu düzenlemelerin Milletler Cemiyeti'nin güvencesi altında sürdürülmesine karar verildi. (Bu hüküm, Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nde değiştirilmiştir.)

* Türkiye Cumhuriyeti'nin Osmanlı İmparatorluğu'nun ardılı olduğu belirtildi.

Bugün Türkiye'de en çok tartışılan konulardan birisi anayasada neden herkesin Türk kabul edildiği konusudur. İşte bir ırk devleti olduğu için herkes Türk kabul edilmiştir denmektedir kasten Avrupa ve kasti olamayarak Türkiye'deki bazı kesimler tarafından. Ama aslında işin özü öyle değildir, başkadır. Türkiye'de herkesin Türk kabul edilmesi düşünüldüğü gibi ırkçı bir devlet yapılandırılması oluşsun diye değil zaruriyettendir. İşin özü çok eskilere gider Lozan'a kadar. Yukarıda verdiğimiz belli başlı Lozan şartnameleridir.

Avrupa devletleri Türklerin başlattığı Kurtuluş Savaşı'nı kaybetmişler ve bunun sonucunda savaşta kaybettiklerini masa başında almak istemektedirler. Aynı Osmanlı'ya yaptıkları gibi savaşta kaybedersek nasıl olsa bu genç hükümet de Osmanlı soyudur Osmanlı'ya nasıl masa başında istediğimizi kabul ettirmişsek bu yeni yetmelere de savaşta yenilsek bile istediğimizi kabul ettiririz kim oluyor ki bu eşkıyalar demişlerdir. Avrupa Türkiye'yi bölmek için Sevr antlaşmasında toprak paylaşımını çoktan yapmışlardı. Şurası Fransızın, burası Yunan'ın, şurası İtalyan'ların, doğusu Ermeni'lerin küçük güneydoğusu Kürt'lerin şeklinde anlaşmışlardır. Yeni hükümet tarafından Sevr kabul edilmeyip yeni bir savaş başlatılınca Avrupalılar Türklerin bu savaşı kazanabileceklerini hiç düşünmediler çünkü onlar bunu bir kaç tane çapulcu maceraperestin hevesleri olarak algılamıştı. Ancak savaş Türk'lerin lehine sonuçlanınca hiç beklemedikleri ve çapulcu bunlar dedikleri bizlerle anlaşma yoluna girmek zorunda kaldılar işte tam burada Osmanlı'yı parçalama planını yırtıp atıp yeni bir savaş kazanan bu yeni hükümete Türkiye'de yaşayan azınlıklara şu hakkı ver, bu hakkı ver şeklinde dayatma yapılarak Kurtuluş Savaşı'nda kaybeden bu devletler güya azınlıkları düşündüklerini iddia ederek şu, şu, şurası şu azınlığın, buraları bu azınlığın diyerek onlar üzerinde toprakları parçalayıp onların üzerinden bu toprakları yönetme hevesi içindeydiler. Savaşta kaybedenler yeni bir oyun oynuyor masa başında satranç kuruyorlardı ve bu antlaşmada bu satrançta Türk tarafı tekti karşı tarafsa şunlardan oluşuyordu : Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika, SSCB ve Yugoslavya temsilcileri. Ama bu Türk hükümeti bu satrançta tek başına mücadele etti ve satrancı kaybetmedi. Çok zor bir antlaşmanın üstesinden geldiler.

Çünkü Türk hükümeti daha en başında kararını vermiştir : TBMM Hükümeti Lozan konferansına katılarak Misak-ı Milli-yi gercekleştirmeyi Türkiye de bir Ermeni devletinin kurulmasını engellemeyi kapitilasyonları kaldırmayı Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunları (dogu trakya,ege adaları,nüfus degişimi, savas tazminatı) çözmeyi ve Türkiye ile Avrupa devletleri arasındaki sorunları (ekonomik,siyasal,hukuksal)çözmeyi amaçlamış Ermeni yurdu ve kapitilasyonlar hakkında anlaşma sağlanamazsa görüşmeleri kesme kararı almıştır. 20 Kasım 1922 de Lozan görüşmeleri başladı.Osmanlı borcları ,Türk - Yunan sınırı bogazlar, Musul,azınlıklar ve kapitilasyonlar üzerinde uzun görüşmeler yapıldı.Ancak kapütülasyonların kaldırılması,İstanbulun boşaltılması ve Musul konularında anlaşma sağlanamamıştır.Temel konularda tarafların tavize yanaşmaması ve önemli görüş ayrılıkları çıkması üzerine 4 Şubat 1923 te görüşmelerin kesilmesi savaş ihtimalini yeniden gündeme getirmiştir. Taraflar arasında karşılıklı verilen tavizler ile görüşmeler 23 Nisan 1923 te tekrar başladı 23 Nisanda başlayan görüşmeler 24 Temmuz 1923 e kadar devam etmiş ve bu tarihte Lozan barıs antlaşmasının imzalanması ile sonuçlanmıştır.

İşte tam bu çerçevede azınlık hakları kozunu oynuyordu Avrupa. Azınlıkları özerklikten tutun da bağımsızlığa kadar geniş vaadler veriyorlardı ve Türkiye'de bunu paşa paşa kabul edecekti güya. Çünkü büyük topyekün savaştan yeni ve bitik halde çıkmış bir devlet yeni bir savaşı kazanamazdı onlara göre çünkü yine onlara göre tarih böyle bir hadiseyi yazmamıştı. Hiç şahit olmamışlardı böyle bir şeye ama her şey tepe taklak oldu Türk hükümeti Avrupa'nın yukarıdan bakışını ve bütün planlarını yerle bir etti, yırtıp attı.

Bu antlaşmada Azınlık haklarını kozunu kullanıp Türk hükümetinden toprak isteyen Avrupa'ya karşı Mustafa Kemal karşı plan kurdu ve şu ibareyi kendi antlaşmasına koydurdu ''devletin içindeki tüm azınlıklar Türk kabul edilecektir,aksi halde görüşmeler kesilir.'' Böylece Avrupa'nın tüm oyunu bozulmuş oldu, azınlık hakları kozuyla Türklere her istediğini yaptırabileceklerini sananlar kuyruklarını kıstırıp tırıs tırıs Lozan'ı kabul etmek zorunda kaldılar. İşte anayasamızda Türkiye'de yaşayan her vatandaş Türk'tür ibaresi tamamıyle Lozan'dan çıkan bir zorunluluktur o şartlarda böyle olmak zorundaydı, Mustafa Kemal ırkçı bir yapı kurmak istediğinden değil. O zaman bunun başka bir çıkar yolu yoktu. Bugün bu maddeyi anayasa da ırkçılık olarak değerlendirenler ya bu tarihi antlaşmanın zaruriyetini bilmiyorlar ya da gerçekten art niyetliler. Bunun ırkçılık olduğunu savunmak ahmaklık değilse eğer bir hainliktir.

Son dönem Sevr'le Lozan bir tutan bir güruh türemiştir bu toplumda. Bir söyleyin Allah aşkına Birinci Dünya Savaşı'nda galip gelen devletler tarafından kendisine sunulan ntlaşmaları hangi mağlup devlet yırtıp karşı tarafa kendi antlaşma şartlarını ileri sürüp savaş yapıp kazanabilmiştir böyle bir olay dünyada yoktur o sıra. Zaten İtilaflar da bu olaya daha o güne kadar şahit olmamışlardı ve Türk'ün ateşle imtihanını görmemişlerdi o yüzden en başta bu mücadeleyi üç-beş çapulcunun hayalleri, çılgınlıkları olarak değerlendirmişlerdi. Söyleyin Allah'ınızı severseniz o dönem İtilaf devletlerinin sunduğu antlaşmaları yırtıp atan hangi ittifak devleti vardı bu ülkeden başka.

Almanya Versailles antlaşmasını yırtıp hepsine birden savaş başlatıp kendi şartlarını sundukları yeni bir antlaşma mı imzalatabilmiştir?

Avusturya Saınt Germaın antlaşmasını yırtıp hepsine birden savaş başlatıp kendi şartlarını sundukları yeni bir antlaşma mı imzalatabilmiştir?

Bulgaristan Neuilly antlaşmasını yırtıp hepsine birden savaş başlatıp kendi şartlarını sundukları yeni bir antlaşma mı imzalatabilmiştir?

Macaristan Trianon antlaşmasını mı yırtıp karşı savaşı dahi başlatabildi mi?

Ülkemin beyninin yıkandığı yeni gençlik : Kardeşim bu millet küllerinden doğdu. Ve tarihte olmayanı başardı.

Sevr olsa daha iyiydi, İngiltere yönetse daha iyiydi gibi söylemler çok cahilce.

Sevr antlaşmasının bırakın sınırsal çizgilerini içeriğindeki maddelere baksanız dahi Lozan'la kıyaslanamayacağını görürsünüz. Orta Anadolu'da küçücük bir toprak parçası kalınmasına burada telgraf sistemleri dahi yapılandırılması yasak olan bir Türk devletine izin veriliyordu Sevr'de. Düşünün yani herhangi bir yenilik dahi İtilafa sorulacak eğer onlar karşı çıkarlarsa alamayacaktınız. Bırakın uçağı İtilafın izin verdiği küçük Türk devletinde uçak motoru dahi bulundurmak savaş sebebi sayılacaktı. Buna benzer bir çok maddeleri vardır Sevr'in çoğu kişinin pek bilmediği maddeler.

Tarih konusunda hiç bir şey bilmeyen bir cahili alın getirin koyun buraya ama en azından kafası azıcık çalışan bir adam olsun bu adam Lozan ile Sevrin sunduğu Türk haritasına bakmasını ve sonuç söylemesini isteyiniz :

http://upload.wikimedia.org/wikipedia/tr/2/21/Sevr_Antla%C5%9Fmas%C4%B1_T%C3%BCrk%C3%A7e.PNG

http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/5/58/Turkey-Greece-Bulgaria_on_Treaty_of_Lausanne.png

Adam şunu söyleyecektir : Sevr bir batış Lozan'sa bir doğuştur.

Lozan'ın Sevr'den çok da iyi olmadığını iddia etmek ve Sevr'e yanaşmak körlük hastalığı değilse bile en azından akıl hastalığıdır.

Devam edeceğim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 41
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Biraz evvelki yazımın son paragrafında bahsettiğim güya aydın kesim aynı zamanda Lozan'ın Avrupa devletleriyle-Osmanlı arasında olduğunu iddia ediyorlardı. Resmi yazışma öyleymiş onlara göre.

Halbuki bilmezler ki Osmanlı sadece Osman'ın soyundan gelen devlete, döneminde Avrupa tarafından verilen lakaptan başka bir şey değildir. Osman'ın İmparatorluğu şeklinde bir lakap. Bilmezler ki Lozan'ın resmi antlaşmasında tarafların Türkiye ve karşı devletler olduğu yazılır. Antlaşma metninde böyle yazar. Ondan önceki Sevr'de de resmi ad böyledir. Hatta bBilmezler ki taa 13 Temmuz 1878'de imzalanan Berlin antlşamsında bile bu ülkenin dışarıdaki resmi adı Türkiye'dir. Fransızlar Turqie, İngilizler Turkey ve diğer Avrupa devletleri Turkei demişlerdir.

Osmanlı'nın kendisine koyduğu resmi isim ise ''Devlet-i Aliye'' veya ''Devlet-i Ali Osmaniye'' dir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

1. Dünya Savaşı sonunda müttefik devletlerinin imzalayıp yırtıp atamdıkları antlaşmalar :

1-Versailles(Versay) (28 Haziran 1919)

Versay Antlaşması Almanya ile imzalanmıştır.

Bazı Maddeleri:

1-Almanya Alses bölgesi ve Saar bölgesini Fransa’ya; deniz aşırı bölgelerini İngiltere, Fransa, Belçika ve Japonya’ya bıraktı.

2-Danzig serbest bölge olarak kabul edildi.

3-Almanya Avusturya ile birleşmemeyi garanti etti.

4-Almanya Yugoslavya ve Çekoslovakya’yı tanıdı.

5-Askerlik mecburi olmaktan çıkarıldı

6-Kiel Kanalı ve Alman nehirleri uluslararası hale getirildi.

7-Almanya ekonomik yükümlülüklere uyacağını ve savaş tazminatını vereceğini kabul etti.

Önemi:

1-İngiltere en güçlü rakibinden kurtuldu

2-Almanya uzun süre savaşamayacak hale getirildi

3-Antlaşma hükümlerini uygun bulmayan Almanya II. Dünya Savaşının çıkmasında etkili oldu : Hitler ''Versailles denen o antlaşmayı yırtıp atacağım ve bunu imzalayan hainlerimizi de yok edeceğim'' diyerek yıllar sonra büyük intikam savaşını başlattı.)

4-Alman sömürgeleri İngiltere, Fransa, Belçika ve Japonya arasında paylaşıldı.

2-Saınt Germaın (10 Eylül 1919)

Bu antlaşma Avusturya ile imzalanmıştır.

Bazı Maddeleri:

1-Avusturya Macaristan, Yugoslavya ve Çekoslovakya’yı tanıdı

2-Almanya ile birleşmemeyi garanti etti

3-Malubiyetin gerektirdiği yükümlülükleri kabul et-ti.

NOT: Avusturya’nın denizle bağlantısı kesildi.

3-Neuilly Antlaşması (27 Kasım 1917)

Bu antlaşma Bulgaristan ile imzalanmıştır.

Bazı maddeleri:

1-Bulgaristan Gümülcine ve Dedeağaç’ı Yunanistan’a; Dobruca’yı Romanya’ya bıraktı.

2-Malubiyetin getirdiği yükümlülükleri kabul etti.

3-Ordu 25.000 ile sınırlandırıldı.

NOT: Bulgaristan’ın Ege ile bağlantısı kesildi.

4-Trianon (Triyanon)Antlaşması- 6 Haziran 1920)

Macaristan’daki rejim değişikliği nedeniyle bu antlaşmanın imzalanması gecikmiştir. Macaristan bu antlaşma ile bağımsız bir devlet olarak tanınmakla beraber denize çıkışı olmayan küçük bir devlet haline gelmiştir.

NOT: Macaristan’a malüb devlet muamelesi yapılmıştır.

Barış Antlaşmalarının Özellikleri:

1-Yeni devletler kuruldu

2-Askeri ve ekonomik sınırlamalar getirildi

3-Sınırlar değiştirildi.

Ve tabiki en ağır antlaşma Sevr :

1.Osmanlı Devleti'nin başkenti İstanbul olmaya devam edecek, fakat Osmanlılar antlaşma maddelerine uymaz, azınlık haklarını korumazlarsa İstanbul Türklerden alınacak.

2.Boğazlar savaş zamanında bile bütün devletlerin gemilerine açık olacak. Boğazların yönetimi “Boğazlar Komisyonu”na bırakılacak.

3.Doğu Anadolu'da bağımsız bir Ermeni devleti kurulacak

4.Ege Bölgesi'nin büyük bir bölümü ile İstanbul dışındaki bütün Trakya, Yunanlılara verilecek.

5.Antalya ve Konya yöresi İtalyanlara verilecekti.

6.Adana, Malatya ve Sivas dolaylarını birleştiren bölgeler, Fransızlara verilecek.

7.Suriye ve Lübnan Fransızlara verilecek.

8.Arabistan ve Irak İngilizlere verilecek.

9.Osmanlı askeri gücü sınırlı sayıda olacak ve bu ordunun elinde ağır silahlar bulunmayacak.

10.Azınlıklara her alanda geniş haklar tanınacak.

11.Kapitülasyonlardan bütün devletler yararlanacak.

Sevr Antlaşması'nın Önemi :

1.Osmanlı anayasasına göre uluslar arası bir antlaşmanın geçerli olabilmesi için Meclis-i Mebusa'nın antlaşmayı onaylaması gerekiyordu. Ancak meclis padişah tarafından kapatılmış olduğu için böyle bir durum mümkün değildi. Antlaşmayı yetkisiz bir kurum olan Saltanat Şurası imzalamıştı.Bu nedenle imzalanan antlaşma hukuki bir geçerlilik kazanamamıştır.

2.TBMM, Sevr Antlaşması'nı imzalayan ve onaylayanları vatan haini ilan etmiştir.

3.Sevr Antlaşması Türk halkının mücadele isteğini arttırmıştır.

4.Sevr, I.Dünya Savaşı'ndan sonra uygulamaya konulamayan tek antlaşmadır.

Uygulamaya konulamaması bakımından Sevr Antlaşması, 93 Harbi'nden sonra imzalanan Ayastefanos Antlaşması (1878) ile benzerlik gösterir.

Şimdi bu antlaşmaları kıyasladığınızda hangi antlaşmanın en ağır olduğunu bulmak için tarih profesörü olunmasına gerek yoktur tüm antlaşmalar içinde en çok sırıtan hangisiyse o en ağırıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Son dönem Osmanlı'nın ilk dünya savaşında tarafsız kalabileceğini iddia edenler vardır. Yanlış bilgilere son yeni bilgilere devaam.

Osmanlı bu büyük savaşta başında kim olsa padişah dahi olsa tarafsız kalamazdı. Çünkü petrol yeni yeni keşfedilmeye başlanmış ve Avrupa sömürge imparatorlukları tarafından bu yeni bulunan maddenin nerelerde kullanım sahası olduğunu bildiklerinden önemi anlaşılmıştır. Ve gözü doymayan bu sömürge imparatorlukları dünyayı sömürdükleri yetmiyormuş gibi bir de üzerine gözlerini petrol yatakları üzerinde bulunan Osmanlı topraklarına dikmişlerdi hasta adam öldürülmeli ve bu topraklar da paylaşılmalıydı. 1. Dünya Harbi sırf bu minval üzerine kurulmuştu desek yersiz olmaz. O yüzden savaşın çıkışı da amacı da tesiri de salt bu topraklar üzerine inşaa edildiği için bu savaşta tarafsız kalmak imkansızdı. Savaşa öyle ya da böyle osmanlı sokulacak ve toprakları lağvedilecekti plan buydu ve yapıldı. Tarafsızlık tezi cahilliktir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Lozan' a devam :

O dönem Osmanlı'da Alman devletine çok güveniliyordu Enver paşa ve kabinesi tarafından. Hatta bugün bile Alman hayranı idiotlar vardır.Halbuki bilmezler ki Enver paşa tek taraflı kapitülasyonları kaldırdığı zaman itilaf devletleri buna evet derken buna hayır diyen tek devlet güya müttefikimiz olduğu iddia edilen Almanya'ydı. Kapitülasyonlardan onlar da faydalanıyor ve siyasi birliğini geç tamamlayıp sömürge yarışında geç kalmış bu devlet kapitalsyonları aşırı derecede savunuyordu.

Devam edecek...

Link to post
Sitelerde Paylaş

ya kurtuluş savaşını kazanmamızı sağlayan %50'lik faktör Sovyetler Birliği nasıl karşı tarafımızda oluyor anlamadım,

Signatories

United Kingdom

France

Italy

Japan

Greece

Romania

Yugoslavia

Turkey

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilinmeyen tarihi gerçeklere devam :

Türkiye'nin adını Mustafa Kemal neden Türkiye koydu ulaaan diyenler var ya işte onu diyenler bu başlıktaki ikinci iletime baksınlar. Bu devletin adını Mustafa Kemal koymadı zaten öyleydi. Hal böyleyken Mustafa Kemal devleti Türk'lere tahsis etmiştir düşüncesi düşüncesizlikten ve bilgisilikten gelmektedir...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevr antlaşması : Bir yanda Britanya İmparatorluğu, Fransa, İtalya, Japonya, Belçika, Yunanistan, Hicaz Krallığı, Portekiz, Romanya, Ermenistan, Polonya, Sırp-Hırvat Cumhuriyeti ve Çekoslovakya ile, diğer yanda Osmanlı Devleti arasında imzalandı. ABD ve SSCB imza atmadılar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Her neyse.

Sonuçta Atatürk olayı öyle bir kurmuş ki bugün hala bir Kürt sorunumuz var mı? Var.

O zamanlardan miras bir sorun işte.

Hala uğraşıyoruz.

Demekki neymiş? Atatürk sanıldığı kadar da ileri görüşlü değilmiş.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Damat Ferid hain mi değil mi?

Bu adam hainler sınıfında mıdır yoksa -bence- ahmaklar sınıfında mı?

O hain dahi olamaz. Aşağıda anlatacağım sebeplerini.

Öncelikle Sevr'e kimlerin imzaladığı konusunda yeni bilgiler vardır onları paylaşalım :

Sadrazam Damat Ferid'in Sevr'i imzaladığı yönündeki iddialar bugün artık geçersiz bir tez olarak kabul edilmektedir.

Bu antlaşmaya üç kişi dışında başka biri imza atmamıştır.

Bunlar da : Rıza Tevfik, Hadi Paşa ve Reşid Halis'tir.

Tabi bu üç kişiyi yönlendiren elbetteki yine İstanbul hükümetidir ona hiç şüphe yok. Yani Sadrazam bundan sorumludur o kabul etmesi için heyetini oraya göndermiştir.

Şimdi Damad Ferid'in neden hain olamayacağına geçelim :

Hain olmak için bile önce zihnin bir şeyler üretmesi biraz zihinsel faaliyetler yapabilmesi gerekir birinin. Ahmaklar hain olamaz lakin kadere bakın ki ahmaklar da iflah olmaz Arap atasözünde denildiği üzere hainler de iflah olmaz. Neyse konumuz kimin, kimlerin iflah olup olmaması meselesi değildir bizi orası ilgilendirmiyor.

Neden Damad Ferdi hain değildir de ahmaktır detaylarına geçelim :

Osmanlı 1. Dünya Savaşı'ndan yenik, harap ve bitap düşerek ayrıldığında geriye koca imparatorluktan neredeyse hiç bir şey kalmamıştı.

600 yıllık topraklar bir bir elden gitmişti zaten Dünya Savaşı'na girmeden evvel. Koca imparatorluk Dünya Savaşı'na girmek zorunda bırakıldı -ki zaten kaçış yoktu bu savaştan onlar için- ve bu savaşa girmekle de Osmanlı kendi ipini çekmiş oldu. Savaşı kaybeden Osmanlı topraklarına işgal kuvvetleri girmiştir. İstanbul'a İngiliz askerleri güya elçiliğini korumak adına çıkmıştı bile. Bir yandan İtalya diğer yandan Yunanistan İngiltere vaatleriyle harekete geçip Ege ve AKdeniz bölgelerimizde kıyasıya ve hızla bir yarış halindeydiler. Bodrum'u sen mi alırsın ben mi alırım kavgası İtalya ile diğer itilaf devletlerinin bile arasını açmıştı ve bununla birlikte buna kızan İtalya bize karşı hiç direnmeyerek Anadolu işgalinde Yunanistan'a hiç destek çıkmamıştır. Fransızlar Güneydoğu'ya girmiş ama burdaki Kürt ve Türk haklarının direnişiyle karşılaşıp içerilere ilerleyememiştir. Memleketin her yeri bil fiil işgal edilmiş, Dünya savaşı'nda Osmanlı ordusu 2 cephe dışında (birisi Filistin cephesiydi sanırım diğeri ise zaten hepinizin bildiği Çanakkale cephesidir) tüm cepheleri düşmüş, ordu dağılmış, elde avuçta bir şey kalmamış, memleketi savaşa sokanlar Alman gemilerinle ülkeyi kendi kaderine terk etmiş, zaten çok parlak olmayan ekonomi savaş nedeniyle iflas bayrağını çekmiş durumdayken tüm bunlar bizim aleyhimize işliyorken Damad Ferid İngiliz kralına mektup yazarak ''Siz biizm dostumuzsunuz sizin bizi bölmeyeceğinizi biliyorum.'' demiştir.

Yahu bir insan bu kadar mı kör olur. Zaten işgal ediliyorsun ne diyorsun be adam. Bizi işgal etmezsiniz yalvarır gibi mektup atmış. He bu arada Osmanlı ekonomisi savaşla birlikte bitti ve borçlar aldı başını gitti dedik ya bunu es geçmeyelim : Osmanlı Sevr'e antlaşma imzalamaya giderken yol paraları dahi yoktu gelemeyiz dediklerinde bu yol paralarını İngiltere karşıladı ne utanç verici haysiyetsiz bir duruma düştük!

Neyse memleketin her yeri işgal edilmiş bu sadrazamımız diyor ki bizi bölmezsiniz biliyorum karşı taraftan İngiliz kral cevap yazıyor : ''Sizin bize verecek urumunuz yoktur siz kaybettiniz.'' Olay bitmiştir diyor yani.

Damad Ferid bir ebleh aptal yani Damad Ferid'le ilgili özel notlar tarihi dökümanlar var alın okuyun bu salağı görün. Bu yüzden ahmaklar hain dahi olamazlar. Ferid hain dğeil ahmaktır. Benim şaşırdığım nokta ise böyle bir eblehin Osmanlı'ya nasıl sadrazam olabildiğidir kendi kendini öldüren devlet yuh.

Bu konumuzla alakalı daha çoook anektodumuz var devam edecek...

To be continued... :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Vahşi Diktatör sen bakma her kaynağın SSCB'nin karşımızda gösterildiğini SSCB orada Türkiye'den yana gözlemci olarak o antlaşmaya katılmıştır. Gözlemcidir ve bizden yanadır. Diğer bazı devletler de gözlemciydi ama onlar karşı tarafı desteklemişlerdi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ludwig Atatürk'ün kurduğu ordu ülkenin hemen hemen tümünü kurtarıp İstanbul'a ayak bastıklarında askerlerin ayakalrındaki botlar paramparçaydı ve sevinç gözyaşları içinde ağlıyorlardı komutanları onların ağladıklarını halkın görmmemesi için o zamanın kara gözlük mü nedir bugünün güneş gözlüğüne benzer bir gözlük taktırıyordu. Elde yok avuçta, ülke sıfır. O dönem ancak bu kadar başarınılabildi.

Şimdi Türkiye'de her şey var şimdi yapsınlar o zaman Atatürk'e çamur atacağınıza, çemkireceğinize. O zaman yok şimdi her şey var ve büyük düşman tehlikesi de yok her şey hükümetin emrinde. Dünkü gibi İngiltere-Fransa-Yunanistan-İtalya vb.leri işgal de etmiyorlar bir o dönemi kıyasla bir bu dönemi madem her şey var yapın kardeşim Ata'ya çamur atacağınıza sizi tutan mı var!?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dr.Rıza NUR isimli bir megaloman siyasetçimiz vardır...

Kurtuluş Savaşı sırasında Sağlık Bakanlığı yapmış; Lozan Müzakere Heyetine II.Reis olarak katılmıştır.

HAYAT VE HATIRATIM isimli, "Ölümümden sonra 25 yıl geçmedikçe açılmayacak ve yayınlanmayacaktır" şerhi ile İngiltere'de muhafaza altına aldırıp, ölümünden 25 yıl sonra 1967 de yayınlanan 4 ciltlik hatıra kitabında Lozan Anlaşması'na geniş yer verir.

O'na göre Lozan Anlaşması Müzakerelerinin ikinci safhası tam bir teslimiyet mahiyetindedir. Birinci safhada kopartılan birçok kazanım; ikinci safhada geri verilmiştir. Bu kazanımlar arasında Musul ve Kerkük'ün olduğunu yazar. Kürtler ile ilgili doğrudan değil ama dolaylı olarak imalarda bulunur.

Meglamonisi ve her konuya muhalif bir ruhi yapısı olması nedeniyle hatıralarında bahsedilen hususlar doğru mudur yanlış mıdır bilemem haliyle. Ama eğer doğruysa; zamanın yönetimi hatalar yapmıştır. Hiçbir olayın ve olgunun tam da istenilen bir sonuçla sonuçlandırılamayacağı da doğaldır.

Kim bilir????????/

Link to post
Sitelerde Paylaş

Lozan'a devam :

Rusya'Da 1. Dünya Savaşı'nda ülkemizde bir çok bölgeyi işgal etmekle kalmayıp Ermeni terörüyle doğuda Sırp terörüyle de Balkanlarda amaçlarına bir bir ulaşıyorlardı ama bu Rusya çarlığın Rusya'sıdır. Bolşevikler ülkelerinde devrim yapıp savaştan kazandıklarını da bırakıp kışkırtmaları de kesince Türkiye'nin belki de doğuşund bir güneş doğdu. Ben şunu düşünüyorum eğer Rusya'da bolşevikler devrim yapmasalardı ve Türkiye'ye karşı savaşan Rusya hala var olsaydı, bolşevik devriminden sonra SSCB adında ülke kurulup Türkiye'ye Ata'nın birinci taksit ricasıyla silah gönderilmeseydi biz davamızı kaybederdik. Kurtuluş Savaşı'nı kazansa bile bu ülke bugün doğu sınırı eminim ki olmayacaktı...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Lozan'a devam :

Kurtuluş Savaşından çok önce İttihat ve Terakki yapılanmasında Mustafa Kemal ve Enver Paşa çekişmesi birbirlerini çekememezlik vardı. Dünya Savaşı mağlubiyetle sonuçlanınca ülkeyi Mustafa Kemal komuta altına alıp mücadeleyi başlattı. Enver paşa Kurtuluş mücadelesi olmadan önce ülkeyi Alman gemilerinle terketmişi ama adam Kurtuluş Savaşı'nı duyunca ben de geliyorum ben de onlara karşı savaşacağım diye telgraf göndermiştir Mustafa Kemal'e. Mustafa Kemal de sınıra girdiği an gerekenş yapın diyerek askerlere emri vermiştir. Vatanperver mi hain mi tartışmasında kendi tezimi koyuyorum bu adam hain değildir ama kaybetmiştir. Kaybeden bir vatanperverdi olay bundan ibarettir. Maceraperest, hayalperest, realist olmayan bir adam ve Kurtuluş mücadelesi eğerki Mustafa Kemal değil de Enver paşa yürütseydi kesinlikle kaybederdik. Musul-Kerkük'ü nasıl vermezsiniz bize diyerek bitap düşmüş orduyu o son çarede dahi Musul ve Kerkük'e sürerdi ve doğuyu tümden kaybetmeyi bırakın belki ülkeyi tümden kaybederdik. Mustafa Kemal hem Musul-Kerkük konusunda çok diretmedi çünkü asıl mesele Misak-i Milli sınırı ve şartları meselesiydi hem de bir akıllılık görüyorum ben Mustafa Kemal politikasında asla İngiltere'ye karşı doğrudan cephe almamıştır. Rusya müttefikliği istemiş ve ABD için 1.Dünya Savaşı'nda uyuyan yılandır uyanırsa savaşın dengesi değişir demiştir. Bu kısa boylu mavi gözlü dev adam bir kaç arkadaşıyla beraber koca sömürge imparatorluklarına dik durmuştur.

To be continued... :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Lozan'a devam :

Türkiye'nin ulusal kurtuluş mücadelesini verirken maliyesinin sıfırdan aşağıya eksi dediğimiz seviyede olduğunu biliyor muydunuz? Osmanlı'dan kalan Türk ekonomisinin sıfır hatta dış borçları çok yükse seviyedeyken bu mücadeleyi başlatma cesaretini düşünebiliyor musunuz?

Ludwig gibileri Atatürk'ü karalasın dursun biz gerçeklere bakalım, gerçekler ve gerekçeler Atatürk'ü yeterince anlatıyor.

Kurtuluş Savaşı dünya savaş tarihinde istisnasız görülmesi az rastlanan bir savaş mücadelesidir. Cebinde para yok, silahın yeteri seviyede değil, birden fazla devlet seni düşman bellemiş ve sn senin sunduğun antlaşmayı kabul etmiyorum arkadaş ben bu bu şartları öne sürüyorum onu kabul edeceksiniz diyor ve karşı tarafın paçavra antlaşmasını yırtıp kendi planı dahilindeki antlaşmayı kabul ettiriyor. Hangi millet böyle bir mucizeyi gerçekleştirdi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bence abartıyorsun

Kurtuluş savaşında karşıdaki tek düşman Yunanlılar. İngilizler falan savaşa tutuşsa bizi sanki dümdüz edemezlerdi.

Ben Sevan'dan okuduğuma göre İngilizler zaten baştan beri bir Türkiye devleti istiyormuş Anadolu'da. Sadece İttihat Terakki kadrolarının tasfiyesini şart koşmuş o kadar. Ama biz ne yapıp edip İtthat Terakki kadrolarıyla devam etmek için bir 3 yıl daha savaşmışız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevan yanlış biliyor o zaman. İngiltere evet bir Türk devletine hayır demedi ama kukla bir Türk devletine evet dedi. Yani şimdiki sınırlarda bir Türk devleti akıllarından bile geçmedi. Sevr'in sade sınır antlaşması olarak görülemeyeceğini Sevan gibi aydınların kabul etmesi gerekir. Çünkü buna böyle bakmak tam anlamıyla dar bakmak ve bir antlaşmayı çok yönlü/boyutlu düşünememektir.

Zira antlaşmalar sadece sınırlar üzerine yazılmazlar aynı zaman milletin devletindeki iç tüzüğüne kadar her şey değiştirilir seni kimin yöneteceğine dahil karar verilir. Sevr'in sınırlar dışında bir çok maddesi vardır 142 maddeydi sanırım. Bu 142 küsur madde sadece sınırlar üzerine konuşlanmış olamazdı değil mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevan yanlış biliyor o zaman. İngiltere evet bir Türk devletine hayır demedi ama kukla bir Türk devletine evet dedi. Yani şimdiki sınırlarda bir Türk devleti akıllarından bile geçmedi. Sevr'in sade sınır antlaşması olarak görülemeyeceğini Sevan gibi aydınların kabul etmesi gerekir. Çünkü buna böyle bakmak tam anlamıyla dar bakmak ve bir antlaşmayı çok yönlü/boyutlu düşünememektir.

Zira antlaşmalar sadece sınırlar üzerine yazılmazlar aynı zaman milletin devletindeki iç tüzüğüne kadar her şey değiştirilir seni kimin yöneteceğine dahil karar verilir. Sevr'in sınırlar dışında bir çok maddesi vardır 142 maddeydi sanırım. Bu 142 küsur madde sadece sınırlar üzerine konuşlanmış olamazdı değil mi?

Sevan'ın dediğine göre Sevr zaten Milli Mücadele'ye cevap olarak yapılmış. Yoksa tam tersi değil. Yani Milli Mücadele diye vatan kurtarmaya çalışmasak Sevr falan diye bir bölünme planı ortaya bile çıkmayacaktı. Zaten anladığım kadarıyla Yunanistan dışında hiçbir ülkenin parlementosunda da onaylanmamış.

Sevan ayrıca Fransız ve İngilizler'in çok ilginç bir şekilde 1. Dünya savaşında gelip tam da Türk Arap sınırında durup daha kuzeye gitmediklerini de yazıyor.

Ayrıca Wilson ilkelerinde de Anadolu'da bir Türk devleti'nden bahsediliyor.

tarihinde ludwig tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...