Jump to content

Taraf'ın Türkiye Cumhuriyeti Düşmanlığı.


Recommended Posts

Eğer 40 lı yaşlara doğru bir yaşın olsaydı sana farklı davranırdım.Elbette kişileri değerlendiririm.Kişilerle yazışıyor ve kişilere birşeyler aktarıyor ve onlardan birşeyler alıyorum.Ve fikirlerinden kişiliklerini okumak zor olmuyor.

Senin son günlerde asal dengen şaştı.Özellikle Türkçülük damarın kabardı.Tuhaflaştın.Ortamdan ve söylemlerden çok etkilendin.Ve çabuk tahrik olmaya başladın.

Yetenekli futbolcu değil de bazı kişilere balans ayarı iyi olur.

ya ben derdimi anlatamıyorum size ben hiç bir zaman türkçü olmadım damarımda kabarmadı kabardıysa Atatürkçü damarım kabarmıştır.Doğrudur ortam ve söylemler beni faşist söylemlere itmiş olabilir bir insanın sabrı taşarsa gözü görmüyor bir şeyi.

çok kötü bir duygu insanın tiksindiği şeylerle hatırlanması belki atılsaydım beni türkçü ırkçı atsızcı olarak hatırlardınız halada öyle biliyorsunuz

ne kadar tahrik olursam olayım ben türkçü söylemler etmem ama faşist söylemler ettim ona katılıyorum,sırf kendimden özür diliyorum faşist söylemlerim için ama buna zemin arayanlar bunu haketmiştir bu yüzden onlara özrüm yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 516
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Valla sevgili dostum, yersiz bulup bulmaman senin görüşün. Bir şey demeyeceğim. Ama sevmediğim bir adamın hiç sevmediğim bir grubu dinlemesine yorum yapmanın çok da yersiz olduğunu düşünmüyorum.

Söylediklerine de katılmıyorum. Donuk zekalı ve sıradan, fazlasıyla sıradan birisi.

Burada bazı düşüncelerini hazzetmediğim adamlar benim sevdiğim müziği dinliyor :D.Müzik zevki çok farklı birşey.Ortam alışkanlığı çevresel faktörler ve kültürel bir birikime bağlı.

Vahşi'nin zekası hakkında pek yorum yapmadım.Kişilerin zekası hakkında çokça yorum yapan biri değilim.Vahşi'nin çok genç oluşu onun daha değişebilir olduğunu mümkün kılar diyorum.

Tuhaf Osmanlı ve hitler takıntısından kurtulmak üzere sanki:)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tuhaf Osmanlı ve hitler takıntısından kurtulmak üzere sanki:)

iş osmanlıya kalsa keşke osmanlıyı bile boşladım bu tahrikçilerle uğraşmaktan osmanlıyı unutmuşum osmanlı yazarken nazi osmanlısı yazmamayı bile öğrenmişim :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şah dönemi Cumhuriyet yoktur derken kasteddiğin tek parti yönetiminin olması,muhalefete baskı yapılmasıdır. Bu doğrudur da.

Bir ülkede tek partili yönetimin olması, baskı olması o ülkede işte Cumhuriyet yoktur manasına gelebilir çünkü Cumhuriyet yapısı gereği çok partili, özgürlüğü halkına sağlamış rejimlerin ürünü olması gerektiği için bu doğrudur.

Yahu ne tek partisi? Şah'ın partisi mi vardı sanıyorsun. Şah.. Adı üzerinde Şah. Şah ne demek? Kralın monarkın, padişahın Farsçası. İran "devrim"den önce bir monarşiydi. Şekilsel bile ıolsa cumhuriyet değil.

Ama ben tüm bu aksaklıklara rağmen şeriat yönetiminle şah dönemi yönetimini kıyasladım ve hangisinin daha baskıcı olduğu konusunda bir karar vermiş bulunmaktayım tüm aksaklıklarına rağmen şah şimdiki yönetimden daha iyiydi kaldı ki ben yazımda şahı övmedim de o şah dönemi harika Cumhuriyetçi yapı vardı, şah en demokrat adamdı demedim. Bir kıyas ettim ve şahı şimdiki İran yönetimine göre kötünün iyisi olarak görüyorum hepsi bu.

Daha İran'da 1979'dan önce cumhuriyet olduğunu zannedecek kadar bilgisizken mi böyle konuşuyorsun, yoksa "olsa olsa" diyerek kafadan mı atıyorsun?!

Hadi Şah örneği yanlış diye tutturdun peki Afganistan örneği yanlış mı, Almanya örneği yanlış mı?

Ben de bunların cevabını bekliyorum.

Ne alakası var?

Link to post
Sitelerde Paylaş

iş osmanlıya kalsa keşke osmanlıyı bile boşladım bu tahrikçilerle uğraşmaktan osmanlıyı unutmuşum osmanlı yazarken nazi osmanlısı yazmamayı bile öğrenmişim :D

Yaz güzel kardeşim yaz.Bak burada gerçekten donanımlı kişilerde var.Sakin ol öğren bildiklerini yahut biliyorum sandıklarını anlat.

Fikirsel değişim yaşamak kötü birşey değil.Bebekken hepimiz altımıza sıçan varlıklarız öğreniyor değişiyoruz.Öğrenipte değişen gelişen insanın başımın üstünde yeri var.

Bilgiye aç ol, meraklı ol araştır et işkembeden yazma.

Dünya'da sınırları ne gizemli güç çizdi herkes burda duracak dedi ne de ırkını sen seçtin.Bunların yobazca savunusu olma.

Bilgilendikçe değişir insan bilgi ışıktır.

Selam.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yahu ne tek partisi? Şah'ın partisi mi vardı sanıyorsun. Şah.. Adı üzerinde Şah. Şah ne demek? Kralın monarkın, padişahın Farsçası. İran "devrim"den önce bir monarşiydi. Şekilsel bile ıolsa cumhuriyet değil.

İyi ya işte ha krallık ha tek parti ikisi de aynı kapıdır. Tek partililik de monarşidir. Ben tek partililiği krallık yönetimine benzettiğim için için tek parti olarak yazıyorum ne var ki bunda. Yoksa şah döneminde monarşi olduğunu bangır satır satır yazılı basın çok yazdı okuma yazmamız olduğu için çok şükür biliyoruz.

Daha İran'da 1979'dan önce cumhuriyet olduğunu zannedecek kadar bilgisizken mi böyle konuşuyorsun, yoksa "olsa olsa" diyerek kafadan mı atıyorsun?!

Yazdıklarımın bazı yerlerini alıp bazı yerlerini kesiyorsun sonra da genel kanıya varmaya çalışıyorsun bu tutarlılık mı?

Mesela ne demişim bu yazıda Şah ABD destekli bir yönetim elbetteki dış destekli yönetim, dışarısı ne isterse onu yapacaktır.

Şimdi buna neden değinmiyorsun?

Bir kitabı hem ortasından okursak bir de sonunu okursak o kitabın tümü hakkında yargıya varabilir miyiz?

Ne alakası var?

Şöyle alakası vardır açıklayayım. Bir paragrafta bir eksik bilgi olduğu düşünülse bile bu, paragrafın tümünün eksik bilgi olarak kabul edilemesi yanlıştır. Veya bir paragrafta bir yanlış bilgi olduğu düşünülse bile bu, tüm paragraftakiler için yanlıştır denilemez.

Hani derler ya tartışmanın böylesi tartışmaya uymaz, aynen böyle.

Neyse çok uykum var, gece gece uykusuzluğa daha fazla dayanamayacağım sonra devam ederiz.

Son olarak Atatürk'ün devrim dönemi eylemlerini, devrimin yerine oturtmak kaydıyla yapmasından mütevvellid eylemlerini destekliyorum, ben bu forum ailesinin kötü ve üvey çocuğuyum.

Hadi iyi geceler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sabahleyin dinç kafayla bakınca geceleyin yorgun kafayla farkedemediğini farkediyorsun.

Deicide efendi İran konusunda haklıdır, orada Cumhuriyet şah döneminde de yoktur. İran'ı keşke yazıma katmasaydım elimi eşek arısı sokasıca ben, haklı olduğum yerde haksız duruma düşüyordum bir örnekle, onun için bu İran denilen devlet bozuntusunu buraya katmanın yersiz olduğunu düşünüyorum, hatayı farkedip İran'da şah dönemi Cumhuriyet olduğunu savunmuyorum.

İran dışında diğer yazdıklarım geçerliliğini koruyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kapitalizm feodaliteden, sosyalizm de kapitalizmden, bazı üstyapı unsurlarını kısmen ve bir süre korusa da, nitel olarak farklı ve her alanda üstün (olması gereken) düzenlerdir. Feodalitenin kapitalizme, kapitalizmin de sosyalizme dönüşmesindeki nesnel etmen, bu üretim ilişkilerinin artık toplumun gelişen gereksinimlerine yanıt veremiyor olmasıdır. Eski üretim ilişkileri, yeni toplumun gereksinimlerini karşılayacak olan üretici güçlerin gelişmesine izin vermediği, önünü tıkadığı yerde ortadan kaldırılarak yeni üretim ilişkileri kurulur. Kapitalizm feodalizmden her alanda üstündür. Üretim muazzam artmış, toplum hızla gelişmiş, köylü bir tarım toplumundan, kentli bir endüstri toplumuna dönüşmüştür. Artık eski durumuna dönmesi, özlense ve nostaljik olarak yadedilse bile mümkün değildir. Olsa olsa bir süs ve biçim olarak eski toplum dinsel bayramlarda, festivallerde yadedilir ama o kadar. Daha fazlası asla değil! Bir iki kuşak geçtikten sonra o da unutulur ve artık feodalite tarihin çöplüğüne, anıları ile beraber, bir daha çıkmamak üzere gömülür.

Sosyalizm de, marksist kurama göre, üretici güçleri hızla geliştirecek ve toplumun tüm kurumlarını köklü bir biçimde değiştirecek, emekçi çoğunluğa, kapitalizm döneminde hayal dahi edemedikleri refahı ve siyasal ve bireysel özgürlüğü sağlayacaktır. Toplum artık sömürücü sınıf baskısını ve ekonomik sömürüyü üzerinden attıktan sonra, çok küçük azınlıktaki birileri özlese ve rüyasında görse bile, eski günlere dönmez, dönemez. Çünkü artık toplumun hem ekonomik, hem kültürel hem de bilimsel düzeyi, kapitalist üretim ilişkileri tarafından yeniden üretilemez hale gelecektir. Ancak o zaman sosyalizmin nesnel olarak varolduğu söylenebilir.

Kapitaizm üretim biçimi olarak feodalizm'den ileridir ama sosyalizm kapitalizmden ileri değildir,isteyen bunun nasıl olabileceğini göstersin.

Ben ABD'deki üretici güçlere baktığımda,SSCB ve ÇİN'in daha ileri değil daha geri olduğunu görüyorum,hala hayal dünyasında yaşamanın ne anlamı var??

Onlar sosyalist değildir hakiki sosyalizm cennet olacak demek,aynen islamcıların hakiki islamın aslında cennet yaşatacağını fakat hiç bir yerde yaşanmadığını söylemek ile eşdeğerdir.

Marksizm anti-bilimsel bir dogmadır ve diyalektik temel mantık yanlışları içerir,hala bu denenmiş zırvaları savunmak akıl işi olamaz ancak masa başı ideologluğu ile açıklanabilir.

Masa başı sosyalisti bir fantezi olarak bunları savunur ve işi bittiği zaman kapitalizmin nimetlerinden faydalanmak üzere normal yaşantısına döner,eleştirdiğin zaman da ben marksisit değilim,ben kendime has marksist'im türünden,bana ne marks'tan vs diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Albatros'tan süper ekonomik analizler.

Makineyi kim çalıştırıyor da niye çalıştırıyor onu da sorsana bir? Bu adamlar doğada makine çalıştırır halde mi bulunuyor? Makineler ve bu insanlar doğada bu şekilde belli bir üretimi hayata geçirmeye hazır şekilde mi bulunuyor?

Marx salağı kapitalizmi analiz edecem diye hazır kurulmuş bir fabrikada işçilerin yaptığı işi anlatarak üretim hikayesine ortasından girişip anlattı. 150 sene geçti, ekonomi bilimi bu saçmalıkların yüzüne bile bakmadan ilerledi ve gelişti. Ama bazı geri kafalılar hala 150 sene öncenin amatör, ve sosyalizme daha ekonomi etüt etmeden çok önce gönül vermiş, bu yola baş koymuş "objektif bir bilim adamının", modası geçmiş, uygulanmış da çökmüş, ekonomi biliminde adam yerine konulmayan, en basit bir bakışın bile yanlışlarını göreceği zırvaları hala burda bu gerizekalı 3. dünya entellerinin buluştuğu yerde "rasyonel" ve "ilerici" ve "bilimsel" ayaklarına yatan aptalların dilinde dolaşıyor.

dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı. biz ne anlatıyoruz, ne konuşuyoruz bu sığırın anladığı, tartıştığı şeye bak!!! öküz aleyhisselam burada astur'la ''mülk'' sorununu konuşuyoruz, ne alakası var marks'la? demokrasi deneni en son öğretecek olan senin gibi tutarsız kere tutarsız bir okuma özürlüdür. senin için demokrasi ve insan hakkı gerekli olduğunda dillendirilecek, abd söz konusu olduğunda da lafı bile edilmeyecek bir ideolojik dayanak noktasıdır sadece :) Ben bu başlıkta sovyet resmi tarihini eleştirmeye, reddetmeye korkmazken sen ABD pisliklerine yarabbi şükür çekecek kadar kendi ve akli melekelerini kaybetmiş demagogun tekisin. her konuşmanda demokrasinin araçsallaştırılmış bir manipülasyon aracı olduğunu ifade etmenden de bu kolaylıkla anlaşılıyor. Bu bağlamda astur'un fikirlerine ve zekasına saygı duysam da, gerçeği onun değil senin temsil ettiğini düşünüyorum; zira, sen liberalizmin pratik yüzünü gösteren harikulade bir lab. faresisin :D en azından üçüncü dünya türkiye liberalizminin ne olduğunu sana bakan anlar: köküne kadar abd'ci, araçsallaşmış bir demokrasi ve hak perspektifi ve sınırsız bir demagoji!

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ben de bu tiksindirici sesleri (müzik diyemiyorum) kim dinler diyordum. Şimdi öğrendim ve yanılmamış olduğumu nda bişr kere daha anladım.

Ceza filan da dinliyorsundur sen. Yakışır!

Deicide,

Burada açıkça bir aşağılama var,adama açıkça sen dangalaksın kendine uygun müzik dinliyorsun demişsin.

Bu çok ağır bir hakaret ve bir admin'in yapmaması gereken bir şey.

Orada insanlar birbirine aylardır müzik gönderiyor ve kimse kimseye bu tarz bir aşşağılamada bulunmadı.

Herkesin müzik zevki ayrıdır,isteyen istediği müziği dinler.

Sen de parça göndermişsin ben de aynı eleştiriyi sana gönderdim,senin parçan da bana gerçekten iğrenç geldi,normalde tabii ki yorum yapmam ama sana yapılınca neler olduğunu görmek açısından,senin eleştirini sana havale ettim.

bunuda gelip admin sıfatında biri yazmış,tahrik etmek suç mu ? müzik başlığında durup dururken alakası olmadığı halde bana alıntı yapıp bunu yazmak saygısızlık değil midir dinlediğim müziği geçtim bana saygısızlıktır,tahriktir.

sonra sinirlenen ben oluyorum hakaret eden ben oluyorum ama tahrik görmezden geliniyor.

Adam burada haklı,en azından saygısızlıktır,kimse de kimseye yapmadı bildiğim kadarı ile.

Yazdığımın neresinde hakaret var? Sevmediğim ve beğenmediğim birini dinlemeni sana uygun buluyorum. Ne var bunda?

Burada gene çarpıtarak kendini savunma peşindesin,beğenmediğin o grubu veya şarkıcıyı dinleyen bütün insanlar dandikmidir,sen böyle mi hüküm verirsin?

Yazdığın açıkça hakaret ve aşağılama içeriyor ama sen üste çıkıyorsun üstüneüstlük.

Alphabeta, on 13 November 2009 - 01:18 AM, said:

Sevgili Deicide,

Vahşi'ye siyasal reflexlerinden kızdığın için bile olsa müzik paylaşımı başlığında böyle bir söylemde bulunman yersizdi.

Alphabeta'nın tespitine katılıyorum,sadece siyasal görüşlerine katılmadığın için ayrımcılık yapıyor ve adama hakaret ediyorsun,burası ateistforum ise insanlar burada siyasal görüşlerine göre kayırılmamalıdır,görüşüne katılmıyabilirsin ama dinlediği müzik üzerinden aşşağılama hakkına sahip değilsin,hele bir admin olarak bu senin tarafsızlığına gölge düşürür.

IFeelGood olayında da sanki böyle bir ayırımcılık yaptın gibi duruyor,israrla beyaz'a siyah deme peşindesin,siyasal görüşlerine uymayanlara biraz bel altı çalışıyorsun gibi geliyor,DEHA ile olan tartışamnızda da bunu hissetmiştim,sadece siyasal görüşüne katılmadığın için bel altından başkaların fişekledin,ona yapılan ve gözünün önünde cereyan eden her türlü küfür ve hakarete seyirci kaldın.

Valla sevgili dostum, yersiz bulup bulmaman senin görüşün. Bir şey demeyeceğim. Ama sevmediğim bir adamın hiç sevmediğim bir grubu dinlemesine yorum yapmanın çok da yersiz olduğunu düşünmüyorum.

Üstelik bir admin olarak insanları sevip ve sevmediklerin olarak ayırman hoş değil,iş orduya vs gelince demokrasi havarisi kesilirken,kendinde tamamen keyfi davranmak hakkını buluyorsun.Adamı neden sevmediğin de açık siyasi görüşleri yüzünden.

Söylediklerine de katılmıyorum. Donuk zekalı ve sıradan, fazlasıyla sıradan birisi.

Bir admin bir katılımcı hakkında böyle konuşur mu?

üstelik insanların sıradan olduğunu ima eden birisi kendisini sıradışı görüyor demektir.

Bu adam donuk zekalı diyelim bu forumda sıradan olan ve donuk zekalı olan tek kişi mi?

Bence bunlardan dolayı adama kızdığını söyleyerek gerçek nedeni gizleme peşindesin,senin derdin siyasal.

Ben de bu devirde Marksizm sayıklıyanların zeka sorunu olduğunu düşünüyorum,ne olacak şimdi???

Adam donuk zekalı sen çok mu zekisin bunu mu demek istiyorsun???

Son zamanlarda sende bariz bir sapma var,bu eleştirileri dikkate alacağını umut ediyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğru, Ricardo ve Smith gibi klasik ekonomistler de emek-değer teorisinin savunucularıydılar, Marx da o dönemdeki hakim görüşü dillendirmişti, bunun içim Marx'a salak demek haksızlık olur. O dönem o görüşü savunmakta utanılacak bir şey yok, ama 2009 yılına gelip de drekinci gibi hala emek değer de emek değer diye ısrar etmenin mazereti olamaz.

İlginç bir olay ise emek-değer teorisinin Avusturya ekolünden ekonomistler tarafından Das Kapital'in ilk ve ikinci ciltlerinin yayınlanması arasında yanlışlanması olmasıdır.(ciltler onlarca yıllık bir süre içerisinde yayınlandı) Bu olaya ekonomi tarihinde "marjinal devrim"(marginal revolution) deniyor. Biraz araştırın.

Sevgili Astur şu emek-değer konusunu çeşitli başlıklarda tartıştık. Dilersen yeniden ele alabiliriz. Mesele metaların piyasada kaça satıldığı değil. Hangi kritere göre değerlendirildiğidir. Meta bildiğiniz gibi piyasada satılan üründür. Satıcının koyduğu fiyat ile alıcının ihtiyaç ve alım gücünün kesiştiği noktada satış gerçekleşmiş olur. Bu süreçe hakim olan şeyin kendisi de emek üzredir.

Alıcı bir insandır. Gelirini emeğini pazarlayarak elde etmiştir. Yani geliri bir emek karşılığıdır. Satıcı bir ürün üretmiştir (aracıları aradan çıkarırsak daha sade düşünürüz) Ürüne değer biçerken temeline maliyetini koyar. Maliyetinin içindeki sabit giderlere kimsenin itirazı olmaz ama işçi ve emekçiye verilen ücretler, önceden veriliyor olmuş olsa bile sabit giderler kategorisine girmez. Tam da bu ücretler üzerinden kar veya zarar eder. Yani emeği değerlendirme üzerinden karı veya zararı sözkonusudur. Özetle kapitalistler de metaları ve insan emeğini emeğe göre değerlendirir. Emeğe verdiği değer dönüp dolaşıp metaya metanın piyasadaki satışına yansıyacaktır. Tabi önce emeğin kol ve kafa emeği olduğu tanımında anlaşmamız gerek.

Şu soruların cevabını araştırırsan konuya daha bir açıklık getirmiş oluruz.

Bir kapitalist fabrikasinda çalışan bir mühendise, bir ustaya, bir işçiye hangi kriterler üzerinden ücret verir? Kapitalist emeği nasıl değerlendirir? Değerlendirdiği emek aynı zamanda metaların değerine de yansımaz mı?

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

2/ Müzik başlığındaki ifadelere baktım. Admin arkadaşımız orada sizin sevdiğiniz bir guruptan (veya müzikten) hoşlanmadığını belirtmiş. Sizi aşağıladığı bir ifadesini görmedim.Herkes aynı şeyi sevmek zorunda değil. Ama yine de benim görmediğim, sizi aşağılayan bir ifade varsa gösterin, kaldıralım.

''tiksindirici sesler'' diyerek mi,müziği bana yakıştırarak mı ?

at gözüyle bakarsan bir şey göremezsin,onu yazan ben olsaydım keşke,bir gün sanada aynısını yapmazsam adam değilim sende cevap verirsen sende adam değilsin yazıklar olsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Vahşi-Deicide meselesine gelirsek Vahşi haklıdır oguz Deicidi kayırmıştır, 2 2 daha 4 diyelim düz kalıpla.

Vahşi aynı şeyi sen de oğuz'a yap ama hiç beklemediği bir zamanda hiç beklemediği bir başlıkta (müzik başlığını hedef seçme, yanlış seçim olur) bakalım ne söyleyecek.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kapitaizm üretim biçimi olarak feodalizm'den ileridir ama sosyalizm kapitalizmden ileri değildir,isteyen bunun nasıl olabileceğini göstersin.

Ben ABD'deki üretici güçlere baktığımda,SSCB ve ÇİN'in daha ileri değil daha geri olduğunu görüyorum,hala hayal dünyasında yaşamanın ne anlamı var??

Onlar sosyalist değildir hakiki sosyalizm cennet olacak demek,aynen islamcıların hakiki islamın aslında cennet yaşatacağını fakat hiç bir yerde yaşanmadığını söylemek ile eşdeğerdir.

Sosyalizmin ne olduğu ortada ve bu ülkelerin de sosyalizmle alakası yoktu. Marx'ın formülasyonlarında örneğin, bütün kamu görevlilerinin seçimle halk tarafından atanması ve gerektiğinde geri alınabilmesi ilkesi vardı en basitinden. Bu ilke ne zaman uygulandı bu ülkelerde?

Marksizm anti-bilimsel bir dogmadır ve diyalektik temel mantık yanlışları içerir,hala bu denenmiş zırvaları savunmak akıl işi olamaz ancak masa başı ideologluğu ile açıklanabilir.

Masa başı sosyalisti bir fantezi olarak bunları savunur ve işi bittiği zaman kapitalizmin nimetlerinden faydalanmak üzere normal yaşantısına döner,eleştirdiğin zaman da ben marksisit değilim,ben kendime has marksist'im türünden,bana ne marks'tan vs diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışır.

Bugüne kadar marksizmin tek bir yorumu uygulanmaya çalışıldı ve o yorumun da yanlış bir yorum olduğu ortada. Bu da bütün marksizmin tükendiği anlamına gelmez.

Hem ben burada seninle tartışmıyprum bu konuyu. Konumuz senin söylediklerin değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hakim,

Sözünü ettiğin başlıkta bana aynı şeyi yaptın ve gülüp geçtim. Arada yanıtını da aldın. Öyle kendin burnundan kıl aldırmayıp, başkasına her şeyi söylemeyi kendine hak görmeyeceksin. En ufak bir dokundurmada da ağlayıp zırlamayacaksın.

Olabilir, ağır veya yersiz bulmuş olabilirsin. Bu benim görüşüm ve hissettiklerim. Hakaret etmediğim sürece her istediğimi söylerim. Ayrıca forumun yönetimi ve ilkeleri dışındaki sözlerimi admin olarak değil, katılımcı gibi görmek gerekir. Admin ve moderatörler olarak biraz daha dikkatli olmamız ve gri bölgelere pek ayak basmamamız gerektiği genel olarak doğru ama oradaki durumda ben pek de öyle bir şey göremiyorum.

Herkes önce kendisine baksın. Kendisi başkalarına ne demiş, nasıl davranıyormuş onu önce bir tartsın. Ondan sonra başkasının tarzına laf etsin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

yavrucuğum, burada müslümanlar dahil

benim üslubumdan rahatsız tek üye bulursan

ben forumu bırakıp giderim.

Ben rahatsızım bu kadar sempatik yazmasından derdim ama şimdi bu mürtoş "sen tek bir üye değilsin binlerce üyesin" deyip kıvırır diye demiyom.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Vahşi-Deicide meselesine gelirsek Vahşi haklıdır oguz Deicidi kayırmıştır, 2 2 daha 4 diyelim düz kalıpla.

Vahşi aynı şeyi sen de oğuz'a yap ama hiç beklemediği bir zamanda hiç beklemediği bir başlıkta (müzik başlığını hedef seçme, yanlış seçim olur) bakalım ne söyleyecek.

Ortalığı germe istersen Barışarock.. Bugüne kadar Oğuz'a bunların bin katı ağır laflar söylendi. Oğuz hiçbirinde altında kalmadı, hakedilen yanıtı verdi. Ama karşı tarafın açık hakaret ve küfür ettiği durumlar dışında hiçbir zaman, admin yetkilerine kullanmadı. Biz kendi şahsımız söz konusu olduğunda, hakaret, küfür vesaire durumlarında yetkilerimizi kullanırken iki defa düşünürüz.

Küfür ve hakaret içeren iletiler silindi.

Vahşi Diktatör, bir kere daha gençliğine ve heyecanına veriyorum, herhangi bir ceza vermiyorum. Bir daha bu kadar kolay kışkırma.

deicide cezana başlarım senin

http://forum.ateizm2.org/index.php?showtopic=29915&st=20

sonda 2 tane mesaj alıntıladım

ikiside hakaret çerçevesinde kabul ediliyor mu edilmiyor mu

edilmiyorsa forum üyeliğimi sil .iktirip gidicem diyecek bişeyim yok.

Cezamıza başlamasını vesaire görmemelikten geliyoruz:

deicide cezana başlarım senin

http://forum.ateizm2.org/index.php?showtopic=29915&st=20

sonda 2 tane mesaj alıntıladım

ikiside hakaret çerçevesinde kabul ediliyor mu edilmiyor mu

edilmiyorsa forum üyeliğimi sil .iktirip gidicem diyecek bişeyim yok.

Uyarın için teşekkürler. Gereği yapıldı.

http://forum.ateizm2.org/index.php?showtopic=29915&view=findpost&p=513286

Ne bir teşekkür, ne bir özür. Burada da durmuyor, Murteddd'e, bana, lan'lı lun'lu konuşuyor:

http://forum.ateizm2.org/index.php?showtopic=29687&view=findpost&p=514554

Daha sonra biz kendisine takılınca, suçlu olan biz oluyoruz. Öyle mi?!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ortalığı germe istersen Barışarock.. Bugüne kadar Oğuz'a bunların bin katı ağır laflar söylendi. Oğuz hiçbirinde altında kalmadı, hakedilen yanıtı verdi. Ama karşı tarafın açık hakaret ve küfür ettiği durumlar dışında hiçbir zaman, admin yetkilerine kullanmadı. Biz kendi şahsımız söz konusu olduğunda, hakaret, küfür vesaire durumlarında yetkilerimizi kullanırken iki defa düşünürüz.

Yok canım ortalığı germek siz dururken bana mı kaldı diyeceğim bu sefer yine ortalığı geren adam olacağım tüm ihale benim üzerime kalacak onun için şimdilik neyse deyip geçelim bu ileti için.

Cezamıza başlamasını vesaire görmemelikten geliyoruz:

Ne bir teşekkür, ne bir özür. Burada da durmuyor, Murteddd'e, bana, lan'lı lun'lu konuşuyor:

http://forum.ateizm2.org/index.php?showtopic=29687&view=findpost&p=514554

Onları ben de gördüm ama bu çocuk daha çok genç, üslup hatası olmaktadır tabi ki her çocuk gibi, sen de bir zamanlar onun yaşındaydın ben de kendimizin de mutlaka o tür hataları olmuştur diyerek bence kötü bir niyetle yazılmamış iletiler olarak değerlendiriyorum onun lan lun iletilerini. Sen nasıl ''sana bu müzik yakışır'' tümcende ben onu aşağılamadım diyorsan ben de onun sizi aşağılamadığını düşünmekteyim. Kaldı ki bu forumda bunu yapan ağzı bozuk nice yaşını başını almış kullanıcı var, neler neler yazılıp çiziliyor ben her zaman her yerde denge isterim.

Yoksa benim ne seninle kişisel problemim var ne onunla, bunlar söyleyince ne senden madalya alacağım ne de ondan, doğru bildiğimi dosdoğru yazmaktayım.

Ben nasıl İran konusunda yanıldığımı büyük bir olgunlukla söyleyebiliyorsam senden de ''ya kardeşim kalbini kırdıysam kusura bakma'' demeni beklerdim karşıdaki vahşi için. Hem de senden çok küçük yaşta bir genç için bu olması gerekendi doğal olan buydu.

Daha sonra biz kendisine takılınca, suçlu olan biz oluyoruz. Öyle mi?!

Konuyu çarptırmayalım diyorsak çarptırmayalım ; Vahşinin haklılığı, onun müzik seçiminde ona yapılan hakarettir yoksa onun yazdığı lan lunlu iletiler için haklılığı yoktur diyoruz.

Takılmaya gelince takılmanın ne olduğunu iyi bilirim, bir kişiye kafayı takmanın da veya takılı kalmanın da. Burada espri yaptık manasında ona takıldığını iddia etmen çarpıtmaktır bu takılmak değil hakarettir. Sana da aynı şekilde davranılınca senin de ne cevap vereceğini iyi biliyorum, çünkü aşağı yukarı 3 yıldır burada herkesi öğrendik forum yaşı küçük biri değilim.

Kaldı ki tut ki senin dediğin gibi olsun da o bana lan lunlu şeklinde konuştu ben de onun için ona öyle yazdım mantığını kabul edelim yalnız bu mantık intikam mantığıdır adalet intikamdan soyutlandığı zaman asıl işlevini kazanır.

İkinizin arasını bulacağını, orta yolda anlaşacağınızı düşünüyorum, asgari müşterekler oluşturulabilir.

Neyse bana cevap gelmedikçe yazmayacağım. Size kolay gelsin şimdilik.

Barış.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Herkes önce kendisine baksın. Kendisi başkalarına ne demiş, nasıl davranıyormuş onu önce bir tartsın. Ondan sonra başkasının tarzına laf etsin.

Deicide,

Uzatmak anlamsız,sen herkes değilsin,sen adminsin,saygın adamsın,ucuz muhabbetlerin içinde ne işin var?

Mesela,ben sıradan bir katılımcı olarak senin kadar dikkatli olmak durumunda değilim,ben burada yönetici olsam hareketlerimde vs daha dikkatli olurdum şimdikine göre,

ya da yöneticiliği bir kenara bırakır tamamen normal katılımcılar ile eşit hakları kendime reva görürüdüm

bu durumda da kimse bana tek laf edemezdi.

Bana 'eşek hoşaftan ne anlar' tarzı bir yaklaşımda bulunmandan da rahatsız olmuş değilim,saygı duyarım o senin görüşün.

Sen de bu forumun saygın katılımcılarından birisisin,ama bende ordu özentisi var galiba arada bir birilerine 'balans ayarı' çekmek zorunda hissediyorum kendini,belki zamanla demokrasiyi içime sindirebilirim,belki de sindiremem bunu bilemem,garantisi de yok.

Sosyalizmin ne olduğu ortada ve bu ülkelerin de sosyalizmle alakası yoktu. Marx'ın formülasyonlarında örneğin, bütün kamu görevlilerinin seçimle halk tarafından atanması ve gerektiğinde geri alınabilmesi ilkesi vardı en basitinden. Bu ilke ne zaman uygulandı bu ülkelerde?

Zahmet etmişsin oysa benden alıntıladığın yeri iyi okursan ben zaten cevabı peşin peşin vermiştim.

Onlar sosyalist değildir hakiki sosyalizm cennet olacak demek,aynen islamcıların hakiki islamın aslında cennet yaşatacağını fakat hiç bir yerde yaşanmadığını söylemek ile eşdeğerdir.

Sosyalizm'in ne olduğu üretim araçlarının konumu ile belirlenir,o ülkelerde özel mülkiyet kaldırıldı ise artık kapitalizm'den bahsedemeyiz,o ülkeler eksikleri olsa da sosyalistti,fakat iflas ederek kapitalizm'e geri dönüş yaptılar.

O ülkelerde hiç Sosyalizm yaşanmadığı mavalı,hem teorinin hem pratiğin sefaletini gizleme çabasıdır.

Marksizmin başarısız olmasının nedeni anti-bilimsel ve dogmatik olmasıdır ve bilimden uzaklaşmak yüz milyonlarca kişinin hayatına mal olmuştur.

Marx'ın formülasyonlarında örneğin, bütün kamu görevlilerinin seçimle halk tarafından atanması ve gerektiğinde geri alınabilmesi ilkesi vardı en basitinden. Bu ilke ne zaman uygulandı bu ülkelerde?

Bir de bu bahsettiğin formülasyon için kaynak rica edeceğim mümkünse,incelemek istiyorum.

tarihinde Hakim tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Astur şu emek-değer konusunu çeşitli başlıklarda tartıştık. Dilersen yeniden ele alabiliriz. Mesele metaların piyasada kaça satıldığı değil. Hangi kritere göre değerlendirildiğidir. Meta bildiğiniz gibi piyasada satılan üründür. Satıcının koyduğu fiyat ile alıcının ihtiyaç ve alım gücünün kesiştiği noktada satış gerçekleşmiş olur. Bu süreçe hakim olan şeyin kendisi de emek üzredir.

Alıcı bir insandır. Gelirini emeğini pazarlayarak elde etmiştir. Yani geliri bir emek karşılığıdır. Satıcı bir ürün üretmiştir (aracıları aradan çıkarırsak daha sade düşünürüz) Ürüne değer biçerken temeline maliyetini koyar. Maliyetinin içindeki sabit giderlere kimsenin itirazı olmaz ama işçi ve emekçiye verilen ücretler, önceden veriliyor olmuş olsa bile sabit giderler kategorisine girmez. Tam da bu ücretler üzerinden kar veya zarar eder. Yani emeği değerlendirme üzerinden karı veya zararı sözkonusudur. Özetle kapitalistler de metaları ve insan emeğini emeğe göre değerlendirir. Emeğe verdiği değer dönüp dolaşıp metaya metanın piyasadaki satışına yansıyacaktır. Tabi önce emeğin kol ve kafa emeği olduğu tanımında anlaşmamız gerek.

Şu soruların cevabını araştırırsan konuya daha bir açıklık getirmiş oluruz.

Bir kapitalist fabrikasinda çalışan bir mühendise, bir ustaya, bir işçiye hangi kriterler üzerinden ücret verir? Kapitalist emeği nasıl değerlendirir? Değerlendirdiği emek aynı zamanda metaların değerine de yansımaz mı?

Sevgiler.

Emeğin de diğer her şey gibi arz-talep ile belirlenen bir piyasa değeri vardır. Bir şeyin değerini iki şey belirler: faydası ve sınırlılığı.

Emek tanımınıza katılmıyorum ayrıca, kafa emeği dediğiniz şeyi de emek tanımı içine alırsanız her türlü insan eylemine emek diyebilirsiniz.

Emek üretimdeki faktörlerden biridir. İlla tek ya da en önemli faktör olacak diye bir kaide yok. Örneğin günümüzde teknolojinin geldiği noktada üretim bir çok fabrikada makineler tarafından yapılıyor, eskisi gibi mavi yakalı işçilerin emeğine değil bir kaç kişinin düğmelere basmasına dayanıyor, böyle bir durumda olayın emekte bittiği nasıl savunulabilir?

Çalışanlara verilen ücretler elbette maliyeti etkiler, ama enerji ve hammadde fiyatları, teknolojik ilerlemeler vs. bir sürü faktör de maliyetleri benzer şekilde etkiler.

Ben size Henry Ford örneğini sık sık veriyorum, burada da verebilirim, adam üretim bandı ile üretkenliğini katladığında karı artmadı mı? Üretimi de satışları da patlamadı mı? Ücretleri kısma durumunda kaldı mı?

Kar dediğimiz şey fiyat-maliyettir. Maliyeti de fiyatı da bir sürü faktör etkiler. Mesela bu pürel denen temizlik maddelerinin son dönemde fiyatı da satışı da patladı, domuz gribi paniği nedeni ile üreticilerinin eskisine göre daha fazla kar ettiklerini sanıyorum, ve de bu durumun emekle ya da işçilere verilen ücretle yakından uzaktan alakası olduğunu sanmıyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...