Jump to content

Recommended Posts

Zaman konusunda şimdiye kadar yazdıklarımızı özetleyebilir miyiz?

Newton'un düşündüğü evrensel bir zaman yoktur.

Zaman hareket halinde olan her obje için farklı hızlarla geçmektedir.

Hızlı hareket eden objeler için zaman yavaşlamaktadır.

Büyük cisimleri etrafında zaman yavaşlamaktadır.

Evrensel bir zaman olmayınca zamandan sorumlu tek şey harekettir.

Hereket yoksa zaman da yoktur.

Hareket her zaman vardır.

Atom içinde bile hareket durmaksızın vardır.

Bir tanıma göre zaman atomaltı alemden atomüstü evrene yansıyan bir değerdir.

Zaman evrensel olmadığı gibi absolü de değildir. Soyut bir kavramdır.

Madde ve enerjinin dışında zaman yoktur. Zaman ancak onların davranışı ile sınırlıdır.

Yani zaman tek başına yoktur.

Var olduğu algılanan zaman ise sürekli olarak ortaya çıkan bir değerdir.

Zaman aktif değil, pasif bir olgudur.

Zamanın geçmesi demek, maddenin ve enerjinin bir yöne doğru hareketi demektir.

O hareket içinde yaşadığımız evrende yalnız bir yöne doğrudur.

O yön entropinin sürekli arttığı, kırılan bardağın parçalara bölünerek etrafa dağıldı, göle düşen taşın etrafa dalgalar yaydığı bir yöndür.

Rastgelelik hiç bir zaman azalmaz, cam parçaları birleşerek cam bardağa dönüşmez ve gölde kenarlardan başlayan dalgalar merkezde bir taşla bütünleşmez.

Bu zamanın geçme yönüdür. Ona biz keyfi olarak zaman ileri doğru ilerliyor, ileri doğru geçiyor, diyoruz.

Zamanın ileri doğru geçmesi demek, maddenin belli bir davranış sergilemesi demektir.

Fizik ve matematik açısından zamanın ileri veya geri gitmesinin, hatta durmasının pek önemi yoktur.

Her ikisi de mümkündür. Fotonlar için zaman geçmez, örneğin..

Zamanın ileri geri hareket etmesinde önemli olan maddenin kendisi değil de davranışıdır.

Antimaddenin zamanda geri hareket ettiği iddiası hiç bir zaman kanıtlanmamış ve gösterilmemiştir. Antimaddenin maddeden tek farkı zamanda geri hareket etmesi değildir. Bu absürd bir iddiadır. Çünkü içinde yaşadığımız evrende pozitronlar vardır ve onlar zamanda geri hareket etmezler.

Madde zerreleri nasıl davranıyorlarsa onlar da öyle davranırlar.

Bu durumda zamanda geri gitmek demek, maddenin ve antimaddenin, özel bir davranış tarzı sergilemesi demektir.

Ancak o davranışa göre zamanda geri gidildiği matematiksel bir ifade olarak belirtilebilir.

Ama bu demek değildir ki, zamanda geri giden madde veya antimadde, kendisini yaratabilir veya yok edebilir... Bu mümkün değildir.

Ancak Wheeler-Feynman absorber teorisine göre bazı nitelikler kazanabilir. Ona da değineceğim.

Zamanda geri gitmek bazı fiziksel fenomenleri açıklamak için ortaya atılan bir hiledir. Hepsi o kadar..

Onlara da gelecek yazımda değineceğim..

Tabii bütün bunlara itiraz edenler olacaktır..

O itirazları memnuniyetle yantılamaya hazırım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 178
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

Güzel bir özet.

Zamanın ileri doğru geçmesi demek, maddenin belli bir davranış sergilemesi demektir.[/b
] Bu tanımlamayı biraz açmak gereği duydum. Belli bir davranış olunca zaman tekrar ediyor demektir. Aslında belli olmayan kendine özgü davranış dediğimiz zaman ileri doğru hareket ediyor olur. Yani her anın hareketi kendine özgü ve bir daha tekrar etmiyor olmalı ki ileri gidiş gözlenebilsin. Öyle madde hareketleri var ki birbirinin tıpatıp aynısı. Kuvarst kristallerinin salınımı. Her salınım bir öncekinin aynı. Eğer salınım matematiksel olarak sayamazsak, bu tekrar eden salınımlardan zamanın ileri gittiği anlayamayız. Kuvars kristal salınımlarında zaman bir salınım kadardır. İkincisi birincisinin aynı olduğu için böyle bir zaman için ileri gidiyor diyemeyiz.

Radyoaktivitede, radyasyon yayan elementin kimyasal yapısını bozuyor. Dolayısıyla bu sayılabilen ve ölçülebilen bir zaman akışı oluyor. Ama Kuvars kristallerindeki salınım veya elementlerin atomlarındaki hareketler, elementte bir farklılık yaratmıyor ve bu farklılık gözlenemiyor ise burada da zamanın ileri gittiğini söyleyemeyiz.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Güzel bir özet.

] Bu tanımlamayı biraz açmak gereği duydum. Belli bir davranış olunca zaman tekrar ediyor demektir. Aslında belli olmayan kendine özgü davranış dediğimiz zaman ileri doğru hareket ediyor olur. Yani her anın hareketi kendine özgü ve bir daha tekrar etmiyor olmalı ki ileri gidiş gözlenebilsin. Öyle madde hareketleri var ki birbirinin tıpatıp aynısı. Kuvarst kristallerinin salınımı. Her salınım bir öncekinin aynı. Eğer salınım matematiksel olarak sayamazsak, bu tekrar eden salınımlardan zamanın ileri gittiği anlayamayız. Kuvars kristal salınımlarında zaman bir salınım kadardır. İkincisi birincisinin aynı olduğu için böyle bir zaman için ileri gidiyor diyemeyiz.

Radyoaktivitede, radyasyon yayan elementin kimyasal yapısını bozuyor. Dolayısıyla bu sayılabilen ve ölçülebilen bir zaman akışı oluyor. Ama Kuvars kristallerindeki salınım veya elementlerin atomlarındaki hareketler, elementte bir farklılık yaratmıyor ve bu farklılık gözlenemiyor ise burada da zamanın ileri gittiğini söyleyemeyiz.

Sevgiler.

Sevgili Drekinci...

Bu verdiğin örnekler zamanı ortaya çıkarıyorlar.

Radyoaktif elementler çözününce ortaya bir takım elementler çıkıyor.

Şimdi bu zamanda ileri gitmek mi, yoksa geri gitmek mi?

Bir bakıma geri gitmek.

Çünkü radyoaktif çürüme ile, radyoaktif element kendisini oluşturan daha küçük öğelere ayrılıyor.

Bunu zamanda geriye gitmek olarak yorumlayabilirsin.

Çünkü ağır radyoaktif elementler süpernova sırasında küçük elementlerin birleşmesinden oluşuyor. O zamanda ileri gitme ise, radyoaktif elementin parçalanması zamanda geri gitmedir.

İşte sana zamanda geri gitmenin bir örneği...

Burada zaman ileriye değil, geriye doğru akıyor.

Radyoaktif uranyum durduğu yerde çürüyor. Ve bu çürüme zamanda geriye gitme olarak yorumlanabilir. Neden olmasın?

Entropideki olay da buna az çok benzemiyor mu? Rastgelelik mütemadiyen artıyor. Ve bu zamanın akışı olarak algılanıyor.

Radyoaktif element bozunurken de zaman akıyor ama geriye doğru akıyor.

Herşey veya çok şey için zaman ileriye doğru giderken, radyoaktif element için geriye doğru gidiyor.

Zaman ister ileri gitsin, ister geri, burada önemli olan zamanda geri veya ileri gidişi simgeleyen maddenin hareketi, kendi varlık nedenini etkilemiyor. Zamanda ileri ve geri gidiş denince, sanki bir olayın veya bir varlığın bundan etkilenmesi anlaşılıyor.

Oysa zaman bu şekide aktif bir değer değil. Pasif bir değer ve maddenin hareketi sırasında açığa çıkıyor. Ve çok farklı bir kavram.

Zaman maddeden soyutlanabilseydi ve ona hükmedebilseydi, ileri ve geri gitmesinin çok daha farklı bir anlamı olurdu.

Ama öyle bir zaman yok ki.. Bir artefakt olarak açıpa çıkıp birikiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Atomlar ya da atomaltı parçacıklar kütle çekim alanı ile ne kadar yakından etkileşirse zaman o kadar yavaşlıyor.

Yani kütle çekim alanı atomların titreşimini ,parçacıkların hareketini bir şekilde yavaşlatıyor. Fakat bu alanın yapısı henüz bilinmiyor tabi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Atomlar ya da atomaltı parçacıklar kütle çekim alanı ile ne kadar yakından etkileşirse zaman o kadar yavaşlıyor.

Yani kütle çekim alanı atomların titreşimini ,parçacıkların hareketini bir şekilde yavaşlatıyor. Fakat bu alanın yapısı henüz bilinmiyor tabi.

Evet.. Böyle bir şey işte zaman..

Madde ve enerji tarafından oluşturuluyor. Daha doğrusu onların davranış örneklerini biz zaman olarak algılıyor ve nitelendiriyoruz.

Büyük cisimlerin yakınlarında zaman neden yavaşlıyor?

Işığın dalga boyunun değişmesi ile ilgili olduğu şeklinde bir açıklama var ama, büyük cisimlerin yakınlarında her şey zaten yavaşlıyor.

Hatta duruyor. Ve bunda çekim kuvvetinin önemini kimse yadsıyamıyor.

Zaman için çok şey söylenebilir. Hatta yok bile denebilir ama, kimse zaman maddeden bağımsız diyemez.

Ve tabii zaman hiç bir zaman maddeye hükmetmez. Aktif bir değer değildir. Pasiftir.

O halde zaman maddeye hükmetmez. Maddenin davranışlarının ürünüdür.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Atomlar ya da atomaltı parçacıklar kütle çekim alanı ile ne kadar yakından etkileşirse zaman o kadar yavaşlıyor.

Yani kütle çekim alanı atomların titreşimini ,parçacıkların hareketini bir şekilde yavaşlatıyor. Fakat bu alanın yapısı henüz bilinmiyor tabi.

Daha da net bir biçimde kütlesi olan her parçacık, için zaman ne kadar yavaşlarsa yavaşlasın geçmektedir. X cismi 'm= 0.1 eV' gibi bir kütle'ye sahip olsa ve rölativistik bir süratle v1= 299.791 km/s ile hareket etse dahi zaman akışı denen olguyla doğrudan etkileşim içerisinde bulunacaktır. c constant'ı zaman'ın niteliğini belirlediği için hız'ın zaman'ı eğip bükebildiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Karadelik'ler gibi yerlerde ise Gravitasyon korkunç boyutlarda olduğu için kütlesiz elektromanyetik dalagaları dahi etkisi altına alabilmektedir. Bu durumda şunu söylebiliriz; z(v1)= c olan bir 'z' cismi 'zaman akışından etkilenmezken', Karadelik'e yakalanabilmektedir. Öyleyse Karadelik'ler Zaman'ın hem 'Geçmediği' hemde bağımsız hareketi durdurarak, kendi uyguladığı öz kütle enerjisi ile tüm parçacık/dalgalara belirli bir Momentum vererek 'zorunlu hacim alan'a' yani singulariteye hapsederler.

Zaman'ın karadelik'lerde ters yönde işlediği yönünde düşüncelerde mevcuttur, fakat matematiksel yönünden ziyade diyalektiğini kavramamız için yeterli fonksiyonlara tabi tutamadığımız için şimdilik sadece spekülatif bir cümle olarak bulunmaktadır.

Saygılarımla.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet, çok yüksek hızlarda da zaman yavaşlıyor. Bunun nasıl bir açıklaması olabilir ?

Parçacıkların hareketlerinin yavaşlaması ama bunun ne ile ilgisi var ,kütle çekimi ile kinetik enerjinin birbirini etkilemesi olabilir belki. :wacko:

tarihinde feynman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet, çok yüksek hızlarda da zaman yavaşlıyor. Bunun nasıl bir açıklaması olabilir ?

Parçacıkların hareketlerinin yavaşlaması ama bunun ne ile ilgisi var ,kütle çekimi ile kinetik enerjinin birbirini etkilemesi olabilir belki. :wacko:

İşte Görelilik Teorisi bu noktadan sonra Matematik'e dökülür, işin içine Galilei & Lorentz dönüşümleri girer. Matematik kullanmadan ifade etmeye azami özen gösteriyorum, fakat bu sorduğunuz sorunun tam cevabını Lorentz dönüşümlerinde bulabilirsiniz ki; bu durumda da Matematiksel denklemler karşınıza çıkacaktır.

Kısaca ifade etmek gerekirse; x'=x−vt => y'=y => z'=z => t'=t [γ = 1/√1-v²/c²], yani Zaman c constant'ına göre değişkendir, v1 ve v2 gözlemcileri için zaman akışı farklıdır. v1 ya da v2 = c olduğunda ise zaman durur. Ancak üst limit c'dir.

Saygılarımla.

tarihinde Deus tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Alanım olmadığı için formüller bana bir şey anlatmadı Deus. Ya da denklemler diyeyim. Şimdilik anladığım şu ;

Maddenin durgun enerjisi ile kinetik enerjisinin oluşturduğu toplam enerji zamanı yavaşlatıyor, devamını siz getirirseniz sevinirim, teşekkürler...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kinetik ya da Potansiyel enerji ile Zaman'ın bükülme eğrisinin doğru orantılı olduğunu söylemek pek doğru olmaz. Herhangi bir 'X' cisme uyguladığınız enerji'yi Uzay-Zaman'da istediğiniz kadar artırın, bir nokta'dan sonra uyguladığınız enerji kütle'ye dönüşecek ve hızın artışı duracaktır çünkü birim kütle enerjisi hız arttıkça azalacak ve sonunda eV=0 olarak kalacaktır. Bu nokta'dan sonra hızınızı artıramazsınız, uyguladığınız tüm enerji'yi kütle'ye dönüşür böylece c hızına ulaşırsınız '299.792.458 km/s'. Bu hız limitinde Zaman durur, artık bu v ile yol alan bir nesne için zaman geçmemektedir. Dolayısıyla uyguladığınız tüm enerji = kütle olarak cisme etki edecektir.

Sizin sorunuz Göreliliğin mekaniğiyle alakalı bir soru, bunu anlamanız için tekrar söylemem gerekiyor ki; Lorentz dönüşümlerini araştırmalısınız. Matematiksiz bir şekilde yapabileceğim 'mekanik' açıklama bununla sınırlıdır.

Saygılarımla.

tarihinde Deus tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Zamanla ilgili ilginç konu ışık hızının geçilememesi değil..

Zamanın göreli olması, yavaşlaması, hızlanması ve bazan geçmemesi..

Bunlar ilginç çelişkiler.

Çünkü zaman hız ve uzay ile ilgili bir olgu olarak biliniyor.

Işık hızında giden fotonlar için zaman geçmiyor.

Zamanın geçmemesi ilginç bir kuantum fenomen olan dolaşıklıkta da kendini gösteriyor.

Yalnız fotonlar değil, elektronlar da dolaşıklık fenomeninden sorumlular.

Yalnız fotonlar olsaydı, onlar için zaten zaman kavramı yok, zaten zaman geçmiyor diyebilirdik.

Oysa elektronlar ışık hızında hareket edemedikleri halde dolaşıklık nitelikleri var.

Tabii dolaşıklığı pilot dalgalarla da açıklamak mümkün. Ona ayrıca değinmiştik.

Yine de zamanın durması fenomenini açıklamak ve onun örneklerini vermek çok zor.

Kara cisimlerde zaman geçiyor. Ve kara cisimlerin ortasındaki singularite, Big Bang öncesi singulariteden farklı.

Kara cisimlerden bilgiyi tekrar kazanmak bile mümkün olduğunu biliyoruz.

Bu da ancak onlarda zamanın varlığı ile mümkün olabilir.

Anlayacağınız zaman sorunu gizemini koruyor.

Ama maddeden ayrı ve tek başına bir değer olmadığı sanırım yeterince anlaşıldı.

Bunun anlaşılması çok önemli.

Çünkü ancak o zaman, zamanda geri gitmeyi doğru değerlendirmek mümkün..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Zaman maddenin hareketine ve hızına bağlı olduğuna göre görecedir. Gök cisimlerinin dönüş hızları da farklıdır ve zaman evrenin her yerinde aynı hızda akmamaktadır. Einstein in dediği gibi büyük kütleli cisimlerde yavaş akmaktadır. Bir cisim ışık hızına yakın hızlara ulaşırsa kütlesi sonsuza ulaşır ve ışık hızında kütle enerjiye dönüşeceğinden zaman durur. O halde zaman madde için vardır enerji için zaman yoktur. Yüksek hızlarda ( fakat ışık hızından daha düşük ) ya da cisme enerji verilmesinde parçacıkların kütlesi artar ve titreşimleri de buna bağlı olarak yavaşlar dolayısıyla zaman da yavaşlar.

Fakat ışık için durum farklıdır çünkü evrende tek tek sistemlerin birbirine göre referans olabilmeleri mümkün iken ışık konusunda ışığın kendinden başka bir referans olmadığı için ışık hızı limit olarak kabul edilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

c = t değildir, burada hataya düşmeyin; c = t' limit'dir. Yani c zaman'ın üst limitidir. Hernagi bir x nesnesi'nin öz kütlesi ve/veya v'si zaman eğrisini değiştirir. Refere v c olabileceği gibi v1 = y, v1 = z de olabilir. Bilinmeyenlere değer yükleyerek hızı, dolayısıyla zaman eğrisini t1 veya t2 olarak değiştirebilirsiniz. c constant'ı t' dir yani üst limit.

Saygılarımla.

Link to post
Sitelerde Paylaş

c = t değildir, burada hataya düşmeyin; c = t' limit'dir. Yani c zaman'ın üst limitidir. Hernagi bir x nesnesi'nin öz kütlesi ve/veya v'si zaman eğrisini değiştirir. Refere v c olabileceği gibi v1 = y, v1 = z de olabilir. Bilinmeyenlere değer yükleyerek hızı, dolayısıyla zaman eğrisini t1 veya t2 olarak değiştirebilirsiniz. c constant'ı t' dir yani üst limit.

Saygılarımla.

Burada C zamanla da ilgili değildir, ışık hızı ile de..

Hesaplamalar sırasında ortaya çıkan bir değerdir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Burada C zamanla da ilgili değildir, ışık hızı ile de..

Hesaplamalar sırasında ortaya çıkan bir değerdir.

Sanırım farklı bir konudan bahsediyorsunuz, Görelilik Teorisinde c = t' dir, yani t ve v'nin üst limitidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sanırım farklı bir konudan bahsediyorsunuz, Görelilik Teorisinde c = t' dir, yani t ve v'nin üst limitidir.

E=MC2 denklemindeki C ışık hızı değildir. Bir sabittir.

Buradaki C=t değildir.

Görelik kuramında zaman yoktur. Uzay-zaman vardır.O da absolü değildir.

Ayrıca görelik kuramı hıza limit koymaz. Işık hızı geçilebilir.

Özel görelik kuramına göre normalde ışık hızından daha az hızla hareket eden bir parçacığın hızı, ışık hızının üstüne çıkamaz.

Ama simetri yasasından dolayı, ışıktan hızlı hareket eden ve hızları hiç bir zaman ışık hızının altına inmeyen parçacıklar var olabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

E=MC2 denklemindeki C ışık hızı değildir. Bir sabittir.

Buradaki C=t değildir.

Görelik kuramında zaman yoktur. Uzay-zaman vardır.O da absolü değildir.

Ayrıca görelik kuramı hıza limit koymaz. Işık hızı geçilebilir.

Özel görelik kuramına göre normalde ışık hızından daha az hızla hareket eden bir parçacığın hızı, ışık hızının üstüne çıkamaz.

Ama simetri yasasından dolayı, ışıktan hızlı hareket eden ve hızları hiç bir zaman ışık hızının altına inmeyen parçacıklar var olabilir.

Küçük ve sembolik yazdığım için net görülemiyor sanırım. (c = t) yazmadım, c = t' yazmıştım, iki denklik arasındaki anlam farkı çok büyük. (c = t)'nin anlamı zaman = ışık hızı demektir. Oysa ki bu tamamen yanlıştır.

Benim yazdığım denklik c = t' dir, yani ışık hızı = zaman'ın üst limiti.

Bu arada bahsettiğiniz parçacıklar(!) tachyon düşüncesinin ürünüdürler, ancak bu parçacıklar(!) eğer varolsaydı neden-sonuç ilişkisi değişeceği gibi sürrealist bir kontinyum oluşacaktır (-1 eV) gibi. Bunu şöyle ifade edelim, 185 cm boyunda bir İnsan ile -185 cm boyunda bir İnsan'ın karşılaşması. Bu da Genel Göreliliğin constant'ını geçersiz kılar, bu yüzden hem tespit edilememiş hemde teorik olarak mümkünlüğü Fiziksel dinamikleri temelden sarsacağından bu unreal parçacıklar düşüncesi şu an için ne Standart Model'de ne de Görelilik'de geçersizdir.

Saygılarımla.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tachyon diye bir parçacıktan bahsetmek Standart Model ve Göreliliğe şu açıdan terstir.

Bildiğiniz gibi 'Pilot Dalga'(!) saçmalığı, bilginin c'den hızlı yayılabileceği türünden bir Fizik polemiği yaratmış, Görelilik sabitini geçersiz kılmaya çalışmıştı. Ancak 1950'lerin sonunda yapılan Gözlemsel deneylerle böyle bir dalga'nın olmadığı kanıtlandı. Kısacası Einstein'ın Göreliliği tüm önermeleri ile geçerliliğini koruyor, en yüksek hız 0.19 eV kütlesi ile c constantında sabitlenir. Bundan sonra uygulanan tüm Enerji cismin kütlesine eklenir ancak hızı artırılamaz. Bu da Tachyon'un geçerli olmadığının en net ifadesi ve kanıtıdır.

Saygılarımla.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...