Jump to content

Recommended Posts

Zamanda geri gitmeyi tartışmaya devam edelim.

Bilimsel literatür bu konuda oldukça kısır. Bilinen hemen hiç bir şey yok.

Literatürü araştırırken iki dev isimle karşılaşıyorsuuz. Wheeler ve Feynman. Bu konuda onlara yer vereceğiz.

Onların dışında zamanda ileri geri gitmekten bahseden birkaç fizikçi daha var ama, çoğu daha çok klasik fizik yasalarını açıklarken bu olguya değiniyor ve üzerinde fazla durmuyor.

Tek başına zaman şeklinde maddeden bağımsız bir değer olmadığı için, fiziğin zaman çözümü simetrik.

Yani fiziksel olguları açıklamak için zamanın ileri veya geri gitmesinin bir farkı yok.

Zaman bir cismin veya birden fazla objenin, hareketleri sırasında birbirleri veya kendileri ile olan ilişkilerinin sonunda açığa çıkan bir değer.

Bu değer objelere hükmetmiyor. Onları ileri geri itip kakmıyor.

Aktif değil yani. Pasif. Edilgen. Onların hareketleri sırasında açığa çıkıyor.

Bu nedenden dolayı zamanı onların hareket ile açıklamak mümkün ve yeterli.

Ve eğer bu tanımı kabul edersek, ileri veya geri geçmesinin anlamı, bizim normalde anladığımız anlamdan çok farklı.

Biz zamanda geri gitme deyince bir objenin kendine hükmetmesini ve kendi varlığını değiştirmesini anlıyoruz.

Öyle bir durum söz konusu değil.

Ama zamanda geri gitme kavramı bir objenin, örneğin bir elektronun, ilginç bir davranış değişikliğine sahip olması durumuunu açıklamada da işe yarıyor. Ona ilerde değineceğim.

Yukarda radyoaktif çürümenin zamanda geriye doğru bir hareket olabileceğine değinmiştim.

Çünkü kendisinden daha hafif elementlerin bir araya gelmesinden oluşan radyoaktif bir element çözünürken, muhtemelen kendisini oluşturan daha hafif elementlere parçalanıyor. Bunu maddenin zamanda geriye olan hareketi olarak düşünmek hiç de yanlış sayılmamalı.

Peki antimadde zamanda geri mi gidiyor?

Pozitronun zamanda geri gitmesi ne demek?

Biz zamanda ileri doğru giderken pozitronun ortaya çıktığını ve hemen bir elektronla çarpışarak birlikte saf enerjiye dönüştüklerini biliyoruz.

Bu zamanda ileri doğru olan bir davranış örneği. Çünkü biz bunu gözlemlerken zaman ileri doğru geçiyor.

Ama bunu eğer maddenin bir davranış örneği olarak ele alırsak, zamanda geri gitmeyi o zaman daha iyi anlayabiliriz.

Nitekim doğal olarak pozitron, radyaktif çürüme sırasında açığa çıkan bir parçacıktır.

Radyoaktif çözünme zamanda geriye gitmeyi simgeliyorsa, pozitronun açığa çıkması, onun zamanda geriye doğru hareket eden bir parçacık olduğuna işaret edebilir.

Yani biz zamanda ileri hareket ederken gözlemlediğimiz bu durum aslında zamanda geri hareketi simgeliyor olabilir.

Ama bu bir spekülasyon. Çünkü radyoaktif elementlerin nasıl oluştuklarını tam olarak bilmiyoruz.

Yine de zamanda geri gitmek açısından, ilginç bir çözüm yolu gibi duruyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 178
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

Bir olgunun zamanda geri gidebilmesi için, önce zamanda iler gitmesi gerekiyor.

Bu doğal bir çıkarsama.

İleriye doğru geçen bir olgu ile karşılaşmadan, onun ileri veya geri gittiği hakkında nasıl bir hüküm verebiliriz?

Ya da bir olgunun ileriye doğru gerçekleştiğini bilmeden, onun ileriye mi doğru olduğunu, yoksa geriye doğru mu olduğunun nasıl bilebiliriz?

Belki de o anda gözlemlediğimiz olgu zamanda geriye doğru geçen bir madde davranışıdır.

Radyoaktivite örneğinde olduğu gibi...

Atom bombasında açığa çıkan bağlama kuvveti de zamanın geriye doğru geçtiği bir süreç olarak kabul edilebilir.

Duyarlı ve radyoaktif bir elementi nötrolarla bombardıman edince, atom parçalanmakta ve o parçaları bir arada tutan bağlayıcı güç açığa çıkmaktadır.

O güç atomun öğelerini Big Bang'den hemen sonra birbirlerine tutturan bir zamk gibidir.

Atom bombasının patlaması, o zamkın açığa çıkmasını ve atomun öğelerinin birbirlerinden, Big Bang'in ilk anlarında olduğu gibi, ayrılmalarını sağlamıştır.

Atom bombasında zaman açıkça geriye doğru geçmektedir.

Aslında bunu her patlayıcı madde için kurgulamak mümkündür.

Bazı kimyasal maddeleri bir araya getirerek patlayıcı nitelikleri olan bir madde oluşturuyoruz.

Sonra o maddeyi patlatıyoruz.

Bu süreci zamanda geri gitmek olarak yorumlamak mantıklıdır. Çünkü bir araya getirdiğimiz maddeler patlama sonunda eski hallerine geri dönüyorlar.

Patlayıcı madde için gerekli kimyasal maddeleri bir araya getirirken zaman ileriye doğru geçiyor. Onları patlatınca da zaman bir anda geri adım atıyor.

Burada zamanın hem ileriye, hem de geriye doğru geçtiğini algılıyoruz. Biliyoruz. Gözlemliyoruz. Kaydediyoruz.

Ama burada vuku bulan patlama olayı, kendisine neden olan olguları yok etmiyor.

O halde bu gerçek anlamda zamanda geçmişe gitmek değildir diyebilir miyiz?

Belki de biz zamanda geri gitmeyi doğru tanımlamıyoruz.

Atom bombası örneğinde patlama, herşeyi yok ederken, geçmişe gitmeyi ve geçmişte bombayı bir araya getirmeyi de yok ediyor diyebilir miyiz?

Eğer patlayan bombayı onu çeşitli kimyasal maddeleri bir araya getirerek oluşturma eyleminden soyutlarsak, bombanın patlaması süreci zamanda geçmişe doğru akışı simgeliyor olsa bile, kendisini oluşturan etmenden bağımsız olacağından, onu yok etmeyecektir.

Görüldüğü üzere burada bütün sorun, zamanın geçmişe doğru geçmesi değildir. Sorun geçmişe doğru geçen zamanın, ileri doğru geçen zamanı etkilemesi ve onu yok etmesidir. Zamanı bu şekilde manüple ederseniz, olmadığını kabul etmek zorundasınız. Çünkü ileriye doğru geçen zamanla, geriye doğru geçen zaman birbirlerini nötralize edeceklerdir. Geride hiç bir şey kalmayacaktır.

Ama ileriye ve geriye doğru geçen zamanları birbirlerinden soyutlarsanız, her ikisi de birbirlerinden bağımsız olarak var olabilirler.

Bütün sorun onların bir araya geldikleri bir evren düşlemektir. O ancak fiktif bir evren olabilir.

İçinde yaşadığımız evren fiktif bir evren midir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Maddeye hareket veren hız kazandıran enerji olduğuna göre , geriye gitmesi ya da ilk haline dönmesi için de enerji yüklemek gerekir. Mikro dünyada bu olabilir ama makro dünyada olabileceğini sanmıyorum.

Zaman, enerjinin maddeye ve tekrar enerjiye ve tekrar maddeye olan değişimi, dönüşümü diye düşünüyorum ve bilinci,belleği olan varlıklar için geçerli. Sonsuzlukta sonlu yapıların sürekli oluşup dağılmaları toplamda bir şey ifade etmiyor bence.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Maddeye hareket veren hız kazandıran enerji olduğuna göre , geriye gitmesi ya da ilk haline dönmesi için de enerji yüklemek gerekir. Mikro dünyada bu olabilir ama makro dünyada olabileceğini sanmıyorum.

Zaman, enerjinin maddeye ve tekrar enerjiye ve tekrar maddeye olan değişimi, dönüşümü diye düşünüyorum ve bilinci,belleği olan varlıklar için geçerli. Sonsuzlukta sonlu yapıların sürekli oluşup dağılmaları toplamda bir şey ifade etmiyor bence.

Bu kadar sayfa yazı yazılıp birşeyler tartışıldı, bazı çıkarımlarda bulunduk ancak görüyorum ki yine ilk sorular kendini tekrar ediyor. İsterseniz 1.sayfa'dan başlayarak tüm text'leri en baştan yeniden okuyun, belki bu kompleks olmayan soruların cevabını Zaman'ın kontinyum özelliği hakkında yazdığımız yazılarda bulabilirsiniz.

Saygılarımla.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Zamanda geri gitmeyi tartışmaya devam edelim.

Zamanda geri gitmenin, zamanda iler gitmek gibi, maddenin davranışı olduğuna değinmiştik.

Çünkü maddenin hareketinden bağımsız bir zamanın olmadığını biliyoruz.

Zaman maddeye hükmetmiyor. Pasif bir değer. Madde hareket edince ortaya çıkıyor ve geride birikiyor.

Madde sürekli hareket ettiği için zaman da sürekli olarak yaratılıyor. Bu da zamanın geçtiği şeklinde bir illüzyona neden oluyor.

Herşey bir anda dursa, zaman da durur. Bu bir zorunluktur.

Bu durumda zamanda geri gitmenin de bir anlamı yoktur.

Zaman ancak durabilir. Geriye doğru geçemez.

Bu bağlamda zamanın durması demek, ilerye veya geriye geçmemesi demektir.

Bu da zamanın olmaması demektir.

Zaman çok özel bir parçacık olan fotonlar için geçmez. Fotonlar için zaman yoktur.

Buna da yukarda uzay-zaman kavramını incelerken uzunca değindik.

Einstein'a göre tek başına zaman yoktur. Uzay-zaman vardır. Madde veya fotonlar uzay zamanda hareket ederler.

Fotonların hızı evrendeki en büyük hızdır. Uzayda ve zamanda hareketin hızı fotonların hızını geçemez.

O halde fotonlar uzayda hız limitinde hareket ettikleri için, onlara zaman geçmez.

Bu durumda zamanda geriye gitmek mümkün değildir.

Yine de matematik formülleri ile zamanda ileri geri hareketten bahsetmek bir sorun değildir.

Ama bu hareket aynı denklemde kullanılamaz. Eğer kullanılırsa, zaman kavramı aradan çıkar. Çünkü ileri doğru geçen + zamanla, geriye doğru geçen - zaman birbirlerini nötralize ederler.

O zaman diyebiliriz ki evrende zamanın geriye doğru geçmesi mümkün değildir.

Zamanın yapacağı iki aşırılıktan biri duran bir cisim için ışık hızında geçmektir, dğeri de ışık hızında hareket eden bir foton için durmaktır.

Bu durumda ilginç bir sorunla karşılaşmaktayız.

Kuantum mekaniğinde bazı süreçler foton alış verişi ile başarılmaktadır.

Zamansız fotonların, zaman yaratan kuantum süreçlerde rolü olması, nasıl bir durum ortaya çıkacaktır?

Yukarda zamanda ileri geri dalga hareketlerinin Maxwell denklemlerinin ürünü olduğuna değinmiştik.

O bölümü tekrar quote ediyorum.

Maxwell denklemleri zamanda simetriktirler.

Yani zamanın ileri geri doğru geçmesi durumu karşısında nötral bir tutum sergilerler.

Maxwell denklemlerinin iki ayrı çözümü vardır.

Birinde dalgalar kaynağından zamanda ileri doğru ışık hızında hareket ederler, diğerinde ise kaynağında bir araya gelen ve zamanda, yine ışık hızında, geriye doğru hareket eden dalgalardan oluşur. Bu dalgaları ayrıca ileri doğru negatif ışık hızı ile hareket eden dalga olarak da imgeleyebiliriniz.

İleri giden dalgalar, hedeflerine aradan bir zaman geçtikten sonra ulaşacakları için, rötarlı dalgalar (retarded waves) olarak bilinirler. Zamanda geriye doğru hareket edenler için de, ileri doğru gönderilmeden hedeflerine ulaşan öncü dalgalar (advanced waves) denir.

Yukarda elektronların birbirleri ile nasıl etkileştiklerine değinirken şunları yazmıştım....

Elektronların etrafında bir foton bulutu vardır.

Elektronlar bu fotonları karşılıklı olarak birbirleri ile değiştirerek etkileşirler.

Yani bu fotonlar aracılığı ile etkileşirler.

Bir elektron etrafındaki foton bulutundan etrafa bir foton yayar, diğeri (ikinci elektron) onu etrafındaki foton bulutuna alır.

Bu elektronların birbirlerini neden ittiklerini açıklayan bir mekanizmadır.

QED’de bunu başka türlü de açıklamak mümkündür.

QED’ye göre ikinci elektron gelecekte bir foton yayar ve o foton geçmişe doğru giderek, geçmişte birinci elektron tarafından alınır.

Bu biraz uçuk bir açıklama gibi duruyor ve gerçekten öyle ama, foton için zamanın bir anlamı yoktur.

Foton için zaman geçmez. Ama aynı durum elektronlar için de geçerlidir.

Feynman bu konu üzerinde araştırma yaparken, yukarda iki elektronun birbirleri ile olan tepkileşmesinin, tek bir elektron tarafından nasıl gerçekleşebileceğini düşünmeye başlamıştır. Feynman'a göre bu mümkkün olmalıdır. Feynman olayı şöyle kurtulamıştır:

Bir elektron bir yerden diğer bir yere doğru giderken, enerjetik bir fotonlar karşılaşıp onunla tepkileşebilir.

Bu neden mümkün olmasın?

Bu karşılaşma elektronu geçmişte bir zamana itebilir.

Geçmişte elektron bir başka enerjetik fotonla karşılaşır ve bu keresinde geleceğe doğru hareket eder.

Elektronun zamanda geriye doğru hareket ettiği bu süreç sırasında, bize göre zaman ileri doğru geçmektedir.

Burada üç antite vardır. Bir elektorn. Bir pozitron ve bir foton..

Elektron zamanda geçmişe doğru hareket ederken bize zamanda ileri hareket ediyor gibi gelir.

Zamanda negatif olunca, negatif yüklü elektronlar, iki negatiften dolayı pozitif yüklü pozitron olurlar..

Burada pozitronun zamanda geri gidiyor gibi görülmesi aslında bu şekilde bir matematiksel hiledir.

Ama bu hile QED için gereklidir. Foton ve elektronların zamanda geri gitmesi hilesini kullanmadan QED'yi açıklayamazsınız.

İlerde zamanda geri gitmenin ilginç bir örneğine daha değineceğim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 months later...
  • 4 weeks later...

Merhaba,

Samanyolu Galaksisinden uzaklığı yaklaşık olarak (space-X) 2000 ışık yılı ötesinde ki Apollox gezegeninden Samanyolu Galaksisine, içerisinde bulunduğumuz galaksiye oradan Dünya denen gezegene orada Arap yarım adasına, oradan Kudüse'e elimizde ki Süper ötesi mikroskop ile zoom yaptığımız da Hz İsa'yı yaşıyor ve göreceğiz mi olacağız? 2010 yılını mı algılıyor olacağız yoksa miladı takvimin başlangıcı olan 2000 yıl öncesini mi?

Zaman ve mekanın izafiliğini çözme noktasına gelinen Fizik acaba 2010'lu yıllarda bize neler anlatıyor ve biz ALGILADIĞIMIZ olguya neden Zaman diye hitap ediyoruz?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Samanyolu Galaksisinden uzaklığı yaklaşık olarak (space-X) 2000 ışık yılı ötesinde ki Apollox gezegeninden Samanyolu Galaksisine, içerisinde bulunduğumuz galaksiye oradan Dünya denen gezegene orada Arap yarım adasına, oradan Kudüse'e elimizde ki Süper ötesi mikroskop ile zoom yaptığımız da Hz İsa'yı yaşıyor ve göreceğiz mi olacağız? 2010 yılını mı algılıyor olacağız yoksa miladı takvimin başlangıcı olan 2000 yıl öncesini mi?

2000 ışık yılı uzaklıktan teleskop ile dünyayı zoomladığımız zaman 2010 yılının görüntüsünü görürüz çünkü ışık hızını geçemeyeceğimiz için zoomlayan teleskop dünyaya odaklandığında ulaştığında 2010 yılının görüntüsüne ulaşabilir. Demek istediğim zoomlamada ışık hızını geçemez.

Link to post
Sitelerde Paylaş

2000 ışık yılı uzaklıktan teleskop ile dünyayı zoomladığımız zaman 2010 yılının görüntüsünü görürüz çünkü ışık hızını geçemeyeceğimiz için zoomlayan teleskop dünyaya odaklandığında ulaştığında 2010 yılının görüntüsüne ulaşabilir. Demek istediğim zoomlamada ışık hızını geçemez.

Bilincimizin 11 KM'lik alandan yukarı çıkamadığımız izlenimi doğdu. Nerede kaldı galaksi dışından zaman-mekan izafiyetini idrâk edebilecek bir algılama, beklenilmiyor zaten. Ancak biliyor musunuz yoksa bilmiyor musunuz bilemem. Galaksi dışına çıkılınınca ters akım başlar. Paralel evrenlerin gerçekliği de burada başlar "ilham" dediğimiz olgunun temeli de buraya dayanır. İleriye doğru bir akım varken, geriye doğru gidilmesinin anlamı şudur; Atom altı boyutun gerçekliğince herşey bu dalga formunda olup bitmiştir. Algılama birimimiz olan beyin, dönüştürürken dalga olarak algıladığını açığa çıkarırken bunu içerisinde bulduğu dalgalar ile yapar. Skaladan uzaklaştıkça izafiyette kaybolur. Burada algılama önemlidir. 2010 yılı size GÖRE'dir. Galaksiden ne kadar uzaklaştıkça göreceliliğiniz ile var ettiğiniz dünyanızdan da o kadar uzaklaşırsınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...
  • 3 weeks later...

1.zamanı döngüsel hareketler fark ederiz.cisimlerin kendi ekseni etrafında dönüşü.bu gezegenden gezegene değişir ve görecelidir.

2.zamanı dönüşümsel olarak fark ederiz.enerjinin maddeye dönmesi veya güneşin yaşlanması gibi.maddenin dönüşümüne bağlı zaman evrensel zamandır ve tutarlı bir veridir.ancak evrendeki bu dönüşüm kademeli olarak yavaşlamakta.yani evrensel zaman yavaşlıyor.döngüsel hareketle,dönüşümsel hareketi bir birine oranlayıp zamanın değişim ivmesini katsayısal olarak hesaplayabilirsek evrenin gerçek yaşına ve geçmişteki ve gelecekteki öngürüleri doğru bir şekilde hesaplayabiliriz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Peki bu yavaşlama evrenin genişlemesine bağlı olarak azalan kütle çekimi ile alakalı bir şey midir ?

kütle çekimi ve evrenin genişlemesi

ilgisi var tabii.

evren genişledikçe galaksiler arası mesafe açılıyor.galaksilerin kendi eksenleri etrafında dönüş hızları yavaşlıyor.aynı zamanda galaksi merkezinde enerji kaybı veya dönüşümü sözkonusu.en büyük kütle ile en küçük kütle bir birbiriyle ilşkili.uzayın sadece boşluktan ibaret olduğunu düşünmüyorum.galaksi merkeziyle dünyanın uydusu ay'ın ilşkisi var.hatta galaksi kümelerinin birbiriyle ilşkisi var.

kütle çekimini yaratan şey cismin kendi ekseni etrafında dönüşü olduğunu düşünüyorum.gezegenlere neden eskide daha çok meteor düştüğünü düşünün.neden şimdi devasa meteorlar düşmüyor dersiniz.gezegenlerin dönüş hızları ve kütle çekimleri azaldı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim bu zaman kavramı hakkında merak ettiğim bir konu var. Soru zihnimde çok net ama kelimelere dökmek biraz güç benim için. Ama deneyeceğim. Bilen arkadaşlar cevap verirse sevinirim, özellikle hacı abiden okumak isterim.

Şimdi çok uzaklardaki bir gezegenin şu an yaşanan görüntüsü belki bize bilmem kaç ışık yılı sonra ulaşacak.

Bu durumda bu görüntü bizim için yeni bile olsa geçmiş zaman oluyor.

Buradan hareketle zamanda geriye akış vardır diyebilir miyiz? Aslında tam bir geri akış değil ama zamanı algılayan bilinç için geri akış gibi duruyor. Yada ben yanılıyor muyum?

Selamlar...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim bu zaman kavramı hakkında merak ettiğim bir konu var. Soru zihnimde çok net ama kelimelere dökmek biraz güç benim için. Ama deneyeceğim. Bilen arkadaşlar cevap verirse sevinirim, özellikle hacı abiden okumak isterim.

Şimdi çok uzaklardaki bir gezegenin şu an yaşanan görüntüsü belki bize bilmem kaç ışık yılı sonra ulaşacak.

Bu durumda bu görüntü bizim için yeni bile olsa geçmiş zaman oluyor.

Buradan hareketle zamanda geriye akış vardır diyebilir miyiz? Aslında tam bir geri akış değil ama zamanı algılayan bilinç için geri akış gibi duruyor. Yada ben yanılıyor muyum?

Selamlar...

Şu anda uzaydaki uzak cisimlerden yakaladığımız tüm görüntüler de geçmişin görüntüsü. Tamam, bunu ben de anlıyorum da, zamanı algılayan bilinç için geri akış filan demişsin; ne alaka? Nasıl bir bağlantı var bunda? Işık hızı ve mesafe nedeniyle aldığımız görüntü geçmişe ait olunca bilinçte nasıl geri akış oluyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şu anda uzaydaki uzak cisimlerden yakaladığımız tüm görüntüler de geçmişin görüntüsü. Tamam, bunu ben de anlıyorum da, zamanı algılayan bilinç için geri akış filan demişsin; ne alaka? Nasıl bir bağlantı var bunda? Işık hızı ve mesafe nedeniyle aldığımız görüntü geçmişe ait olunca bilinçte nasıl geri akış oluyor?

Sevgili Dirty,

Zaten tam olarak izah edemeyeceğimi söylemiştim ama yine deneyeceğim. :)

Bize ulaşan bu görüntü aslında çok geçmişin görüntüsü ama biz o görüntüyü o an yaşadığımız yani bildiğimiz için bizim o an diye değerlendirme ihtimalimiz olabilir mi? Biz her ne kadar eski diye bilsek bile yani beynimiz/bilincimiz bize böyle bir oyun oynayabilir mi? Öğrenmek istediğim biraz bu idi.

Selamlar...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sevgili Dirty,Zaten tam olarak izah edemeyeceğimi söylemiştim ama yine deneyeceğim. Bize ulaşan bu görüntü aslında çok geçmişin görüntüsü ama biz o görüntüyü o an yaşadığımız yani bildiğimiz için bizim o an diye değerlendirme ihtimalimiz olabilir mi? Biz her ne kadar eski diye bilsek bile yani beynimiz/bilincimiz bize böyle bir oyun oynayabilir mi? Öğrenmek istediğim biraz bu idi.

Uzaydan elde ettiğimz görüntüleri o an diye değerlendirme ihtimaliz olamaz. Çünkü bunun fiziken imkansız olduğunu biliyoruz. Bu dediğinizi şöyle örnekleyelim mi Sayın Bergüzar: Charlie chaplin filmlerini çekerken biz dünyada yoktuk bile, şu anda oturup izleyebiliyoruz. Biliyoruz ki o filmlerde gördüğümüz nesnel dünya o zamandaki dünya. Bu değerlendirmeden nasıl hiç şüphemiz yoksa uzaydan elde ettiğimiz görüntülerin de geçmişe ait olduğuna dair hiç şüphemiz yok.

Bilincimiz/beynimiz bunun aksini yorumlayacak bir bilgi eksikliğine sahipse dediğiniz gibi olabilir. Işık hızını bilmesek, aradaki mesafeleri bilmesek aynen dediğiniz gibi şu an diye bakabilirdik.

Ancak sizin dediğiniz olay şu sanırım. Beynimiz çalışırken belli bir süre/zaman geçiyor. Bu gecikme nedeniyle sürekli olarak geçmiş verileri izliyor ve farkediyoruz deniyor. Bu gecikme çok düşük bir süre. Bu fark ışık kaynağının uzaklığından değil beyin faaliyetlerinin kendisinden kaynaklanıyor. Sadece görme ile ilgili de değil. Bu konuyu fazla da bilmediğim için susuyorum ben.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...