Jump to content

DUYGUSAL ATEİSTLER


Recommended Posts

soruyu şöyle soralım gerisi çorap söküğü kıvamında olur:

sen materyalist/ateist vs.(materyalizm/ateizm vs. den anladığın buysa) olsaydın böyle mi olurdun?yani bahsettiğin gibi,keyfinden başka birşeyi önemsemeyen vs..; komşunun karısına tecavüz eden,seküler- normatif hukuktan kaçabildiğin noktada ve sürece başkalarının hakkına alabildiğine tecavüz eden,çalan vs..ya da nasıl biri olurdun?

Hayır olmazdı.. Çünkü etiğin, mantığın, vicdanın vs kültürel ve evrimsel temelleri vardır...

Bir olayın veya davranışlarımızın veya başkalarının davranışlarının "sonsuzlukta bir değeri veya önemi yok" demek bizzat bizim ve/veya toplum için de bir önemi yok demek değildir...

Ömür boyu hapise mahkum olsanız da bunun sonsuzlukta bir değeri yoktur, ama sizin için önemlidir...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 59
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

İmzadaki alıntılara bakıldığında, durumun vahameti ortadadır.

En azından Evrim ile ilerleyen ve şekillenen bu 'kötü tabloların=yaşamın amacı yok, adalet yok, anladık ki yalnızız, anladık ki yok olup gidicez' topluma vereceği Anksiyete düşünülmeli. Ve bu işin propagandası yapılmamalıdır.

Düşünün şu:

''Öğrendik ki biz yok olup gidicez, değer verecek hiçbir şey yok ve Ahlak sadece bir illüzyon''

Bu hiç hoş değil. Hatta korkunçtur.

En azından bazılarımız, Kuran'ın elçilerle alakalı olmadığını ve O'nun değerli olduğunu düşünüyor ve inanıyor.

Bunu yıkmak yerine enerjinin, hurafelere odaklanması gerekir

Atatürk'ün yaptığı gibi.

Biz neden Atatürk'ün bu şekilde bir aktivistliğe soyunduğunu görmedik.

Neden ''Din lazımdır'' dedi de, sürekli bir şekilde ''Din boştur'' demedi.

Bu işin sınırlarının çizilmesi gerekir.

Toplumsal uzlaşıya ters.

Kişinin yaşam ile toplum ile uzlaşmasında sorunlara yol açar.

Önemlidir dikkate değerdir.

tarihinde inevitablen tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İmzadaki alıntılara bakıldığında, durumun vahameti ortadadır.

En azından Evrim ile ilerleyen ve şekillenen bu 'kötü tabloların=yaşamın amacı yok, adalet yok, anladık ki yalnızız, anladık ki yok olup gidicez' topluma vereceği Anksiyete düşünülmeli. Ve bu işin propagandası yapılmamalıdır.

Düşünün şu:

''Öğrendik ki biz yok olup gidicez, değer verecek hiçbir şey yok ve Ahlak sadece bir illüzyon''

Bu hiç hoş değil. Hatta korkunçtur.

En azından bazılarımız, Kuran'ın elçilerle alakalı olmadığını ve O'nun değerli olduğunu düşünüyor ve inanıyor.

Bunu yıkmak yerine enerjinin, hurafelere odaklanması gerekir

Atatürk'ün yaptığı gibi.

Biz neden Atatürk'ün bu şekilde bir aktivistliğe soyunduğunu görmedik.

Neden ''Din lazımdır'' dedi de, sürekli bir şekilde ''Din boştur'' demedi.

Bu işin sınırlarının çizilmesi gerekir.

Toplumsal uzlaşıya ters.

Kişinin yaşam ile toplum ile uzlaşmasında sorunlara yol açar.

Önemlidir dikkate değerdir.

Biz dinden çıktık da ne oldu? İntihar mı ettik?

Sağa sola mı saldırdık? Hırsızlık mı yaptık? Otobüste yer mi vermedik? Daha ne yapalım yahu?

Korku yerine sorumluluk ve bilinç geldi. Masal gitti sebep geldi. Daha ne kadar yatakta masal okuyacağız?

Koskoca adam oldu insanlık, hala ağzında emzik, parkta çocuk arabasıyla gezdiriliyor. Ayıp değil mi?

Birileri dürtmezse nasıl ileride uyanacak ve kendi kendine yetecek insanlık?

Bizim yaptığımız doğal bir süreci devam ettirmek. Din de bunun bir parçası.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mantıkla çelişen şey nedir? İnsanların istekleri olması mı mantıksız?

Öldürülen hayvanlara karşı duyulan acıma hissinin, bu duyguların ''bilinçsiz madde tarafından uydurulduğu'' memetik verisiyle şekillenen mantıkla çelişmesinden bahsediyorum.

Kimseyi "yargılayamayız" olacak herhalde. Ortak değerlerimiz olmayan kimseyi ikna edemeyiz.

Kendi değerlerimize göre yargılayıp cezalandırabiliriz. Tabii bu mantıksız ve konu dışı.

Ortak değerlerimiz varsa mantıksal, objektif, deneyimsel şekilde ikna etmeye çabalayabiliriz. O zaman mantıklı olur.

Yoksa tabii ki de düşüncelerinin yanlış olduğunu söyleyemeyiz. Amaçlar kesişmiyor.

Tamam işte...ortada evrensel bir ahlak olmadığını savunan kimsenin, başka birini ahlaksızlıkla suçlaması ve cezalandırması kadar saçma birşey olabilir mi?

Çıkarını düşünürsen amacın vardır. Çıkarını maksimize edebilmek gibi bir amaç varsa akıllıca davranmak, başkalarından yararlanmak ve kendine zarar verdirtmemek gerek. Etrafta başkaları yoksa zaten başkalarına zarar veremezsin, kendini de riske sokacak birşey yapmamaya çalışırsın. Örneği detaylandırman gerek.Etrafta kimse yokken altın yumurtlayan kazı keser misin?

Eylemlerini yargılayacak kimsenin olmamasından bahsettiğim açık değil miydi? Böyle bir durumda çıkarların uğruna birini öldürmen gerektiğinde seni neyin durduracağını soruyorum. Genlerinin kopyalanmasını sağlamak için donatıldığın sahte duyguları neden ciddiye alasın ki?

Tylerdurdenn, sen açıkça delisin. Psikolojik hatta psikiyatrik tedaviye ihtiyacın var. Tabii işe yararsa. Yarayacağınıda sanmam ya. Üzülerek söylüyorum ki senin gibi çok deli var dünyada. Ama iyi ki herkes böyle değil. Doğada hayvanlar bile bir dayanışma içinde yaşıyor. Bir ekosistem ile doğa varlığını sürdürüyor. Hemde insana rağmen. Hayvanlar bile duygulara sahip. Hayvanlar bile sadece madde demeyecek kadar sağduyu sahibi. Senin gibilerden hayvan bile olmaz. Sadece çöpsünüz. Dilerim doğa sizin gibileri tez zamanda eler ve yok eder. Canlılık için zararlısınız.

:lol:

Arkadaş yeni galiba. Beni ateist zannetmiş. Materyalistlerin bakış açısıyla tartıştığımı farkedemediğinden, ortaya çıkardığı ironi çok komik olmuş.

Çünkü adı üstünde ateist. Ölüme bakarak değil yaşayana-olana bakarak düşünüyor ve mantık yürütüyor. Bir hayvanı ihtiyaç dahilinde öldürmekle keyif için öldürmek arasındaki mantık hatasını anlamak için canlı olmak yeterlidir. Doğayı maddenin örgütlenme biçimleri olarak düşünürsen canlılık da en üst düzey örgütlenme biçimidir diyebiliriz. Ölüm işte bu en üst düzey örgütlenme biçiminin son bulmasıdır. Canlılığı ölümün önüne koyması da bu açıdan ateist için çok mantıklıdır. Et yemek bir ihtiyaç mıdır değil midir, toplayıcılık-avcılık-tarım falan filan diye devam eder bu..

Keyifte bir ihtiyaç neden olmasın. Heleki canlılık-ölüm gibi olguların doğada bir karşılığı olmayan maddi dönüşümlerden ibaret olduğunun bilincindeysem, banane başka canlıların hangi illüzyonu yaşadığından.

Bir de arkadaşım doğal süreçleri anlamamız onlara yabancılaşmamızı gerektirmez. Yani mutlumusun hmm demek ki beynin şu hormonun salgılanması emrini verdi, kimyasal etkileşimler de mutlu olmanı sağladı bu bir yalan/yanılsama yerine, evet mutluyum, evet bu hormonal ve ne güzel işte çok doğal bir ben diyebilirsin. Maddelerin zorunlu işleyişlerini çözmemiz onlara karşı olmamız gerekliliğini getirmez ki. Materyalist değilsen neden böyle tartışıyorsun ?

Elin ''molekülleri'' kendilerini çoğaltmak için salgılattığı hormonlarla beni kandıracakta ben buna ''yalan'' yerine ''çok güzel gerçek'' diyeceğim öyle mi? :) Neden siz farklı açıdan bakamıyorsunuz acaba hiç düşündünüz mü?

Birisi fokun kürkünü giyerek mutlu olurken diğeri fokun yaşadığını görerek/bilerek mutlu olur.

Eğer ateistlerin savunmasında mantık yok ise, karşısındakinde de mantık yoktur, veya tersi.

Sen o ateistlerin fokları önemsiyerek kendilerini düşünmediklerini sanıyorsun, yanlış.

Elbette fokları önemseyenler de kendi mutluluğunu gözetiyorlardır. Ama bu mutluluğun bozulması -mutlaka fok vb hayvanların ölümü önlenemez olacağı için- kaçınılmaz olacaktır. İki yanılsama arasından, fokun kürkünü giyen yada önemsemeyenlerin tarafında olmayı seçmenin buyüzden mantıklı olacağını savunuyorum.

soruyu şöyle soralım gerisi çorap söküğü kıvamında olur:

sen materyalist/ateist vs.(materyalizm/ateizm vs. den anladığın buysa) olsaydın böyle mi olurdun?yani bahsettiğin gibi,keyfinden başka birşeyi önemsemeyen vs..; komşunun karısına tecavüz eden,seküler- normatif hukuktan kaçabildiğin noktada ve sürece başkalarının hakkına alabildiğine tecavüz eden,çalan vs..ya da nasıl biri olurdun?

Bana zararlı olabilecek bir böceği dahi öldürmekten çekinen, kendimden çok başkaların rızasını gözeten vs biri olarak; eğer gerçekten bir yalanı yaşadığımın bilincinde olsaydım tamda bu başlıkta savunduğum gibi biri olurdum haliyle:)

Buyur şimdi sıra sende. Sen hangi gerekçeyle beni yargılayabilirdin?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Elbette fokları önemseyenler de kendi mutluluğunu gözetiyorlardır. Ama bu mutluluğun bozulması -mutlaka fok vb hayvanların ölümü önlenemez olacağı için- kaçınılmaz olacaktır. İki yanılsama arasından, fokun kürkünü giyen yada önemsemeyenlerin tarafında olmayı seçmenin buyüzden mantıklı olacağını savunuyorum.

Bu insanlar fokların ölümünün kaçınılmaz olduğunun farkındalar zaten. Doğal yollarla, doğada nasıl ölüyorlarsa öyle ölsünler istiyorlar. Sorun olan kısım, fokun kafasına sopayla vurarak, şiddet kullanarak öldürmek, sanırım bu insan bilincinde çok rahatsız edici başka çağrışımlar yapıyor. Sanki foklara karşı savaşıyorlarmış gibi görünüyor.

Yani sonuçta insan huzurunu kaçıran bir nokta var demek ki bu işte. O insanlarda huzurları kaçsın istemiyor tabi.

Keyif mantık gerektirmez.

Fokun kürkünden keyif alan ile fokun doğal olarak yaşamasından keyif alan mantık/mantıksızlık -herne ise- aynıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Öldürülen hayvanlara karşı duyulan acıma hissinin, bu duyguların ''bilinçsiz madde tarafından uydurulduğu'' memetik verisiyle şekillenen mantıkla çelişmesinden bahsediyorum.

Sence parçaları birleştirirsen oluşan bütün parçalarla aynı şey. Aynı safsatayı okumaktan bıktım, farklı safsata getirsene.

Tamam işte...ortada evrensel bir ahlak olmadığını savunan kimsenin, başka birini ahlaksızlıkla suçlaması ve cezalandırması kadar saçma birşey olabilir mi?

Kant köprüsünün altından çok sular geçti. Bak ne demişim, tekrar etmem gerekecek:

Ortak değerlerimiz olmayan kimseyi ikna edemeyiz.

Ortak değerlerimiz varsa mantıksal, objektif, deneyimsel şekilde ikna etmeye çabalayabiliriz.

Yanlış yaptığını objektif olarak birine söyleyebiliriz. Böyle durumlar var. Toplumlar gerçekte din değil epistemoloji üzerine kurulu.

Eylemlerini yargılayacak kimsenin olmamasından bahsettiğim açık değil miydi? Böyle bir durumda çıkarların uğruna birini öldürmen gerektiğinde seni neyin durduracağını soruyorum. Genlerinin kopyalanmasını sağlamak için donatıldığın sahte duyguları neden ciddiye alasın ki?

Kazancını düşünüyorsan oyun teorisine göre öncelikle non-zero-sum, sıfır olmayan toplam senaryolarını incelemen gerek. Yani ikinizin de kazandığı senaryoları. Beynin bunu yanıltıcı öncelikler yoksa otomatik yapıyor. Sonra sıfır toplama geçilir. Yani ikinizin de kazanmadığı, ya da birinizin kazanıp birinizin kaybettiği. Eğer pozitif toplam senaryosu varsa, ki savaşta olmayan iki insan karşılaştığında neredeyse her zaman var, o senaryoyu seçersin.

tarihinde bayşapka tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrimi anlatmak yarıdır. Evrim var Allah yok demek ayrıdır.

Hurafelere savaş açmak ayrıdır, Din yalan demek ayrıdır.

Normal süreçler yerine insanların zihinlerini karıştırarak ,

O yok, bu yok. Boşuz, anlamsızız. Yok olacağız yaygarası kopararak, insanların hayat ile olan uzlaşısına nasıl bir katkıda bulunmayı düşünüyorsun?

TylerDurden güzel bir konu açmış.

Bu olayın yaşam ile çelişik insan psikolojileri üretmemesi gerek.

Mesela Byşapka sen bir sorun yaşamıyor olabilirsin, ama diyelim ki kafası gidip gidip gelen bir kişi var.

Diyelim ki bu adam intiharın eşiğinde, geldin bu adam pat da diye senin gerçek dediğin, onun da çok büyük değer atfettiği, inandığı benimsediği, içselleştirdiği bir şey anlattın. Adam dumura uğradı.

Adam öldü. Ölü bir adam, hayatla uzlaşı içinde ki bir adamdan daha mı iyi?

Ya bu konu öle basit bir konu değil NE YAPTIĞINIZI BİLMİYORSUNUZ. BIRAKIN BU İŞLERİ.

CİDDİYİM BAKIN. BIRAKIN BU İŞLERİ.

İNSAN PSİKOLOJİSİ DİYE BİR ŞEY VAR BE.

YOK MU?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Keyifte bir ihtiyaç neden olmasın. Heleki canlılık-ölüm gibi olguların doğada bir karşılığı olmayan maddi dönüşümlerden ibaret olduğunun bilincindeysem, banane başka canlıların hangi illüzyonu yaşadığından.

Elin ''molekülleri'' kendilerini çoğaltmak için salgılattığı hormonlarla beni kandıracakta ben buna ''yalan'' yerine ''çok güzel gerçek'' diyeceğim öyle mi? :) Neden siz farklı açıdan bakamıyorsunuz acaba hiç düşündünüz mü?

:D teistsin demek. Ben kendimi doğadan, elementlerden ayrı bir şey olarak görmüyorum ki onların bana ilüzyon yaptığı gibi bir şizofronik kaygıya düşeyim. Doğal bir sürece, senin yaptığın gibi kelimelere dökerek kişilik kazandırıp düşman olmanın anlamı yok. Teist bakış açısıyla bunları farketmen zor tabi. Senin gibi bakarsak insanların sevişmemesi bile lazım nasılsa herşey yanılsama. İşine geleni keyif işine geleni yanılsama yap, ee güzel devam et

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrimi anlatmak yarıdır. Evrim var Allah yok demek ayrıdır.

Hurafelere savaş açmak ayrıdır, Din yalan demek ayrıdır.

Doğrudur.

Adam öldü. Ölü bir adam, hayatla uzlaşı içinde ki bir adamdan daha mı iyi?

Ya bu konu öle basit bir konu değil NE YAPTIĞINIZI BİLMİYORSUNUZ. BIRAKIN BU İŞLERİ.

Dini baskı yüzünden intihar eden de var, din yüzünden otelde yakılan da var. Kadir beyin aklından zoru var diye diğerlerinin zarar görmesini mi tercih edeceğiz? Bu bizim elimizde değil. Adamlar gitti koskoca fransız devrimi yaptı. Kilise yaktılar yahu, içine birkaç papaz tıkıp yaktılar resmen. Sarayı ateşe verdiler adamlar.

Fikirler tabii ki de dolaşacak ortalıkta. Her fikir yüzünden intihar edecek bir kadir bey var. O zaman herkes sussun, tam sessizlik. Daha neler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Peki Matrix Tyler,

Sence bizim varlığımız, yani duygusal ateistlerin varlığı sana göre neyin kanıtı?

Çok net biçimde maddeden oluştuğumuzu, duygularımızın da maddi süreçlerle ortaya çıktığını biliyoruz. Bunu açıklıyoruz da.

Sen bunu kabul etmiyorsun anladığıma göre. Yani ben bir buçuk yıldır bu forumdayım, sen bir buçuk yıldır aynı şeyi tekrarlayıp duruyorsun. Hala tatmin olmuş değilsin sana yapılan açıklamalardan.

Biz neyiz peki? Neyin kanıtıyız sana göre? Bizim bilmediğimiz ama senin tek başına çözdüğün ve bildiğin şey nedir?

Hep sen sorup durdun, bizler de açıkladık.

Şimdi sen yanıtla.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Katılıyorum. Cesur derken, mevcut söylemlere zihnini takıntılamayıp, bilimi bunlara hipotek etmeyip, resmin bütünündeki güzel gerçeği göz ucuyla görebilen (bütüncül düşünmek) fakat, resmin ayrıntılarını da bu öngörü sayesinde çözebilen (yani bilimin analiz yöntemi) kişiler demek lazım.

Bak nasıl demişti yukarıda: En küçük bir gülümseme bile bizi değiştirir diye.

İnsan alaka'dan meydana gelmiştir. Yani ilişkiden. Bunu mantık temellerine (matematik teoremlerine) henüz oturtamadık. Ama o da olacak.

"En küçük bir gülümseme bile bizi değiştirir."

Neden peki? Yani bunu neden bilim açıklayamasın bize? İnsan davranış ve duygularını bize yeteri kadar açıklayan bir bilim dalı yok mu?

İlişki dediğimiz şey, insanın karşılıklı etkileşimi, bilgi alış verişiyle birlikte duygu alış verişinden ibaret değil mi?

En küçük bir gülümseme bile bizi değiştirir çünkü ihtiyacımız olan güven duygusunu besler.

Kendimizi güvende hissetmek isteriz, varlığımızın başkaları tarafından kabul edildiği ve hatta ondan hoşlanıldığınını görürüz.

Bunlar birlikte yaşamak için, bulunduğumuz toplumda kendimize yer edinmek için bize gereklidir. Kendi yerimizi sağlama aldığımızı düşünür ve rahatlarız. Egomuz da beslenir.

Bütün bu süreçleri inceleyen bilim dalları var biliyorsunuz ki. Psikoloji, psikiyatri, daha geniş toplum duygu ve davranışları için sosyoloji vs...

Umarım sizi yanlış anlamamış, kastettiğinizle ilgisiz şeyler yazmamışımdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sence parçaları birleştirirsen oluşan bütün parçalarla aynı şey. Aynı safsatayı okumaktan bıktım, farklı safsata getirsene.

Ben nerede bunu savlamışım. Okuduğunu anlamakta zorluk çekiyorsun heralde. Duyguların ''amaçlarıyla'' çelişen(yani birbiriyle ters düşen) memetik veriler var ve neden -duyguların bilinçsiz madde tarafından uydurulduğu- gibi verileri gözardı edip ''duygusal'' kararlar verdiğimizi sorguluyorum.

Sen heralde iki farklı verinin organizmada bulunmasını ''çelişkili'' gördüğümü zannetmiş olmalısınki böyle saçmalıyorsun.

:D teistsin demek. Ben kendimi doğadan, elementlerden ayrı bir şey olarak görmüyorum ki onların bana ilüzyon yaptığı gibi bir şizofronik kaygıya düşeyim. Doğal bir sürece, senin yaptığın gibi kelimelere dökerek kişilik kazandırıp düşman olmanın anlamı yok. Teist bakış açısıyla bunları farketmen zor tabi. Senin gibi bakarsak insanların sevişmemesi bile lazım nasılsa herşey yanılsama. İşine geleni keyif işine geleni yanılsama yap, ee güzel devam et

Keyif olgusunu yanılsama olarak nitelemediğimi nereden çıkardın? Yukarıda defalarca yazmışım. ''işime geldiği'' için keyif yanılsamasını seçmek mantıklıdır diye...Sevişmek yanılsama olsa dahi bu açıdan yaşanmalı. Hayvanların hatta ve hatta insanların ölmesi gibi olgulara üzülmenin saçmalığını vurguluyorum. Sen kendini atomların ta kendisi olarak gördüğüne göre; beynindeki fizikokimyasal süreçleride kontrol ediyorsundur heralde.

Genlerinin kopyalanma eğiliminde olup sevgi vb duyguları açığa çıkarmasını da kesin ''sen'' istemişindir:) ''ben'' dediğin olgu bile atomların etkileşilerinden kaynaklanan bir yanılsama, neyin gerçekliğinden bahsediyorsun sen?

Peki Matrix Tyler,

Sence bizim varlığımız, yani duygusal ateistlerin varlığı sana göre neyin kanıtı?

İnsanların kendilerini kandırmak içn dine gerek olmadığının...

Çok net biçimde maddeden oluştuğumuzu, duygularımızın da maddi süreçlerle ortaya çıktığını biliyoruz. Bunu açıklıyoruz da.

Sen bunu kabul etmiyorsun anladığıma göre. Yani ben bir buçuk yıldır bu forumdayım, sen bir buçuk yıldır aynı şeyi tekrarlayıp duruyorsun. Hala tatmin olmuş değilsin sana yapılan açıklamalardan.

Duyguların sadece maddi süreçlerden ibaret olması gayet tutarlı bir şekilde açıklanıyor. Bir agnostik olarak bu olasılığı kabullenmekde hiçbir sorun görmüyorum. Sorun sizin bu açıklamanızdan çıkarılan argümanları kabullenemeyişiniz. Kızını, kontrolünde olmayan hormonların salgılandığı için seviyor ve kolluyorsan; onun için acılara katlanmanın saçma olacağını kabullenemeyişin gibi...

Bizim bilmediğimiz ama senin tek başına çözdüğün ve bildiğin şey nedir?

Hep sen sorup durdun, bizler de açıkladık. Şimdi sen yanıtla.

Haşa ben sizin gibi bir şeyi kesin olarak bilmekten bahsedecek kadar cesur değilim. Nerden çıkarıyorsun ''tek başıma sizin bilemediğiniz birşeyi'' bildiğimi?

"Duygusal ateist" evet evet, aynen böyleyim. Maddeden kaynaklanması benim duygularımın varolmadığı anlamına gelmez, var ve beni "mutlu ediyor" duygularıma göre hareket etmek. Neden aksini yapayım?

:lol: bir saat önce...

Son zamanlarda aptal kadın programlarında, nette dolaşan saçma aşk hikayelerinde bile ağlıyorum, ağladığım için kendime kızıyorum, lan bu çok saçma diyorum... Sonra da kendime kızıp ağlıyorum... offf bana ne oluyor ya :(

Link to post
Sitelerde Paylaş

Keyif olgusunu yanılsama olarak nitelemediğimi nereden çıkardın? Yukarıda defalarca yazmışım. ''işime geldiği'' için keyif yanılsamasını seçmek mantıklıdır diye...Sevişmek yanılsama olsa dahi bu açıdan yaşanmalı. Hayvanların hatta ve hatta insanların ölmesi gibi olgulara üzülmenin saçmalığını vurguluyorum. Sen kendini atomların ta kendisi olarak gördüğüne göre; beynindeki fizikokimyasal süreçleride kontrol ediyorsundur heralde.

Genlerinin kopyalanma eğiliminde olup sevgi vb duyguları açığa çıkarmasını da kesin ''sen'' istemişindir:) ''ben'' dediğin olgu bile atomların etkileşilerinden kaynaklanan bir yanılsama, neyin gerçekliğinden bahsediyorsun sen?

Arkadaşım bak, yanılsama dedikten sonra mantıklı bir seçimden bahsedemezsin, mantıklı seçimi sen kendi fizyolojik yapının dışında mutlak bir beyinle mi yapıyorsun ki onun mantıklı seçimler olduğunu savunuyorsun. Sen önce benim ne dediğimi dikkatli oku ne demişim ben; kendimi madde ve elementler dışında ayrı bir şey olarak görmüyorum ki diyorum, yani süreçleri kontrolden bahseden yok. Asıl sen bu süreçlerin dışında karar verebilecekmiş gibi üzülmemem lazım diye yırtınıyorsun.

Neden ölümlerde insanlar gibi hayvanlar da tepki veriyor, doğal olduğu için olmasın. Fizyokimyasal süreçleri tamamen kontrol edemeyiz, aldığımız besinden tut yaşadığımız çevre, sosyal ilişkiler, beynimizde oluşturduğumuz bilgi ağı, sayamadığımız çoğu şey bunları etkileyebilir. Etrafına baktığında zaten seçimler bazında senin yanılsama olarak kabul ettiğin üzülmek gibi davranışların genel/normal olduğunu görürsün. Sabah işe giderken 6 yıl boyunca aynı yerde aynı kişiyi görürsen onu göremediğin gün merak edersin. Çünkü alışkanlık olmuş ve görüntüyü tamamlaman lazım. Bu bir yanılsama değil insanın doğası. Eğer bu kişi yakın sosyal çevrende ise ve görememenin nedeni ölmesi ise büyük bir eksiklik duyar ve dolduramazasın birader kimyan bozulur, üzülürsün. Bu da insan doğası yani sensin.

Özne olmak etkileşim içinde mutlak etken olmak değildir bunu bildiğin halde de yanılsama adını taktığın kendi doğan ile kavga edebileceğini sanıyorsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben nerede bunu savlamışım. Okuduğunu anlamakta zorluk çekiyorsun heralde. Duyguların ''amaçlarıyla'' çelişen(yani birbiriyle ters düşen) memetik veriler var ve neden -duyguların bilinçsiz madde tarafından uydurulduğu- gibi verileri gözardı edip ''duygusal'' kararlar verdiğimizi sorguluyorum.

Sen heralde iki farklı verinin organizmada bulunmasını ''çelişkili'' gördüğümü zannetmiş olmalısınki böyle saçmalıyorsun.

Duygular da maddi süreçler ve etkileşimlerden ibaretse, iki farklı süreç nerede?... Sürekli kendini maddi süreçlerden ayırarak demagoji yapıyorsun...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben nerede bunu savlamışım. Okuduğunu anlamakta zorluk çekiyorsun heralde. Duyguların ''amaçlarıyla'' çelişen(yani birbiriyle ters düşen) memetik veriler var ve neden -duyguların bilinçsiz madde tarafından uydurulduğu- gibi verileri gözardı edip ''duygusal'' kararlar verdiğimizi sorguluyorum.

Sen heralde iki farklı verinin organizmada bulunmasını ''çelişkili'' gördüğümü zannetmiş olmalısınki böyle saçmalıyorsun.

Hehehe bu adamla uğraşmak çok eğlenceli.

Duygu ve "bilinçsiz atom", ya da his ve "bilinçsiz atom" terimlerini kullanmadığı bir konu bulamazsınız.

Bu iletide bile aynı şeyi söyleyip söylemedim diyor.

memetik veriler var ve neden -duyguların bilinçsiz madde tarafından uydurulduğu- gibi verileri gözardı edip

Kim gözardı etmiş? Parçaları hala bütüne eşitliyorsun. Tek yapabildiğin bu mu? :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsanın bütün bu konuşmaların ardından "gerçek nedir" sorusunu sorası geliyor.

Tabi herkes kendi gerçeğini başkalarına gerçekmiş gibi yedirmeye çalışacak.

Bedenimizi oluşturan milyonlarca atomun beyin kısmında olanların hasbel kader değişimi duygularımızı oluşturacak ateiste göre.

Ve "mim" ler ile aktarılacak nesiller boyu, amaç da bu olsa gerek..

Bir teiste göre ise fiziksel anlamda pek fazla bir şey değişmiyor, ancak ilgili atomların değişimi rastgele değil..Neye göre?

Tanrı isteğine göre..Aradaki fark bu olsa gerek..

Konu zaten karışıktı ben de büsbütün karıştırdım.

Duygu, amaç ve aksiyon..Yani kişinin aksiyonu, bunlar nasıl birbirinden ayrılabilir ki?

Hadi ayırdınız diyelim, hangisinin iyi hangisinin kötü olduğuna kim, nasıl karar verebilir?

Hele ki bunların bir yanılsama olduğunu düşünüyorsanız, sizin düşünceniz neden yanılsama olmasın?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sindirim sisteminin nasıl çalıştığını bilmem yemekten tat almama, üreme sisteminin nasıl çalıştığını bilmem cinsellikten zevk almama, kısacası duyguların maddi süreçlere indirgenebilir ve maddi süreçlerle açıklanabilir olması duygulanmama engel değildir

tarihinde Lucretius tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Duyguların sadece maddi süreçlerden ibaret olması gayet tutarlı bir şekilde açıklanıyor. Bir agnostik olarak bu olasılığı kabullenmekde hiçbir sorun görmüyorum. Sorun sizin bu açıklamanızdan çıkarılan argümanları kabullenemeyişiniz. Kızını, kontrolünde olmayan hormonların salgılandığı için seviyor ve kolluyorsan; onun için acılara katlanmanın saçma olacağını kabullenemeyişin gibi...

Hormonlarımdan, genlerimden, içgüdülerimden ayrı bir "ben" yok. Kızımı, kontrolümde olmayan hormonlarım ve içgüdülerim nedeniyle seviyorum tabii. Diğer çocukları da çok seviyorum, hele tanıdığım kimi çocukları daha da fazla seviyorum belki ama onların hiçbirini kendi çocuğum kadar sevip hissedemem. Ama bu neden saçma olsun?

Bu böyle. Bu kadar basit.

Üstelik, asıl o hormonlara karşı çıkarsam, onları reddetmek için çabalarsam saçmalarım.

Ayrıca o içgüdüler, o hormonlar ve onların yarattığı duygular tamamen yararlı, gerekli. Çünkü o zaman çocuğumu daha fazla kolluyor ve önemsiyorum, sağlıklı bir birey yetiştirmek için tetikleniyorum. O da benim neslimin daha sağlam, daha güvende ve daha yararlı olmasına neden oluyor. Başka bir açıyla bakarsan bir tür bencillik. Ama kesinlikle çok yararlı bir bencillik.

Çok kısır bakıyorsun bence. İnsanı hormonlarından, içgüdülerinden, genlerinden vs. ayrı bir "ben" gibi düşünüyorsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Duyguların kaynağı öğretiler ve dinler midir? Diye sormak geldi içimden?

Sanki duygusal reflex göstermenin kaynağı bir dine bir öğretiye sahip olmaktan geçiyormuş gibi bir yanılgı var?

Bir bilim adamının bir icat yaptığında yaşadığı sevinç hangi dini öğretiyle açıklanır?

Şu bir gerçekki yaşamın içindeki olaylara mutlak şekilde bir duygusal reflex gösterilir.

Anne karnından çıkarken ağlayan bebeğin gösterdiği duyguların hiçbir öğretiyle alakası yoktur.

GERÇEĞİN kendisi de DUYGULAR içerir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...