Jump to content

Atamız'a mektup...


Recommended Posts

MKA :

Biz bol bol eleştirdik süper zeka diye nitelenen talebeleri üniversite kapaılarından kovduk sırf başları kapalı diye. Yetmedi, bir de biber gazı sıktık.. Tehlikeliydiler. 50 - 100 kişilik bir grup idi ve ellerinde pankartları vardı.

Hani şu kişisel bakımdan uzak ,ekserisi bıyıklı olan bayanlardan söz ediyorsun,hani karşıtı oldukları parti iktidardayken her cuma başörtüsüne özgürlük eylemi yapan ama militanlığını yaptıkları partiler iktidar koltuğuna oturduğunda tek bir eylem yapmayan,bir anda buharlaşan bayanlar,hani ülkenin başına gelmiş en büyük felaketten sonra 7.6 yetmedi mi diye pankart taşıyan bayanlardan..Sahi o bayanlar değil mi bir erkeğin 4.karısı olmayı içselleştirip başörtüsü özgürlüğümüzdür diye ciyak ciyak bağıranlar ? 70 yaşındaki rektör kendilerini tebrik etmek için elini uzattığında kendilerine uzatılan bu eli sıkmayıp daha sonra tıp fakültelerine alınmamalarını yadırgayanlar ( o zihniyet nasıl hastalara bakacaksa ) ???

Kabeimamı, bölceğin çayırında dolaşa dolaşa,gününün çoğunu orada geçirenlere benzemeye başlamışsın..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 43
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Pamukkale Üniversitesi rektörü de Atatürk'e mektup yazmış. Tam bir kuş beyinli adam, bu adamların beyinlerine girip bir süre izlemeyi çok isterim. Sanki Atatürk okuyabilecek o yazdıklarını, artık ilkokul çocukları bile verilen "Atatürk'e mektup" ödevleri ile dalga geçiyor, yazmıyor...vs.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Pamukkale Üniversitesi rektörü de Atatürk'e mektup yazmış. Tam bir kuş beyinli adam, bu adamların beyinlerine girip bir süre izlemeyi çok isterim. Sanki Atatürk okuyabilecek o yazdıklarını, artık ilkokul çocukları bile verilen "Atatürk'e mektup" ödevleri ile dalga geçiyor, yazmıyor...vs.

eyvah :D

22 mesaj sonra biri oltayı çaktı :D :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

eyvah :D

22 mesaj sonra biri oltayı çaktı :D :D

"Atam bugün uyandım, yüzümü yıkadım dişlerimi fırçaladım, annem kahvaltı hazırlamıştı "yok yeaa yemicem dedim", çıktım işe geldim, kaplumbağalara yem verdim, gelirken kızları kestim, güzellerdi, hava da güzeldi, kızlar bana saati söylemedi, saatim yok saatim yok, kaplumbağalar çok acayip yemek yemiyolar, sen gideli herşey değişti, çok özlüyoz, ağlıyoz, aklımızdan çıkmıyon, senden sonra başka ata gelmedi bir de domuz gribi kene, deli dana, kuş gribi ...vs vs var sen olsan onlar da olmazdı...." şeklinde ağlamaklı iletiler gelmeden uyandırayım dedim, kalbim kaldırmıyor benim çünkü, çok hüzünleniyom.

tarihinde alcapone tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Eğer Ulu önderin okuyacağı bir tek mektup yazma hakkınız olsaydı, ona nesıl bir mektup yazardınız?

Böyle bir şart cümlesi ile soru soruduğundaama böyle şey olamazki diye cevap verilmez bu SİVRİZEKALILIK olur.

İnsanların kanatları olsaydı ne olurdu gibi soruya insanların kanatlari yokki diye cevap verilemeyeceği gibi.Bazı nüansları kaçıranların aslında bu tarz sorulardan uzak durması iyi olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

al bende de o kadar dostum.

sen insan gibi yaşasınlar diye o kadar uğraştın

dinin toplumsal hayattan çıkarmaya çalıştın.

ama bu yobazlara yaranamadım.

şimdi onlar tekrar eski ilkelliklerine dönmek istiyorlar.

hatta ben benzer şeyi deniz, yusuf ve hüseyin için de yazardım.

sen askerin işçi babası ezilmesin, sömürülmesin diye çabala

işçinin asker oğlu gelip sana kurşun atsın.

hem de senin babanı sömürenler böyle istiyor diye.

çok acı şeyler bunlar.

bu ne lan?

hem deniz, hüseyin, yusuf nerden çıktı?

evet, kararlıyım;

artık iş saatlerinde alkol almayacağım. :)

geçmişe dönük yazmak, hele bir de

atam bunlar böyle böyle yapıyorlar diye sızlanmak komik, zavallıca.

anıtkabir defterine yazmak, arkasından mektup yazmak vs.

sadece bazı insanlar, minnetle anılacakları yerde

haketmedikleri şekilde anılıyorlar.

bu gerçekten acı birşey, bunu söylemek istedim.

yoksa atam kalk ben yatam,

atam geri dön kurtar bizi edebiyatları zavallıca.

bunu yapanlar asıl hiç ama hiç anlamamışlar kendisini.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Böyle bir şart cümlesi ile soru soruduğundaama böyle şey olamazki diye cevap verilmez bu SİVRİZEKALILIK olur.

İnsanların kanatları olsaydı ne olurdu gibi soruya insanların kanatlari yokki diye cevap verilemeyeceği gibi.Bazı nüansları kaçıranların aslında bu tarz sorulardan uzak durması iyi olur.

Selam;

Kanat sevmem.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Böyle bir şart cümlesi ile soru soruduğundaama böyle şey olamazki diye cevap verilmez bu SİVRİZEKALILIK olur.

İnsanların kanatları olsaydı ne olurdu gibi soruya insanların kanatlari yokki diye cevap verilemeyeceği gibi.Bazı nüansları kaçıranların aslında bu tarz sorulardan uzak durması iyi olur.

Ben ilkokul'daki formatı uyguladım.

Bütün başlıklarımda olduğu gibi buda bir tespitti.

Ben bu forumu analiz ediyorum.

insanları çok çeşitli gruplara ayırıyorum.

Sizde kabul edersiniz ki Atatürk bir tabudur, eleştirilemez bir tabu.

Yasayla koyrunanından hemde.

hatta mektuplar yazılan felan...

idda ediyorum, bu mektupları yazan kullanıcılara dense ki, "vafet eden ninene mektup yaz!"

hepsi bunu saçma bulur ve mektubu yazmayı red eder.

ama konu Atatürk olunca ölüye mektup en romantik, en duygusal ve en entel içerikle yazılıyor.

ben toplumu tanılayan bir tespitciyim.

Analiz ve gözlemlerimle insanları aydınlatırım, biliyorum işim çok zor ama ben bu yolu seçtim.

bu bana toplumun verdiği bir görev.

şimdilik bukadar...

tarihinde ssinnerr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben ilkokul'daki formatı uyguladım.

Bütün başlıklarımda olduğu gibi buda bir tespitti.

Ben bu forumu analiz ediyorum.

insanları çok çeşitli gruplara ayırıyorum.

Sizde kabul edersiniz ki Atatürk bir tabudur, eleştirilemez bir tabu.

Yasayla koyrunanından hemde.

hatta mektuplar yazılan felan...

idda ediyorum, bu mektupları yazan kullanıcılara dense ki, "vafet eden ninene mektup yaz!"

hepsi bunu saçma bulur ve mektubu yazmayı red eder.

ama konu Atatürk olunca ölüye mektup en romantik, en duygusal ve en entel içerikle yazılıyor.

ben toplumu tanılayan bir tespitciyim.

Analiz ve gözlemlerimle insanları aydınlatırım, biliyorum işim çok zor ama ben bu yolu seçtim.

bu bana toplumun verdiği bir görev.

şimdilik bukadar...

Atatürk konusunda hemfikiriz gibi duruyor, evet tabulaştırılmış çok şey.

Ama benim itirazım başka şeye.Bir soruya farazi bir şart cümlesi koyarak ifade eklenmişse ama böyle birşey olamaz ki diye cevap verilmez.

Analizlerine gelince evet bazıları espri dolu bazılarında inceden dokundurmalar bazılarında ise abartılı eleştiriler olsa da güzel oluyor.

tarihinde Alphabeta tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Selam;

Kanat sevmem.

Kanat nasıl sevilmez? Söylemesi ayıp, geçen markette kanat indirime girmiş, kilosu 4 tl olmuş, 5 liralık falan aldım, 1 paket de tuzot aldım, 2 gündür durmadan kanat yapıp yiyorum. İnan parmaklarını yersin.

Selam

Ha bu arada, mektupları buradan yazarsanız elbette gitmez, gidip Anıtkabir defterine yazmanız gerek.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Atatürk konusunda hemfikiriz gibi duruyor, evet tabulaştırılmış çok şey.

Ama benim itirazım başka şeye.Bir soruya farazi bir şart cümlesi koyarak ifade eklenmişse ama böyle birşey olamaz ki diye cevap verilmez.

Analizlerine gelince evet bazıları espri dolu bazılarında inceden dokundurmalar bazılarında ise abartılı eleştiriler olsa da güzel oluyor.

Atatürke çok saygım var amma velakin asla mektup yazmam :D

bunu söylemeliydim...

mektup yazanlarıda kınadığım falan yok.

onlar sadece bu tip bir olaya maruz bırakıldı.

Böyle yetişrtirildiler.

sistemin suçu.

Atatürkü çok sevebilirsiniz , çok sevdirilmiş olabilir.

Fakat mektup yazacak kadar iradesizce bir sevgi kişiye zarar verir.

yani bu konuda yapmış olduğum tespit,

-denek gruplarına 7-15 yaş arasında ne, kim sevdirilirse sevdirilsin bu denek gruplarının yaşları ilerlese bile sevdirilen şeyin ölümsüz olduğuna, ölse bile onunla konuşulabileceğine ve mektuplaşılabileceğine inanmaları sağlanmıştır.

-kritik yaşlarda beyine yerleşen kült, kişide ölen birine mektup yazma güdüsü oluşturabiliyor.

astur;

bide garnitür hazırlasaydın,

sarımsak, domates biberi bıçakla seri darbelere maruz bırak.

un ufak et. Sonra bunları tavada birazda yağla 2500-3000 saniye kadar pişir.

üzerinede daha önceden terbiye verdiğin tavuk kanatlarını serp.

çatal bıçak kullanma. çiğnemeyide unutma :D

Afiyet olsun

Link to post
Sitelerde Paylaş

al bende de o kadar dostum.

sen insan gibi yaşasınlar diye o kadar uğraştın

dinin toplumsal hayattan çıkarmaya çalıştın.

ama bu yobazlara yaranamadım.

şimdi onlar tekrar eski ilkelliklerine dönmek istiyorlar.

hatta ben benzer şeyi deniz, yusuf ve hüseyin için de yazardım.

sen askerin işçi babası ezilmesin, sömürülmesin diye çabala

işçinin asker oğlu gelip sana kurşun atsın.

hem de senin babanı sömürenler böyle istiyor diye.

çok acı şeyler bunlar.

Evet, ama tek bir kisiyi bile karanliktan kurtarabildiyse bu yine de cok onemli birsey. Beni kurtardi mesela.

Deniz yildizlarini denize atan cocuk hikayesindeki gibi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Oraya yazılınca ruhu gelip okur değil mi :):)

Ölmüş annenin mezarına çiçek koyunca aslında annen mezarından kalkıp o çiçeği kokluyor değil mi ?!

Veya mezarının üzerine mum yakınca ışığından yararlanıyor öyle değil mi ?!

Yok yok, dua ettiğinde de mezarı genişliyor, çektiği kabir azabı yoğun sis, pardon yoğun dua dolayısıyla kısa bir süreliğine de olsa rötara uğruyor !

( Özellikle bu son cümle inançlı olduğunu düşündüğüm Ssinnerr içindi, sen üzerine çok fazla alınma ! )

Link to post
Sitelerde Paylaş

idda ediyorum, bu mektupları yazan kullanıcılara dense ki, "vafet eden ninene mektup yaz!"

hepsi bunu saçma bulur ve mektubu yazmayı red eder.

ama konu Atatürk olunca ölüye mektup en romantik, en duygusal ve en entel içerikle yazılıyor.

Mektup yazma saçma olabilir .

Peki ne yapılacaktı, oturup da dindarlar gibi Atatürk'ün ruhuna el Fatiha mı okunacaktı ?

Sevenleri tarafından bir şekilde saygı gösterisi yapılacak, napalım birileri de saygısını böyle belirtiyor, dünyanın her tarafında ölülere saygı gösterilmiyor mu ?

Bu başlığı dalga geçmek amaçlı açtığını öncesinde de biliyordum zaten, zira senin diğer başlıkların da öyle.

Batılı ülkeler insanlar rahat rahat ölmüşlerinin mezarına gidebilsinler diye yılın bir gününü tatil ilan ediyorlar. Allerheiligen veya Allerseelen diye birşey duydun mu sen ?

Onlar da gidiyorlar ölülerine mum yakıyorlar, mezarının üzerine çiçek koyuyorlar, sevgilerini dile getiriyorlar, onların hatıralarını yad ediyorlar . Yoksa onlar da biliyorlar bunların ölülere bir yardımı olmadığını veya ölünün olan bitenden haberdar olup da mezarından çıkıp gelmeyeceğini, ki bazıları da ateist zaten, dinle inançla pek alakaları olmayan insanlar .

Ama işte yine de yapıyorlar, çünkü onlar aptal yaratıklar !!

Annen veya çok sevdiğin bir yakının öldüğünde sen sakın ellerini kaldırıp da dua etme, ağlamaya falan da kalkışma, çünkü sen vicdanını ve de duygularını yenebilmiş oldukça rasyonal bir insansın Ssinnerr, sakın ha arasıra annenin mezarına gidip de ruhuna el Fatiha okumaya kalkışma, hatta mezar bile yaptırma ona, öylece bir kuytu köşeye göm gitsin anasını satiim, adını dahi anma bir daha, resimlerini asma duvara, sil gitsin onun tüm hatıralarını, ne varsa yok et hepsini ...

Ssinnerr; bildiğim kadarıyla sen inançlı birisisin, yanılıyorsam düzelt .

Söyle bakalım, müslüman kimselerin ölmüş yakınlarının arkasından ettiği dualar nereye gidiyor, müslümanların çeşitli aralıklarla mezarlık ziyaretlerinde ettiği dualar nereye gidiyor, namazlarda ettikleri dualar nereye gidiyor, başları sıkıştığında ettikleri çeşitli diğer dualar nereye gidiyor ?

Muhammed lafı geçti mi, hemen sağ ellerini kalplerinin üzerine koyup ''ona selam olsun'' diyerek gönderdikleri selamlar nereye gidiyor ?

Namaz rekatlarını bitirirken sağ ve sol omuzlarındaki meleklere verdikleri selamlar nereye gidiyor ?

Yüzyıllar önce ölüp gitmiş Muhammed'in saçına, kılına, bilmemnesine oy oy diye ağıtlar yakanlar kimler ? Bu ağıtların Muhammed'e ne yararı var ?

Tüm bunları da çıkıp erkekçe eleştirebiliyor musun, var mı öyle bir yorumun, sanmam ama varsa nerede ve hangi linkte ?

Konu Atatürk ve ona yapılan saygı gösterisi olunca nasıl da muzipliğiniz tutuyor, kafalarınız nasıl da zehir gibi çalışmaya başlıyor .

Ama iş kendi ritüellerinize gelince görmedim, duymadım, bilmiyorum ve anında yat kulağının üstüne .

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah rahmet eylesin,müthiş bir lider...

Atatürk, İslam ahlakını ve dinimizin vecibelerini daha aile ocağındayken öğrenmiş, tahsil yaşamı boyunca da bu bilgilerini pekiştirerek geliştirmiştir. "Ilımlı-modern-dindar" yapının, en güzel örneği ve en başarılı uygulayıcısı, laik Cumhuriyetimiz'in kurucusu Büyük Önder Atatürk'tür. Ulu Önder, her zaman gericilikle mücadele ederken İslam'ı yüceltmiş; dolayısıyla bu ikisi arasındaki ayrımı en doğru biçimde yapmıştır. Tekke, türbe ve zaviyeler onun döneminde kapanmış, ama ilk Türkçe Kuran meali de yine onun döneminde yayınlanmıştır. Türk insanının ihtiyaçlarını ve özelliklerini çok iyi bilen, gericiliğe, yobazlığa her zaman karşı olan Atatürk, Türk Milleti'ni dinin özüne yöneltmeyi amaçlamış ve bugün milletçe ulaşmayı hedeflediğimiz yapıyı her yönüyle tecelli ettirmiştir.

Dinin var olmadığı veya dini değerlerin ortadan kalktığı bir toplumda, bunun kaçınılmaz bir sonucu olarak aile, ahlak ve devlet kavramları da geçerliliğini yitirecek ve kısa süre içinde ortadan kalkacaktır. Böyle bir gelişme ayrıca, tarihi ve kültürü ne kadar eskiye dayanırsa dayansın bir milleti birbirine bağlayan milli ve manevi tüm bağların parçalanmasını, anarşinin hortlamasını ve toplumun bölünmesini kaçınılmaz hale getirecektir.

"Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur"; "Din vardır ve lazımdır." (Yakınlarından Hatıralar, Asaf İlbay, s. 102)

"Sonra Kuran'ın tercüme ettirilmesini emrettim. Bu da ilk defa olarak Türkçeye tercüme ediliyor. Hz. Muhammed'in hayatına ait bir kitabın tercüme edilmesi için de emir verdim." (Atatürk'ün Temel Görüşleri, Fethi Naci, s.55)

Kuran'ın Türkçeye çevirilmesi emrini verirken, Atatürk'ün isteği Müslüman milletinin imanının güçlenmesidir. Bunu ifade ettiği sözleri şöyledir:

"Camilerin mukaddes mimberleri halkın ruhi, ahlaki gıdalarına en yüksek, en verimli kaynaklardır. Minberlerden halkın anlayabileceği dille ruh ve beyne hitap edilmekle Müslümanların vücudu canlanır, beyni temizlenir, imanı kuvvetlenir, kalbi cesaret bulur." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. 1, s. 225)

Büyük Önder, gerçek dinin temelini ve Müslümanların konuyu hangi kıstaslara göre değerlendirmeleri gerektiğini 7 Şubat 1923 tarihinde, Balıkesir'deki Paşa Camii'nde verdiği hutbede kendisini dinleyenlere şöyle ifade etmiştir:

"Allah birdir, şanı büyüktür. Allah'ın selameti, sevgisi üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri Allah tarafından insanlara dini gerçekleri duyurmaya memur ve elçi seçilmiştir. Bunun temel esası, hepimizce bilinmektedir ki, Yüce Kuran'daki anlamı açık olan ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir. En mükemmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, gerçeğe tamamen uyuyor ve uygun düşüyor." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. 2, s. 93)

Atatürk, İslam dininin tamamen ilme ve mantığa uygun bir din olduğunu bir başka sözünde de şöyle ifade etmiştir:

"Bizim dinimiz en makul ve en doğal bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin doğal olması için akla, tekniğe, ilme ve mantığa uygun olması gerekir. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur. ... İslam'ın sosyal hayatı içinde hiç kimsenin, bir özel sınıf halinde varlığını sürdürme hakkı yoktur. Kendilerinde böyle bir hak görenler dini kurallara uygun harekette bulunmuş olmazlar. Bizde ruhbanlık yoktur, hepimiz eşitiz ve dinimizin kurallarını eşit olarak öğrenmeye mecburuz" (Atatürk"ün Söylev ve Demeçleri, 1959, c.2, s. 90)

Büyük Önder Atatürk, Türk Milleti'nin dindar olmasını ve dini değerlerini muhafaza etmesini de, sıklıkla vurgulamıştır. Ayrıca, Atatürk'ün Osmanlı Devleti'nin çöküşünü dine bağlayan, Türk düşmanlarına yanıtı ise kesin bir şekilde olmuştur:

"Düşmanlarımız, bizi dinin etkisi altında kalmış olmakla itham ediyor, duraklamamızı ve çöküşümüzü buna bağlıyorlar; bu bir hatadır. Bizim dinimiz hiç bir vakit kadınların, erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir. Allah'ın emrettiği şey, Müslüman erkekle, Müslüman kadının beraberce din öğrenerek eğitilmesidir. Kadın ve erkek bu ilim ve eğitimi aramak ve nerede bulursa oraya gitmek ve onunla mücehhez olmak zorundadır. İslam ve Türk tarihi incelenirse görülür ki, bugün kendimizi bin türlü kuralla bağlanmış zannettiğimiz şey yoktur. Türk sosyal yaşantısında kadınlar bilimsel yönden eğitim ve öğretim görmekte ve diğer konularda erkeklerden katiyen geri kalmamışlardır. Belki daha ileri gitmişlerdir." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, 1959, c.2, s.86)

Dini meseleler hakkındaki görüşlerini öğrenmek isteyen Fransız gazeteci Maurice Perno'ya Atatürk yine kesin bir şekilde şu cevapları vermiştir:

M. Perno:Şu halde yeni Türkiye'nin siyasetinde dine aykırı hiçbir temayül ve mahiyet olmayacak demek?

Atatürk: "Siyasetimiz dine aykırı olmak şöyle dursun, din bakımından eksik bile hissediyoruz."

M. Perno: Zat-ı asilaneleri, düşündüklerini bendenize daha iyi izah buyururlar mı?

Atatürk: "Türk Milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır, demek istiyorum. Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum. Şuura muhalif, terakkiye engel hiçbir şey ihtiva etmiyor. Halbuki Türkiye istiklalini veren bu Asya milleti içinde daha karışık, sun'i, batıl inanışlardan ibaret bir din daha vardır. Fakat bu cahiller, bu acizler sırası gelince aydınlanacaklardır. Eğer ışığa yaklaşamazlarsa kendilerini mahv ve mahkum etmişler demektir. Onları kurtaracağız." (Atatürk ve Din Eğitimi, Ahmet Gürbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, s.32)

Atatürk Kuran okutulmasına da son derece önem vermiştir. Hafız Zeki Çağlarman Atatürk'ün bu yönünü şöyle anlatmıştır:

"Atatürk'ün kız kardeşi Makbule Hanım'la uzun yıllar komşuluk yaptık. Her yıl Ramazan ayı yaklaşınca Atatürk kız kardeşine; "Makbule, Ramazan geliyor, annemize hatim okutmayı ihmal etme"der ve hatim okuyacak hafıza hediye edilmek üzere bir zarf içerisinde para verirdi." (Din Toplum ve Kemal Atatürk, Ercüment Demirer, s.10)

Selamlar...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...